1. 1.
    0
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    ···
  2. 2.
    0
    hayat denilen kavgaya girdik, çelik adımlarla yürüyoruz
    biz, bu karanlık yolun sonunda, doğacak güneşi görüyoruz
    dağları aşıyor, bak yakınlaşıyor, kızıl yıldıza hep koşun
    bu bir rüya değil, bu bir hülya değil, yıldızıdır
    kurtuluşun
    kara deryalarda bir fenersin, senin ışığınla yürüyoruz
    biz, bu karanlık yolun sonunda, doğacak güneşi görüyoruz
    fabrikalarda biz, tarlalarda biziz, biziz hayatı yaratan
    din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz, sanki doğduk bir
    anadan
    anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim
    hazırlandık son kanlı kavgaya, başta bayrağımız leninizm
    bayrağını yükselt, daha daha yükselt, yükselt bayrağı
    yukarı!
    bugüne vuralım, yarını kuralım, kaldıralım sınıfları!
    ···
  3. 3.
    0
    rasist dedekted
    ···
  4. 4.
    0
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_______________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_______________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶____________________________¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶_________________________________¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶____________________________________¶¶¶
    ¶¶¶¶____________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___________¶¶
    ¶¶¶_________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________¶¶
    ¶¶_______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶
    ¶_______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_____¶
    ¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶
    ¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶¶¶___¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶
    ¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶
    ¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶_¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶

    ulu tanri !.
    güzel tanri !.
    gök tanri !.

    sen türk'ü türk yurtlarını koru !..

    düşman şerrinden sakla ! türk'ü yiğitlikte daim et ! türk'ü erlik davasıyla yaşat ! türk'ü gerçekçi yap ! türk'ün gönlüne herşeyden önce, hatta kursağına ekmek koymadan evvel türk'lük sevgisini koy ! türk'ü ideal ile yaşat ve ideali hakikat yapmaya çalışsınlar ! törelerini canları gibi saklat ! türk'e zevk ve rahat verme ! bilakis zahmete alıştır ! zahmetle yürekleri, bedenleri demir olsun ! bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin ! türk'ü faal, cevval edersin. türk'e değişmez bir seciye ver ! zamanla seciyesi değişmesin, sade tekemmülle tadilat görsün !

    ulu tanri !.

    milli kuvvet, namus, ahlak, azim , sebat, ideal, türkçülük ruhu, yurtseverlik, ilim, sanat teşkilatı, intizam, beden kuvveti ve zenginlik ile hasıl olduğundan; türk'e bunları ver ! türk'ten hırsız, namuzsuz türerse hemen kahret ! türk'e benlik, hem de yüksek bir benlik ver ! türk nefsine itimat sahibi olsun ! türk'ü muhakemeli, ciddi adam olarak yarat ! hissiyatına kapılıp, öfke ile ayaklanmasın ! birden barut gibi parlamasın ! daima soğuk kanlı olsun ! türk'ü her milletten cesur yarat ! öç almayı türk asla unutmasın !

    ulu tanri !.
    namuzsuz bir tek türk yaratacağına, dünyayı yık daha iyi ! ne kadar korkak türk varsa hepsini helak et ! türk herşeyi mukayese etsin ! yalnız akıl ve mantık denen şeylere bırakma onu ! sabırlı, derde dayanıklı olsun ! i̇radesi çelik gibi olsun ! dönek türk yaratma ! türk'leri maymun iştahlı yapma ! türk daima ihtiyatla adım atsın ! kimsenin tatlı diline inanmasın ! kimseye emniyet olmasın ! çalışma zekâdan üstün bir kıymet olduğundan, tanri, sen türk'ü çalışkan et ! türk'ün ömrü çalışma ile geçsin ! ona daima çalışma aşkı ver ! hele elbirliği ile çalışmayı alet etsin ! tembel türk'ü hemen öldür !

    türk'e her milletinkinden üstün zeka ver! zeka ve çalışma; ikisi bir arada olunca türk'ün önünde durulmaz! milli büyüklüğün tek şartı yüksek ideal, buna alışmak için de yüksek ahlak, fedakarlık ve sebat lazım olduğundan türk'leri ahlaklı, sebatlı ve fedai kıl! tanri, türk'leri sen kendi elinle birleştir ve herşeyden evvel ruhları birleşsin! onları tek bir kafa gibi birleştirici kültür sahibi et! türk'ü töresine sadık kıl, tanrı! türk budunu: biliniz ki atalar töresi asırların tecrübesi ile husule gelmiş büyük bir hikmettir. tanrı beni töreye dokunmaktan ve dokundurmaktan sakladı ve saklasın!

    ulu tanri !.

    türk milletini lafçı değil, elinden iş gelir insanlar et ! bir şey söylemek vazife yapmak değildir. onu fiilen yapmak ve yaptırmanın vazife olduğunu beyinlere sok !

    güzel tanri !.

    sana hepsinden çok yalvardığım şudur : türk'ü dalkavukluktan kurtar ! dalkavukluk ve emsali vasıtalara zengin olmaktan koru ! türk'e kötü para hırsı verme ! dalkavukları yok et !

    aman tanri !.

    türk aile, töre ve disiplinini her şeyden evvel koru! türk toprağında hürler yaşasın. adaletten başka bir şey hüküm sürmesin! sen türk'e tabii şeylere tabiata karşı sevgi ver! türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki fakirlik suç sayılsın!

    acunu ( dünyayı ) yaratan yüce tanrı !.

    türk'e insaniyetten evvel türk milletini düşündür. i̇nsanların insaniyet dedikleri şey, göz boyamak için icat edilmiş bir boyadır. i̇nsaniyet maskesi taşıyan öyle milletler vardır ki maskelerinin altında canavarlar yaşar. i̇nsaniyeti gören olmadı. tanri, türk'e sağlam, sürekli irade ver! güçlüklerde, sabrını, tahammülünü aynı zamanda gayretini arttır! ona esas seciye olarak vazife muhabbeti ve mesuliyet duygusu ver! mesuliyeti türk yurdundan ekgib etme! en büyük kuvvetintürklük aşı olduğunu türk'e öğret!

    tanri !.

    türkçe konuşulan, türk'e yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar türk'ün hükmü altında bırak !

    allah türk'ü korusun ve yüceltsin
    amin
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_______________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_______________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶____________________________¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶_________________________________¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶____________________________________¶¶¶
    ¶¶¶¶____________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___________¶¶
    ¶¶¶_________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________¶¶
    ¶¶_______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶
    ¶_______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_____¶
    ¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶
    ¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶_____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶___¶
    ¶¶¶___¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶
    ¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶
    ¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶_¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶_¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶________________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__________________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____________¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶______¶¶______¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶____¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶__¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    ¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    0
    keçer bıner, çerxa cihan
    zor gıredane mere zor
    jın çune peş, pır dıxwının
    edi qelem gış çune jor

    keçe em dıxwazın
    bı mera werın şevre
    dılo, em dıxwazın
    bı mera werın cenge

    haye haye
    em keçıken kurdanın,
    şirın, em şengın
    em hevıya merdanın
    derde nezana
    ber bend u ser hundanın

    sere xwe rake keça kurdan
    dıl u cıgerem heliyan
    ka nıştıman, ka azadi
    ka dayıka me sewıyan?
    ···
  6. 6.
    0
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız

    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız

    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    0
    kuşandık genç öfkeni
    taşların kucaklarımızda
    bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
    büyüyor umuzlarımızda

    alnındaki kurşun yarası
    sönmeyen bir ateş şimdi
    büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
    sarıyor halkın yüreğini

    zapt ettiğimiz alanlara
    sesini taşıyacağız
    kanımızla yazıyoruz tarihi
    haklıyız kazanacağız

    hasretin o büyük güne
    savaşarak varacağız
    silahımız söyleyecek son sözü
    haklıyız kazanacağız
    ···
  8. 8.
    0
    iv - komünistlerin çeşitli muhalefet partilerine karşı konumu

    ii. bölüm'e bakınca, komünistlerin halen kurulu bulunan işçi partilerine, yani i̇ngiltere'de çartistlere, kuzey amerika'da tarım reformcularına karşı tutumları kendiliğinden anlaşılır.

    komünistler, işçi sınıfının en yakın amaçları ve çıkarları için mücadele ederler ama bugünün hareketi içinde hareketin geleceğini de temsil ederler. fransa'da komünistler, tutucu ve köktenci burjuvaziye karşı sosyalist-demokratik partiyle[ 9 ] ittifak kuruyorlar, ama devrimci kalıntılardan gelen lafazanlıklara ve göz boyamalara karşı eleştirel tavırlarını da saklı tutuyorlar.

    i̇sviçre'de radikalleri destekliyorlar, ama bu partinin, bir bölüğü fransa'daki anlamıyla demokratik-sosyalist, bir bölüğü ise radikal burjuva olan birbiriyle çelişik unsurlardan meydana geldiğini gözden kaçırmaksızın.

    polonya'da komünistler, ulusal kurtuluşu tarım reformu şartına bağlayan partiyi destekliyor, 1846 krakov ayaklanmasını hayata geçiren de bu partiydi.

    almanya'da burjuvazi devrimci çıkış yaptığında komünist partisi, mutlakçı monarşiye, feodal toprak mülkiyetine ve küçük burjuvalığa karşı burjuvaziyle birlikte mücadele etti. ama alman işçilerinin, burjuvazinin egemenliğiyle birlikte gelmesi gereken toplumsal ve siyasal koşulları bir o kadar burjuvaziye karşı yöneltebilmeleri, yani almanya'da genci sınıfların yıkılmasının hemen ardından burjuvazinin kendisine karşı mücadeleyi başlatabilmeleri için, komünist partisi, burjuvazi ile proletarya arasındaki düşmanca karşıtlığa ilişkin olabildiğince berrak bir bilinci işçilerde oluşturmayı da bir an olsun ihmal etmedi.

    almanya bir burjuva devriminin eşiğine geldiği için ve bu dönüşüm esasen avrupa uygarlığının daha gelişkin koşullarına denk geldiği ve 17. yüzyıl i̇ngiltere'sinden, 18. yüzyıl fransa'sından çok daha gelişmiş bir proletarya ile tamamlanacağı için, yani alman burjuva devrimi bir proleter devrimin ancak doğrudan bir "ön oyunu" olabileceği için, komünistler, esas dikkatlerini almanya'ya yöneltiyorlar.

    tek kelimeyle komünistler, mevcut toplumsal ve siyasal durumlara karşı her yerde ve her çeşit devrimci hareketi destekliyorlar.

    tüm bu hareketler içinde, hangi gelişkinlik aşamasında olursa olsun mülkiyet sorununu hareketin temel sorunu olarak öne çıkarıyorlar.

    nihayet ancak komünistler her ülkenin demokratik partilerinin her yerde birleşip anlaşması için çalışıyorlar.

    komünistler, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddederler. amaçlarına ancak bugüne kadarki tüm toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. varsın egemen sınıflar bir komünist devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. proleterlerin, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yok. bir dünya var kazanacakları.

    bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!

    yazılış: aralık 1847'den ocak 1848'e kadar.

    dipnotlar

    [ 1 ] [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]

    burjuvazi, deyince, toplumsal üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran ve ücretli emeği sömüren modern kapitalistler sınıfını anlıyoruz. proletarya, deyince ise, kendi mülkiyetinde üretim aracı bulunmadığından, yaşayabilmek için işgücünü satmak zorunda olan modern ücretli işçiler sınıfını anlıyoruz.

