/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    +1
    ikimizde ellerimiz havada öylece kalakaldık. Ne olduğunu dahi anlamamıştık. Zaten wie dedikten sonra benim içim dışım bir olmuştu. kendime gelememiştim. tren çarpmışa dönmüştüm. Ne olduğunun farkında bile değildim. Baharda öyle. Tesbihin parçalanıp büyünün bozulduğunu anlayınca kaderlerin bir araya geldiğini anlayıp boynuma atladı bahar ağlayarak. sarılamadım bile. hala şokun etkisindeydim. Ağzımı açıp konuşmak istiyodum ama konuşamıyodum. uzuuuun zaman sonra wie'yi bir kez daha yaşıyodum. bir kez daha duyuyodum. hiç beklemiyodum böyle bişey olacağını. inanın hiç beklemiyodum. sonuçta beklenebilir bişey değil. kimin aklına gelebilir anasını satıyım. uzunca sarıldıktan sonra bahar geriye çekildi. biliyodum dedi. içimde sana doğru koşup giden şeylerin , bütün bu raslantısal olayların falan tamamen bi raslantıdan ibaret olmadığını biliyodum dedi. ben hala salak salak yüzüne bakıyorum. kolumdan tutup hafifçe silkeledi beni bahar. iyimisin ? dedi. yüzüne baktım. yerdeki tesbih tanelerine baktım. eğilip bir tanesini elime aldım. hiçbir özelliği olmayan tahtadan bi tesbihti. tamda biraz önce hiçbirşey yapmamışken biz kendi kendine tuzla buz olur gibi paramparça oldu ellerimizde. iyi değilim ben bahar dedim. iyi değilim kusura bakma. gitmek istiyorum. lütfen dedim. arkamı dönüp gittim kendi evime. bahar hala arkamdan ama ? ama ibo falan diyip duruyodu. ama o benim kadar yıkılmamıştı eminim. içindeki sevinç ona yeterdi. bütün kederleri biraz önce o tesbihle birlikte tane tane , boncuk boncuk dökülmüştü yere. ama ben. ben onun kadar neşeli değildim ne yazık ki. benimde kalbim ve kalbimle birlikte bütün hüzünlerim aynı o tesbih gibi boncuk boncuk döküldü yerlere. ne yapacağımı bilemiyodum. üzerimden bi tır geçmiş kadar yorgundum. kolum kanadım kırıldı. ağlayım belki rahatlayım diye geçiriyodum içimden. ama ağlayamıyodum bile. gözlerim bomboş etrafa bakıyorum duvarlara bakıyorum. ellerime, elimde getirdiğim o tesbih tanesine. sonra öfkeyle fırlattım o tesbih tanesini duvara. sekti gitti bi yerlere. hıncımı alamadım. etraftaki şeyleri birer birer fırlatmaya başladım duvarlara. rastgele. evi berbat ettim öfkeyle. bağırarak. çağırarak. birazcık sakinleşince oturdum yatağa. sinirden ağlamaya başladım. bi sigara yaktım. çabucak bitti. peşine bi sigara daha tutuşturdum aynı sigaranın ateşiyle. gözüm masaya ilişti. benim şiir masasına. kendime gelen masaya. içimde wie nin ateşi tekrar yanmaya başlamıştı. lisedeyken wie dedikleri zaman içimde bi ateş yanardı. göğsümün tam ortasında bişeyler tutuşurdu. yakı diye bişey vardır bileniniz varmı bilmiyorum. böyle yapışkanlı bi kağıt gibidir. kış aylarında falan bazı romatizmal hastalıklar için falan kullanılırdı küçükken biz. yapıştırırsınız bi yere. orayı inanılmaz derecede ısıtır. yanar orası. o yüzden yakı denir. çıkardığınızda kıpkırmızı olur yakı vurulmuş yer. aynen öyle olurdu göğsüm. wie dedikleri zaman bana. göğsümde kalbimde bi yakı alevi yanardı aniden. yanar dururdu. gördüğüm zaman ki hali sormayın bile. sesler soluklar aniden kesilir. başımdan aşağıya doğru hücrelerim çekilir. ellerimi falan hissedemez olurum. mahoş bir hal gelir üstüme. düşünemem biriki saniye .göremem. duyamam. etkisi öyle büyüktü bende. aynı yangını tekrar göğsümde hissetmek aşağılayıcıydı. öfke vericiydi. bütün bir kız alemine haddini bildirdikten sonra , herkesten intikamımı aldıktan sonra ve herkesten bir bir acısını çıkarıp kendimi bulduğuma inandıktan sonra tekrar wie nin hiçbirşey yapmadan sadece ismi ile göğsümde ateş yakabilmesi , öfkeyle dolduruyodu beni. inanılmaz sinirlendiriyodu. gittim masama. ve yazdım.bi şiir yazdım. sizi bu şiirle başbaşa bırakıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 152.
    +3
    Alemlerin üstünde ruhum.

    Neyi nasıl anlatsam boş kalacak belli ki.

    Ne kemanlar eskisi kadar hazlı.

    Ne de ben eskisi kadar aşık.

    Ne leyla eskisi gibi leyla şimdilerde.

    Nede ben mecnun olarak kalmaya hevesliyim.

    Kimin gönlüne selam verilebilir ki ?

    Kimin gönlü vereceğim selamı alabilir ki ?

    Bu yolda daha kaç kadeh kırılabilir ?

    Kaç yarına daha el sallanabilir ?

    Yada bugün , kaç yarına el sallanabilecek kadar uzundur ?

    Bugün yeterince kısa mıdır ?

    Yoksa derdimize derman gelecek diye sabrımızı muhafaza mı etmeliyiz ?

    Kimin ağzı büzülecek sustukça biz ?

    Veyahut hangi gece şahlanacak gözlerimden aktığı vakit yaş ?

    Kim için gece gece beni kaldıran bu telaş ?

    Kimin için bunca yas , keder gam ve tasa.

    Bu hiçlik ve durgunluğun ismi nedir ?

    Hangi gece bana ruhunu teslim et diyecek ansızın ?

    Yada hangi sabah bana ruhumun acizliğini hatırlatacak ?

    Yorgunluk ve bitkinlik bugün.

    Kimin neyin yorgunluğu bilinmeksizin.

    Bu yolun başı , bu yolun sonu , ortası ve ta kendisi.

    Ne yolu olduğu bilinmeden yürünen.

    Saçmalıklar daniskası.

    Herzaman olduğu gibi.

    Hiçlik harikası.

    Nedir şuan yaptığım ?

    Kelimelerle uğraşıp mühendisler gibi bina mı dizmek cümlelerle ?

    Yoksa bomboş satırlara ruh üflemek mi şiirle ?

    Bende ne duygu ne de eşsiz bir kelam var.

    Bende olsa olsa eskimiş bir leylanın tadı kaçmış hüznü var.

    Ama ne ben mecnunum , ne de o leyla.

    Bizim mezarlarımız dahi ayrı ayrı kazılacak.

    Ve okunacak dualar ne ona ne bana yazılacak.

    Sevaplarımızı dahi paylaşamayacak hallere geleceğiz.

    Ne aynı gökyüzünü , nede aynı müzikleri paylaşacağız artık.

    Bu eskimiş bir leylanın tadı kaçmış hüznü.

    Bense sonu gelmiş bir aşkın durulmuş mecnunu.

    Ruhumu hangi şeytanla azad etsem günahlarına kefaret için ?

    Sen başka ben başka artık.

    Gezilen yerlerden isimler silinir artık.

    Yollardan toz olur , uçar tüm anılar.

    Geçmiş toz olur üflenir gider.

    Beraber gezilen o cami yolları , okul önleri , sokaklar , parklar kafeler.

    Dudaklarından silinir ismimde günler geçince.

    Ne bir ses , nede haber , gelmez , gelemez artık benden.

    Ellerinden çıkarır artık tüm sabunlar ellerimin izlerini.

