/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +77 -5
    insanlar mutlu olmak için, diğer insanların canını yakarak beslendi yıllarca.Bir araştırmacı olan ve metafizik olaylarına ilgisi olan Melih bu sefer ise 1970 ile 1972 yılları arasın da anadolu da ismi çok geçen fakat hiç bir alimin doğruladığı veyahut yalanlamadığı Lukyas cinlerini araştırmak istiyordu. Giresun'un Veli Kayık köyün de yaşanılan bir hikaye ilgisini çok çekmekteydi. Melih köyde yaşanılan olayları dahada derinden araştırmaya başlar. Olay 1970 yılın da bir erkeğin platonik olan aşkı yüzünden başladığı bilinmekteydi. Osman adında bir köylü, köyün en güzel kızlarından Hatice'ye aşık olur. Osman ne yapar ne eder bir gün Hatice'nin karşısına çıkar ve duygularını açıklar. Hatice'nin olumsuz tavrı ve söylemlerinden sonra Osman dahada üstelemek ister fakat ne yaparsa yapsın olumlu bir cevap alamaz. Osman köyün muhtarı Duran ile görüşmeye gider. Anlatır, yalvarır Duran bu sevgi karşısın da Osman'a güvenir ve Hatice'nin babası ile konuşmaya gider.Ali ise köyün ileri gelenlerinden olup çok mutavazi insan halinden anlayan ve kolay kolay hayır diyemeyen iyi kalpli bir insandır. Muhtar Ali ile konuşur, evine davet eder konuşulması için fakat Duran'a tabiki de Hatice'nin de isteği önemlidir ona sormam gerekli son karar ona aitdir dedikten sonra evin yolunu tutar. Duran da Osman'a giderek yarın akşam hazır olmasını ve işi konuşmaya gideceklerini bildirir. Hatice akşam babasından konuyu duyduğu gibi Osman'ı istemedğini belirtir.Ali durumu anlar.Ali söz vermiştir bir kere usulünce reddedicektir. Gün ardına alır gündüzü ve akşam olur. Osman ile Duran çalar kapıyı, içeri girilir çaylar içilir.Ali Duran'ı hiç konuşturmadan kızının gönlü olmadığını ve bu işi hiç açmadan tatlı bir misafirlik olarak görmelerini ister. Osman fırlar ayağa ve yapışır Ali'nin ayaklarına yalvarsada yakarsada sonuç olumsuzdur. Yıkılan Osman köy sokakların da ağlayarak yürümektedir. Yaşlı bir kadın çıkar karşısına daha önce ne görmediği bir kadın. Kadın hafif bir ses tonu ile Muhales fiuya bu 2 kelimeyi 20 kere oku evladım, daha sonra bir domuz kes ve kafasını bir müslüman mezarına göm o kız senin olacak sana verecekler diyerek ardına bakmadan yürüyüp gider.
    ···
  2. 2.
    +26 -1
    Osman ise ne olduğunu anlamaz eve gider. Yatağa uzandıktan sonra tavanı izleyerek muhales fiuya ne demek olduğunu düşünür durur.Bir dua olup olmadığını öğrenmek için sabah namazı cami hocasını yakalamak için cami avlusuna gidip beklemeye başlar. Hoca gözükür bir süre sonra cami kapısın da Osman hemen koşarak hocanın dibin de biti verir.

    Hoca; Ne oldu Osman ne bu telaş?
    Osman; Hocam bir yaşlı kadın gördüm gece bana bir şeyler söyledi. Muhales fiuya nedir bilir misiniz? diye heyecanlı bir biçim de sordu. Hocanın gözleri faltaşı gibi açılır ve titrek bir ses ile Osman'ın kollarından tutarak, Saçmalama Osman nedersin sen tövbe de şeytanın kanından içen iblislerin çağrısıdır o hemen abdest al namaz kıl ve tövbe etdedikten sonra camiye doğru girer. Osman ise iyice korkmuş bir vaziyette eve doğru koşar, eve girer girmez kapıyı kitler pencereleri kapatır ve yatağa oturur. Düşünceler içten içe yemeye başlar Osman'ı ama Haticeye olan aşkı ise daha büyüktür. Şeytanın ona bir şans verdiğini düşünmeye başlar. Sonrasın da tüfeğini kapıp gün aydınlandığın da dağda domuz aramaya başlar. Bir yaban domuzu avladıktan sonra boyununu gövdesinden ayırır. Yıllar önce kimsesiz olarak dağın başına defnedilen kimsenin gitmediği mezarın başına gider gece vakti. Hafif bir ateş yakar yanında domuz başını mezara gömer iken 20 defa muhales fiuya diyerek toprağı kapatmaya başlar.Şiddetli bir rüzgar başlar. Gömer gömmez alevin olağan dışı yükseldiğini gören Osman korkarak koşmaya başlar. Sabah olduğun da ise köylülerin cami duvarının hep haç işaretleri ile boyandığını, bahçelerdeki ekinlerin darmadağın edildiğini görür. Bunun üzerine köy ahalisi kahvehane de toplanır. Köyün tüm erkekleri kahvehanededir fakat Osman'nın olmadığını farkederler. Duran'ın da olayı anlatması üzerine içki içip yaptığını düşünen köylüler hep birlikte Osman'ın evine doğru yol alırlar. Köylüler Osman'ın bahçesin de bir sürü domuz ölüsü görünce şaşırırlar, evin içerisin de girdiklerin de ise Osman'ın tüm vücudunun parçalanmış bir şekil de duvara çivilendiğini görürler. Köylülerin hayatı o günden sonra zindan olur. Köyü terkedenler, köyde taş yağmuru altında kalıp ölenler, evi yananlar köy boşalmaya başlar
    ···
    1. 1.
