1. 726.
    +1
    Beyler bu yusufda bunu giberse ben bu ilkokulluyu ip den bulup zütünü giberim
    atıyosun bari tutarlı at bin Esini tüm Türkiye gibmiş bi sözlükte panpalarım kalmış amk
    Senin hayalgücüne sokuyum
    ···
  2. 727.
    0
    la okumayın amk adam size zorla okuyun demiyor
    ···
  3. 728.
    0
    yavaş yazma
    ···
  4. 729.
    0
    reserved
    ···
  5. 730.
    0
    Benim bi kitaevim var istersen senin bu hikayeni

    "Bir lisenin gibertmesi" adıyla piyasaya sürebiliriz çok para kırarız
    eğer varım diyosan özelden bana ulaş
    Edit:Adım Tayanç Temiztaş
    ···
  6. 731.
    +1 -1
    esin: hayır bu sefer tecavüz edemeyecekti bana, buna izin veremezdim... üstüme doğru geliyordu, kardeşim ağlıyordu, bıraaaaak diye bağırıyordum, beni yere yatırdı, tecavüz edecekti, buna izin veremezdim, ağzımı kapattı, elini cinsel organına zütürüyordu. ellerimle ensesini tuttum, tırnaklarımı ensesine batırdım, 3 tane tırnağım eğildi, ensesi kan olmuştu... ardından zor da olsa ittim onu, tırnaklarımı gözüne soktum, tırnaklarımın içinde et parçacıkları kaldı... kör ettim diye sevinmiştim onu ama sadece göz kapaklarını kanatmışım, bağırıyordu, hemen anahtarları aldım kardeşim gözlerini kapamıştı... ona gelmesini söyledim, kafeci sapık da gözünü tutarak bağırıyordu, sandalyeyi üzerine attım... bu sefer kurtulmuştum, tecavüze uğramaktan kurtulmuştum..tam çıkacakken, kasadaki bütün paraları aldım, tam 200 lira para vardı kasada beni polise veremezdi, eğer verseydi kendi yanardı, ne de olsa bana tecavüz etmeye kalkmıştı... o yusuf denilen sapık da gözünü tutarak gözüüüm diye bağırıyordu... ben kardeşimle son hız çıktık internet kafeden... bir taksiye binip oradan uzaklaştık... birinin gözlerini oydum barış ben, o zamanlar bu tatlı tırnakların içinde et parçacıkları vardı...

    ben: eee

    esin: sonra taksiye bindik nereye gideceğimizi bilmiyorduk..

    ben: bir şey sorabilir miyim ?

    esin: dinliyorum.

    ben: ilerde yönetmen olursam hayatını film olarak çekmeme izin verir misin ?

    esin: başrolda ben oynarım ama (gülmüştü, çok güzel gülüyordu lan)

    ben: ismi ne olsun filmin ?

    esin: mayıs papatyası...

    ben: neden ki ?

    esin: orası ben de kalsın... devam ediyorum anlatmaya..
    ···
  7. 732.
    0
    seri yaz bin bekliyoruz burda
    ···
  8. 733.
    0
    rezerve
    ···
  9. 734.
    0
    amk hikaye çok bozuldu okumuyom daha takipten de cikariyom
    ···
  10. 735.
    0
    Senin mayısayında papatya satan bi çiçekçide kaktüsün üstüne oturtarak gibiyim amk bu kızın başına ne zaman iyi bişi gelcek
    ···
  11. 736.
    0
    sen yaz ben toplu okuycam böyle prim yapıyosun
    ···
  12. 737.
    0
    ooğ sen gibi tutmuşun panpa devam et hele bi ?
    ···
  13. 738.
    +2 -1
    şu gibertme diyen binler olmasa ne güzel olacak amk... bakın ben kimseyi inandırmak zorunda değilim. kız bana ne anlattıysa aynısını anlatıyorum... madem yalansa gibtir git okuma amk, silah zoruyla mı okutuyorum size amcık ağızlılar ( herkes üstüne alınmasın, çok iyi okuyucularım var onlara canım feda)

    • ** *** *** *** ***

    esin: taksiden indikten sonra bir dolmuşa bindik gittik... gitmeliydim bu şehirden, teyzemin yanına gitmeliydim.. azıcık vicdanı varsa bizi evine alırdı... istanbula gidecektim... yanımda oraya gidecek kadar para vardı. tam 270 lira param vardı. şimdi bakıyorum da bir cinsel ilişkide 150 lira kazanıyorum... istanbula gitmeliydim.

