/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1 -3
    Üst ediyor: zikis zoqus mevcudiyettedir
    o zamanlar 16 yaşındayım. ne liseden atılmıştım ne de sokakta kendimi parçalıyordum. tüm liseliler gibi bütün konsantrasyonumu kadın vücuduna endekslemiştim.
    sınıfımız 45 kişiydi. taktan bir sayısal sınıf. sayısal sınıf nasıl 45 kişi oluyordu aklım almıyordu. zaten fazla da düşünmüyordum.
    en arkada sırada oturuyordum her zaman ki gibi. size yemin ederim sınıfın en önünde oturanları tanımıyordum. hiç görmedim onları. zaten miyop muallaknin tekiydim bir de arkada oturunca ne tahtayı ne de önde oturanları görebiliyordum. sırf bu yüzden kitap okuma alışkanlığı kazandım. yapacak bir şey yoktu amk sınıfta mecbur kitap okuyordum.
    yanımda iki kişi oturuyordu. bir sırada üç kişiydik. önümüzde iki kız oturuyordu. 3 sıra grubu vardı ve biz ortadaydık. sol sıra grubunda en arkalarda ders dinleyene rastlamadım. sağ grupta kiler ise çalışkandı. biz de ne yapacağımızı sol gruba göre belirliyorduk. onlar yatıyorsa biz de yatıyorduk. maksat vicdan azabını azaltmaktı.
    sınıfın büyük çoğunluğu kızdı. idealist olan güzel ve çirkin kızlar topluluğu.
    önümde oturan iki kızdan birinin kalçaları gözünüzü nereye çevirseniz sizinle geliyordu. kız 1.60 boyundaydı. iyi bir vücut müthiş kalça ve göğüsler her an laf sokmaya müsait bir ağız. yanında ki arkadaşıyla susmazlardı bütün ders. bizde arkada 3 mal tavana yere bakılmaması gereken her yere bakardık. canımızı sıkıyordu huurlar. bütün sınıf canımızı sıkıyordu.
    ···
  2. 2.
    +1
    zeki miydik? hayır. en az diğer mallar kadar aptaldık. önümüzde bir çocuk vardı. bir gün bu herifle şöyle bir diyalog yaşadık:
    ben: neden bu kadar kötülüyorsun lan sen komünistleri. (çok kötülerdi söz konusu muallak)
    +hepsi allahsız kitapsız . baksana ayakkabı bağlarken bile ne kadar müthiş bir düzen var nasıl allaha inanmazlar.
    kısa süreli mavi ekran verdim.
    o zaman bütün kolsuzlar allaha inanmamakta serbest.
    -yok kardeşim beni anlamıyorsun dinle..

    bu herif ak parti gençlik kolları başkanıydı ilçe de. ve gençlik kollarında toplam 3 kişi vardı. yemin ederim yalan değil bu tiplerle bir aradaydım. sağda tam bir kevaşe oturuyordu. herkse kur yapıyordu. yanında keza onun gibi bir kız. önlerinde kendini beğenmiş şişmanca kızlar. ben de öndeki kalçalara bakıyordum.
    bahsi geçen kalçalı kızın yanında sarışın polina egorova nın alt versiyonlarından biri oturuyordu. 1.65 vardı bu kız. yandaki ne göre daha mütevazi bir vücut. ama pantolon giyince bütün sınıftaki kızlar ciks objesi halini alıyorlardı. pantolon hepsinin kalçalarını sıkıca çevreliyordu. bu kız en nefret ettiğim insan tiplerindendi. tuhaf bir aşağılama tarzı vardı. buna değineceğim. ayrıca ağır ergendi. biz de ergendikte bu çığır açmıştı. yanında ki kızla sevgilisiyle kaç çocuk istediklerini kararlaştırdıklarını söylüyordu. bir anda kalbim sıkıştı. böyle cümlelere gelemem ben.
    -çocuğun nasıl yapılacağını biliyorsunuz değil mi? dedim. tırsak bir züttüm ama kendimi tutamazdım.
    +sen işine baksana lan. söylemiyeyim bunu murat'a.
    cevap vermedim huurya. çocukta boy 1.90. gelse beni gibmekle kalmaz bir de .. yok o kadarla kalır. ne taktan bir devirde yaşıyoruz lan. mahallede 5 yaşında ki çocuk posta koyuyor laf çıkaramıyoruz. tabi kürt mahallesinde. pekekent yanında 50 kişi getiriyor. bu da anekdot olsun.

