-
1.
+35 -53-5 demeyelim şukuları ekgib etmeyelim panpalar eski başlık gibi istiyorum beyler hadiTümünü Göster
Panpalar salgın dünyanın sonu 2023 isimli hikayenin devamıdır. Hikayeyi ilk defa okuyanlar direk burdan başlasın. Önceki başlıkta hikayenin bir kısmını okuyanlar ise bölüm 3 den sonrasını okuyabilirler bölüm 3 ün son kısımlarını da okuyun oraları da atmamıştım sözlüğe bölüm 3 den itibaren başlayın (2. kez okuyanlar için)
--- Bölüm 1 ---
Adım Berke 23 yaşındayım. Ailemin ilk çocuğuyum küçük bir kız kardeşimde var. Annem babam ve kız kardeşimle beraber Ordu'nun Ünye ilçesinde yaşıyorum. Üniversite için şehir dışındayım ama artık okulum bitmişti telefondan gördüğüm yüzlerini artık gerçek olarak görebilecektim. Bir otobüse bindim ve ilçeye gidiyorduk. Cam kenarındaydım otobüs çok dolu değildi karşı şeritte trafik çok fazlaydı otobüs hızlıca gidiyordu ama trafik bitmiyordu epey uzun bir trafik vardı ve birkaç saatte ancak bitebilirdi. Ama insanlar neden aynı anda gitsinler ki bayram yada özel gün değildi bugün. Anlam veremedim kulaklığımı takıp geriye yaslandım ve uyumuşum. Sonunda yaşadığım ilçeye gelmiştik ilçede her zamankinden fazla bir yoğunluk hemen göze batıyordu. Evim şehrin merkezinde sayılabilecek bir yerdeydi. Ailemin bugün geleceğimden haberi yoktu onlara sürpriz yapacaktım. Sonunda evime gelmiştim özlemiştim evimi hemen kapıya doğru gittim ve zile bastım ev biraz büyük olduğundan kapı uzaktı yani kapıyı açmaları uzun sürerdi hep, bekledim ama kapı açılmadı. Bende üst katımda oturan birinin ziline bastım pencereden çıkıp "kimsiniz ?" dedi. Bende kapıyı açmasını anahtarımın olmadığını söyledim. Bulunduğumuz apartman 3 katlıydı her katta 3 daire vardı kalabalıktı ama diğerleriyle muhatap olmazdık genelde. Cebimi yokladım dış kapının anahtarını kaybetmiştim ama ev kapısının anahtarı vardı. Kapıyı açtım evet evde kimse yoktu. Telefonumun şarjı bitmişti zaten en son kontör de almamıştım. Telefonu şarja koyup odama gittim. Oda düzgün bir şekilde duruyordu. Üstümü değiştirdim otobüs yolculuğu beni hep yoruyordu. Biraz kestirmek için yattım birkaç saat sonra uyandım. Hava tam kararmamıştı. Haberleri izlemek için televizyonu açmak istedim ancak açılmıyordu ve televizyon tamirinden de hiç anlamazdım sanırım bizimkiler bozmuştu ya da ben açmayı beceremiyordum her neyse.
Birşeyler atıştırdım ve kanepeye uzandım acaba bizimkiler nerdeydi diye düşünürken en yakın arkadaşım Eren aklıma geldi. Evleri yakındı yanına gidebilirdim üstümü değiştirdim telefon ve anahtarımı aldım ve dışarı çıktım. Dışarıda anlam veremediğim bir gariplik vardı. Sanki biraz fazla kalabalıktı. Evimin önünden yol geçerdi ve yol araba dolmuş otobüs doluydu ne yani yaz tatili bu kadar erken mi başlamıştı ? ister istemez kalabalık gürültüde yapıyordu. Kestirme yoldan arkadaşımın yanına gittim. Eren'le çok ortak yönümüz vardı ikimizde bilgisayar hakkında çok bilgiliydik tabii oyunlarla da içli dışlıydık ortaokuldayken internet kafeye kaçardık beraber ama yinede benim notlarım her zaman ondan iyiydi ve üniversiteyi kazanmıştım sonuçta ama bunun bir önemi yoktu tabiki arkadaşımdı. Evleri zemin kattaydı cama tıklattım ve bekledim. Birazdan Eren çıktı :
Eren : Ooo kanka ne zamandır görüşemiyoruz nasılsın ?
Ben : iyiyim kardeşim dışarı gelsene hem konuşur hem özlem gideririz.
Eren : Tamam bekle geliyorum.
Birazdan Eren geldi sarıldık özlemiştik birbirimizi. Daha sonra hep yaptığımız gibi şehir içinden sahil tarafına doğru giderdik. Deniz havası bize iyi gelirdi. Eren'le baya konuştuk okuldan , hayattan bahsederdik güvenirdik birbirimize. "Şehir bu günlerde biraz fazla kalabalık" dedim. O da "Evet biliyorum ama nedenini bilemiyorum" dedi. ikimizde habersizdik bu durumdan ne olmuştu ki şehir merkezinden uzaklaşıyordu bunu öğrenmemiz gerekiyordu. Sahile gelmiştik tek tük insan vardı bir bank bulup oturduk ufka doğru baktım içimde bir sıkıntı vardı ama neydi bilmiyordum. 5 dakikalık bir sessizliği Eren bozdu.
Eren : Ee kanka üniversiteyi bitirdin ne yapıcaksın şimdi ?
Ben : Gemi mühendisliği düşünüyorum.
Eren : Bence iyi bir bölüm deniz ile ilgili bir okul zaten seversin denizi iyide para var.
Ben : Parasında değilim sevebileceğim bir meslek olsun yeter.
Eren : Doğru söylüyorsun da para da lazım ama bence.
Ben : Sevdiğin mesleği severek yaparsan para da gelir merak etme.
Bu konuşmadan sonra epey bir sessizlik oldu üstüme yorgunluk çökmüştü ve hava kararıyordu. Eren "hadi kalkalım akşam oluyor" dedi. Eve doğru yavaş adımlarla gidiyorduk ve üstümüzde bir karaltı gördüm.
Ben : Bune lan.
Eren : Karga işte dıbına koyim ne olcak.
Ben : Onu bende biliyorum dangalak bu kadar kargamı olur lan akşam akşam.
Eren : Karganın vaktimi olur gerzek istediği zaman uçar işte.
Durdum ve kargalara baktım üstümüzden geçiyordu yani Batı tarafına uçuyorlardı sanki göç ediyo gibiydiler ancak kargalar göç etmezdi bildiğim kadarıyla. Eren'i evine bıraktım ve bende eve gittim. Bizimkiler hayla gelmemişlerdi endişelenmeye başlıyordum. Sabahleyin onları bulmalıydım ama nasıl olacak hiçbir fikrim yoktu. Güneşin yüzüme vurmasıyla uyandım dışarıda akşamkinden daha fazla gürültü vardı. Pencereyi açtım ve sokağa baktım. insanlar sağa sola hızlıca koşarak gidiyorlardı arabalar sağda solda duruyordu. Trafik epey uzundu anlaşılan. Ama neden insanlar koşarak adeta kaçarak uzaklaşsınlar ki. Birazdan polis geldi aşağı inmek istemedim. Az sonra da Eren geldi. Bana baktı duraksadı. Ve sonra ciddi bir şekilde "toparlan burdan gidiyoruz hemen" dedi. Neden niçin demeye kalmadan yanında getirdiği sırt çantasını bana verdi. "Bak soru sorma sadece gerekli şeyleri al gidiyoruz" dedi. Dediklerini yaptım evde bulduğum erzakları aldım bir iki çeşit de kıyafet aldım ve bir aile fotoğrafını aldım ve hazırım dedim. Bana baktı ve bunu al lazım olabilir dedi. Uzattığı bir altıpatlardı. Eren'in yüzüne baktım büyük bir endişe ve korku vardı. Silah kullanmayı onla beraber öğrenmiştik lisedeyken fazla aksiyon oyunu oynardık ve şehre yeni bir atış poligonu açılmıştı bizde hemen gitmiştik. Bunun yanında at sürmeyi ve ok atmayı da biliyordum. Ama unutmuş olabilirdim en az 4 yıldır bunların hiçbirini yapmamıştım.