      0
      Şeytan kanı içen iblis ne amk
      ···
  3. 3.
    +17 -1
    Melih bunları okudukça daha da çok merakı artar, fakat ne olur ne olmaz diyede bir hoca ile irtibata geçer. Bursa'dan ünlü hüddamlardan metafizik uzmanı olarak da bilinen Cafer Hoca ile iletişime geçip durumu anlatır. Cafer Hoca kabul eder ve Giresun'da buluşmak üzere anlaşırlar. Melih yolculuğun da ürberti olsada için de böyle olayların gerçekliğine pek inancı yoktur.Oto gara inen Melih, Cafer Hoca'nın onu beklediğini görür. Cafer Hoca, bir dua kağıdı uzatır ve yanından ayırmamasını eğer çok değişik insan gözünün görmemesi gerek doğa üstü birşey görür ise okumasını ister. Melih kafasını hafif sallayarak köyün yanından geçen bir minibüse binerler. Minibüs şöförüne Veli Kayık köyünün yakının da ineceğini söylediğin de minibüste derin bir sessizlik oluşur.Bir süre sonra şoför geldik diyip durur, hoca ile Melih inerken şoför Allah akıl versin o köy cinlilerin elindedir. derdemez basarak uzaklaşır. Köy girişine doğru yol almaya başlarlar. Cafer Hoca; Bak Melih bu köy tekin köy değil şuan da bile etraftaki kötü lanetli enerji ruh enerjisi zayıf bir insanı neffessiz bırakacak düzey de, kendini çok kötü hisseder isen hemen dönelimder. Melih de bazı şeylerin hoş olmadığını anlamaktadır fakat olayın gerçekliğini gün yüzüne çıkarma isteği herşeyin önüne geçmektedir.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam et pnp rez
      ···
  4. 4.
    +19 -1
    Köy girişini geçtikten sonra hafif bir rüzgar esintisi üşüme getirmişti, Melih için olağan olan bu durumlar. Cafer Hoca'nın ise huzursuzluğunun artmasına devam etmekteydi. Sakin sessiz bir köy gibi dursa da karanlık hafif hafif çökmeye başlamıştı. Melih hocaya dönerek, Akşamı geçirecek bir yer bakalım, araştırmalarıma göre 1 kaç hane de hala yaşayan terkedilmemiş yapı var. Biraz ilerledikten sonra bir çoban görünür. Görünüşü siyah üstlü yüzü yara için de gözleri ise kapanmış bir vaziyettedir, onları seyir etmektedir. Cafer Hoca; Kafanı çevir evlat yere bakder. Melih hemen arkasını döner yere bakar hoca fısıldamalar eşliğin de bir şeyler mırıldanır. Etraftaki ufak taşların titremelerini görmektedir Melih, ürperir iyice ama yumruklarını sıkarak kendini tutmaya çalışır koşmamak için. Cafer Hoca Tamam evladım gel hadider. Ama Melih'in hocanın huzursuzluğundan emindir. Hoca ile beraber ufak bir taşlı yokuşa gelirler. Hoca eliyle buradan dercesine gösterir ve yokuşu çıkamaya başlarlar. Etrafta at pislikleri, hayvan cesetleri, dışkı bir sürü iğrenç bağırsak atıkları, domuz kelleleri bulunmaktadır. Yokuşun sonuna gelirler büyük bir konak vardır karşılarında.Bu konak düşündüğü gibi Ali Bey ve kızı Hatice'nin konağıdır.
    ···
  5. 5.
    +15
    Kapıyı açıp açmamak konusunda ki kararsızlığını, Cafer Hoca'nın suratına bakarak giderir. Hoca hafif bir baş sallaması ile kapıyı açmasını niteler bir tavır sergiler. Melih yavaşça kapıyı açar, içerisi köy sokakların da gördüğünden daha beter bir haldedir. insan parçalarını simgeler şekil de bulunan torba torba kemikler, yine bir çok hayvan ölüsü, kan ile simgelenmiş değişik tılsımlı simgeleri görürler. Cafer Hoca direk Melih'i geriye çekerek girme evladım gel hadi aşağıya doğru meydana gidelim karanlık geliyor buralara böyle sadece bir kaç dua okuyarak giremeyizder. Yavaş yavaş artık kokunun da artması ile elleri ile burunlarını tıkayarak, yokuş aşağı inmeye başlarlar. Cafer Hoca etrafı pür dikkat bir şekil de incelemekte duvarlara çizilen haç ve değişik sembolleri çözümlemeye çalışmaktaydı. Melih ise o konağa girmek için çok sabırsızlanıyor , devletin bile buraya bakmazsızın bu kadar pisliğin burada durması da içten içe saran korkusunu arttırmaktaydı. Köy meydanına geldiklerin de bir eşek ile odun taşıyan bir amcaya rastlarlar. Melih bağırarak Amca amca hey amca!. Amca çok şaşkın bir şekilde hoca ve Melih'e baka kalır. Amcanın yanın da biti verirler. Amca sizlerde kimsiniz bu köye 10 yılı aşkındır kimse gelmez siz kimsiniz kimlerdensiniz. bir sürü soru yöneltir. Cafer Hoca Sakin ol amcacım biz buraya bir kaç duyum aldık, bunları araştırmak için Melih kardeşim ile beraber bir ziyarette bulunmak istedik köyünüzeder. Sert bir rüzgar eser, amca hafifçe geriye doğru adımlar atarak, gidin sizi istemiyorlar, gidin benimle konuşmayın başımı derde sokmayındiyerek eşeği de ittirerek uzaklaşmaya başlar. Melih ne kadar dur amca, bir dakika dese de amca oralı olmaz, Cafer Hoca Melih'in kolundan tutup ''Gel hadi, etrafa bakmaya devam edelim'der.
