/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +4 -1
    Merhaba ben daha 5 sn önce üye oldum ve içimi dökerek biraz rahatlamayı umuyorum her türlü yorumu yapabilirsiniz teşekkürler

    8 den mezun olduğumuz yaz şehire fanta festivali gelmişti. Beni de ortaokuldan pınar diye bi arkadaşım davet etmişti bilet çokmuş onda. Ortak arkadaşlar falan vardı ama tek tanımadığım kişi pınarın en yakın arkadaşıydı. Kendimi çok ifşalamamak için A diyeceğim (okurken böyle yapıyodunuz). A ile fantada çok kaynaştık telefonlar alındı falan filan ama daha veletiz 15 yaşındayız. Karşı sitede oturduğunu öğrendim. Evde olduğum tüm zaman mesajlaşıyoduk. Arada onların sitesinin duvarlarının yanına gidiyodum yüz yüze sohbet ediyoduk. Her neyse böyle geçti 1-2 ay okul başlamasına yakındı ben açılmak istedim. Onların sitesinin duvarının dibinde bekliyorum. Mesaj attım gelir misin diye. Gelemem diyo. Israr ettim olmaz dedi misafir var falan. Ben de salak gibi dayanamayıp telefondan yazdım seni seviyorum diye. Aklımı gibeyim siz siz olun sakın kızlara telefondan çıkma teklifidir ilanı aşktır etmeyin abi. Hatta yüz yüze görüşme imkanınız varsa mesajlaşmayın bile. O hata da ilerde gibertcek beni. Tabi beklenilen oldu ve ben seni arkadaş olarak görüyorum mesajı geldi. Headshot yemiş gibi oldum telefon elimden düşüp asfalta çakıldı. Daha ne dicem anladım diyip döndüm geri. Tabi "A" benimle konuşmaya devam etmek istiyodu. Ama bende yüz yoktu her saniye utançtan geberiyodum. Bir kaç defa mesajlaştık falan ama soğuk yaptığım çok belli oluyodu sonra da aramız açıldı. Devdıbını tek seferde mi yazayım bilemedim uzun süreceğini düşünüyorum daha ilk entry den hava yapmakta istemiyorum ama burda bölim. Okuyan herkese hayırlı akşamlar.
    ···
  2. 2.
    +2
    Bu akşamlık bu kadar umarım ilerde üslubumu da düzeltirim. Farkındayım şu an okumaktan pek bişe anlaşılmıyo. Daha yeni olduğumu düşünüp anlayışla karşılamanızı umuyorum. Herkese iyi akşamlar
    ···
  3. 3.
    +2
    Ve nihayet oldu rapunzelle "ş" çıkmaya başladı. Şaka gibiydi. Gözümün önünde nispet yapar gibi yan yanalardı. Ve yine "ş"yi suçlayamıyordum. Durum öyle bi hal aldı ki ilişkisi olan birine aşığım diye kendimden tiksiniyordum. 9. Sınıf hüsranla bitmiş oldu. Yazın yeni siteye taşınmıştık. Çok yaşıtım olmadığı için halısahaya falan inmiyodum. Gidersem okul arkadaşlarımla basket oynamaya gidiyordum. Gündüz ve gece diye ikiye bölünmüştüm adeta. Gündüz arkadaşlarıyla şakalaşan espri yapan hazır cevap bi insan vardı. Gece ise tam tersi. içe dönük, sadece aynı taktan müzikleri en baştan en baştan dinliyen biriydim. Derken bir gün whatsappta ortak bulunduğumuz grupta "ş" beni bildiğin laflarıyla dövüyodu. Bu ne yüzsüzlük diye düşündüm ilk defa. ilk defa aklımdan onunla ilgili kötü bişe geçmişti. Sevdiğim insan hakkında böyle düşündüğümü farkedince boşluğa düştüm. Acaba sevmiyo muydum , takıntı haline mi gelmişti sadece. Ben sorularıma cevap almak maksadıyla özelden benden ne istiyosun tarzı bişe yazdım. Hala soğuk yapıyordu. Trajikomik bi durumdu. Sanki 4 çocukla