-
1.
+2önemli not: hikayede ferresel durumlar var ancak olayı açık seçik anlatmayacam panpalar. harbi hikaye dinleyecekler buyursun eli gibinde boşalmayı bekleyenlere ekmek yok malesef
önemli not: "özet geç bin"ciler okumasın amk hikaye dediğin ballandıra ballandıra anlatılır ki bi manası olsun.
not: macaristan'da 4 ay kaldım. erasmus işte bilirsiniz. bu bir günlük anıdır. talep olursa diğer ilginç günleri de anlatırım.
not: isimler uyduruk panpalar
bi not daha: sigara yakmadan okumak yasaktır amk
sıradan bi gün. bizim ordaki türk öğrenci kabilesinden şükrü sabahın köründe daldı odama kalk lan geç kalıyoz derse diye. bi gibtir git amk gece 4te girmişim yurda hay dersini gibeydim diyorum ama kıçıkırık lisans bi lisans öğrencisiyken avrupa'da master enstitüsüne düşmüşsün amk gitmeyecen de napacan. kalktım abi söve söve. mutfağa gittim. dilimlenmiş ekmeğin arasına peynir koydum verdim mikrodalgaya. dolaptan da meyve suyumu çıkardım tabi siyah çay yok koduğumun kültüründe kahvaltıda gibe gibe meyve suyu içiyoruz.
ara not: bikaç hafta sonra bi markette bulduk siyah sallama çay. bu olay bulmadan önce oluyor.
devam: bu pekekent kahvaltı yapmazdı. bende gastrid var açken mide ağrı yapıyo. herneyse baba hazırlandık aşağı kızların katına indik. ebruyu çağırcaz.
ara not: kafilede 3 erkek 5 kız vardı. 4 kız 1 erkek eğitimdendi anlayacağınız erasmusu onlar yaşadı. biz yani 2 erkek 1 kız iibf öğrencisi olduğumuzdan master enstitüsüne düştük her sabah okula gidiyoruz belamız gibiliyo.
devam: tıkladık kızların kapılarına çıktı ebru da. düştük yola. biz macaristan'ın szombathely diye şehrinde kalıyoruz. gittiğimiz okul bu şehrin köszeg diye bi ilçesinde. szombathely'e 25 km filan. okulun adının kısaltması da ISES. yalanına sokuyumcular gogıl amcalarına sorsunlar. herneyse hal böyle olunca otobüsle gidiyoruz. otobüs durağıyla yurdun arası 500 metre kadar. şükrü otogara varana kadar yolda bağıra bağıra "karlaaaaar düşeeeerrrr. düşer düşer ağlarım" dizeleriyle melodik bi şekilde kafa gibme operasyonuna girmişti. bunu hep yapardı. kanka ben türkçe konuşunca milletin bana söylediklerimi anlamaya çalışır gözlerle bakması çok hoşuma gidiyo lan derdi. nası bi takıntıysa herifteki amk. neyse otogara vardık...
-
2.
-1neyse otogara vardık. şeker makinasından bi tane memleket şekerleme aldık. memleket şekerleme dediğim de, damla şekerleme diye bi markanın ordaki çukulat makinalarında şekerleri vardı. herifler avrupaya hazır gıda maddesi ihraç ediyomuş helal olsun. neyse biz ona o ismi verdmiştik ve her sabah yola çıkmadan alırdık o memleket şekerlemesinden. bi poşet içinde 20 tane filan şeker çıkardı işte. şükrü muallaksi pek tatlı sevmezdi. bazen bi tane alır bazen hiç almazdı. kız severdi ama o amk da sürekli bana aldırırdı bozuğum yok diye. neyse baba köszeg'e giden otobüs geldi biz çıktık yola. otobüste bi alay macar suratlıyla seyahat halindeyiz herkeste bi mahmurluk. bizim muallaktor devam ediyo o kadar adamın içinde "karlaaaar düşeerrrr. düşer düşer ağlarım" millet buna bakıyo merak ve kızgınlık ifadelerinin geometrik ortalaması alınmış gözlerle. önceleri "lan oğlum yapma amk napıyon ayıp oluyo ahaliye" olaylarına girerdim ama artık gibimdışı bi durumdu benim için. o bağırıyo ben yanında mp3ün kulaklığını kafayı cama yasladım gözler yarı açık uyukluyorum. otobüs yavaşlayınca da gözleri hemen kapıya çeviriyorum. szombathely köszeg arasında rahat bi 4-5 tane köy var işte her 5-6 kilometrede bir. buralara girip durduğunda sağlam bi hatun binerse otobüse kesişelim yani amaç o. tabi sabahın körü amk kim niye otobüse binip de köyden ilçeye gitsin pazara mı çıkacak. neyse öyle sıradan sıkıcı bi yolculuktan sonra vardık köszeg'e. okula doğru yürüyoruz. şehir uyanmış sayılır. mal şükrü etrafta kedi görmeyegörsün koşuyo hemen peşinden. çocuk kafalı bi adamdı zaten askerde çok dayak yer. neyse ermeni bi tane abi vardı orda dönerci. hindi etinden döner yapardı. çok da severdi bizi. hiç öyle düşman komşu ayakları yoktu. hatta o kadar ki bi keresinde bizim geçmişimiz bir. siz de osmanlısınız biz de. aynı toplumun çocuklarıyız demişti.Tümünü Göster
ara not: ermenileri övüp içinizde bi ermeni hayranlığı başlatma amacında değilim ben de sevmem zütten çıkmaları. o abi bi istisnaydı.
devam: onun yanına bi uğradık. ufak bi hal hatır. adı da hatrımda değil şu an. çok sağlam ingilizcesi vardı herifin. bi 5 dakka ayaküstü muhabbetten sonra okula doğru yöneldik. master öğrencilerinin ve hocalarının gözlerinde bi harward, oxford kadar önemli olan benimse küfürlerime ilham kaynağı olan o binaya gelmiştik. kapısında bi macar bayrağı bi de kurumun amblemi filan. küçük bi yerdi zaten. yurtdışından öğrenci kabul eden 20-25 kişilik bi enstitü. neyse abi girdik kapıdan. yukarı kata yöneldik... -
3.
-1bi beş dakka filan geç kalmıştık. ermeni ustanın yanında yavanlanırken de ebru sürekli hadi okula geçelim artık diyip duruyodu ama şükrüyle ikimizin pek taşşağında değildi. zaten alışmışlardı bizim geç gitmemize. neyse birinci kata çıktık memur kadınla pis pis bakıştık bi süre. anett'di adı. pek yıldızımız barışmadı kaltakla. sırf gıcıklığına profları etkiledi iki tane dersimizi bıraktırdı macar dıbını gibtiğim. neyse panpalar 2. kata çıktık direk anfiye daldık. bi "sorry" faslından sonra oturduk arkalara bi yere. ders de orta ve doğu avrupa ülkelerinin ab üyelik süreciyle ilgili bi ders. alman bi prof giriyodu.
-
4.
+1 -1inş çükünü kesip macar salamı yaparlar bu saatte kim okuyacak bunu
-
5.
0okuyoz lan biz ama çok yavaşsın lan, şunları bi yere yaz kopyala buraya yabıştır. gibicem gece gece
-
6.
-1edit: pardon panpalar yanlışlık oldu düzeltiyorum. devam:
ara not: oranın sistemi şuydu panpalar. dünyanın değişik yerlerinden proflar geliyo birer hafta kalıyolar orda. bir haftanın sonunda gibtirolup gidiyolar artık ülkelerine mi dönüyolar başka enstitülere mi bilmiyorum. yani mesela bu hafta her gün her saat komple orta avrupa görüyoruz. cuma herif gidiyo pazartesi başkası geliyo o da bi hafta ab hukuku anlatıyodu gibi. adamlar gittikten sonra da projelerimizi yazıp maillerine gönderiyoduk.
devam: o alman da pek hoşlanmamıştı bizden. alman yarra yemiş anası amk bize aklısıra disiplin dersi veriyo gavat. biz tabi hergün geç gidiyoz, derste hiç giblemiyoz filan. giblesen napıcan amk herifler can speak english çatır çatır. biraz takip etmeye çalışıyon bi yerden sonra armut gibi kalıyon öyle. neyse onun da pis bakışlarından bi nasibimizi aldık tabi. ders anlatıyo biz bağdat'la birbirimize bakıyoruz bi bıraksa artık diye. -
7.
-1ara not: sınıfta çeşitli ülkelerden öğrenciler vardı master yapan. yunan, fransız, rus, kamerunlu bile vardı amk. 24 kişi filandı işte 4 tane de türk vardı 2 kız 2 erkek. bizden hariç yani erasmusçulardan. bu türk öğrencilerden biri de bağdat'tı.
devam: bi ara verdi sigara içmeye aşağıya indik. benim gözüme kestirdiğim bi hatun vardı virginia diye. rumen bi hatun. ama bi hatun bi hatun. görmeniz lazım. karı da 1.80 filan boy var züt göğüs yerinde. maf bi durum yani. hemen kızın yanında bittim tabi sigara muhabbetine. ee işte naptın dün. biyerlere gittiniz mi filan. hep kısa kısa cevaplar amk. tabi niye giblesin ki koca master öğrencisi sen kimsin amk. artı sen onun kadar güzelini her istediğin zaman bulamazsın ama o sen kadar yakışıklısını ne zaman istese bulur. -
8.
