/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +2
    yine bir okul gününün tenefüsünde koridor da Melis ile masum aşkımızı yaşıyorduk. Ecem ile çok kötüydü aramız ama aldığım duyumlara göre Ecem hala beni seviyordu.. Melis'e Ecem'den hiç bahsetmemiştim. Ama o Ecem'in benimle çıktığını biliyordu, zaten beni o kavgadan sonra farketmişti. Gene de bu muhabbetin hiç açılmamasını söylemiştim Melis'e. O aralar bir takıntı gibiydi o kavga benim için, hiç bahsetmek istemezdim nedensiz bir şekilde sevemedim o kavgayı. Aslında Melis'im ile tanışmama vesile olmuştu ama öyle işte, sevemedim bir türlü. Tenefüs bitti biz derse girdik. Oturuyorum işte sınıfta salak salak espriler şakalar falan yapıyoruz arkadaşlarla birbirimize. Ecem geldi yanıma oturdu.

    +Hikayeci naber?
    -iyi Ecem senden naber?
    +Eh iyi işte nasıl gidiyor Melis ile ilişkiniz?
    -iyi gidiyor da böyle konuştuğumuzdan haberi olursa kötü gider.
    +Hımm tamam o zaman ben gideyim
    -E bi zahmet git istersen.

    Kızı gibtir ettim başımdan, o zamanlar ne akıllı tahta var ne başka bir gib var. Eğitim şimdi ki gibi değil biz de arkadaşlarla oyun oynuyoruz. Şimdi tam hatırlayamıyorum ama ya isim şehir hayvan bitki ya da SOS oynuyorduk. O gün de öylece geçip gitti. 2. Dönemin sonlarına doğru geldik artık, okul bitecekti. Önümüzde Tatil'e gidebileceğimiz bir 3 ayımız vardı. Bu 3 ayın her gününü Melis ile yaşamak istiyordum, aklımda sürekli bunun hayalini kuruyordum..
    ···
  2. 27.
    +2
    Ama ben Melis'i yaz tatili boyunca sürekli takip ettim, neler yaptığını kiminle nerede buluştuğunu, evinin adresini, gün boyunca kaç adım attığını. Herşeyini ezberlemiştim. Melis'in tatile çıkacağını arkadaşımdan duydum. Ailesi ile birlikte izmir Çeşme'ye gidecekti. Bir haltlar edip benimde gitmem lazımdı o gibtimin Çeşme'sine. Melis'i orada yalnız bırakamazdım.
    ···
  3. 28.
    +2
    Hayatımda ki en büyük üzüntüyü yaşıyordum resmen ama bu ileride yaşayacaklarımın yanında hiçbir şey değildi. Bunlar basit şeylerdi, tekrar barışırdık ne de olsa. Tamam yazdım. Ve şöyle ekledim ama unutma Seni hala çok seviyorum... Evet bu yaptığım şuan bana da çok aciz bir davranış gibi geliyor bence de Tamam gibtir git yazmalıydım ama yazmıştım artık. O günden sonra Melis'ten yaz tatili boyunca hiç mesaj gelmedi. Beyler kusruma bakmayın, kızım uyuyamıyor onu bir uyutup geleyim demek isterdim ama yarın iş var. Kızımı uyutup uyuyacağım izniniz ile. Yarın devam ederim işten gelince sağlıcakla kalın..
    ···
  4. 29.
    +2
    Karne günüydü. Aldık karneleri, arkadaşlarla vedalaştık. Melis ile sarıldık birbirimize ve 9. sınıf böylece bitmiş oldu. Yaz tatiline girdik. Bi 2-3 hafta geçti, Melis'ten bir mesaj. Hikâyeci artık seni sevmiyorum, ayrılmak istiyorum.. Beyler çay içersiniz de böyle midenize şlap diye oturur ya. Mideme öyle birşey oturdu. Çok pis yanıyordu midem. Kalbim güp güp güp güp atıyordu. Yaraklara yan basmıştım anlayacağınız. Neden yazabildim, başka hiçbir şey yazamadım. Haykırasım geldi, arayıp yüzüne bağırasım geldi. Neden dıbına koyayım neden? Herşey böylesine güzelken neden? Neden? Neden? Neden? Neden dıbına koydumun kızı neden? yazdım ve gönderdim işte Neden? diye. Sevmiyorum işte seni artık, eskisi gibi heyecanlı değilim. Herşey rutinleşmeye başladı, hem hayatımda başka biri var. Herşey güzeldi ama bitti. Lütfen affet beni, özür dilerim. Hayatını mahvettiğim için çok özür dilerim.

