-
1.
+1Biraz ilgi olursa 10 dakikaya sıkı bir hikayeye başlayacağım. Suç, dram, aşk, ciks, kavga ve daha nice duygular.. 2-3 kişi bile varsa anlatmaya başlayacağım.
-
2.
+2sene 2008. Sınavları atlatmış liseye başlamıştım. Hani ilkgün heyecanı vardır ya ulan napıcaz dıbına koyim şimdi burada derdine düşer tanıdık bi kaç yüz ararsınız ama bulamazsınız. 3-5 kişiyi bir arada görünce selamın aleyküm diyip ortama girmeye çalışırsınız işte öyle bir gün. Okulun önüne liste asmışlar tam 120 tane öğrenci. abcddcba diye 4erli 4erli sınıflara atıyorlar. C'ye düşmüşüm dedik hadi bismillah gazamız mübarek olsun girdik okulun kapısından içeri.
-
3.
+24 sınıfa ayırmışlar koca okulu 30'ar 30'ar bölmüşlerdi sınıfı. 8 erkek 22 kız vardı sınıfta. O arada sınıfından memnun olmayan başka sınıftaki bir öğrenciyle anlaşıp sınıf değiştirebiliyordu. Dedim hazır sınıfta bu kadar kız varken gibtir et değiştirmeyeyim sınıfı dedim ki 2 erkek daha gitti 2 kız daha geldi kelle başı 4 kız kaldı. Dedim ortaokul yarak kürek geçti illa ki bir sevgili yaparım dedim ilk ders başladı.
-
4.
+2Cam kenarı kalorifer yanına geçtim. tek oturuyorum, 2 masa 2 sandalye. çantayı mantayı attım masaya uzattım ayakları geçtim dersi dinliyorum. ilk ders biyoloji. o zamanlar zütüm kalktıydı evdekilere hava atıyodum "oooo siz biliyonuz mu bizim biyoloji diye dersimiz var" falan sanki atomu parçalıyacaz dıbına koyim. neyse, ilk ders bitti ama 3 kişi yok sınıfta. 1 erkek daha gitmiş onun yerine bi kız gelmiş oldu mu size 5-25 :D
olasılık daha da arttı ve de tek oturmamın avantajı daha da keyifli bir hale geldi. 3. Ders'ten sonra sınıfa bir kız geldi oturacak yer bulamayınca yanıma gelip "pardon oturablir miyim yer kalmamış" dedi, ben de tabii ki dedim buyur ettim biraz da küfür ederek çantayı mantayı toplayıp oturdum. şimdi şöyle tarif edeyim size, sarı saçları kahverengiye dönmüş, buna kumral deniyor galiba. Çimen yeşili gözleri ve çok güzel bir burnu var. insanın baktıkça bakası geliyor hele ki öyle bir ismi var, insanın bir daha bir daha söyleyesi geliyor... "Açelya" -
5.
+2Açelya yaşadığım şehre göre ebeveynleri rahat koşullarda yaşayan, parası pulu olan zengin bir esnafın kızı. Annesi ev hanımı ve kendisinden 2 yaş büyük bir ablanın kız kardeşi. Anne-Baba'sından aldığı x kromozomları ona bir çift yeşil göz, kumral saç ve kezbanlara istinaden uzun bir boy vermiş. Nasıl anlatayım, insanın kokladıkça koklayası geldiği bir çiçek gibi.. Bir baktın mı bir daha bakıyor insan.. Pür dikkat dersi dinliyor, ben de onu izliyorum.. huur çocuğu kelini gibtiğimin tarihçisi hemen bunu farketti ve beni uyardı "kaan giber, olm napıyosun soruya cevap ver bakayım çabuk" dedi tabi ben ayazda kalmış bekçi yarraaa gibi söndüm kaldım. Hocam soruyu bir daha sorar mısınız ? dedim o da gitti en sevdiğim yerden sordu aq. 2. Dünya Savaşında almanların denizlerdeki hakimiyetini sağlayan deniz altıların adı nedir çabuk söyle yoksa seni dışarı atıcam dedi. bu huur çocuğunun suratına, biraz da açelyaya yan bakış atarak "U BOT" dedim tabi bu pekekent afalladı kaldı. yer miyiz lan biz bunları ? 2. dünya savaşının kitabını yazdık kitabını. Bu pekekent klasöründeki listede adıma artı atarken açelya'nın bakışlarını üzerime diktiğini farkettim, biliyorum bir şeyler olacaktı.
