/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 2.
    +2
    Çalıntı suku
    ···
  2. 1.
    +4 -1
    Beni de trend yapın o zaman

    Barış Manço Fransa'da bir televizyon kanalının canlı yayınına
    konuktur. Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga
    geçmektedir. Sürekli, " işte Türk, yani barbar, vahşi vs... "
    demektedir...

    Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere

    " Yanınızda kâğıt para var mı? " diye sorar!

    Bu soruya spiker şaşırır ve

    " Evet var ama n'olacak " der.

    Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.

    Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında "Anahtar" adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir:

    " Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir
    Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan" (Barış Manço / Anahtar şarkısı / Darısı Başınıza Albümü / 1992).

    Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...

    Barış Manço spikere sorar:

    " Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim? "

    Spiker: "General ."

    Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır,

    "General, Amiral, "Komutan" Spikerin bu "falanca
    General, falanca Amiral, falanca Komutan" cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır...

    Barış Manço der ki:

    Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy'dur. Şairdir...

    Bu fotoğraftaki kişi Mevlana'dır. Düşünürdür...

    Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet'dir. Adaletin sembolüdür...

    Bu paradaki kişi ise Atatürk'tür. "Yurtta barış, dünyada barış" diyen kişidir. Bizim paralarımız bunlar. Biz Türkler ince ruhlu,
    kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına
    şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamalarımızın fotoğraflarını bastık...

    Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş Adamlarının
    fotoğraflarını basmışsınız!" der...

    Barış Manço'nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri Canlı yayını keserler ve spikeri yayından alırlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço'dan ve Türklerden özür diler. Barış Manço omuzlarda taşınarak Türkiye ye geri döner.
    Mekanın cennet olsun koca yürekli adam...

    Edit: o olmazsa bu da var

    85 yaşında bir adam doğumhane kapısında beklemektedir. Doğum odasından çıkan hemşire şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
    - içeride doğum yapan kadın yakınınız mı?
    - Evet, eşim!
    - Ama bayan 25 yaşlarında...
    - Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?
    - Yok... Aklıma benim dedem geldi de!
    - Nesi varmış dedenizin?
    - Kendisi av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken onu uyardık ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı. E... Tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...
    Yaşlı adam:
    - Olur mu, başkası vurmuştur onu!
    Hemşire:
    - işte demiş. Ben de tam olarak onu anlatmaya çalışıyorum!...
    Tümünü Göster
    ···