Çantayı sırtıma taktım eve son bir göz gezdirdim. Anahtarımı aldım kapıyı kilitledim ve aşağıya doğru hızlıca indik. Cebimi yokladım telefonumu unutmuştum. Eren "Bak artık hiçbir şey eskisi gibi değil artık herşey için geç burdan gitmeliyiz" dedi ses tonunda daha önce hiç duymadığım ciddilik vardı bu ciddilik onun karakterine tamamen zıttı önemli birşeyler olduğunu o zaman anladım. Kapıyı açar açmaz gürültü kulaklarımızı sağır ediyordu. "Eren bak soru sorma dedin ama bu kalabalık ne nereye gidiyoruz ?" dedim. Cevap vermedi. Durmadı da sürekli yürüyordu hızlıca. insanlar sürekli bağırıyordu "gidin hadi koşun" ne gibim oluyordu bilmiyorum ama bildiğim 3 şey vardı ailemi bulmak , burdan gitmek ve güvende olmak..
Eren hemen önümde gidiyordu sonradan fark ettim yerde yatan ya da bayılmış biri vardı. Koluna takıldım ve düştüm kafamı yerdeki parke taşına vurdum sanırım. Son gücümle Eren diye bağırdım ama beni duymadı ve bayıldım...
Edit : Yazım hatalarını ve mantık hatalarını söyleyin panpalar gözden kaçabiliyor -
2.
+2Panpalar gece okuyan pek olmuyo ama ben yinede uzun bölümleri atıyorum buyrun
-
3.
+6 -1--- Bölüm 2 ---Tümünü Göster
Uyandığımda küçük bir odadaydım. Yavaşca ayağa kalktım tarif edilemeyen bir susuzluk hissediyordum. Tuvaletten su içmek zorunda kaldım en azından musluktan içmiştim. Ardından çantamı aradım ama bulamadım yanımda hiçbirşeyim yoktu derken elimi belime zütürdüm. Silahım yoktu Eren gerekli dediyse gerçekten ihtiyacım olabilirdi ona güvenirdim bir bildiği vardı mutlaka odaya göz gezdirdim ve bir dolabın çekmecesinde buldum. Mermileride yerinde duruyordu. Şimdi tekrar eve gitmem gerekliydi cebimi yokladım evet anahtarım vardı dış kapıyıda bir şekilde açarım diyerek kapıdan çıktım. Burası bir hastaneydi yada bir sağlık ocağı olabilirdi. Hastanede kimse yoktu. Çok sessizdi bu sessizliği bozmak yürek isterdi ve bende ondan yoktu. Yavaşca ses çıkarmadan hastaneden çıkacaktım ve şehir merkezinden uzak duracaktım. Çünkü tahminen oralarda yine insanlar olacaktı ve sıkıntı olabilirdi. Ara sokaklardan eve gittim ve kapı açıktı. Yukarı doğru çıktım kapıyı açtım. Eve girdim acıkmıştım. Dolap çalışmıyordu içindeki bazı yiyecekler bozulmuştu. Hayla yenebilecek olanlardan yedim. Ailemi ve Eren'i düşünüyordum acaba ne yapmalıydım hiçbir fikrim yoktu. Kanepeye uzandım ve uyudum. Uyandığımda güneş tepedeydi akşam yorulmuştum. Silahımı belime taktım dışarıda küçük bir tur atacaktım. Dışarı
çıktım artık o kalabalık ve insanlar yoktu. Sadece insanların bıraktığı bavullar , çantalar , arabalar vardı. Bavulları kurcaladım çünkü yemeğim suyum yoktu yapmak zorundaydım ayrıca sahipleri de burda değil di ya da ben öyle sanıyordum. Bavulları çantaları kurcaladım bir çantanın içine yiyecekleri içi dolu pet şişeleri doldurdum. Korkuyordum sanki Dünya'da sadece ben kalmış gibi hissediyordum. Çantaları aldıktan sonra bana bir araç gerekliydi ve araba kullanmayı oyunlardan öğrenmiştim desek yeridir. Bazı arabalar çalışır durumdaydı. Onları almak hoşuma gitmesede terk edilmiş durumdaydılar. Ama şimdi almamam gerekiyordu önce eve gitmeliydim. Eve çıktım karnımı doyurdum biraz da su içtim. Ardından Eren aklıma geldi acaba nerdeydi. Acaba evde olabilir miydi ? Bakmaktan zarar gelmezdi. Silahımı aldım ve Eren'in evine doğru gittim. Yavaşca Eren'in evine yaklaştım. Kapının önünde biri vardı. Uzun süre sonra bir insan görmek beni rahatlatmıştı.
Ben : Merhaba birini arıyorum adı Eren acaba tanıyor musunuz ?
Adam : ...
Ben : Bakar mısınız ?
Dedim adam bana doğru döndü yüzü yara bere içindeydi giydiği tişört yırtılmıştı. Pantolununda da yırtıklar vardı. Aramızda 10 metre gibi bir mesefa vardı tahminen. Bana doğru önce yavaş sonrada koşar adımlarla gelmeye başlayınca korktum ve arkamı döndüğüm gibi koşmaya başladım. Yakınlarda bir site olmalıydı oraya saklanabilirdim. Pembe büyük bir binanın giriş kapısına koştum. Kapının camları kırılmıştı ama açıktı. içeri girdim ve adamı yavaşlatır diye kapıyı kapattım cam kapının büyük bir kısmını kaplıyordu ve içeri girebilirdi. Bunları neden düşünüyordum bilmiyorum vücudum fazla adrenalin salgılayınca sanırım biraz daha "akıllıca" düşünmeye başlamıştım. Uzun bir koridor vardı. Adam kapıda vakit kaybediyordu. Hemen yukarı doğru çıktım ilk kattaki ev boştu ama girmedim yukarı katlara doğru çıktım. Hangi kata geldim bilmiyordum. Kapısı açık bir odaya girdim. Hemen kapıyı kapattım. Sağlam bir çelik kapıydı. Silahım yanımdaydı ama durduk yere cinayet işleyemezdim. Kapının önüne küçük bir dolabı koydum. Üstüne de küçük bir sehpa koydum. Şimdi adamın gitmesini bekleyecektim. Odalara göz gezdirdim temizdi herhangi bir şey yoktu. Evden apar topar çıkılmış gibiydi. Herhangi birşey alınmamış eşyalar temizdi. Anlamadığım şekilde su akıyordu. Mutfağa gittim 2 tane çanta vardı. içini açtım içinde yemekler vardı cips konserve ve kuru gıdalar vardı. Anlaşılan hazırlık yapmışlardı ama neden bunları almadın gitsinler ki ? Daha da önemlisi neden evinden durduk yere gidesin ki ? Balkona çıktım ve dışarıyı seyretmeye başladım. Tahminen 4 ya da 5. kattaydım. Burdan şehri görebiliyordum. Yine Eren'le gördüğümüz tarafa doğru kuşların gittiğini gördüm. Bu sefer o kadar kalabalık değildi. Oraya gitmek ister miydim bilmiyorum ama orda önemli bir şey olabilirdi...
3-5 demeyelim şukuları ekgib etmeyelim.
Edit : Yazım hatalarını ve mantık hatalarını söyleyin panpalar gözden kaçabiliyor -
4.
+3Gececi tayfa için atıyorum liseliler sabah okusun xd
-
-
1.
0Hadi at 3. Ve 4. Bölümü
-
2.
0panpa 3. bölümü attım işim çıktı yarın sabah hızlıca part part atıcam bölümleri yazım hatalarını düzeltmeye çalışıyorum ayrıca açtığım ya da açacağım konuları tekrar editliyorum yanlışlarım var ayrıca bu hikaye için yeni şeyler planlıyorum kolay değil hikaye elimde var diye kolay sanmayın planlama yapmazsam yetişmez hikaye siz bu bölümleri okurken ben 8. bölümü de bitirmek üzreyim yarın ki atacağım bölümler değişik olacak
-
1.
-
5.