    her neyse. tabi ki size güzel vücutlulardan bahsediyorum. yoksa sınıfın çoğu tıfıl çirkin vücutlu kızlardan oluşyordu. aralarında 5-6 tane bu çeşit kızdan vardı. bunalrdan biri de gamze diye bir kızdı. bunun kalçalarda önümde oturan mahide adlı kızla yarışırdı. kazanamazdı ama yarışırdı. mahide diye bir kız nasıl ciksi olur sormayın. bende bilmiyorum
    ···
  3. 3.
    0
    biz sırada üç mal: SeventyNesil,(me)cemil, furkan. isimleri vermek istedim. mahide nin yanında ki kızın adı bahar ve sağ grubun 2 kevaşesi deniz ve derya. ne kadar çok kişi varlan böyle savaş ve barışa döndü olay.

    yine bir gün dersteyiz normal olarak. önümüzde bu iki arzulanan kevaşenin konuşmalarına ingilizce öğretmeninin saçmalıkları eşlik ediyor. ben iyice kendimi kaybetmiş haldeyim. kızı tanrılaştırdım gözümde. sınıfta kendisi bir benim ilgi alanım galiba. diğerleri daha parlak kızlara yöneliyorlar. çocukken sarışın kızlara aşık olmakla ilgisi var sanırım. yanım da cemil uyukluyor. bin kurusu zaten bir sene kalmış sınıfta. bu sene de atılacak allah ın emri. furkan sa kadro kuruyor. top oynamayı da bilmiyor yavşak. ama kadro kurmayı seviyor. bir anda çekiştirip "bak lan ön libero gattuso olur mu" diyor. gibtir git diyorum. size sınıfın 2 kevaşesinden bahsedeyim biraz.

    deniz: iyi denebilecek bir vücut. etek çok kısa, gömleğin düğmesi açık üstten, yüzünde huurlara özgü bir sırıtma. eğer biri aşık olursa bu kıza belli hayatı gibilecek. huurlar gibilmişliklerinin acısını başkalarını düzerek çıkarır.
    derya: denizin daha güzel ve daha kevaşe olanı. buna hayat gibtirilebilir aslında.

    ben mahide ye bakarken deniz yüksek sesle "oğlum şaşı olacaksın lan züt mü görmedin " diyor. yanında ki şişmanlı zayıflı kızlar gülüyor. cemil uyuyor. mahide bana bakıp sinirli bir bakış atıyor. cemil uyuyor. benim yüzüm kıpkırmızı oluyor. cemil bini hala uyuyor. tembel züt.

    acayip utanmış vaziyette gözlerimi tahtaya dikiyorum. dediğim gibi miyop olduğum için bir şey göremiyorum. ama rezil olmuş durumdayım. bahar hafiften kafasını bizim sıraya çevirmiş vaziyette "kızım sen de vücut taş he" diyor mahide ye. mahide de yavşakça bir sırıtma. furkan dürtüp "buldum aga scholes" diyor. bravo diyorum. ardından zil çalıyor. deniz kevaşesinin yanına gidiyorum.
    ···
  4. 4.
    0
    denizin yanında derya ver normal olarak.
    - senin zorun ne lan
    +oğlum göz muayenesi gibi düşün. gözlerini kurtardım.
    -sen boşuna terkedilmiyorsun ağır kevaşesin. (çok terkedilip ağlar bu)
    +düzgün konuş.
    -düzgün mü konuşayım? her konuda yamuk seversin sen.. (anldıbını hala düşünüyorum)
    ama kız nasıl anladıysa ağlayarak gitti. derya da peşinden. ben de sıraya geçtim. cemil bu arada hala uyuyordu. bu herifin dıbına koyayım.

