mature hikayemi anlatıyorum piçler

anadolunun bağrından istanbula henüz 5 yıldır gelmiş biri olarak ilk defa bu kadar ciks kokan bir kadına dokunuyordum ve bu sonuca hemen hemen hiç emek vermeden ulaşmıştım. rüyada gibiydim ve hiç uyanmamak üzere daldıkça daldım dudaklarına...

hiç bir girişimim olmadığı halde dudaklarımdan öpmüş olmasından aldığım cesaretle ben de bir atraksiyonda bulunabilirim diye düşünmeye başladım. havadan sudan, iş güç memleket halinden konuşurken birden durdum ve yemyeşil ışıldayan gözlerine gözlerimi diktim, gülümseyerek, ellerimi yüzüne zütürdüm. bir elimi kaymak gibi boynuna, diğerini başının arkasına koyup saçlarını avuçladım. yavaş yavaş bunları yaparken kıkırdamaya başladı ve gözlerini kıstı. elim boynuna değdiğinde iyice başını geri attı. usulca yumuldum o pespembe yumuşacık dudaklarına... hayat zaman durdu sanki. dılarıdan gelen trafik uğultusu dindi, etraftan birilerinin bizi görebiliyor olma ihtimali yok oldu ve ağzımda eriyen bir şeker gibi tatmaya başladım dilini dudaklarını...

radio ekseni ayarladı, koltuğunu iyice geriye çekti, bana doğru dönüp yayıldı koltuğa. dolmabahçeden üsküdar manzarasına karşı sohbet etmeye başladık. ne iş yaptığımı, nelerle ilgilendiğimi sordu. çok samimi ve yumuşak bir konuşma tarzı vardı. insanı kendine çeken hipnotize eden kadınsı bir ses

http://inci.sozlukspot.co...pi%C3%A7ler/@kahpe%20kari

sarı röfleli saçlar, yeşil gözler, balık etli dolgun kalçalarıyla benim için kadın tanımının kensisi olacaktı artık.

yaşına göre çok taze ve pürüzsüz bir teni vardı. bemyeyaz bir boynu ve kafasını arkaya atıp kahkaha atınca şişen yeşil damarlar... kımıldadıkça bıngıldayan memeler... sokulgan şımarık tavırlarıyla tam bir gibtirgen piliçti. dudakları dudaklarıma değdiği andan itibaren o akşam hiç gibim inmedi

reserved

gelen taleplere sorulara göre devam edeceğim

ses verin oçeler orda mısınız ?

hiç beklemediğim bir dönemde, hayatımda hiç tanımadığım kadar ciksi ve gibişken bir kadının kucağında bulduğumu o an farkettim

sıkışık trafikte dur kalk giderken, "bana da versene" deyip sakız istedim ve hali hazırda sakız çiğnerken bana dönüp gülümsedi, hiç bir şey söylemeden öylece gülümsüyordu kocaman... yüzünü yüzüme yaklaştırdı. ben heyecandan gebermek üzereyken nefesini yüzümde hissetmeye başlayınca gözlerimi kapattım, önce dudakları değdi ıslak ve çilek kokulu, sonra dili değdi sulu sulu ve dilini usulca soktu ağzımdan içeri ve ben emmeye başladım. rüya alemine soktu beni birden bire. levent te trafiğin orta yerinde bana yaşattığı o sinemasal tadı hiç unutamıyorum. ben dilini dudaklarını emmeye başlamışken, diliyle itti sakızı azğıma ve kafasını geri çekti. ben şok olmuştum, sarılmak için uzattığım kollarım havada kaldı. ve bu halimi göründe bastı kahkahayı. "ne oldu ki, istediğin sakız değil miyidi" diye başını geriye atarak kahkahalar attı saniyelerce...

neyse... webdeki yazışmamızın vermiş olduğu sınırlı tanışıklık dahilinde havadan sudan konuştuk biraz. ben çok tutuk ve mahçup kalıyordum onun şen şakrak hayat dolu halleri yanında. elini uzatıp yanındaki gözden sakız kurusu çıkardı. attı ağzına bir tane çiğnemeye başladı. ben de istedim. ve ilk şovunu yaptı

okumanıza değecek bir anektod olarak, ilerleyen sayfalarda bu kadının 5. postada kalkmayan gibimi nasıl bir tıbbi teknikle kadırdığını anlatacağım

rizervör

yok mu lan okuyan şizoya bağlatmayın

kem küm merhaba derken bindim arabasına. yaz ayları, üzerinde sarkık bir beyaz tişört altında ince emprime kumaştan diz üstü bir etek var çiçekli falan... baldır bacak adeta kaymak...

arbanın camından bana gülümseyen kadını görünce kalbim yerinden fırladı amk... çiçek gibi bir yüz, pespembe dudaklar, anlayışlı sevecen bir bakış... elim ayağım kesildi

telefonumun çalması ve şerminin kırmızı bmw si ile önümde fren yapması eş zamanlı gerçekleşti

o zamanlar fakir bir bin olduğumdan ötürü halk otobüsü marifetiyle istinye sahildeki otobüs durağına kadar gittim ve cep telefonum elimde aval aval beklemeye koyuldum

yazışma safhasında fazla atraksiyonlu bir durum olmadığından direkt buluşma sahnesine geçiyorum