+2
Buradan itibaren Eren'in gözünden anlatıyorum
--- Eren ---
Dün gece yorulmuştum. Ailemi düşündüm istanbul'da olan ailemi en son aramız iyi değildi aslında ailem
ayrıydı tek çocuk bendim ve annemle Ünye'de yaşıyordum ortaokulda Berke ile tanışmıştım. Şerefsiz iyi
çocuktu ha. Hala internet kafaye kaçtığımız günleri hatırlıyorum ne güzel günlerdi be !. Babam ise
istanbul'da tek başına yaşıyordu. Bana her ay para gönderirdi yaz ayında onun yanına gider istediğim
herşeyi yapardım. Onları barıştırmayı denedim ama olmadı. En son annem babamın yanına gitmişti
babamla zaten uzun süredir görüşmemiştim annemle de kavga etmiştik. Onları çok özledim acaba
hayattalar mı ? Hayatta iseler onları birdaha görebilecekmiydim ?. Yinede soğukkanlı kalmalıydım bu
zamanlarda bana en çok lazım olan şey cesaret ve soğukkanlılıktı. Bunları düşünürken uyuyakalmıştım.
Sabah bir bağrışmaya uyandım. Aniden yataktan fırladım ses arkadan geliyordu ve evin içinde değildi.
Silahımı elime aldım emniyetten çıkardım dışarıda birisi vardı. Hemen pencereye koştum bu bu Berkeydi
dışarıda ne yapıyordu ? Birkaç aylağı devirdiğini gördüm ikişer üçerli merdivenleri indim kapıyı açtım.
Berkeye baktım arkasında aylak vardı kafasına nişan aldım aylak tam onu ısırıyordu ki onu vurmuştum.
Düşündüğüm gibi oldu ve mermi adamın kafatasında kaldı mermi geçseydi Berkeyide öldürebilirdim.
Bunları babamdan öğrenmiştim hobi olarak avcılık yapardı birkaç defa Ünye'ye gelmişti ve burada çulluk
avlamıştık beraber sürekli açıdan bahsederdi hangi açıdan vurmam gerektiğini hatta uzun mesafelerde
bağıl nem ve rüzgarın yönünü saptamayı bile öğretmişti. Bunları öğrenmeme ne gerek vardı keskin
nişancımı olacaktım ? işte birgün dünyanın sonu gelip dostunu kurtarman gerekirse bunlar işe
yarayabilirdi. Berke arkasına baktığında aylak çoktan ölmüştü. "Hadi devam et". Berke neden bunu
yapıyordu bilemiyorum ama son günlerde davranışları tuhaftı. Ailesini düşünüyor olmalıydı öcünüde bu
insan olmayan varlıklardan alıyordu. Önündeki aylakları vurmadım sadece ona arkasından ve yanından
yaklaşan aylakları vurdum. Uzun süre sonra temizlik işimiz bitmişti etrafta aylak yoktu. "Berke hadi yukarı
çıkalım yemek yiyip gideceğiz". Bir süre bana baktıktan sonra güldü ve yürümeye başladı. ileride bir ev
vardı sanırım ona gidiyordu. O bu hırsla dünyayı fethederdi onu bırakıp yukarı çıktım. Dün fazla bişey
yemediğim için midem isyan bayrağını çoktan çekmişti. Yukarı çıkıp mutfağa çantaların oraya yöneldim.