    ders zili çalmadan önce deniz yanıma gelip sırıtarak "çıkışta hemen gitme konuşalım" dedim. olur dedim. midenizde tuhaf bir kasılma olur ya korktuğunuzda işte ondan oldu. sanırım çıkışta bir taklara bulanacağım dedim. ardından rahat takınmak için furkanın kadrosuna baktım. gerizekalı forvete inzaghiyi almıştı. futbol bilgisini gibeyim adam 50 yaşındaydı.
    son ders saatinde benim içimde yarak var. evet evet bildiğiniz den. oturmuş içime bekliyor. nasıl bir pgibolojik travma geçiriyorum siz düşünün.

    ders zili çaldı ve ben kaderimi beklemeye başladım. sağıma baktım cemil malı hala uyuyor. bunu uyandırdım. saol kanka valla içim geçmiş dedi. ya kanka bir gibtir git dedim. muallak hiç neden sınıfta bile durduğumu sormadan gitti. deniz yanıma geldi. dedim beni birilerine dövdürecek bu kevaşe garanti. ardından konuştu:
    - benimle çıkar mısın?
    +şimdi mi?
    -genel anlamda?
    +iyi. şimdi evlere mi gidiyoruz.
    -evet kendi evlerimize.

    çıkma kelimesinden bu tip konuşmalardan tiksinirim. felaket bir şey lan bu. içim vıcık vıcık olur. neden kabul ettim bilmiyorum hayatımda ilk kez biri sormuştu zaten. iyi dedim yalnız olmam hem. ama bu ağlayan kız neden şimdi böyle yaptı anlamamıştım. kafaya takamdım dayak yoktu, gerçekten güzel sayılabilecek bir kızlaydım kevaşe olsa da. tam absürd dizi modundaydı yaşananlar. fazla düşünmeden eve gittim. annem evde yoktu, yemekte yoktu. yarım bayat ekmek ve dolaptaki buz tutmuş sarelleyi alıp yemeye başladım
    ···
  5. 5.
    0
    Devam edeyim mi okuyan var mı
    ···
  6. 6.
    0
    Up up up
    ···
  7. 7.
    0
    1 parti daha atacağım biri gelmez ise son beyler
    ···
  8. 8.
    +1
    akşama doğru babam eve geldim. benden bir yaş büyük başarılı ağbimi övmeye başladı. habil kabil olayına döndürmeden işi odaya gittim. açtım msni. zaten bütün sınıf vardı. deniz slm yazmıştı. ben de aynı şekilde karşılık verdim. neyse ki o ağzıma bile almak istemediğim hitapları yazmıyordu. yarın sabah buluşalım mı dedi? kabul ettim. param da yoktu neyine kabul ettiysem. ardından görüşürüz diyerek kapattım msni.

    salona geçip babama bana biraz para verip vermeyeceğini sordum. 10 lira verdi. ağbimine sevinmese vermezdi. çalışıyorsa kurcalama diyerek yatıp kafayı uyudum.

