Biraz ses verin ki devam edeyim beyler

Bekleyin devam edicem henüz hiç birşey olmadı

Bankaya girdik ben girişe bakan tarafa otururken Ezgi tam karşımdaydı. Henüz biz bankacı bayanla konuşmaya başlamamıştık ki siyah kar maskeli robot gibi yürüyen 190 boylarında oldukça iri gözüken bi adam girdi. Ardından benzer 3 kişi daha daldı bankaya
+Bu bir soygundur herkes olduğu yere çöksün. Para zaten sigortalı ama siz değilsiniz. Kahraman olmaya kalkmayın.
Sonra bize doğru yaklaştı herşey dakikalar içinde oluyordu. Ezgi olayı anlamlandıramamışken adamlardan biri kolundan tutup kaldırdı. Konuşacakları zaman onun kulağına söylüyorlar ardından Ezgi ağlayarak tekrarlıyordu. KEndi kendime sakin olmamı eninde sonunda her şeyin yoluna gireceğini birazdan onu bırakacaklarını söylüyordum. Veznedarlar son yüklemeleri de yapınca karımla birlikte kapıya çıktılar.Her şey 3 dk içinde olmuştu. Cuma akşamıydı ve trafik hat safhada olmalıydı. Banka camla kaplı olduğu için dışardakiler her şeyi görüyor ama yaklaşmıyorlardı.Tek bir el silah sesi ardından kapıya fırladım.

Beyler dinlemek isteyen varsa ses versin devam edeyim

beyler yarın devam edicem bugünluk bu kadar

Bankanın kapısı dar bi yola doğru bakıyordu.4 yada 5 basamaklık bir merdiven hemen sonrasında bankanın reklamlarıyla dolu kapısı. Kapıdan fırlarcasına çıktım merdivenlere yığılı haldeydi.Çevrede bir sürü insan vardı ama hiç bir gibe yaramıyorlardı.Her şey için çok geçti gerçi ona şans tanımamışlardı.Tek kurşun, şakağa.Hıçkıra hıçkıra ağlayışım akşam haberlerinde gündemi bir nebze sarsacak ardından spor haberleri ve dizilerini izleyecek olan toplum, hangi karakterin kimi gibtiğini daha yoğun tempoyla takip edecekti. Dünyam dönmeye başladı ,midem de bulanıyordu.Son bir kez parçalanmamış yanağından öptüm. Artık o yoktu. Elden ne gelirdi ki,iNTiKAM!!Çare bu değilse de kaldı sonsuz keder, yüreğimdeki kor içimi sonsuz dağlamıştı.

Arabamızın lastiği patlasa,ev almaktan vazgecsek, ışıklarda 1dk daha oyalansak,bi telefon gelse ve programı iptak etmek zorunda kalsak, yerimize emlakçıyı göndersek... bunların hiçbiri başımıza gelmeyecekti. Ambulansın arkasına oturtup tansiyonumu ölçtüler. Polis sirenleri açıktı ses çıkarmıyordu ama akşam çöken sokaklar kırmızı ve mavi ile aydınlanıp sönüyordu. Spikerler akşama daha iyi bi haber verebilmek için çırpınıyor o an anlamadığım onlarca soru soruyordu.Bu insanlar acıdan para kazanıyordu.Ne kadar çok insan acidan para kazanıyordu böyle. Televizyoncular,gazeteciler, polisler,doktorlar, cenaze için gerekli malzeme satan dükkanlar, imamlar...

Eve gittim, Elif annemlerdeydi. Olayı televizyondan öğrenip şok olmasın diye telefin ettim
+Anne Elif napıyor
-Oglum iyi misin sesin bi acaip gelior, oyuncaklarıyla oynuyor, noldu kötü bişey mi oldu?
+Anne ez..g..i sizlere ömür. Suanlık elife bir sey çaktirma sen de dirayetli ol akşam halledicem ben
Telefonu kapatır kapatmaz ağlamaya devam ettim. Kara haber tez yayılmıştı be beyler. Telefon susmak bilmiyordu.En son kapatıp iç cebime koydum. Cenaze işlemlerini birimden arkadaşlar halledecekti. Market arabasını sonuna kadar birayla doldurup eve yöneldim.Her kapakta biraz daha kayıyordu dünya acım azalmıyordu ama gerçeklik silikleşiyordu.Ne kadar hızlı gittiğimi ya da doğru yolda olup olmadığımı bilmiyordum ama gidiyordum işte. Arabanın sarsılması irkilip duraksadım sonra devam ettim yoluma .Evin önüne gelişi güzel parkettiğim arabanın anahtarlarını aldığima emin olup daireme girdim.Her şey biraktığım gibiydi ama eşyalar hiçbir anlam ifade etmiyordu artık. Amerikan mutfaklıydı ev.Tezgaha yöneldim uzerindekileri kolumun tersi iterek yere döktüm. Poşetleri koydum onların yerine.Bir fısss daha ve yeni bir fıss daha .Midem alt üst olmuştu en son ne zaman yediğimi hatırlamıyordum.Şişeyi olanca gücümle duvara fırlattım hızımı alamayıp porselen ćaydanlığı fırlattım duvara.

