/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +54 -76
    Kaptan'ın kaleminden..

    Not: gibiş var merak etmeyin

    ÖNEMLi NOT: FiNAL BÖLÜMÜ DiYE YAZILAN BÖLÜMDÜR ONDAN ÖNCESiNDE BIRAKANLAR BiRDAHA BAKSIN HiKAYEM BiTMiŞTiR.

    O zaman 16 yaşındaydım galiba.
    liseye gidiyorduk. sınıfta özge diye bir kız vardı. güzel değildi kız. hiç dikkat etmezdi kendine. dalga geçerdi diğerleri erkek falan derlerdi.

    benle arası iyi olmuştur. matematiği süperdi kopya falan verirdi. konuşurduk, sohbet ederdik. sohbeti iyiydi, bilgili bir kızdı. hatta daha sonra bizim oturduğumuz sokağa taşındılar

    sabahları çoğu zaman beraber giderdik okula. neyse, araya yaz tatili girdi her yaz antalyaya gidiyorlarmış. yine oraya gittiler 3 ay boyunca görmedim onu.

    arada msn’den konuşuyorduk. bir kaç kerede aramıştı telefonla görüşmüştük. çok iyi bir kızdı. 3 ay sonunda okul tekrar başladı. ilk hafta görmedim onu okulda. gelmemişti.

    bir kaç gün sonra msn’de yakaladım. noldu hasta mısın gelmedin dedim. yok ya geç döndük sadece yarın gelecem dedi. tamam. dedim. bu kız okuldaki en iyi arkadaşım gibi bir şeydi.

    şimdi düşününce aslında karışıkmış durum. pek arkadaşı yoktu bende sırf bu yüzden sohbet etmeye giriştim galiba, bilirim yalnızlık, dışlanmışlık hissini.

    her neyse ertesi gün otururken bahçede arkadan biri naber diye seslendi. döndüm baktım, gülümseyen bir kız var. ilk önce tanımadım. şaşırdım bir şey de diyemedim.

    herkesin sınıfta vardır muhakkak, hafif kilolu, incin saçlı, ense kılı olan, sivilceli, neredeyse bileğine gelecek şekilde etek giyen tipler. bu kız böyleydi. ama şimdi karşımda bambaşka biri var gibiydi.

    Not: Hikaye uzun, partlar hızlïca gelecek park edin kaptolar.
    ···
  2. 2.
    +20 -1
    Beyler finale az kaldı..
    Son kez bi toplaşın bende finali yazayım patlama bekliyorum sizden inci halkı bana yakışır bir final olacak 😂
    ···
    1. 1.
      0
      Çalıntı aq
      ···
    2. 2.
      0
      Final yaptık
      ···
  3. 3.
    +18
    eğer değişmek istiyorsanız yoğun duygu içine girmelisiniz. nefrette insanı değiştirebilir, hüzün de, aşkta. beni aşk değiştirdi. hayatımda şiirle uğraşmadım ya da edebiyata ilgi duymamıştım. ama değiştirdi beni o ya da ona karşı hissettiklerim. ve değişimin etkisi hala devam ediyor. ve hayatımda bir tek özgeye aşık oldum. başkası olmadı hiç olduysa da o saflığı, o duyguları hissedemedim hiç. her duygu aynı değildi. kitap okumayan ben şiir yazmaya yelteniyordum. çok uğraştım bir kaç satır bir şeyler karaladım. sabah ona okutacaktım. artık onun için bir şeyler yapmak istiyordum. bu da çok değişik bir duygu, sahiplenme duygusu.. bir anda her şeyim oldu. ya da daha önceden de öyleydi de hislerimi bastırdığım için fark edemiyordum. sabahı beklemek için daldım uykuya.
    ···
  4. 4.
    +15 -2
    daha ben bir şey demeden “bundan sonra yanında oturmak istiyorum iznin varsa tabi” dedi manidar bir şekilde. “sırana oturmak için neden izin istiyorsun onu anlamadım” dedim.
    o güldü, gülünce bende mutlu oldum. oturduk kahvaltı ettik beraber. şimdi bile aklıma geldikçe gülümsüyorum.

    o gün ders falan umurumda değildi. okuldan çıkınca yakınlarda bir park vardı. oraya gidelim mi dedim. olur dedi. gittik beraber oturduk. sabah biraz yağmur yağmıştı. ıslak toprak, ıslak çimen, hafif rüzgar, ve birazdan aşık olacağınız bir kızla beraber oturduğunuzu düşünsenize.

