/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +10 -5
    Bir dolmuş dolusu gencin patlak hoparlörlerden yükselen pop parçalara ürkekçe eşlik ettiği ve aralarında tek kelime konuşmadığı bir ev partisindeydim. Sanki kimse kimsenin yakın arkadaşı değildi, galiba birbirini tanıyan da yoktu. Farklı şehirlerden gelen mevsimlik ameleler gibiydik. Bizi o eve dolduran parti sahibi Erdi'nin de telefonu kapalıydı ve nerede olduğunu kimse bilmiyordu sanırım.

    Ve ben. Kendimi bildim bileli kalabalık ortamları pek sevmiyordum. Ortamlarda ilgiyi kendi üzerime çektiğim zamanlar; tökezlediğim, bir şeyleri döktüğüm yahut taktan bir espriye burnumdan bira/çay gelinceye kadar güldüğüm zamanlardı. Genelde çemberin dışında görünüyordum. Ama bu partide herkes çemberin dışındaydı. "Lan," dedim, "Son zamanlarda kendimi ayakkabının altına yapışmış ciklet gibi hissediyorum. Hazır beni burada tanıyan eden de yok, coşayım coşabildiğim kadar.

    Edit: şuku rez belli edin kendinizi de devam edeyim
    ···
  2. 2.
    +1
    Rahatlayayım". Evet, birkaç bira içersem böylesi partilerin biniymiş gibi davranabilirdim rahatça. Mutfağa geçtim. Dallamanın biri koca buzdolabını servis tabağı niyetine kullanıyordu. Arkasında da yeşil gözleriyle vahşi bir kediyi andıran esmer bir hatun vardı. Kollarını iri göğüslerinde birleştirmiş, önündeki ayının buzdolabından çekilmesini bekliyordu.
    Dayanamadım, "Birader sen nerede yetiştin? Tıkınmadan önce kadınlara hizmet etsen?" dedim ve sertçe kenara ittim onu. Homurdanarak gitti. iri göğüs "Çok teşekkür ederim, bira alacaktım" dedi. Dolapta tek bir bira vardı. Dişlerimle kapağı açıp centilmence uzattım. "Ama bu çevir aç kapaktı" dedi. Keşke fark etseydim lan. Dişlerimden beynime doğru acı okları saplanmaya başlamıştı.
    ···
  3. 3.
    +2
    Suratımdaki ısmarlama gülümsemeyi bozmamaya çalışarak "Hiç önemli değil, tır bile çeker bu dişler" dedim. Suratını ekşitti. "Sen de içer misin? Bir bardağa boşaltayım istersen" dedi. Ya ne de düşünceli bir kızdı. "Olur valla" dedim. Kola bardağına doldurdu birayı ve birkaç koca yudumda bitirdim. "Hızlısın" dedi. "Ya dur ben birkaç bira alıp geleyim marketten" dedim.

    Benliğime yamanmış çekingenlikten kurtulabilmek ve bu gece doya doya eğlenebilmek için daha fazla alkole ihtiyacım vardı. Alkolsüz bünyem sürekli "yapsam mı yapmasam mı?" ikilemi yaşayıp beni yavaşlatıyordu. Alkolün düşünceyle eylem arasındaki çizgiyi koparmasını seviyordum . Düşündüğüm şey yaptığım şey, yaptığım şey düşündüğüm şey oluyordu alkollüyken. Bu da itlik kopukluk yapmamı sağlıyordu.