    [ 2 ]

    daha kesin deyişle, elde bulunan yazılı tarih. tüm yazılı tarihten önce gelen toplumsal ön tarih, 1847'de hemen hiç bilinmiyordu. o zamandan bu yana, haxthausen, rusya'da toprağın ortak mülkiyetini ortaya çıkardı, maurer, tüm alman kabilelerinin tarihsel başlangıç olarak bu temelde bulunduğunu kanıtladı ve giderek hindistan'dan i̇rlanda'ya toplumun ilk biçiminin ortak toprak mülkiyetine sahip köy toplulukları olduğu bulundu. nihayet morgan'ın, gens'in hakiki doğasına ve kabiledeki konumuna ilişkin taçlandırıcı buluşuyla, bu ilkel komünal toplumun tipik yapısı ortaya kondu. başlangıçtaki bu topluluk yapısının çözülmesiyle toplumun özel sınıflara ve sonunda karşıt sınıflara ayrılması başlıyor. [1888 i̇ngilizce ve 1890 almanca baskıya engels'in notu.]
    bu çözülme sürecini "ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökeni"nde izlemeye çalıştım; ikinci baskı, stuttgart 1886. [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]

    [ 3 ] [1888 i̇ngilizce ve 1890 almanca baskıya engels'in notu.]

    hatta "üçüncü kesim" olarak feodal beylerinden ve ustalarından kendi özerk yerel yönetim ve siyasal haklarını koparma gücüne erişmeden önce de fransa'da ortaya çıkan kentler "komün" diyorlardı kendilerine. genel deyişle burada burjuvazinin ekonomik gelişimi için tipik ülke olarak i̇ngiltere'yi, burjuvazinin siyasal gelişimi için de fransa'yı ele aldık. [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]
    i̇talyan ve fransız kent burjuvaları, ilk özerk yönetim haklarını feodal beylerinden zorla aldıktan veya satın aldıktan sonra kendi kent topluluk-larını böyle adlandırdılar. [1890 almanca baskıya engels'in notu.]

    [ 4 ]

    marx, sonradan, işçinin emeğini değil, emek gücünü sattığını ortaya koydu. -çev.

    [ 5 ] [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]

    kastedilen, 1660-1689 i̇ngiliz restorasyon dönemi değil, 1814-1830 fransız restorasyon dönemidir.

    [ 6 ] [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]

    bu, özellikle toprak soyluluğunun ve toprak ağalığının, mülklerinin büyük kısmını kendi hesaplarına kâhyalarına işlettikleri ve bunun yanında ayrıca büyük pancar şekeri ve patates alkolü üreticisi oldukları almanya'ya ilişkindir. i̇ngiliz aristokratları henüz o kadar düşmemişlerdir; ama az ya da çok kuşkulu anonim şirket kurucularına adlarını devretmek yoluyla rantların düşüşüne karşı rekabete nasıl girilebileceğini onlar da biliyor.

    [ 7 ] [1890 almanca baskıya engels'in notu.]

    1848 devrim dalgası tüm bu bayağı akımı ortalıktan süpürdü ve onlarda sosyalistlik yapma hevesi bırakmadı. bu akımın esas temsilcisi ve tipi bay karl grün'dür.

    [ 8 ]

    phalanstere, charles fourier'nin tasarladığı sosyalist kolonilerin adıydı; cabet, kendi ütopyasını ve sonra amerika'daki komünist kolonisini i̇karya diye adlandırıyordu. [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]
    kendi komünist model toplumlarını owen, home-colony'ler olarak adlandırıyor (ülke içi koloniler). phalanstare, fourier'nin tasarladığı toplumsal saraylardı. i̇karya, komünist düzenlerini cabet'in tasvir ettiği ütopik fantezi ülkesiydi. [1890 almanca baskısına engels'in notu.]

    [ 9 ]

    o zamanlar parlamentoda ledru-rollin'in, yazında louis blanc'ın ve basında "réforme" adlı günlük gazetenin temsil ettiği parti. "sosyal demokrasi" adı, onu bulanlar için, demokratik bir partide veya cumhuriyetçi bir partide az ya da çok sosyalist renkte bir ciksiyon anldıbına gelmekteydi. [1888 i̇ngilizce baskıya engels'in notu.]
    o zamanlar fransa'da kendine sosyalist-demokratik diyen parti, ledru--rollin'in siyasal, louis blanc'ın da yazınsal olarak temsil ettiği partiydi; yani bugünkü alman sosyal demokrasisinden dağlar kadar farklıydı. [1890 almanca baskıy
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    0
    alman ulusunu, örnek ulus olarak, alman küçük burjuvazisini de örnek insan olarak büyük lâflarla ilan etti. onun her aşağılığına, tam tersini ifade eden, gizli, yüksek, sosyalist anlamlar yükledi. nihayet komünizmin "kaba yıkıcılığı"na doğrudan karşı çıkarak ve tüm sınıf mücadelelerinin üstünde bir tarafsız yücelik taslayarak, çizgisinin son kertesine geldi. almanya'da, sosyalist veya komünist diye ortalıkta dolaşan ne kadar yazın varsa, çok az istisnasıyla hep bu kirli, bu cansız yazın alanına girer.[ 7 ]

    2. tutucu sosyalizm
    ya da burjuva sosyalizmi

    burjuva toplumunun kalıcılığını sağlamak için bir kesim burjuvazi sosyal sıkıntıları ortadan kaldırmaya yardımcı olmak ister.

    bu çerçevede: ekonomistler, filantroplar, insancıllar, çalışan sınıfların durumunu düzeltmeciler, yardımseverler, hayvan korumacıları, ılımlılık örgütçüleri, vardır. en çeşitlisinden köşe bucak reformcuları yani. hatta bu burjuva sosyalizminin bütün bir sistem olarak işlenenleri olmuştur.

    örnek olarak proudhon'un "philosophie de la misäre"ini [sefaletin felsefesi —çev.] ele alalım.

    sosyalist burjuvalar, modern toplumun koşullarını isterler, ama o koşulların kendisinden kaynaklanan mücadeleler ve tehlikeler olmaksızın. mevcut toplumu, onu devrimci dönüşüme uğratacak ve çözecek unsurlar kesilip çıkarılmış olanak isterler. burjuvazi olsun ama proletarya olmasın. kendi egemen olduğu dünyayı elbette ki en iyi dünya olarak görür burjuvazi. burjuva sosyalizmi bu iç ferahlatıcı tasarımını yanı ya da tam bir sistem oluşturmaya kadar vardırır. kendisinin sistemlerini gerçekleştirmesini ve bu yeni kudüs'e dahil olmasını proletaryadan talep ederken, aslında ona yalnızca, bugünkü toplumun içinde kal ama bu topluma ilişkin nefretlik düşüncelerinden arın, demiş oluyor.

    [bu] sosyalizmin daha az sistematik ve biraz daha pratik bir ikinci biçimiyse, bu yaşam koşullarında şu ya da bu siyasal dönüşümün değil de yalnızca bir tek değişimin, yani yalnızca ekonomik koşullarda bir değişimin yararlı olabileceğini kanıtlayarak işçi sınıfının her devrimci hareketini sakatlamaya uğraşmıştır. ama bu sosyalizmin, maddi varoluş koşullarını değiştirmek derken düşündüğü, asla ancak devrimci yolla olabilecek burjuva üretim ilişkilerinin ortadan kaldırılması değildir, onun düşündüğü, bu üretim ilişkileri zemininde uygulanacak, yani sermaye ile ücretli çalışma arasındaki ilişkide hiçbir şeyi değiştirmeyen, olsa olsa burjuvazinin egemenliğinin bedellerini azaltıp devlet bütçesini basitleştirecek yönetsel düzeltmelerdir.

    burjuva sosyalizmi kendine uyan ifadeyi, salt konuşan figür durumuna gelmekte bulur ancak.

    serbest ticaret! çalışan sınıfın çıkarına. korumacı gümrük! çalışan sınıfın çıkan için. hücreli hapishaneler! çalışan sınıfın çıkarına. burjuva sosyalizminin ciddi niyetli olduğu son sözdür bu.

    burjuvazinin sosyalizmi, zaten burjuvaların —çalışan sınıfın çıkarına— burjuva olduklarını savunmaktan ibarettir.