    Ellerin izleriyle iz olursun artık

    Bense geçmişe dair en büyük izlenimin.
    ···
  3. 153.
    +2
    Bu şiire son noktayı koyduğumda minarelerden sabah ezanı okunuyodu. sabah ezanını ne zaman duysam içim ürperir korkarım. acayip bi havası var. makamından ötürü. bide gecenin kör karanlığında okunduğundan dolayı. oturup ezanın bitmesini bekledim. içimde binbir türlü duygunun karmaşıklığı ile. sonrasında bir kahve içtiğimi hatırlıyorum uyumadan evvel. sabaha gözlerimi açtığımda saat kaçtı bilmiyorum. kapı çalınıyodu bangır bangır. gittim açtım uykulu gözlerle. telaşla bakıyodu bana doğru bahar. ibo ? ibo çok korkuttun beni iyimisin dedi böyle elimi kolumu yoklayarak. kendime bişeyler yaptığımdan şüphelenmiş olsa gerek ki kollarıma falan bakıyodu. tuttum omuzlarından. gözlerine bakıp iyiyim ben merak etme dedim. üstüme düşülmesinden hoşlanmadığımı biliyosunuz. peki o zaman dedi. çok korkuttun beni kaç saattir ses soluk yok dedi. etme merak o zaman diyesim geldi içimden. diyemedim. boşver beni dedim. arkamı dönüp mutfağa doğru gittim. kahve yapıp kafamı açmak istiyodum biran önce. ben çekilince ortalığı gördü bahar. bu ne hal ibo noldu burda dedi. ne olmuş dedim. ortalığın hali ne böyle kavga mı çıktı savaş mı çıktı dün gece burda dedi. önemli bişey değil boşver dedim. camların kırıntıların falan üstüne basmamaya çalışarak girdi içeri kapıyı kapattı. kahvemi yapana kadar ses çıkarmadı. yanımda mutfakta tezgaha dayanıp ellerini kavuşturarak öylece izledi beni. bende kahvemi yapana kadar bakmadım ona hiç. ilgilenmedim bile. zaten bakmakta ilgilenmekte istemiyodum. yüzüne baktığım zaman wie yi göreceğimi adım gibi biliyodum çünkü. kahveyi yapıp bi yudum aldıktan sonra pencereye doğru yöneldim. kağıdı gördüm. şiiri elime aldım. bi kez daha okuyup bıraktım tekrar masaya. pencereden dışarıyı seyrederken tekrar geldi bahar yanıma. usulca kedi gibi yanaştı arkadan. kollarımdan omuzlarıma doğru okşadı. omuzlarımdan tutup ibo dedi yalvarır gibi. kafamı çevirdim. göz göze geldik. çaresiz bi şekilde bakıyodu gözleri. içleri titreyerek. benden bi çare istiyodu. beni istiyodu. benim onun kurtarıcısı olduğuma inanılmaz derecede bağlanmış o kadar inanmıştı. nolur bana yardım et dedi. biliyorum zorunda değilsin. senden bunu isteyemem elbette ama lütfen yardım et dedi. merak etme dedim yanağından tutarak. ben elimi yanağına koyunca elimi tuttu oda yanağında. ve yüzünü sürdü avcumun içine. kadir inanır gibi hissettim kendimi. hadi git hazırlanda çıkalım birazdan dedim. nereye gitcez dedi. bakarız dedim. peki dedi döndü koşarak gitti evine. bende tekrar pencereme dönüp manzaramın keyfini çıkardım. o burdaydı. düzcedeydi. mekanımdaydı. wie. yarım kalmış bir intikam türküsüydü. koskoca bir ağıttı içimde. hala kanayan bi yara olduğu aşikardı. baharın kurtuluşu bendeydi elbette. ama benim için güneş wie nin gözyaşları ile doğacaktı. bu büyük bir kehanetti içimde. ve wie nin gözyaşlarını doldurmadan avuçlarıma , sönmeyecek bir ateş taşıyodum içimde. o an büyük bir yemin ettim. tıpkı wie den ayrıldığımda tüm kızlar için ettiğim gibi. wie den intikamımı alacaktım. bütün bu saçmalığın , hayatımın içine sıçışının , benide böyle bi playboya çevirişinin hayatımı gibişinin o bütün kancıklıkların hesabını bir bir verecekti.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 154.
    +2
    Wie'ye olan tarifi imkansız öfkemin ve intikam yeminimin ardından baharla işleri yoluna koymaya ve mükemmelbir plan hazırlamaya başlamam gerekiyodu. ilerleyen günlerde baharla konuştum. onu dışarıda parklara, kafelere , sinemada filmlere falan zütürdüm. sevgili olarak ne yapılması gerekiyosa herşeyi yaptım. ve en sonunda da karşıma alıp konuştum. dedim bahar. ben senin görüp görebileceğin belkide en tehlikeli erkeklerden birisiyim. inan bana sen ve senin gibi hemcinslerini çok yakından defalarca kez tatbik edip birebir tanıdım. ve hakkınızda belkide sizden çok bilgi sahibi oldum. bunun yanı sıra bizim yani erkeklerin hakkında da bi dolu bilgiye sahibim. bunların içerisinde sana vereceğim tek akıl şu olabilir. tüm kadınlar ilişkilerinde birinci sırada güveni tutarlar. doğruda yaparlar. ama hayatına kim girerse girsin , hangi erkeğe ne kadar aşıkolursan ol ve ne kadar yakınlaşırsan yakınlaş. asla kendinden öteye geçirme onu. içinde her daim bi mesafen olsun. tamamen güvenme sakın kimseye. sadece kendine güven. hayatının merkezine de kendinden başka kimseyi koyma. aksi takdirde bir gün bir yanlış yaptıklarında merkezin şaşar. kaybolursun. dengen bozulur. toparlayamazsın. kimin ne zaman ne şekilde nerden ne yapacağını asla kestiremezsin. bu nedenle her zaman herkesten kuşku duy demiyorum sana ama kimseye tamamiyle güvenme. ve mesafe denen olguyu her zaman aranızda tut. her iki tarafta kaybetme korkusu taşıdığı müddetçe o ilişkiden zarar gelmez dedim. hayran hayran dinledi. seni daha önce neden tanımadım ki dedi. beni daha önce tanısaydın zaten bundan sonraki hayatın inan bu kadar güzel olmazdı dedim. ama benden sonraki hayatın gerçektençok güzel olacak diye devam ettim. hayatına yeni yeni insanlar girecek. yeni yeni hayatlar göreceksin. çok çeşitli tecrübeler yaşayacaksın. ve hepsi seni bir yaş daha olgunlaştıracak. ilişkiler geçer gider. fakat geride bıraktıkları tecrübeler her zaman baki kalır. her ilişki arkasında bişey bırakır. kimi öfke bırakır , kimi sabır bırakır , kimi hüzün bırakır. hepsi mutlaka ama mutlaka bişey bırakır. boşu boşuna yaşanmış bi ilişki bile olsa mutlaka bişey alırsın ondan. ve bittiği zaman farkedersin ne bıraktığını. ve bunlar senin karakterini , ileriki günlerdeki duruşunu belirler. o nedenle hiçbir ilişkiye yok gözüyle boş gözüyle bakmana gerek yok. üzülmene de gerek yok. her daim bi ilişki biter. ve herdaim bi ilişki başlar. unutma , her aşk bi başkasına zemin hazırlar biterken ve her aşk bi başkasını imkansız kılar başlarken dedim. ne demek bu anlayamadım dedi. dedim ki her ilişki bittiği zaman insanlar der ki bundan sonra ilişkim daha farklı olacak. bundan sonra kimseye böyle güvenmiycem. hemen birisinibulup ondan intikamımı alıcam. bu nedenle her aşk bi başkasına zemin hazırlar biterken. ve ikinci kısımda birisini bulduğu vakit der ki insan tamamdır bu çocuk yada bu kızbenim hayatımın kadını yada erkeği. bundan sonrası olmayacak. son benim için. bundan ötesi olamaz. başka birisi mi ? asla. falan. o yüzden işte her aşk bi başkasını imkansız kılar başlarken. çok etkilendi. valla gerçekten fuzuli gibisin dedi. gülümsedim. ikimizi farklı kılan hiçbişey yok. seni benden beni senden üstün kılanhiçbişey yok. hepimiz aynıyız dedim. bu sadecefarkındalık. sende farkına varacaksın dedim. ve hayatına çeki düzen vermesi için mathilda'yı eğiten leon gibi verdim taktikleri ona. verdim odunu verdim odunu. kendine getirdim nihayet. gerçekten benden sonraki hayatında çok daha mutlu birisi oldu bahar. onun devam eden hayatını da anlatmak isterdim ama. gerek yok şimdi baharın hayatına. şimdi sıra wie'nin intikamında.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 155.
    +1