    büyük bir ağaç vardı, yaprakların çoğu dökülmüş, onun altındaki banklara oturduk. sadece okuldan gelen sesler var. ne konuşsam diye düşünürken o başladı konuşmaya.
    ···
  5. 5.
    +16
    kasım ayını çok severim o da çok sever. kasımda aşk başkadır. benim için aynıydı. bir cumartesi günü kararlaştırdık. 13 kasım. hafta sonu. ikimizde birer termos çay aldık, birkaç simit, üçgen peynir. havada rüzgar yoktu ama soğuktu. kasımın ortası sabahın yedisi başladığımız parka, bizim bankımıza gittik. masa falan da eklenmişti. poşetleri masaya koyduk o oturdu bende karşısına geçtim. ” karşıma değil yanıma otur” dedi. ” neden hayatım” dedim. “e beni izliyorsun sen bir şey yemiyorsun, gel yanıma” dedi. karşı çıkabilir miyim sanki. geçtim yanıma saçları biraz daha uzamıştı. beresinin altından omuzlarına düşüyordu. ben onu izlerken o zorla bir kaç lokma sıkıştırıyordu ağzıma. o an aklıma milyonlarca şey geldi, yazdığım şiirler cebimdeydi ama çıkarmadım hiçbirini ” seni seviyorum”dan daha anlamlı bir şey gelmedi aklıma. neden sürekli zamanın durmasını istiyordum ki. hiçbir sorun yokken bile onu kaybedeceğimden korkuyordum çünkü.
    ···
  6. 6.
    +14 -1
    Okulda daha doğrusu sınıfta herkes normal karşıladı. Biliyorlardı geç bile kalmıştık onlara göre. Okulda klagib ergen liseliler ne yaparsa onu yaptık. Okuldan sonra sokaklarda dolandık boş boş. Bana deseler ki seni cennette göndereceğiz ama onunla hiç tanışmamış olacaksın. Kabul etmem. Eğer gerçekten seven varsa, aşık olan, kendinden geçen varsa anlar beni, benim anlatabileceğim pek bir şey yok aşk hakkında. Neyse, dönüp dolaşıp sokağımıza girdik ama öbür tarafından ilk benim evimin önünden geçecektik, yürümeye devam ettik. Rüzgarın hızlanması ya da hafiften başlayan yağmur umurumuzda değildi. Hala koluma girmişti, hala elini tutuyordum. Sonra durduk. Sokak lambası yanıp sönerken yüzüme bakıp gülümsedi. Onların evinin önüne gelmiştik. Bir şeyler söylemem için bana bakıyordu hissediyordum bunu. Ama odundum işte diyemedim bir şey. Anladı güldü yanağımdan öptü “ iyi akşamlar sevgilim” dedi. Çözüldüm; “ bu ana sıkışıp kalsak olmaz mı? Zaman dursa.. beni öptüğün anda takılsak, dudaklarını hep yanağımda hissetsem, kalbim hep deli gibi atsa, hep kokunu içime çeksem, hep saçların tenime değse, hep böyle kalsak olmaz mı?” dedim. Sadece sarıldı. “ beni hep sev” dedi ve gitti. Yine kaldım olduğum yerde. Aşk bambaşka bir şeydi. Bütün duyguların birleşimi bir şey. Kalbim sıkışmış vaziyette eve gittim. O akşam şiir yazmaya karar verdim.
    ···
  7. 7.
    +13 -1
    kalktım kapıyı açıp baktım yağmur yavaşlamıştı.
    gözleriyle takip ediyordu beni biliyordum o yüzden de heyecanlandım. öküzlük yapıp kızın yüzüne bakmadan ” yağmur yavaşlamış ben gideyim, görüşürüz yarın” deyip tak var gibi hızlı hızlı gittim eve.

    kendimi mal gibi hissediyordum. aşık olmuyorum inşallah dedim kendi kendime.
    geçtim odaya müzik falan dinledim. ertesi sabah çıktım dışarı baktım evlerinin önünde bekliyor. beni görünce yürüdüğüm kaldırıma geçti.