Bi ses duyduğuma emindim ama hala kusuyoruydum yoksa biri mi gelmişti emin deģildim.
+Hey hydra
Kafamı kaldırıp baktığımda Selahattin ordaydı ama o da ölüyordu sanirım. Olması gerekenden 1 2 santim daha sağa doģru kayıktı bedeni.
+Hydra kalk konuşmamız lazım kafanı toplamana ihtiyacım var.Bu şekilde sadece kendini ve çevreni uzersin. Elifi görmeyeli kaç gün oldu ha 2 gundur bu halde misin?O kızın bi açıklamaya ihtiyacı var en çok da sana ihtiyacı var.
Selahattinle iyi dosttuk ama Rüveyda ile bi dönmelik sıkı baģımı biliyordu.Her daim bana karşı mesafesini korurdu, bugün bile. Benim de sarılıp aģlamaya ihtiyaç duyduğum bir kol yoktu artık, kusmak ve ağlamak en iyi yaptığım 2 şeydi bir de içmek tabi. Kokusunu cok sonradan aldığım börek kokusu ağzımı sulandırmıştı. Farkedemesem de Selahattin mutfakta bişeyler yapiyordu,
+Ćay kutusu nerde ah gerçi caydanlık da yok gibi
Neyse böyle ye bari
Elinde esinin yaptığına ve Rüveyda nın zorla gönderdiğine emin olduģum saklama kabı vardı.

Burdaysanız devam edeyim beyler

geldim beyler

Akşam uyku uyanıklık arası kabuslar ve gözyaşıyla geçmişti. Sabah bira kokusunu dindirmek ve kendime gelmek için duş aldım.Üstümü değiştim. Arabaya atlayıp annemin evine geçtim. Elif televizyonun başında oyuncak ayısıyla oynarken annem kahvaltı hazırlıyordu. Babam elindeki gazetenin üstünden bana baktı o da en az benim kadar perişan haldeydi. Bacaklarımdaki ısı sanki en son yüzyıl önce ordaydı.
+Babacııııımmmmm
Eğilip sarıldım, öyle bir sarıldım ki beyler onu bütün kötülüklerden korumak için alıp içime koymak istiyordum. Aynı annesi gibi olan saçları yine onunkiler gibi kokuyordu. Annemin ağlamaklı hıçkırığı ile doğrulup kızımın önünde çömelir pozisyonda ellerini tuttum.
Elife bakarak
-Anne Elifle yarım saatlik işimiz var bize müsade eder misin?
Kahvaltı için kalsaydınız bari dercesine elindeki peynir tabağını yukarı kaldırdı. Başımı iki yana sallayıp kalktım.

Yol boyu hiç konuşmadık, normalde çenesinden kahkahalarından şakalarından kendi aramızda konuşturmayan kızım bi kaç kilometre ötede bir şeylere kitlenmiş gibi bakıyordu halbuki annesinin mezarının önündeydik. Rengi soldu ağlamaya başladı, dizlerimi büküp
+Babacım dünya böyledir kimi zaman bazı insanlar onları çok sevsek de aramızdan ayrılıp başka bir dünyaya giderler, dedim
-Nolur bizde oraya gidelim biz de,
Ağlamalarının arasında sadece bu kadarını anladığım cümleler sarf etti. Ardından burnunu çekip elimden tuttu bağırarak ağlamamdan korkmuş olmalıydı. Yeniden eve vardık sofra bıraktığımız gibiydi ,annem bizi görünce hemen gözlerini silip çayları doldurdu.

Evden çıkarken babam Elif in bana çok ihtiyacı olduğunu söylese de yapmam gereken işler vardı. Selahattin'i aradım
+Dün gece teşekkürler, börekler ve diğer herşey için sen iyi bir dostsun
dinlemeye devam etti
Bak şimdi sen cinayet masasındasın değil mi?Bu işle de ilgilenmeni istiyorum. Elinde ne varsa benimle de paylaş
-Haydra biliyorum sinirlisin ama bu işin öylece peşine düşemezsin tamam mı?
+Bana sadece bankanın güvenlik kamerası kayıtlarını getir
-Denerim
+Ne demek denerim?
-Bu işi soygun olarak niteledirdikleri için kontrol ben de değil, elimden geleni yapıcam
Öfke özlemin yerini almıştı artık. Mantıklı düşünmeyi geç düşünemiyordum bile.

Beyler biraz ses verseniz daha iyi olacak be

Bi kaç kişi ses versin ki ben de yazayım beyler böyle olmuyor kendi kendime

Selahattinden aldığım cd yi defalarca izlemiştim. Farklı hiç birşey yoktu.Önce bir kişi içeri giriyor. Bişeyler söylüyor ama ama ses yok amk ses yok. Bankanın güvenlik kamerası sadece alarma basınca ses kaydına başlıyormuş. Ardından 3 kişi daha içeri giriyor ve artık sadece karımın sesi var.1. soyguncu onu tutup kulağına konuşuyor o da bi yandan ağlıyor bir yandan dediklerini yüksek sesle söylüyor.O anı ilk 10 izlemede ,hiçbir gibe yaramadığım ve engel olamadığım için kendime lanet ettim.
+2 dakikanız var çantaları doldurun
Gergin bekleyiş anında diğer üçü sağa sola bağırıp emirler yağdırmak yerine sadece banka görevlilerini izliyordu, herhangi bir sorunun cevabı ellerindeki silahlarla cevaplandırılacaktı.
Çantaları getiren genç veznedar kadın bir anda düşüyor ve bi miktar para yere saçılıyor. Sadece 10 saniyelik bir gecikme plana sadık çete tarafından ölümle sonlanıyordu.Bi kaç bira şişesi olayı farklı açılardan görmeme yardım edebilirdi,3 ya da 4. fıssta görüntü kaymaya başlamıştı.