    3. eleştirel-ütopyacı sosyalizm
    ve komünizm

    burada, tüm modern devrimlerde proletaryanın taleplerini dile getirmiş olan yazından söz etmiyoruz. (babeuf'ün yazıları vb.)

    genel bir başkaldırı çağında, feodal toplumun yıkılma döneminde, proletaryanın doğrudan kendi sınıf çıkarını kabul ettirmeye yönelik ilk çabaları, hem proletaryanın kendi gelişmemişliğinden dolayı, hem de kurtuluşu için ancak burjuva dönemin ürünü olabilecek maddi koşulların ekgibliğinden dolayı, kaçınılmaz biçimde yenilgiye uğradı. proletaryanın bu ilk hareketlerini izleyen devrimci yazın, içerik olarak ister istemez gericidir. genel bir derviş kanaatkârlığı ve kaba bir eşitçilik önerir.

    esas sosyalist ve komünist sistemler, st-simon'un, fourier'nin, owen'ın vb. sistemleri, proletarya ile burjuvazi arasındaki mücadelenin yukarıda belirttiğimiz gelişmemiş ilk döneminde ortaya çıktılar. (bkz: burjuvalar ve proleterler)

    bu sistemleri bulanlar gerçi sınıf karşıtlığını egemen toplumun kendisindeki çözücü unsurların etkinliği olarak görüyorlar. ama proletarya cephesinde hiçbir tarihsel özerk girişkenlik, ona özgü hiçbir siyasal hareket görmüyorlar.

    sınıf karşıtlığının gelişimi, sanayinin gelişimiyle başa baş yürüdüğü için, onların önünde proletaryanın kurtuluşunun maddi koşulları da bulunmuyor ve öncelikle bu koşulları yaratmanın toplumsal yasaları, toplumsal bilimi peşinde gidiyorlar.

    toplumsal faaliyetin yerini onların bulucu kişisel faaliyetlerinin alması gerekiyor, kurtuluşun tarihsel koşullarının yerini fantezinin alması, proletaryanın sınıf olarak adım adım gelişen örgütlenmesinin yerini kendi bulup çıkardıkları toplumsal örgütlenmenin alması gerekiyor. onlara göre geleceğin dünya tarihi, propagandaya ve kendi toplum tasarımlarının uygulamada hayata geçirilmesine indirgeniyor.

    tasarımlarında esasen en çok acı çeken sınıf olarak emekçi sınıfın çıkarlarını temsil ettiklerinin bilincindeler gerçi. ama proletarya onların gözünde yalnızca en çok acı çeken sınıf olma özelliğiyle var.

    gerek sınıf mücadelesinin gelişmemiş biçimi, gerekse kendi yaşam konumları, sınıf karşıtlığının çok üstünde olduklarını sanmaya zütürmüştür onları. toplumun tüm üyelerinin, en iyi durumda olanların da, yaşam koşullarını iyileştirmek isterler. bu yüzden hiç ayrım gözetmeksizin sürekli toplumun tümüne, hatta özellikle de egemen sınıfa çağrı yaparlar. çünkü sistemleri bir anlaşılsa, o sistemin en iyi toplum için en iyi tasarım olduğu kesin kabul edilecektir onlara göre.

    böyle baktıkları için de en başta devrimci eylemler olmak üzere tüm siyasal eylemleri kınarlar, hedeflerine barışçı yollardan ulaşmak isterler ve kuşkusuz başarısızlığa uğrayan küçük deneylerle, örnek göstermenin gücüne dayanarak, yeni toplumsal mukaddes kitaba yol açmaya çalışırlar.

    geleceğin toplumunun fantastik tasviri, proletaryanın henüz hiç gelişmemiş olduğu, dolayısıyla toplumu genel olarak dönüştürmek adına ilk anlamlı çıkışı için kendi tavrını da fantastik olarak kavradığı bir zamanda ortaya çıkmıştır.

    ama sosyal[ist] ve komünist yazılar, eleştirel öğeler de taşımaktadır. mevcut toplumun bütün temellerine saldırırlar. bu nedenle işçilerin aydınlanması için son derece değerli malzeme bırakmışlardır. geleceğin toplumuna ilişkin olumlu savları, örneğin kentle kır arasındaki karşıtlığın, ailenin, kişisel mülk edinmenin, ücretli çalışmanın kaldırılması, toplumsal uyumun öngörülmesi, devletin salt üretimin yönetimine dönüştürülmesi —bütün bu savlar, henüz yeni yeni gelişmeye başlayan ve onların da ancak biçimlenmemiş ilk belirsizlik evresinde tanıdıkları sınıf karşıtlığının ortadan kalkışını dile getirmektedir yalnızca. dolayısıyla bu savlar henüz salt ütopik bir anlam taşırlar.

    eleştirel-ütopik sosyalizm ve komünizmin önemi, tarihsel gelişimle ters orantılıdır. sınıf mücadelesi ne oranda gelişmiş ve biçimlenmişse ona ilişkin bu fantastik bakış ve ona yönelik bu fantastik mücadele, kuramsal haklılığını, pratik değerini aynı oranda yitirir. bu nedenle bu sistemlerin kurucuları yine de pek çok yönden devrimci oldukları halde, onların öğrencileri hep genci uçları oluştururlar. proletaryanın tarihsel ilerlemesi karşısında inatla ustalarının eski görüşlerine sarılırlar. bu yüzden sonuçta sınıf mücadelesini törpülemeye ve karşıtlıkları uzlaştırmaya uğraşırlar. hala toplumsal ütopyalarını deney yoluyla gerçekleştirme, ayrık phalanstere'ler oluşturma, home-colony'ler kurma, küçük bir i̇karya[ 8 ] —yeni kudüs'ün on iki sayfalı forma baskısı— meydana getirme düşleri kurarlar ve bütün bu i̇spanyol şatolarının yapımı için de burjuva yüreklerdeki ve cüzdanlardaki insanseverliğe başvurmak zorunda kalırlar. giderek yukarıda anlattığımız genci veya tutucu sosyalistler kategorisine düşerler, tek farkla ki, çok daha sistematik bilgiçlik vardır bunlarda ve kendi sosyal bilimlerinin yaratacağı mucizeye körü körüne inanmışlardır.

    bu yüzden, işçilerin olsa olsa yeni mukaddes kitaba cahilce inançsızlıktan kaynaklanabilen her çeşit siyasal hareketine kahırla karşı çıkarlar.

    i̇ngiltere'de owen'cilar çartistlere karşı, fransa'da fourier'ciler reformculara karşı böyle tepki gösteriyorlar
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    0
    b) küçük burjuva sosyalizmi

    feodal aristokrasi, modern burjuva toplumunda yaşam koşulları zayıflayıp tükenen ve burjuvazi tarafından çökertilen tek sınıf değildir. ortaçağın kentlileşen imtiyazlı köylüleri ile küçük köylülük, modem burjuvazinin öncüleriydi. sanayi ve ticareti daha az gelişmiş ülkelerde bu sınıf, yükselen burjuvazi yanında bitkisel yaşdıbını henüz sürdürmektedir.

    modern uygarlığın geliştiği ülkelerdeyse, proletarya ile burjuvazi arasında yalpalayan yeni bir küçük burjuvazi oluştu. burjuva toplumunun bir bütünleyicisi olarak kendini sürekli yineleyen ama rekabet sonucu bireyleri hep proletaryanın içine savrulmakta olan bu küçük burjuvazi, üstelik büyük sanayi geliştikçe modern toplumun özerk bir kesimi olma konumunu tümden yitireceği ve ticarette olsun, imalatta olsun, tarımda olsun, yerini postabaşılara ve hizmetkarlara bırakacağı anın yaklaştığını görmektedir.

    köylü sınıfın toplam nüfus içinde yandan fazla olduğu fransa gibi ülkelerde burjuvaziye karşı proletaryadan yana olan yazarların, burjuva rejime yönelttikleri eleştiride küçük burjuvazi ve köylülük ölçütünü kullanmaları ve işçilerden yana tavır alırken küçük burjuva bakış açısından hareket etmeleri doğaldı. böylece küçük burjuva sosyalizmi oluştu. bu yazında başı çeken, yalnız fransa için değil i̇ngiltere için de, sismondi'dir.

    bu sosyalizm, modern üretim ilişkileri içindeki çelişkileri son derece keskin bir isabetle çözümlemiştir. i̇ktisatçıların yaltaklanan şirinleştirmelerini açığa dökmüştür. gerek makineleşmenin ve işbölümünün yıkıcı etkilerini, gerekse sermayenin ve toprak mülkiyetinin yoğunlaşmasını, aşırı üretimi, krizleri, küçük burjuvazi ile köylülüğün kaçınılmaz çöküşünü, proletaryanın sefaletini, üretimdeki anarşiyi, servetin bölüşümündeki açıkça sırıtan oransızlıkları, ulusların kendi aralarındaki endüstriyel yok etme savaşını, eski göreneklerin, eski aile ilişkilerinin, eski milliyetlerin çözülüşünü, inkar edilemez biçimde kanıtlamıştır.

    ne var ki olumlu içeriğine karşın bu sosyalizm, ya eski üretim ve değişim araçlarıyla birlikte eski üretim ilişkilerini ve eski toplumu geri getirmek, ya da modern üretim ve değişim araçlarını, kırıp parçaladığı, parçalamak zorunda olduğu eski mülkiyet ilişkileri içine zorla yeniden tıkıştırmak isteğindedir. her iki durumda da hem genci hem ütopiktir.

    i̇malatta lonca düzeni ile kırda babaerkil tarım işletmesi; küçük burjuva sosyalizminin son sözleri budur işte.

    gelişim süreci içinde bu yön, korkak bir yaygaraya saptı.

    c) alman sosyalizmi
    ya da "hakiki" sosyalizm

    fransa'da, egemen bir burjuvazinin baskısı altında oluşan ve bu egemenliğe karşı mücadelenin yazınsal ifadesi olan sosyalist ve komünist yazın, tam da burjuvazinin feodal mutlakçılığa karşı mücadeleye geçtiği sırada almanya'ya sokuldu.

    alman filozofları, yarı filozofları ve sivri zekaları bu yazını hırsla özümsediler ama bu arada, fransa'dan o yazıların girmesiyle fransız yaşam koşullarının da aynı anda almanya'ya girmiş olmadığını unutuverdiler. almanya koşullarında bu fransız yazını doğrudan pratik anldıbını tümüyle yitirip salt yazınsal bir görünüm aldı. i̇nsan varlığının gerçekleştirilmesi üstüne boş bir spekülasyon olarak çıktı ortaya ister istemez. böylece 18. yüzyıl alman filozoflarına göre ilk fransız devriminin talepleri yalnızca genelde "pratik zeka"nın talepleri olarak anlam kazanıyor ve devrimci fransız burjuvazisinin irade beyanları da, salt iradenin, olması gereken iradenin, hakiki insan iradesinin yasaları demek oluyordu.