    ···
  6. 6.
    +20
    Bir süredir hoca tedirginliğinin nedenini Melih'e açar.Bak oğul burada bulanan cinler bildiğimiz, benim sahip olduğum veya da senin araştırdığın cinler ile kıyaslanamaz.Ne bir kitapta bilgisini bulursun nede başka bir kaynakta, buradaki cinler yıllar önce alimler hocalar tarafından yok edildiğine inanılan Lukiyas Cin Kabilesi mensupları olabilir. Melih'in bastırmaya çalıştığı korkusu daha çok merak ve şiddetli kalp atmalarına dönüşür.Şaşkın şaşkın barak Melih Eee hocam ne yacağız, nasıl yani burada ne olduğunu öğrenemeyecek miyiz?. Hoca sakin bir şekil de zor da olsa hüddamı olduğum cinler ile iletişime geçmelerini isteyeceğim. Burada ne aradıklarını, neden bu köyü yaşama yerleri olarak kullandıklarını soracağım, bil hakis cinler oyun oynamayı sever belki de bir gurup aşırılık yapan cin grubu lukiyas cinlerinin sembollerini de kullanıyor olabilir, öğreneceğiz.Akşam saati yaklaşmaktadır. Melih ve hoca köy kahvehanesinin içine girer ve ışıkları kontrol eder, ışıklar çalışır bir vaziyettedir. Melih çantasın da hazır getirdiği erzağı açar ve yemeye başlarlar. Hoca bu sırada sürekli etrafa bakarak ufak ufak işaretler vermekteydi, Melih hocaya çok güvenmekteydi.Bir çok televizyon progrdıbına da çıkıp metafizik üzerine çalışmalarını, bilim insanlarının bile kabul ettiği bir hoca idi. Melih kendine birkaç sandalye birleştirerek hocam ben uyuyacağım ya siz, size de bir yer yapalım der. Hoca hafif bir gülümseme ile el hareketi ile gerek yok gibi bir işaret yapar. Melih yaşadığı derin korkunun ve yolculuğun vermiş olduğu yorgunluk ile uzanıp uyumaya çalışır.
    ···
    1. 1.
      0
      Bil hakis ne amk. Bilakis. O kadar kötü ki telafuzlarin
      ···
  7. 7.
    +15
    Tam bu sırada dışarıdan gelen kahkaha, çocuk, yüksek çığlık sesleri Melih'i yerinden fırlatır. Hoca Melih'e Sakin ol, hiçbir şey yok uzanmaya devam et. Melih dışarıda gölge gibi bir çok hızla hareket eden şeylerin olduğunu gözlemler, titreme ve terleme başlar. Hoca bir kaç el işaretinden sonra dua okumaya başlar, sesler gittikçe azalır. Melih yavaş yavaş işlerin ne kadar da ciddi olduğunu anlamaktadır. Hoca yerinden kalkarak kapıya doğru yönelir. Ey, kadim ve sadık dostlarım! Bana burada neler olduğunu, neden bu insanların eziyet gördüğünü öğrenin. dedikten sonra ufak bir esinti sonrası bir kaç camın patlaması ile birlikte bir anda sesler tamamen biter. Melih hocaya korku gözler ile bakarak Hocam bunlar nasıl olur? bunlar akla hayale sığmayacak durumlar. korkusunu dile getirmekteydi. Cafer Hoca Bak oğul! buraya seninle gelmemin nedeni bana el veren beni büyütüp hüddam eden el veren hocanın bana anlattığı bir hikayeden dolayı geldim. Benim hocam lukiyas cinlerini çok araştırırdı.Bir tanesi ile bile konuşup öğrenmek istediği bir konu vardı. Hocamın babalığı zamanın da cinlere karışmış ve annesini kurban etmiş. Annesini katleden cin kabilesinin lukiyas cin kabilesi olduğunu öğrenmiş. Benim de hocama olan borcumu bu köyü onlardan kurtararak ödeyeceğimi düşündüğüm için senin teklifini kabul ettim. Daha önce de burası ile ilgili duyumlar almıştım.. Melih iyice korkarak Kesin def edersiniz ama değil mi hocam? Hoca tok bir ses ile Allah(c.c), izni ile her türlü şerli varlığın üstesinden geliriz. Melih hafif bir soluk alır. Gün doğmaya başlar. Hoca hadi köyün camisine bir uğrayalım.
    ···
  8. 8.