    Beyler hani kızlar ilk önce hayatınızı gibip atar da ondan sonra özür diler ya. işte hayatımda en çok bundan nefret etmiştim. En çok bu olay sinirimi bozdu. En çok bu işte, herşeyden daha çok sinir olurdum buna.
    ···
  5. 30.
    +2
    Hemen üstümüzü değiştirdik ve sahile indik. Yerlerimize yerleştik havlularımızı serdik ve başladık yüzmeye. Benim gözlerim sürekli Melis'i arıyordu. Sahile gelseydi de görseydim diye iç geçirip duruyordum. Melis için çıldırıyordum. 3-4 Saat geçti tam ümidim kesilmişti ki Melis'im sahile adımını attı. Bikini giymesi beni sinirlendirmişti ama hiç belli etmiyordum. Arkadaşlar aha lan senin ki falan diyordu. Denizden çıktım, sahilde Melis'in aniden karşısında belirdim. Bir tesadüfmüş gibi yapıp aaaaaa Melis sende mi buradaydın? dedim. Aaaaa hikayeci çok şaşırdım seni burada bulabileceğimi hiç tahmin etmemiştim. Ailenle mi geldin? Yok ya arkadaşlarla geldik 4 kişi, dedim. Hangi arkadaşlar? diye sordu. Mahalleden ibrahim, Hasan ve Mehmet. Dedim. Tamam Hikâyeci nasılsın? dedi. Kötüyüm be melis, nasıl olsun. Hala bildiğin hikayeci işte dedim. O mevzuları geçmemiş miydik? Geçmiş miydik Melis? Sen geçtin, o yüzden biz deme hiç. Ben senden hiç vazgeçemedim ki dedim. Of hikayeci ya, bırak artık şu işleri hadi görüşürüz sonra dedi ve ailesinin yanına gitti. Ailesine okuldan bir arkadaşım diye bahsetti sanırım.
    ···
  6. 31.
    +2
    Melis bana çok soğuk davranıyordu beyler, anladım ki bu gibtimin yerine gelmem bir gibi değiştirmeyecek ama gene de 2 hafta güzel bir tatil yapmadan da gibtir olup gitmeyecektim. En azından bu tatil sırasında Melis'i yakından takip edebilirim diye düşünüyordum. Tatilin ilk haftası geçti. 2. Haftanın ortalarına doğru geldik. Melisten yana çok kederliydim yine. Hepimizin cebinde 400 YTL'den hesaplarsan 1600 YTL para vardı. 1100'ünü harcamıştık. 500 YTL kalmıştı, arkadaşlara dedim ki aga buraya kadar gelmişiz, bari bişeyler içelim de öyle dönelim. Gittik bi 70'lik rakı aldık. Bir de 20'ye yakın bira aldık. Meze falan aldık ve 300'ü yakın buldu cebimizde 200 Lira para kaldı onu da cebimizde kalsın diye harcamamaya karar verdik. Bir güzel kafa olduk, gece 3 ya da 4tü sanırsam. Çıktım balkon'a hala içiyorum. Bizim binler de bu sırada zıbarmış uyuyor. Onlar çabuk devrildi, biraları içmeye kalamadılar.. Sigarayı aldım, Bira'yı aldım. Yavaş yavaş ikisini de içiyorum işte. Bir yandan aklımda Melis, o sarhoşluğun verdiği cesaret ile aramaya karar verdim Melis'i. Mehmet bininin telefonunu aldım ve ezberimde olan numarasını çevirdim..
    ···
  7. 32.
    +2
    Melis uykulu bir sesle açtı;

    +Alo?
    -Alo, Melis.
    +Ne var hikayeci ya, gecenin bu saatinde tak mu var arıyorsun?
    -Hayır, çok seviyorum çünkü. Sen olmadan aldığım her nefes bana haram çünkü.
    +Of ya fakir edebiyatı yapma gece gece, bıktım senden artık anlamıyor musun?