"Arkadaşın düşüncesiz davranıyor grubu tehlikeye atıyor farkındasın değil mi ?". Bu binbaşıydı filmlerdeki
klagib "grubunu düşünen asker" rolünü oynuyor gibiydi. "Bizim dün öldürdüğümüz aylak sayısından fazla
aylağı öldürdü". "Evet onu izliyorum ancak sese gelen aylaklar bizi tehlikeye atabilir onu neden buraya
getirmedin ?". Sessiz kalmayı tercih ettim o da birşey söylemedi yemek yedim. Biraz sonra Melisa aşağıya
geldi "günaydın" dedi. Günaydın diyerek karşılık verdim. Sağına soluna biraz bakındıktan sonra "Berke
nerde ?" dedi. Binbaşı "Sabah yürüyüşüne çıktı gelir şimdi". Melisanın ilk başta yüz ifadesi değişti sonra da mutfağa geçip birşeyler yedi. Artık gitme vaktiydi Erzurumda ki güvenli bölgeye gidecektik. Birazdan Berke geldi saçları aşağı düşmüş alnının bir kısmını kapatıyordu nefes alıp vermesi yorulduğunu gösteriyordu ve elindeki bıçağın tamamı kandı üstündeki tişörtte de kan lekeleri vardı silahın mermisi bitmiş olduğu belliydi. Biraz bize baktıktan sonra "Yol temiz artık güvenli bir yolculuk yapabilirsiniz". Yapabilirmisiniz mi ? O gelmeyecekmiydi ? Sanırım yorulduğundan böyle konuşuyordu. içeride binbaşıyla beraber gideceğimiz yolu kararlaştırıyorduk. Ben hızlı bir şekilde otobandan gitmemiz gerektiğini ve birkaç saate orada olacağımızı söyledim. O ise şehir içinden gitmemizi erzak toplayıp öyle gitmemizi söylüyordu.
Ben (Eren) : Erzağımız o bölgeye kadar yeterli hatta fazla bile neden kendimizi tehlikeye atalım ?
Binbaşı : Güvenli bölge yoksa mecburen şehre ineceğiz işimizi garantiye alalım.
Ben : Nasıl güvenli bölge yok kesin var demedin mi !
Binbaşı : Evet ama işler ters gitmiş olabilir olumsuzluk payını da düşünmeliyiz her ihtimal hayatta kalmak için.
Eren : Şehir merkezi kalabalıktır güvenli bölge yoksa gideriz.
Binbaşı : Eninde sonunda oraya gireceğiz za-
Berke : Bu şehrin nüfusu fazla orada birkaç dakikadan fazla hayatta kalamayız güvenli bölge tek şansımız.
Eren : Haklısın belki civarda kasaba köy ya da belde vardır. Merkeze gitmektense oraya gideriz.
Binbaşı : Pekala o zaman hadi gidelim.
Arabayı yine ben sürecektim sürücü koltuğunu yaklaştığım sırada.
Berke : Anahtarı bana ver ben sürerim.
Ben : Berke iyi değilsin.
Berke : Ben gayet iyiyim anahtarları bana ver zorla almak istemiyorum.
Anahtarları verdim. Bu manyağın ne yapacağı belli olmaz diye yan koltuğa oturayım dedim. Bu seferde Melisa durdurdu vay anasını sanki hiç işe yaramaz bir insan gibi ordan oraya attılar beni neyse. Arabayı çalıştırdıktan sonra gaza yüklendi koyduğumun dengesizi arkaya doğru yapıştım. pekekent sanki hollywood yıldızı gibi ne trip yapıyon oç diye içimden geçirdim. Yoldan geçerkende birkaç aylağa çarptı ne oldu buna böyle lan dün hiçbirşeyi yoktu bunun. Geçer bunlarıda atlatır dedim. Bir süre sonra arabayı yavaşlattı sonra durdurdu. Başını tutarak kendini dışarı attı bizde hemen dışarı çıktık tabi. Yere attı kendini hemen yanına gittim. Halsiz görünüyordu bugün birşey yememişti ondan olmalıydı.
Ben : Melisa arabanın bagajından su ve yemek getir. Ee öyle filmlerde ki gibi trip atarsan böyle oluyomuş dimi Berke Bey ?
Sırıttı ve ayağa kalkmaya çalıştı. Engelledim.
Ben : Şaka yapmıyorum bir iki lokma birşey ye güvenli bölge kaçmıyor.
Birkaç şey yedikten sonra sürücü koltuğuna geçtim. Melisa yine yanındaydı. muallak bide kendine sevgili yapmıştı ama güzel kızdı ha. Kontağı çevirdim ve yola koyulduk. Ara sıra aynadan arkaya bakıyordum Melisa sürekli onunla ilgileniyordu Berke ise yarı baygın gibiydi yemek yemesine rağmen düzelmemişti hasta olabilirdi ancak şimdi ilaç vermek istemiyordum yanlış birşey yapmamak için...
Tümünü Göster