müsadenizle bir hikaye anlatmak istiyorum

erkekliğime laf gelmesin diye de kız osurdu olm bu ne biçim kız falan diye geyiğe vuruyom. beynimi gibiyim xd. sonra kız geldi yanımıza bunlar rusça bişeler konuştu. kız o ara demiş ki daha bi kadına nasıl dokunacağını bilmiyor korkaklarla işim olmaz. öyle züt gibi kaldım

ciks işini beceremiceğimi anladım. havuzdan çıkıp üstsüz güneşlenen rus wat öğrencilerini izlemekle yetinmeyi tercih ettim. para kazanmaya yoğunlaşıp bir bilgisayar almalıydım. ama iş yerinde çalışan amerikalıların çoğu ırkçı siyahilerdi ve bizden nefret ediyorlardı. onlar jesus crist dedikçe biz la havle vela diyoduk. ben 16 odayı yetiştiremediğim için sürekli uyarılıyodum. sinirler geriliyodu

bir gün temizlik için bi odaya girdim önce banyodan başliyim dedim içeri girdiğimde 130 kilo bi adam pantolonu indirmiş klozette oturuyodu. hemen kapıyı çektim geri çıktım adam no problem diyodu. ne no problemı dıbına koduğum dedim içimden ve indim sinirden bi sigara yaktım. sincapları falan izlerken zaman geçmiş benim işler iyice aksamış. supervisorden bi ton fırça yedim

sonra girdiğim bi odada telefonun yanına bırakılan 2.5 doları tip sanıp cebe attım. hepsi bozukluktu. ertesi gün müdür beni yanına çağırdı müşteri parasını geri talep ediyo dedi. cebimde 2 dolar vardı. iri yarı erkek bi supervisor 50 cent koyup tamamladı sonra yarın getirirsin dedi. insanlığınızı gibeyim dedim. işler iyice taka sarıyodu. parayı verdim müdür benden memnun olmadığını ve houseman olarak devam etmem gerektiğini söyledi

houseman olmak güzeldi saatte bir kez tüm housekeeperları dolaşıp kirli çamaşırları falan topluyodum bişe lazım olursa onları temin ediyordum. bir de günde bi kez sorumlu olduğum koridoru süpürüyodum. müşterilerin ekstra yastık gibi taleplerinden de sorumluydum ki iyi tip getiriyodu. saatte 15 dakika çalışıyom sonrası boş diyip malzemelerin olduğu odada uyudum. rahatsız etmesinler diye de telsizin sesini kapattım mk zekaya gel. adamlar ulaşamayınca merak etmişler beni uyur vaziyette buldular. gözlerimi açtım bi yastık kılıfıyla salyaları sildim ve gelen hakaret ve fırçaları tek tek kabul ettim

tabi arada güzel sayılacak şeyler de oluyordu. mesela tayvanlı ve filipinli kızlar geldi otele sonradan tayvanlı kızlar benle çok ilgiliydi hatta biri resmimi çizmek istediğini söyledi kara kalemle. o an canım sıkkındı öküzlüğün dibine vurup cüzdanımdan vegibalık çıkarıp verdim. romantizmi gibtim ama kız harbiymiş çizdi getirdi saolsun

bu kız sürekli bana yemek getiriyodu. yosun mosun ot böcük saçma salak şeyler pişirip. ben de 70 cente hazır makarna yemekten bıktığım için yiyodum. bi gün gel uno oynayalım dedi. ben uno bilmem dedim de sonra anlatınca anladım ki pis 7linin entelcesiymiş uno. kıza kanım kaynadı üstünde mini bi şort vardı bi ara gözüm bacaklarına kaydı kaymaz olaydı. bildiğin şortun dışına çıkmış kıl. midem bulandı kıza atom bombası atasım geldi

tek abaza ben miyim diyerek kendimi avutuyodum. sonra rus bi kız için aidsli dedikodusu çıkınca erkeklerin hepsi napacağını şaşırdı. o an anladım ki tek abaza bendim. kendimi spora vereyim dedim baskete başladım bi zenci teke tek teklif etti. pota normalden alçaktı adam herkesin gözü önünde 3 defa üstümden smaç vurup 15 0 kazanınca onu da bıraktım. yapacak hiçbişeyim yoktu

bu arada iş yerindeki davranışlarımdan ötürü haftada 2 3 güne indi çalışma sürem. parasızlık baş gösterince ailemden 1000 dolar daha istedim. zaten ayda 700 dolar kazanıyorduk 1000 dolar süper paraydı. hemen oda arkadaşıma bara gidelim dağıtalım dedim.

library diye bi mekana gittik. sahibi yunandı ve avrupa pasaportu olmayanlar giremiyordu. mekanın canlanmasını beklerken bizim eleman bi kızla kesişiyordu. kız bende dedi. mekana girdik kızı bi 10 dakika kadar takip etti sonra gidip ayarladı. ingilizcesi çok iyi değildi what you want demiş kız da beer demiş olay bundan ibaret. bu bana çok koydu boş durmamalıydım. gittim köşede dans eden bi kızı gözüme kestirdim. ne desem muhabbete nası girsem diye düşünürken pat diye kızın zütünü elledim. aradan o kadar zaman geçti hala bilmiyom neden öyle yaptım. allahtan kız yaygara çıkarmadı elleriyle itmek suretiyle gibtiri koydu

