mal adam ile biten ilişkimizi anlatıyorum

öncelikle bu çok uzun bir hikaye olacaktır. anlatacaklarımın hepsi gerçektir, mal adamın bütün rezilliklerini, bana yaptığı adiliklerini tek tek anlatacağım. hikaye modunda olucak. dinlemek isteyen 5 kişi anlat panpa desin başlıyorum.

edit: inanmayanlar okumayabilir, zorla tutmuyorum sizi. 2 saattir zütümü yırtıyorum anlatmak için habire taşlıyorsunuz. uykusuzluğa dayanamıyorum artık. gündüz devam edicem. iyi geceler.

öncelikle bayanım, erkek değil. 24 yaşındayım.

yıl 2008, aylardan şubat. istanbul üniversitesinde gazetecilik okuyordum. 2. yılımdı. mal adam ile üniversite - arkadaş ortamından tanıştık. bizim kızlarla bir kafeye oturduk, çok sevdiğimiz bir arkadaşımız vardı . (ifşadan dolayı ismi sallıyayım, eren olsun lan) . eren çok zeki ve yakışıklı bir insandı, erkekten çok kız arkadaşı vardı. yani bizler ve diğer kızlar. ortamlarda neşe kaynağı birisiydi, güldürürdü insanları. kafedeyken eren'i aradık yanımıza gelmesi için, mal adam ile birlikte oldugunu söyledi. tanımıyorduk ama yeni bir insan, tanışabilirdik. beraber gelin dedik. ve geldiler..

mal adam hafif şişman, tıfıl, 1.75 boylarında birisiydi ( ki hala öyle ) . kuranı yırtmış gibi bir tipi vardı, ayağında sarı timberland botları vardı, kot pantolon - gömlek - mor kazak ve siyah beresiyle eren ile birlikte içeri girdiler. suratından kücükken top oynadığı dutluğa plaza yapılan bir çocuğun öfkeli masumiyeti akıyordu. kirli sakal, halka küpe. aslında hoşuma gitmişti, bereyi çıkardıktan sonra uzun ve yağlı saçlarını görene dek.

tecavüze uğrayan minik kızın olanları anlatamadığı bir çekingenlik vardı halinde. "merhaba" deyip oturdu ve yaklaşık 10 dakika hiç konuşmadı. eren ile gülüşmelerimize başlamıştık, o sadece yere bakıyor ve ağzını açmadan, sadece ufak bir gülümsemeyle beraber burundan aniden çıkan sıcak nefesi ile katılıyordu bize. arada ona bakıyordum, 1-2 kere baktığımı farketmişti fakat hemen ardından bakire kız edasıyla yeri seyretmeye devam ediyordu.

bayağı bir güldükten sonra garsonun siparişleri getirmesiyle yaklaşık 20 saniyelik bir sessizlik oldu. ona ismini sordum, ü.. dedi, ve tekrar eğdi kafasını. hepimiz çay içiyorduk fakat o kola içmeyi tercih etmişti, şubat soğuğunda kola içmek, ne büyük aptallık! ilginç biri mal adam. onu anlamaya çalışıyordum. telefonuna sürekli mesaj geliyordu, titreşimi hissedip telefona bakıyordu, mesajı okumadan direk cebine koyuyordu telefonu. kaçıcak gibi bir hali vardı, ya da bir haber bekliyor gibi. .

hepimizin elinde eldivenler varken onun kürek gibi ellerinde yarım eldivenler vardı. gangsta gibiydi biraz, sürekli burnunu çekiyordu. mukus salgılarının burun deliklerinden genzine akıp gitmelerini hissedebiliyordum. o burnunu çektikçe biz ona bakıyorduk, baktığımızı biliyordu fakat çekinmiyordu. git de sil şu burnunu be adam! diyordum içimden..

herneyse.. geç olmuştu biraz, hava kararmıştı. kafeden ayrıldık, biz kızlar 3 müz aynı evde kalıyorduk, bizi eve bırakmalarını istedik. mal adam biraz çekindi, işim var demeye getirdi fakat eren " gel be abicim 2 dk da bırakır döneriz beraber " diye ısrar edince kıramadı. 5imiz beraber yürüyorduk yolda. kızlar ve eren 3 lüsü önde, biz mal adam ile 3lü orta sahanın gerisinde ön liberoyduk. 10-15 adım atıp mal adamın suratına bakıyordum, kurbanlarının göğüs uçlarını kesip köpeklerine yediren bir seri katilin suratına benziyordu yüzü. biraz çekindim ondan , fakat yine de hoşuma gidiyordu sert kimyası..

edit: imlâ

sonunda eve geldik, hava aşırı soğuktu ve titriyorduk resmen. eren yabancı olmadığı için onları bi kahve içmeye davet ettik eve, mal adam yine gitmek istedi fakat yine eren devreye girdi. içeri girer girmez bir koku hakimdi odaya. bir adam ölmüş te gömmeyi unutmuşlar gibi bir kokuydu. mal adam hemen tuvalet ne tarafta diye sordu, gösterdim. ve anladık ki mal adamın ayakları kokuyordu. biz lağımın patladığı falan düşünmüştük. insanlık hali dedik, gülüp geçtik. eren yine esprileriyle şenlendiriyordu ortalığı. mal adam ayak parmaklarını görünmeyecek şekilde katlamıştı, sanırım çorabının başparmak bölgesindeki yırtığı gizlemeye çalışıyordu. fakat hiç fakir tipi yoktu mal adamda, şaşırmıştım.

müsade isteyip kalktılar, onlar gittikten sonra hava -24 derece de olsa pencereleri açıp havalandırdık bir güzel evi. koku tüm mobilyalara işlemişti neredeyse. gitmelerinin ardından 5 dakika sonra eren msj attı, " kusura bakma hani koku falan, arkadaşım sonuçta sen git ben kahve içicem diyemezdim " benzeri şeyler yazmıştı. ben de önemli değil, insanlık hali dedim. ve o gün mal adam ile geçirdiğimiz günü düşünerek ( belki de hayal ederek ) uyudum.

nasıl bir mazoşisttim anlamıyorum, ayakları 35 derece sıcaklıkta toprak üstünde 6 ay kalmış insan leşi gibi kokan, saçlarından 1 kg sızma zeytin yağı çıkabilecek bir adamı hayal ediyordum, hoşlanmıştım belki de . ciddi tipli erkeklerden hoşlanıyordum, sert kimyalı, sessiz sakinlerden.. ve öncesinde biten ilişkimi unutturabilecek adam, tuttuğunu kopartabilecek, vladimir kliçko ve badr hari ile 2ye tek ringe çıksa göbeğiyle bile 2sini devirebilecek adam, mal adam olabilirdi.

ertesi gün erene leyla ( leyla diye sallıyorum ismimi, no ifşa no sorun beyler ) çok hoş kız be abi, çok tatlı demiş, eren aradı söyledi, ben de güldüm bişey diyemedim. şaşırmıştım çünkü sadece 2 kere bakabildi bana. sanırım ayaklarıyla algılıyordu beni. herneyse. numaramı istemiş, eren vermiş numaramı ve 3 gün sonra bir mesaj geldi;
" merhaba, ben ü.. , naber ?"

takip ediyorsunuz değil mi ? 3 kişi devam panpa desin, bende bi çişimi yapıp geliyorum.

olayları tek tek detaylıca hatırlamaya çalışıp yazıyorum ve aşırı uykuluyum, ama direniyorum. kusura bakmayın.

herneyse, devam edeyim.
cevap verip vermemek arasında kalmıştım, bizim kızlara bana mesaj attığımı söylediğimde şok oldular ve güldüler, cevap yaz cevap yaz aşkına diyip takılıyolardı bana. sanırım ilgisiz değildim. uzun uzun düşündükten sonra yanıtladım mesajını.
"merhaba, iyiyim oturuyoruz kızlarla, senden naber?"

sanırım 2-3 saat mesajlaştık ciddi tavırlarla. ben sürekli gülücük koyuyordum ama o hiç smiley kullanmıyordu ve imlaya çok dikkat ediyordu. sinirli halini hayal edebiliyordum, tyler durden'ın rakibini nakavt ettikten sonra eli kanlı şekilde baş ve işaret parmağıyla sigara içişindeki surat ifadesi gibi, bir düşünün, o derece karizmatikti ilk gördüğüm hali..

mümkünse analtıncı gerizekalılar gelmesin başlığa, salak yorumlarınız size kalsın. devam ediyorum.

