burda mısınız beyler

ilayda bildiğiniz ergensi popi kızlardan birisiydi,
ciksiliğinin verdiği artı yönü onu olduğu kişiliğe dönüştürmüştü belki de,
ama huur değildi ne hikmetse, daha çok samimi ve içten,
evet belki gösteripte vermeyen, yakışıklı çocukları görünce dibi düşen,
ama huur değildi ki bu en büyük gerçekti,

zil çaldıktan sonra kalktık, ilayda kendi hayatının planlarını işlemekle,
bizde kendi çizergemizde ilerlemekle meşguldük,
ilaydayla vedalaştık ve buseyle başbaşa kaldık,
tamamen başbaşaydık son dersten sonra okulda kimse kalmamıştı,
kantinden ayrılacak son kişiler olacaktık,
birbirimize baktık o sıra, ne yapalım dedi buse,
zamanın var mı dedim, var zaten sınav felanda yok dedi,
iyi o zaman dedim bir an enerji geldi o sıra, tamam ulan dedim gittim sulu bir öpücük yapıştırdım yanağına, böyle yükselmişliklerim oluyor bazen,
hoşunada gitmişti aslında deli diyip gülümsedi ve kantinden çıkan son kişiler biz olduk,
dolmuşa binmek üzere durağa yöneldik ...

okul haricinde buluşmalarda para sıkıntıydı ama okul sayesinde allahtan sevgilime bile ben öğrenciyim izlenimi verebiliyordum,
ineceğimiz yere geldik ve indik sonrasında,
nereye diyecekken gel ... kafede çay içelim dedim onayladı ve yürümeye başladık,

hayatımda ilk defa kalabalıkta birisiyle el ele yürümenin verdiği huzur, mutluluk, neşe,
hemde herşeyden çok istediğim birisiyle, anlatılmazdı bu duygu,
artık sorun ettiğim tek şey gözlerini am görmemişçesine buseme diken muallak heriflerdi,
resmen adımlar boyunca pgibolojik savaşlar veriyordum heriflerle,

sonunda gideceğimiz kafeye varmıştık,
girişinde sevdiğim çiçekli cam dizaynına bakınca yüzüm gülüyordu adeta,
içerde duvarlara herkesin kendi elleriyle parmaklarıyla çizdiği anlamsız şekiller ve parmak izleri koparıyordu seni dünyadan, burası başka bir yer diyordu,
o denli severdim ben o kafeyi,

kafeye girdiğimiz gibi vaaov çekmişti buse, durumu iyi olduğundan böyle yerleri bilmezdi pek, biraz daha elit takılırdı hep,

bir çita yükseğimdede olsa benimdi ve benimle hareket ediyordu, kendi hayatından ödün veriyordu resmen ve bu benim fazlasıyla hoşuma gidiyordu,

çalışan garson arkadaşla selamlaştım ve masamıza geçtik,
oturup çantamı bırakıp buseye baktıktan sonra dona kaldım bir an,
bu mekanın formatı adeta buse içindi,
sarı göz almayacak ışığı çevreleyen kırmızı ışıklar ve abartıya kaçmadan,
busemin sarı saçları ile uyum sağlayan ışığı kırmızılar katarak güzelleştiriyordu adeta,

o kadar etkileniyordum ki anlam veremiyordu bazen donakaldığım anlarda,
birşeyler ters gidiyor gibi bir algı yaratıyordum galiba, noldu bişey mi oldu diyordu bende gülümseyerek evet diyordum, ne diyordu, sen benim oldun ya diyordum,

hayatın tüm güzelliklerden azar azar yararlanıyor kendimi kaptırdığım eşsiz bir döngüde çocuklar gibi koşturup duruyordum oradan oraya,

artık birşeyler hissettiğim için buse hakkında içimden gelen gib onu seslerine aldırış etmemeye çalışıyordum ama kendimle çelişmiş gibi hissediyordum sonrasında,
elinizde bir doğa harikası var, birbirinizi seviyorsunuz, herşey çok güzel gidiyor ama ilişki yaşayamıyorsunuz üstelik yaşınız sadece 17 ..

ne kadar inkar etsem de izin vermek zorunda kaldım içimden gelen o lanet sese .

aklımda sürekli annesinin verdiği tepki vardı,
annen dedim ve direk sırıtmaya başladı aynı surat ifadesi bende de çoktan belirmişti,
ben annesinin öğrenmesinden mutlu bir o kadar da utangaç durumdaydım,
annesinden bahsetti bana biraz bu kısım tamamdı peki babası neredeydi ?

babası yurtdışında çalışıyormuş, hem türkiye hem yurtdışında şubeleri olan bir firmada bilmem ne yetkilisiymiş, nerede ihtiyaç olursa oraya çağırılırmış yani farklı ülkeler arasında git gel yaparmış, zaten çoğu zaman merkezi toplantılarla geçtiğinden zamanı yöneticiler zamanla işi azaltıp, iş fikirlerinde ihtiyaç duymuşlar babasına,
anlayacağınız babasının güzel bir kariyeri, güzel bir karısı, hepsinden daha güzel bir kızı var,
yurtdışı konusu ilgimi çekmiştir hep, direk ne kadar sürede bir geliyor felan diye devam ettim,
duruma göre değişiyor 6 ay, 2 ay en fazla 7 8 ayda bir geldiği olmuş ve böylede devam ediyormuş, benim biraz zengin dediğim kız aslında sandığımdan daha zenginmiş,
fakat bu hiçbirşeyi değiştirmiyordu üstüne birşeyler katıyordu,
istediği hayatı yaşama imkanı varken, beni yaşamayı tercih ediyordu,
tüm hislerimle,
tüm benliğimle,
tüm düşüncelerimle,
hayal gücümün yetebildiğince bağlıyım ona çünkü ilk kez aşka dair duygular tattırmıştı bana.

başka konudan birkaç muhabbet daha edip kalkmaya karar verdik,
kafede vakit sandığımdan güzel geçmişti,
hesabıda yavaştan alman usülüne bağlamıştık üstelik,

ardından kafeden ayrıldık ve her gün evlere geç dağılma gibi bir lüksümüz olmadığından,
yani onun öyle bir lüksü olmadığından dolayı tekrar dolmuş duraklarına doğru yöneldik,
dolmuşlarımıza binip evlerimize gidecektik,

ta ki ben 2 sokak ileriki parka gitmekte ısrar edene kadar .

işler yoluna girsin tamamlıycam hikayeyi beyler aklınızın bir köşesinde kalsın burası