    sabah uyandığımda bir tuhaf hissettim kendimi. ne yapacağım lan ben bu huuryla dedim. sonra güzel kevaşemle diyerek değiştirdim. aşk adamı olmak başka tabi. 10 liramı aldım ve kızın dediği yere gittim. 45 dakika bekledikten sonra geldi kendisi. ikimizle okul kıyafetiyleydik. bu iç gıcıklatıcıydı her zaman ki gibi. benim içimde gıcıklanmak için yer arıyordu gerçi.
    en sonunda bir çardakta oturduk. yan yanaydık, etek boyu inanılmaz kısaydı. vücutlarımız birbirine değiyordu. vücudum kan pompalamıyordu. olduğu gibi varili döküyordu. yavaş yavaş vücudum atmaya başladı. neyse ki kız bacaklarıma bakmıyordu. neredeyse uçacak konumdaydım.
    -neden konuşmuyorsun?
    +haa.
    bir anda bu tarz bir tepki verdim. öküzce değildi ama hafiften boşalma nidası gibiydi. ama boşalmamıştım tabi ki. deniz güldü ve tekrar konuşmaya başladı:
    -neden konuşmuyorsun diyorum.
    +herkes yeterince konuşuyor boşver.
    -ooo lafları kes.
    o an ağzına bir tane patlatmak geldi içimden. kıza platon vari konuşuyorum cevap bağlarbaşından geliyor.
    + sen baya.. tahrik edicisin.
    konuşma yeteneğimin sorumlusu tanrı dır. ben de isterdim güzel konuşayım. hayat işte.

    Şerefsizler illa ferre linki mi atalım
    ···
  9. 9.
    0
    Kimse okumuyor ben yazacam yinede
    ···
  10. 10.
    +1
    -geçen gün bana kevaşe demiştin .
    +kevaşelerde tahrik edici olabilir.
    -nasıl bir manyaksın lan sen. çıktığın kızla böyle mi konuşulur.
    +neden konuşulmasın? nasıl konuşuluyor , daha önce hiç konuşmadım.
    -yuh hep sustunuz mu?
    +kimle?
    -çıktığın kişiyle.
    +biriyle çıktığımı kim söyledi.
    -haha çıkmadın mı? öyle bir bakıyorsun ki tüm evreni bipmişsin gibi. (valla bipmişsin dedi)
    +yoo normal bakıyorum.
    -öyle öyle. gel bari bir işe yara. salla beni salıncakta.
    tuhaf bir tipti kendisi. en güzeli kevaşelerle birlitke olmaktır. sıkılmazsınız yanlarında sizi her an boynuzlama ihtimalleri vardır ama olsun. heyecan iyidir. belki de bana böylesi gelmişti bilemiyorum tabi
    ···
  11. 11.
    +2
    salıncağa oturdu bende arkasından salıncağı ittirmeye başladım. bu huu diye bağıra bağıra sallanıyordu. bacaklarını da havaya yükselirken ileri atıyordu. işte orada benim de vücudum atıyordu. bilirsiniz salıncakta çok yükselince tuhaf bir his dolmaya başlar. içine oksijen girer gibi . veya zevk kasılmasına benzer. deniz de yavaş yavaş ohlamaya başladı. gözümün önünde salıncağa veriyordu. saçmalık bir yana iyice tahrik olmaya başlamıştım. neyse ki daha sonra salıncaktan indi tekrar çardağa geçtik. derin derin nefes alıyordu. elleri bacaklarının üzerindeydi. bacaklarını ince bir çorap gizliyordu. derin derin nefes alırken kafası aşağı dönüktü. ellerini bacaklarımın üzerine koydu. “yuh ateş gibisin” dedi.
    -biraz hastayım dedim. yalandı elbette. vücudum zevkten patlayacaktı. bütün kapalılığa rağmen.
    +çıktığımıza göre seni iyileştirmem lazım.
    -aslında böyle malca konuşmaları hiç sevmiyorum.
    +nasıl?
    -çıktığım çıktı çık. sevgilim tarzında.
    +bu şekilde bir şey demedim.
    -öyle laf arasında söyleyeyim dedim.
    +iyi. amma tuhafsın lan sen.
    yine ağzına vurmak geldi içimden . lan diye hitap eden kız mı olur?
    derken bu kafasını bacaklarıma yatırdı. bu bardağı taşıran son damlaydı. iyice titreme geldi bana. senkronize şekilde boşalmanın eşiğindeydim. farkındaydı bana ne yaptığının . pis bir şekilde sırıtıyordu.
    -deniz kalkalım mı?
    +neden?
    -hava soğudu gibi. (25 derece sıcaktı)
    +iyi kalkalım madem dedi.
    kalkarken eli penisime değdi. eminim ederim bilerek yaptı. çünkü değmedi kız neredeyse kavradı. ve orada bittim. pantolon sıcak bir sıvıyla yıkanıyordu. kız yüz ifademe bakıp arkasına dönerek kikirdemeye başladı. haykırarak boşalmayı anlatan capslerde ki gibiydim. en son ağzımdan buğulu bir:
    -hadi gidelim çıktı.
    sünnet çocuğu gibi yürüyerek eve bıraktım onu. yarın görüşürüz dedi. ben de eve gittim. direk banyoya girip pantolunu kirliye attım. yine evde annem yoktu yine yemek yoktu. yine bayat ekmek ve soğuk sarelle yedim.
    ···
  12. 12.
    0
    Up up up
    ···
  13. 13.
    +1
    ev her zaman olduğu gibiydi. abimi övüyorlardı beni gömüyorlardı. babam hergün beni yanına çağırıp:
    -bak oğlum abin ne güzel çalışıyor sende onu örnek al biraz olur mu?
    diyordu.
    bende:
    +evet baba diyordum.
    ardından annem saydırmaya başlıyordu. sen nasıl benim oğlum olabilirsin hiç mi abine çekmedin diyordu. içimden “hiç çekmedim içeste karşıyım” diyordum. bir taka yaramıyordu elbette.