+6--- Bölüm 3 ---Tümünü Göster
Uyandığımda aşağıdan sesler geliyordu hemen balkona çıktım 2 kişi 1 kadını kovalıyordu. Kadın yardım istiyordu ne yapacağımı bilemedim. Kadına gittikçe yaklaşıyorlardı. Kadına bu tarafa gel diye bağırdım. Binaya doğru koşmaya başladı. Bende kapının önündeki barikatı kaldırdım. Kadın merdivenlerden koşar adım geldi. Hemen kapıyı kapattım. Adamlar kapıya vurmaya başladılar kapı deliğinden baktım bunlar beni kovalayan adama benziyordu. Kadın nefes nefese kalmasına rağmen konuşmaya çalışıyordu. Sakin olmasını dinlenmesini söyledim. Kadın ise onları öldürmemiz lazım dedi. Ben hiçbir şey diyemedim öldürmek mi ? Yapacağım son şey buydu sanırım.
Kadın : Bak olayları sana anlatırım ancak kesici bir şeyin ya da bir silahın var mı ?
Ben : Ee..şey..e..evet..v..ar al
Kadın : Tamam kapıyı aç ve kapının arkasına geç.
Dediğini yaptım kapıyı açtım ve 3 el silah sesi duydum. Ses çok yankılanmıştı. Bütün bina bu sesi rahat bir şekilde duyabilirdi. Adamları dışarıya attı ve yanıma geldi oturdu. Ben öylece boşluğa bakıyordum. Şaşırmıştım neden onları vurmuştu onlar neden kapıya vuruyordu bunu sormam gerekliydi. Biraz su içtikten sonra kadının yanına gittim.
Ben : Merhaba adım Berke dedim elimi uzatarak
Kadın : Merhaba adım Melisa sanıyorum ki beni bir suçlu ya da katil olarak görüyorsundur ?
Ben : O adamları neden vurdun ve onlar neden bize doğru koşuyorlar ? Ve siz kimsiniz neden buradasınız ?
Melisa : Onlar adam değil insan bile değiller onlar artık ısırılmış aylaklar. Hani şu izlediğimiz zombi filmleri varya işte o artık gerçek anladın mı ?
Ben : N... Nasıl y..yani ? şimdi... ??
Melisa : Bak onlar artık taze et isteyen canavarlar ben bir muhabirim. Buraya devlet tarafından son durumları bildirmek için gönderildim. Birkaç aydır bir salgın hastalık var ve etkileri şimdi yaygınlaşmaya başladı. Devlet bazı yerlerde karantina bölgesi oluşturacağını söyledi ama kesin değil yinede Sivil Örgütler'den beklentimiz var. Birkaç güne kadar devlet ile iletişim kurabiliyordum. Daha doğrusu ekibimiz vardı ancak saldırıya uğradı ben kaçtım diğerlerini bilmiyorum belki kurtulmuş olabilirler. Doğu bölgesi daha soğuk "aylaklar" oralarda yavaşlıyorlar soğuk onları etkiliyor. Ayrıca onlar sadece yemek yani taze et isterler gördükleri yerde seni kovalayabilirler sadece insan değil diğer hayvanları da yiyebilirler. Onları öldürmek içinde beyinlerine hasar vermen lazım ya da kafalarını vücutlarından ayır ölmez ama etkisiz hale gelir hiç yoktan iyidir öyle değil mi ? Sese karşı duyarlılar etrafta fazla aylak olmadığı için şanslıyız buraya fazla uğramıyorlar sanırım.
Ben : Peki "aylaklar" hakkında bu kadar bilgiyi nereden öğrendin ?
Melisa : irtibat kurduğum bir profesör sayesinde öğrendim. Bunlar aslında çok fazla şey değil ancak işe yarar şeyler.
Ben : Evime gitmeliyim.
Melisa : Burası değil mi ? Peki nerede ?
Ben : Burdan uzakta değil hemen ileride burdaki eşyaları toplayıp gidelim.
Kafam karışmıştı ona güvenebilir miydim ? Bana bu kadar şey anlatmıştı hepsini 5 dakikada uyduracak değil ya ! Bu kadın doğru birşeyler biliyordu ve bana yardım edebilirdi. Silah kullanabiliyordu o "aylakları" tam kafasından vurmuştu. Eşyaları topladım. Binadan çıktık ve eve doğru gidiyorduk.
Ben : Dur. Burada bir arkadaşım var onunla şehirden ayrılmak isterken kargaşada yaralandım şimdi onu ve ailemi bulmalıyım ayrıca onun bize yardımı olabilir.
Melisa : Pekala ama çabuk olalım heryerdeler.
Eren'in evine doğru gittik etraf temizdi sadece uzakta 1-2 tane "aylak" görünüyordu. Kapı açıktı içeri girdim. Belimdeki silahı çıkardım. Eren diye seslendim cevap gelmedi. içerideki eşyalar alınmıştı muhtemelen Eren'in aldığı eşyalardı. Odalara tek tek göz gezdiriyordum. Arka tarafta kalan küçük odada yerde kırmızılık vardı eğildim bu kan olabilirdi. Evet kırmızı ile kanı ayırt edebilirdim. Kan duvarda da vardı burda bir kavga olmuş olabilirdi tabiki emin olamazdım. Melisa dışarıdan beni çağırdı hemen yanına gittim. "Bak!" dedi. Etrafımızda 10 kadar "aylak" vardı. Durduk yere nerden çıkmıştı bunlar ?!. Hemen gitmeliydik ancak bizi görmemişlerdi bunu sessizce yapmalıydık yan taraftaki bahçede bir merdiven vardı. Hemen aldım ve duvara sabitledim."Hadi yukarı çık" dedim. "Tamam" dedi yukarı çıktı. Ardından ben çıktım. Aslında tam olarak buraya gelmiyorlardı ya da bir şey dikkatlerini çekmişti. Evlerin çatısından geçtik en son geldiğimiz evden atlamak zorundaydık. Yüksek değildi zorda olsa ikimizde atladık ve eve doğru gidiyorduk. Eve geldiğimde dış kapı bıraktığım gibi açıktı yukarı doğru emin adımlarla çıktım. Kapıyı açtım ve odama gittim şimdi bana bir sırt çantası gerekliydi. Dolapları kurcaladım ve en son Lisedeyken kullandığım büyük bir çanta buldum tam bir çöpçü gidiydim eski şeyleri atmaz bir gün kullanacağımı ve işe yarayacağını düşünürdüm ilk kez işe yaramıştı. Çantayı aldım ve diğer evden "çaldığımız" erzakları çantaya koydum konserve cips gibi uzun süre dayanmayan gıdalar vardı ancak idareli kullanırsak birkaç gün gidebilirdi. Erzak bulmalıydık nereden bulabilirdik hiçbir fikrim yoktu. Ben çantayı hazırlarken Melisa da balkondaydı dışarı yola bakıyordu sanırım. Yanına gittim :
Ben : Ne oldu ? Neyin var ? dedim (iyimisin diye sormak çok aptalca olurdu)
Yolu göstererek ;
Melisa : Bak buradan şehir dışına ya da bu şehirden herhangi bir yere gitmek istemişler ordaki arabalardan birşeyler almak zorundayız ne dersin ?
Ben : Bende yemeğim kalmadığı zaman almak zorunda kaldım birkaç şey bulabilmiştim çok saçma geliyor insanlar neden hemen kaçsın ki ?
Melisa : Anladığını sanıyordum. Durum ciddi insanlar karantina bölgesine gitmeye çalışacaklardır. Ya da soğuk yerlere gitmek isteyecekler bizde gitmeliyiz devletin durumunu bilemiyorum belki banttan yayın yapılıyordur arabaların radyosunu kullanalım bakalım yayın varmı
Sırt çantamı taktım evden çıkmadan Melisa yanına bir bıçak aldı tam "neden aldın ?" diyecekken aklıma aylaklar geldi konuşmadım. Aşağı indik silahım her zamanki gibi belimdeydi ancak kullanmamalıydım gerek yoktu ve Melisa'nın dediği gibi ses onları çekebilirdi ölmek için çok gençtim. Arabaları kurcaladık sahipleri olmadığı için şanslıydık bir toyota markalı araba buldum anahtarı gaz pedalının oradaydı sanırım düşmüştü. Aldım ve kontağı çevirdim. "Evet!" diye bağırdım Melisa'da hemen yanıma geldi mutluyduk artık gidebilirdik burdan. Radyoyu açtım sadece cızırtı birkaç kanal gezdim ve evet bir yayın bulmuştum ikimizde yayını dinliyorduk. Bir adam konuşuyordu.