    -Anlıyorum da, vazgeçemiyorum be Melis. Onca hatırayı bir çırpıda silip atamıyorum.
    +Umrumda değilsin artık, yat zıbar. Hem bu nasıl bir konuşma tarzı ya belli sen içmişsin.
    -içtim Melis senin yüzünden içtim. Ağzıma bir damla içki sürdüğümde kusan, bir damla içkiyi içemeyen ben şuan 15. Birayı bitiriyorum. Sırf senin yüzünden.
    +Banane ya içersen iç, hadi iyi geceler. Lütfen beni bir daha bu saatlerde rahatsız etme.
    -Tamam Melis... Tamam...

    Ve telefon kapandı. Ama ben telefonu hala kulağımda tutuyor bir yandan da hüngür hüngür kahpe karı gibi ağlıyordum. Hayatımda ilk defa o kadar içli ağlamıştım. Mehmet'in telefonundan aramamın sebebiyse benimkinin kontorü yoktu dıbına koyim. Neyse aklınızda bir şüphe uyanmasın diye belirtmek istedim. Telefon elimden düştü, bira kucağımda uyuyakalmışım. Sabah uyandığımda kendi kusmuğumda boğuluyodum galiba. Kalktım işte, bizim binler hala horul horul uyuyordu. Hem kusup hem daha nasıl uyumaya devam ettim bilemiyorum. Gittim elimi yüzümü yıkadım, baktım ki bizim binler de kusmuş, etrafın anasını gibmişler anlayacağınız. Uyandırdım hepsini kalkın kalkın lan etrafın anasını gibmişiz. Temizleyelim şurayı. Kaldırdım bu binleri ve temizlemeye başladık. Bi yarım saat falan sürdü temizledik. Gittik plaja yüzdük. O gün son kez yüzdük. Artık çok sıkılmıştık tatilden ve geri dönmeye karar verdik. Daha otelde 2 gün daha kalabilirdik ama dönmek istedik. Hemen aldık biletlerimizi öğlene doğru ve çıktık yola. Geri döndük yaşadığımız şehire.
    ···
  8. 33.
    +2
    Yaz tatilinin ortalarında Mehmet ile bir cafe de işe girdik. Mehmet'in tanıdıklarının aracılığı ile. Çok nezih bir yerdi. Hep Lüks içinde yaşayan, fakirin halinden anlamayan huur çocukları gelirdi. Amacım para kazanmak değil de. Evde boş boş oturmamaktı. 1 ay kadar o cafe de çalıştık. Biraz para biriktirdim. Okulda harcayabileceğim. Zaten istesem peder de verirdi ama neyse.. Okulun açılmasına çok az bir süre kalmıştı. Artık açıldı açılacaktı. He bu arada cafe de ne mi oldu, bizim yaşlarımızda 2 kız daha çalışıyordu cafe de. Burcu, evet burcu ile yeni bir ilişkinin temellerini attık. Melis'i kovalamayı bıraktım. Melis'in nereden haberi oldu bilmiyorum ama bir gün telefonum çaldı;

    +Alo, hikayeci.
    -Efendim, kimsiniz?
    +Ooo numara mı bile silmişsin.
    -Hala çıkartamadım, Melis sen misin?
    +Evet benim, nasılsın?
    -iyi ya Melis nasıl olsun, tatilin son aylarında işe girdim çalıştım. Öyle işte.
    +Hatta o iş yerinden bir de kız buldun kendine. Gördün mü hikâyeci o kadar zor değilmiş işte.
    -Neymiş o zor olmayan?
    +Beni unutman tabii ki. Bak hemencecik unutuverdin.
    -Sen istememiş miydin? Seni unutmamı istediğini sanıyordum.
    +Bende öyle sanıyordum.. Ama öyle değilmiş işte, keşke eskisi gibi olabilseydik.
    -Kusra bakma Melis, sen artık eskisi gibi olmayı haketmiyorsun. iyi geceler...
    +iyi geceler hikâyeci, iyi geceler.

    Bu konuşma bende derin bir yara açmıştı beyler. Kısa bi süre önce daha yeni yeni kabuk bağlamış bir yarayı tekrar açmıştı. Öyle böyle derken okullar açıldı. Bölümler seçildi. Dil bölümünü seçmiştim, eskiden beridir ingilizce'ye hep bir sempatim olmuştur. Başladı maraton arka da amcalar hesabı okul başladı. O nasıl bir şans dıbına koyim diye de düşündürdü okul beni. Çünkü Melis'te dil seçmiş ve aynı sınıfa düşmüştük. Sınıf tam bir rezaletti evet kadroyu sayıyorum.