    wie ile hesabımız aşırı derecede yarım kalmıştı. onun hayatını söndürecektim. daha önceki hiçbir kızda beni bu kadar öfkeli görmediniz. gözü kara da değildim. herkes hakettiği kadarını aldı çünkü. bu kızın hayatıyla oynayacaktım. ve bunu ustalıkla yapabilecek beceriye sahiptim. wie nin hayatta sahip olduğu ve tek kıymet verdiği şey ünüydü. ünü sayesinde zaten buralara kadar gelmişti. ve o çok güvendiği ün , pamuk ipliğine bağlıydı. farkında bile değildi. ilk iş sahip olduğu en değerli varlığını elinden almak oldu. pazarlamadaki ekibimi biliyosunuz. onların hepsini bir bir örgütledim. zaten çoğu can ciğer arkadaşım gibi olmuştu artık. çok kıymetli bi ekiptir. öyle ki önüne koysam yüz bin dolarlık projeyi bi haftada üç katına çıkarırlar. her türlü işe girilir o ekiple. bu ekibe gerektiği kadar brifing verdim. wie nin adresini falan öğrettim hep. dedim herkes hafta içinde bir gününü ayıracak ve gidecek. o gün size benden izin. hepiniz hangi güngideceğinizi kararlaştırın ve bildirin. ona göre izinleriniz ayarlansın. gidin. fallarınıza bir bir baktırın. ve bütün falların yanlış çıktığını söyleyin. hiç bi şekilde memnun olmayın.ve çıkarkende paranızı geri almak istediğinizi söyleyin. tamam mı dedim. tamam dediler. herkes oraya gidecek. ve wie nin aslında koskoca bi sahtekar olduğunu, ününün uydurma olduğunu , tamamen kendi adamları tarafından şişirilmiş bi ün olduğunu falan söyleyecekti. öylede oldu. adamlarım bir bir wie nin karşısına geçip bilgiç bilgiç konuşmalarını dinlediler. ve hepsi rezillik çıkarıp birer birer mekanı terkettiler. wie'nin kendine güveni sarsılmış olmalıydı. mekan sahibinin onu bilerek isteyerek ve peşinden koşarak çağırdığı belliydi. tepkilerin bu şekilde olmasından rahatsızolması an meselesiydi. çevredeki kafeleri , restoranları wie nin çalışabileceği her türlü ortamı tek tek dolaştım. ve hepsiyle böyle sohbet muhabbet tarzında konuşurken ya bu aralar burda bi şarlatan türemiş haberiniz varmı kafelerde falan fal bakıyorum ayağına vuruyomuş kazzığı gördünüz mü hiç falan dedim. yoo hiç rastlaşmadık dediler. ama ben gerekeni vermiştim. inneyi vurdum. ününü çok duydum. yalancı sahtekarın tekiymiş falan diye doldurdum herkesi birer birer. zaten tepkiler hafta içerisinde çoğalınca mekan sahibi wie yi mekanda durdurmadı daha fazla. çıkardı kovalayarak. wie boşta kalınca sana mı kaldım edalarıyla burnu havalarda tahmin ettiğim ve planladığım üzere çevredeki mekanları gezmeye başladı. ve mekan sahipleri benden aldıkları gazda dolayı wie'yi mekanlarında barındırmak istemediler. iş bulamayınca wie ortada kaldı ve alışmış olduğu lüks hayatından vazgeçmek zorunda kaldı. bunu aslında sefilleşsin sokaklarda it gibi titresin falan diye yapmadım. bunu mecbur kalması için yaptım. fight club'ta bi söz vardı herkes bilir mutlaka. herşeyini kaybetmeden , herşeyi yapabilecek kadar özgür olamazsın diye. herşeyini kaybettirip bana mecbur kalmasını , herşeyi yapabilecek kıvama gelmesini istedim. ki geldi. bizim ismailin mekanı biliyosunuz. daha önceden bahsetmiştim. biriki defa olayım geçmişti orda. sık sık anlatırım. sık sıkta giderim. hikayeyi takip edenler bilir. ismaille konuştum. dedim böyle böyle bi kız var ortada. onla benim bi işim var. ona burda böyle bi köşe ver. bırak getirisini falan kendi maaşını çıkartır o. maliyetini çıkarır kalanda sana kar kalır. ama benim için bunu yapmanı istiyorum senden yaparmısın iso dedim. olum ne diyon la sen dükkan senin amk al istediğin yere yapıştır kızı burda gibme yeter dedi. amk ne gibmesi dur dedim. ibo gidip kızla konuştu. wie ile hiçbir münasebetim olmadı henüz. sadece uzaktan uzaktan kendi mekanıma , onu avlayacağım araziye çektim onu. büyük yeleli aslanlar gibi sinsice planımı yaptım. ve kendi mekanımda kendi alanımda bitirecektim hayatını onun. wie ismailin mekanda çalışmaya başladı. bende bıyık bırakmaya başlamıştım. daha wie'nin lafını duyup o tesbih parçalandığı dakkadan itibaren o bıyıkları bırakmaya başlamıştım. ki kendine geliyodu yavaş yavaş. plan dahilinde harika bi şekli olacaktı. karadayı gibi geziyodum zaten ortalıkta. iş yerindekiler falan malkoçoğlu2 diye lakap takıyolardı bana. hoşumada gitmiyo değildi tabi. bu sene tekrar bırakmayı düşünüyorum. neyse o başka konu. bıyık şarttı. çünkü benim gelipte onu orda öpüşürken yakaladığım huur çocuğuda bıyıklıydı.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 156.
    +1
    wie'yi çok iyi tanıyodum. gelecek bütün müşterilerine sağılacak inek gözüyle bakardı. hepsinin damarını bulur aç kalmış vampirler gibi bütün kanını emerdi. ve ona aşık olan gerizekalılarıda (tıpkı benim gibi ) damızlık gibi kullanmaktan geri çekilmezdi. bu karakterde bi kız için bu kadar kötü bi durumdayken tutunacak bi dal gerekiyodu. şuan yana döne gelen bütün müşterilerine aynı gözle bakıyo olmalıydı. hepsine ateş gibi sarılıyodu. hepsini tavlamak kendinden hoşlanmasını sağlamak , biraz daha sağabilmek , referans olarak kullanabilmek için herşeyi yapıyodu kahpe. biliyodum. ama onun dıbına koyacak o dal bendim. ve onu budaklı budaklı dallayacaktım. bıyıklar yeterince olgunlaştıktan sonra wie ile karşılaşma vakti gelmişti. beni tanımasının imkanı yoktu. lisedeki halimin aynısıyla gitsemde tanımazdı zaten. lisedeyken bile her hafta gitmeme rağmen her hafta yeniden tanışıyomuşuz gibi haaa iki kardeşmiydiniz siz falan yapıyodu. neyse. o bölümler çok geride kaldı artık. ulan yazarken bile sinirleniyorum işe bak. takımlarımı çekip akşam üzeri loş vakitlerde wie'nin karşısına gitmek üzere evden çıktım. ismailin mekana geldim. ismail çıkıyodu zaten o saatlerde. çocuklara iyice tembihledim dedim içeriye kimseyi almayın. direk pat diye girdim wie'nin odasına. içerde aynada kendine bakıyodu. liseden beri çok az değişmişti. hala abartılı düz bi saç, abartılı ve garip bi yüz makyajı , dudakları öne çıkarak ve iki kat sürülmüş gibi kıpkırmızı bir ruj , ve yayvan konuşmalarıyla zerre değişmemiş wie. hoşgeldin otursana diycekti tam. direk oturdum. çocuklardan bi çay istedim. elimle işaret ettim sende içermisin der gibi. ilgisini çekmiştim. çok basit bi kızdı aslında. üstünlük taslayan tavırlarının altında aslında yönetilmeyi bekleyen aciz bir kız yatıyodu. o sıralar onu farkedememiş olduğumdan kullanıldım. hani gaylerde de vardır bu. adam gaydir mesela. belli etmemek için aşırı maço davranır. ama aslında içinde ayyy yaaa kıyamammmm diyen bi heriftir amk. aynen onun gibi. sert görünüyodu dışarıya. bütün erkekleri kilodumda sallarım bende böyle bi çıtırım falan tarzında sert hardcore imajları veriyodu. ama taşşağı masaya koyup seninki mi benimkimi dediğim zaman aynen böyle , eğilip öpmekten başka bişey yapamıyodu. çayımı yudumlarken bi sigara içtim karşısında. ismin ne dedim. wie diyolar bana. seninki ne dedi. öğrenirsin dedim. ününü duydum. bakabiliyomusun dedim. elbette neyi merak ediyosun dedi. neyi görebiliyosun dedim. kaşınıkaldırdı vaaaaay der gibi. geriye doğru yaslandı. neyi merak ediyosan dedi. ne görüyosan anlat bakalım dedim. şöyle inceledi beni bi. baktı baktı baktı. bişeyler söyledi kendi kendine. kaşları gözleriyle mal mal hareketler yaptı. gülecektim kendimizor tuttum. beyin özürlüsü gibi geliyodu hareketleri. ben buna nasıl baktım dıbına koyum diyodum içimden. sonra elimi istedi. verdim. ellerimi tuttu. gözlerime baktı. el ele tutuşmamızdan etkilenmemi istiyodu. hiç gibime bile sallamayıp sigaradan çekip yüzüne üfledim. kafasını eğip işine baktı. dedi ki baya varlıklı birine benziyosun. görünene göre çok acayip işlerpeşindesin. bi ihaleye girmeye hazırlanıyosun. ama arkanda güçlü bi kadının yok maalesef. içindeki ekgiblikte bundan kaynaklı. hep içinde kalan ekgibliği dolduracak güçlü bi kadına ihtiyacın var dedi. o kadın seni şuan olduğundan daha başarılı bi geleceğe zütürecek dedi. dıbına koduğumun kahpesi. al beni yamacına demesen şaşardım zaten. tipimden ve tavırlarımdan paramın olduğunu anlaması zor değildi zaten. paranın kokusunu yüzbin metre öteden alırdı bu. baya etkileyici dedim. ama kadınlar ve güçlü kelimesini yanyana düşünemiyorum çok fazla komik dedim. neden dedi. ünü dağları aşmış bilge ve geleceği gördüğünü iddia eden bi kadının bile karşımda titrediğini gördükten sonra hangi kadının güçlü olduğuna inandıracaksın ki beni dedim. öyle diyince bi züt oldu tabi. bence bu kadar emin olma kendinden dedi. dışarda görüşmek istermisin dedim. tabi ama konuşmam lazım patronla dedi. konuşma kimseyle ben seni alırım istediğim zaman dedim. parasını verip çıktım ordan.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    +1