Adam : Be..ni..duyan var... virüs... kont... kalın... sa *cızırtı sesleri*
Adamın söylediği şeyi ikimizde anlamadık. Sesi kegib bir şekilde duyuluyordu. Acaba devlet ne durumdaydı büyük ihtimal hükümet ayaktaydı bazı yerlerde karantina bölgesi oluşturulmuş diye düşünüyordum. Çünkü Melisa'da böyle söylemişti o benden daha fazla şey biliyor gibiydi ben habersizdim. Arabaya bindik Melisa "ben kullanırım" dedi. Onayladım inmişken bagajıda kontrol etmek istedim bagajı açtım bir okul çantası vardı. içini açtım içinde az miktarda erzak buldum ama bize yetmezdi çantalarımızı doldurmalıydık. Yakınlarda market olmalıydı şehir gelmeyeli değişmişti bazı yerlerde marketler kapanmıştı. Melisa arabayı dikkatlice kullanıyordu. Yol kenarında birkaç adam vardı ve araba sesini duyunca bizden tarafa yönelmiş arkamızdan koşuyordu Melisa'ya baktım sakin görünüyordu. Onun sakinliğinden cesaret aldım. Bir süre sonra bir market bulmuştuk market güvenli olmayabilirdi belimdeki silahı kullanmam gereken zamandı sanırım. Silahı elime aldım. Melisa'da evden aldığımız bıçak vardı. Yavaşca markete girdik bu zamanlarda her şeyi yavaşca ve sessizce yapmalıydık sanırım. Markete bizden önce birileri geldiği belliydi rafları tek tek baktım ve uzun süre dayanabilecek yiyecekleri aldım. Melisa giriş kapısı önündeki rafları kontrol ediyordu ben ise marketin arka tarafındaydım. Erzakları çantamı aldım Melisa'nın yanına gidiyordum ki...
Edit : Yazım hatalarını ve mantık hatalarını söyleyin panpalar gözden kaçabiliyor -
6.
+6Erzakları çantamı aldım Melisa'nın yanına gidiyordum ki birkaç adamın sesini duydum hemen eğildim ve adamları izlemeye başladım. Adamın birinde silah diğerinde ise levye gibi bişey vardı biraz uzaktaydı tam göremiyordum. Adamlar Melisa'nın yanındaydı ve hayla birbirlerini fark etmemişlerdi. Sonra adam Melisa'yı fark etti ve silahı ona doğrulttu. Adam "tek misin yanında başka biri var mı ?" diye bağırarak konuştu. Melisa benden tarafa bakıyordu elimle işaret ettim."Hayır başka kimse yok erzak toplamaya buraya geldim yemeğim kalmadı" dedi. Silahım elimdeydi başka şansım kalmamıştı dost canlısı gibi görünmüyorlardı. Melisa'ya işaret ederek levyeli adamı itmesini söyledim kafasıyla onayladı. Silahımı silahlı olan adama doğrulttum onu vurabilirdim. Ve tetiği çektiğim anda adamı omzundan vurmuştum Melisa'da levyeli adamı itti adam raflara çarptı ve raf üzerine devrildi. Hemen yanına koştum iyi gibi görünüyordu."iyi misin ? Sana zarar verdi mi ?" dedim."Hayır adamların üstünü kontrol et hemen gidelim burdan" dedi. Kafamla onayladım silahlı olan adamın silahını almak için arkamı döndüm ve sağlam bir yumruk yedim. Afallamıştım. Yere düştüm adam Melisa'ya doğru gidiyordu. Kolundan tuttu ve hızlıca raflara doğru attı. Adam Melisa'yı attığı tarafa doğru gidiyordu son anda adama bir çelme attım yere düştü. Yerdeki bıçağı aldım ve adamın göğsüne sapladım birkaç saniye homurdandı sonrada öldü. Adama bakıyordum onu öldürmüştüm evet ben öldürmüştüm ama bize zarar vermeye çalışmıştı. Melisa yere kıvranıyordu. Yanına gittim bacağı kanıyordu. Adamın yanında ki tişörtü parçaladım ve yaraya tampon yaptım. Kanamayı durdursam bile mikrop kapabilirdi eczane bulmam lazımdı yara için tentürdiyot bulmalıydım. Melisa benim suçluluk duyduğumu anlamış olacak ki "Doğru olanı yaptın sağol" dedi. Cevap vermedim veremedim. Konuşamıyordum. Burdan çıkmamız lazımdı çantalarımızı aldık Melisa zor yürüyordu koluna girdim arabaya gitmeliydik...
Panpalar bölüm 3 uzundu part part atabilirim uzun olan bölümler ve kötü haber işim çıktı maalesef geceyi bu enrty ile bitiriyorum eski başlık gibi trend yapıcaz beyler inanıyorum şukuları ekgib etmeyin bu arada siz bunları okurken ben 8. bölümü de bitirmiş bulunacağım hadi sağlıcakla kalın -
7.
+8Okuyonuz mu beyler ses verin ya da yazın aq
-
8.
+6--- Bölüm 4 ---Tümünü Göster
Arabaya doğru gittik etrafta tahmin edebildiğiniz gibi sese gelen aylaklar vardı silahım 6 mermi alıyordu ve birkaç mermisi olduğunu biliyordum ayrıca hepsini vuramazdım Melisa'yı yavaşça yan koltuğa bıraktım ve "öldürdüğüm adamın" silahını ona verdim. Arabaya bindim aylaklar arabaya çok yaklaşmıştı kontağı çevirdim araba çalışmıyordu. Öylece direksiyona baktım ve bağırdım "gibtiğimin arabası hadi çalışsana" diye hiddetlendim sanki araba beni anladı ve çalıştı gaz pedalını bastığım anda aylaklar cama vurmaya başladı ve kaçmayı başarmıştık. Yan koltuktaki "arkadaşımın" durumu iyi değil gibiydi. "Küfür için kusura bakma ne yapacağımı bilemedim" dedim. Bana baktı ve gözleriyle önemli değil gibi bir işaret yaptı şimdi bir hastane sağlık ocağı ya da bir eczane bulmalıydım. Şehri iyi biliyordum ancak birkaç yıldır çoğu şey değişmişti hatırladığım kadarıyla Batı tarafında bir eczane olmalıydı. Kurallar olmadığı için şanslıydım yinede arabayı çarpmadan kullanabiliyordum birkaç kez babamla alıştırma yapmıştım tek sorunum debriyajı bir türlü ayarlıyamıyordum vites değiştirmek zoruma geliyordu. Belkide bir otomatik vitesli araba çalarım diye komikçe düşündüm. Batı tarafına gitmişken bu kuşlarında neden o tarafa gittiğini öğrenmek istiyordum. Kısa sürelik yolculuktan sonra büyük bir eczane bulduk. içerisi camdı arabayı durdurdum bıçağı aldım çünkü önümde bir aylak vardı ! Onu sessizce öldürmek zorundaydım. Yavaşça adama doğru yaklaştım beynine bıçağı saplamak ne kadar zor olabilirdi ki ? Bıçak çok keskin değildi kafatasını parçalayabilirmiydi bilemiyorum. Bunları kısacak bir zaman diliminde düşündüm artık adamın yanındaydım aslında eczaneden uzaklaşıyordu ama tehlike yaratıyordu. Bıçağı ters şekilde tuttum ve adamın diz ile bacağının ortasına vurdum istemeden de olsa adamın sol bacağı yere geldi ve dengede duramadı tökezledi yani diz çöktü ve bana arkası dönüktü hızlıca kafasına bıçağı kafasına sapladım ve aynı hızla bıçağı çektim adam yere düştü. Emin olmalıydım adamı dönderdim ve bu sefer alnından bıçakladım bunu yaparken soğukkanlı olmam beni şaşırtmıştı sanki yılların seri katili gibiydim. Melisa ise arabadan bana bakıyordu. Eczaneye girdim girdiğim anda şaşırdım burada çok şey vardı demek ki hiç gelmemişlerdi buraya. Hemen ağrı kesici , antibiyotik , tentürdiyot , sargı bezi gibi şeyleri çantaya doldurdum. Tam eczaneden çıkarken aklıma arka taraftaki kapı takıldı. Melisa biraz bekleyebilirdi (mecburen) silahım belimdeydi artık elim istemeden belime gidiyordu tehlike hissediyordum çünkü. Kapıyı araladım kimse yoktu ve şansıma silah buldum bu silah Beretta 92 ye benziyordu zaten Türkiye'de de kullanılan dünyaca ünlü bir silahtı oynadığım savaş oyunlarının işine yarayabileceğini bilmiyordum doğrusu biraz ağırdı silahı elime aldım ve köşede bir ilk yardım çantası buldum bugün şans benden yanaydı onuda diğer elime aldım. Arabaya doğru gittim şimdi güvenli bir yere gitmem gerekiyordu burası şehrin iç tarafıydı. Arabaya bindim. "Durumun nasıl" dedim. "iyiyim idare ederim" dedi. Kafamla onayladım ve ilerledim. Hızlıca otobandan geçtim heryer aylak kaynıyordu anlaşılan ne kadar çok nüfus varsa o kadar aylak vardı. Bu yüzden kır gibi bir yere sığınmam gerekliydi ya da köy olur insan olmayan herhangi bir yer... -
9.