    “günaydın” dedi. “günaydın” dedim. sonra mal gibi “birini mi bekliyorsun” dedim. salak mısın der gibi baktı suratıma “seni bekliyorum, beraber gidelim okula” dedi.
    tamam dedim. giderken biraz sohbet ettik havadan sudan. okula geldiğimizde “ben çay almaya gidiyorum kantine” dedim.
    “bana da al” dedi. iki simit iki çay aldım çıktım yukarı. geçerken sırasına bırakırım diye düşünüyordum. sınıfa girince baktım sırasında yok, benim sıramda oturuyor. şaşırdım biraz içten içe de sevindim. gittim sıraya koydum aldıklarımı.
    ···
  8. 8.
    +13 -1
    lise boyunca hiçbir kızla konuşmadım neredeyse aklımda sadece özge oldu. oda kimseyle sevgili olmadı. şimdi düşününce büyük salaklık yaptığım ortada açık bir şekilde benden hoşlandığı ortadaydı kızın ama mal gibi adım atmadım hiç. aklıma son sene geldi nedense. senenin hemen başında konuşmaya karar verdim. antalyadan dönmesini bekledim. döndükten iki gün sonra dışarı çıktık beraber, sinemaya gittik yemek yedik vs. okulun yakınındaki o parka gittik. güneş batmış son ışıkları da çekiliyordu. daha önce oturduğumuz o bankta oturduk yine, aynı ağaç aynı bank. aslında söze nasıl başlayacağımı önceden kararlaştırmıştım ama o an her şey allak bullak oldu zaten. her şeyi unuttum deli gibi heyecanlandım. sonra konuşmayı başardım.
    ···
  9. 9.
    +14
    kasım ayının başı, hava yağmurlu. okuldan çıkış zili çaldı ama şemsiyesi olan çıkıyor okuldan, ya da servisi gelen. bekliyorum kapının önünden. yanıma geldi özge, saçlarını ev topuzu yapmış “bende şemsiye var gel beraber gidelim” dedi. olur dedim. çıktık okuldan yürümeye başladık beraber. oturduğumuz yerin alt yapısı tak gibi zaten. sokağı su başmış neredeyse. onların evi tamam da bizim eve gitmek işkence gibi amk. o da gördü bunu. ” gel bizim apartmanda bekleyelim” dedi. ailesini falan tanımıyorum zaten evine davet etmedi. apartmanın giriş kapısından girip merdiven sahanlığında bekledik. bizim son ders bedendi eşofmanlar var üstümüzde. ya kız birden çok değiştiği için ya önceden iyi bir sohbetimiz olduğu için ya da şimdi etrafında bir sürü arkadaşı olduğu için kıskanıyordum onu. saçmaydı ama öyleydi, sohbet ettik biraz.
    ···
  10. 10.
    +14
    hayatımdaki unutamadığım tek geceydi belki de. o ruh hali içinde sizi ağlayarak öpen bir kız var. ne nefes alışımı kontrol edebildim, ne kalp atışımı, ne düşüncelerimi ne de kendimi. zamana bıraktık her şeyi, o ana bıraktık, birbirimizin olup tenimizi birbirine karıştırdık. sevişmek güzeldir evet ama aşkla sevişmek o başka bir his, başka bir heyecan beyler valla..
    ···
  11. 11.
    +14
    karşımda olan şey melekti. cennetten düşmüş bir melek değil, cenneti peşinden sürüklemiş bir melek. diz seviyesine gelen beyaz bir elbise giymiş, saçları açık omzuna dökülmüş, üstünde siyah bir hırka, yanakları kızarmış, bana doğru geliyor ve yanağımdan öpüyor. içeri geçti. oturduk biraz. sonra gözlerini kapatmasını istedim. pastayı getirdim. ilk defa yaptığım bir şey için birinin gözlerinin içi gülüyordu. sarıldı. tabi ortam müziksiz olmazdı. çok iyi hatırlıyorum;
    ···
  12. 12.
    +12 -2
    Sarışındı zaten. saçlarını sıkı sıkı toplayıp at kuyruğu yapmıştı. yüzündeki sivilceler gitmiş, ense kılı yok, favoriler yok, kilo vermiş, etek boyunu normale çekmiş, karşımda durup bana gülümseyen bir kız. “çok mu değişmişim” dedi. utandığı belliydi. “evet” dedim. o an konuşamadım zaten. “hadi sınıfa gidelim” dedi. sınıfa girdik. herkes benim gibi şaşırdı zaten. erkek diye alay edenler şimdi yavşamak için fırsat kolluyorlardı. bir kaç gün sonra şaşkınlık falan gitti tabi. özge hem çalışkan hem güzel bir kız oldu. düşünsenize popülerliği. bizim muhabbetler eskisi gibi değildi tabi. daha çok arkadaşı vardı. ben en arkada tek başıma oturuyordum. orta sırada benden iki sıra önde oturuyordu o. boş derslerde hep gelirdi sohbet ederdik ya da ben matematikten bir şeyler sorardım. haliyle gelmedi, yeni arkadaşları vardı çünkü. aslında pek önemsemedim ama insan yine de garip hissediyor öyle bir durumda.
    ···
  13. 13.
    +14