    +19
    Melih kahvehaneden çıktıktan sonra gördüklerine inanamaz. Sokaklar tertemiz ne bir pislik nede bir ceset kalıntısı vardır. Suratındaki şaşkınlık ile beraber etrafa göz atarak ilerlemeye devam eder. Köy sanki başka bir köy gibidir. Biraz ileri de cami görünür. Hoca Melih'e dur işareti yaparak tek başına cami kapısına doğru ilerler. Melih telefonunu kontrol eder ama çekmediğini görür. Hocayı gözlemlemeye başlar. Hoca ellerini açıp dua etmeye başlar. Daha sonrasın da içeriye girer Melih ise sürekli sağına soluna bakarak içinde ki endişeyi gidermeye çalışır.Bir süre sonra hoca içeriden çıkar ve koşar adımla Melih'in yanına gelir.Oğul yürü hemen burada bulunan birinin yanına gitmeliyiz yürü!.Melih hocanın telaşını görünce artık burada kesin olarak kötü varlıkların olduğuna emin olur. Hoca; bak oğlum burası bildiğin gibi bir yer değil, burayı araştırmayı bırak girmemiz bile bizi nasıl bir bataklığa soktuğunu anlayamazsın. Burası Lukiyas Cinlerinin esir aldığı bir yer değil, burada Lukiyas kabilesinin lideri ölüdürülmüş.Ve bu lideri öldüren ise benim hocamın annesi... Dağda bir mezarlık var oraya gömülmüş lider cin ve domuz kapı açma büyüsü ile tekrar ölü cin çıkarılmış mezardan. Hızlı adımlarlar büyük bir evin bahçesine dalar hoca Melih ise duyduklarının şokunda bembeyaz kesilmiştir.
    ···
  9. 9.
    +17 -1
    Bahçe de bir amca oturmaktadır. Hoca hemen gidip elinden öper. Amca içeri buyur eder. Evin içerisin de bir çok tılsım, sembol ve kemik parçaları olduğunu görürler. Hoca direk lafa girer.\'\'Ey, Hamdullah amcacığım senin cinlerin ile konuştum cami de lütfen aydınlat bizi nedir ne değildir.\'\' Hamdullah amca bağdaş kurup oturduktan sonra. \'\'Bak evladım. Yıllar önce köy de bir Osman vardı. Buna bir kadın görüşmüş, senin hocanın annesi bu kadının ruhunu yıllardır yemişler çünkü liderlerini öldürmüş. Reenkarnasyon cinler için vardır. Enerji den yaratıldıkları için, bir başka bedene veyahut kendilerini öldürenlerin kanı, soyu olanlardan birini kullanabiliriler. Yani evlat demem o ki buraya seni Melih getirmedi. Bizzat Melih\'in ilgi çekmesini ve hoca araştırmasın da seni bulması aracı oldular. Senin hocan sana el verdi yani onun parçasını onun soyunu taşıyorsun. Asıl dertleri seninle bunların hepsi bir oyundu seni buraya getirmek için.\'\' Cafer Hoca şaşkınlığını gizleyemez. Melih duydukları karşısın da ise nasıl bir tuzağa düştüklerini hala kavrayamamıştır. Hamdullah hoca devam eder. \'\'Buradan çıkmanıza izin vermeyecekler, yıllardır onlardan korunurum burada kalır buradan çıkmam geceleri, fakat size yardım edeceğim burayı eski günlerine döndürmek istiyorum.\'\' Cafer Hoca zorluk derecesini sorar. Burada ki cinler şeytanın kanını içmeyi başarmış cinler burada yapacağımız ayinler veyahut def etme seansları sadece onların gülünç duyduğu bir olay olur. Sakin olacağız 45 gün sonra mefra kapısı açılacak. ( Mefra Kapısı; \'Müslüman cinlerin dünya üzerin de kutlu doğum haftası için bir araya toplandığı, kuran okuyup, birlikte namaz kıldığı her sene yapılan bir dönencedir.\' Kapı açılacağı zaman eski yaşlı hüddamı olduğum bir cin dostum var onu Nusaybin Cinleri ile konuşması için onu göndereceğim yardım isteyeceğiz köyden def etmek için\'\'.
    ···
  10. 10.
    +18
    Nusaybin Cinleri en güçlü müslüman cin kabilesidir. Hamdullah hoca 45 gün boyunca bu evde dayanmaları gerektiğini fakat çok zor olacağını, dile getirir. Melih artık pgibolojik olarak da yıkılmış vaziyettedir. Cafer Hoca, sana bir şey olamayacak temennilerini sunsa da Melih korku ve ölüm pgibolojisine girmiştir artık. Akşam yavaş yavaş çökmeye başlamaktadır. Etrafın sessizliği gece olacakların habercisi değil kanıtı gibidir. Hamdullah hoca örtülü olan bir kapıyı açar ve Cafer Hoca ile Melih'i o odaya alarak, istiraat duyacakları hiç bir ses karşısın da Cafer Hoca'ya da tembihleyerek nefsini kaybetmemesini sağlamasını ister. Cafer Hoca bile bunca yıllık hocalığına rağmen kendisini bu kadar güçsüz hissetmektedir. Melih hızlı bir şekilde uyuyarak sabah olmasını istemekteydi. Cafer Hoca'ya yatacağını söyleyerek direk arkasını dönüp uyumaya çalışmaya başladı.1-2 saat kadar sonra evde bir şeyler kırılmaya başlamıştı. Ama odaların da bir hareketlilik yoktu. Sanki evin içerisin de bir savaş vardı. Hamdullah Hoca'nın yardım çığlıklarını duymaya başladılar. Melih yardım etmek için kapıya atılsa da Cafer Hoca onu tutarak. ''Hiç bir şey olduğu yok , bizim ile alay ediyorlar şuan bizi kışkırtmaya çalışıyorlar. Sakin ol ve tekrar yat diyerek temennide bulunarak Melih'i tekrar yerine yatırdı.'' Sesler uzun süre devam etti, yalvarış yakarış sesleri, hatta hocasının sesini bile duyan işkencelere maruz kaldığı sesleri bile duymasına karşın Cafer Hoca metanetini bozmayarak sakin bir biçim de oturup dua etmeye devam etti. Sabah olduğun da ise Hamdullah Hoca kapıyı açarak, gece hareketli geçmiş olabilir sizin için odadan çıkmadığınız için teşekkürler diyerek kahvaltıya davet etti. Kahvaltı sırasın da Melih iradesinin iyice düşük olması nedeni ile sofrada bir takım haşereler görmeye sineklerin suratını kapladığını görerek ani hareketler yaparak sofrayı devirdi. Hocalar ellerinden tutarak sakinleştirmeye çalıştı fakat Melih giderek pgibolojik olarak delirme düzeyine yaklaşmıştı. Hamdullah Hoca, Cafer Hocaya dönerek bu gece o ağın tepesine gideceğiz ve ne istediklerini her şeyi öğreneceğiz! Cafer Hoca bunu kabul eder fakat Melih gelmek istemese de evde yalnız kalma fikri daha da korkutucudur.
