+3
-11
falih rıfkı atay'ın evlatlık kızı mina urgan:
"derken orkestra bir vals çaldı. "gel, seninle dans edelim" dedi. benim vals filan bildiğim yok. bana öğretmek için, biraz çaba gösterdi; ama gene de beceremiyordum. "sen bu işi yapamayacaksın" diyeceğine, "ben senin için fazla ihtiyar bir kavalyeyim. yaşına uygun genç bir kavalye bulalım sana" dedi. çevresini gözden geçirdi; on dört on beş yaşlarında bir oğlan buldu. hızla boy attığı için
pantolon paçalarıyla ceket kolları kısa kalmış, sivilceler içinde, en nankör yaştaydı zavallı oğlan. ona dans etmesini bilmediğimi söyleyip, mustafa kemal'in peşinden büfeye gittim. "oğlanı pek beğenmedin galiba" dedi ve bana bir kadeh şampanya verdi. ilk alkollü içkimi mustafa kemal'in elinden içtim böylece. şampanya hoşuma gitmişti. büfenin arkasındaki garsondan tam ikinci kadehi istiyordum ki, annemle üvey babam tepeme dikildi. vaktin geç olduğunu, uyumam gerektiğini söyleyerek, beni oradan aldılar. ankara palas'ın kapıcılarından birine teslim edip, bir otomobile bindirdiler. ama ben zütürülmeden önce, mustafa kemal o güzel elini kaldırmış, "seni çankaya' da
beklerim, unutma" demişti.
şimdi sırası gelmişken, kemalist, hem de sapına kadar kemalist olduğumu açık seçik söylemek isterim. mustafa kemal benimle dans etti, on bir yaşında bir çocuğa insan muamelesi
yaptığı için değil; eğer mustafa kemal olmasaydı, ben "ben" olamayacağım için kemalistim."
mina urgan, bir dinozor'un anıları, yapı kredi yayınları 1998, 157