mason tarikatında yaşadıklarımı anlatıyorum

"belki de, tarikatın "özgürlüğün mührü" ile kastettiği buydu. kendi iradem ile bir şeyler yapmış ve sonunda mutluluğu yakalamıştım."

olm bu masonluk ahmet şen ile mutlu yaşam koçluğu mu pekekent? sen o locada atar yapacaksın sonra senin zütünü patlatmayacaklar.

iyi kurgulamışsın fazla da uzatmamışsın yarım saatte bitti çok iyi oldu çok ta güzel iyi oldu

@231 bağcılar'da oturuyordum dostum hikayenin başlangıcında biraz değinmiştim.

@228 evet annem kendisini asarak intihar etti.

Eve gitmeyeli 2 aydan fazla olmuştu. Annemle birkaç kez telefonda görüşmüştüm fakat beni her görmek istediğinde bir bahane uydurup kapatmıştım. Bunu daha fazla sürdürmemeye karar verdim ve bağcılar’a gittim. Harabeye benzeyen mahallem bıraktığım gibiydi, bir köşede tinerciler, yer yer telefonlarıyla oynayan Kezbanlar, asfalt yolun ortasında çift kale maç yapan çocuklar. Bir yandan tiksinsem de, diğer yandan garip bir güven duygusu veriyordu. Çünkü eski evimdi buralar. Ev güven demektir. Her gün kocasından dayak yiyen yüzlerce kadının hala evlerinde oturmasının başka açıklaması yoktu. Onlara bir çeşit egzersiz gibi geliyor olmalıydı.

Bir süre konuşmadım. Yanımda tabancam olsaydı belki kurtulabilirdim ama onu arabanın bagajında bırakmıştım, bu pgibopattan kurtulmak için aklıma bir şey gelmiyordu. Üzerine atlasam bir yere çarpıp ikimiz de ölebilirdik. Tırnağımı kemirip duruyordum. Ayrıca lucifer’in mührü varken neden o silahtan korkmuştum onu da anlamıyorum. Belki de reddetsem silahı tutukluk yapacaktı. Ama zütüm yemezdi böyle bir kumara.

- Sabır büyük bir erdemdir.

Bunu söyleyerek gülümsedi bana. Öfkeden kendimi gibecektim, bu adam kesinlikle dengesizdi. 6-7 dakika sonra bahçeli bir müstakil evin önünde durduk. Tekrar silah doğrultup eve girmemi istedi. içerideki beyaz bir çekyatı işaret etti, mecburen geçtik. Kapıyı kapattıktan sonra silahı masaya koydu ve bana doğru fırlattı.

- Silah boştu. Ahahahah.

Elime aldığımda gerçekten de boş olduğunu fark ettim.

+ binin tekisin sen.
- Teşekkür ederim.
+ Beni neden buraya getirdin ?
- Çünkü mühür, ayin, mezarlık… bunların hepsi bir oyun. Kandırılıyorsun!
+ Sen ne saçmalıyorsun?
- Bak kardeşim ben 7-8 aydır bu tarikattayım. Ama senin gibi safların yaptığı gibi her şeye inanmadım ben. Gizlice locaya girdim, odaları didik didik ettim. Senin o görmediğin ve lanetlilikten kurtulmadığın sürece göremeyeceğin maskelilerin kim olduğunu da biliyorum.

reserved

rezzz pls

+ Sana inanmıyorum.
- Pekala… Sana bu ayinde lucifer tarafından korunduğunu söylediler doğru mu?
+ evet.
- öyleyse şu an ben sana zarar veremem doğru mu?
+ Evet veremezsin.
- Peki o halde.

Mutfağa gidip raftan bir tane bıçak aldı ve üzerime yürüdü. Kalkmak istedim fakat hızla koltuğa ittirdi beni. Elimi masanın üstüne koydu.