daha sonraları hali vakti yerinde bir insan olduğunu öğrendim, aslına bakarsak çok ta iyi giyiniyordu. marlboro blue ice içiyordu. yaklaşık 1 ay sonra bizim kızlardan birinin ablasının düğünü vardı, düğün çıkışı aradım, adresi verip beni alabilir misin diye sordum, ufak bir işim var 15 dakika sonra oradayım dedi. bekledim, bmw x5 marka otomobiliyle geldi, bindim, hareket ettik. 5 dakika boyunca hiç konuşmadık ilk bindikten sonra selamlaşmalar haricinde.

hava soğuk olmasına rağmen alnından terler akıyordu, telaşlı bir hali vardı. yine gözü telefonundaydı. haber bekliyor gibiydi yine. sonra sessizliğini bozup çok güzel olmuşsun, yorgun değilsen ya da eğer istersen bişeyler içelim, ve ya yemek yiyelim diye sordu. hafif meşrep olduğum için reddetmedim, ilgimde vardı tabiki. gittikçe gizemli geliyordu bana. karnın aç mı dedi, hayır dedim, o zaman bişeyler içelim dedi, bir kafeye girdik sıcak bişeyler içtik. ayak ayak üstüne attı ve ilk tanışmamızdaki çekingenliği yok gibiydi. sürekli gözlerime bakıyordu, gözlerimi kaçırıyordum. biliyormusun, uzun zamandır ilk defa bir kızla zaman geçirmekten zevk alıyorum dedi. bana ilgisi olduğunu ifade etmeye başlamıştı. hmm dedim utangaçca.

edit: imlâ

biraz muhabbetten sonra hesabı ödedi bindik arabaya. arabaya binerken kıyafetim açık olduğu için bacaklarım epey açıldı, yavaşça ona bakıp düzelttim elbisemi. gülümseyip "merak etme, seni kullanacak değilim" dedi, ben de gülümsedim. onu gördüğümden beri ilk defa gülümsedi. kız arkadaşlarımdan önce düğün tamamen bitmeden çıkmıştım ben, epey sıkılmıştım. ev boştu yani. evin önüne geldik, kapıya kadar getirdi beni, bana bakıyordu ben kapıyı açıp içeri girdikten sonra, beni davet etmicekmisin dedi, tabiki, gel içeri dedim. ve ilk olarak ilişkimizin adı o gün koyuldu. üstümü değiştirip geliyorum hemen dedim, o hiç çekinmeden televizyonu açıp izlemeye başlamıştı bile. tamam buradayım, sen gelene kadar buradayım merak etme dedi ve güldü. ben de gülümseyip gittim odaya , değiştirdim üstümü ve geldim.

farklı koltuklardaydık, ben geldikten sonra televizyonu bırakıp ara ara bana bakmaya başladı. ben sürekli ona bakıyordum. "mutlumusun" diye sordu, evet dedim. peki ya sen ? evet, hemde uzun bi aradan sonra epey mutluyum dedi. sevindim dedim. sigarasını yakıp yanıma oturdu, iyice sokuldu yanıma, "peki daha fazla mutlu olmak ister misin ? " dedi. şey, bilmemki dedim ve yavaşça dudaklarıma yaklaştı. eminmiyiz diye sordum. sence? dedi. bilmiyorum dedim ve yapıştı dudaklarıma. uzun bir aradan sonra öpüşüyordum, keyfini çıkardım, amacı tabiki sevişmekti ama uzattım öpüşmeyi, daha sonra kapıdan anahtar sesleri geldi ve ayırdık dudaklarımızı. ama yanımdan kalkmasına fırsat kalmadı.

kızlar bitkin halde içeri girdiler, mal adamı görünce şaşırdılar bi, sonra gülümsediler. kız arkadaşlarımdan biri ben duşa giriyorum dedi, öteki ise aşırı yorgun oldugunu söyleyip hemen yattı. yine bir fırsat doğmuştu, tekrar öpüşmeye başladık. dilini iyi kullanıyordu. biraz ıslandığımı farkettim, onda da bi kabarıklık vardı, deli gibi istiyorduk sanırım birbirimizi. ama kolay lokma olmamayı düşündüm, hemen olaya atlamak olmaz. yetmez mi? diye küstahça çektim dudaklarımı. peki, öyle olsun, ama bu iş burda bitmez küçük hanım diyip güldü, ve bir kez daha masumca öptü dudağımdan.