ortada bırakmışım gibi konuşuyordu. "Neden benimle eskisi gibi konuşmuyosun?". Bu mesaj geldi. Cidden afalladım ne dememi bekliyodu ki. Ona rapunzeli seçtiysen benle konuşmayı bekleme amacında bi mesaj attım ama bu kadar açık değildim. Ama birden bana karşı çok iyi davranmaya başladı. Sanki bana aşıkmış gibi hissettirdi. Ya da bilerek yaptı bilmiyorum. Hala ona olan zaafım yüzünden gerçek yüzünü görememiş olmamdan korkuyorum. Bana lütfen bi daha böyle yapma dedi. Aramızı açma. iyi de bunu ben de istemiyordum ki. Sanki benim yüzümden olmuş gibiydi. Cidden şunları yazarken kendime inanamıyorum. O kadar salak olmamam gerekiyodu. Ama konuşmaya başlamıştık bile. Ve sadece ekrana bakarak onun elinden çıktığını bildiğim kelimeleri görmek her şeyi unutmama yetiyordu.
    ···
  4. 4.
    +2
    Neyse lise başladı sonra şehrimdeki fen lisesini kazanmıştım. Çok hayal ettiğim lise ortamı yoktu sonuçta fen lisesi ama yine de eğlenceliydi. 8 deki dershaneden arkadaşlarla falan takılıyoduk. Ayrı sınıflara düştük tabi. Aradaki yaklaşık 7 ay konumuzla ilgili olmadığı için atlıyorum. 9 un mayısındaydım. Yan sınıftan bizim tayfadaki arkadaşlar whatsapp grubumuza kendi sınıflarından 2 kişi aldılar. Birine "Ş" dicem diğerinin benimle çok bi olayı yok. Ama o 2 kızla okulda hiç selamımız bile yoktu. Ertesi gün okulumuzun bi çardak tarzı bi yeri vardı üstü kapalı banklar falan orada "Ş" birden gözüme hoş geldi. Ama ben sosyal biri olmama rağmen ilişki konusunda asosyal sosyopatlara bağlıyorum. Zaten "A" ya 2 ayda anca söyleyebilmiştim. Terslenmekte güvenimi kırdığı için her geçen gün bu konuda daha da içe dönük oluyodum. Bu olayların geçtiği sırada 160 falanım. Hobbit gibi dolanıyorum. Hocalar abin için mi geldin falan diyo. Allahtan "Ş" de kısaydı. Neyse geri dönüyorum. Akşam bi şekilde özelden mesaj attım falan geyik yapıyoduk öyle. Bi baktık saat gece iki buçuk olmuş. Ben oldu bu iş diyorum. Ertesi gün okulda işte bakışıp gülüyoduk falan dün akşamki esprileri yapıp gülüyoduk. Bi hafta böyle devam etti. Benim kafama dank etti tabi. Lan biraz daha böyle giderse ben seni arkadaş olarak görüyorum ayakları olucak diyorum kendi kendime. Okulda açılma kararı aldım. Böyle söyleyince maymun iştahlı gibi bi onu seviyorum bi bunu seviyorum gibi gözüktü ama arada baya süre var. Okula gittik ertesi gün. Geçtik çardağa. Ben tam kantine gidiyorum sen de gelir misin diyip konuşcaktım. O sıra bizim kız arkadaşlardan biri rapunzel ne dedi diye sordu "Ş" ye. ( Rapunzel 11. Sınıfta saçlarını uzatıp şekil yapmaya çalışan ama başarılı olamayan gib kafalı herifin teki). Ben bi duraksadım ne olduğunu idrak edemedim. Sonra bunlar aralarında konuşmaya başladı. Meğerse bu rapunzel dingili "Ş" ye sürekli mesaj atıyomuş hoşlandığını dile getiriyomuş. Ben çocukla konuşup halletmek istiyodum ama ben "Ş" nin daha bişeyi değildim. Ortada bişe yok. O yüzden şöyle düşündüm. "Ş" benden hoşlanıyosa çocuğu zaten geri çevirir dedim. Bi hafta daha bişe olmamış gibi konuşmaya devam ettik. Devamı gelicek ben yemek yiyeceğim millet selametle
    ···
    1. 1.