+1Ne ara okudunuz lan
-
10.
+8--- Bölüm 5 ---Tümünü Göster
Arabayı sağa çektim muhabir arkadaşımın durumu iyi değildi. Heryer etçillerle kaynadığından yarasına bakamamıştım. Etraf temizdi. Arabadan indirdim. Yarası ciddi görünmüyordu. Yarasını temizledim ve ilk yardım çantasını kurcaladım gazlı bez buldum. Tentürdiyot sürmek iyi değildi önce alkol ile temizlemek gerekliydi ancak ondan yoktu bunlarla idare edecektik. Gazlı bezle ayağını sardım. Durdum. Bir an bana baktı. Gözleri maviydi ? Ben nasıl fark etmemiştim ki bunu ? Bu günlerde çok dikkatsizdim. Teşekkür etti ağzımı açmadım kızlar konusunda iyi değildim. Bagajdaki erzaklardan birini aldım uzattım. Birşeyler atıştırdık ve artık gitmeliydik. Şimdi ne tak yiyecektim hiçbir fikrim yok hergün aynı şeyi söyleyip duruyorum fikrim yok , fikrim yok e yok çünkü ? Ailemi özledim Eren yok sadece tanımadığım bir kız var yanımda. Batıya gidecektim sadece merakımı gidermek için kendimi tehlikeye atacaktım evet bu kadar aptaldım. Arabayı ters yöne doğru sürdüm. Melisa "nereye gidiyorsun doğuya gitmeliyiz" dedi. Umursamadım bakmadım bile birazda erkekler trip atsın hep onlarmı atacak ?. Otobandan ara yola saptım. Burası şehrin zengin kısmıydı villaların yüksek katlı binaların tokilerin olduğu yer işte. Mesleğimi elime aldığımda buradan bir ev alacaktım ailemi yerleştirecektim oraya. Hep beraber mutlu yaşayacaktık. Ama demekki Tanrı'nın bizler için başka bir planı var ha ?...
Yolculuğumu arabaların kapattığı yolda bitirdim. Geniş bir yoldu ve her yerde arabalar , otobüsler vasıtalar vardı arabadan indim. Etrafa bakındım. Burası bana tanıdık gelmiyordu bir tabela ya da benzeri bir işaret bulmalıydım. Melisa'da araçtan inmişti "burda bişey yok arka taraftaki yoldan gidelim orada mutlaka benzinlik vardır" dedim. Bana baktı dikkatlice , kafasını yana eğdi. Bende ona bakıyordum aramızda 5-6 metre mesafe vardı. Ona verdiğim silahı yavaşca eline aldı. Silahı bana doğrulttu "Dur napıyosun sen! Beni vuracakmısın?". Bu kadar erkenmiydi ? Hiç savaşmadan tanımadığım biri beni öldürüp öylece gidecekmiydi ?. Tetiği çekti. Kulağımı sağır eden sesi duydum sonrası karanlıktı...
Uyandığımda çok büyük bir yerdeydim Eren'in evinin önündeki adam beni karşıladı.
-Merhaba beni kurtardın ve sende artık buradasın bak burada daha çok kişi var haydi onlarla tanış.
Burası harika bir yerdi bir panayır gibi biryerdeyim etraf ağaçlarla yeşilliklerle doluydu çocuklar etrafta oyun oynayarak koşuşturuyordu beni karşılayan adam arkamdan bana refakat ediyor gibiydi herkes kendi grubunu oluşturmuştu. Ben yanından geçtiğim herkes beni selamlıyordu bende başımı selam manasında eğiyordum . Ben buradaysam annem , babam , kardeşim , Eren neden yoktu ? Ben neredeydim ? Neden buradaydım ?. Yürümeye devam ettim bir kadın vardı selam verdim o da merhaba dedi. Ve konuşmaya başladı : -
-
1.
0Hadi lan
-
-
1.
0yeni geldim panpa
-
2.
0Yuh amk
-
1.
-
1.
-
11.
0Yürümeye devam ettim bir kadın vardı selam verdim o da merhaba dedi. Ve konuşmaya başladı :
-Lan gerizekalı !
-Ne off başım noldu ?.
Kafamı birinin yardımıyla kaldırdım göremiyordum gibi bişeydi. Arkamı döndüm ve yerde çürümüş bir ceset yatıyordu.
-Nerdeyim ben onlar nerde ?
-Kim nerde sadece ikimiz ve "dostlarımız" var burda.
-Dostlar mı ?. Kafamı diğer tarafa çevirdim ve bu bir insan sürüsüydü. Şimdi anlamıştım ölmemiştim. Ben bayılmıştım.. sanırım?.
-Hadi burdan gitmeliyiz.
Kafamı sağa sola çeviriyordum kendimde değildim bişeyler söylemeye çalıştım ancak tek yaptığım homurdanmak oldu. Gözümü kapatıp açtığımda bir tokat yedim. Okkalı vurmuştu. Lan ne oluyor diyip bende geçirecektim Melisa bana bağırıp duruyordu
-Hadi artık kendine gel.
Dedi ve bir tokat daha yapıştırdı aynı yere. Şok gibi bişey geçirmiştim ya da herneyse işte bugün gittikçe saçma ve anlamsız oluyordu. Kendime şimdi gelmiştim. Yerde yatan bir kadın beni ısırmaya çalışıyordu bu yüzden silah doğrultmuştu bende bayılmıştım ve silah sesinede bir sürü ısırgan buraya doğru geliyordu evet şimdi anlamıştım bunu anlamak için zeki olmaya gerek yoktu. Hemen arabaya bindim kontağı çevirdim yemedi yine çevirdim yine yemedi direksiyona vurdum yine denedim olmadı.
-Üzgünüm artık buraya kadar birazdan orada olacağız.
-Hayla ne diyosun sen! Arkadaki erzakları al arabayı bırakıyoruz.
-Ne erzakmı..Ha evet doğru orda olmak neyse.. boşver. Sanırım 5 dakika gibi bir sürede delirmiştim tokattan sonra kendime geldiğimi düşündüm demekki toparlanamamışım hayla. Çantaları aldım. O da silahı eline aldı koşabilir misin ? dedim. Denerim diye karşılık verdi. Arka taraftaki yoldan derenin olduğu tarafa doğru gidecektik ve dereden tekrar içeri dönüp eskiden tatil köyü olan bir yerde saklanıcaktık bol ağaç ve çalılık olan bir yerdi saklanmak için iyiydi. Ben önden Melisa arkamdan geliyordu. "Dikkat et sağında!". Sağ tarafımda çelimsiz boyu benim kadar aylak vardı çantalar elimdeydi. Ani bir hareketle karnına tekme attım yere düştü ve kafasına bir kurşun yedi ölmüş olmalıydı tekrar koşmaya başladık. Artık sokağın sonuna gelmiştik. Bu da ne?!. -
12.
