limbo

Geçtiğimiz yıl Xbox 360 konsoluna çıkan ve tüm oyun dünyasını büyüleyen bağımsız yapım LIMBO nihayet PC'lerimizdeki yerini aldı. Siyah beyaz bir dünyada ismi bile olmayan bir çocuğu yönettiğimiz oyunu bu kadar ilgi çekici yapan neydi peki? Bu soruya tek kelime ile "sanat" yanıtını verebiliriz. LIMBO da aynı Okami, BioShock ve Braid gibi oyunlarda olduğu gibi biz oyuncularını şaşırtan değişik bir görsel tasarım kullanılarak hazırlanmış. Oyun tamamiyle siyah beyaz bir dünyada geçiyor, yönettiğimiz karakterin ve dünyada yaşayan canlıların sadece gözlerini görebiliyoruz. işte sadece bu unsurlar bile LIMBO'yu günümüzdeki sıradanlaşmış oyunlardan ayırabiliyor. Peki oyunun güzel olmasını sağlayan unsurlar sadece bunlar mı? Tabii ki de hayır...
LIMBO'yu ilk çalıştırdığınızda yerde yatan bir çocuk görüyorsunuz. Ok tuşlarına bastığınızda ise karanlıktan bir çift göz aydınlanıyor ve çocuğu artık hareket ettirebiliyorsunuz. LIMBO aynen dediğim gibi başlıyor, oyunun başında ne bir bir video ne de hikayeyi anlatan bir kısım var. Böyle bir giriş insanı oldukça etkiliyor ve insanda merak uyandırıyor. Yönettiğiniz isimsiz çocuk, kız kardeşini arıyor ve bu nedenle LIMBO denen dünyaya giriyor. Oyundaki tüm hikaye bundan ibaret. LIMBO'da diğer tüm platform oyunlarında olduğu gibi sağa doğru hareket edip türlü türlü tehlikelerden geçip ilerlemeye çalışıyorsunuz. LIMBO dünyası tamamiyle ölmenizi istiyor; etraftaki çiviler, tuzaklar, döner bıçaklar, üzerinize yuvarlanan kayalar, su dolu havular ve elektrikli yüzeyler... Karakterinizin kontrolü oldukça kolay, ok tuşları ile onu yönlendirebiliyor ve "CTRL" tuşu ile de dünya ile etkileşime girebiliyorsunuz. Oynanışta herhangi bir problem yok. Oyun boyunca tabii ki sürekli dümdüz sağa doğru ilerlemiyorsunuz, çoğunlukl
a karşınıza bulmacalar çıkıyor. LIMBO'daki bulmacalar çok başarılı bir şekilde hazırlanmışlar ve çözerken durup biraz düşünmeniz gerekiyor. Genel olarak fizik motoru kullanılarak hazırlanmış bulmacaları çözünce de muhteşem bir haz duyuyorsunuz.
Tüm bunların haricinde dediğim gibi dünya sizin ölmenizi istiyor ve siz de sürekli olarak ölüyorsunuz. Başka oyunlarda ölmekten nefret ederim ancak bu oyunda ölmek bile insana zevk veriyor. Tuzaklar ve ölüm animasyonları oldukça başarılı olduğu için değişik ölüm tarzlarını görmek oldukça güzel oluyor. Ölünce de zaten direkt olarak öldüğünüz yerde başlıyorsunuz bu da oyuncuyu sıkmıyor. LIMBO'nun grafikleri muhteşem gözüküyor. Siyah beyaz tasarım oyuna bir tarz katmış. Karakterlerin ve yaratıkların animasyonları son derece güzel. LIMBO dünyası ise eski siyah beyaz korku filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Ses efektleri de yeterince güzel, ormanda yürürken gelen sesler insanı gerebiliyor. Müzikler de başarılı ancak oyunda pek fazla müzik bulunmuyor. Zaman zaman duruma göre giren müzikler dediğim gibi oldukça yeterli.
Karanlıktan bakan bir çift göz ölmek istemiyor!
LIMBO'ya bir oyun gözüyle bakmamak gerekiyor çünkü LIMBO tam bir sanat eseri. Oyunun siyah beyaz dünyası ve atmosferi sizi içine çekiyor, LIMBO oynarken geçirdiğiniz her dakika insanı rahatlatıyor ve mutlu ediyor. Bulmacaları çözdüğünüzde aldığınız hazzı ise kelimeler anlatamıyor. Bu yazın en iyi oyunlarından bir tanesi olan LIMBO'yu tüm oyunculara tavsiye ediyorum, eğer kız arkadaşınız varsa bu oyunu ona da mutlaka gösterin. Emin olun çok ama çok etkilenecektir (Braid'i de kızlar seviyor bu arada, bu da benden ayrıca bir taktik olsun). Steam'den $9.99'a satılan LIMBO'nın tek eksi yönü oldukça kısa olması, yaklaşık 3 saatte oyunu rahatlıkla bitirebiliyorsunuz. Oyunu bitirince ise ekstra olarak herhangi bir bölüm veya mod açılmıyor, oyun oldukça çizgisel olduğu için bir daha oynamak da istemeyebiliyorsunuz (tabii bir başarım delisi iseniz tüm Steam başarımlarını almak için geri dönebilirsiniz). Ama unutmayın oyunun fiyatı bir sinema biletinden daha az ve sizi 3 saat boyunca aynı bir film izler gibi bilgisayarı
n başına kilitliyor. LIMBO'ya girin ve kız kardeşinize ne olduğunu öğrenin. Herkese iyi oyunlar