    Ertesi sabah uyanmadım. Uyumamıştım çünkü hemen çıktım evden. Kapılarının önüne gidip beklemeye başladım. Kapıdan çıksa ne yapacağımı bilmiyordum. Sevgili olduk ama ne yapacağımı bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat bekledim. Çok erken gelmiştim ama sorun değildi. Sonra kapı açıldı ve çıktı. Birinden hoşlanıyorsanız onu hep farklı görürsünüz. Ben onu her gördüğümde büyüleniyordum. Hislerimi hep içime attığım için fark etmiyordum. Ama şimdi açıkça söyleyebilirdim. Ama sadece ağzımdan “günaydın” çıktı. Gülümsedi “günaydınnn” dedi, ben bittim tükendim. Yürümeye başladık. Koluma girdi. Elini tuttum. Kalp atışlarım diğer bütün sesleri bastırdı. Kokusu ciğerlerimi doldursun diye neredeyse tüm havayı içime çekebilirdim. Sessizce yürümeye devam ettik. ikimizde salakça sırıtıyorduk.
    ···
  14. 14.
    +13
    Her şey güzeldi. Mutluyduk, aşıktık. Beraber vakit geçiriyorduk saatlerce. Bir gün kötü bir haber vermesi gerekti. Babasının çalıştığı yerin lojmanlarına taşınacaklarını söyledi. santral lojmanı. O da bulunduğumuz ilçeye bir saat uzaklıkta. Deniz kenarında bir yerde. Ören’i bilen varsa işte. Artık gün içinde sürekli vakit geçirme yoktu. sorun muydu? Değildi. Her neyse taşındılar oraya. Okul çıkışlarında en fazla 2-3 saat beraber takılıyorduk, sabah durakta bekliyor gideceği zaman durağa bırakıyordum. Güzel gidiyordu yine her şey.
    ···
  15. 15.
    +12
    Uzun bir şekilde devam ettik böyle. sonra doğum günü geldi. 9 ocak.
    baba mesleği esnaflık. pastane işletiyoruz. içli dışlıyım bu konularla. peki o biliyor mu? hayır. hayatımda ilk defa kendim dışında biri için bir şeyler hazırladım. pasta yaptım. çikolatalı frambuazlı. aile üç günlüğüne yok evde. bizde kutlayalım mı dedim kabul etti. ilk defa böyle bir şeye kalkıştım pasta yaptım, film, müzik ayarladım. alkol arada sırada alırdım ama o hiç almazdı o yüzden gerek duymadım alkole. hayatta gömlek giymeyi sevmem. bunu bilmediği için bana doğum günümde gömlek almıştı sevgili olmadan önce. onu giydim. saçlarım hep kısaydı o öyle seviyordu. akşam saat 6da kapı çaldı. kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki ayak seslerimi duymuyordum. her şeyin güzel gitmesini istiyordum. ilk defa bir şeyler umurumdaydı. normalde çok vurdumduymaz biriydim. gittim beklemeden açtım kapıyı.
    ···
  16. 16.
    +11 -1
    bu aralar pek konuşmuyoruz, yanlış bir şey yapmadım umarım” dedi. hala konuşurken biraz çekingen davranıyordu anlıyordum sesinden. “yok yanlış bir şey yapmadın, eskiden geliyordun artık gelmiyorsun” dedim. sitem ediyor gibi çıktı sesim. ikimizde bir şey demedik bir müddet. sonra o “benim hep en iyi arkadaşım, şimdi çok arkadaşım var ama en iyi arkadaşım sensin yine de. sen hiç gelmiyorsun ama konuşmaya hep ben mi gelmeliyim.” dedi. haklıydı aslında bir kaç kere yazılılarda yanına oturmak için gittim. onun dışında hep o geldi. e şimdi eskisi gibi yalnız değil gelmemesi normal. o zamanlar böyle düşünmedim tabi. ergeniz akıl başta değil farklı düşünceler hakim. sanki sevgilimde beni aldattı gibi düşünüyorum. ” neyse ya sorun yok” dedim.
    ···
  17. 17.
    +11 -1
    sabah kalkıp çıktım dışarı. hava soğuktu biraz. ilk defa okula giderken hayat doluydum. nedeni de karşı kaldırımda siyah beresinin altından çıkan altın saçlarıyla uyumlu ela gözleriyle bana bakan kız. olduğum yerde gülümsedim. sonra yavaş yavaş gittim yanına. “günaydın” dedim. “bırak şimdi günaydını üşüdüm çabuk gidelim” dedi. yürümeye başladık. iç güdüsel bir hareketle sarıldım ona. yanakları kızarınca “hiç üşüyor gibi görünmüyorsun” dedim gülerek. “ya sus yürü” dedi. çok mutluydum işte o sabah. lise 80 yıl sürsede o varken umurumda olmazdı. okula girdik ben kantine gidip çay aldım. bir insanı gerçekten sevince hiçbir hareketini kaçırmak istemiyorsunuz. çay içmesini bile saatlerce izleyebilirdim. bardağı tutuşu, çayı içerken dudaklarının aldığı şekil, parmakları, bana bakışı. çok şikayet etti bu durumdan ama vazgeçmediğimi görünce kendi halime bıraktı. arada dil falan çıkarıyordu gıcık olmam için ama ben gıcık değil aşık oluyordum.
    ···
  18. 18.
    +11
    geri döndüğümde sınıfa girer girmez onu aradı gözlerim. ilk başta göremedim. yine bir değişikliğe gitmişti. saçlarını küt kestirmişti. yanına gittim. “aa hoşgeldin” dedi.