+1Bu da ne?!. Burada da aylaklar vardı iki taraftan sıkışmıştık sağıma soluma baktım. Solda bir bina vardı hemen girip kapıyı kapattım. Biz yukarı çıkarken aylaklar kapıya vurmaya başlamıştı. Dar merdivenli bir binaydı Melisa yine arkadaydı yukarıda aylaklar olabilirdi sessizce çıktık zaten aşağıdaki aylak sesleri bizim ayak seslerimizi bastırıyordu ama ya yukarıdaki aylaklar aşağıdaki sese gelirse ? En üst kata çıktık burası daha güvenli olabilirdi çantayı yere koydum ahşap kapıydı. Kapıyı kıracaktım ve içeri girdikten sonra arkasına barikat koyacaktım. itfayecilerin taktiği işe yarayabilirdi. Sol ayağımı yere koydum kapının kilit kısmına yakın yerine sağlam bir tekme attım. Açılmadı. Bu sefer duvarın oraya kadar gittim hızlanıp omzumla kapıya vuracaktım. 3-4 metre gibi mesefa vardı hızlanıp vurabilirdim kapının kırılma sesini duydum bunu artık yapmalıydım. Melisa silahın namlusunu aşağıya doğru tutuyordu her ihtimale karşı. Gerildim derin bir nefes aldım. Koştum ve sağ omzumla kapıya vuracak iken...
-
-
1.
0dıbına koyam
-
-
1.
0ödeşmiş oluruz
-
2.
0Üstü kalsın demiştim
-
1.
-
1.
-
13.
+1Gececi tayfa için kısa bölüm atıyorum
-
14.
+8Okuyonuz okuyonuz şuku atmıyonuz ayıp oluyo beylerTümünü Göster
--- Bölüm 6 ---
Tam kapıya vuracaktım ki kapı açıldı bende bodozlama şekilde evin içine girdim ve koltuğa resmen "uçtum" Melisa silahını aldı ve içeri girdi. Silahı adama doğrulttu "sende kimsin ?". Koltuk yere düşmüştü bende arkasındaydım.
Vay anasını bugün iyi ben ölmedim diye söylendim. Adam bana doğru yaklaştı gözüm bulanık görüyordu.
Adam : Berke sen misin ?
Ben : Siz kimsiniz ?. Dedim doğruldum hayla tek parçaydım kemiklerim sağlamdı. Gözüm artık net görebiliyordu. Kafamı kaldırdım bu..bu karşımda duran kişi Eren'di !. Sarıldık.
Ben : Beni bırakıp gittin sanmıştım.
Eren : O kargaşada seni kaybettim. Sonra evine defalarca kez gittim yoktun seni her yerde aradım ancak yoktun karantina bölgesine gidecektim dinlenmek için bir eve girdim. Aylaklar sizin sese gelmiş olma-
Sözünü bitiremeden kapıya vurmaya başladılar barikat koymayı unutmuştuk. Hemen şu masayı koyalım diye bağırdım. Masayı yan yatırdık. Ahşap bir kapıydı benim tekme atmamla da iyice zayıflamıştı. Üstüne birkaç eşya daha koyduk yeterli değildi her an kırılabilirdi.
Ben : Eren burdan çıkış yok mu ?
Eren : Bilmiyorum bende 10 dakikadır burdayım. Sadece odalarda birileri varmı diye baktım.
Tamam şimdi sakin olmalıydım etrafı araştırmalıydım. Yangın merdiveni olabilirmiydi ?. Cama doğru koştum aşağıda sadece aylaklar vardı.
Melisa : Hey bu tarafa gelin.
Ben : Ne ? Ne oldu ?
Melisa : Bakın burda bir balkon var arada birkaç metre mesafe var belki atlayabiliriz.
Ben : Bacağın sakat.
Melisa : Parçalanıp yenmekten iyidir.
Ben : Eren ?.
Eren : Atlarım.
Ben : Tamam önce ben atlıyorum.
Balkonun mermer kısmına çıktım diğer balkon tahminen 2 metre uzağımdaydı ve atlayacağım balkonun demiri yoktu bir ayağımı demirin üzerine koydum ve var gücümle atladım demir olmadığından kolay bir atlayış yaptım. Sıra Melisa'da idi. Elimi uzattım. Atladı ve yakaladım. "iyi misin ?". "Abartma sadece biraz ezik var diye şu kadar yerde atlayamayacak mıyım ?". Sıra Erendeydi. Bir ayağını demire koydu bende geri çekildimki kolayca atlasın. "Çabuk arkanda". "Ne kim arkamda ?" arkasına baktığında aylaklar gelmişti. Atlamaya çalıştı tam atlayacakken demir kırıldı. Refleks olarak hemen yakaladım. "Vay anasını çok yüksekmiş". "Kapa çeneni , kaç kilosun lan sen". "Şimdi önemlimi bu hadi çek artık yükseklik fobim var". iki elimle tuttum zor çekiyorudum hayvanı. Sonunda Melisa'nın yardımıyla çekmiştik balkona. Aylaklarda bağırmaya aşağı atlamaya başladılar heh buraya gelemezlerdi. "Hadi burdan gidiyoruz". Aşağı ikişer üçer adımlarla indik. En önde ben vardım Melisa hemen arkamdaydı. Ani bir hareketle durdum. Melisa'da bana vurdu neredeyse düşüyordum. "Ne yapıyorsun hadisene". Önümüzdeki aylağın sesini duyunca anladı. Silahımı çıkarmadım sadece ittim evet ittim. Adam aşağı kadar düştü. Aşağı indiğimde adam ayağı kalkmaya çalışıyordu Eren birden bağırdı beni geriye doğru çekti ve elindeki sopayla adama vurdu hem de defalarca. Adamın artık bir kafası yoktu. "Hadi çıkalım artık". Kapıdan çıktık araba ne taraftaydı ? Aah doğru ya çalışmıyordu. Aylaklar orada oyalanırken bizde otobana tekrar çıkacaktık. Orada bir köprü ya da dere -tam hatırlayamıyorum- olmalıydı oradan içeriki yola sapıp tatil köyüne gidecektik (eskiden tatil köyü idi). 10 dakikadır koşuyorduk etrafımızdaki aylak sayısı fazla olmaması işimize geliyordu zaten çok hızlı değillerdi. Koşan aylak görmemiştim ve soğukta bildiğim kadarıyla daha da yavaş oluyorlardı. Birazdan bir köprünün oraya geldik. Köprüde askeri araçlar vardı aynı zamanda ambulans da bulunuyordu. Araçlara bakalım dedim. Ben askeri araçlara yöneldim belki ağır silah ya da mermi bulabilirdim. Yavaşça araca yaklaştım. Araçta bir asker vardı kapıyı açtım ve hızlıca geriye çekildim belki dönüşmüş olabilirdi belimdeki bıçağı çıkardım emin olmak için bıçağı sapladım gözüne girmişti. Bıçağım adamın gözünde kaldı başka birşey bulmalıydım. Adamın üzerini yoklamayı unutmuştum tekrar adamın yanına geldim belinde bir bıçak vardı. Elime aldım bıçak koleksiyonu için iyi bir parçaydı ne yazık ki kafatası parçalamak için kullanacaktım. Arkamı döndüm ve... -
15.
+2--- Bölüm 7 ---Tümünü Göster
Arkamı döndüm ve sert bir yumruk yedim. Adama karşılık vermek için kendimi toparlamaya çalıştım ancak gerçekten iyi vurmuştu. Zorda olsa ayağa kalktım. Sağ yumruğumu kaldırdım adama vurmak istedim. Tam vuracakken elimi yakaladı. Bu sefer karnıma vurdu ve yere düştüm. Üstüme doğru geliyordu iki ayağımla yüzüne bir tekme attım tökezledi birkaç adım geriye gitti yumruğunu üstüme indirdi ancak sol tarafa kaçmayı başarmıştım. Tekrar yumruğunu indirecekti ki elini biri tuttu. "Sen kime vuruyosun lan" dedi ve adama bir kafa attı. Adam çok etkilenmişe benzemiyordu. Bende ayağa kalktım adama arkadan dizine vurdum yere çöktü. Eren'de tekme atınca adam nihayet yere düşmüştü. Melisa elinde silahı bizi izliyordu. Adamın yakasını tuttum.
Ben : Sen kimsin bizden ne istiyorsun ?
Asker : Ben bir askerim ancak siz eşyalarımı çalmaya çalışan haydutlarsınız.
Ben : Çalmak mı ? Burada senden başka kimse yok. Bu eşyalar sizin mi ?
Asker : Üstümdeki üniformadan anlaşılmıyor mu ?
Asker haklıydı ondan özür diledim ve ayağa kaldırdım. Beni istese öldürebilirdi belinde bıçağı ve silahı vardı.