    ben: tamam gittin say istanbula, biraz hızlı geçersen sevinirim...

    esin: ne oluyoruz yaa, sen benimle dalga mı geçiyorsun ?

    ben: çok yavaşsın esin çoook...

    esin: iyi tamam o zaman, yaşadım yaşadım yaşadım, sonunda fahişe oldum... bu hikayede burada bitsin...

    ben: esin hayır, bazı şeyleri çok çok yavaş anlatıyorsun, yediğin yemeği bile anlatmak zorunda değilsin, inanıyorum sana ama hızlı olmalısın.

    esin: inanmıyorsun, çünkü inanılacak şeyler değil anlattıklarım, sana hak veriyorum... dünyada her insan sizin gibi tabi, evden okula okuldan eve, ne gördün ki şu hayatta, ben o zamanlar sokakta namusumu korumaya çalışırken sen ailenle doğum günü kutlaması yapıyordun, yılbaşı kutlaması yapıyordun, sevgililer gününde neden sevgilim yok diye üzülüyordun... oysa ben,,, acaba yarın kardeşimle karnımı doyurabilecek miyim diye düşünüyordum. tek korkum açlıktan ölmemizdi, bir günü atlatsak ertesi günü düşünüyorduk... sen anlayamazsın çünkü rahatsın, inanamazsın tabi, annen öğretmen baban doktor, oh dört dörtlük hayatın vardı, ben ise babası tarafından tecavüze uğrayan zavallı bir kızdım, şimdi gidiyorum ben, peşimden gelme...

    ben: esin bir dakika bekle...

    kolundan tuttum onu, yüzüne baktım, sonra sımsıkı sarıldım...

    ben: gitme... gitmee...

    o da bana sarıldı, 5 dakika boyunca sımsıkı hiç konuşmadan sarılı kaldık birbirimizle, o ağlıyordu, gözyaşları tişörtümün üzerine düşüyordu...

    ben: nasıl anlatırsan anlat dinleyeceğim...
    ···
  14. 739.
    -1
    esin: kahven var mı ?

    ben: var, dur yapayım...

    esin: ben yaparım sen otur...

    (kahveyi yaptı, içmeye başladık)

    ben: anlatır mısın ?

    esin: ama lütfen nasıl anlattığıma karışma barış, bazı şeyler kısa kısa anlatılmıyor, eğer öyle anlatırsam, kafanda bir sürü soru kalabilir... devam ediyorum. madem çok istedin, istanbula nasıl gittiğimi anlatmayayım o zaman...
    otobüsten indim... istanbuldaydım... antalyanın sanki 5 katıydı.. çok kalabalıktı.. kardeşimin elini sımsıkı tuttum. teyzemler beyoğlunda oturuyordu... inşallah oradan taşınmamışlardır diye dua ediyordum. artık istanbuldaydım... kurtulmuştum o antalya denilen lanet şehirden, hayatım bu şehirde kararmaya başladı... bu şehirde kararmaya devam ediyorum..ama aslında seviyorum bu şehri

    ben: neden ?

    esin: çünkü bu şehir olmasaydı seninle tanışamazdım...

    ben: teşekkür ederim ( ah ulan ah, aşık olmasam evime mi alırım seni, işte beyler aşk bambaşka bir şey, gözünüz hiçbir şey görmüyor)

    esin: istanbuldaydık artık, istanbuldan o kadar korkmuyordum, antalyada yaşayacağım en kötü şeyleri yaşamıştım ben... beyoğlu otobüsüne bindim.. beyoğlunda indik kardeşimle... teyzemi aradım...

    -alo teyze ben esin, ablanın kızı esin dedim.

    -esin ?? ha şu küçük ufaklık, 6 yıl oldu seni görmeyeli, nasılsın teyzecim dedi...

    küçük ufaklık... işte o küçük ufaklık şimdi kendini 70 yaşında gibi hissediyor...

    - teyze ben istanbuldayım, seni ziyaret etmeye geldim dedim...

    -alla alla, nasıl geldin buraya, kim gönderdi, kimle geldin dedi meraklı bir şekilde.

