0
El ile boşalma, aslında bekarlık döneminde bile zarurî görülemeyecek bir işlemdir. Çünkü Yüce Allah, insanda atılmayan veya atılamayan fazla birikimleri giderecek bir düzen yaratmıştır. Gerektiğinde, bu düzen (rüyalanmak) devreye girmekte, insanı rahatlatmakta ve zarar görmekten kurtarmaktadır. Diğer meşru yol ise evliliktir.
c- Vacibtir.
Mutlak Haramdır Diyenler: Şafiî mezhebi müctehitleri mastürbasyonun mutlak haram olduğu görüşündedirler.
Mubahtır Diyenler; Kişinin eşi yoksa, evlenmeye de maddî gücü müsaid değilse zinaya düşmemek veya vücudundaki -rüyalanma yoluyla da atılamayan- zararlı birikimi gidermek için mastürbasyon yapması mubahtır.
Hanefî ve Hanbelî mezhebi müctehitleri bu görüştedir.
Vacibtir Diyenler: Eğer mastürbasyon yapmaksızın zinadan korunulamayacağına kanaat hasıl olursa, bu durumda yapılması vacib olur. Çünkü iki şerden daha az zararlı olanın tercihi islamî bir kuraldır.
Bu durumda böyle yapan bir denklem kurmuş sayılır; kendisine ne sevap, ne de günah vardır; ne mükafat görür, ne de azaba uğratılır.
Esasen mastürbasyon, büyük günahlardan sayılmaz. Bir mukayese yapacak olursak mesela; yabancı kadınların bakılması haram olan yerlerine bakmak mastürbasyondan daha günah, yabancı kadınla kucaklaşıp öpüşmek ona bakmaktan daha çok günah, zina etmek ise onlardan çok büyük günahtır... Şu var ki, mastürbasyon küçük günahlardan sayılsa bile, özürsüz olarak sık sık tekrarlanıp devam ettiği takdirde -zararları büyüdüğü gibi günahları da büyüyerek gitgide büyük günahlara dahil olabilir. Zira küçük günahlar da ısrarla tekrarlanırsa, büyük günaha dönüşür. Yeri gelmişken, günde beş vakit namaz kılmanın, küçük günahların affına sebep olduğunu da hatırlatalım...
Oruçlu iken, oruçlu olduğunu bile bile mastürbasyon yapan kimse, inzal olup meni gelirse orucu bozulur; sadece gününe gün kazası gerekir. Bu durumda kefaret gerekmeyeceği gibi, mastürbasyon halinde inzal vaki olmamış yani şehvetle meni akmamışsa -"mezi"denilen ince sızıntı gelse bile- bununla oruç bozulmaz, gusül de gerekmez. Bunu alışkanlık haline getirmemişse fetva böyle ise de takva açısından bunları yapmamak daha uygundur.
Kadınların masturbasyonunun hükmü erkeklerin masturbasyonunun hükmü gibidir.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere mastürbasyon mutlak haram olarak görülemeyeceği gibi, şartsız helal olarak da görülemez.
Mastürbasyon Sebepleri ve Zararları:
Erkeklerin hemen hemen hepsine yakın bir kısmı, kadınların da yarısı kadarı gençlik devrelerinde az çok bu işe başvururlar. Bu da en çok 14-20 yaşları arasında cereyan eder. Bir kısmı sadece cinsi baskının hafifletilmesi için arasıra seyrek olarak yapar. Bazısı da bir zevk vasıtası yaparak alışkanlık halinde, her fırsatta sık sık mastürbasyonu tekrarlar.
Mastürbasyon Sebeplerini Şöyle Özetleyebiliriz:
1- Normal cinsi münasebetten uzak kalmak,
2- Mastürbasyonu alışılmış bir zevk vasıtası haline getirmek ,
3- Cinsi münasebetten çeşitli sebeplerden dolayı nefret etmek,
4- Cinsi münasebetten yeteri kadar zevk alamamak, (evliler için),
5- Cinsi isteğin fazla artması,
6- Mastürbasyonu teşvik eden, şahısların tesirinde kalmak,
7- Açık-saçık manzaralar, şehveti tahrik edici söz ve yazılar,
8- Cinsel organlarında temizlik noksanlığıyla meydana gelen kaşınmalar,
9- Cinsi arzuların çocuklarda erken uyanması,
10- Bazı çocukların küçük yaşta merak ve görmesiyle cinsel organıyla oynamayı alışkanlık yapmaları... vs.
Zararlı Yönüne Gelince:
ciksolog ve hekimlerin bu konudaki görüşleri çeşitlidir. Bu görüşleri üç maddede toplayabiliriz:
1) Mastürbasyonun zararsız olduğunu savunanlar,
2) Zararlı olduğunu söyleyenler,
3) Çok zararlı olduğunu iddia edenler,
Bunların içinde, çoğunluğun kabul ettiği ve hakikate en uygun olanı ikinci görüştür. Şüphesiz ki, fazla mastürbasyonun ruhi, bedeni, cinsi, manevi... birçok zararları mevcuttur. Fakat, mastürbasyonun tamamen zararsız olduğunu ileri sürmek gerçeğe pek uzak olduğu gibi, onu son derece tehlikeli göstererek, gençleri korku ve karamsarlığa düşürmek de yersizdir. Mütehassısların bazıları, bir-iki haftada bir yapılan mastürbasyonun vücuda pek zararlı olmadığı görüşündedir. Şu kadar ki, bu durumdaki mastürbasyonun da uzun zaman devam etmesinin, zararlı olacağını bilmelidir. Hemen hemen bütün fikirler, aşırı mastürbasyonun gençleri tahrip edici bir illet olduğu noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten gençlerin büyük derdi olan mastürbasyon, geniş açıdan ele alındığı zaman, bunun birçok yönleriyle zararlı bir illet olduğu görülür.