      0
      Samsunlumusun panpa
      ···
  5. 5.
    +1
    Sonra kendini sarı kolaya vurdun mu
    ···
  6. 6.
    +1
    Okumak isteyen varsa rez atsın yarın okusun parça parça beklemek sıkabilir
    ···
  7. 7.
    +1
    Bir hafta konuştuk hiç bişe olmamış gibi sonra okulda rapunzelle "Ş" nin aynı bizim gibi mesajlaştığını öğrendim. Sinirden deliye döndüm böyle salsalar döve döve öldürürdüm çocuğu. Ama ne hakla yapıcaktım ki. inanın o an nası bi ruh halinde olduğumu hatırlamıyorum. Ama hem benle hem rapunzelle konuşan "Ş" ye bir türlü kızamıyordum. Onu görmem yetiyordu her şeyi unutmam için. Birlikte gece yarılarına kadar birbirimize şarkı önerip dinliyorduk, sohbet ediyorduk. Rapunzelle öyle samimi olması mümkün değildi. Ya da bana öyle geliyordu. Hiç "Ş" hakkında kötü şeyler düşünmedim. Melekmiş gibi davrandım. Amıma koyim ne safmışım ya. Hatırladıkça deli oluyorum. Bu böyle sürdü gitti. Ben gururuma yediremedim, yine pes ettim. Bi laf var ya seviyorsan bırak dönerse senindir dönmezse hiç senin olmamıştır diye. Aynı onu yaptım. Bıraktım ne yaşarlarsa yaşasınlar. Günler birbirini kovalıyordu. Ben okulda daralıyordum. Hiç bi yerde huzurlu olamıyordum. Evimde bile fazlalık gibi hissediyordum. Evde gece tek başıma ağladığımı hatırlıyorum. Şimdiki aklım olsaydı keşke. Gerçi pek bişe değişir miydi bilmiyorum.
    ···
  8. 8.
    +1
    Nihayet okul başlamıştı. Ben artık surat asmaktan yorulmuştum. "Ş"ye arkadaş gibi yaklaşıyordum. Bunu o bile inanmıyordu ama en azından dışarıdan "Ş"yi zor duruma düşürmemiş olurdum. Onlar teneffüslerde yan yana yürüyolar, kantinde birlikte oturuyorlar. Ben de öyle oturmuş onları izliyordum. Gün geçtikçe deli oluyordum ama sesimi çıkaramıyordum. Böyle sürerken okul gezisi konusu açıldı. Çanakkale-Bursaya gidilecekti. Zaten gezi lafını duymamız hepimizin heyecanlanmasın yetiyordu. Ama ben asıl aklımda olan rapunzel olmadan geçirebilceğimiz 15 saatlik bi yolculuk. Cidden bazı şeyleri aşmak için iyi bir fırsattı. Ve sonunda yolculuk başlamıştı. ilk 3-4 saat otobüste herkesin dans etmesiyle ve otobüsün sağa sola sallanmasıyla geçti. Ardından otobüsün ön tarafları uykuya geçti. Benim tam önümdeki koltukta "Ş" oturuyordu. ikimizde cam kenarında oturuyorduk. Camdaki yansımasını ne kadar izledim hatırlamıyorum. Mola yerine geldik. Tostlar çorbalar falan derken süremiz doldu otobüsteki yerlerimizi aldık. Tam arka taraf hareketleniyordu ki mat hocası duruma el koymak adına beni ve yanımdaki arkadaşımı en öne yolladı. Koltuk aralığı hem daha dardı hem de en önde olduğumuz için önden gelen tüm ışıklar yüzümüze çarpıyordu. Rahatsız bir şekilde de olsa uyandık ve gözlerimizi bursanın köyü olan cumalıkızıkta açtık.
