+13
Artık yanına giderken pek hazırlamıyordum bile fiziken kendimi. Okul elbiseleri son sene olduğumuz için sivildi ama yine de sıradan şeyler giymiştim. Kendimi daha rahat hissetmek istiyordum. Arkadaşım değil miydi o artık benim öyle kabul etmemiş miydim? Neyse uzatmadan devam edeyim. Mezarına vardığımda tuhaf hissediyordum kendimi. Nasıl hissetmeyeyim ki. Siz hiç eski sevgilinizle arkadaş gibi buluşmaya gittiniz mi ? Ona söz hakkı tanımadan sadece siz konuştunuz mu? Fikirlerinizi düşüncelerinizi saklamadan dökebildiniz mi ?Ben yapabilmiştim. Sanırım biraz şanslıydım bu konuda. Ah ulan ah zaten her zaman saçma şeylerde şanslı olabilmiştim.Ya da kendimi düştüğüm girdaptan dolayı öyle görüyordum. Onunla o gün saatlerce konuşmak istemiştim ama okulumun olmasından dolayı bi saate sığdırmıştım. Okula geldiğimde Necoyla selamlaştıktan sonra sınıfa doğru ilerlerken Neco “Kardeşim senin bu düzeliyor gibi olmana sevinmiyor değilim ama bi anda böyle sert değişimler kolay değildir dikkat et ne zaman içmek veya dertlenmek istersen burdayım biliyorsun demi” diyerekten konuşmayı başlattı. Neco cidden farklı biriydi la. Adam içimi okuyordu resmen daha nolsun amk. Neyse orda laflarken sınıfa varmıştık. Sıradan bi gün daha geçirmiştim. Didemle biraz konuşmalar, derste gırgırlar, futbol basketbol muhabbetleri... Yaklaşık bi hafta sonrasıydı sanırım. Ya perşembe ya da cuma günüydü tam hatırlamıyorum. Didemle ilk defa okul dışında buluşma gerçekleştirdiğim gündü. Didem evet farklı biriydi benim için. Ama cidden o zamanlarda hala bi hoşlantı meselesi başlamamıştı bende. Sadece sıkı bi arkadaşım oluvermişti geçen o bi haftada. Neco arasıra kıllanır gibi olsa da beni tanıdığı için pek üstünde de durmamıştı. Onu Ceren’le ilk tanıştırdığım kafeye zütürmeyi düşünmüştüm ilk başta. Sanki onunla tanıştırıp fikirlerini almak gelmişti bianda içimden. Ne kadar saçma olduğunu ayıkmam çok sürmemişti. Ben de nargilesi güzel olan bi mekana zütürmeyi düşündüm onu. Nargileyi severdi. Üzüm-anason-elma sevdiği ve sonradan Dideme sevdirdiğim üçlü. Ağır gelmişti ilk başta ona ama sonrasında o da sevmişti. O gün orda bana ilk defa Ceren’le ilgili soru sormuştu. “Hala seviyor musun ilk günkü gibi” diye saçma bi soru sormuştu çok geçmeden yaptığı hatayı anlamıştı. Konuyu her ne kadar değiştirmeye kalksa da donup kalmıştım ben bi kere. Sonrasındaysa necoya alttan mesaj atıp beni aramasını yazmıştım. Aradığında da aciliyetten kalkarmış gibi yapıp yanından kalkmıştım. Anlamıştı belki de ama birşey diyeemdi dediği lafın ağır bi karşılığı olacağını biliyordu. Belki de basit bi cümleydi kimisine göre. Ama kendi dünyamda arkadaş kalmaya çalışırken yüzleşmeye korktuğum bi soruydu o benim için. Ertesi güne kadar olan mesajlarını pek sallamamıştım. Sanırım abartmıştım bazı şeyleri o zamanlarda. Bi gün sonrasındaysa birşey olmamış gibi davranmıştım ona. Anlam veremiyordum soğuk olmam biraz mesafe koymam gerektiğini düşündükçe daha çok yanaşıyordum ben ona. Ceren çıkmıyordu kafamdan ama Didem’inde iyi geldiğini inkar