0kız beni giblemedikçe şükrü 32 dişini de gösteriyo karşımda ağzına tükürdüğüm. neyse sigaralar bitti çıktık kahve makinasından bi expresso aldık geçtik anfiye. anfi dediğim de 30 kişilik züt kadar sınıf amk. liseli sanmayın diye anfi diyorum. neyse işte dersin ikinci yarısında bi belgesel gibi bişey izletti amın düdüğü prof. böyle ilgi duyuyo merakla izliyo gibi görünmeye çalışıyoruz ama patladım sıkıntıdan. bi an hiç bitmeyecek gibi geldi ama bitti sonunda. diğer master yapan türk eleman talip'in yanına gittim. abi nerde yiyelim filan. çok iyi anlaşırdık o çocukla. neyse dedi irottko'ya gidelim. üstü otel altı restoran bi yer. girdik işte çorba kızarmış tavuk neyse yedik öküz gibi. üzerime bi ağırlık çöktü. nası dinlenecek şimdi o adam bi 3 saat daha. dedim dıbına korum dersinin ben szombathely'e dönüyom. talip ısrar ediyo işte oğlum girin şu derslere hocaların gözüne girin filan. yok abi bu herif bırakacak zaten gözden çıkardım ben bunu gidecem dedim girmeyecem. iyi sen bilirsin dedi. şükrü'nün de kanına girdim. ebru kaldı biz szombathely'e dönüyoruz.
-
9.
0devam et oç
-
10.
-2dedim şükrü'ye ulan trenle dönelim bi değişiklik olsun. iyi hatırlıyorum otobüs ücreti 310 forintti tren 240. yani biri 2,50 lira diğeri 2 lira filan. o kadar ucuz ülke yani. neyse olur panpa dedi zaten su gibi adamdı şükrü nereye olursa akardı. bi 15-20 dakka filan bekledikten sonra geldi tren bindik. szombathely'e döndük. tren istasyonuyla yurdun arası da baya var. epey yürüdükten sonra yurda vardık. bu züt kendi odasına geçti ben de kendi odama.
not: komünizm döneminden kalma bi binaydı bzim yurt. hani eşitlik dalgasına bütün odalar iki kişilik. bu ekipten diğer oğlanla kalıyodu. beni de janos diye bi macar veledinin yanına vermişlerdi. -
11.
-1@5 yanımda kuzen uyuyo amk herifin nası bi uykusu varsa klavye sesine uyanıyo. ondan hızlı yazamıyom
-
12.
-1sabah ezanı okundu bulaflar kaçar. yarın okuldan gelince devam ederiz. hem kuzen sorunu da yok çatır çatır yazarım. iyi uykular ahali..
-
13.
-1lan yavşaklar bitirdim hikayeyi. ayrı bi yere yazıp. gece kopyala yapıştır yaparım. şimdi liseli kaynıyodur buralarda. şimdi arkadaşa gidiyorum gelene kadar uplayın giberün
-
14.
0sonradan öğrendim ki bu herif muallakymiş. bu bizim oraya gittiğimizden bi dönem önce türkiyeye geldiği için beni bunla aynı odaya vermişler. bununla birlikte türkiyeye gelen bi de macar kızı vardı petra diye. bu bigün söyledi bana janosa dikkat et bu kafayı bulduğu zaman erkeklerle dans ediyo filan diye. amk şimdi mi söylüyon kaç gece aynı odada uyuduk adamla. ya başıma bişey gelseydi, insan zütü için yaşar bu hayatta dedim. bastı kahkahayı filan. sonra herif okulu dondurup memleketine döndü zaten. o olaydan sonra bikaç gece geldi zaten. o geceler de mutfakta sabahladım amk korkudan :d zaten herifin adı yanoş diye okunuyo türkiyede de epey dalga geçmişler yumoş diye. anldıbını da söylemişler. my name is yanoş not yumoş demişti bize ilk tanıştığımızda :d
-
15.