babamın kredi kartıyla laptop sipariş ettim kendime. tam her şey iyi güzel derken işten çıkarıldım. para da isteyemezdim. kaldığım otele yakın bir yerde bulaşık işi buldum. patron zilli bi milfti. arada aşçıyla yiyişiyodu arada gelip beni ıslatıyodu. ama kafa hep güzeldi bu yüzden korkuyodum. patronun arkadaşının oğlu high schoollu bi bin arada yardıma geliyodu. restoran oyunlu yemek veriyodu ve millet yemekten çok oyuna geliyordu. anlıcağınız her 4 tabaktan sadece 1 i bitmiş oluyordu. çocuğa bizim inancımıza göre bu günah dünyada o kadar aç varken falan diye şakirt mode on bi sohbete gireyim dedim çocuk kim aç ki çok saçma düşünüyosun falan diyince tekrar karakterinizi gibeyim dedim konuyu kapattım. zaten patronun tavırları korkutuyodu beni çıktım işten 15 gün çalıştım 150 dolar verdi ırıspı

paralar iyice suyunu çekti. iş de yoktu. oda arkadaşımın da durumu aynıydı. dönüş biletlerimizi erkene çektik. paralar tamamen bitince depozitolarımızı alıp travel kısmına geçelim dedik. türkiyedeki şirkete göndereceklerini söylediler. mecbur babamı arayıp bir daha para istedim. washingtona gittik. sivastan gram farkı yoktu. gib gibi yer. otobüs terminalinde uyuyup new yorka geçtik.

new york güzel bir yerdi ama turist gibme politikası oraya da hakimdi. bi adam karikatürünüzü 3 dolara çizerim dedi kabul ettik güzel de çizdi peşine hemen eliyle dokunup bakın boyası çıkıyo dedi çerçeve için de ekstra kelle başı 15 dolar iteledi. neyse ilk günün günahı olmaz diyip devam ettik

şehir turu düzenleyen bir firmadan empire state ve özgürlük heykelini içeren bir tur satın aldık 80 dolara. dıbına koduğumun tur rehberi yol boyunca sağda jay z nin deri ceket giydiği bi reklam panosu görüyosunuz tarzı gibko bilgilerle kafa gibti. empire state yükseklik korkum olduğu için ilgimi çekmedi. özgürlük anıtında da hediyelik bir şeyler alalım derken süre ihlali yaptık giremedik içeri

benden hoşlanan tayvanlı kızlar new yorktayız bizi gelip alın size kalacak yer ayarlayalım hem beraber gezeriz falan dediler gittik bunları aldık bizi çin mahallesine zütürdüler orda ev bulmuşlar. günlük kişi başı 10 dolara kalabileceğimizi söyledi adam. ev iki katlıydı bizden başka üç kız öğrenci daha kalıyordu üst katta. adam arkadaşımı sen yakışıklısın çok dışarı çıkma biz geleneklerimize bağlıyız diyerek uyardı. ya ben nolacam dıbına koyim derken adam bana salondaki piyanoyu gösterdi istersen çalabilirsin dedi. tipsiz oç dese bu kadar koymazdı. o moral bozukluğuyla gittim piyanoda neşeli şarkıyı çaldım do bir küllah dondurmadan sonrasını bilmiyom zaten

manhattanda yürürken bir kız elimize bi broşür tutuşturdu. striptiz klübe giriş ücretsiz yazıyordu. arkadaşımın tuzu kuruydu ama ben alev almak üzereydim adresi de bulmakta zorlanırız diye akşama doğru 4 gibi gidelim dedim. 20 dakikada bulduk o anın verdiği abazalıkla mekanı terketmek istemedim mal gibi bekledik. vakti gelince girmek istedik adam kimlik sordu benim yaşım tutmadı. arkadaşa da sen de girme diyemedim. dünya bir kez daha başıma yıkılmıştı. arkadaş çıkana kadar gittim mcdonaldstan hamburger yedim gözlerim dolu dolu

dönüş uçaklarımız benim jfkden di arkadaşın da virginiadan. ama amsterdam uçaklarımız aynıydı. çocukla vedalaştık amsterdamda görüşmek üzere ben jfk'nın yolunu tuttum

jfk'ya vardığımda ezanı, kebabı falan ne kadar özlediğimi farkettim amerikaya lanet ettim. bank of america kartımda kaç para var diye baktım 15 dolar civarıydı. dedim giberim sizi de dolarınızı da önce bi menü yedim peşine de uçağa 3 saat kala bi günlük internet aldım 7 dolara

kendi kendime dedim ki bidaha ne zaman jfk'ya gelecen aç recep ivedik izle. bilgisayarım da yeni ya o an tüm kızlar bana bakacak sanıyom işte. açtım harbi filmi izledim uçağın kalkmasına 45 dakika kala sıraya girdim ama ne sıra. çok uçak tecrübem yoktu o vakte kadar. önümde 2 türk vardı çeyrek geçe falan diyolardı dedim tamam aynıyız. rahatladım sonra emin olmak için sordum öğrendim ki adamlar benden bi saat sonra uçacak. panik yaptım git yetkiliye anlat dediler. yetkili sıranı bekle bin demekle yetindi

çişi gelmiş veletler gibi yerimde bi o yana bi bu yana sallanıyodum heyecandan. tam güvenlikten geçtim. zenci bağyan abla kapıların kapandığını artık giremeyeceğimi söyledim. dünya başıma yıkılmıştı