    ···
  11. 11.
    +22
    Akşam gelip çatmıştı. 2 hoca da gerekli malzemeleri hazırlar iken Melih bir köşe de onları izlemekteydi. Bir çok tuz, okmuş pirinç, et parçaları, kemikler çantalara koyulduktan sonra yavaşça kapıya doğru yöneldiler. Hamdullah Hoca Melih'e metanetli olmasını göreceği, duyacağı şeylerden önce Rahman ve rahim olan Allah(c.c) sığınması gerektiğini tembihliyordu. Cafer Hoca ise kendisinden çok onunla gelen Melih'e bir şey olmaması için dua etmekteydi. Kapı açtıkların da bahçenin rotasında 4 tane boynu kegib biçim de bir at, atların üzerin de lukiyas cinlerinin sembolleri ve ters haç işaretleri bulunmaktaydı. Dualar okuyarak bahçeden çıkarak dağ yoluna doğru ilerlemeye başladılar. Etraf o kadar karanlıktı ki gaz lambasının ışığı resmen sönük kalıyordu. Zifiri karanlıktan gelen gülme sesleri, bağırışlar eşliğin de yollarına devam ediyorlardı. Dağ girişine doğru girerken uzaktan bir ev görünüyordu. Hamdullah Hoca parmağı ile işaret ederek bakın işte Osman'ın evidir o ev dedi. Evden yüksek çığlık sesleri kapı ve pencere kapanmaları, ışıkların açılıp kapanması gibi net belirginlikte olaylar gerçekleşmekteydi. Hamdullah Hoca, Melih'i ortalarına alarak yola devam ettiler. Ağaçların yoğunlaşmaya başladığı bir sırada bir gelin göründü. Cafer Hoca ile birlikte Hamdullah Hoca Melih'in yere bakması konusun da hemen uyardılar. Melih titriyor ağlamamak için kendini zor tutuyor, zar zor dua okuyabiliyordu. Melih olduğu yöre diz üstü çöktü. Cafer ve Hamdullah Hoca, gelin giysili kızın yanına giderek, ibranice ve Latince konuşmaya başladı. Gelin ; Bura da hak yok, buradan kurtuluş yok, burada ölüm var! bağırması ile bir anda ortadan kayboldu. 2 hoca da olacakların farkındaydı çok zorlu bir gece onları bekliyordu. Melih'e destek olarak yerinden kaldırıp, mezarın yolunu tuttular. Etraflarının cinler ile sarıldığının farkındaydı 2 hoca da bir yandan okunmuş tuz ile yollu mühürlüyor, sağa sola kemikler atarak ta sadece konuşmak istiyoruz. Sizlere hediyeler getirdik diyerek yürümeye devam etmekteydiler. Bir süre sonra mezar uzaktan görünmüştü. Mezarın etrafında 2-3 metre kadar uzunluktaki siyah varlıklar bulunmaktaydı. Hamdullah Hoca dualar okuyarak mezara doğru ilerledi siyahlıklar kayboldu. Mezara baktığında ise Cin mezar küpü açıldığı, ve bir kağıt konulduğunu görmüştü. Kağıdı açtığında ise neredeyse dili tutuluyordu!
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +15
    Kağıtta kendi resmi, Lukiyas cin kabilesi liderinin ismi en tepe de, diğer yanda ise Cafer Hoca'nın resmi bulunuyordu. Ve altında şöyle yazıyordu. Topraktan olan Zahide ile evlendi Durhes, oldu toprak ile ateşten bir çocuk adı Hamdullah, Zahide den olma Fikri öldürüldü tek kan olsun, eli kalan Cafer'den almaya. Lukiyas cin liderinin melez oğluydu Hamdullah Hoca, kardeşi Fikri öldürülmüştü Lukiyas cinleri tarafından el verdiği Cafer Hoca kurban edilip Hamdullah Hoca'nın bedenini ele geçirecekti Durhes! Hemen kağıdı evde hazırladığı büyülü suya atarak yakmaya çalıştı fakat toprağın ani kayması ile elinden kaydı kağıt, Cafer Hoca koşarak yardım etmeye çalıştı. Yukarı çekti, gözlerinde ki şaşkınlık korkutmuştu Cafer Hocayı. Hızlı bir biçim de Melih'in de koluna girerek dağdan aşağıya doğru koşarak inmeye başladılar. Etrafların dan bir sürü gülme ve korkunç sesler geliyordu. Bir kaç adet ile başlayan taş ve tahtalar, daha sonrasında dahada yoğun bir hal alıyordu. Melih korkudan ağızını açamıyordu. Hamdullah Hoca, Cafer Hocanın sorularına şaşkınlık ve korkusundan yanıt bile veremiyordu. Köyün meydanına geldiğin de ise bir sandalye de her tarafı çivilenmiş olan Fikri yi görürler. Melih çığlık atarak koşmaya başlar karanlık bir sokağa doğru, Cafer Hoca ne yapacağını bilemez ve olduğu yere çöker, Hamdullah Hoca ise ağlamaya başlayarak cinlerine seslenmeye bağırmaya başlar. Tüm cinlerini toplayarak lanet ederek dağa doğru tekrar gitmeye çalışır, fakat Cafer Hoca engel olur sakin olmasını ve neler olduğunu anlatmasını istese de Hamdullah Hoca'nın gözünü intikam ve öldürme isteği bürür. Cafer Hoca ne yapıp edip, Hamdullah Hoca'yı az daha sakinleştirmesiyle beraber Melih'i bulmak için peşinden gitmeye ikna eder o yöne doğru hızlı adımlar ile ilerlemeye başlarlar.
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç:13. Entry
      ···
  13. 13.
    +19
    2 Hoca da ne kadar bağırırsa bağırsın Melih'den ne bir iz nede ses vardı. Hamdullah hoca cinlerin den Melih'in yerini göstermelerini istedi. Boş bir evin ahırına saklanan Melih'i buldular fakat Melih'in aklı dengesi artık normal düzeyde değil idi değişik el hareketleri ve titremeler ile nöbetler geçirmeye başlamıştı.Bu işi 44 gün daha beklemek imkansız olduğu açıktı. Hamdullah hocaya neler olduğunu kağıtta neler yazdığını söylemesini istese de eve kadar sabır etmesi gerektiğini anlamıştı Cafer Hoca. Eve vardıklarında evin kapının ardına kadar açık olduğunu ve evin mahvolmuş ve evin darmadağın hali ile karşılaştılar. Hamdullah Hoca sakin bir biçim de Melih'i odaya çıkararak yatırdıktan sonra, salona Cafer Hoca'nın yanına dönerek her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattıktan hemen sonrasın da Cafer Hoca nasıl bir yol izleyeceklerini sordu. Bir plan yapmaları gerekiyordu! Bir melez çok değerliydi eğer kendini yok etmek ile tehdit ederse Durhes beden bulamayacak ve ölü olarak kalmaya devam edecekti. Lukiyas Cin kabilesi bunu istemeyecektir diye düşünerek. Eğer seni ve Melih'i rahat bırakmayı kabul edip sözleşmeyi kabul ederler ise bedenimi onlara teslim edeceğim. Cafer Hoca böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceğini Allah(c.c) izni ile onları bu köyden kovmak için güçlerini birleştirmeyi öneriyordu ki, kapılar bir anda kapanmaya başladı. Pencereler tuzla buz oldu elektrik gitti ve zifiri bir karalık oluştu. Metal bir ses hafif ve yavaşça adımlar ile ilerlediğini hissettirecek bir şekil de salonda olduğunu belli ediyordu. 2 Hocanın da neredeyse nutku tutulmuştu ki kıpırdayamıyorlardı. Ve ibranice olarak ; Kanımdan olan, toprak ve ateşin beden bulmuş hali ben senin le kardeşim Bukheş, bizimle ol bize ver yanındaki pis topraktan olanı diyordu. Hiç bir zaman böyle baskın bir enerji hissetmemişlerdi resmen etleri kemiklerin den yavaşça ayrılıyormuş gibi hissediyorlar çektikleri yoğun acı dışarıya vuralamayacak kadar fazla olup taşlaşmış gibi duruyordu bedenleri. Bir anda ışıklar gelip bağları çözülmüş gibi yığıldı yere hocalar.
    ···
    1. 1.
      0
      Devamm kanka
      ···
  14. 14.
    +15
    Kendilerine geldiklerin de sabah olduğunu Melih'in yanların da oturduğunu üstlerini örttüğünü gördüler. Melih dün gece neler olduğunu onu neden çağırmadan gittiklerini sordu. Hocalar birbirlerine bakarak şaşkın bir şekilde sen bizim ile geldin dediklerin de, hayır ben tuvalete girdiğim de gitmiştiniz ben de sizin gösterdiğiniz odadan hiç çıkmadım gece yine cam patlama sesleri, çığlıklar duydum ama odadan ayrılmadım dediğin de nasıl bir oyunun içine düştüklerini artık bu dehşet daha da önlerindeydi. Hemen plan yapmaya koyuldular, mefra kapısının açılmasını beklemek tamamen intihar idi, bu yüzden cinler alemine geçmek için tılsımlı kapıyı yapıp direkt olarak Nusaybin Cinleri ile görüşmek en mantıklı ve kurtarıcı yol olacaktı. Hamdullah hoca kapının açılıp geçilmesi için gerekli tılsımlı büyüleri kağıda nakşeder iken, Cafer Hoca'da Melih'e yapması gereken ve okuması gereken duaları veriyordu. Ev aynalar ve gerekli büyüsel materyaller ile doluydu, rahat bir biçim de kapıyı açacaklarını biliyorlardı. Sorun şuydu ki oraya gittikleri zaman Nusaybin Cinleri'ni bulmaktı. Yansıyan dünya olarak da bilinen cin dünyası çok fazla kötü ve şerli cinden oluşuyordu.Bu yüzden Müslüman cinler ile beraber geçerek direkt olarak Nusaybin Cinlerini bulmayı hedefliyorlardı. Akşama az bir süre kalmıştı karınlarını doyurduktan sonra, gerekli işlem için salon hazırlanmıştı. Cinler insanlar ile semboller ile iletişme geçtiği için konuya tarafsız gözlemleyen bilen bir cin ile gitmek Nusaybin Cinleri ne karşı daha güvenilir olarak görünmekti. Akşam ezanı vakti geçtikten sonra Hamdullah Hoca, cinler alemine geçmek için seansa başlamıştı. Melih bir köşede çökmüş Kuran-ı Kerim'e sarılarak dualar okuyordu. Evin içerisinde kasvetli bir enerji yükseliyordu. Bir kaç dakika sonra aynaların hafif hafif titremeler başladığı etraftaki dumanlı loş ortamın yüksek oranda arttığı görülmekteydi. ve Hamdullah Hoca üstünü örterek cinler alemin de gözlerini açtı.