    Ben, Ecem, Melis, Sevgi, Yasemin, Yağmur, Çağla, Neslişah. Sınıfımızda ki başlıca karakterler bunlardı, gerisi pekte önemli kişiler değildi işin doğrusu. işte sınıfımızın güzel kızlarını saydım. işin garibi sınıfta benden başka erkek olmamasıydı. işte garip bir şanstı benimkisi. Hem 9 da hem de 10'da sınıfımızda erkek sayısı oldukça azdı. 10'da hele hiç yoktu. Geçtim gene kendi köşeme, pencere kenarına. Oturuyorum salak salak, bizim Deniz sayısal, Ali ve Mert'te TM seçmişti. Ali ile Mert aynı sınıftaydılar. Salak salak otururken zil çaldı, Ecem geldi yanıma. Nasılsın hikayeci? diye sordu. iyiyim Ecem sen nasılsın? iyi bende ya nasıl olsun işte. Melis ile ayrılmışsınız? dedi. Bunu Melis duydu ve Ecem'in yanına gelerek derdin kavga etmek mi Ecem? Eğer öyleyse hiç farketmez ederiz. Dedi. Ecem'e lütfen bi gider misin? dedim. Ecem kalktı gitti, Melis'te gitmek üzreydi ki kolundan tuttum ve dur şurda dedim. Konuşacaklarımız var..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    +2
    Toparlandık falan işte, Burcu üstünü giydi. Film'de o sıralar bitmişti zaten. Burcu'yu uğurladım ve girip gusül aldım. Akşam Burcu'dan bir mesaj, çok pişmanım hikâyeci keşke hiç yapmamış olsaydık. Bu üzerimde ki pişmanlık nasıl kalkar bilmiyorum. Niye pişmansın? diye sordum. Yaptığımız yanlış birşeydi, ne nikâh var, ne evlilik var. Herhangi bir bağımız yokken bu kadar ileri gitmemeliydik. Haklısın Burcu, bende pişmanım. Bundan sonra görüşmememiz ikimiz içinde en iyisi olacak. Burcu bunu gördü ve haklısın, bence de yazdı. Burcu ile gibişmemizden sonra ayrıldık. Ve böylece hayatımda ki ilk ciks deneyimimi yaşamış ve Melis'i de geri kazanmıştım. Pazartesi günü geldi çattı, okula gittim sırama geçtim. Melis yanıma geldi eee hikâyeci? şimdi ne olacak? ne mi olacak melis? şimdi tekrar eskisi gibi olacağız dedim ve sarıldım. Bi 2-3 dakika öyle kaldık ve sınıfta alkış kıyamet kopmaya başlayınca kendimize geldik. Bıraktık birbirimizi ve Melis ile yanyana oturmaya başladık. Gözlerim bir ara Ecem'e gitti. Ecem bana o kadar kızgın bakıyordu ki tırsmıştım. Sanki Melis ile kavga edecek gibi bir havası vardı. 1 Hafta filan bir süre geçti. Melis ile ilişkimiz gayet güzel gidiyordu, Ali, Deniz, Mert filan eskisi gibi devam ediyodu arkadaşlığımız. Bir akşam mahalle de ki arkadaşlar ile kahveye gittik. Geçtik en arkalardan bir masaya 52 istedik. 52 geldi, batak oynadık. Tabi ben bunların eline verdim falan, telefon çalmaya başladı. Arayan Melis'in babasıydı...
    ···
  10. 35.
    +2
    Aradım Melis'i.

    +Alo, sevgilim izni aldım. Seni de okuldan almayacak baban.
    -Ney ciddi misin?
    +Evet aşkım ciddiyim, bu günden sonra dünyalar bizim.
    -Oley ya oley.
    +Neyse aşkım, şimdi duşa girmem lazım kapatıyorum duştan çıkınca ararım.
    -Tamam aşkım, görüşürüz.