    Aceleyle çıktım evden, asansöre bindim. Sanki biraz yavaş iniyordu. Duracakmış gibi geldi ve iki kat arasında kalakaldığım taktan anı hayal ettim. Zıplamaya başladım, asansör hızlandı, indi zemine. Kapı açılır açılmaz hızla çıktım apartmandan. Apartmanın hemen karşısındaki markete dalarak 4 bira aldım. 40 lirayı para üstünü almadan kasaya bırakıp çıktım. Tekrardan apartman ve asansör. Uyuz uyuz aşağıya inen asansör nedense şimdi çok hızlıydı. Bedenim hızla yukarı çıkarken midem sanki hala zemin kattaydı. Neyse 5. kata çıktım sonunda. iri göğüs hala mutfaktaydı fakat yalnız değildi. Yanında dalgalı saçlarıyla Elvis'i andıran, kaslı, uzun boylu, şık giyimli bir bin vardı. "Gül gibi kızı kaçırdık lan" diye düşündüm, bir Biscolata erkeğiyle kapışamazdım.
    ···
  4. 4.
    +1
    Beyler okuyan olursa devam edecem boşuna yazmayayım
    ···
  5. 5.
    +3
    Rızkımı salonda aramak için arkamı dönüyordum ki beni gördü iri göğüs. Biscolata erkeğiyle vedalaşıp yanıma geldi.
    "Hadi balkona çıkalım, evin içi çok boğucu" dedi. Mutfağın balkonuna çıktık. Öpüşen bir çift vardı. Bizi görünce daha da coştular. Sırtımızı döndük onlara.
    "Erdi'yi nereden tanıyorsun?" dedi.
    "Çocukluk arkadaşım. Çok severim, hayatımı kurtardı"
    "Nasıl oldu o iş?"
    "Beni öldürecekti vazgeçti"
    Öyle bir güldü ki bu cevabıma, şömineye tünemiş güvercinler havalandı. Biraları açtık. (Çevir aç kapaktı) Biramdan birkaç yudum aldıktan sonra başladım anlatmaya: "Erdi'nin hoşlandığı bir kız vardı. Ece. Benim çok yakın arkadaşımdı. Erdi'yi ona övüyordum falan, aralarını yapmaya çalışıyordum. Sonra Ece'nin Erdi'den daha iyi birine layık olduğunu düşündüm. O biri de bendim. Erdi'yi gibtir ettim, yavşadım Ece'ye. Sonunda tavladım. Erdi bunu öğrenince beni öldürmeye karar verdi işte"
    "Çok ayıp etmişsin ama" dedi.
    "Gönül bu naparsın"
    Arkamızdaki gençler öpüşmeyi bırakıp önsevişmeye geçti. Biz insan gibi konuşmaya devam ediyorduk.
    "Hay benim öküzlüğüm. Adını sormadım ya."
    "Ha Selin ben. Senin adın?"
    "Alfired"
    Arkamızdaki çılgın çift Selin'in içindeki şehveti uyandırmış olacak ki, gözlerini dudaklarıma dikti.
    ···
  6. 6.
    +3
    Heyecanlandım. Yakınlaştı, yakınlaştı ve "Aa Alfired dudağın kanıyor" dedi. Dudağım değil de dişim kanıyordu galiba. Birayı açtığım dişimdi galiba. Mutfağa geçip peçete getirdi. "Ben en iyisi mi bir lavaboya geçeyim?" dedim. "Dur ben de seninle geleyim" dedi. itin biri lavaboya kusmuş, sonra da "lan lavaboya kusacağıma klozete kusayım" diye düşünmüş. Bu sırada klozete ulaşana dek kusmaya da devam etmiş. Dişim kanamaya devam ediyordu. Lavaboya biraz su tuttuk. Sonrasında ağzımı çalkalamaya başladım. Kan durmuyordu. Beyaz gömleğim de kan içinde kalmıştı. "Şu peçeteyi dişine bastır, sırt üstü bir yere uzan" dedi. Oturma odasına geçtik. Kanepeye uzandım. "Kan içinde durma, çıkar şu gömleği" dedi. Çıkardım, içimde rambo atleti vardı.
    Selin gözüme bir peri gibi gözüktü. "Beraber olursak göğüs geremeyeceğimiz yara yoktur" der gibi bakıyordu bana, suratında güneş gibi bir gülümseme vardı. Zarif bir origami kuğu gibi kıvrılarak yere, yanı başıma oturdu. Belli ki yakın hissediyordu kendini bana. Ağzımdaki peçeteyle konuşmaya başladım. "Ya sen içerde eğlen. Keyfine bak" dedim ama giderse de üzülürdüm lan. Dişim değil, içim kan ağlardı bu sefer. "Yok canım zaten ortam sıkıcı" dedi.

    Partinin kayıp çocuğu Erdi gözüktü kapıda. Selin hemen ayağa kalktı. "Napıyorsunuz lan siz burada?" diye bağırdı Erdi.
    ···
  7. 7.
    0
    Amk hep bi rizörvd az da şuku görelim da
    ···
  8. 8.
    +3
    Son part beyler

    Selin'le beni onun bakış açısından görmeye çalıştım. Yanlış anlaşılmaya müsaittik. "Açıklayın bana çabuk olup biteni?" Ağzımdaki peçeteyle bir şeyler geveledim de korkudan konuşamadığımı, sadece tuhaf sesler çıkardığımı fark ettim. Selin de bir şeyler demiyordu. Selin yoksa Erdi'nin sevgilisi miydi? Oha bu sefer kesin öldürecekti beni Erdi. Kımıldamama dahi fırsat bırakmadan üzerime atladı Erdi. Yumruk yağmuruna tuttu beni. Selin bir şeyler yapmalıydı. Çığlık atmaya başladı. Bu öyle bir çığlıktı ki rahat 2 mahalle öteden de duyulabilirdi. içeri bir ton adam daldı. Erdi'nin elinden kurtardılar beni. Selin elimden kavrayıp çıkardı beni evden. Asansöre bindik hışımla. Asansör yine uyuz uyuz iniyordu. "Zıpla zıpla, kendine geliyor" diyemedim, zor nefes alıyordum zaten. iki kat arasında durdu lanet asansör. Göz göze geldik.
    "Aha sıçtık" bakışı yoktu gözlerimizde, ateş ve ihtiras vardı. Dudaklarımla yakınlaştım ona. Titrediğini hissettim. Bu beni daha çok coşturdu. inleyerek beni kendine çekti, öpüşmemiz balkondaki çifti kıskandıracak boyuttaydı, kontrolden çıkmıştı. "iyi ki gelmişim lan bu partiye ama Erdi'yle bir yerlerde karşılaşırsam da yarraa yedim" diye düşündüm. Hayat zaten bana hep böyle davranıyordu. iyi bir şey sunacaksa belasını da beraberinde getiriyordu. Alışmıştım.

    Okuyanlara çok teşekkür ederim gençler en yakın zamanda yenileri gelecek. Belki yarın belki yarından da yakın.
    ···