-1herneyse yeter muallakden bahsettiğimiz güne dönelim. ben odama geçtim telefonun alarmını 1,5 saat sonrasına kurdum vurdum kafayı yattım. alarm çalınca açtım gözleri. bi tane sigara içtim odada. giydim bornozu banyoya gittim. şimdi bizim oranın banyoları tuvaletleri filan kız erkek karışık. yurdun kendi zaten karışık bilirsiniz avrupadaki yurtları. fürdö diye geçiyo kapıdan girdiğinde karşında lavabolar var. lavaboların sol tarafı tuvaletler işte 4 tane tuvalet 2 tane pisuvar var. sağ tarafında da iki tane önde iki tane arkada duşakabin var. ortasında da yine lavabolar. gözünüzde canlandırın diye anlatıyorum binler. duşakabinlerin önünde bırak kapıyı perde bile yok. aralarında bi tane cam var o da buzlu cam değil :d
-
16.
-1neyse duşların bi tarafında bi duş dolu bi tane sap var. diğer tarafında da bi duş dolu ama orda amlı var. e oraya geçtik haliyle. erkeğin yanında duş alsam söverdiniz zaten. neyse baba çıkardım bornozu altımda şort var işte girdim duşa. yanımdaki kız macarca bişeyler konuşuyo. arada çaktırmadan bakıyorum amk kız anadan doğma çıplak. ulan ben şortla giriyorum onlar ne halde amk. işte anlamadım. dilinizi bilmiyorum ben macar değilim filan dedim ingilizce olarak. bişeyler daha geveledi kendi dilinde. sonra duşuna devam etti. ben de aynı şekil. sonra bitirdi duşunu çıktı. ben de bi süre sonra çıktım.
-
17.
-1neyse duşların bi tarafında bi duş dolu bi tane sap var. diğer tarafında da bi duş dolu ama orda amlı var. e oraya geçtik haliyle. erkeğin yanında duş alsam söverdiniz zaten. neyse baba çıkardım bornozu altımda şort var işte girdim duşa. yanımdaki kız macarca bişeyler konuşuyo. arada çaktırmadan bakıyorum amk kız anadan doğma çıplak. ulan ben şortla giriyorum onlar ne halde amk. işte anlamadım. dilinizi bilmiyorum ben macar değilim filan dedim ingilizce olarak. bişeyler daha geveledi kendi dilinde. sonra duşuna devam etti. ben de aynı şekil. sonra bitirdi duşunu çıktı. ben de bi süre sonra çıktım.
-
18.
-1saat 4e geliyordu çıktığımda. şükrü zütünün odasına girdim. her zamanki gibi kurtlar vadisinin eski bölümlerini izliyodu. diğer eleman da selim hala yatıyodu öküz gibi. bundan da bahsedeyim biraz. şükrü dindar takılan bi elemandı. türkiyede de ciddi bi sevgilisi vardı. o yüzden ne karı kız ayakları vardı çocukta ne de alkol olan ortamlara girerdi. okul yurt bi de arada alışverişe çıkar ya da bigiblet kiralar şehri gezerdi çocuğun erasmus hayatı bundan ibaretti.
-
19.
0selim de dindarım derdi ama lafta yani bulsa o da affetmeyecek. ama bulacak zemini yaratmıyodu eleman kendine. çünkü benim şimdiye kadar tanıdığım en cimri adamdır. o da alkol almazdı ama bara alkollü ortam diye değil servis mecburi bi sürü para harcayacaz diye gitmezdi. yiyeceklerin giyeceklerin en ucuzunu arar bulur öyle alırdı. hatta beraber alışverişe çıktığımızda şükrüyle ikisi sürekli takışırdı. ortak alışveriş yapıyoruz işte mutfağa filan. şükrü sağlıklı lezzetli şeyler alalım diye uğraşırdı selim de gibtiret kanka onlar çok pahalı şundan alalım derdi.
-
20.
0neyse o muallak hala uyuyo. amk eğitim fakültesinden ya ders yok bişey yok ona. biz sabahın köründe kalkıp 25 km yol gidiyoruz sinir oldum. kalk lan pekekent yata yata züt büyütüyon dedi uyandırdım. hık mık yaptı bi kalktı sonra. bu karaktersiz sigara içmezdi. oda arkadaşın sigara içiyosa sen de odada içebiliyodun oranın kuralı. o yüzden şükrü içemiyodu odasında. neyse bunla mutfağa gittik. zsolti diye mal bi eleman vardı yurtta bi tane de poker takımı vardı. gece gündüz yurda dışardan arkadaşlarını çağırır mutfakta poker oynarlardı. baktık onlar yine aynı yerinde poker oynuyo. selam çaktık pencerelere yöneldik. açtık iki tane pencere dışarıyı izleye izleye sigara içiyoruz.