    Girdim çıktım duşa. Peder boynumu gördü haliyle, ne oldu lan o boynuna? diye sordu. Yok bişey baba ya, arkadaşlarla şakalaşırken oldu. Olm o nasıl bi şakalaşmak lan, bildiğin boğazını kesmişsin gerizekalı. Ya baba öf ya şakalaşıyoduk işte abartılcak bişeyi yok. Lan salak az daha kessen ölüyormuşsun, soktumun salağı. Ne yapmaya çalışıyorsun lan sen? dedi ve bir tokat koydu. Babamdan ilk tokadımı o zaman yemiştim işte. Babam o günden önce bana hiç vurmamıştı, babamı da çok severdim. Baba dedim kısık bir sesle, bunun bedelini ödeyeceksin. Ne bedeli lan yarram dedi bir tokat daha koydu. Bildiğin tokat manyağı yaptı adam beni. Neyse o gün de geçti. 10. Sınıfın 1. döneminin sonuna doğru geliyorduk. Melis'in morali çok bozuktu, gittim yanına. Ne oldu melis? diye sordum. Yok birşey hikâyeci ya dedi. Ne oldu söylesene diye ısrar ettim. Ecem moralimi bozmaya başladı, en son kavga edicem dedi. Ne oldu ya ne dedi o boşboğaz yine? Seni sevdiğini söyledi bana, seni benden almak için elinden gelen herşeyi yapacağını. Of ya Melis takıla takıla buna mı takılıyorsun? Allah için ben seni bırakabilir miyim? Bilmem, bırakabilir misin? Bırakabilecek olsam, şu gördüğün yara burada olmazdı be Melis. Bak nasıl da izi kaldı. Ölürüm lan sana dedi ve sarıldık. 1. Dönem de bitmişti. 15 Tatili yine k.o oynayarak geçirmiştim, o 15 Tatilde bir mucize daha oldu ve bu sefer de shard bastım 8'e. 000000 Abimize satmıştım, o da düpeleyip 9 a basmıştı sağolsun. Serverin anasını giben reyizimiz.
    ···
  11. 36.
    +2
    +Alo, Hikayeci sen misin?
    -Buyrun benim, siz kimsiniz?
    +Ben Melis'in babası, bir daha Melis ile görüşmenizi istemiyorum.
    -Niye?
    +Öyle işte, birdaha kızımı ararsan ikiniz içinde çok kötü olacak. Bundan emin olabilirsin.
    -Abi, ben kızını seviyorum.
    +Sevmeyeceksin, benden izin aldın mı severken?
    -Abi, nolur bırak yaşayalım aşkımızı, benden zarar gelmez kızına. istersen yanına da uğrarım ayağına kapanırım, abi lütfen bırak devam edelim.
    +Tamam koçum adres veriyorum yaz, yarın okul çıkışında damla buraya. '... 30 sokak. no:21''
    -Tamam abi uğrarım yarın.
    +Hadi iyi akşamlar.
    -iyi akşamlar.

    zütüm üç buçuk atıyordu beyler, yarın gidince belamı gibecek diye düşünüyordum. Hasan sordu; kim lan o? Melis'in babası mı? Hee yarın yanına gidecem, dedim.