    bi kaç gün geçtikten sonra planımın ikinci kısmına geçme vakti gelmişti. ismailin zaten wie ile ilgili bi planı olmadığından istediğim gibi çıkarabilirdim dükkandan. verdiği para da bişey değildi zaten. baktığı fallardan yada onun için gelen müşterilerin içtiği çaydan kahveden kitliyodu ismail millete. ordan çıkarıyodu onun parayı. bişey kaybetmedik yani hiçbirimiz. olan sadece wie'ye oluyodu. kendi kendine yeni bir başlangıç yaptığını sanıyodu garibim. wie yi o hafta bi kaç kez dışarı çıkardım. dışarda biyerlere zütürdüm. benimle buluşacağı zamanlar o garip gurip kahin elbiselerinden arınıp insan kıyafetlerine bürünüyodu. garip bide makyaj anlayışı vardı. japonların temiz makyaj dedikleri olay varya doğal makyaj mı diyolar neyse artık adı. onun gibibişey yapardı dışarda benle buluştuğu zamanlarda. ama diğer zamanlarda çalışırken falan tam bir oz büyücüsü. gandalfın çırağı gibi dolanırdı. neyse. dışarda buna yanımda gezdirdiğim köpek gibi davranıyodum sürekli. birlikteydik. beraberdik. istediğim herşeyi yapabilme gibi bi özgürlük hissediyodum üstümde. ben istediğimi diyebiliyodum. istediğim gibi kızıp istediğim gibi trip atabiliyodum. ama o asla. ne dersem yapıyodu. ve nasıl dersem öyle davranıyodu. bişey söylemeden önce yediyüz kere düşünüyodu. bazen küçücük şeylere bile sinirlenip hayvan gibibağırıyodum buna. hakettiği muamele buydu çünkü. bu şekilde ezilmeyi ve it gibi eşşek gibi muamele görmeyi hakediyodu. şuan için sağabileceği tek inek ben olduğum için hiçbişeye ses çıkarmıyodu. bi yandan da etkilendiğini gizlemek için salak salak tavırlara giriyodu. hala o güçlü imajı korurcasına böyle bi triplerde falan Allahım Allahım.ay zütüm dedirtmekten başka hiçbi işe yaramayan saçmalıklar. tıpkı bana davrandığı gibi davranıyodum ona. belki on kat yirmi kat daha fazla. dahasıda vardı. sonraki günlerde birazcık ipleri saldım buna doğru. ilişkiye tutunmasını istiyodum. şuan için ilişkimiz sadece çıkar çatışmasından ibaretti. onun çıkarları benimle bağdaşıyodu. bana muhtaçtı. o yüzden o iş yerinde barındığını da biliyodu. ben olmasam ne işi nede itibarı kalacaktı. onunda farkındaydı. gözüne soka soka farkettirmiştim zaten. itin zütüne soka soka bi hal etmiştim onu. ilişkide biraz kendine yer bulması , çokhafif söz hakkı sahibiolması ufak tefek bişeylerde kendine çıkarması gerekiyodu biraz duygusallık için. duygusallık gerekiyodu çünkü. öylede oldu. işteyken biriki istisna sağladım ona. istediği zaman çıkıp girebilme gibi bi hürriyeti vardı orda. takunu çıkarmadan tabi. diğer elemanlar sadece acil hastanelik falan bi işleri olduğu zamanlarda çıkabiliyodu dışarılara. ama wie istediği vakitte istediği işini halletmek için çıkıp gelebiliyodu tekrar. bu onun için bişeydi. ve ona bide yüzük aldım. gayet kaliteli abartılı taşlı falan bi yüzük. tuzluydu biraz ama gerekliydi. zaten daha sonra bu yüzüğünde sırası gelecekti. biraz kendi yerini falan bildi ilişkide ve artık ilişki sadece çıkar çatışmasından ibaret değildi. benimleyken hoş vakit geçiriyodu. tüm isteklerini domine edebilecek kadar sert ve haşin bir erkekti. ve ele elaleme karşı onu en iyi şekilde temsil edebilecek bi adamdım. o yüzden bundan iyisini mi bulucam triplerine girmişti çoktan. kızlarda böyle bi durum vardır. sevgililerinin genelde kendilerine kötü davranan ,it gibi azarlayıp kıskanan böyle koruyup kollayıcı bi imaj veren babacan erkeklerden olmasını isterler. bu erkeklere genelde hemen bağlanır uzun süreli ilişkileri bu erkeklerle düşünürler. bacağı yaralandığı zaman ay canımm yaaa kıyamam gel öpiim de geçsin yazan erkek en fazla bi kaç ay dayanır bu tür kızlara. diğer kızlarada. takunu çıkarmayın romantizmin. romantik olacaz diye iyice ılık olmayın amk. ama bacağı yaralandığı zaman yav üüüüüf çocuk gibi her gün bi yerini kırıyosun. varmı bişeyin ? diyen bi erkek her zaman daha caziptir onlara göre. ne tam olarak ilgisiz alakasız , nede aşırı ilgi ve alakaya boğmuş şekilde. tam kararında. bu belirsizlik inanılmaz çekici geliyo heralde. sayko lan bu kadınlar. valla sayko. benim böyle bi sevgilim olsa hiç acımaz basarım tekmeyi amk. ne sevdiği belli ne sevmediği. ne kaldığı belli nede gittiği. aynen böyle olacak kızlara karşı. bunu iyi korumak muhafaza etmek çok önemli.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 158.
    0
    işten 10 buçuk 11 gibi falan çıkıyolardı. bir gün iş çıkışına gittim. wie yi aldım. çok sevindi beni orda görünce. hoşgeldinbeklemiyodum dedi. geçiyodum senide alıyım dedim dedim. iyi demişsin dedi. sohbet ede ede durağa kadar geldik. o yavaşladı. benhız kesmeden devam ettim. baktı gidiyorum. geldi yanıma. nereye gidiyoruz dedi. bi sigara yaktım. bana gidiyoruz. bende kalıyosun bugün dedim. niye diye sormak istedi ama soramadı. sigara uzattım. istemedi. yavaşça sokuldu yanıma doğru. korkmuş ürkek bi hali vardı. sanki tecavüz edicem amk neyine korkuyosun. ama korkmasını istiyodum. it gibi titremesini istiyodum. wie daha önceleri çok sevişmiş olabilirdi. ama istemeden birisnin ona sahip olması aşağılayıcı bi hamle olacaktı. bu bütün kadınlar için böyledir. sırf mecburiyetten yada zorla girilen bi ilişki kimle olursa olsun aşağılayıcıdır. hele ki mecburiyetten yapma bile diyemeden yapmak inanılmaz derecede zordur onlar için. içlerinde o kadar büyük bi yara bırakır ki anlayamazsınız. anlamak için wie ye sorun. size 3 gün anlatsın o gün hissettiklerini. eve geldiğimizde hiç yer falan göstermedim. gayet soğuk bi edayla geçtikiçeriye. montumu çıkarıp attım yatağa doğru. mutfağa geçip kahvemi yapmaya koyuldum. korkak korkak utanarak geçti yatağa oturdu. bacaklarını kapatıp ellerini bacaklarınn arasına kıstırıp öylece beklemeye koyuldu. içindeki korkunun artması için hiçbişey söylemedim. konuşmadımbile. kahvemi aldıktan sonra yanına pencerenin oraya geçtim. pencereyi açıp temiz havaya karşı kahvemi yudumlamaya başladım. sandalyeye oturup keyifli keyifli içmeye başladım. anlat nası geçti günün dedim. baktı bana dalmıştı belli ki anlamadı. günün diyorum nasıl geçti anlatsana dedim. haa. iyiydi fena değildi dedi. döndüm önüme tekrar bişey demeden. yorum yapmadım. kapı çaldı. inşallah bahar gelmiştir diye dua ettim içimden. gittim açtım kapıyı. harbiden bahardı. iyi geceler dedi. iyi geceler canım naberdedim. wie ye hiç bu şekilde konuşmamıştım. canım kelimesini geç ağzımdan wie naber falan diye ismini bile duymadı daha bugüne kadar. wie için bu konuşma gayet samimi bi konuşmaydı. ve ben daha da samimi konuşarak baharla muhabbete daldım. hiç giblemedim wie yi. göstere göstere devam ettim baharla konuşmaya. kapı önünde bi on dakka falan muhabbet ettikten sonra tamam görüşürüz canım benim diyerek kapattım kapıyı ve tekrar yanına geldim. kahve bitmişti. yanına oturdum. kimdi o kız dedi. baktım yüzüne. boşver tanımazsın dedim. ve elimi yanağına koydum. tüylerinin diken diken olduğunu hissediyodum. içinden yapma nolur diye yalvardığını duyabiliyodum. yanağını sevmeye başladım baş parmağımla. yavaşça yanaşmaya başladım dudaklarına doğru. kolumdan tuttu. dudaklarına yapıştım. öpüşmeye başladık. ımh ımh diye inliyodu öptükçe ben dudaklarını. zevk aldığından değil. söyleyemedikleri olduğundan inliyodu. farkediyodum. ve üstüne doğru geldikçe yatağa yattı tamamen. artık o altta ben üstündeydim. biraz seviştikten sonra öpüşürken tek elimle pantolonunu açtım. aşağı doğru indirdim biraz. yardım edip sıyırdı oda iyice. ve bende çıkarıp başladım performansı sergilemeye. daha önce hiç bu kadar hızlı bi giriş yaptım mı hatırlamıyorum. ama wie için son derece acı vermiş olmalı. öküz gibi inledi çünkü. bi yarım saat falan aynı pozisyonda ayı gibi barzo gibi daldım kıza. işim bittiğinde de yanına devrildim deriiince iç çekerek. iyi geceler dedim sadece. arkamı dönüp olduğu gibi yattım. durdusadece. memelerine doğru çekti yorganı. yutkunarak iyi geceler dedi. sırtüstü öylece yatıyodu. dıbına beton dökesi gelmiştir mutlaka. o derece aşağılayıcı bi ciksti wie için bu. ben bile kendimden tiksindim bi müddet. ama hakettiği tamda buydu. hatta fazlasıydı. daha da fazlası. planladığım gibi. devam edicem daha sonra. iyi geceler cümleten .
    Tümünü Göster
    ···
  9. 159.
    0