Acaba Mastürbasyon Kaç Günde Bir Yapılırsa Zararlıdır?
Buna verilecek cevap şudur: "... Bu, her insana göre değişir. Nasıl ki normal cinsi münasebetlerin sayısı da her insan için değişiktir. Bir kaide tespit etmek lazım gelirse şöyle söyleyebiliriz: Kendinizi çok bunalmış hissetmedikçe mastürbasyon yapmayınız. Sırf mastürbasyonun zevkini tatmak için, kendi kendinizi suni olarak tahrik eder ve iradenizi tam bir gevşekliğe uğrattıktan sonra masturbasyon yapmaya kalkışırsanız, işte o zaman ifrat yolunu tutmuşsunuz demektir"
Mastürbasyon ne kadar çok veya az yapılırsa, zarar nispeti de ona göre çok veya az olur. Yani "çoğu çok zarar, azı az zarar" demek uygun olur.
Halbuki ihtilam (uyku ve rüyada meni boşanması), dolan kabın taşması gibi fazla olan meninin kendiliğinden boşalmasıdır. Cinsel temastan uzak olanlar için, bu bir ihtiyaçtır ve bir mahzuru da yoktur. Mastürbasyon ise, zoraki bir boşalma olduğundan, ihtilamdan çok farklı ve zararlı bir özelliği vardır.
ilk gençlik devrelerinde ara-sıra yapılan mastürbasyonlar, pgibolojik yönüyle normal sayılabilir. Fakat olgunluk çağında, alışkanlık halinde sık sık buna başvurmak, bir nev'i cinsi sapıklık konusuna girer.
Mastürbasyondan korunma çareleri de vardır. Bundan korunmanın en iyi çaresi, şehvet hislerini kontrol altına almaktır. Bunun için de ilmi, ameli, ailevi, manevi.. cihetten çeşitli önleme imkanları bulunabilir. Bununla beraber bu alışkanlığın tamamen, birden bırakılması pek kolay değildir, lakin, yavaş yavaş vazgeçilmesi daha kolay ve mümkündür. Şunu da önemle belirtelim ki, mastürbasyon ne kadar çok yapılırsa, bu arzu inadına körüklenir. Mastürbasyonun çok kötü bir özelliği de budur.
Yaygın olduğu yerler ise: Yatılı okullar, kışlalar, hastaneler, hapishaneler, iş kampları, gemi tayfalarında... bekar kalmış, boşanmış vb. kimseler arasındadır. Bu tatmin şekli, genellikle gençler arasında yaygın olmakla beraber, gençlik çağını arkada bırakmış birçok kimseler de bu illete bağımlıdır. Bir de, gençlerden yalnız ve avare kimseler için, bu illet pusuda hazırdır! Kadın-erkek karışıklığının mevcut olduğu, çeşitli genç kitleler arasında ve daha ziyade sıcak mevsimlerde mastürbasyon nisbeti daha çok yaygındır.
Bir hadiste: "Elini nikahlayan mel'undur" buyurulmuştur. Saîd b. Cübeyr'in rivayet ettiği bir hadiste: "Zekerleriyle oynayan bir ümmete Allah azab etmiştir", Ata'nın bir rivayetinde: "Elleri hamile olarak haşredilecek bir kavim duydum" bunların elleriyle mastürbasyon yapanlar olduğunu sanıyorum" demiştir.
Ayrıca Allah (c.c.), evlenme imkanı bulamayanların, imkan buluncaya kadar iffetlerini korumalarını emretmiş böyle bir yöntem uygulasınlar dememiştir. Rasulüllah Ef'endimiz de: "Gençler! imkan bulanlarınız evlensin, çünkü bu, gözü ve iffeti daha iyi korur. Bunu yapamayan oruç tutsun, çünkü orucun bunu sağlayacak bir kamçısı vardır" buyurmuş ve bekarlara çare olarak orucu göstermiştir. Eğer mastürbasyon mubah olsaydı, çare olarak o gösterilirdi. Çünkü o daha kolay bir yoldur, denmiştir.
Ancak bu konudaki hadislerin bir kısmının zayıf oluşu sebebiyle, çoğunluğun haram görmesine karşılık, mastürbasyonu mahzursuz gören alimler de vardır.
Mesela Ahmed b. Hanbel bunu, tıpkı kan aldırmaya benzetmiş ve ihtiyaç duyulduğunda, vücuttaki fazlalıkları dışarı atmaktan ibaret olduğu için caiz olduğunu söylemiştir.
Hanefîlerce genel olarak haram görülmüş, ancak; kişi bekarsa, ya da hanımdan uzakta ise ve de şehvet kafasını aşırı meşgul ediyorsa, ya da zinaya düşme endişesi varsa ve bunu kendisini teskin için yaparsa bunda günah olmayacağı umulur. Ama zevlenmek ve şehvetlenmek için yaparsa günahkardır, denmiştir.
imam-ı Şafiî önceki görüşünde caiz olduğunu söylerken, sonraki görüşünde haram olduğu kanaatına varmıştır.
Mesele Resulüllah'ın amcaoğlu ibn Abbas'a sorulduğunda: