+4
-3
Öncelikle selamın aleyküm beyler. Hikaye kurgudur. Okursanız saracağını düşünüyorum.
Oturuyorum bir tenhada. Kendi başıma, dalgın kafayla. Yanımdan ara ara gelip giden tek-tük insanlar oluyor. ‘Gelin beraber oturalım.’ dercesine bakıyorum gözlerinin içine. Hiç tanımadığım bir sürü insan geçmişti o gece yanımdan. En çokta sevgililerin uğrak yeriydi burası. Lise caddesindeki Zümrüt apartmanının önüydü. Her gece oralarda olurdum, elimde yanımdan geçen bir adamdan haraç ister gibi aldığım bir dal sigara vardı. Ne yazık ki yakacak ateşim yoktu sigaramı. Aslında yakmakta istemiyordum. Çünkü yaktığımda eninde sonunda o da bitecek ve içtiğim sigaraya bile sövecektim, sırf bittiği için.
Oysa şimdiye kadar alışmış olmalıydım bitmelere. Sonunda biteceğini bile bile gene yine yanımdan geçen birinin attığı yanan izmarite yöneldi gözlerim. Oturduğum yerden kalkıp yanan izmariti aldım. Neredeyse o da bitecekti. Umurumda değildi gerçi. Sigaramı yakmaya çalışırken ayaklarımın ıslandığını fark ettim. Yağan yağmur bile istemiyordu belki sigaramı içmemi, ama hiç umurumda değildi. Yaktım. Sonra ilk içime çektiğimde dumanı yutkunur gibi oldum. Birkaç defa öksürdüm arka arkaya. Devamında alışacağımı düşünerek çektim ikinci defa, üçüncü defa ve böyle devam etti. Sayıyordum kaç defa elimi ağzıma zütürdüğümü.
Garipti. Ne kadar yavaş içmeye çalışsam da bitiyordu işte. On beş, on altı… Evet, on yedinci defaydı. Hiç bu kadar uzun sürmezdi aslında ama sonuna gelmiştim bir sigaranın daha ve üzülmeye de başlamıştım. O gün benim on yedinci yaş günümdü. Kimsem yoktu ki bitmiş bir sigaramdan başka. Ya da var mıydı? Kimseden hiçbir beklentim yoktu zaten. Olmaması daha iyi değil miydi? En iyi zamanlarımda bile, selam vermesem akıllarına gelmeyeceğim birçok yakın (!) arkadaşım vardı