    alman yazarlarının tek çabaları, yeni fransız fikirlerini kendi eski felsefi vicdanlarına uydurmak, ya da daha ziyade kendi felsefi bakış açılarından fransız fikirlerini sahiplenmekti.

    bu sahiplenme aynen bir yabancı dile nasıl sahip çıkılırsa o yolla oldu: çeviri yoluyla.

    bilindiği gibi keşişler, eski çok tanrılı dönem klâgiblerinin elyazmaları üstüne kendi zevksiz katolik aziz hikâyelerini yazmışlardı. alman yazarları ise dünyevi fransız yazınına tersini uyguladılar. kendi felsefi saçmalıklarını fransız aslının arkasına yazdılar. örneğin para ilişkilerine yönelik fransız eleştirisinin arkasına "i̇nsan özünden feragat" diye yazdılar, burjuva devlete yönelik fransız eleştirisinin arkasına da, "soyut genelin egemenliğini ortadan kaldırma" diye yazdılar, vb.

    fransız gelişimlerinin altına böyle felsefi söylemler sokuşturmayı, "eylemin felsefesi", "hakiki sosyalizm", "alman sosyalizm bilimi", "sosyalizmin felsefi temeli" gibi deyimlerle vaftiz ettiler.

    fransız sosyalist-komünist yazını böyle usturupluca iğdiş edildi. ve bir sınıfın öbür sınıfa karşı mücadelesini dile getirmek alman elinde bitirildiği için o alman, "fransız tek yanlılığını" aşmış olma bilincini taşıyordu; hakiki ihtiyaçlar yerine hakikat ihtiyacını, proletaryanın çıkarları yerine insan varlığının çıkarlarını, hiçbir sınıftan olmayan, gerçekte bile olmayan, yalnızca felsefe fantezisinin puslu semalarında bulunan genel insanın çıkarlarını savunuyordu bu bilinç.

    kimseden yardım almaksızın başardığı bu okul ödevlerini öylesine tantanayla ciddiye alıp öylesine çığırtkanlıkla göklere çıkaran bu alman sosyalizmi, böylece giderek bilgiç masumiyetini yitirdi.

    alman burjuvazisinin, özellikle de prusya burjuvazisinin feodal ve mutlakçı krallığa karşı mücadelesi, tek kelimeyle liberal hareket, daha büyük ciddiyet kazandı.

    böylece "hakiki" sosyalizmin eline, çok istediği bir fırsat, siyasal hareketin karşısına sosyalist taleplerini koyma fırsatı verilmiş oluyordu, yani liberalizme karşı, temsili devlete karşı, burjuva rekabetine, burjuva basın özgürlüğüne, hukukuna, burjuvaca özgürlüğe ve eşitliğe karşı bilinen lanetleri savurma ve halk kitlesine de bu burjuva hareketinden hiçbir kazancının olmayacağı, tersine her şeyini yitireceği uyarısını yapma fırsatı. alman sosyalizmi, ruhsuzca yankıladığı fransız eleştirisinin, modern burjuva toplumuna ve ona uyan yaşam koşullarına, ona göre biçimlenen siyasal kurumlaşmaya dayandığını tam zamanında unuttu; almanya'da daha ancak bu ön koşullar için mücadele söz konusuydu.

    alman sosyalizmi, burjuvazinin tehdit edici yükselişine karşı istenen bir korkuluk olarak, mutlakçı alman hükümetlerine ve papazlarıyla, okul hocalarıyla, toprak ağalarıyla, bürokrasisiyle onların bağlaşıklarına hizmet etti.

    aynı hükümetlerin alman işçi ayaklanmalarına karşı kullandıkları acı tüfek kurşunlarının ve kırbaç darbelerinin tatlı bir bütünleyicisi oldu.

    "hakiki" sosyalizm, alman burjuvazisine karşı hükümetlerin elinde böylesine bir silah olurken, bir o kadar da genci bir çıkan, bağnaz alman küçük burjuvazisinin çıkarını doğrudan temsil ediyordu. almanya'da, 16. yüzyıldan kalan ve o zamandan beri çeşitli biçimlerde hep ortaya çıkan küçük burjuvazi, mevcut durumların esas toplumsal temelini oluşturdu.

    onun varlığının korunması, almanya'da mevcut durumların korunması demektir. küçük burjuvazi, burjuvazinin siyasal ve ekonomik egemenliğinde, bin yandan sermayenin merkezleşmesi sonucu, öbür yandan da devrimci bir proletaryanın ortaya çıkışı sonucu kesin mahvolmaktan korkan. "hakiki" sosyalizm onun için her iki kuşu birden vuracak taş olanak göründü. salgın hastalık gibi yayıldı.

    alman sosyalistlerinin, kendi iskelete dönmüş "ebedi hakikatler"ine giydirdikleri bu, spekülatif tezgahta dokunmuş, sivri zekalı söylem çiçekleriyle süslenmiş, aşk baygını huzur çiyleriyle yıkanmış bereketli kisve, mallarının o kesimdeki sürümünü artırdı yalnızca.

    kendi açısından alman sosyalizmi, bu bağnaz küçük burjuvazinin tumturaklı sözcüsü olma konumunu giderek iyice benim
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    "ama", denecektir, "dinsel, ahlaksal, felsefi, politik, hukuksal vb. düşünceler, tarihsel gelişim içinde elbet değişim geçirmiş olmakla birlikte, din, ahlak, felsefe, politika, hukuk, bu değişimde hep kalmıştır.

    dahası, her toplumsal durum için ortak olan, özgürlük, adalet vb. ebedi hakikatler vardır. oysa komünizm, ebedi hakikatleri ortadan kaldırıyor, dini, ahlakı, yeniden biçimlemek yerine düpedüz kaldırıyor, yani bugüne kadarki tarihsel gelişimlere ters düşüyor."

    bu suçlamanın özü nedir? tüm bugüne kadarki toplum, değişik evrelerde değişik biçimler gösteren sınıf karşıtlıkları içinde devinmiştir.

    ama hangi biçimi almış olursa olsun, toplumun bir kesiminin öteki kesim tarafından sömürülmesi, geçen yüzyılların tümünde ortak olan bir gerçekliktir. o halde tüm çeşitliliklere ve farklılıklara karşın o yüzyılların hepsindeki toplumsal bilincin, ancak sınıf karşıtlıkları toptan yok olunca tam olarak çözülebilecek belli ortak biçimler içinde devinmesine hiç şaşmamalı.

    komünist devrim, geçmişten gelen mülkiyet ilişkilerinin en kökten koparılışıdır; onun gelişim sürecinde geçmişten gelen fikirlerle de en kökten bir kopuş olmasına hiç şaşmamalı.

    neyse, burjuvazinin komünizme karşı yönelttiği suçlamaları bırakalım bir yana.

    yukarıda gördük ki, işçi devriminde ilk atılacak adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır.

    proletarya, kendi siyasal egemenliğini, tüm sermayenin adım adım burjuvazinin elinden koparılmasına, tüm üretim araçlarının devlet elinde, yani egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletarya elinde yoğunlaştırılmasına ve üretici güçleri büyüklüğünün olabildiğince hızla artırılmasına kullanacaktır.

    bu ise ilk aşamada kuşkusuz ancak mülkiyet hakkına ve burjuva üretim ilişkilerine despotça el atmak yoluyla olur, yani ekonomik açıdan yetersiz ve geçici de görünse hareketin süreci içinde kendini aşan ve bütün bir üretim tarzının dönüştürülmesinin aracı olan bu vazgeçilmez önlemler yoluyla olur.

    bu önlemler kuşkusuz her ülkeye göre değişik olacaktır.

    ama en gelişkin ülkeler için şu aşağıdakiler, epey ortak olarak kullanım alanına girebilecektir:

    1. toprak mülkiyetinin kamulaştırılması ve toprak rantının devlet giderlerine kullanılması.

    2. yüksek bir artış oranlı vergi.

    3. miras hakkının kaldırılması.

    4. tüm karşı gelenlerin ve ülkeden kaçanların mülklerine el konulması.

    5. devlet sermayeli ve tek tekel olarak ulusal banka yoluyla kredilerin devlet elinde merkezleştirilmesi./p>

    6. taşımacılığın devlet elinde merkezleştirilmesi.

    7. ulusal fabrikaların ve üretim araçlarının artırılması, arazinin ortak bir plan uyarınca işlenir hale getirilip ıslahı.

    8. herkes için eşit çalışma zorunluluğu, özellikle tarım için sanayi ordularının kurulması.

    9. tarım ve sanayi işletmelerinin birleştirilmesi, kent ile kır arasındaki farkın süreç içinde giderilmesinde etkin olmak.

    10. tüm çocuklar için kamusal ve parasız eğitim. çocukların bugünkü biçimde fabrikalarda çalıştırılmasına son verilmesi. eğitimin maddi üretimle bütünleştirilmesi, vb;

    gelişme süreci içinde sınıf ayrımları ortadan kaybolunca ve üretimin tümü örgütlü bireylerin ellerinde yoğunlaşınca, kamusal zor kullanımının politik niteliği kalmaz. politik zor kullanımı, asıl anlamıyla bir sınıfın ötekilere baskı uygulamak üzere örgütlediği zor kullanımıdır. proletarya, burjuvaziyle mücadelesi gereği sınıf olarak birleşip, devrim yoluyla egemen sınıf olduğunda ve egemen sınıf olarak zorla eski üretim ilişkilerini ortadan kaldırdığında, böylece o üretim ilişkileriyle birlikte sınıf karşıtlığının varlık koşullarını da, bütünüyle sınıfları da ve dolayısıyla sınıf olarak kendi egemenliğini de ortadan kaldırmış olur.

    sınıflarıyla ve sınıf çelişkileriyle birlikte eski burjuva toplumunun yerine, her bireyin özgür gelişiminin herkes için topluca özgür gelişim koşulu olduğu bir birlik gelir.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    0
    i̇şte bu koşulların ortadan kaldırılmasına burjuvazi, kişiselliğin ve özgürlüğün ortadan kaldırılması diyor! haklı da. yalnız, burjuva kişiselliğinin, burjuva özerkliğinin, burjuva özgürlüğünün kaldırılması söz konusu tabii.