-
6.
+2Ders bitiminde "kantine gideceğim bir şeyler ister misin?" dedim, ya bana bi çokonat alsan çok iyi olur aslında dedi cebinden bi 20lik çıkardı, dedim saçmalama sok onu yerine alırım ben açelya ne demek ya dedim. Babam orta halli bir memurdu, dexer sigara fabrikasını kapatmadan önce annem de iyi kazanıyordu. Günlük 1 lira olan harçlığım lisede yerini haftalığa bırakmış, o da 20 lira civarıydı. Çokonatlara 1.5 lira verdikten sonra sınıfın yolunu tuttum. içimde garip bir huzu vardı, aşık oluyordum muhtemelen ama tanımıyordum ki lan bu kızı ? belki sevgilisi var ? belki belalı bir abisi var ? kafamı gibiyim işte.
-
7.
+5o kadar güzel teşekkür etti ki, rica ederim bile diyemedim. Bir gülümsemesi var, sanırsın serkan sözlüğü eski formata döndürüyor, o biçim!
4. Ders başladığında ikimizde dişlerimizin arasında kalan küçük fındık parçalarını kıtırdatıyorduk. Müzik en sevdiğim dersti, iyi bir müzik kulağım ve yeteneğim vardı. Hoca hemen "içinizde enstrüman çalan var mı?" diye sorunca, yarrrak gibi ortaya fırlayıp "hocam ben gitar çalıyorum" dedim. Oğlum haftaya gitarını getir, seni koroya alacağım dedi. Normalde, normal bi durum ama zütüm kalktı. Açelya da şaşırdı bu duruma biraz, benden böyle bir şey beklemiyordu galiba. Okul'un ilk günü harika geçmişti ve öğle yemeği vakti gelmişti. ilk defa öğle yemeğine gidiyordum. Babamın verdiği 20 liranın kalan parasından 2 liraya süleyman abinin dürümcüde bir dürüm yedik bi arkadaşımla. O da benim sınıftaydı ve bir kızı gözüne kestirmişti ilk günden. Ben de açelya'dan bahsedince "olm o kız benim ilkokul arkadaşım, burnu beş karış havada o sana bakmaz aq" dedi ve yediğim lokmayı boğazıma dizdi dıbına kodumun çocuğu. -
8.
+2Öğleden sonra geldiğim de o çok sevdiği parfümünün kokusu masanın her yerine sinmişti. huur çocuğu sınıf hocası inşallah yerini değiştirmez diye çok dua ediyordum. Yokluğunda onu arar olmuş, özler olmuştum. Daha önce yaşamadığım bir duyguyu yaşıyor, ufaktan ufaktan aşık oluyordum... Öğleden sonra beden hocası sınıfa gelip, eşofman'a ne kadar önem verdiği hakkında nutuk çekti. dıbına kodumun hödüğü eşofmana "aşortman" demeyeydi iyiydi, ama sonuçta önem veriyordu. Bize aşortman getirmeyene baklava aldıracağını söyledi. Önce içimdeki anarşist ruh seslendi, giyme dıbına koyim ne olacak lan? dedi, sonra baklava fiyatlarını ve haftalık harçlığımı düşününce vazgeçtim.
-
9.
