Beyler şuku atın rez alın ciksli miksli hadi sipoylir veriyim de

Akşama ofise geçtim. Patronun yanına uğradım direk.

-Nerdesin be oğlum arıyoruz arıyoruz acmiyorsun.
-Anca kendime geldim ya
-Yarin iş toplantısı var diğer sirketle bak onu kaçırma kovarim bu sefer
-He tamam tamam bakarım. Kahve yok mu ya

-Aslinda tanıdık sandım seni. *
-:)

Derken telefon çalıyordu. Arayan eceydi. izin isteyip çıktım.

-Askim özlettin kendini hiç aramiyorsun da.(Sitemsi bir ses)
-islerim biraz yoğun şu ara. Noldu?
-insan sevgilisini ozleyemez mi?Aradım iste.
-Dur birazdan ararım seni karıştı buralar.

Amk kezbanı. Bu kız böyle değildi ya.

Masaya geçtim.

-Kiz arkadaşın mi?
-Aslinda tanımıyorum kendisini. (:
-(: cidden sordum.
-Evet

Hesabı istedim. 68£ ne abiycim ejderha mi gibtim dedim sesli olarak. Anlamıyorlar zaten.
Vivian hesabı ben öderim dedi. Yok canım falan yaptım.

75£ bıraktım. Bir dahakine tatlılar senden olur deyip olayı bağladım.

Birde sevgilin var utanmadın mı dermişim

Yerleşin beyler hoşgeldiniz

"Atla ogle yemeğine çıkalım". Fena olmaz deyip bindim. "Nerelisin dedi." Yiğidin harman olduğu kangallarin yurdu koruduğu kızın er olduğu Sivas'tan dedim.

Kız direk sağa çekip Sivas'a dayanamam deyip saks...

"Orası nerede dedi" Türkiye, Türküm ben.
-Hmm.


Masaya oturup siparişleri verdik. Aslında beyler oturduğumuz mekan biraz pahaliydi. Londra pahalı da bura harbi harddı yani.

-Bana neden yardım ettin.

Rezervasyon

Tak tuk tak sesine 2 posta.

Beyler 1 kişi olsa yazarım. Belli edin

Odama çıkıp yatağa attım kendimi. Telefonu yeni elime alıyordum 14 cevapsız arama. 8i sevgilim eceden 1i bara gittiğim arkadaştan 3ü patrondan 2si annem.

Annemi aradım direk.

-Merak ettim çocuğum bı arar insan
-Uyuyakalmisim anne
-Ecenin annesi geldi geçen oturmaya. Sizin oğlan ne zaman dönecek diyor
-Bilmiyorum anne belli değil...

Korna sesine çıktım bu Vivian dı.

-Kapatmam lazim Anne acil işim çıktı.

Aşağı inip cama dayandım.

"Çok teşekkür ederim. Nasıl mahcup olduğumu anlatamam. Senin için yapabileceğim bir şey var mi? Bu iyiliğini karşılıksız bırakamam deyip numarasını aldım ;)"

Saate bakıp aceleyle kalktı. Üstünü değiştirip geldiğinde ben de masayı toplamıştım. Acil ise gitmesi gerektiğini söyledi. Ben de beni de otele bırakabilir misin deyip birlikte çıktık.

Mini Cooper ı vardı. Otelle iş yeri yakinmis. Görüşmek üzere deyip otele geçtim.

Karşıma dikildi. Ben Vivian dedi. Burak memnun oldum dedikten sonra neden burda olduğumu sordum. Eliyle 1dk yapıp masaya gel dedi. Kahvaltıya oturduk.

"Dun gece bardaki guardlar pataklayip kaldırıma attılar seni. iş çıkışı geciyorken seni gördüm. Ben de arabama aldım. Pansuman yaptım. Yatağımda uyudun. işte şimdi burdasın"

El-kürdi saxo

Resimdeki kız hesabı parayla odemicek anlaşılan

"ya sizin ben ananızı gibiym" derken kaldırıma devrildim. yarı baygın halde yatıyordum. derken topuklu ayakkabı sesi duydum. "tak..tuk..tak.." koşar adım temposu olduğunu anlayabilmiştim.

Sabah gözlerimi beyaz temalı bı odada açtım. Yatak odasıydı. Dolap vardı yatağın ucu boydan boya Londra manzarası içeren bir pencereydi. Burası benim otelim değildi ki. Yatağın kenarında bir komidin. Komidinin üstünde makyaj malzemeleri vs. vardı. Nerdeydim moruk ben...

Diğer odalara geçerken burnuma sebzeli omlet kokusu geliyordu. Kokuyu takip ederek mutfağa geldim. Ocağın başında bir mutfak robot.. şaka şaka güzel bir kadın vardı. Altında şort üstünde askılı bir t-shirt. Sesli olarak "Öldüm mü acaba ammınakoyim." dedim.

Kız anlamadı. Dedim öldük burda da Arapça konuşuluyor heralde diye düşünüyorum ki kız ingilizce olarak yorma kendini geç otur dedi.

Şaşkınlıkla koltuğa oturdum.