    Wie ile bu aşağılayıcı ciksin ardından sabah hiçbişey olmamış gibi konuşmadan kalktım. üstümü başımı giydim. ben yanından kalkınca oda uyandı. yorganı göğüslerine kadar çekip hafifçe doğruldu ve beni izlemeye koyuldu. günaydın dedi ne bu acele der gibi. günaydın dedim mutfağa giderken yüzüne bile bakmadan. kahvemi yaptım gene her zamanki gibi. sigaramla beraber bi yandan içip bi yandan hazırlanıyodum. gömleğimi falan değiştirdim. koyu lacivert olan gömleğimi seçtim. altına siyah keten pantolon. kahverengiye benzer koyu bi kemerle kombinledim. metal olan saati takıp gömleğin üstüne siyah bide yelek attım. bu kombine bayıldığımı biliyosunuz. inanılmaz derecede ağır bi karizma katıyo insana. kolye falanda görünüyo zaten felaket seviyorum. neyse abi wie de kalktı. yatağın üstüne oturup bana doğru bakıyodu elleri çenesinde. bende kahveyle sigaramı bitirmeyi bekliyodum çıkmak için. dedim mutfağın yerini biliyosun. kahvaltı falan yapcaksan yada kahve için falan. biliyorum dedi. önüme döndüm tekrar. gayet soğuk ve kendi içinde kendi kendini yiyen bi ilişkimiz vardı. ikimizde mecburiyetten bu ilişkiyi yürütüyoduk çok açıktı. ama planım dahilinde bu ilişkinin yürümesi lazımdı. çıkmadan evvel wie nin yanağına kadar eğildim. avuç içlerim kadardı zaten yanakları. elimi yanağına koydum. kafasını kaldırıp dudaklarına bi öpücük kondurdum. çenesinden "sen ne tatlı şeysin" der gibi tutarsın ya. aynen o şekil tutup hadi görüşürüz dedim. hafif bi gülümseme ile. yüzüne bi renk , hareketlerine bi ışıltı geldi birden. heycanlandığı açıktı. benden samimi hareketler beklemiyodu. zaten ancak bu şekilde kırk yılda bir yapıyodum. o yüzden inanılmaz kıymetliydi onun için. rastgele böyle lafın gelişi "yook canım" desem bile o canım kelimesini üstüne alınır mutlu olurdu. neyseki planıma az kalmıştı. wie ile bu ciks günlüklerini o hafta içerisinde bi kaç kez daha tekrarladım. haftasonuna doğru planın son aşamasına geçmek üzereydim. haftasonu dedim ki biriki haftaya haber ver annenlere falan tanışalım. artık bunun bi adını koyalım. haftaya büyük bi ihalem var. onu geçirmem lazım. ondan sonraki haftaya mutlaka haber vermiş ol. o hafta birlikte toplanıp gelsinler. burda bi nişan falan yapalım adı konulsun dedim. ben böyle diyince wie sevinçten boynuma atladı. inanmıyorum sana ciddimisin sen falan diyerek. tabiki dedim. nerdeyse 1 ay olacak birlikte olalı. adı konulsun artık. ciddi bişey istiyorum ben dedim. havalara uçtu. tamam hemen haber veriyorum dedi. zaten fırsatını bekliyodu. yağlı bir koca adayı bulmuştu kendisine. onu ölene kadar alıştığından çok daha lüks bi şekilde yaşatabilirdim. onu ve ailesini. hemde kendi kendine arasa bulamayacağı kadar klas bir erkekti şuan anneni ara diyen. hemen arama dedim. 2 hafta sonrasını bekle. ondan sonra ararsın. şimdi söyle istersen annene. annen bilsin. konuşun görüşün danışın birlikte. 2 hafta sonra gelirler. ailecek bi tanışma olur. sonrada yüzükleri takar temsilen bi isteme töreni yaparız. falan diye baharla yaptığımız gibi herşeyi anlatmıştım. amacım hayatımda yaşadığım her türlü şeyi onada yaşatmaktı. ve yaşatacaktımda. sonuçta ben baharı onun yüzünden tanıdım. baharla onun yüzünden tanıştım. bütün o kızlarla onun yüzünden çıktım. bütün o kızların kazığınıda , o edayıda , o lanet olası burcuyuda , o binbir türlü triple taklarını da hep bu malın yüzünden çektim. başıma her ne geldiyse bana göre sorumlusu wie'ydi.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 160.
    +1
    aslında ihalem falan yoktu. sadece geciktirmek istedim. planım için. plan dahilinde söylemesi için biraz beklemesi gerekiyodu. o aradaki zamanda biz wie ile sayısız kere birlikte olduk. ilk günki ciks ten eser yoktu. wie artık çok daha istekli çok daha şehvetli en güzel sevişmelerini çıkarıyodu benim için vücudunun tenha köşelerinden. o haftanın sonunda ailesine haber vermesi için 1 hafta kalmıştı. wie arada bir annesiyle konuşuyodu. bazen benim yanımda da arardı konuşurduk. ben gece evde olduğum zamanlar falan telefonu banada verirdi. ilk telefonumuz tanışma üzerinden olan kadınla gayet iyi hanım evladı gibi konuştum. iyi aile çocuğu imajını verdim. zaten wie kat kat abartarak anlatıyodu beni. yok şöyle güzel işi var yok şöyle şirketlerin baş müdürü şurda şöyle sözü geçiyo burda böyle falan diye. anlatıyodu da anlatıyodu. zaten işi falan temelli bırakmıştı wie. ben istememiştim çalışmasını. güya sen evde otur ben sana bakarım diyodum. bu süre zarfında farketmediği tek bişey vardı. ben daha wie ye tek bir kuruş bile yedirmemiştim. benden aldığı tek şey o altınlı falan kaliteli yüzüktü. ve o yüzüğü , iyi hatırlayanlar bilir. mutlaka tahmin edecektir. hangi yüzük olduğunu. evet. o yüzük işte. nerden nasıl olduğunu sormayın. yaptım. aynen öyle. baharın öldüğü gün pencereden attığım yüzük. çıktığım zaman ayaklarımın dibindeydi o yüzük o gün. ve inan 3 gün boyunca orda kaldı. düştüğü yerde. ve eve her gelip gidişimde o yüzüğü gördüm. atmadım. atamadım. iyi ki de atmamışım. neyse. o yüzük vardı elinde wie'nin ve ölür gibi bağlıydı bana. müstakbel eşi gözüyle bakıyodu bana. ve planımın aşamaları yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı. bizim şirketten anlaşmalı bir doktorumuz var. kendisiyle muhabbetim iyidir. işte başvuru yapanlardan istediğimiz sağlık raporunu falan onun olduğu hastaneden alırlar. şimdi hastanesini yazıhanesini falan vermiyim burda. problem çıkmasın. onla görüştüm. dedim hafta içinde sana bi arkadaşımı getiricem. ona bi kaç uyduruk test yap. çok sağlam bi şaka yapıyoruz doğum günü için dedim. uyduruk biriki test yapıver dedim anlattım planı az buçuk. yahu olur mu olum falan dedi ama lan nolacak be olum yap bi kıyak kardeşine dedim ikna ettim. hafta içinde baharın annesini falan çağırmaya yakın dedim ki seni bi doktora zütürelim. kontrolsüz sevişiyoruz. gidip baktıralım. sürekli kontrol altında ol istemediğimiz bi durumla karşılaşmayalım durduk yere düğün arefesinde dedim. aşkım doğru söylüyosun korunsak mı artık falan dedi. saçmalama dedim. doktorum ilgilenicek seninle. ben bizzat zütürücem. sen sonra onun talimatlarını dinlersin dedim. peki tamam dedi. doktorum falan diyorum ki böyle baya zengin triplerinde, kız iyice tava geliyo. wie sanıyoki ben özel doktoru olan çok büyük bi şirkette çalışan , baya düzcenin kodomanlarındanım. yani az buçuk bi kodomanlık var mı desen. abartılacak kadar bi gelirim yok. ama sözüm geçer her yerde. elim kolum uzundur yani. orasıda yadsınamaz gerçek. sandığı kadar büyük değil ama taşşaklarım. orası ayrı. :D neyse. wie yi haftaiçinde bizim doktorun özel muayenehanesine zütürdüm. orda bi kaç uyduruk test yaptı. şuan için anlaşılmaz tabiki ne zamandır birliktesinzi diye sordu. valla 1 ay kadar falan oldu dedim. hmmm. peki o zaman dedi böyle düşünerek falan. tamam dedi bu hafta içinde ben bu testleri uygularım örneklere daha sonraki hafta bi kaç test daha yapmam gerekecek. o zaman kesin bişeyler söylerim dedi. o zamana wie ile bizim ikinci ayımıza geçmiş olacaktık. tamam dedik ayrıldık ordan. wie nin içini bi telaş sardı. tahmin ettiğim gibi telaşlanmaya başlamıştı. dedi inşallah hamile falan değilimdir. sus dedim kızım manyakmsın ağzından yel alsın. öyle bişeyi aklıan bile getirme falan diye o kadar keskin konuşuyorum ki sanki hamile olsa karnını kesip kendim çıkarıcam bebeği. öyle sanıyo. gariban. vakit gelmişti. anne babası geldi wie nin. wie ile uzaktan yakından alakası olmayan gayet mazbut insanlardı. onları görünce içimdeki duygular biraz alt üst olmuştu. hizmette ve hürmette kusur etmemeye çalıştım. gerçekten onları üzmemeye çalıştım. üzülmediler de çok memnun oldular hallerimden hareketlerimden. onlar evdeyken biz tamamen birbirine aşık iki genç , aşk evliliği yapmaya hazır birbirine alışmış karı koca gibiydik. hallerimiz onlarıda memnun etti. gecenin sonunda artık gitme vakitleri geldiği zaman yüzükleri falan taktık. yüzükler zaten aynı yüzüklerdi. wie parmağındaki yüzüğü çıkarıp tekrar takmış oldu yani. eller öpüldü. sarılındı kucaklandı falan. iyi dileklerle uğurlandı ailesi. ve yorgun bitkin oturduk tekrar yatağa ikimizde. gayet mazbut bi evimiz vardı. o tamamen hayallere dalıyodu. işte şöyle yaparız. burda çocuklar olur. daha iyi bi eve taşınır birlikte. orda güzel odalar yaparız. banyo yaparız birlikte. birbirimize alışırız iyice. her gün farklı bi heycan olru bizim için. çok mutlu olacağımıza inanıyorum falan diye hayaller kuruyodu. bende yanında hı hı. eveet. çok güzel yaa. çok romantik yaa falan diyodum ama kafam devamlı planın ilerleyen safhalarındaydı. sen en iyisi yeni bi ev bakmaya başla bu aralarda dedim. buna bi misyon verip tamamen kendini onunla meşgul etmesini sağladım. 