    ertesi gün okula gittim. deniz sınıfa girdiğimde gülümseyerek baktı arka sıralardan. derya da bana kötü kötü bakıyordu. belki onun da bana vermek gibi planları vardı bilinmez. bu kızlar nerede tip biri var buluyorlardı. o tip bendim. normal bir tiptim ama güzel bir kızla beraberdim . hayat güzeldi.
    arka sırada mahidenin kalçalarının etkisinden yavaş yavaş kurtulmanın da sevinci vardı. derste ayağa kalkıp “evet o kalçalarını avuçlamak isterdim. ama artık kalçalarını avuçlama ihtimalim daha fazla olan bir kızlayım. gibtir git bu sınıftan huur” demek istiyordum. ama herhalde hoca iyi karlışamazdı bu durumu. cemil uyumuyordu bu sefer. furkan da uyumuyordu. önümüzdeki tahtada dil anlatımla ilgili şeyler yazılıydı ama göremiyordum. dil anlatım hocasını da hiç sevmezdim. hep arabasını patlatmak gelirdi içimden. durmadan sakakllarıma karışırdı. bu da başka bir olay. 16 yaşında hayvan gibi sakala sahiptim. babamın genetiğini gibeyim.
    ···
  14. 14.
    0
    teneffüs zili çaldığında deniz sırama geldi. bu sırada furkan ve cemil dıaşrıya çıkmışlardı herhalde. denizle oturup birbirimize sürtünüyorduk. konuşmuyordukta. sadece sürtünüyorduk ki bana yeterliydi.
    -deniz bugün bize gelmek ister misin diye sordum.
    +okul çıkışında mı?
    -evet .
    +olur farketmez dedi.
    annem hergün misafirliğe gidiyordu neredeyse. ya da bir işi oluyordu. ev boştu büyük ihtimalle. bu yüzden çekinmeden çağırdım eve. teneffüs biterken sırasına geçmek için kalktı. kalçalarını hafiften bacaklarıma değdirerek geçti yanımdan. yine bir irkilme çöktü üzerime.

    derse girerken furkan ve cemil yanıma oturdu. cemil in gözleri kan çanağı gibiydi. ama bir şey demedim. bu tip sevgi şeylerine de gelemem.
    ama furkan öyle değildi.
    -cemil noldu lan ne bu halin?
    +boşver kanka önemli değil.
    -söyle lan rahatlarsın.
    +baharı sevdiğimi söyledim. kız resmen küfür etti bana. ben kimmişim ki onu sevebiliyor muşum?
    -bşver kanka kendi kaybeder.