    şimdiki burjuva üretim ilişkileri içinde özgürlük deyince, özgür ticaret, özgür alış satış anlaşılmakta.

    ama bezirgânlık düştü mü, özgür bezirgânlık da düşer. bizim burjuvazinin başka özgürlük çığırtkanlıkları gibi özgür bezirgânlık deyişleri de ancak bağımlı bezirgânlığa, ortaçağın köleleştirilmiş yurttaşına karşı bir anlam ifade eder, yoksa komünizmin, bezirgânlığı ve burjuva üretim ilişkilerini ortadan kaldırması karşısında, burjuvazinin kendisini ortadan kaldırması karşısında, anlamı kalmaz.

    özel mülkiyeti ortadan kaldırmak istiyoruz diye dehşete düşüyorsunuz. oysa sizin mevcut toplumunuzda nüfusun onda dokuzunun özel mülkiyeti ortadan kaldırılmış durumda; özel mülkiyetiniz ancak onda dokuzun buna sahip olmaması sayesinde ayakta duruyor. demek ki bizi suçlamanızın nedeni, toplumun ezici çoğunluğunun mülksüz olmasını zorunlu koşul koyan bir mülkiyeti ortadan kaldırmak istememiz.

    tek kelimeyle bizi, sizin mülkiyetinizi ortadan kaldırmak istemekle suçluyorsunuz. doğrusu, istediğimiz de bu.

    emek, sermayeye, paraya, toprak rantına, kısacası tekelleştirilebilir bir toplumsal güce dönüştürülemediği andan itibaren, yani kişisel mülkiyet burjuva mülkiyetine geçirilemediği andan itibaren, bireyin ortadan kaldırıldığını ilan ediyorsunuz.

    birey deyince burjuvadan başka birini, burjuva mülk sahibinden başka birini düşünmediğinizi itiraf ediyorsunuz demek ki. i̇şte o birey kalmamalı doğrusu.

    komünizm, kimsenin toplumsal ürünleri mülk edinme gücünü elinden almıyor, yalnızca o mülkiyet yoluyla başkasının emeğini boyunduruğa sokma gücünü alıyor.

    özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla tüm faaliyetin duracağı, genel bir tembelliğin ortalığı kaplayacağı ileri sürüldü.

    buna göre burjuva toplumu çoktan atalet yüzünden çökmüş olmalıydı; çünkü o toplumda kimler çalışıyorsa, mülk edinemiyor, kimler mülk sahibiyse, çalışmıyor. tüm bu kaygı, sermaye olmadığı anda ücretli emek de olmaz, totolojisine varır.

    komünizmde maddi ürünlerin mülkiyet ve üretim tarzına karşı ileri sürülen tüm suçlamalar, manevi ürünlerin mülkiyet ve üretimine de genişletildi. burjuva için nasıl sınıf mülkiyetinin son bulması üretimin kendisinin son bulması demekse, sınıf kültürünün son bulması da bütünüyle kültürün son bulması demek oluyor.

    kaybına bu kadar üzüldüğü kültür, ezici bir çoğunluk için makine haline gelme kültürü olmuş bile.

    ama burjuva mülkiyetinin ortadan kaldırılmasını kendi burjuvaca özgürlük, kültür, hukuk tasarımlarınızla ölçerek tartışmayın bizimle. sizin fikirleriniz bile burjuva üretim ve mülkiyet ilişkilerinin birer ürünü, nasıl hukukunuz, kendi sınıfınızın yasa düzeyine yükseltilmiş iradesinden ibaretse; bir irade ki içeriği kendi sınıfınızın maddi yaşam koşullarıyla belirlenmiş.

    kendi üretim ve mülkiyet ilişkilerinizi, üretimin geçirdiği tarihsel ilişkilerden koparıp genel geçer doğa ve akıl yasaları haline dönüştürdüğünüz ilginç tasarım, göçüp gitmiş tüm egemen sınıfların da tasarımıydı. antik dönem mülkiyeti için kavrayabildiğinizi, feodal mülkiyet için kavrayabildiğinizi, burjuva mülkiyeti için kavrayamaz oldunuz.

    ailenin ortadan kaldırılması! en radikaller bile komünistlerin bu utanç verici niyetlerine ateş püskürüyorlar.

    günümüzdeki aile, burjuva ailesi, neye dayanıyor? sermayeye, özel kazanca. tam gelişmiş olarak yalnızca burjuvazi için var; ama proleterin ailesizliğe zorlanması ve kamusallaşmış fuhuş bütünlüyor onu.

    bu bütünleyicileri olmadı mı burjuva ailesi de olmaz kuşkusuz ve sermaye olmadı mı her ikisi de olmaz.

    ana babanın çocukları sömürmesini ortadan kaldırmak istiyoruz diye mi suçluyorsunuz bizi? bu büyük suçumuzu itiraf ediyoruz.

    ama ev içi eğitimin yerine toplumsal eğitimi getirerek en sıcak ilişkileri yok ettiğimizi söylüyorsunuz.

    peki eğitiminizi bu toplumsal koşullar içinde yapmanızla olsun, toplumun doğrudan ya da dolaylı müdahalesiyle olsun, okul kanalıyla olsun, vb. sizin eğitiminiz de toplumca belirlenmiyor mu? toplumun eğitimi etkilemesi komünistlerin buluşu değil ki; komünistler yalnızca bu etkinin karakterini değiştiriyorlar, eğitimi egemen sınıfın etkisinden koparıyorlar.

    aile ve eğitim üstüne, ana baba ile çocuklar arasındaki kutsal ilişkiler üstüne burjuva söylemleri, büyük sanayi yüzünden proleterlerin tüm aile bağları parçalandıkça ve çocuklar adi ticaret metaına ve çalışma araçlarına dönüştükçe bir o kadar iğrençleşiyor.

    ama siz komünistler kadınların ortaklaşalığını getirmek istiyorsunuz, diye tüm burjuvazi koro halinde yüzümüze haykırmakta.

    burjuva, kendi karısını salt bir üretim aracı olarak görüyor. dolayısıyla, üretim araçları ortaklaşa kullanılmalıdır, sözünü duyar duymaz, bu ortaklaşalık kaderinin aynı şekilde kadınları da kapsamasından başka bir şey düşünemiyor.

    tam tersine kadınların bu salt üretim aracı olarak kullanılma durumunu ortadan kaldırmaktır söz konusu olan, burjuva bunu kavrayamıyor işte.

    kaldı ki bizim burjuvaların, komünistlerde güya var olduğunu iddia ettikleri resmi kadın ortaklaşalığından böylesine dehşet duymaları son derece gülünç. kadın ortaklaşalığını komünistlerin getirmesine hiç gerek yok ki; hemen her zaman vardı o.

    bizim burjuvalar, resmi fuhuş bir yana, çalıştırdıkları proleterlerin karılarına, kızlarına sahip olmakla da yetinmeyip, asıl kendi karılarını karşılıklı ayartmaktan zevk alırlar.

    burjuva ailesi aslında kadınların ortaklaşalığıdır. komünistler de olsa olsa kadın ortaklaşalığının sahtece gizlisine karşılık resmi ve açık yüreklisini getirmek istedikleri iddiasıyla suçlanmış oluyorlar. kaldı ki, günümüz üretim ilişkilerinin ortadan kaldırılmasıyla ondan kaynaklanan kadın ortaklaşalığının da, yani resmi veya gayri resmi fuhuşun da yok olacağı kendiliğinden anlaşılmaktadır.

    komünistlere ayrıca vatanı, milliyeti ortadan kaldırmak isteme suçu yüklendi.

    i̇şçilerin vatanı yoktur. zaten onların olmayan bir şeyin, alınması da mümkün değil. proletarya, önce siyasal iktidarı ele geçirmek, kendini ulusal sınıf düzeyine getirmek, kendini ulus yapmak durumunda olduğu için, kendisi de ulusaldır hâlâ, ama asla burjuva anlamda değil.

    halkların ulus olarak ayrışmaları ve karşıtlıkları, daha burjuvazinin, ticaret özgürlüğünün, dünya pazarının, sanayi üretimindeki tek biçimliliğin ve ona uyan yaşam koşullarının gelişmesiyle zaten giderek yok olmakta.

    proletaryanın egemenliği bunu daha da yok edecektir. birleşik eylem, hiç değilse uygar ülkeler arasında olmak üzere, proletaryanın kurtuluşu için en önde gelen koşullardandır.

    bir bireyin bir başka bireyi sömürmesi ortadan kalktığı ölçüde, bir ulusun da ötekini sömürmesi ortadan kalkacaktır.

    ulusun kendi içindeki sınıfların karşıtlığıyla birlikte ulusların birbirlerine karşı düşmanca tutumları da düşer.

    komünizme, dinsel, felsefi ve genel olarak ideolojik bakış açılarından yöneltilen suçlamalar, daha fazla açıklanmaya değmez.

    i̇nsanların maddi varoluş koşullarının, toplumsal ilişkilerinin, toplumsal varlıklarının, onlardaki tasarımları, görüşleri ve kavramları, kısacası insanların bilincini de değiştirdiğini anlamak için daha derin bir bakışa ihtiyaç var mı?

    fikirlerin tarihi, manevi üretimin, maddi üretimle birlikte değiştiğinden başka neyi kanıtlar? bir çağın egemen fikirleri yalnızca egemen sınıfın fikirleri olmuştur.

    tüm bir toplumda devrim yaratan fikirlerden söz edilir; bunu söylemekle yalnızca, eski toplumun bağrında, yeninin öğelerinin oluştuğu belirtilmiş oluyor, öyle ki, eski toplumsal ilişkilerin çözülmesi, eski fikirlerin çözülmesini de birlikte getirir.

    eski dünyanın yıkılmakta olduğu kavrandığında, hıristiyan dini de eski dinlere baskın çıktı. 18. yüzyılda aydınlanma düşünceleri hıristiyan düşüncesini alt ettiğinde, feodal toplum, o dönemde devrimci olan burjuvaziye karşı ölüm kalım savaşı veriyordu. vicdan ve din özgürlüğü, bilgi alanlarında serbest rekabetin egemenliğini dile getirmekteydi yalnı
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    ii - proleterler ve komünistler

    komünistlerin proleterlerle ilişkisinin aslı nedir?

    öteki işçi partileri karşısında komünistler özel bir parti değildir.

    komünistlerin, tüm proletaryanın çıkarlarından ayrı bir çıkarları yoktur.

    proletarya hareketini biçimlemek üzere özel ilkeler koymazlar.

    komünistlerin öteki proletarya partilerinden tek ayrıldıkları nokta, bir yandan proleterlerin çeşitli ulusal mücadeleleri içinde, tüm proletaryanın ulusallıktan bağımsız ortak çıkarlarını öne getirerek geçerli kılmaları, öbür yandan da burjuvazi ile proletarya arasında yürüyen mücadelede her zaman hareketin bütününün çıkarlarını temsil ediyor olmalarıdır.

    demek ki komünistler pratikte, bütün ülkelerin işçi partilerinin en kararlı, hep ileriye zütüren kesimleridir; kuramsal olarak komünistler, proletaryanın öteki kitleleri önünde, proleter hareketin koşullarını, gidişini ve genel sonuçlarını gören bir öncüllüğe sahiptir.

    tüm öteki proletarya partileri gibi komünistlerin de ilk amacı: proletaryanın sınıf düzeyinde oluşması, burjuva egemenliğinin yıkılması ve proletaryanın siyasal iktidarı ele geçirmesi.

    komünistlerin kuramsal ifadeleri asla şu ya da bu dünya düzelticisinin icat ettiği ya da keşfettiği fikirlere, ilkelere dayanmaz.

    onların söyledikleri yalnızca, mevcut bir sınıf mücadelesinin, gözler önünde cereyan eden bir tarihsel hareketin somut ifadeleridir. şimdiye kadarki mülkiyet ilişkilerinin ortadan kaldırılması hiç de komünizmin ayırt edici bir özelliği değildir.

    tüm mülkiyet ilişkileri sürekli bir tarihsel dönüşüme, sürekli bir tarihsel değiştirmeye tabi olmuşlardır.

    örneğin fransız devrimi, burjuva mülkiyet hatırına feodal mülkiyeti ortadan kaldırmıştır.

    komünizme özgü olan, bütünüyle mülkiyetin kaldırılması değil, burjuva mülkiyetinin kaldırılmasıdır.

    ama modern burjuva özel mülkiyeti, ürünlerin, sınıf karşıtlıklarına dayalı, birinin ötekini sömürmesine dayalı biçimde üretilmesinin ve sahiplenilmesinin en son ve en tam ifadesidir.

    bu anlamda komünistler, kuramlarını: özel mülkiyetin kaldırılması, diye tek bir sözle özetleyebilirler. biz komünistler, kişisel olarak kazanılmış, kişinin kendi çalışmasıyla elde edilmiş mülkiyeti ortadan kaldırmak istemekle suçlandık; her çeşit bireysel özgürlüğü, bireysel edimi ve bireysel özerkliği meydana getiren şeymiş mülkiyet.

    kişisel çalışmayla elde edilmiş, hakkıyla kazanılmış, kişisel kazançla edinilmiş mülkiyet! burjuva mülkiyetinden önce var olan, küçük burjuva, küçük köylü mülkiyetinden mi söz ediyorsunuz? onu bizim kaldırmamıza gerek yok ki, sanayinin gelişmesi ortadan kaldırdı onu, gün geçtikçe daha da kaldırmakta.

    yoksa modern burjuva özel mülkiyetinden mi söz ediyorsunuz?

    peki ücretli emek, proleterin emeği mülk sağlıyor mu kendisine? asla. onun emeği sermaye yaratıyor, yani ücretli emeği sömüren mülkiyeti sağlıyor, yalnızca yeniden sömürmek üzere yeni ücretli emek üretmesi halinde artabilen mülkiyeti. bugünkü biçimiyle mülkiyet, sermaye ile ücretli emek arasındaki karşıtlıkta deviniyor. bu karşıtlığın her iki yanını bir gözden geçirelim.

    kapitalist olmak, üretimde salt kişisel değil, toplumsal bir konum almak demek. sermaye, ortaklaşa bir üründür ve ancak pek çok üyenin ortak edimiyle, evet son tahlilde ancak toplumun tüm üyelerinin ortak edimiyle harekete geçirilebilir.

    demek ki sermaye, kişisel değil toplumsal bir güç.

    o halde sermaye, toplumun üyelerinin tümüne ait olan bir ortak mülkiyete dönüştürülürse, kişisel mülkiyet toplumsal mülkiyete dönüştürülmüş olmaz. yalnızca mülkiyetin toplumsal karakteri değiştirilmiş olur. sınıfsal karakterini yitirir.

    gelelim ücretli emeğe:

    ücretli emeğin ortalama fiyatı, asgari ücrettir, yani işçinin işçi olarak hayatta kalması için zorunlu olan geçim araçları toplamı. öyleyse ücretli işçinin edimiyle sahip olduğu şey ancak onun çıplak hayatını yeniden üretmesine yeter. emek ürünlerinin, ancak doğrudan hayatı yeniden üretmek üzere böylesi kişisel mülkiyetini, yani başkasının emeği üstünde egemenlik kurduracak net gelir bırakmayan kişisel mülkiyeti asla kaldırmak istiyor değiliz. bizim istediğimiz yalnızca, işçinin sırf sermayeyi artırmak için yaşadığı, sırf egemen sınıfın çıkarının gerektirdiği kadar yaşadığı mülkiyetin bu rezil karakterini ortadan kaldırmak.

    burjuva toplumunda canlı emek, yalnızca birikmiş emeği artırmanın bir aracıdır. komünist toplumda ise birikmiş emeği, yalnızca işçilerin yaşam sürecini genişletmek, zenginleştirmek, geliştirmek için bir araçtır.

    demek ki burjuva toplumda geçmiş bugüne hükmediyor, komünist toplumdaysa bugün, geçmişe hükmediyor. burjuva toplumda çalışan birey özerk değilken, kişisel değilken, sermaye özerk ve kişiseldir.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    zaman zaman işçilerin kazandığı olur, ama bu zafer geçicidir. i̇şçilerin mücadelesinin esas sonucu, o anki başarı değil, sürekli genişleyen birleşmeleridir. bu birleşmeye, büyük sanayinin ürettiği ve değişik yerlerdeki işçilerin birbirleriyle bağlantısını sağlayan gelişen ulaşım ve iletişim araçları da yardımcı olur. zaten aynı nitelikteki pek çok yerel mücadelenin ulus ölçeğinde bir mücadele, bir sınıf mücadelesi olarak yoğunlaşması için yalnızca birleşmeye ihtiyacı vardı. ama her sınıf mücadelesi siyasal bir mücadeledir. ve ortaçağ kentlilerinin o zaman ancak komşu yerleşimleri birbirine bağlayabilen yol koşullarında yüzyıllarını alacak bu birleşmeyi, modern proleterler, demiryolları sayesinde birkaç yılda başarabiliyorlar.

    proleterlerin bir sınıf olarak ve böylece bir siyasal parti olarak örgütlenmeleri, işçilerin kendi aralarındaki rekabet yüzünden her an yeniden parçalanıyor. ama her seferinde yine oluşuyor, daha güçlü, daha sıkı ve daha büyük çapta. burjuvazinin kendi içindeki çatlakları kullanarak onu, işçilerin tek tek çıkarlarını yasa düzeyinde tanımaya zorlayabiliyor. örneğin i̇ngiltere'de on saatlik iş günü yasası gibi.

    eski toplumdaki çatışmalar esasen proletaryanın gelişme sürecine birçok yönden katkı sağlamıştır. burjuvazi sürekli bir mücadele içindedir: başta aristokrasiye karşı; daha sonra, çıkarları sanayinin ilerlemesiyle çelişen burjuva kesimlerine karşı; her zaman dış ülkeler burjuvazilerine karşı. tüm bu mücadelelerinde burjuvazi, proletaryaya başvurmak gereğini duyar, onu yardıma çağırır ve böylece proletaryayı politikanın içine çeker. demek ki, kendi eğitiminin öğelerini, yani kendisine karşı kullanılacak silahları proletaryanın eline bizzat kendisi verir.

    bunun dışında, gördüğümüz gibi, sanayinin ilerlemesiyle egemen sınıfın pek çok kesimleri bütünüyle proletaryanın içine fırlatılırlar, ya da en azından yaşam koşulları bu tehdit altındadır. bunlar da proletaryaya pek çok eğitim öğesi sunar.

    nihayet sınıf mücadelesi belirleyici sona yaklaşınca, egemen sınıfın kendi içindeki çözülme süreci, tümüyle eski toplumun çözülme süreci öylesine şiddetli ve keskin bir niteliğe varır ki, egemen sınıfın küçük bir bölümü ondan koparak geleceği elinde taşıyan devrimci sınıfın safına geçer. nasıl geçmişte bu yüzden soyluların bir bölümü burjuvazinin saflarına geçmişse, şimdi de burjuvazinin bir bölümü, özellikle de tarihsel hareketin bütününü kuramsal olarak kavrama yolunda çalışmış bir kısım burjuva ideologu, proletarya saflarına geçmektedir.

    günümüzde burjuvazinin karşısında yer alan tüm sınıflar içinde yalnızca proletarya gerçekten devrimci sınıftır öteki sınıflar göçüp gitmekte ve büyük sanayinin gelişimiyle çökmektedirler, proletarya ise büyük sanayinin en kendine özgü ürünüdür.

    orta kesimler, küçük sanayici, küçük tüccar, zanaatçı, köylü, hepsi orta kesim olarak varlığını çöküşe karşı güvenceye almak için mücadele eder burjuvaziyle. demek ki bunlar devrimci değil tutucudurlar. dahası, gericidirler, tarihin çarkını geriye doğru döndürmeye uğraşıyorlar. eğer devrimci iseler, proletaryaya geçiş önlerinde durduğu içindir bu ve o zaman şimdiki çıkarlarını değil gelecekteki çıkarlarını savunurlar, proletaryanın bakış konumuna geçmek üzere kendi konumlarını terk ederler.

    lümpen proletaryaya gelince, eski toplumun bu en alt katmanlarındaki pasif çürümüşlük, bir proleter devrim sayesinde yer yer hareketin içine savrulsa da, yaşam tarzının bütünü gereği gerici çabalara satılmaya daha istekli olacaktır.

    eski toplumun varlık koşulları, proletaryanın varlık koşulları içinde zaten yok edilmiş durumda. proleter mülksüzdür; karısı ve çocuklarıyla ilişkisinde artık burjuva aile ilişkileriyle ortak hiçbir yan yoktur; i̇ngiltere'de nasılsa fransa'da da aynı olan, amerika'da nasılsa almanya'da da aynı olan modern sanayi işçiliği, sermayenin boynuna geçirdiği bu modern boyunduruk, proleterin üstünden her çeşit ulusal karakteri sıyırıp atmıştır. yasalar da, ahlak da, din de, proleter için ardında bir o kadar burjuva çıkarları gizlenmiş burjuva önyargılarıdır.

    egemenliği ele geçiren tüm daha önceki sınıflar, kazanmış oldukları yaşam konumunu, bütün toplumu bu kazanımın buyruğu altına sokarak güvenceye almaya bakmışlardır. proleterler ise üretici güçleri ancak, o zamana kadarki kendi mülk edinme tarzlarını ve böylece o zamana kadarki tüm mülk edinme tarzlarını ortadan kaldırarak ele geçirebilirler. proleterlerin güvenceye alacak hiçbir şeyleri yoktur, o ana kadarki özel güvencelerin ve özel sigortaların hepsini tahrip etme zorunlulukları vardır.