Ben : Merhaba adım Berke bu arkadaşım Eren şu bayan ise Melisa muhabir kendisi.
Asker : Kötü bir tanışma oldu sizi haydut sandım sadece ben kaldım burada. Bu arada adım Ercan binbaşıyım.
Ben : Durumlar çok kötü sanırım devlet ne durumda ?
Binbaşı : Devletin durumu iç açıcı değil. Artık hükümetin tek amacı doğu bölgesindeki karantina bölgesini tamamlamak ve korunaklı bir yer oluşturmak. Oraya gidene ya da kurulana kadar herkes kendi başının çaresine bakmak zorunda.
Ben : Demek gerçekten doğu bölgesinde bir üs kurulacak. Oraya gitmeliyiz.
Eren : Gelirken aşağı tarafta bir benzinlik gördüm. Ancak virüslü insanlar tarafından istila edilmişti. Oradan benzin alabiliriz.
Ben : Tamam şimdi oraya gideceğiz ve benzini alacağız sonrada bu lanet yerden gideceğiz.
Binbaşı : Onları kafasından vurmanız gerekiyor ve sese karşı duyarlılar biliyorsunuz değil mi.
Ben : Evet biliyoruz. Bu yüzden bize 2 tane bıçak lazım Melisa ve Eren için.
Binbaşı : Pekala bekleyin.
Birazdan binbaşı geldi elindeki bıçağı Eren'e verdi. Melisa ise ambulansın oradaydı. Yanına gidip bıçağı ona verdim askerin iyi olduğunu grubumuzda olduğunu söyledim.
Melisa : Ona güvenebilirmiyiz ?
Ben : Hadi ama o bir asker bunun için eğitilmiş bunun için okumuş ve bunun için burada ne olabilir ki ?
Melisa : Hım evet haklı olabilirsin yinede dikkat edin.
Ben : Pekala.
Hepimizde bıçak vardı Melisa burada kalacaktı. Silahları bir askeri aracın içine koyduk Melisa'da aracın içinde olacaktı. Ses çıkarmamasını dinlenmesini söyledim. Zaten silahıda vardı. Artık gitmeliydik.
Binbaşı : Şurdaki jip çalışıyor onunla gideceğiz benzini alacağız ve geri döneceğiz basit bir görev.
Ben : Umarım dediğin gibi olur.
Yola çıktık silahımı kontrol ettim eczaneden bulduğum silahın mermisi vardı. Eren'e baktım kendisinin ruhsatlı silahı vardı hayla duruyormuş demekki. 15 mermim vardı bir tabanca bu kadar mermi alabiliyormuydu ki ? Ne bileyim ben silahı kurcalarken Binbaşı bana baktı :
Binbaşı : Güzel bir Beretta 92 bulmuşsun ağır sayılmaz isabet oranı iyidir dengeli silahtır iki elle de tutulabilir yapıya sahiptir şarjörüde fazla kurşun alır.
Ben : Silahlar hakkında çok şeyler biliyorsunuz sanırım.
Binbaşı : Binbaşı olduğumu hemen unutmuşsun
Ben : Aa şey evet.
Benzinliğe gelmiştik herkes silahını hazırlasın dedi Binbaşı silahımı emniyetten çıkardım belime koydum ve bıçağıda aldım.
Binbaşı : beyne giden en yumuşak doku gözlerden geçer bıçak keskindir ancak körelmiş olabilir kafatasını parçalayamayabilir gözüne nişan alın ve saplayın.
Gayet mantıklıydı göze vurmak parçalamak. Benzinliğe iyice yaklaştık Binbaşı öndeydi arka tarafta birkaç aylak vardı o tarafa yöneldik. Binbaşı seri bir hareketle aylağın kafatasını parçaladı. ikincisine de Eren öldürdü. Sıra artık bendeydi. Aylağa yaklaştım dizi ile bacağın birleştiği noktaya bir tekme attım -ki herzaman yapmamım sebebi işe yarıyor olması- yere düştü ve kafatasına sapladım. Öldüğünden emin olduktan sonra diğer tarafa geçtik ben ve Eren sağdan Binbaşı ise sol taraftan gitti. Duvarın bittiği yerdeydim kafamı hafiften çıkardım birkaç metre ötede aylaklar vardı. Biri ıslık çaldı... -
16.
+3Biri ıslık çaldı kafamı çıkardım sanırım Binbaşı kendine çekecekti ve bizde arkadan halledecektik. Öylede oldu aylaklar Binbaşının olduğu yere doğru gitti yavaşça çıktım ve ilk aylağı öldürdüm sessizce yere düştü. ikincisini de Eren öldürdü Binbaşıda boş durmuyordu yaklaşan aylakları hallediyordu kendi başına. En son kalan aylağıda hallettikten sonra benzincinin içine girdik. Yanımda getirdiğim çantalara yiyecekleri ve gerekli şeyleri doldurdum Eren'de doldurdu. Kasanın oraya bakmayı da ihmal etmedim. Alt bölmeyi açtığımda silah benzeri birşey gördüm ikinci kapağı da açtığımda bu bir pompalı tüfekti. Pekte şaşırmadım aslında burası bir benzin istasyonuydu soyguncular elbet olacaktı ve burası Karadenizdi genelde buradaki insanlar silah taşırlardı. Tüfeği Binbaşıya verdim. Benzin almak için Eren arabayı getirdi. Makine çalışmıyordu bu yüzden bidona doldurup sonra arabaya dökmemiz gerekiyordu. Binbaşı araba ile ilgilenirken bende gözcülük yapıyordum. Bugün iyi bir gündü arabamız , silahımız , bolca da yiyeceğimiz ve içeceğimiz vardı. Binbaşı "hadi artık gidelim" dedi. Eren'e çağırdım arabaya bindik artık gitmeliydik hava kararıyordu. Geçici kampımıza gelmiştik. Melisanın olduğu cama yavaşça tıklattım ses vermedi. Diğer taraftan kapıyı açtım uyuyor olmalıydı yanına yaklaştım evet nefes alıp veriyordu (emin olmam gerekiyordu). Bu gece arabalarda kalacaktık. Ben sabah bıçağı sapladığım adamın olduğu arabada kalacaktım. Adamı dışarıya aldım ve cesedi kokmasın diye uzak bir yere koydum. Dışarıdan bakıldığında arabanın içerisi görünmüyordu filmli cam olamazdı yasak olmalıydı ayrıca resmi bir araçtı ancak çok yorgundum bunları düşünerek kendimi yormak istemiyordum...
-
-
1.
0Hadi peynirli börek hızlı abi hadi bro hadi kardeşim bak patatesli böreği gideceğim 😀
-
1.
-
17.
+3--- Bölüm 8 ---Tümünü Göster
Uyandığımda dışarıdan konuşma sesleri geliyordu. Kapıyı açtım. Binbaşı diğerlerine birşeyler anlatıyordu. "Günaydın" dedim. Günaydın diye karşılık verdiler. Binbaşı şehir haritasını bir arabanın üzerine koymuş nereden gitmemiz gerektiğini anlatıyordu. Aslında bir tekne bulsak sahil boyu gitsek çok daha güvenli olurdu diye laf attım ortaya. Binbaşı bana baktı. "Bütün sahil şeridini çalışan tekne varmı diye aramayacağım" dedi. Yemek yedik artık yola koyulma vaktiydi. Arabayı yine Binbaşı kullanıyordu. Yanında Eren vardı ben Melisa ile arka koltuktaydım. Gidiş rotasını bilmiyordum sadece gidiyorduk işte. Melisa dışarıya doğru anlamsızca bakıyordu. Eren ise haritayla meşguldü. Bende sol tarafa bakıyordum. Ailem çok kolay vazgeçmiştim onlardan belkide şu anda şehirde olabilirler belki kaçmışta olabilirler belkide öl-
Binbaşı : Önümüzde insanlar var.
Eren : Ne insanı ?
Binbaşı : Bilmiyorum. Arabanın yanında duruyorlar silahlarınızı alın bir bakalım.
Bir araba duruyordu yolun kenarında. Silahımı aldım Melisa'da gelmek istedi. Eskisi kadar topallamıyordu artık. Binbaşı ve Eren önden gittiler bende Melisa'yı indirmekle meşguldüm.