edemezdim. Necoyla pek görüşemiyorduk son günlerde sadece okulda klagib muhabbetlerimizi yapıyorduk.Ama onun anlatacağı şeyler olduğunu biliyordum. O da yeni sevgili yapmıştı kendine. Ama detaylı konuşamamıştık düşüncelerini bilmiyordum. Takılmak için mi yoksa cidden hoşlandığı birisi mi falan bilmiyordum neyin ne olduğunu işte. Ha bu arada söylemeyi unuttum size Candan hoca’nın verdiği programı ekgibsiz olmasa da yapıyordum elimden geldiğince. Dersler akşamları kafamı dağıtabildiğim birşeydi. Nasıl çalışabiliyordun demeyin o masaya ilk başta oturduğunuzda kalkmak için bi ton şey geliyor aklınıza ama zorlayınca biraz kaldıktan sonra derse kendinizi kaptırıyorsunuz. Mesele o masaya birinin zoruyla değil kendi isteğinizle oturmak olmalı. Cumartesi akşamı evde gene ders çalıştıktan sonra hava almak istedim. Necoya mesajı dışarı gelmesini içeren mesajı çakıp dışarıya attım kendimi. Yanıma geldikten sonra ee napalım bakışı attığını görünce hadi kalk la çekirdek kola alıp parka gidelim aynı çocukluğumuzdaki gibi. Tamam dedi gittik aldık çekirdeğimizi kolamızı. Çekirdek fakir eroini diye boşuna demiyorlar. Kaç yaşına gelirseniz gelin başladığınızda bitmeden bırakamıyorsunuz be. O gün onun sevgilisiyle ilgili konuşmaları yaparken Neconun telefonu çalmıştı arayan babasıydı ekranda görmüştüm ama konuşmalardan sonra Neconun suratı çökmüştü bir anda. Ayşe teyzeyi yeniden hastaneye kaldırmışlar apar topar. Koşarak hastaneye gittik. Hastaneye vardığımızda garip bi kalabalık da vardı. Sanki sadece acile kaldırma şeyi gibi değildi hissetmiştim o an. Zaten öğrendiğimiz gibi de olmuştu. Ayşe teyze evinde bu sefer yenik düşmüştü geçen ki ufak ziyaretinden sonra ki gelen kalp krizine. 2. bi kayıp fazla gelmişti. Ama güçlü durmam gerekiyordu. Neco öyle durmuştu benim yanımda. Neco da benim gibi şoka girmişti anlam veremiyor konuşmuyor hemen hastanenin yanı başınadki bankta sigara içip duruyordu sadece. “Evden çıkarken senin yanına gelmeden önce olum çok fazla geç kalma aklım sen de kalmasın bak görüyoruz haberleri... ” gibisinden laflarla annesiyle geçirdiği son zamanı anlattı bana. Gözleri dolmuştu istemsizce. Susuyordum omzunu sıkmaktan başka birşey gelmiyordu ki elimden. Ne diyebilirdim ne yapabilirdim kestiremiyordum onun yaptıklarını düşünüyordum bari onları yapayım onlardan akıl alayım diye.Ama pek de birşey gelmiyordu aklıma. Ertesi günlerde cenaze işleriyle koşturduğumu hatırlıyorum. Beraber son görevini yapmıştık neconun. Neco güçlü biriydi ama herkes gücü kadar bi sınavla tabi tutuluyordu galiba bu hayatta. Hani kimi kızlar istediği telefon olmayınca nasıl ağlayıp tribe girerken kimisi de evinde yemek yiyecek birşey kalmamasına rağmen onlar kadar çabuk pes etmezler ya ondan olsa gerek bu. Sağlam karakterler ondan dolayı büyük darbeler almazlar mı? Hayat herkese aynı darbeyi vuracak olsa insan sayısı bu kadar fazla olmazdı bence intiharlar nirvana yapar, uyuşturucu ,kaçakcılık tavan yapardı toplum ahlak kuralları böyle olmazdı bence işte. Aman neyse öyle işte.
Tümünü Göster