3+1 bi ev bak bizim için. ben işteyken fırsatım olmuyo zaten. sen bak ara konuş fiyatları falan öğren. bi liste yap sonra akşam müzakere ederiz aramızda dedim. tamam aşkım dedi. bu işlerin biraz daha ciddiye bindiğini gösteriyodu. ki ikimiz arasındaki iletişim bile artık daha ciddi bi yere doğru gelmişti. baharla olan bütün şeyleri yaşamış gibiydik. son aşaması hariç. son aşaması çok daha fazla vurucuydu. biriki hafta daha geçtikten sorna wie ev ile baya bi uğralşmış bi düzine ev ile kocamaaan bi liste hazırlamıştı. 2 aya falan yaklaşmıştık. artık tam sırasıydı. akşamleyin doktordan aldığım fason raporla birlikte eve geldim haşmetle. planın son aşamasıydı. kapıdan bi hışımla girdim. tokadı bastım suratına. bu ne lan böyle dedim. şaşırdı tabi. yediği tokadın etkisiyle yere yapışmıştı. eli yanağında aşkım? diyebildi sadece. aşkım maşkım deme bana. aşkım falan deme valla gebertirim seni dedim. bağırdım çağırdım. bu ne lan hamileymişsin sen. dedim. ne ? dedi. ne ne al burda hepsi yazıyo al oku dedim. aldı eline. ağzını kapatarak ağlayarak okudu. Allah'ım yarabbim biliyodum başıma böyle bişey geleceğini biliyodum. kenar mahalle dilberine gönül kaptırırsan olacağı buydu. biliyodum dedim. ağlaya ağlaya bağırdı bana. ne be nee diye. tuttum ağzından. bağırma bana giberim senin o ağzını dedim. gidip elin elalemin erkeklerine gibtirmişsin kendini. hamile olarak gelmişsin bana haberin yok gerizekalı çocuk benden bile değil dedim. öyle diyince daha da şaşırdı. aşkım. aşkım yemin ederim öyle bişey yok. yemin ederim yok allah belamı versin ki yok falan diye ellerime ayaklarıma kapandı. ya gibtir git şurdan konuşma bi ya. dedim. biraz içerde deli deli döndükten sonra gözüm dönmüş gibi tuttum kolundan. kalk gidiyoruz dedim. nereye aşkım dedi. kalk lan soru sorma bana kalk dedim. sürüklenerek ağlaya ağlaya geldi mecburen. ayakkabılarını falan giydi. telefon ettim bizim ismaile. ismail açtı. birader arabayla gel işimiz var dedim. zaten biliyodu mevzuyu. atladı geldi konuşlandığı yerden. bi tek wie nin haberi yoktu plandan. onun dışındaki herkesin haberi vardı. kalktık akşam akşam wie nin anne babasının yanında geldik. kocaelinde oturuyolardı o zaman. yakındı zaten bize. wie de kendine yakın diye burayı seçmişti belkide bilemiyorum. ismailin hamilelik durumlarından yada wie ile olan geçmişimden haberi yoktu. sadece bu kızla alakalı bişeyler planladığımı ve o kızı bi yere zütürmemiz gerektiğini biliyodu. ismail öyle bi adamdı. gel derim gelirdi. soru sormazdı. çünkü zamanında bende onun çok işine koştum. o dükkan için nerelere nerelere ne isteyemedi benden. anlatsam diliniz damağınız tutulur. ne sorunlar çıktı. kardeş şurda bi sorunum var bi el atsan bile diyemezdi ismail. öyle çekingen bi adamdı. başkasına el açmayı sevmezdi. öz kardeşi bile olsan. o yüzden her neye ihtiyacı varsa daha o söylemeden hallettim ben zamanında. o yüzden ne zaman ne istesem yapardı. ailesinin yanına geldik. iso sen arabada bekle dedim. aldım bunu kolundan tutup. elimde de fason rapor. çaldım kapıyı. açtılar. attım kızı önlerine. yere yapıştı gene. dedim alın şu kızınızı amca. bu ne terbiyesizliktir. bu ne alçaklıktır. kızınız bildiğin başkasından 2 aylık hamile. bu nedir böyle dedim. ne diyosun evladım sen ağzından çıkanı kulağın duyuyomu senin geç bi içeri sakin ol bağırma kapının önünde dedi. ya bırak amca neyine sakin oluyum tamam sana hürmetim sonsuz eyvallah. ama benim bu kahpeyle daha hiçbir işim olamaz dedi. yahu evladım gel şuraya gel diyerek içeri soktu beni.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 161.
    +2
    içeriye geçtik. wie nin dizleri falan kanamıştı. bugün içerisinde ikinci kez mi üçüncü kez mi ne yerlerde sürüklendi. hakettiği yerdeydi nihayet. hala zütü havada tutmaya çalışıyodu huur. ama planın son evresindeydik artık. burdan dönüş yoktu. ve tıpkı baharın beni yarı yolda bırakıp gittiği gibi bende onu yarı yolda bırakıp gidecektim. babasına falan durumu anlattım. doktor aradı siz gittikten sonra dedim. bi kaç tetkik yaptırmıştık biz siz gelmeden önce. rutin sağlık kontrolleriydi. kanındaki bazı şeylerden mi neyse artık şüphelenmiş dedim. bazı testler yapmış. emin olmak için. tamamen emin olunca da beni aramış dedim. bak işte rapora bak herşey yazıyo burda dedim. babasnın yüzünü görmeniz lazımdı. o yüzü çok iyi hatırlıyorum. bahar öldükten sonra memlekete gidip anne babamın karşısına oturmuştum. elimde baharın yüzüğüyle oynarken , olanları sadece anneme anlattım. tabi babama söylemeye yüzüm yoktu. adamın yüzüne nasıl bakardım sonra. anneme anlattım. o ona nasıl olsa söylerdi. annemle konuştuktan sonra babamlada konuşmuştum. ona da baba , bahar öldü. intihar etmiş. dediğimde tıpkı wie nin babasının yüzü gibi olmuştu yüzü. aynen öyle bakmıştı bana. o an yer yarılsada yerin dibine girsem demiştim. oğluyla gurur duymasını isterdim. o yüzün gururla gerilip gülerek benden bahsetmesini siterdim. koltukları kabara kabara ibom da burda çalışıyor hemde çok büyük bir şirkette şu pozisynda hayırlısıyla evlenecek aile kuracak diyerek bahsetmesini isterdim. ama o bakış var ya o bakış. işte o bakış. o kadar çileli o kadar herşeyi anlatan manalı bir bakış ki anlatamam size. anlatılmaz yani. o bakışı başka hiçbir zaman hiçbir yerde bulamazsınız. inşallah hiçbir zaman babanız size o şekilde bakmaz. adam bitkin bir halde kız bizim kızımız atsan atılmaz satsan satılmaz ne yapalım diyerek tamam evladım ben anladım dedi. izin verirseniz wie ile son bişeyler konuşup gitmek istiyorum dedim. eliyle dışarıyı gösterdi müsaade senin der gibi. kafamla işaret ettim wie ye gel diyerek. ceketimin cebinde günlerdir sakladığım bi not vardı. hikayenin en başından beri herşeyi özetleyen bir not. dışarda kapının önüne çıktık.
    ···
  12. 162.
    +1
    wie ye dedim ki beni hiç tanımadın değil mi.? nasıl yani der gibi baktı suratıma. seni dedim teyy liseden beri tanıyorum ben. ilkokuldan beri. belki de ilk aşkından beri. senin o ilk aşkın bendim. senin o asla tahammül edemediğin , bir türlü tamah edemediğin , kanaat getiremediğin , hiç şükretmediğin , günler haftalar aylarca kullanıp aldattığın türlü kahpeliklerle hayatını gibtiğin çocuk benim. hatırlarsın dedim. ağzı açık dinlemeye başladı. titriyodu. ağlıyodu bi yandan. hani elbiseler aldırmıştın hatırladın mı ? hani aynı odada benim aldığım telefonla mesajlaştığın adamla basmıştım seni. aha bak aynen böyle bıyıkları vardı adamın. aynen bunun gibi benim aldığım bi elbiseyi giyiyodun dedim. aynen böyle bi kahpeliğin tam eşiğindeydin gene dedim. bütün planımı tek tek anlattım. dedim bu plan tamamen senden alınması gereken bi intikamdı. ve o arada baharıda anlattım. elinde tuttuğun yüzük senin yüzünden tanıştığım kızlardan biri olan baharın yüzüğüydü. senin yüzünden gibilen hayatımın nişanesi olabilir o yüzük dedim. güle güle sakla. ömrünün sonuna kadar dedim. artık benim değil senin gibilmiş hayatının nişanesi olarak kalacak. bundan sonra ne ünün var , ne şanın şöhretin. ne bir mesleğin , ne soyup soğana çevirebileceğin bi erkeğin. ne sana aşık bir genç. ne de arkanda durup her türlü şeyinde sana destek olacak bir ailen. hiçbir şeyin yok wie. hiçbir şeyin yok. aynen benim gibi dımdızlak kaldın ortada. hiçbir şeyin yok. ve hiçbir şeyin olmayacak dedim. cebimdeki notu ona verdim. ve onu o şekilde bırakıp en sevdiğim vedalaşma cümlesiyle terkettim. hoşçakal wie. hoşçakal..
    ···
  13. 163.
    +1
    wie ben gittikten sonra yavaşça titreyerek açtı ona verdiğim mektubu. mektup hikayenin başından beri herşeyi özetleyen bir niteliğe sahipti. ve hikayemin sonunu müsaadenizle bu dizelerle yapmak istiyorum. hoşçakalın dostlarım. kendinize çok çok iyi bakın. belki katille olan hikayelerimi gene anlatırım buralarda bilemiyorum. ama benim hikayem işte tamda bundan ibarettir. o günden sonrasını anlatmaya lüzüm yok. hikayem böyle bitsin istiyorum. son dizeler..
    ···
  14. 164.
    +2
    Oraya gitme demedim mi sana,
    seni yalnız ben tanırım demedim mi?
    Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