    ···
  9. 9.
    0
    Rez knk devam
    ···
  10. 10.
    0
    Rezzers
    ···
  11. 11.
    0
    Coooook useniyom okumaya
    ···
  12. 12.
    0
    Kahvaltılar yapıldı. Ordan bursanın merkezine geçtik. Oraları anlatmayacağım çünkü bursanın her yeri türbe. Türbe cami geze geze evliya olduk. Her neyse akşama doğru çanakkale yoluna çıktık. "Ş" ve yanındaki arkadaşı sohbet ediyordu. Çaktırmadan dinliyordum ben de. Arada birbirlerine pişmanlıklarından bahsettiler. "Ş" rapunzelle çıkmamdı dedi. Bunu gerçekten düşündü mü yoksa benim dinlediğimi biliyor muydu hala emin değilim. Sonuçta ben daha çok cesaretlenmiştim. Yolculuk devam ederken sonunda istediğim olmuştu. Yanımdaki arkadaşım anlamış olucak ki "Ş" nin yanındaki kız arkadaşımızı benim yerime çağırdı. Benim de sırtıma hafiften vurup hadi geç öne dedi. Beklemediğim bi anda dediği için elim ayağım buz kesti. Resmen titriyordum. Geçtim "ş"nin yanına ama tek kelime edemiyordum. Öndeki koltuğun arkasında masa açıktı ve üzerinde iki papatya vardı. Hiçbir şey demeden birini bana uzattı. Birlikte yaprakları kopardık. O çiçeğe ben ona bakıyordum. Ben de seviyor çıktı. Tabi ortamın ambiyansıyla insan gaza geliyo. Sadece bir kaç saat bile olsa birbirimizi hissetmiştik. Ya da ben öyle sandım çünkü şu anki durum çok farklı (ileride anlatacağım). Yaprakları bir araya getirdi ve orta sarı kısmını bana uzattı. Bunu sakla dedi. Hala cüzdanımda durur, kimse bilmiyor. Kafamı salladım çünkü konuşmaya çalıştıysam bile ses çıkaramadım. Kafasını omzuma koymasına ramak kaldığını düşündüm ama sonuçta o hala rapunzelin sevgilisiydi. Kendimi hemen toparladım. O sırada aynı kulaklığın bi teki bende bi teki ondaydı. Kulaklığı çıkarıp arkaya geçtim ve yine eski yerlerimize döndük. Evet hayalimi ben sonlandırmıştım ama olması gereken buydu.
    ···
  13. 13.
    0
    Şuraya park edeyim
    ···
  14. 14.
    0
    Kendini korumaya devam etmen gerek... Kendi çizgini korumalisin.
    ···
    1. 1.
      0
      Çok sağol kardeşim öyle yapıcam
      ···
  15. 15.