+ eğer dediğin gibi korunuyorsan, şu an elimdeki bıçakla senin elini koparamam.

Bıçağı kaldırmış, bir şey söylememi bekliyordu. Ne söyleyecektim ki ? Ya onun söylediğine gelecektim, ya da deli cesaretiyle “hadi sıkıyorsa kes şerefsiz” deyip atarlanacaktım. Ama yemiyordu işte, ya yanlışsa? Bir süre düşündüm ve sonra kararımı verdim.

- evet, koparamazsın.
+ Bunu sen istedin.

gibicem yapaciginiz isi ha..

Bıçak tam elime inecekti ki kapının önünden bir ses geldi. ikimiz de kapıya doğru baktık. Tugay bıçağı yanına aldı ve kapıdan dışarı bakmak için yerinden kalktı.

+ kim var orda?

O sırada dışarıdan gelen bir mermi camı delip tugay’ın göğsüne isabet etti. ardından 3-4 el daha ateş edildi fakat ses duyulmuyordu, sadece camın parçalanmasından çıkarımda bulunuyordum. Masanın altında eğilmiştim. üç maskeli adam o sırada aniden içeri girdi ve “Mert, güvendesin” dedi.

- Beni nasıl buldunuz?
+ Arabayı uydu bağlantısı ile takip ettik.

Vay anasını. Adamlar her işini garantiye alıyordu. Belki aynı cihazdan bende de vardı, tuvalette ne zaman işediğimi bile biliyorlardı.

- Bu adam bana sizin sahtekar olduğunuzdan bahsetti.
+ Bir zamandır şüpheli hareket ediyordu. Locanın dışında, arabayı sürüşündeki aceleciliğini görünce hazırlanıp arkanızdan geldik.
- Çok teşekkür ederim.
+ Hadi gidelim buradan.

gta sanillimuniati 2

Iyi sallıyor amk malı

kara murat benim

- Evet, ilkelere bağlılığını ispatladın. Elini kesme sahnesini hatırlıyor musun?

Elbette hatırlıyordum. Ama o kadar ciddiydi ki, elime bıçağı indireceğinden bir gram şüphe duymamıştım. Demek ki benim inancım sınanmıştı ve ben bunu –biraz şans eseri de olsa- başarıyla geçmiştim.

+ Evet… Peki sana ateş ettiler? O da mı düzmeceydi?
- Genelde yeleksiz dolaşmam.
+ Peki ya mermi kafana isabet etseydi?
- Sendeki mühür bende de var, unutma.
+ Öyle olsun. Sonra görüşürüz o zaman.
- görüşürüz.

full şukuladık sende seri yaz biraz daha seri.

reserved

resecevas

Amedeus ve suyun rengi ne kadar uzattınız amk sanki senin anlattığın gerçekti amk mason adam bu kadar çirkeflik yapar mı amk bi susun ekşın var diye okuyoz mundar ediyonuz amk

Bu süreçten sonraki 2 ayda çeşitli görevlerde bulundum. Ölüler, yaralılar, suçlular, hainler… yılan hikayesi gibiydi. Hepsini bir şekilde başarıyla tamamlamış, kendime lüks bir daire alabilecek parayı kazanmış ve lucifer’in ikinci mührüne de sahip olmuştum. Özlem hocanın kolyesinden artık bende de vardı. Bu kolye bana çekicilik katıyordu, bir şey anlattığım zaman hitap ettiğim kitlenin beni pür dikkat dinlemesini sağlıyordu.

Acaba üçüncü mühür nasıl bir şeydi? Ayinde, “üçüncü mühür, birinci ve ikinci mühürün toplamından daha güçlüdür. Onu elde edebilirsen özgür olacaksın, fakat bunu tarihte çok az insan başarabildi.” denmişti. Bunu da alacaktım, fakat son zamanlarda rüyalarımda sürekli annemi görüyordum. bu nedenle mühür işini sonra düşünmeye karar verdim.