    Bir gün kızsan bana,
    alsan başını,
    yüz bin yıllık yere gitsen,
    dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

    Demedim mi şu görünene razı olma,
    demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
    onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

    Ben bir denizim demedim mi sana?
    Sen bir balıksın demedim mi?
    Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
    senin duru denizin ben'im demedim mi?

    Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
    senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

    Demedim mi yolunu vururlar senin,
    demedim mi soğuturlar seni.
    Oysa senin ateşin ben'im,
    sıcaklığın ben'im demedim mi?

    Türlü şeyler derler sana demedim mi?
    Kötü huylar edinirsin demedim mi?
    Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
    Yani beni kaybedersin demedim mi?

    Söyle, bunları sana hep demedim mi?
    ···
  15. 165.
    +3
    Beyler sizin icin bugun bir katil anisi anlatmak istiyorum. Gecen gun aklima geldi gule gule yerlere yattim. Amk bi gun evde oturuyoruz. Katilde icerde telefonla konusuyo girip cikiyo ikidebir. Basta dedik heralde sevgilisiyle falan konusuyo bizden habersiz manitami yapti bu amcik naapti falan diye konusuyoruz bide. Neyse. Bu konusuyo bi ara salona cikti. Bi kulak kabarttik. Abi degiseni yok tamamen orjinal icinde kufur bile edilmedi o denli temiz. Tabi canim ne diyosun sen falan diye konusuyo. Allahalla dedim lan katilin arabasi mi vardi amk. Bildigin pazarlik mazarlik yapiyo boyle telefonlari susmuyo falan. Dedim bu iste bi piclik var. gene bir katil vakasi. Gittim bunun yanina hayirdir katil dedim. Hayirdir ibo dedi. Amk ne hayirdir olum ne is dedim. Ne ne is gardes dedi. Olum sabahtan beri konusuyon bi telfon kapaniyo birisini aciyon hayirdir araba falan mi sariyon dedim guldu. Kahkahayi patlatti. Gel gardes gel dedi. Bilgisayardan acti ilanlari. Gavar bi dunya fason ilam vermis internete. Kimi araba kimi traktor kimi ev kimi baska bisey. Nerden bulduysa resimleri yollamis durmus. Olum bunlar ney niye milleti trolluyon dedim. Gardes dedi vodafone dan arankazan yaptim dedi. Ee dedim. Birileri beni arayip bemle konustukca dakika kazaniyom. Benide zaten arayan soran yok biliyon peder bile aramiyo mesaj ariyo para lazim mi diye dedi. Ilani koyuyom. Havadan kontor kazaniyom bunlar aradikca dedi. :D amk beynini gibiyim dedim. Bide ovunuyo bunla alagavat ne zekiyim lan diye. Herifin kafa boyle calisiyo beyler. Bin yil dusunsem su piclik benim aklima gelmez.
    ···
  16. 166.
    +1
    Wie ile olan hesabi kapattiktan sonra ismaille tekrar duzceye donduk. Gelene kadar ici icini yedi sormak icin ama. Tek kelime etmedi. Icimde oyle bi ates sonmustu ki. Anlatamam. Omrumde butun sacma sapan iliskilerden bisey ogrenmistim. Sizede soyleyip duruyodum hani. Her kadin size mutlaka biseyler kazandirir diye. Wie den kazandigim hicbisey yoktu. Sadece aci. Sirf aci. Benim dusundugum sey wie ile olan hesap kapandiktan sonra ben tekrar lisedeki gibi mahzun ve bitik hayatima donup tertemiz bi genc olcaktim. Icimde bu hislerle duzceye gelmis ferah ferah sigara iciyodum. Buyuk bi kapismaydi benim icin wie. Gladyator gibiydik. Ve ikimizde olum dovusunu gerceklestirdik. Ben galip geldim. Sanki dunyanin kurulusundan beri bi savas vardi aramizda. Sanki o kotulugu bende iyiligi temsil ediyodum. O seytandi bende melek. Ve ben galip gelmistim. Icimdeki o alev alev yanan ates sonmustu nihayet. Artik deli deli caglamiyodu icimden irmaklar. Kuslar farkli geliyodu. Yollar farkli. Onceki gunlerim terkettigim kizlar canini yaktigim kizlar , istemedende olsa canini aldigim kizlar. Hepsi gozumun onune geliyodu. Buyuk bi pismanlik duyuyodum. Icimden artik bitti ibo, artik bitti diye son sahnesi gelmis savas filmleri repliklerini tekrarliyodum. Eve gelip guzel bi uyku cektim. Her turlu zaferimi kutlamaya hakkim vardi. Bende isimle gucumle ilgilenerek bunu yapmak istedim. Hayatima mutlu mesut ve en onemlisi de huzurlu bi sekildd devam etmek benim icin en buyuk kutlamaydi. Isime gidip kendi isime bakmaya basladim. Bu arada tabi uzun zamandir sirkette vakit gecirmedigimden dolayi yeni ise gelenler olmus. Eskilerden gidenler olmus farketmedim. Otururken kendi halimde calisiyorum bi yandan. Bi yandan da yeni gelen hatunlari kesiyorum kimmis bunlar kimin gideri var kimin yok falan diye. Hic farkinda olmadan yapiyorum bunlari tabi. Karakter haline gelmis artik. Sonra ogle yemegi sirasinda herkes mutfakta yemek yemeye gectigi zaman kizlarla konusmak icin firsat kovalitorum falan. Ben senelerdir saniyodum ki wie yi bitirdikten sonra , o hesap kapandiktan sonra artik evlenip kendi hayatima donup normal bi insan olacaktim. Ama anladim ki bu is benim kanima islemisti arrik. Bu playboyluk isleri benim wie den ogrendigim tek seydi. Onun bana biraktigi tek seydi. Her kizin bisey kattigi gibi wie de bana bisey katmisti. Biraktigi o buyuuuuk acilara kefaret olacak derecede buyuk bisey birakmisti bana. Ve bunu mutfakta kahve sirasinda fortlamaya calistigim kizlarla konusurken farkettim. Harbiden karakter haline gelmisti bu benim. Wie den sonraki hayatimda ayni sekilde devam edecekti. Ve etti de.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 167.
    +1
    Gel gelelim bahara. Bahara dedigim gibi buyuk bi pgiboterapi uygulayarak tekrar hayata dondurdum. Ihtiyaci olan buydu. O kadar kotu insanla tanistiktan sonra dunyada hala iyi insanlarin oldugunu ve onunda iyi insanlarla karsilassabilecegini bilmeliydi. Yaptigim tek seyde oydu zaten. Eger onunla ciksaydim ve baglandiktan sonra ayrilsaydik gene ayni sekilde olcakti. Belki tekrar intihar etmeye kalkisacakti. Ve arkamda biraktigim nefessiz kadinlar listesine baharda girrcekti. Ama oyle olmadi cok sukur. Bahar beni cok sevdi. Kubra gibiydik onunlada. Sevgisi o tarzdi yani. Kaderimiz kesisiyodu evet. Ama illa sevgili olarak degildi. Butun acilarini dindirdim evet. Ayni sekilde erkeklere dair biiiirsuru sey ogrettim ona. Cok saf ve temiz bi kizdi. Yasi buyuktu ama 16 yasinda bi genc kiz beyni.e sahipti. Ici oyleydi. Temizdi yani ne yapabilirsin ki. Safti kiz yani. Salak olmasada. Konustugu erkeklerin attigi mesajlara baktigim bile oldu. Kontrol ettim tek tek. Ne demek istedigini soyledim. Aslinda arkada yatan amaci soyledim. Aslinda tamamen onu tavlamak icin soylenen sozlerin altini cizdim. Resmen kizi iliskilere karsi donanimli bi asker haline getirdim amk. Artik ask denen muharebede kendini korumayi ve savunmayi ogrenmisti. Tipki leon ve mathilda gibiydik. Ve o gitti. Butun ihtiyaci olan seyleri benden karsiladiktan sonra ailesinin yanina dondu. Bi muddet orada kalip belki tekrar buralara gelebilirim diyodu. Ama oyle olmadi. Yurtdisinda devam etti egitimine. Ordaki sistem bizden farkli. Ilk sene iki sinifi birden atlamisti. Oyle biseyler diyodu. Ama ben anlamadim tabi yabanci yabanci biseyler anlatti durdu. Simdi sekizinci viyanadayim falan diyodu. Avusturyada. Cok guzel seyleri var. Fotografciliga falan merak salmis. Gel buraya tam senlik kizlar var ibo diyo. Biriki fotografini cekiyim vitrine koyuyum bak neler oluyo dedi. Dedim koy tabi turk erkeklerine simge olarak durayim orda. Hayatina orda devam ediyo suan. Bitirdiginde ne olacak bende cok merak ediyorum.
    ···
  18. 168.
    +3
    O anki isimden neden ayrildim. O konuyada aciklik getireyim. O sirkette baya bi donem calismistim. Nufusumda saglamdi yani ayagimi kaydiracak kimse olmazdi. Ama butun. gucum patrondan geliyodu. Patronuda tanirsiniz. Orta yasli denecek bi adamdi yani. Zaman gectikce tabi ogullari falan yetisti. Sirkette ufak ufak basgostermeye basladilar. Tabiki patrondan benden cok tasak aliyolardi. O yuzden dunku yetmeler is ogrerir oluyodu. Gicigima gidiyodu. Tabiki kendi bildigimden sasmadim. Bebeler de bana uyuz oliyodu ama. Bisey dyemiyolardi tabi. Babalarina gibayet ediyolardi. Patronda beni cagirip soruyodu. Izah ediyodum o su sekikde abi onlarin dedigi gibi olmasi icin hukuki olarak bi suru prosedur gerekir. Bunlarida yaparsak isin maliyeti kazancindan fazla olur bedavaya bi yigin is yapmis oluruz falan diye. Surekli her kararimi gidip aciklattiriyolardi. Bende biliyosunuz gelemem boyle seylere ama. Huzurlu zamanlarim oldugu icin hic ugrasmak istemedim. Ne diyolsrsa acikliyodum. Sonucta onlarin sorusu biter. Benim cevabim bitmez. Herseyin en ince ayrintisina kadar raporu plani programi var bende. Neyse. Isler boyle giderken bi is getirdi patron. Duzcede bi is ortakligi kuracagiz dediler. Kisaca onuda aciklayim. Boyle sirketler bazen gecici is ortakliklari kurarlar. Iki sirket bi isi ortaklasa