+3Bir muhabbet konusu açmam lazımdı ama öğlenki muallaknin söyledikleri takıldı aklıma. Çarşı'nın ortasında olan okulumun penceresinden dışarda akıp geçen insan selini izlemeye başladım. Beden hocası da o sıra susmuştu. Hiç beklemediğim bir anda açelya,"dışarı çıkıp yürüyelim mi biraz?" dedi. ulAn dıbına koyim bi kızın suratına evet diye haykırmadığım kalmıştı, onu da yaptım. çok belli ettim galiba. "sana bakmaz o kız" diyen pekekentin suratına "noooooooooooooooooldu yarraaaaaaaaaaaaaaaaaaam" bakışı attıktan sonra açelyayı önden geçirip okulun bahçesine indik. kısa bi süre sustuktan sonra ortayı açacak tarafın kim olduğunu bekledik, baktım atak gelmiyo ben ortayı açtım. Müzikten hoşlanır mısın ya? diyerek belki de yürüme tarihinin en kötü girişini yaptım açelyaya karşı ama o da sevdiğini belirtti. Metallica dinlediğini ama çok heavy sevmediğini -heavy ney bilmiyor ama kafa sallıyorum- genel olarak da popüler rock şarkılarını dinlediğini söyledi. Ben gitar çalıyodm ama hep tsm ve bilindik gitar şarkıları yaşar maşar aq. O gün çok güzel bir gün geçirdikten sonra eve gittim. Peder'in sana bilgisayar aldım diyerek beni gibtiği, hastahaneden getirdiği 2002 yapımı celeron işlemci bir vestel bilgisayar'dan youtubeya girip "metalca" yazdım. Şansıma metallica çıktı ve ilk çıkan şarkısına tıklayıp dinlemeye başladım. herifler 1 dakika sakince çaldıktan sonra yardırmaya başladılar. dedim ki içimden "kaan giber, yarraaa yedin sen bu şarkıları nasıl çalacaksın?"
Bu topa girmiştik bi defa, oturdum en kolay şarkısı neyse -nothing else matters- öğrenmeye başladım aq. o video senin bu video benim izliyorum da izliyorum. 2-3 günlük bir deneme-yanılma sürecinin ardından intro kısmını sökmüştüm. Pazartesi günki müzik dersine hazırdım. Artık bir şeyler olmaya başlayacaktı... "Devamı yarın... " -
10.
0geldim beyler başlıyorum
-
11.
+1pazartesi günü oldu. 50 liraya aldığım perdesi kegib gitarla okula çok afilli bir giriş yaptım. gitar çalarken iki büklüm olan bebelere karşın çok rahat takılıyodum aq kısacası dünya gibimde değildi. hoca "oo kaan giber, getirmişsin gitarı çal bakayım bir şeyler" dedi. Önce klişeleri yaşatmak adına "irem- hayalet sevgilim" 'i söyledim bi gibe gibe çünkü allahın emri yani bu. ondan sonra nothing else matters'a giriş yaptım beyler. Açelya pür dikkat beni izliyor benim züt tavan karizma bi milyon. çaldıkça açelyanın bana hayran olduğunu, "o kız sana bakmaz olm" diyen gavatın yerin dibine girdiğini görüyordum. kısa bir süre sonra "hocam buraya kadar çıkarabldim amerikan aksaanım çok iyi değil" diyerek işin içinden kolayca sıyrıldım. gittim yerime oturdum.
-
12.
+2"harikaydın" dedi. o anda beynime kan yürüdü. dopamin hormonu max seviyeye çıkarak beyin hücrelerimi mutlu olmaya itti. bu kan kalbe de inince sinirler aracılığıyla beyne vuran aşk duygusunu ortaya çıkardı. nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde "ya açelya ben sana aşık oldum" dedim. ananı gibiyim az önce ne dedim lan ben? demeye kalmadan zil çaldı koşa koşa çıktım sınıftan. hemen okulun en bin tayfasının sigara içtiği trafonun arkasına gittim. "beyler az önce çok büyük bir tak yedim lan ben" dedim. tabi olayları hemen anlattıktan sonra "hasgibtirler" havada uçuştu. kimi "olm çok büyük taşşak malzemesi olacaksın hahah" larla, kimisi de "ulan o kız sana bakar mı dıbına kodumun salağı kendi gibletinde bi kız bulaydın bari aq" diyerekten beni depresyona sürükledi. kafayı yemek üzereydim ve bir sonraki ders boştu. eğer sınıfa girersem 40 dakika boyunca onunla yan yana oturmak zorunda kalacaktım. bende buna maruz kalmamak için okuldan kaçma tercihini yapıp her zaman yaptığım gibi sinemada çalışan arkadaşın abisinden beleş bir bilet alarak ilk sinemaya girdim. ulan o da aşk filmi çıktı mı? duyguların ve bin arkadaşların verdiği gazla beraber hüngür hüngür ağlamaya başladım. o zamanlar aldığım e250 telefonuma bir mesaj düştü "ben de seni seviyorum" hasgibtir...
