+8
-4
kendi cinsel organıyla barışamamış, onu ötekileştirmiş, üzerine olağanüstü anlamlar yüklemiş kadındır kimi zaman. öyle ki dıbına dokunmayı bir utanç kaynağı olarak algılayan bu kadın mastürbasyon bir yana dursun, kişisel temizliğini bile yapamaz. evet am dedim ve bunu gayet bilerek ve isteyerek söyledim. ama vajina denmez. am vajinayı, vulvayı, overi içine alan geniş bir isimdir ve benim anlatmak istediğim şeyi en güzel anlatan kelime de am ne yazık ki. ayrıca ama, am demek başlangıç için iyi bir egzersiz bence burada bahsedilen kadınlar için. şimdi mastürbasyon yapmamak hastalık mıdır, değil midir sabaha kadar tartışırız isterseniz ama eğer kadın kendi temizliğinden dahi utanacak durumdaysa işte bu hastalıktır.
cinsel organına layık gördüğü inanılmaz kıymetin sanal olduğunu anladığı an yaşıyacağı yıkımı ne yazık ki ben buradan yazarak anlatamayacağım kendisine. ama sonuçta o yıkımı yaşadığında buraya ulaşırsa en azından kendi aptallığını anlasın diye belirtmekte fayda görüyorum yine de. am olduğu gibi amdır. yani kutsiyet de kıymet de senin şahsının hüsnü kuruntusu. bedeninin geri kalanı boşsa dıbına gib girmiş mi girmemiş mi hiçbir anlamı yok. daha açık yazarsak; beyninin içi fare yuvası gibi tak doluysa, amındaki zarı bayrak yapıp başının üstünde gezdirsen de zerre kıymeti yok malesef.
durum buyken toplumun sana dayattığı namus anlayışını kırıp geçmek senin özgüvenine bağlıdır kadın. eğer tüm erkekler amında zar olan kadın arıyorsa. "sokarım böyle topluma diyip" sesini çıkarmalısın. herkes bunu istiyor diye dıbını olası tüm cinsel deneyimlere kapamak ancak kişisel bir aptallık gösterisi olacaktır ve sanma ki o am zarı arayan adamlar o zara senin verdiğin kıymeti vereceklerdir.
mastürbasyon bir doğal ihityaç mıdır sorusuna da kısaca değinirsek şunlardan bahsetmek doğru olacaktır. cinsel ahlakın kökeni isimli güzide eserde de anlatıldığı üzere medeniyet denilen sistemin bulaşmadığı ilkel kabilelerde cinsellik özgürce yaşandığından masturbasyon komik bulunmaktadır. hatta mastürbasyon o kadar nadirdir ki araştırmacılar kimi zaman kabilelere olayın ne olduğunu açıklamak durumunda kalmışlardır. yani konuya temelinden yaklaşırsak mastürbasyon ergenlikten sonra yaşanıyorsa toplumun sorunlu yapısından dolayıdır. normalde olması gereken cinsel olgunluğa erişen herkesin yemek yer gibi, su içer gibi sevişmesidir. ama günümüzde dünyada böyle bir özgürlük olmadığına göre, masturbasyon bu hastalıklı dünyada normal yaşamanın bir methodudur. erkekde spermlerin belirli bir ömrünün olması, masturbasyonu tüm diğer etkenler bir tarafa işlevsel de kılmaktadır. erkek masturbasyonla spermlerini aktif ve sağlıklı tutabilmektedir. kadında menstrüasyon dönemi ne işe yarıyorsa erkekde mastürbasyon o işe yaramaktadır. zaten erkek mastürbasyon yapamaz yahut cinsel ilişki yaşamazsa belirli aralıklarla beden eskiyen spermleri yenileriyle değiştirmek için erkeği uykusunda boşaltır. rüyalanmak diyen var, hamamcı olmak diyen var. ama arkasındaki mekanizma budur.
kadında bu zorunluluk olmamasına rağmen. araştırmalar gösteriyor ki kadın cinseliği olduğundan kıymetli hale getirdikçe sağlıklı bir cinsel hayat yaşama olasılığını ve dahi çocuk sahibi olma olasılığını düşürmektedir. vajinismus güzel ülkemiz türkiye'de dünyadakinin 15 katı fazladır. bu gün bir erkeğin evlendiği kadının vajinismus olma olasılığı %30 dur. yani her üç evli çiftten biri cinsel ilişki yaşıyamıyor. öyle ilk gece stresi falan değil bildiğin hiç birlikte olamıyor. çocukları olmuyor. orgazmı zaten ancak rüyalarında görüyorlar. işte bunların temelinde bu mastürbasyon yapmayan kadın yatıyor. elbette insan bedeninin üzerindeki en büyük karar verme mekanizmasıdır. ister dıbını okşar, ister zütüne patlican sokar, isterse tüm bir hayatını cinsellikten uzak yaşar. ancak durum ne yazık ki bu değil türkiyede. evlendiğinde mutlu bir cinsel hayatı olmasını isteyen, kocasıyla yıldızlarda gezmek isteyen kadınlar, evlenen kadar 4 yaşında çocuk ilgisiyle yaklaşıyor cikse. sonra da istiyorlar ki hayat onlara sihirli bir değnek sunsun.
olmaz canım kadın, olmaz.
cinsellik doğumla başlar, hormonlorla tetiklenir, içgüdülerle yönetilir. hikayenin hiçbir kısmında toplum yoktur. muza tapan yerli kabilesi de ciksi ilkel bir primat gibi yaşıyor, nasadaki 30 yıllık profesör de aynı şekilde yaşıyor. çünkü bunun bilinç seviyesiyle de alakası yok.
sen evren gününün son saniyesinde ortaya çıkan aklınla, 15 milyar yıllık evrenin ürettiği dürtüleri baskılamaya çalışırsan, sonuçta sirk zebanisi gibi yaşamak zorunda kalırısın kusura bakma.
ya da bak benim gerizekalı kadınım, daha ne anlatayim gecenin dördünde sana.