    ···
    1. 1.
      0
      Seri seri
      ···
  15. 15.
    +20
    Etraftaki boğuk hava yüksek oranda ki enerji bedenini zorlasa da yavaşça ayağa kalktı Hamdullah Hoca, yanındaki Müslüman cin olan vetef ona yolu gösteriyordu. Etraftaki şerli ve şeytana tapan cinler onlar ile alay etmek istese de topraktan olanı koruyan Müslüman bir cin olduğu için geri duruyorlardı. Kısa süre sonra bir dişi cin ile karşılaşırlar. Hamdullah Hoca olanı biteni anlatır ve Nusaybin Cinlerinin kendisine yardım etmesini istediğini Allah Rızası için dile getirir. Bir süre daha cinler aleminde durması çok sakıncalı olan Hamdullah Hoca geri dönmesi gerekmektedir. Yarın gece ona bir elçi geleceğini ve yanıtlarını belirteceği cevabını aldıktan sonra cinler aleminden çıkar. Olanı biteni anlatan Hamdullah Hoca, artık lukiyas cinleri yaptığımız şeyi biliyor. Onlar Müslüman cinlerden nefret eder ve bize daha hırçın bir biçim de yanıt verecekler dedikten sonra herkese tılsımlı muskalar vererek sabaha kadar dualar okumasını ister. Cafer Hoca ile Hamdullah Hoca'nın böyle bir durumu kaldırabilmesi olağan iken Melih ise korkudan tir tir titriyor, pencereden geçen gölgeleri ve evin etrafından gelen sesleri duydukça daha da iradesini kaybederek boşluğa düşüyordu. Gece 2 suların da elektriklerin gitmesi ile iyice ürpertiler artmaktaydı. Evin üst katın da, kırılan tabak sesleri, bardak sesleri artar iken bahçe de ise çığlık sesleri, yardım sesleri daha da yükselmekteydi. En son olarak Melih halüsinasyon görmeye başlar. Küçükken kaybettiği kız kardeşini pencere de görünce, pencereye doğru yönelir ve pencereyi tam açacak iken kulağın metalik bir ses duyar. Onu biz öldürdük, çığlıklar atıyordu! Hadi dışarı gel intikamı al. Melih bunu duyar duymaz kapıya yönelip dışarı attı kendini arkasından koşarak bahçe de yakalasalar da Melih'i artık güvenli yerden çıkmışlardı. Evin kapısı bir anda kapandı üstlerine yağan taşlar vücutlarına ciddi zararlar verecek düzeydi. Hep birlikte köydeki diğer yaşayan ilk köye girdiklerin de gördükleri amcanın evine doğru yol aldılar. Hamdullah hoca dualar okuyarak ilerlese de, atılan taşlar durmuyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      inanmasakta sarıyor devam
      ···
    2. 2.
      0
      inanmasakta sarıyor devam
      ···
    3. 3.
      0
      Sarsakta inanmıyor devam
      ···
    4. 4.
      0
      inanmasakta sarıyor devam
      ···
    5. 5.
      0
      Tutar rez
      ···
    6. 6.
      0
      Hızlı yaz kanka lütfe
      ···
    7. 7.
      0
      Devamsada sarıyor inan
      ···
    8. diğerleri 5
  16. 16.
    +15
    Amcanın evinin önüne geldiklerin de dış kapıya ölü bir vaziyette asılı olduğunu gördüler. Başka yöne doğru koşmaya başladılar zifiri karanlıkta birbirlerini ne kadar sıkı tutsalar da ani hareket eden biri bu bağdan kopacağı aşikardı. Hamdullah Hoca bağırdı durun diye. Kendilerini Ali Bey'in konağına attılar. içeri de bir gaz lambası bulup yaktılar bir odaya girdiler. Dualar okuyarak boyunlarındaki muskaları tutarak kendilerini güven de hissetmeye çalışıyorlardı. Fakat ev resmen göçüyor gibiydi kapı sürekli zorlanıyordu. içeriden ben onu sevmiyorum diyen bir kız sesi duyuluyordu. Beni rahat bırakın ben onu sevmiyorum kurtarın beni diyordu. Melih ne kadar korksa da bir kızın tek başına bu evde olmasını düşününce hareketlenmek istedi. Cafer Hoca çok kızgın bir şekil de artık aldanma nefsini teslim etme sakin ol bunlar onların oyunları anla sadece dua et ve biz ne söylüyorsak onu yap diyerek Melih'i yerine oturttu. Cafer Hoca çok sinirlenmişti kendilerini böyle aciz bir durumda görmek canına tak etmişti iradesi ve iman dolu hali geri geliyordu. Hüddam cinlerini çağırdı ve Hamdullah Hoca ile güçlerini birleştirip etrafların da bir cin taifesi ile ilerlemeye başladılar. Konaktan çıkarak dağa doğru yol aldılar. Bu kadar düşmüşken daha önce böyle kuvvetli olamamaların nedeni neydi diye düşünüyordu Melih içinden, fakat şuanda korkusuzca arkalarından ilerliyordu. Orman da gördükleri ise daha da vahimdi. Her sevdiği bir akrabasının yılanlar tarafından sarılık hallerini gördükçe onlara doğru koşmamak için kendini çok zor tutuyordu. Cafer Hoca ; Ey, şeytanın çocukları sizden korkmuyoruz çıkın karşımıza bağırışından sonra etraflarında ki yığılma resmen 100 katı fazlaydı.
