mason tarikatında yaşadıklarımı anlatıyorum

Çöplerin kenarında dolaşıp yemek arayan kedilere dalıyor gözüm. içlerinden biri bizim locadan çıkan poşeti yırtıyor ve içindekileri eşelemeye başlıyor. O sırada yoldan geçen bir adam kedileri korkutmak için “höt” diye bağırıyor. Kediler panikle kaçışırken bizim çöpler etrafa saçılıyor. Aynı bir sargı bezinin de poşetten çıkıp yola yayıldığını görüyorum… Kan beynime sıçrıyor. Ancak bir şeylerden emin olmak için çevremdeki en yakın eczaneye gidiyorum. Çöpteki sargı bezinin markası sematex.

- iyi günler, sematex marka sargı bezi satıyor musunuz?
+ evet efendim.
- bunu buralarda sizden başka satan var mı?
+ pek sanmıyorum efendim, zaten buraya en yakın eczane 3 sokak aşağıda. Satın almak için mi soruyorsunuz?
- bir paket almak istiyorum. Bu arada, bu sargı bezinden en son ne zaman sattınız?
+ yaklaşık 2 hafta önce bir beyefendi gelip almıştı. Eli o kadar kötü durumdaydı ki burada bizzat benim sarmamı istedi.

Kalbim küt küt atmaya başlamıştı.

reserved

reserved

(bkz: mason oluş hikayemi anlatıyorum)

beyler hikayenin devamı

bu gidiyo gizlice çöpü alıyo içinde bikaç parça eşya buluyo kanlı sonra bunları karakola zütürüyo ordkai dna lar uyuşuyo sonra bu adam bunun ababası cıkıyo bunun babası kaçıyo sonra babasını yakalıyo niye öldürdün felan sonrada bunu öldürüyo sonrada bu intahar ediyo şimdi ölü öbür dünyadan yazıyo bu yazıları

lan yannan gibiyim aklınızı gibme cocukların aklını gece gece

seriiiiiiiiiiiiiiiii

+ geçmiş olsun efendim. Eliniz…
- ah evet, evde salata keserken dalgınlıkla elimi de doğradım, eheh.
+ anlıyorum.

kısa süre bakışıyoruz.

- yapmam gerekenler var. Güle güle.

Sonra hızla uzaklaşıyor oradan. Ancak cevabı beni kesmiyor. Elini kendisi sarmış gibi, biraz yarım yamalak. Ayrıca sargı bezi hafiften sararmış, Parçaları yerine oturtmaya çalışıyorum ama ekgib bir şeyler var. Kapının önüne çıkıyorum hava almak için. O sırada locanın hizmetlilerden biri çöpü, yolun karşısındaki konteynırın kenarına koyuyor.

gibicem aq onay beklemeden yazmak zor mu yaz lan

Ee amunakoyam serü

reserved.

Locada, görevim gereği gözetlemem gereken kişinin kim olduğu, yeri ve zamanı anlatılıyor. O sırada maskeli adamlardan biri, diğeri ile konuşuyor. Arada bana bakıyor, ama önemsemiyorum. Görevi veren kişi yanımdan ayrıldığında, yavaş adımlarla yanıma geliyor.

+ başın sağolsun, senin adına büyük bir kayıp.
- teşekkür ederim efendim.

Bir hür üyenin gelip bana baş sağlığı dilemesini garipsiyorum. Çünkü onlara göre ben hizmetçiyim, görev adamıyım. Benden onlara ne ki? Tam dönecekken adamın elinin sargılı olduğunu farkediyorum. Karnıma bir acı saplanıyor. Hayır hayır, bu adam elini meyve soyarken bıçakla kesmiştir. Ya da yanlışlıkla üzerine kaynar su dökülmüştür diyorum kendi kendime. Sakinleşmeye çalışıyorum.

dinliyoruz

Tesettüre

Ertesi gün savcılığa gidip mezarın açılmasını ve ölüm sebebinin detaylı olarak araştırılmasını istiyorum. Mezar açma işlemleri birkaç gün sürüyor. Bir hafta sonra evde bulunan dna’lar ile annemin tırnağındaki et parçalarının dna’ları uyuştuğu bilgisi geliyor bana. işte, birisinin öldürdüğü kesinleşti. Polis, dna veritabanına bakılarak bir eşleşme olup olmadığı hakkında bilgilendirileceğimi söylüyor. Bu arada yakın zamanda annemle tartışmış, kavga etmiş birilerinin olup olmadığını soruyor. Bildiklerimi anlatıp otele dönüyorum. Derin bir uyku çekiyorum, yarın başka bir göreve gitmem gerekiyor çünkü.

ayraç atalım

buda uydurcak bi yerinden amk

--4 gün sonra—

Polis, evde bir boğuşma olabileceğine dair deliller buluyor. Halıda Başka birisinin dna’sına ait deri ve kan izleri var. Haberi aldığımda şok oluyorum. Annem intihar etmemiş miydi? Yoksa birisi öldürüp, intihar etmiş süsü mü vermişti?

--6 yıl önce—
(Annemle babam boşanalı 4 yıl olmuştu. Babam arada bir beni evden alıp gezdiriyordu. Bu onu son görüşümdü.)

- babacım, hemen gidiyor musun?
+ ben uzun bir yolculuğa çıkıyorum oğlum. bir süre göremeyeceğim seni. Uslu bir çocuk ol tamam mı?
- peki babacım.
+ hoşça kal oğlum.
- bay bay.

--2 gün sonra--
Annemin cenazesindeyim. intihar sebebini bilmiyorum. Kendisini asmadan önce bir mektup yazmış. Beni çok özlediğini, ama ondan nefret bile etsem beni hep sevdiğini söylemiş. Ceyda da o sırada yanımda, elimi tutuyor. Annemi tanımıyor, hiç bahsetmemiştim bile. O yüzden sadece susuyor ve arada bana üzgün üzgün bakıyor. Çok zeki bir kız, içten içe teselli etmek istiyor fakat kendisini zor tutuyor, bunu hissedebiliyorum. Üzgünüm ama ceyda’nın enerjisinin yardımıyla ayakta ve huzurluyum.