    bende saçların güzel olmuş” dedim. teşekkür etti. neler yaptığımız konuştuk vs. okul çıkışı beraber bir kafeye gidip oturduk. uzun uzun konuştuk. aşık olduğuma emindim. o kadar konuştuk ama ben pek dinlemedim. onu izledim o kadar saat. gülüşünü, yüz ifadelerini oturup karşısında saatlerce izledim. ne ara bu kadar aşık oldum anlamadım zaten. büyük ihtimal ben onun için en yakın arkadaşıydım.

    mevzu döndü dolaştı aşk konusuna geldi. direkt sordum hiç teklif eden oldu mu diye. “oldu ama ben kabul etmedim” dedi. sinir dalgası yükseldi içimden. kim olduğunu sordum ama söylemedi. çıktık eve gittik. artık bahar gelmişti. bahar aylarında insanlar da aşık olma duygusu olur, sersemler ya bende öyleydim işte..
    ···
  19. 19.
    +11
    Ayağa kalkıp kusura bakma beyefendi bugünlük bu kadar hamaratım.” Dedi ellerini beline koyarak. Olsun dedim. Kalkıp oturdum koltuğa yanıma oturdu. Bu sefer ben onun ağzına zorla bisküvi tıkıştırdım aynı bardaktan çay içtik. Yine mutluyduk. O kadar mutluydum ki başımı dizine koyup uyumuşum. Saçlarını yüzümde gezdirmese uyanmazdım aslında. “ bir daha bunu yapma olur mu? Ben sana kızarım ama vazgeçmem senden, git derim ama ciddi söylemem. Sen benim en değerlimsin. Kızdıysam biraz zaman ver bana düzelir zaten her şey.” Dedi. Bir kız size bunu diyorsa ve o bunu derken siz onun dizine başınızı koyma ayrıcalığına sahipseniz bir şey demeyin. Susun. Ben öyle yaptım. Sustum ve sadece tuttuğum elinin avuç içini öptüm.
    ···
  20. 20.
    +11
    beraber kahvaltı yaptık. sonra ilçeye döndük servisle. sanki başka bir yere gelmiş gibiydim şimdi. Daha iki gün önce buradaydım ama şimdi bambaşka geliyordu. akşam olacak, o gidecek, ilçe onsuz olacak, ben boğulacaktım. bu kadar sevmek kalbe zararlı. gün boyu saçma saçma fotoğraf çekildik. dolaştık, oturduk, kahve içtik. herkese göre sevgilisi güzel güler. ama o bambaşkaydı benim için. sanki o gülünce dünyada ki tüm ışıklar dudaklarında toplanıyordu. onu gülerken izlemeyi seviyordum, dudaklarının aldığı şekli, gamzelerini, utanmasını. seviyordum. bizim parkımıza o banka gitmiştik yine. artık ne konuşacağımızı, neyden bahsedeceğimizi bilmiyordum. konuşulacak her şeyi konuşmuştuk; çocukluğumuz, hayallerimiz, ailemizi hatta bazen tarihten falan da konuşurduk. hep konuşurduk. şimdi hep dinliyoruz bir şey söylemesek bile..
    ···