1. 1.
    0
    Korunmuş levha gibi bir anlamı olan, Murat bardakçının sözlükçüler için kullanarak kelime dağarcığımıza soktuğu söz.
    ···
  1. 2.
    0
    Levh-i mahfuz, olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir ilâhî muhafaza levhası; ilahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programıdır.

    Levh-i mahfuzun insandaki küçük örneği, “hafıza”dır. Hafıza, başımızdan geçen olayları, gördüğümüz yerleri, tanıdığımız insanları, duyduğumuz sesleri, tattığımız tatları, hayatımız boyunca edindiğimiz bütün intibaları, öğrendiğimiz bütün bilgileri içine alır, ama yine de dolmaz.

    Hafıza, zekanın hazinesi, tefekkürün sermayesi, benliğimizin tarihidir. Ruhumuza takılan en değerli cihazlardan biridir. Hafızasız bir zeka işimize yaramaz. Çünkü biz, eskiden öğrendiklerimize dayanarak düşünürüz.

    Hafızanın bir de ebedi hayatımıza bakan yönü vardır. Hafıza, bir senet, bir vegiba, bir belgedir. Ahiretteki muhasebe vaktinde, dünyada işlediğimiz sevapları ve günahları göstererek bize şahitlik eder.

    Nasıl insanın başından geçen bütün olaylar hafızasında yazılıyorsa, kâinattaki bütün olmuş, olan ve olacak olaylar da o büyük hafızada yazılıdır. Her iki “levha”da da Rabbimizin “Hafîz” (koruyan, muhafaza eden) ismi tecelli eder.

    Her şeyin levh-i mahfuzda yazılmış olduğu gerçeğini bazı kimseler akıllarına sığıştıramazlar. “Yazılma” denilince “harf harf kaleme alınmayı” anlamak ekgib olur. Genlerin dizilişi yazı yazmadan çok farklı. Hafızanın bir şeyi kaydetmesi de daktiloyla yazmaya benzemiyor. Bir teyp bandında yahut video kasetinde de sözler ve olaylar kalemle kaydedilmiyorlar.

    işte her şeyin ve her hadisenin, levh-i mahfuzun defterleri olan imam-ı mübîn ve kitab-ı mübînde yazılması bunların çok ötesinde bir keyfiyetledir. Bu kaydın da harflerle, kelimelerle alakası yoktur.
    ···
  2. 3.
    0
    (bkz: Tanrı nın Doğum Günü)
    ···
  3. 4.
    0
    kendim yazarım
    ···