yapip bitirirler. Ve bu ortakliklar is bitene kadar gecerlidir. Ama tabi ortagida saglam secmek gerekir. Aynen onun gibi bizde bi isi yapmak icin bi is ortakligina gidecekmisiz. Ortak olan sirkete baktim. taktan bi sirket. Yani olacak is degil. Patron belliki cocuklarinin etkisinde kalmisti. Cocuklarina da ak veren bi finansci vardi. Dedim ki patron bak bu is ortakligindan cok buyuk zarar gorursun. Yani bu isi onlarin yapacak gucu yok. Ne sermayeleri nede gidisatlari yeterli degil. Finansci atladi ordan son donemdeki kar artisini gormedin heralde diyo. Neymis o dedim. Borsadan takip ediyorum ne zamandir dedi. Bu sirket gecen yildan bu yila karini %30 miktarinda artirdi. Onceki senede karinda %20 lik bi artis olmustu. Gelecek seneye muhtemelen %40 civarlarinda bi artis gorulur. Heleki bu tip yatirimlarla erken seviyelerde hisselerini alabilir ileriki safhalarda bagli ortaklik gibi yada sirket bunyesinde degerlendirebiliriz dedi. Amaci onuda himaye altina alip buyumek. Baktim soyle bi kagitlara. Adamlar yilda 20000 lira kar etmis diyelim. Bu yil 26000 etmisler. Bu okuzede demisler ki bu yil %30 daha fazla kar ettik. Karimizi %30 artirdik. Ulan rakama bakiyorum. Artan rakam 6000 lira. 6000 Yav. Ulan akli olan derki milyonlarin konusuldugu bi isten bahsediyoruz. Ve bu heriflerle ortaklik kurcaz. Bunlar butun sermayelerini verseler genede ustlerine duseni gerceklestiremezler. Yani sizin anlayacaginiz dilden konusayim. Migrosun mahalle bakkali dayiyla kar bolusmesi gibi bisey bu. Yani mahalle bakkali o sirket hic bisey yapamayacak. Ufak tefek taseron isleri halledecek. Isin butun yukunude migros gibi biz halledicez. Ama kar ikimiz arasinda bolusulecek. Abi ben bu istr yokum bune ben riza gosteremem bu dupeduz intihar olur dedim. Patron beni pek sallamadi. Dedim tamam. Gorursunuz. Ben karismiyorum. Buyrun yapin. Ama ben bunlarin hicbirisinin altina imza atmam. Hicbirisini uygundur diye taddiklemem. Merak etme senin imza yetkin kadar yetkim.var ben hallederim dedi finansci. Peki dedim. Bunlar sirketin o yalan dolan kagitlarindaki finans hamlelerine kandilar. Oyle bisey ki beyler bu finans bu ay 6000 lira fazla kar ettik demek baska. Kari %30 artirdik demek daha farkli. Patron , toy evlatlari ve o seytan finansci bu ise giristiler. Us ortakligi kuruldu. Ise baslanildi. Adim adim takip ediyorum. Ilk sorun cok gecmeden bas gosterdi. Taseronlardan biri ikisi isi durdurdular. Patron beni yolladi neden birakiyolar isi git sunlara bak kulaklarini cek yolda birakmasinlar isi dedi. Iyi dedim gittim baktim. Adamlarla konustum derdiniz nedir diye. Adamlar dedi iki aydir para alamiyoruz. Malzeme almaya bile parayi zar zor veriyolar dedi. Gittim patrona soyledim dedim boyle boyle. Adamlar sizin sirketten para almiyolarmis. Ondan birakiyolar isi yurutmuyolar dedim. Patron tamam dedi ama bana da tavirlandi. Sanki sey gibi hani ben isin olmasini istemedim de ondan dolayi cozume kavusturmuyorum da problem cikariyomusum gibi. Neyse o para sorunu cozuldukten sonra bikac gun gecmeden daha is yerinden bi isci cikti geldi sirkete. Haber verdiler ibo bey boyle boyle bi isci geldi basacikamiyoruz anlamiyo sizle gorusmek istiyo falan diye. Allahalla dedim geldin dedim. Bi geldi 45-50 yasinda adam. Karsi taraf sigortasini yapmis adamin. Ama adam calisirken bi rahatsizligi bas gostermis. Calisamayacak hale gelmis. Simdi adama cikis vercekler. Ama istifa etti diye cikis vermisler. Halbuki adama rapor yazdirsalar sigortaya gonderseler o sekilde isgormezlik belgesiyle beraber devletten maas alcak adam. Istifa diye yazinca ne maas nede baska bisey alamiyo. Simdi cikis verilmis. Bu adama ne yapilir dahabilmiyorum. Adam gelmis karsima ellerini gosteriyo. Evladim bak su ellere bunlar hep calismaltan karardi iki cocuk okutuyorum ben dedi bunlarin yaptigi is mi simdi dedi. O diger sirkete gittim kimse adam yerine koyupta karsisina alip konusmadi benle dedi. Allah razolsun gene senden insna yerine koydunda konustun dedi. Abi estagfurullah dedim nasi ezildim adamin karsisinda. Amk suclu hissettim. Halbuki isin ne benle neden benim sirketimle uzaktan yakindan ilgisi yok. Karsi sirketin muhasebe departmaninin gerizekali olmasndan kaynakli bi muhasebeci hatasi bu. Ama adamin nelerine mal oluyo. Dusun ki simdi adam hem kac hafta calisamayacak rahatsizligindan dolayi. Hem maas alamayacak is yerinden calismadigi icin. Hemde sigortadan para alamayacak. Hal boyle olunca gunlerce bu adamin evinde ocaginda ne yiyecekler ne icecekler. Yani cok vahim cok acayip bisey. Adamlarin mausla bi alttaki secenege basmasi , kahvesni icerken yaptigi bu malca cikis adamin bak nelerine mal oluyo. Basina neler aciyo. Adam karsimda ne yapacagimi bilemedim. Tamam abi bu is bende sen kafani yorma dedim. Aman evladim bak herkes boyle diyo salliyo gozunun yagini yiyim sen yapma nolur bak oldum kac gundur kostura kostura dedi. Ellerine sarildim elinden optum dayinin. Dedim dayi sen kafani yorma. Gerekirse ben cebimden veririm senin maasini ama genede senin sorununu cozerim seni mahcup etmem ortada birakmam merak etme. Bu sirkette beni herkes tanir patron bile yeri gelir benim karsimda susar ben konusurum o diger sirketteki yetersiz heriflerden degilim merak etme sen dedim. Hay allah senden razi olsun yigenim diye tesekkur ede ede gitti. Aldim cikis kagidini gittim patronun yanina. Dedim patron boyle boyle. Adam magdur olmus simdi buna illaki bisey yapilmas lazim. Bu is boyle olmaz. Karsi sirketi aradi. Dediler ki artik olan olmus. Yapilacak bisey yok. Birak baksin basinin caresine hicbi hak iddia edemez. Patronda karsi sirkete laf geciremedi. Yapacaksiniz diyip yaptiramadi. Ibo dedi yapacak bisey yok. Birak bizene babamizin oglumu triplerine girdi. Ne demek patron dedim ya. O adam bizim iscimiz hangi is hukukuna sigar. Hangi erkeklige sigar. Koskoca sirketsin senin sanina yarasirmi soyle sacma sapan bi is. Hadi insanligi adamligi gec bu adam yarin obur gun baska bi yerde ibogilin sirkette calisiyodum da bana boyle boyle yaptilar dese senin itibarin ne olur yav hicmi dusunmuyosun dedim. Ben oyle diyince buda patladi. Ibo mesele o adam degil biliyorum dedigin olmadi diye pislik cikariyosun dedi. Yok artik patron ne alakasi var. Sacma sapan konusma allasen. Yok yok ben biliyorum sen sana yetki verdik guvendik ettik diye sirketi iyice kendi malin belledin. Simdi kendi kararimi kendim verince gurur yaptin meseleyi biliyorum ben dedi. Git calis adam gibi yerini bil falan yapti boyle. Dedim oyle mi patron. Iyi. Al sen su kalemi kagidi. Buyur butun yetkilerinde burda. O cok sevdigin ogullarina mi verirsin , finanscina mi yoksa kendin mi kullanirsin. Al dedim ne yaparsan yap. Ben yokum bundan sonra. Istifami yazdim verdim ciktim dukkandan. O sekilde ayrildim o sirkette. Ha o adama ne mi oldu ? Adami aldim. Is yerinden bi kac kisiyi daha ayarlattirdim. Doktora goturdum. Is gormezlik belgesi aldirdim. Daha sonra sirketlere dava actik. Bunlar istifa etmedigim halde beni istifa diyerek isten cikardi usulsuzluk yapildi diye. Bi ton tazminat aldi. Ustune maasinida baglattirdim. Maasi falan gibtir et aldigi tazminat ona yeter. Daha sonra o karini %30 artiran sirket tazminatlardan vergi cezalarindan falan bi ton taklari cikti kaldiramadi. Batti. Hala feshedecekler ama edemiyolar vergi borclarindan dolayi. Tasfiye halinde kac senedir. Bizim sirketse iflasin esiginde. Toparlanmaya calisiyo. Son senelerini yasiyo yani. Tahminen bes yada on sene yani. Daha ilerisi yok. En fazla bes sene hatta. Bes sene yasarsa sansli.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Adamsın kardeşim senin gibi insanlar çok az kaldı gerçekten
      ···
      1. 1.
        +1
        Eyvallah kardesim. Adamlik insanlik bu benimle alakasi yok. Kim olsa ayni seyi yapmaliydi. Yapardi diyemiyorum ne yazik ki. Yapmak zorundaydik. Zorundayiz.
        ···
  19. 169.
    0
    Beyler capsleri uplayıp gönderdim millete. yanıtı olanlara , cevap bekleyenlere , aylardır takip edip caps bekleyenlere aklıma gelenlere vesair herkese ulaştırmaya çalıştım. varsa hala caps bekleyen , bize niye gelmedi la ibo diyen , buyursun yazsın anında yollayım.
    ···
  20. 170.
    0
    Beyler hikayenin bitmesi ve ramazanin girmesi ile baslayan ayriligimiz bugun itibari ile sona eriyo. Ben dayanamiyorum amk. Sizlerle birlikte hikaye yazip okumak ortamlar yapmak istiyorum. Durulmuyo obur turlu hic cekilmiyo valla. Size katille birlikte yaptigimiz piclikleri anlatacagim eglenceli bi devam hikayesiyle merhaba diyorum. Hikayenin linkini kopyalayamiyorum ama. Basligi actim iste dolusun oraya. Burdan devam etmeyim dedim

    (bkz: ) katille binlik anılarımız
    ···