    şimdiye kadarki tüm hareketler, azınlıktakilerin hareketiydi veya azınlıktakilerin çıkarına hareketlerdi. proleter hareket ise, son derece büyük bir çoğunluğun, son derece büyük bir çoğunluk çıkarı adına giriştiği özerk harekettir. şimdiki toplumun en alt katmanı olan proletarya, resmi toplumu oluşturan katmanların tüm üstyapısını bütünüyle havaya uçurmadıkça doğrulamaz, ayağa kalkamaz.

    i̇çerik açısından değilse de biçim açısından proletaryanın burjuvaziye karşı mücadelesi ilk aşamada ulusaldır. her ülkenin proletaryası elbette önce kendi burjuvazisiyle hesaplaşmak durumundadır.

    proletaryanın gelişmesinin genel evrelerini çizerek mevcut toplumun içindeki az ya da çok gizli iç savaşı, açık bir devrimin patlak verdiği ve burjuvazinin zorla devrilerek proletaryanın kendi egemenliğini kurduğu noktaya kadar izledik.

    gördük ki şimdiye kadar toplumların hepsi ezen ve ezilen sınıfların karşıtlığına dayanmaktaydı. ama bir sınıfı ezebilmek için ona en azından kölece varlığını sürdürebileceği koşulları sağlamak gerekir. serf, serflik döneminde komün üyeliğine yükselmeye çalışmıştır, nasıl feodal mutlakıyet boyunduruğu altında küçük burjuva da burjuvalığa çıkmışsa. buna karşılık modern işçi, endüstrinin ilerlemesiyle kalkınacağına, kendi sınıfının koşullarının da daha altına düşmektedir sürekli. i̇şçi sefilleşiyor ve sefalet, toplumdan ve zenginlikten daha hızla gelişiyor. böylece apaçık ortaya çıkıyor ki, burjuvazi daha uzun süre toplumun egemen sınıfı olarak kalma ve kendi varoluş koşullarını topluma düzenleyici yasa olarak dayatma yetisinde değil. burjuvazi egemenliğini sürdürme yetisinde değil, çünkü kölesine köle olarak bile var olma güvencesi veremiyor, çünkü köleyi, o kendisini besleyeceğine kendisi onu beslemek zorunda olduğu bir duruma düşürüyor elinde olmaksızın. toplum artık burjuvazinin sultasında yaşayamaz, yani, burjuvazinin varlığı toplum tarafından taşınabilir gibi değil.

    burjuva sınıfının esas varlık ve egemenlik koşulu, servetin özel ellerde birikmesidir, sermayenin oluşması ve artmasıdır; sermayenin koşulu ise ücretli emektir. ücretli emek yalnızca işçilerin kendi aralarındaki rekabete dayalı. taşıyıcısı ister istemez ve engelsizce burjuvazi olan sanayinin ilerlemesi, işçilerin rekabet yoluyla yalıtılması yerine onları bir araya getirerek devrimci birleşimlerini sağlamakta. demek ki büyük sanayinin gelişmesiyle burjuvazinin üretim yaptığı ve ürünü sahiplendiği kendi temeli ayağının altından çekilmekte. burjuvazi her şeyden önce kendi mezar kazıcılarını üretiyor. onun yıkılması da proletaryanın zaferi de aynı oranda kaçınılm
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    onun yerini serbest rekabet ile ona uygun toplumsal ve siyasal düzen, burjuvazinin siyasal ve ekonomik egemenliği aldı.

    şimdi gözlerimizin önünde benzer bir hareket cereyan ediyor. burjuva üretim ve değişim koşulları, burjuva mülkiyet ilişkileri, öylesine büyük üretim ve değişim araçlarını oluşturma büyüsünü başarmış o burjuva toplumu, yer altından kendi çağırdığı güçlere artık hükmedemez olan cinci hocalara dönmüş durumda. on yıllardan beri sanayi ve ticaretin tarihi, modern üretici güçlerin, modern üretim ilişkilerine karşı, burjuvazinin ve burjuva egemenliğinin yaşam koşullarını oluşturan bu mülkiyet ilişkilerine karşı başkaldırısının tarihidir yalnızca. periyodik yinelenmeleriyle tüm burjuva toplumunun varlığını sürekli artarak tehdit eden ve sorgulayan ticaret krizlerini anmak yeter. ticaret krizlerinde, yalnız üretilen ürünlerin değil, oluşturulmuş üretici güçlerin de büyük kesimi düzenlice yok oluyor. krizlerde öyle bir toplumsal bulaşıcı hastalık ortaya çıkıyor ki, bu hastalık tüm daha önceki dönemler için saçma görünürdü —aşırı üretim denen salgın hastalık. toplum bir anda kendini barbarlık durumuna düşürülmüş buluyor; bir kıtlık, genel bir yok etme savaşı, tüm yaşamsal maddeleri toplumun elinden almış görünüyor; sanayi, ticaret yok edilmiş görünüyor, niçin? o toplum aşırı uygarlığa, aşırı geçim aracına, aşırı sanayiye, aşırı ticarete sahip diye. elinin altındaki üretici güçler, burjuva mülkiyet ilişkilerini desteklemeye hizmet etmiyor artık; tam tersine bu güçler, o ilişkilere büyük gelmeye başlamıştır, engellenirler; engellerden kurtuldukları zaman ise tüm burjuva toplum düzenini bozuyorlar, burjuva mülkiyetin varlığını tehlikeye sokuyorlar. burjuva ilişkiler, kendi ürettiği zenginliği kucaklamaya yetmeyecek kadar daralmış. burjuvazi, krizleri ne yolla aşıyor? bir yandan üretici güçlerin büyük bölümünü zorla yok etme, öbür yandan yeni pazarlar fethetme ve mevcut pazarları daha dibine kadar sömürme yollarıyla. yani? daha çok yönlü ve daha büyük krizleri hazırlama ve krizleri önleyici araçları daha da azaltma yoluyla.

    burjuvazinin feodalizmi yere sermede kullandığı silahlar şimdi burjuvazinin kendisine yönelmiş durumda.

    böylece burjuvazi, kendi ölümünü getirecek silahları yapmakla kalmayıp, o silahları kullanacak insanları da yaratmıştır —modern işçileri, proleterleri!

    burjuvazi, yani sermaye ne oranda gelişirse, ancak iş buldukları sürece yaşayan ve ancak emekleriyle sermayeyi artırdıkları sürece iş bulan proletarya da, yani modern işçi sınıfı da o oranda gelişiyor. kendilerini parça başı satışa sunmak zorunda olan bu işçiler, herhangi bir başka ticari eşya gibi bir metadırlar, dolayısıyla rekabetteki tüm değişmelere, tüm pazar dalgalanmalarına terk edilmişlerdir.

    proleterlerin yaptığı iş, makineleşmenin genişlemesi ve işbölümü sonucu, işçiler için her çeşit özerk karakterini ve dolayısıyla her çeşit çekiciliğini yitirmiştir. proleter, kendisinden yalnızca en basit, en tek düze, en kolay öğrenilebilen bir el hareketi istenen, makinenin bir eklentisinden ibarettir. dolayısıyla işçinin maliyeti, hemen yalnızca hayatını ve soyunu sürdürmesi için zorunlu geçim araçları kadardır. oysa bir metanın fiyatı, dolayısıyla emeğin fiyatı[ 4 ] da, o metanın üretim maliyetine eşittir. bu yüzden işin sevilmezliği arttığı oranda işçinin ücreti de düşer. bunun da ötesinde, makineleşme ve iş bölümü arttığı oranda, ister çalışma saatlerinin artması, ister aynı çalışma süresi içinde istenen işin artması, makinelerin işleyiş hızının yükselmesi nedeniyle olsun, işin miktarı da artar.

    modern sanayi, babaerkil ustanın küçük atölyesini sanayi kapitalistinin büyük fabrikasına dönüştürmüştür. fabrika içine tıkılmış işçi kitleleri askerce organize edilirler. sıradan sanayi erleri olarak tam bir astsubaylar ve subaylar hiyerarşisinin denetimi altında tutulurlar. i̇şçiler, yalnız burjuvazinin ve burjuva devletinin köleleri olmakla kalmaz, her gün ve her saat, makinenin, postabaşının ve öncelikle de şahsen fabrikatör burjuvanın kendisinin kölesi durumuna düşerler. amacının kazanç olduğunu ne kadar açık ilan ederse bu despotluk, bir o kadar daha aşağılık, tiksindirici ve öfke verici olur.

    kol emeği daha az ustalık ve daha az güç kuvvet ister duruma geçtikçe, yani modern sanayi geliştikçe, kadın emeği de erkek emeğini o kadar geriye itmektedir. i̇şçi sınıfı için cinsiyet ve yaş farklarının toplumsal bir geçenliği yoktur artık. yaşa ve cinsiyete göre maliyeti değişen iş araçları vardır, o kadar.