    Bizimkiler gülmeye başladı, Ibrahim yarağı yedin olm sen diyip diyip gülüyordu. Amk muallaksi o gülüşü hala aklımdan gitmiyor.. Ne olacak be olum, gider görürüz. En fazla da dayak yeriz dıbına koyim dedim ve konuyu kapattım. Oyun oynamaya devam ettik, bu sefer de pis yediliye geçtik. Kartları dağıtıyordum işte, o sıra da kapı açıldı. Ali muallaksi geldi yanıma oturdu, nörüyon lan hikâyeci? dedi. iyi aga ya sen falan dedim. iyi ya nasıl olsun, dedi ve herkese selam verdi. Kendine çay söyledi. Aga biz Buket ile tekrar barıştık, onu söyleyim diye geldim dedi. Bende iyi yarak yedin dıbına koyim, kız yüzünden kaç kere dayak yedin. Uslanmayacan mı lan sen yannanım dedim, ensesine vurdum bir tane. Olm ne uslanması hem her şeyi anlattı bana, eleman ona salça olmuş. Onun bi suçu yokmuş. Heeeee dıbına koyim Heeee dedim ve pisyediliye devam ettik. Gece bitti, eve döndüm. Girdim yatağa, yarın ne yarak yiyeceğim diye düşünürken uyuyakalmışım. Sabah uyandım, dişlerimi fırçaladım, duş aldım. Saçımı taradım ve okula gittim. Sıra faslı geçildikten sonra sınıfa girdik. Oturdum sırama başladım Melis'i beklemeye. 5 Dakika geçti, hoca gelecekti biraz daha geç kalsa yok yazılabilirdi. Hoca'dan saniyeler önce damladı sınıfa, geldi yanıma oturdu. Hikâyeci dedi, babam bizi öğrendi. Yine öğrendi, nerden öğrendi bilmiyorum. Tamam Melis dedim, ben babanla konuştum. Bugün okul çıkışı yanına gidicem, bu mevzuyu kapatıcam artık. Kız sanki duyduklarına inanamadı. Neeey? Babamın yanına mı gideceksin? Saçmalama lütfen ağzını burnunu kırar dedi. Tamam dedim, ben halledicem sen merak etme. O gün öyle geçti. Melis ile dün ki gibiydik. Hiçbir değişiklik olmamıştı, babasının öğrenmesine rağmen. Okul bitti, aldım çantamı eve bıraktım. Üstümü değiştirdim, tuttum Melis'in babasının verdiği adresi. Vardım verdiği adrese, babasının dükkanı olmalı diye düşündüm. Babası tekstilciydi sanırsam. Çünkü verdiği adres bir tekstil dükkanı idi. Girdim dükkandan içeri, adam beni bekliyormuş. Hoşgeldin hikâyeci dedi ve oturmam için önünde ki koltuğu gösterdi. Gittim oturdum, bu geçti kendi masasına. Bak kardeşim, daha çok küçüksünüz. Kızım daha okuyacak, okurken de aklının karışmasını, derslerini aksatmasını istemiyorum. Zaten ileri de ne olacağı belli olmaz, daha sizin ki küçücük bir kıpırtı. O daha da büyümez zaten, gelin vazgeçin bu işten. Sinirlendim bunları duyunca ama belli edemedim. Ağzımdan şu cümleler döküldü; Abi ben kızını çok seviyorum, bildiğin gibi değil. Şurada benim ağzımı yüzümü kırsan da, beni öldürsen de ben vazgeçmem. Öyle mi? dedi ve kalktı ayağa. Geldi başıma tuttu omuzlarımdan çok fena sıkmaya başladı, beyler o güne kadar canım hiç öylesine yanmamıştı dıbına koyim. Gebertecekti resmen, ama bende en ufak bir kıpırdama görmedi. Bak aslanım dedi, ben kızımı senin gibi çakallara yedirmem. Şimdi ağzını yüzünü kırarım burada ama benden çok çok küçüksün, babanla konuşacağım gerekirse. Bu iş daha fazla büyümeyecek. Abi dedim istersen tüm sülalemle konuş, ben bu aşktan vazgeçmem. Tamam hadi git şimdi dedi. Kalktım ayağa, elini sıktım ve dönüp gittim. Eve vardım.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    +2
    Günler günleri kovaladı ve sonunda 1. dönemin sonuna geldik. O aralar Ali ile Buket iyice birbirinden soğumuştu. Birbirlerinden öyle hat safha da nefret ediyorlardı ki anlatılacak gibi değil. Beyler bu arada doğum günüm 15 Eylül. 15 Eylül'ün çok acı bir hatırası var bende, çok büyük yaralar açmış ve o yaraların asla kabuk bağlamadığı, bağlayamayacağı bir hatıra. Çok acı bir hatırası var. Neyse onu da anlatıcam hikayenin içinde. 1. dönemin son günüydü. Okula geldik işte ne alakaysa 1. dönemin son gününde hep serbest gelirdi bu dıbına koduklarım. Bende bu geleneği bozup okul kıyafetim ile geldim yine. Oturuyordum sınıfta, birden koridordan sesler gelmeye başladı. Ders boştu. Sınıf öğretmeni öğretmenler odasında karnelerle uğraşıyordu galiba. Bizim Deniz'i koridorda evire çevire dövüyorlardı beyler. 12. Sınıf binler Deniz'in resmen anasını gibiyorlardı. Nedeniyse şu bu deniz salağı koridorda yürürken 12. Sınıflardan biri omuz atıyor, bu da dönüp ne oluyor lan size? hayırdır falan diyor. Eleman kafayı bir koyuyor deniz yerde. Ondan sonra bunu 3-4 kişi ele bir alıyorlar, rahat bi 3-4 dakika dövüyorlar. En son ben geldim olay yerine. Baktım ki benim tanıdık abilerden biri dövüyor Deniz'i hemen gittim girdim araya. Yiğit abi bi sakin ol, bu çocuk yakın arkadaşım affet abi hatasını falan giriştim işe. En son bıraktı, al zütür şu bini dedi. Bende çektim sınıfa Deniz salağını.