    -teyze hava çok soğuk, neredesin sen dedim...

    telefonda konuşarak, birbirimize yol tarif ederek bulduk birbirimizi... keşke daha önce teyzemin evine gelseydim dedim kendi kendime.
    ···
  15. 740.
    0
    reserved
    ···
  16. 741.
    0
    duygulandık bin
    ···
  17. 742.
    -1
    esin: kardeşimle teyzemin evine geldik. o kadar güzel bir evi vardı ki,kuzenlerim odada ders çalışıyordu... biliyor musun barış ? burcu isminde kuzenim var... hemen hemen benimle yaşıt.. ama bir ona baktım, bir de kendime baktım, kader diyebildim sadece. teyzem:

    - burcu'nun kıyafetlerinden vereyim sana, hem ne senin bu halin ? sanki tüm istanbul ile kavga etmişsin dedi sinirli bir şekilde...

    -uzun yoldan geldim teyze, kusura bakma dedim...

    ardından burcu geldi odaya

    -merhaba burcu nasılsın dedim gülümseyerek onaa... ardından sinirli bir şekilde annesine şunu söyledi:

    -anneee kıyafetlerimi kimseye veremezsin.

    o an boğazım düğümlendi, hiçbir şey diyemedim... yutkundum sadece...

    teyzem zar zor ikna etti, eski püskü bir kaç kıyafet verdi bana... istanbul çok daha soğuktu...
    ···
  18. 743.
    0
    itirafı aldım susuyorum
    ···
  19. 744.
    +1
    vay egolu burcuuu giberim
    ···
  20. 745.
    -1
    esin: 2 gün teyzemgilde kalabildim... eniştem yediğim her lokmayı sayıyordu, hepsi kardeşimle benim gözlerimin içine bakıyorlarlardı... teyzem bir sürü soru sordu iki günde

    -okula gidiyor musun
    -neden geldin
    -baban ne yapıyor
    -annenin durumu nasıl
    -ne zaman gideceksin
    -tırnakların neden böyle

    vs vs...

    kadın 2 günde beynimi gibmişti... 2. günün sonunda olan oldu... burcu yüzünden o kapıdan da kovulmuştum...

    ben: ne yaptı ki burcu sana ?

    esin: bekle anlatıyorum... bir sigara daha verir misin ?

    ben: çok fazla içmiyor musun ?

    esin: olsun ver sen.

    ben: ( sigarayı uzattım)

    esin: yakar mısın ?

    ben: yakmayı bilmiyorum ki,

    esin: ahahhahaah, ocağı nasıl yakıyorsan, bunu da öyle yakıyorsun...

    ben: (yaktım sigarayı)

    esin: devam ediyorum, teyzemle olan maceramda pek uzun sürmedi... burcu'nun parfümü kaybolmuştu... burcu benim çaldığımı düşünüyordu... bana bağırıyordu

    -sen çaldın değil mi, geri ver parfümü çabukkk ver dedi

    -ne parfümü ben bir şey almadım dedim ama dinlemiyordu...

    -hırsız seni, hırsız, pis hırsız seni, ver parfümümü, nerede çabuk ver parfümümü
    pis hırsız diye bağırıyordu... dayanamamıştım

    -ben hırsız değilim tamam mı, senin tak kokulu parfümünü de çalmadım demiştim sinirle...

    -sen kimsin be, şu haline bak, iğrenç şey, daha üzerine giyecek kıyafetin yok benim parfüme laf atıyorsun, asıl taklu sensin diye bağırıyordu

    artık sabrım taşmıştı teyzem odaya girdi

    - ne oluyor burada dedi,

    burcu :

    -anne parfümü çaldı dedi,

    -doğru mu esin dedi teyzem,

    -çalmadım teyze ben parfüm görmedim yemin ederim teyze, ben almadım diyordum ağlayarak...

    -esin artık gitme zamanınız geldi teyzecim, sizin yüzünüzden evimde huzur kalmadı, anan var baban var, misafirlik bir yere kadar dedi

    -teyze lütfen dedim yalvarır gözlerle...

    -yarın sabah sizi görmeyeceğim bu evde dedi...

    -teyze bari kardeşim kalsın, çok hasta çok, o yapamaz dışarda dedim ağlayarak..

    -beni ilgilendirmez, baban baksın diyordu...

    artık ne tak yiyecektim ben diye düşündüm ? istanbulun hiçbir yerinide bilmiyordum... bir parfüm kadar değerim yoktu şu hayatta biliyor musun barış ? bir parfüm kadar değerim yoktu... çok mu önemliydi bir parfüm be, allahın cezası parfüm, bir insanın duygularından daha mı önemliydi ?
    ···