    i̇şçinin fabrikatör tarafından sömürülmesi, ücretini nakden aldığı anda bitince, bu kez de burjuvazinin öteki kesimleri, ev sahibi, bakkal, rehinci vb. yüklenir tepesine.

    bugüne kadarki küçük orta kesimler, küçük sanayiciler, küçük tüccar ve rantiyeler, zanaatçı ve köylüler, tüm bu sınıflar, kısmen küçük sermayeleri büyük sanayiye yetmediğinden büyük kapitalistlerle rekabet edemedikleri için, kısmen de ustalıkları yeni üretim tarzları karşısında değer yitirdiği için, proletaryanın içinde bulurlar kendilerini. böylece proletaryaya, toplumun her sınıfından katılım olur.

    proletarya çeşitli gelişini basamaklarından geçer. burjuvaziye karşı mücadelesi, var oluşuyla başlamıştır.

    kendilerini doğrudan sömüren burjuva kişiye karşı başlangıçta tek tek işçiler, sonra bir fabrikanın işçileri, sonra da bir bölgenin bir işkolundaki tüm işçiler mücadeleye girer. saldırıları yalnızca burjuva üretim ilişkilerine karşı değildir, üretim araçlarına da saldırı yöneltirler; rekabet halindeki yabancı malları yok ederler, makineleri tahrip ederler, fabrikaları yakarlar, işçinin ortaçağdaki konumunu yeniden elde etmesi için uğraşırlar.

    bu aşamada işçiler, tüm ülkeye dağılmış ve rekabet yüzünden parçalanmış bir kitle durumundadır. i̇şçilerin kitlesel birlikteliği henüz kendi birleşmelerinin bir sonucu değil, kendi siyasal amaçları uğruna tüm proletaryayı harekete geçirmek zorunda kalan ve zaman zaman bunu hâlâ başarabilen burjuvazinin birleşmesinin bir sonucudur. dolayısıyla bu aşamada proleterlerin mücadelesi, düşmanlarına karşı değil, düşmanlarının düşmanlarına, mutlakçı monarşinin kalıntılarına, toprak sahiplerine, sanayici olmayan burjuvalara, küçük burjuvalara karşıdır. böylece tüm tarihsel hareket burjuvazinin ellerinde yoğunlaşmıştır; bu yolla elde edilen her zafer, burjuvazinin zaferidir.

    ne var ki sanayinin gelişmesiyle proletarya yalnızca çoğalmakla kalmaz; giderek daha büyük kitleler halinde yoğunlaşır, gücü artar ve gücünü daha fazla duyumsamaya başlar. makineleşme giderek iş ayrımlarını törpüledikçe ve ücretler hemen her yerde aynı düşük düzeye indikçe proletaryanın kendi içindeki çıkarlar ve yaşam durumları da giderek daha bir eşitlenir. burjuvaların kendi aralarındaki rekabet ve bundan doğan ticaret krizleri, işçi ücretlerinde sürekli daha fazla dalgalanmaya neden olur; makineleşmenin artan bir hızla gelişmesi ve sürekli daha iyileşmesi, işçilerin bütün yaşamsal konumlarını güvensizleştirir; tek tek işçilerle tek tek burjuvalar arasındaki çatışmalar giderek daha çok iki sınıf arasındaki çatışma niteliğine varır. i̇şçiler, burjuvalara karşı koalisyonlar [i̇ngilizcesinde: birlikler (sendikalar) —çev.] oluşturmaya başlarlar; ücret mücadelesini birlikte verirler. ara ara yükselen isyanları beslemek için kendi içlerinde sürekli birlikler oluştururlar. yer yer mücadele ayaklanma boyutuna
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    hayat denilen kavgaya girdik, çelik adımlarla yürüyoruz
    biz, bu karanlık yolun sonunda, doğacak güneşi görüyoruz
    dağları aşıyor, bak yakınlaşıyor, kızıl yıldıza hep koşun
    bu bir rüya değil, bu bir hülya değil, yıldızıdır
    kurtuluşun
    kara deryalarda bir fenersin, senin ışığınla yürüyoruz
    biz, bu karanlık yolun sonunda, doğacak güneşi görüyoruz
    fabrikalarda biz, tarlalarda biziz, biziz hayatı yaratan
    din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz, sanki doğduk bir
    anadan
    anamız amele sınıfıdır, yurdumuz bütün cihandır bizim
    hazırlandık son kanlı kavgaya, başta bayrağımız leninizm
    bayrağını yükselt, daha daha yükselt, yükselt bayrağı
    yukarı!
    bugüne vuralım, yarını kuralım, kaldıralım sınıfları!
    ···
  17. 17.
    0
    _____________.+d888888888888888o... ,______________
    ____________d8888886"*"d8888888888888b.__________
    __________.88888888p'_'q8888888888888888b,________
    _________888888888888.88888888888888888888.______
    ________d8888888888888888888888888888888886._____
    _______(88888888888?^**"""*^?888888888888888b,_____
    _______d8888p"______________________9888888888.____
    _______q8888'___________________,. )8888888888______
    ________q888;________.____.aon8888888888888888v____
    ________j888!.d8888888d__'l8888888888888888888p______
    ________8888p9*.2p9^8p"___8p*"*p98888888888888',____
    ______.d8888;.d8;'*______+88;__""p^q"988888888b ,____
    ___.od88888f______________9v________.d8888888888bo,_
    ____9888888e______________:"-______,d888888888888f'_
    _____8888888;_________o.,d8mnb___,d88888888888888;__
    ____888888886,________;''"l8p*___1888888888888888:___
    ____888888888b_________, :8b.___'"88888888888888d___
    ____:888888888l_____.._'___s88888.d888888888888888___
    _____8888888888l___0hl.oo8p*888888888888888888888p__
    _____8^88888888b._:8 "'___,.888888888888888888888'___
    _______"88888888p_'*___*^^^^^q88888888888888888p|__
    _______d888888888p____________:98888888888888888b'__
    _____q88888888888b,8._______,dd8888888888888888"_____
    _____d888888888888888b.o.:.d88888888888888k:"888_____
    ________7888888888888888888888888888888888p8,';"_____
    _______.po^8888888888888888888888888888888p"________
    ________'__9888888888888888888888888888888b_________
    _______.,.'!8888888888888888888888888888888__________
    ____________q8888888^8"""q8'q."q8p888888888b.________

    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre

    • ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi...

    • devrimcinin görevi devrim yapmaktır.

    • gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim.

    • dizlerimin üstünde yaşamaktansa, ayaklarımın üstünde ölmeyi tercih ederim.

    • devrimden başka bir hayat yoktur.

    • bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür.
    gerilla savaşı ve özgürlük eylemlerinde

    • şansın yok, bunu kullan!

    • bir, iki, birden çok vietnam yaratalım.

    • birşeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz. birşeyi sevmek için, ona delicesine inanmalısınız.

    • savaşan, kaybedebilir. savaşmayan, çoktan kaybetmiştir.

    • vur, korkak herif, sonuçta sadece bir adam öldüreceksin.
    ölmeden önce, katiline

    en önemlisi, kaabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir.
    fidel castro ve çocuklarına yazdığı son mektubundan
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    _____________.+d888888888888888o... ,______________
    ____________d8888886"*"d8888888888888b.__________
    __________.88888888p'_'q8888888888888888b,________
    _________888888888888.88888888888888888888.______
    ________d8888888888888888888888888888888886._____
    _______(88888888888?^**"""*^?888888888888888b,_____
    _______d8888p"______________________9888888888.____
    _______q8888'___________________,. )8888888888______
    ________q888;________.____.aon8888888888888888v____
    ________j888!.d8888888d__'l8888888888888888888p______
    ________8888p9*.2p9^8p"___8p*"*p98888888888888',____
    ______.d8888;.d8;'*______+88;__""p^q"988888888b ,____
    ___.od88888f______________9v________.d8888888888bo,_
    ____9888888e______________:"-______,d888888888888f'_
    _____8888888;_________o.,d8mnb___,d88888888888888;__
    ____888888886,________;''"l8p*___1888888888888888:___
    ____888888888b_________, :8b.___'"88888888888888d___
    ____:888888888l_____.._'___s88888.d888888888888888___
    _____8888888888l___0hl.oo8p*888888888888888888888p__
    _____8^88888888b._:8 "'___,.888888888888888888888'___
    _______"88888888p_'*___*^^^^^q88888888888888888p|__
    _______d888888888p____________:98888888888888888b'__
    _____q88888888888b,8._______,dd8888888888888888"_____
    _____d888888888888888b.o.:.d88888888888888k:"888_____
    ________7888888888888888888888888888888888p8,';"_____
    _______.po^8888888888888888888888888888888p"________
    ________'__9888888888888888888888888888888b_________
    _______.,.'!8888888888888888888888888888888__________
    ____________q8888888^8"""q8'q."q8p888888888b.________

    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre

    • ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi...

    • devrimcinin görevi devrim yapmaktır.

    • gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim.

    • dizlerimin üstünde yaşamaktansa, ayaklarımın üstünde ölmeyi tercih ederim.

    • devrimden başka bir hayat yoktur.

    • bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür.
    gerilla savaşı ve özgürlük eylemlerinde

    • şansın yok, bunu kullan!

    • bir, iki, birden çok vietnam yaratalım.

    • birşeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz. birşeyi sevmek için, ona delicesine inanmalısınız.

    • savaşan, kaybedebilir. savaşmayan, çoktan kaybetmiştir.

    • vur, korkak herif, sonuçta sadece bir adam öldüreceksin.
    ölmeden önce, katiline

    en önemlisi, kaabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir.
    fidel castro ve çocuklarına yazdığı son mektubundan
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    0
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    hasta la victoria siempre
    ···
  20. 20.
    0
    Deniz gezmiş röportaj

    - Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal’ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal’in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

    - Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

    - Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

    - Mustafa Kemal’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

    - Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrim ci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

    - Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

    - Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır.

    - Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

    - Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

    - Bazı çevreler bu görüşleri, “devrim yobazlığı” sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

    - Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, “halk kızar” diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye’nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.”

    (Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık. 1969
    Tümünü Göster
    ···