    0
    Gezinin kalanını erkeklerle takılarak geçirdim. Dönüş yolunda da uyuyakalmıştım zaten. Şehre geri döndüğümüzde her şeyi yine aynı taktan halini almıştı. Gözümün önünde yan yanalardı. Tek tesellim sanki bi sevgili değilde arkadaş gibilerdi. En çok sarıldıklarına şahit oldum. Sene sonuna yaklaştıkça "Ş" sürekli rapunzelin sınavı bitsin ayrılıcam şimdi moralini bozmak istemiyorum tarzında sözler söylüyordu arkadaş ortamında. Bu sözleri onca şeye rağmen hala gönlüme su serpebiliyordu. Sene sonuna doğru yaklaşmıştık. Benim içimdeki umut gün geçtikçe artıyordu. Diyordum ki acaba dediği her şeyde haklı mı ? Sırf moral bozmamak için mi ayrılmıyo ? Şimdi düşününce kendime kızıyorum ne kadar salakmışım diye. 13 ay ... Koskoca 13 ay bi insan aynı hatayı tekrarlamaz. Bi hafta kıramazsın hadi kabul edersin teklifini. Ama sonra sürmez. 13 ay sürmeyen evlilikler bile var. Rapunzeli seviyordu başka bi açıklaması olamaz. Peki benim aklımı neden karıştırıyordu? Yoksa benim hayal gücümden mi ibaretti her şey ? Hala emin olamıyorum. Her neyse rapunzel lys ye girdi biz de 10. sınıfın sonlarındaydık. Ayrıldıklarını duydum arkadaşlardan. O an "ş" den bir an olsun tereddüt ettiğim için kendime kızdım. Dedim ki kız doğru söylüyomuş. Biraz daha güvenip sabredebilirdin dedim kendime. Tabi hemen akbaba gibi başına üşüşmek olmazdı. Bu sefer "ş" hakkında kötü şeyler düşünürlerdi. Ben 1-2 hafta süre vermek istedim. Bu süre zarfında tekrar konuşmaya başladık. Ben ona c2, ask.fm tarzı sitelerden soru soruyordum. Ben olduğumu bildiği halde kanıtı yoktu sonuçta daha rahat yazabilirdim. Ona ayrıldınız mı diye sordum. Evet dedi. Neden diye sorunca öyle olması gerekiyordu cevabını aldım. Buraya kadar her şey normaldi. Fakat twitterda sürekli ayrılık acısıyla ilgili sözler yazmaya başlamıştı. Bildiğim kadarıyla ayrılan "ş" idi. Dediği gibi sınavı bitince ayrıldı. Benim aklıma çok takıldığı için bunu da ask.fm den sorma kararı aldım. Ve aldığım cevaptan sonra kayış koptu.
    Ben: Twitterda neden öyle sözler yazdın üzgün müsün ayrıldığın için
    Ş: evet
    Ben: ayrılan sen değil misin neden üzüleceğin halde ayrıldın ?
    Ş: bazı şeyler o kadar kolay unutulmuyor.
    Ben: yani rapunzeli seviyosun?
    Ş: EVET
    ilk defa o an kendi ağzından duydum sevdiğini. Kalbim hissizleşmişti. Tek hissettiğim şey keskin bi acıydı. Aklımdan hiç bir düşünce geçmiyordu. Bitkisel hayatta gibiydim. Bedenim yaşıyor ama ruhum arafta kalmıştı sanki. Her şeye herkese lanet ettim. O gün kendime söz verdim unutacaktım, silecektim...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    Beyler benim yazacaklarım bu kadardı. Amacım biraz içimi dökmek biraz akıl danışmaktı. Ben gereksiz gurur yapıp "ş" yle yaşanabileceklere engel mi oluyorum? Yoksa kalbimi sesini bastırıp en doğrusunu mu yapıyorum? Yorumlarınız benim için çok önemli. Teşekkürler ...
    ···
  17. 17.
    0
    devam et hocam
    ···
  18. 18.