    ···
    1. 1.
      0
      Seri yaz amk 40 dk sıçtın mı amk
      ···
  17. 17.
    +14
    Arkadaşlar 12 den beri aktif olarak yazıyorum. Arada mola veriyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      Verme bin heyecanlandim
      ···
    2. 2.
      0
      Ölüyorum merkatan hadi başlakdodndlmd
      ···
  18. 18.
    +19 -1
    Etrafların da o kadar çok Lukiyas kabilesinden cin vardı ki artık buranın kaçacakları son yer olduklarına inanmaya başlamışlardı. Yanlarında ki hüddamı oldukları cinlere kaçmalarını söyleseler de onlar beraber ölmeyi tercih ediyorlardı. Dualar eşliğin de saldırmaya hazırlanır iken, bir kafir cin görkemli bir şekilde öne doğru yürüdü. Kafir cin ; ''Ben bukheş, babam dan sonra kabileye liderlik eden cin benim. Bir büyü yapıldı ve bu büyü gerçekleşecek babam Hamdullah'ın bedeninde dirilecek ve sen topraktan olan, sen öleceksin!.Melih bu kadar yoğun enerjiye dayanamayarak bayılmıştı. Cafer Hoca ve Hamdullah Hoca aynı anda ;Allah'tan başka kimseden korkmayız, onun yolunda öleceğiz!''. Kafir cinler saldırmaya hazırlanır iken bir ses duyuldu. Çok sakin adımlarla yürüyen bir çocuktu bu, gözlerinin biri kıpkırmızı biri ise simsiyahtı, ne olduğuna anlam bile verememişti 2 tarafta. Çocuk sakin bir biçim de gelip tam ortalarına oturdu. Bir süre kimse ses çıkaramadı kafir cinler sürekli olarak hareket halin de olması çekindiklerini gösterir bir hareketti. Bu çocuk nereden çıkmıştı? kimdi? o tür gözler neyin nesiydi? Bir çok soru vardı akılların da hocaların ama ikisinin de, en büyük istekleri Melih'in buradan sağ salim çıkmasıydı. Bir süre daha geçtikten sonra çocuk ayağa kalktı ve bağırarak Min henus vicel heluk diyerek bağırmaya başladı. Rüzgarın şiddeti inanılmazdı neredeyse oldukları yerde kasırga çıkacaktı. Çocuk bir anda yüzünü Cafer ve Hamdullah Hoca'ya doğru döndü. Çok korkutucu bir ses ile Size cevap getirdim! dedi.
    ···
  19. 19.
    +19
    Hamdullah hoca anlamıştı yardım istediği Nusaybin Cinlerinin gönderdiği elçiydi bu çocuk, ama bir çocuktu. Herkes bir anda çocuğa doğru dönmüştü. Çocuk aynı korkutucu ses ile; ''Siz topraktan olan secde ettiklerimiz, Nusaybin Cinler'i yanınız da!. Bir anda her taraf siyah duman ile kaplanmıştı. Siyah çarşaflar için de binlerce cin sarmıştı etraflarını. Bukheş güler bir ses tonu ile ;Hahahaha! Sizin gibi güçsüz varlıklar mı bize karşı çıkacak!''. inanılamaz bir gürültü ilen kükremeye başladı bukheş ortalık resmen tozla duman oluyordu. Lukiyas cinleri alev alıyordu. Gerçek suretleri ile görünmeye başladılar. Ne büyük bir enerji ne büyük bir güçtü öyle, hocaların burunları kanamaya başladı. Enerjinin yoğunluğundan ağaç ve çimlerde ateş çıkmaya başladı. Nusaybin kabilesi en güçlü müslüman cin kabilesi, diğer tarafta ise şeytan kanını içen kafir cinler içinde ki en güçlü kabilenin savaşı tüm dengeleri bozabilirdi.
    ···
    1. 1.
      +3
      Arkadaşlar 12'den itibaren devam etmekteyim mola zamanı, gece 12 itibari ile sabah 6 ya kadar devam edeceğim. Esen kalın!
      ···
      1. 1.
        +1
        zütümüz tutuşsun diye gece yazacaksın dimi bin
        ···
    2. 2.
      0
      Hay aq tamda en guzel yerinde
      ···
    3. 3.
      0
      Ws atacaklar amk müslo alır
      ···
    4. diğerleri 1
  20. 20.
    +5
    Arkadaşlar gün içinde de yazdım.Tam 12 de başlayacağız ve sabah 6'ya kadar devam edeceğiz.
    ···
    1. 1.
      0
      Pnp kaç saattir bekliyoz ama biraz daha erkene çeksen çok daha iyi olur
      ···
    2. 2.
      0
      Devam devam
      ···
    3. 3.
      0
      Hadi panpa hadi aq 1.5saat oldu
      ···
    4. 4.
      0
      bin saat 4 oldu hani
      ···
    5. diğerleri 2