    ···
  13. 38.
    +2
    O gün öyle salak bir gündü işte. Çabuk geçti, akşam oldu. Bizim Ali'de o aralar telefon vardı 3310'du yanlış hatırlamıyosam. Pederden aradım ben bunu. Aga nasılsın, napıyorsun? diye. E iyi aga napayım takılıyorum öyle falan dedi bu. Ben olsam be huur çocuğu hangi yüzle arıyorsun kavgamda yoksun, bişeyim de yoksun falan der telefonu kapatırdım. Niye gelmedin lan okula? dedim. Hiçbirşeyden haberim yokmuş gibi davrandım. Aga dün dayak yedim senin haberin yok mu? dedi. Ne dayağı olm benim haberim yok dedim ben buna. Olayları bir de bundan dinledim. Deniz ile Mert bildiğin çocuğun dayak yiyişini bank a oturup izliyor. Bildiğin izlemişler ama, çocuk çağırmış bir de yanına gelin yardım edin diye.
    ···
    1. 1.
      +1
      vay mk lisedeki an geldi aklıma :D otobüs durağında bekleyen arkadaşıma burdan selam gönderiyorum
      ···
  14. 39.
    +1
    devam et lan dıbına kodum ne güzel gidiyordun niye kestin
    ···
  15. 40.
    +1
    +Evet dinliyorum hikâyeci?
    -Melis bak tamam, seninle kötü günler geçirmiş olabiliriz. Beni sevmiyor olabilirsin, sevmek zorunda da değilsin. Zaten sevsen de hayatımda Burcu diye bir gerçek var. Ama iyi geçinmek zorundayız, birbirimize bu seneyi zindan etmeyelim. Bu sınıf ikimize dar gelmesin. Lütfen artık şu saçma olayları kapatalım.
    +Tamam Hikâyeci ama zaten biliyorsun ki son aramam da sana içimden geçenleri söyledim. Senden niye nefret ediyim? Hiç mi dinlemedin beni?
    -Niye dinlemiyim Melis? Dinledim tabi ama söylediklerin inandırıcı gelmedi. Çünkü bana o kadar aşağılık biriymişim gibi davranıyodun ki, artık söylediklerine inanmamaya karar vermiştim.
    +Aşağılık mı davranıyordum? Sırf seni babamdan korudum diye aşağılığın tekiyim öyle mi? Sana verdiğim sevgiye yazıklar olsun be hikâyeci. Seni boş yere sevmişim meğer.
    -Ney babandan korumak için mi?
    +Sen ne sanmıştın? Ben senden o kadar kolay vazgeçebilir miydim? Babam seni öldürmekle tehdit etti beni, birgün cep telefonumda mesajlaşmalarımızı görmüş. Beni tehdit ederek senden ayırdı. Senden ayrılmasaydım, şuan mezarda yatıyor olabilirdin.
    -Abartma be Melis. Ne mezarı? Baban birini öldürmeyi o kadar kolay göze alamaz.
    +Sen daha babamı tanımamışsın Hikâyeci ne sert adamdır bilmezsin.
    -Neyse yine de bana baban yüzünden olduğunu söylemeliydin. Perişan oldum.
    +O zaman benden hiç vazgeçmezdin ama.
    -Neyse o zaman, tekrar birlikte olacağız, bir süre bekleyelim sadece.
    +Peki hikâyeci öyle olsun.

    Evet arkadaşlar aramızda ki diyalog buydu. Sonra Melis gitti ve yerine oturdu, Burcu'dan ayrılmaya karar verdim. Ama önce gibmek istiyordum..
    ···
  16. 41.