    üzülmüştüm cemile. ama kafamı başak bir şey karıştırıyordu.
    -ya kanka sen ne ara uyandında bu kızı sevdin? dedim.
    +oğlum hep seviyordum bakmaya kıyamıyordum.

    bir hasgibtir çektim içimden. bakmaya kıyamıyor diye sınıfta horlayan ilk tescilli insandı.

    ders başlayınca bahar ve mahide oturdu. bahar mahide ye “o kim ya beni sevebilir” gibi bir şey söyledi. cemil iyice çöktü. yine tutamadım kendimi:
    -ne biçim bir huursun lan sen . dedim. bir organımızı gibme şansı verilseydi dilimi giberdim.

    bir kız ın hakaret yediğinde genelde yaptığını yaptı. ağlamaya başladı. olay hocaya kadar geldi. bütün sınıf bu duruma kitlenince ben iyice korkmaya başladım. ilkokulda da böyle olurdu. küçük bir şey yapardım olay büyüdükçe büyürdü. huur çocukları tek yumruk olmak için benim hatamı bekliyorlardı.
    ···
  15. 15.
    0
    mahide baharı tuvalete zütürdü. kızın zütünü ortadan ikiye ayırsalar bu kadar ağlamazdı herhalde. benim korkudan popom içeri içeri girmeye başladı. yine taka battım diyordum kendi kendime. bir yandan da bari mahideyi kaybetmeyelim diyorum o züt bize lazım.

    içeride bunları düşünürken bahar yanında müdür yardımcısıyla geldi. başım iyice öne düştü. “SeventyNesil mg odama gel” dedi. kalktım ve odasına gittim.
    -utanma arlanma yok mu lan sende terbiyesiz herif. senin bacına huur deseler hoşuna gider mi?
    +benim bacım yok hocam.
    -dalga mı geçiyorsun lan ? gibtir lan gözüm görmesin seni 5 gün uzaklaştırma.
    bu şekilde 5 gün uzaklaştırma aldım. sınıfa girip çantamı toplarladım. nefretli şekilde bakan bakışlar eşliğinde denizin yanına gittim: “dışarıda bekliyorum seni”
    güldü ve tamam dedi. cemil “sağol kanka” dedi giderken. bunu neden dedi anlamadım. dışarıda denizi beklemeye başladım.
    ···
  16. 16.
    0
    dışarı da denizi bekliyordum. son ders zili de çalmış öğrenciler okuldan çıkmaya başlamıştı. denizi arıyordu gözlerim. bu arada üzerimde doğru boy ortalamaları 1.80 olan adamlar geliyordu. en önde bahar ın sevgilisi murat. allah ım neden bu kadar şanssızım diyordum. herifler hiç konuşmadan geçirmeye başladılar . yerden kalkamıyordum. her taraf toz oldu. toz tadı aağzıma giriyordu. aslında tekmelerinin içi boştu. ama ilk yumruk çok kötüydü. yerdeyken attıkları tekmeler anlamsızdı. ardından murat eğilip “bir daha o kıza bir şey dersen gebertirim lan seni” dedi. bine bak kesin ezberlemiştir bu lafı dedim. eminim kavgaya girmeden önce kararlaştırmıştır bu lafı. kalıcı etki bırakacakmış gibi.
    yerden kalktığımda tuhaf bir arınma hissettim. olayı büyütmedim içimde. büyütsem bir kez daha dayak yerdim zaten. kavga edecek arkadaşım yok benim. ben de kavga etmem zaten. bu yüzden herhalde.

    deniz beni gördü nihayet. okulun yarısı dayak yerken görmüştü bu arada.
    deniz yanıma gelip korku dolu bir sesle ne olduğunu sordum. birkaç kişiyle takıştığımı söyledim. sadece onlar sana takışmış dedi. ne güzel laflar ediyordu böyle. kaldırdı beni ve destek oldu. birlikte bizim eve doğru yürümeye başladık. yürürken kalçalarımız çarpışıyordu. çok güzel bir histi.
    ···