Eren : Bakın biz kötü insanlar değiliz yardım ister misiniz ?
...
Bunu hatırlıyordum Eren'in evinin önünde de böyle olmuştu ve sonuç aklıma geldi
• Bağırarak* Ben : Onlar insan değil çabuk arabaya binin!
Sanki benim bağırmamı bekliyorlarmış gibi ben bağırınca aylak oldukları anlaşıldı ve bize doğru geliyorlardı. Herkes hızlıca arabaya binmişti. Binbaşı soğukkanlılıkla arabayı çalıştırdı. Gaz pedalına yüklendi birkaç aylağa çarpmamıza rağmen pekte sarsılmadık. Yola tekrar devam ediyorduk. Sanırım 4 ya da 5 saat geçmişti. Binbaşı arabayı durdurdu "mola verelim" dedi. Yorulmuş olmalıydı. Yemek yedikten sonra biraz geride tabela vardı yanına gittim Alucra yazıyordu (Giresunlulara selam olsun). Eren'in köyüne gelmiştik (kadere inanmayanlara gelsin).
Ben : Lan Eren köyüne gelmişiz.
Eren : Harbimi la bende bu güzel hava ne diyodum (xd)
Ben : Ee daha ne kadar yolumuz kaldı ?
Eren : Valla trafik yokmuş (za xd) birkaç saate orda oluruz.
Ben : Nerde oluruz ?
Binbaşı : Dadaşların yerinde.
Ben : Erzurum mu ? (Erzurumlu kardeşlerime selam olsun)
Binbaşı : Evet hadi artık gidelim Eren direksiyona sen geç ben biraz dinleniyorum.
Eren : Tamamdır komutanım. (Çok komik lan valla)
Binbaşı sırıttı ve yan koltuğa geçti. Bende yine aynı yerime geçtim. Ve yolculuk başlamıştı.
Ben : Melisa neyin var bugünlerde çok sessizsin ?
Melisa : iyiyim.
Ben : iyi değilsin.
Biraz durakladıktan sonra konuşmaya başladı :
Melisa : Sadece eski günleri düşünüyordum birkaç hafta önce normal bir hayatım varken şimdi..
Ben : Bak bu günlerde geçecek inan bana karantina bölgesine gittiğimizde artık hayat daha güzel olacak.
Melisa : Bilemiyorum.
Ben : Bana orada karantina bölgesi kurulacağını sen söylemiştin ayrıca Binbaşıda bunu doğruladı biliyorsun.
Melisa : Biliyorum sana ben söyledim ama ya işler yolunda gitmediyse ? Ya da farklı bişey olduysa ?
Ben : Çok endişelisin biraz rahatla bak yiyeceğimiz silahımız suyumuz arabamız var.
Hava kararıyordu ve biz daha Erzurum'a varamamıştık. Melisa uyumuştu Binbaşı dinleniyordu Eren zaten arabayı kullanıyordu. Benimde biraz uykum gelmişti biraz kestirebilirdim... -
18.
0Devamı geliyor beyler sakin.
-
19.
0Ayrıca çok büyük bir sürpriz geliyor
-
20.
+2--- Bölüm 9 ---Tümünü Göster
Gözlerimi açtığımda hava kararmıştı. Sağ omzumda bir yük var gibiydi sağ tarafıma döndüğümde Melisa
kafasını omzuma koymuş derin bir uykudaydı. Bir süre sonra Eren arabayı durdurdu.
Ben : Noldu neden durdun ?
Eren : Gece yolculuk yapamayız bu gece şurdaki evde kalalım yarın devam ederiz.
Ben : Tamam binbaşıyı uyandır.
Bende Melisa'yı uyandırmak için yavaşça seslendim uyanmadı. Dürttüm yine uyanmadı. Bu sırada Binbaşı
uyanmıştı.
Binbaşı : Berke sen benle gel şu ev güvenli mi bakalım.
Ben : Tamamdır.
Melisa'nın kafasını yavaşça omzumdan aldım ve arabadan indim. Silahımı çıkardım 3 katlı apartmana
girecektik.
Binbaşı : Silahı kullanma yürüyenler sese gelirse karanlıkta göremeyiz.
Bıçağımı aldım bu sefer ben öndeydim binanın demir kapısını açtım ilk kata girdik yerdeki ahşapın
gıcırdaması endişemi artırıyordu. Binbaşı her ihtimale karşı bir elinede silahını almıştı ben ise rambo
edasıyla ilerliyordum. Mutfak temizdi. Sıra diğer odalardaydı. Yatak odasına yaklaştım bir ses geliyordu
sanki biri birşeye vuruyor gibiydi tak , tak adımlarımı daha dikkatli atıyordum. Odanın kapısını siper
alarak odaya doğru baktım evet biri vardı ve bu bir zombiydi. Duyduğum ses ise zombinin kafasını
duvara vurmasından dolayıydı. Vurmaya devam ediyordu ancak odaya girersem beni duyabilirdi kapının
yanında durdum ıslık çaldım birkaç saniye sonra tak diye duyduğum ses kesildi sanırım sese doğru
geliyordu. Kapıdan çıktığı an ayağımı zombinin önüne koydum yere kapaklandı. Kalkmasına fırsat
vermeden bıçağı sapladım. Hırıltı sesi de kesilmişti ölmüştü. Şimdi diğer odalara bakmalıydım. Bir süre
sonra kontrol işini bitirmiştim en azından bu kat temizdi. Yukarı katlara doğru çıktım Binbaşı orada
olmalıydı. "Hey binbaşı orada mısın ?" biraz sonra yanıma geldi. "Burada 3 kişi vardı üst kata baktın mı ?".
"Hayır bende alt katı yeni temizlemiştim". Üst kata binbaşıyla beraber gitmiştik. içeriye girer girmez kötü
bir koku vardı elimle burnumu kapattım. Koku arka taraftan geliyordu. Çocuk odasında bir leş vardı
demekki kötü kokunun sebebi buymuş. Evin güvenli olduğunu anladıktan sonra aşağıya indim.
Ben : Ev temiz hadi gidelim artık yoruldum.
Eren : Tamam arkadaki çantaları ben getiririm sen Melisa'yı zütür.
Ben : Melisayı mı zütüreyim ?
Kafasıyla arkayı işaret etti Melisa uyuyordu hala kucağıma aldım üst kata çıkardım yatak odasına
zütürdüm ve yatırdım kapıyı yavaşça kapattım ve aşağı kata indim.
Binbaşı : iyi uyumaya çalışın yarın zorlu bir gün olacak ben içerideki odada kalırım.
Eren : Ben yatak odasında kalıyorum.
Ben : Çocuk odası da bana kaldı o zaman Melisayı üst kata bıraktım rahat uyusun.
Eren : Tamam. iyi geceler
Çocuk odasına girdim burada genç bir kız kalıyormuş anladığım kadarıyla yatak yumuşak ve konforluydu
yattıktan tahminen birkaç dakika sonra uyumuş olmalıydım çok yorgundum. Gözlerimi güneş ışınlarının
gözlerime vurmasıyla açtım. Saat geç olmamıştı hatta erken bile kalkmıştım içeriye gittim bizimkilere
seslendim ses yoktu uyuyor olmalıydılar onları uyandırmak istemiyordum. Sokağa bakan pencereden
dışarı baktım birkaç düzine virüslü herif vardı. Sanırım sabah antrenmanı bana iyi gelebilirdi ?
Meşhur rambo bıçağımı aldım silahımı belime taktım. Zaten dışarı çıktığımızda birkaç aylak temizlemek
zorunda kalacaktık bunu neden ben yapmayayım ki ?. Birkaç derin nefes aldıktan sonra kapıyı açtım
sağıma soluma dikkatlice baktım. Sesimizi duyabilecek kadar yakında olan fazla virüslü vardı. Biraz
aksiyon iyi gelebilirdi. Sol elime silahı sağ elime bıçağımı aldım artık bir Rick Grimes'tim. Kapıdan çıkar
çıkmaz bana yakın aylağı kafasından vurdum diğerleri ise homurdanarak ve hırıltı çıkararak bana doğru
baktılar. "Şu 3. Haha ne oldu beyinsizler beni yakalayamıyor musunuz ? Hadi gücünüz yetiyorsa beni
yakalayın."
başlık yok! burası bom boş!