    0
    Eskiden yan sınıfta olan "Ş" şu an tam 1 sıra arkamda oturuyordu. Bi yandan kendime verdiğim unutacağım sözünü tutamayacağım için üzülüyordum çünkü dip dibeyiz neyi unutuyorsun. Ama bir yandan onu görmek hala huzur veriyordu. Biz fen sınıfı olduğumuz için ayrı bi kata koymuşlardı böylece "A" yı neredeyse hiç görmüyordum. Zaten görsem bile kafamı çeviriyordum refleks haline gelmişti. Aklımı bir de onun bulandırmasına izin veremezdim. Her okuldan insan geldiği için teneffüslerde suriyeli görmüş yunan vatandaşı gibi hayretle ortamı gözlemliyordum. Zaten bir kaç keko arkadaş bize musallat olmaya çalıştığı için sakin günümüz geçmiyordu. Ben bunun bir çeşit gövde gösterisi olduğunu biliyordum. Okul hiyerarşisinin tepesine geçmeye çalışıyorlardı. Boş iş ... Her neyse günler böyle geçiyordu. Ortalık durulmuştu. "Ş" yle yan yana olmamıza rağmen aramızda nerdeyse hiç konuşma geçmiyordu. Her şey tıkırında ilerlerken bu yılbaşında "A" snap gelmişti. Partide biraz eğlenceyi fazla kaçırmışlardı anlaşılan. Ben yanlış bişe demesin diye konuyu kapattım. Ama o günden sonra "A" bana ara ara mesaj atmaya başlamıştı. Durumdan ne memnundum ne şikayetçiydim. O istediğinde konuşuyorduk ben sanki siri gibi ne sorduysa onu cevaplıyorduk. 14 Şubat 00.00 da mesaj geldiğinde durumun ileri gittiğini farkettim. Acaba benden hoşlanıyor mu diye düşündüm demicem neredeyse emindim. Ben tüm bu olanlardan sonra ne "ş"yle bir araya gelebilirdim. Ne de "ş"nin önünde "a"yla... Ben biraz daha dostane karşılık vermeye başladım. Çünkü ben liseye geçerkenki yaz olanlardan sonra geri çevrilmenin verdiği acıyı da, başka birini sevdiği(!) halde başka biriyle çıkmanın tezatlığını da bilen biriydim. Kimseyle bir ilişkiye başlamak istemiyordum. Benim tek amacım herkesi yaşadığım her şeyi unutmaktı. "Ş" ye karşı ilgimin azaldığını düşünüyordum. Ta ki geçen haftaya kadar. Okulun bahçesinde çok düşük bi olasılıkla da olsa okuldaki birinden hoşlandığını farkettim. Sessiz sessiz fısıldaşmalar, sanki birini gözlermiş gibi uzaklara bakmalar... Paranoya yapmış olabilirim. Ama sırf küçük bi ihtimalin varlığı bile beni tekrar çılgına çevirdi. içimdeki ateşi körükledi. Ben bi sefer daha buna dayanamazdım. Bilmiyorum ne yapacağım günler birer birer geçiyor ve şaka maka lise 3 ün ikinci dönemine geldim.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    0
    Okul bitmişti. Yaz tatili başladı ama ben de hiç öyle bi hava yoktu. Her gün sabahlıyor, tüm öğlende uyuyordum. Zaten rahat geçireceğim son yaz diye bilgisayar oyunlarına vermiştim kendimi. Özel bi okuldan da burs kazanmıştık bizim erkeklerle. Son yıllarımı silip önüme bakmayı hedefliyordum. Yaz tatili hiç bir aksiyon olmadan bitti. Bizi 24 ağustosta okula çağırdılar. Önceden hızlandırılmış kurs şeklinde geçen yılların konularını işledik. Yavaş yavaş düzene oturuyordu her şey. Ama sonradan farkettiğim bişe vardı "A" da bizim okula gelmişti. O kadar yıl sonra ne diyeceğimi ne konuşacağımı bilmiyordum. Görmemezden gelmek istedim ama nereye kadar 2 yıl aynı ortamda bulunacaktık. Genelde sınıftan çıkmıyorduk çok da rastlaşmadık başlarda. ilk haftadan sonra ortak whatsapp grubunda memnuniyetlerini dile getiren erkekler bir şekilde kızları da gaza getirdi. Ben burslu olmadıkları için gelemezler herhalde diye düşünürken okul fen lisesinden gelenlere %50 burs verdi ve durumu rahatlattı tabi onlar adına. Ben ne düşüneceğimi şaşırdım açıkçası. Onlar da benim arkadaşlarımdı fakat ben burayı aynı zamanda bi kaçış noktası olarak görmüştüm. Olaylar çok hızlı bi şekilde gelişti ve kızlar da aramıza katılmış oldu ve tabi ki "Ş" de.
    ···
  20. 20.
    0
    ilk hikayende hikayeyi yarıda bırakmak nedir amk bari okuyanı düşün
    ···