-
13.
+2neye uğradığımı şaşırdım. mesajın açelyadan geldiğini biliyordum ama benim telefonumun olduğunu nereden biliyordu. şimdi ne yapmalıydım ? gidip dudaklarına yapışıp öpmeli mi, dur bi dakika bu çok ileriye gitti aq. yoksa gidip "merhaba" ile konuya girip sohbet mi etmeli, yok dıbına koyim böyle de olmaz. öğle yemeğine çağırıp yemekte mi konuşmalıydım?, paran yok aq kıza dürüm mü yedireceksin hayırdır. derken derken, öğleden sonra okula gittim. arka sırada beni bekliyordu. yanına oturduğumda biraz çekingen bir şekilde "ne yaptın" diye sordu. hemen anlattım, üzgün olduğumu söyledim yanlış anlama lütfen seni kırmak istemiyorum felan derken bir anda yanağımdan öpüp "sus" dedi. allahtan bu küçük öpücüğü kimse görmedi. hayatımda belki de bu zamana kadar en çok orda o anda mutlu oldum. böyle bir mutluluğu yaşayınca, insan geride harcadığı zamana acıyor. Okul bitti..
-
14.
+2"evine bırakayım mı?" dedikten sonra başıma büyük bir bela alarak "evet" cevabını aldım. kısa bir utangaçlık evresinden sonra el ele tutuşup dar sokaklardan yürümeye başladık. tahminimce yolu uzattıkça uzatıyordu. Böyle bir kızı sevmek, dünyayı sevmek gibi, soğukta işemek gibi, çekirdeğin üzerine içilen kola gibi, dürümün yanında içilen ayran gibi, halısahada atılan röveşata golü gibi, acıkmışım galiba pardon. her neyse konumuza gelelim, açelya. Öyle bir kız ki, çocukluğumun bayramları gibi. insan utanır sıkılır yüzüne bakıp seni seviyorum derken, öyle bir güzel. rabbülalemin özene bezene yaratmış. içinde sürekli bir korku oluşur "ya giderse?" diye, o derece güzel.
-
15.
+1arkadaşın abisinden o ara çıkan "ıssız adam" filmine iki bilet aldım. bir öğlen arası sürpiz yapıp "ta taaaa" gibi gibimsonik bir sesle sürpriz yaptığımı düşünüp biletleri uzattım. gelmeyeceğini tahmin ediyordum ama olur dedi. ulan kızdan ne beklesem tersini yapıyordu. çünkü öyle bir şişirdilerki kızı ben zannediyorum iki gün sonra gibip atacak beni bir kenara. Girişte mısır kola 2lisine haftalığın 4de1'ini gömdükten sonra en arkalara gidip oturduk. sinemada öpüşme olayına karşı olan biri olarak tabii ki bu olayı hiç aklımdan geçirmedim. sadece çok duygusal yerlerde göz göze geliyor birbirimizi sevdiğimizi birkez de gözlerimizle tekrarlıyorduk. film çıkışında yine onu evine bıraktım..
-
16.
+3bu günlük bu kadar bırakıyorum ama word'e yazmaya devam edeceğim. bugün biraz ihmal ettim, tahminimce kimse giblememiştir diye düşündüm ama yarın yine entry gireceğim. hepinize iyi geceler dilerim. bir de şarkı bırakayım : https://www.youtube.com/watch?v=mrfsLwThY1I
-
17.
0beyler bi kaç sorun çıktı, araba kazası vs. yazamadım, yarın devam edicem inşallah.
-
18.
0bu hikayede yarım kaldı, ne zaman kazandık ki dıbına koyayım.
başlık yok! burası bom boş!