    +1
    Burdayız pampa
    ···
  17. 42.
    +1
    ilk seferinde acıtır kardeş
    ···
  18. 43.
    +1
    Kalktım ve Ecem'e sert bir bakış attım ve dedim ki iyi hatırla. Ben senden ayrıldım. Kızın ağzı açık kaldı, züt gibi kalmıştı karşımda. O olaydan sonra okulda bayağı bir popüler oldum. Bu dövdüğüm çocukla Yiğit abinin bir mevzusu dahi varmış. Bu çocuk yiğit abiyi dövüp, ağzını yüzünü eline vermiş. 12'lerden, 11'lerden 10'lardan bir sürü kızın dikkatini çekmeye başlamıştım. Bir kaç şey kulağıma geldi, yan sınıfımdan bir kız benden hoşlanıyormuş. Adı Melis. Melis o sıralar pek yaygın bir isim değildi, arada bir iki tane Melis çıkardı. işte bu da onlardan biriydi. Melis ömrümü gibme yolunda ilk adım atanlardan olacaktı. Melis... Melis'im... Melis araya arkadaşını sokarak benimle tanışmak istediğini söyledi. Bende kabul ettim ve bir okul çıkışında buluştuk, oturduk bankta. Dedi ki ben Melis. Memnun oldum ben de hikayeci. Memnun oldum dedi ve minicik ellerini uzattı. Sıktım elini hiç incitmedim ama. 1 Hafta kadar bir süre geçti. Melis ile aramız çok iyi oldu. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Melis orta boylarda, yeşil gözlü, sarı saçlı asi bakışlara sahip güzel mi güzel bir kızdı. O aralar ailem bana bir telefon almıştı o zamanların en güzel telefonu. Nokia'nın bir serisi ama tam hatırlamıyorum. Hani Gamze Özçeliğin ferresi vardı ya heh işte o telefon. Hepiniz hatırlarsınız. 400 Lirayamı ne almıştım telefonu. Biz sürekli Melis ile mesajlaşıyorduk. Bir gece aklıma eseni yaptım ve ondan hoşlandığımı söyledim. O da bende senden hoşlanıyorum, ne zamandır senin bunu söylemeni bekliyordum dedi. Bende işte öğrenmiş oldun dedim ve o gün itibari ile Melis ile sevgili olmuştuk..
    ···
  19. 44.
    +1
    azcık yalan atta dinleyek
    ···
    1. 1.
      +1
      Bende yalan yok hocam, yalan bir hikaye anlatacak olsam burada olmazdım zaten. Gider wattpad midir ne gibimdir ona yazardım.
      ···
    2. 2.
      +2
      ya anlat ıste aq cocu yalan gercek banane banamı gırıyo
      ···
    3. 3.
      0
      Ananı sana girerken gibtim
      ···
    4. diğerleri 1
  20. 45.
    +1
    Melis benim Lise'de 4 yıl boyunca yanımda olacak kızdı işte. 4 Yıl boyunca beni hiç terketmeyecek, daima yanımda, daima sağ'ım da kalacak kız Melis'ti. Sözlükte hikayeci988 vardı galiba. Onunda manitasının adı Melis'miş. Analizlerime göre benden küçük bir kardeşim. Ona buradan selamlar yolluyorum.. inşallah o da kendi Melis'i ile mutlu olmuştur. Melis ile temellerimizi kurmuş, mutlu bir hayata doğru yola çıkmıştık. Tabii bizi nelerin bekleyeceğini, Melis'in değil de benim hayatımın nasıl gibileceğini göreceksiniz bu hikâye de. Hayattan en ufak bir keyif almadığım ile karşılaşacak ve bu nasıl bir hayat dıbına koyayım diye soracaksınız kendinize.. 2. Dönemin ortalarıydı sanırsam, Melis çok güzel geliyordu gözüme. Sürekli bir cafe de oturuyor ya çay içiyorduk, ya da sinemaya gidiyorduk. Sırılsıklam aşık olduğum için asla art niyet ile bakmadım Melis'e. Ne sinema da ellemek gibi bir niyetim oldu, ne de gibmek veya benzeri birşey yapmak gibi.. Onu daima sevdim, daima da sevecektim.. O beni sevecek miydi peki? işte şimdi yavaş yavaş oralara geleceğiz..
    ···