/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +7
    Evet beyler bayanlar. hepinize selamlar. tekrardan aranızdayım. hikayenin devam versiyonuyla birlikte. kaldığım yerden yazmaya, sizlere kendi hikayemi anlatmaya devam edicem. hikayenin bu kısmında anlatacaklarım sondan sonraki başlangıcım ve devamında gelişen olaylar niteliğinde olacak. olum inanılmaz şeyler oldu yeminle sabırsızlanıyorum anlatmak için. başlığı şimdiden açıyorum. partları daha sonraki uygun vakitlerde bilahire atıcam. rezleri falan buralara yapıştırın. ibonuz buralarda. gececi tayfamıda aynen buraya istiyorum. hadi görüşmek üzere.
    ···
  2. 2.
    +5
    gel zaman git zaman teklif günü geldi çattı. dosyamı koltuğumun altına alıp çıktım odamdan. bi baktım benim heyeti umumiye dizilmiş. takımları çekmişler. hadi gidelim ibo bey falan diye. hepsinin koltuğunun altında üç beş kağıt. hepsinde birer bond çanta. sanki bana yuvarlak masa şövalyesiyiz amk. siz gelmiyosunuz dedim. işinizin başına dönün dedim. nası yani dedi birisi. döndüm. baktım suratına şöyle. hayır efendim kesinlikle sorgulamak gibi bi niyetim yok ama yani ne biliyim ihaleye teklif zütürüyosunuz. ekibiniz olmadan mı gideceksiniz dedi. ekibim olmadığını kim söyledi dedim. şu anda şirketin koca ekibine bakıyosunuz. onlara da bu şirketin ekibinin kim olduğunu göstermeye gidiyorum. şimdi hepiniz işinizin başına dönün. ve geldiğimde kutlama yapmak için pasta falan ayarlayın amk. açım ben dedim. hepsi afallamış suratıma bakıyodu. patronda geldi çıkışta karşıma dikildi. ibo ne demek bu şimdi ne yaptığının farkındamısın koskoca şirketin teklifini bibaşına mı zütüreceksin dedi. güldüm şöyle. ama nası havaya girmişim amk. bi gör beni. taşakları varya sırtımdan topluyolar yani o derece. gelinlik kızın eteği gibi yerlerde sürünüyo taşak. patron dedim. sen kafana takma ihtiyar dedim tabiki o arada içimden. bana güveniyosan sorgulama lütfen dedim. senle çok güzel günlerimiz geçti. ben oraya teklif sunmaya değil ihaleyi almaya gidiyorum. senide patrondan çok daha yakın görüyorum merak etme. o yüzden çekil ihtiyar. bırak alıp geliyim şunu dedim. kafayı bi salladı. kim verdiyse sana bu gazı inşallah ne yaptığını biliyodur diyerek gönderdi beni. bekleyin beyler. birazdan buralardayım.
    ···
  3. 3.
    +5
    başladı anlatmaya. önceliği ona ben vermesem kendisi isteyecekti zaten. çünkü benim projelerim vardı önünde. benim çalışmalarım benim fikirlerim vardı. onları teker teker benden önce söyleyecekti. ve sıra bana geldiğinde ben hiçbişey söyleyemeyecek fikirlerimi çalmışsın nalet kadın diyip ağlayarak çıkacaktım ordan. ve arkamdan bi kez daha dalga geçeceklerdi. beni güya rezil rüsva edeceklerdi. ama bilmiyolardı ki karşılarındaki yılların asil kurdu iboydu. biz binlik ypamayı katilden öğrendik. bizim katil gibi bi binlik üstadıyla yıllarımız geçti amk yıllarımız. o kızların dibini sıyırdığım günlerin haddini hesabını öğrenmek üzereydiler. benim ilk yaklaşımım şuydu beyler. madem orta sınıfa ev satmak istiyoruz. o zaman orta sınıfın ihtiyaçlarını karşılayacak bi ev yapalım. yani site mantığı nedir ? içinde havuzu olan, kendine ait parkları falan olan , güvenliği olan , merkezi sistem ısınması olan , her türde dairenin hep aynı şekillerde yapıldığı , herşeyi içinde barındırmaya çalıştığımız ufak kentçikler. bizim bu mantığı yıkarak maliyetleri düşürmemiz gerekiyodu mesela. bi site olacaktı evet. ama dar gelirli insanların isteklerinde öncelikli olarak neler varsa onlara yönelmeli diğerlerini lüks kabul edip ikinci plana atmalıydık. mesela evler 3+1 2+1 yada 1+1 şeklinde olabilirdi. duvarlar alçı olabilirdi. çatıda izolasyon malzemeleri değilde normal kiremit kullanabilrdik. bunlara tamam diyeceklerdi elbette. önceliği bunlara verip güvenliği koymasak siteye , kimse neden güvenlik yok abi güvenliksiz ev mi olur demezdi. bu bize büyük oranda bi kazanç sağlar o masraftan tamamen kurtulurduk. ayrıca orta sınıf için merkez isistem ısınma ve aidat olayları tamamiyle bi işkencedir. apartmanda oturanlar varsa bilirler. yakmadığın gazın parasını verirsin. kış aylarında odaların hepsi sıcaktır eyvallah ama. bizler 3 kişilik aile koyun koyuna tek odada yatıp doğalgaz faturasını yarıya düşürebileceksek eğer gibiyim öyle merkez isistemi diyecek insanlarız. o yüzden merkezi sistemden de kurtulmak en iyisiydi. herkes istediği kadar ödemeli ne kadar yakıyosa o kadar kullanmalıydı. ayrıca aidat olayından da böylece kurtulmuş olur kapıcılık sistemini devreye sokar, site içerisinde ufak bi apartman yönetimi kurarak , kendi kendini yöneten ufak bi kentçik kurmuş olurduk. aynı zamanda orta sınıftanda düşük gelirleri olanlar için kapıcılık yaparak evlerinde oturmalarını isteyebilir , kira istemeyerek onları memnun edebilir , böylece hem oturanları aidat derdinden , hemde ev alamayacak düzeyde gelir elde edenlere bir iş ve bir ev sağlamış olurduk. benim fikirlerimin ana teması bunlar üzerine kuruluydu. kız ağzını açıp başladı direk güvenlikten merkezi sistemden bilmem neyden. benim sözcüklerimi benim fikirlerimi benim çalışmalarımı birer birer seriyodu herifin önüne. ulan diyorum ne kadar kahpelik be. şuna bak öğrenmemiş olsam ne yıkılırdım amk. düşünsenize beyler. o fikirlerin üzerine günlerce saatlerce çalışmalar yapacak , şunu şurdan bunu burdan yaparak şu rakamları elde edicez diye sayfalarca rapor hazırlıycaktım. ve bir saat içinde hepsi fos olacaktı orda. arkamı dönüp gidecetim. amk ne plan yapmış huur be.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +5
    kokteylin ardından işe geldiğimde kendimi tamamiyle bu iş için hazırlamaya başladım. konuşmalarım , sunacağımız teklif yazıları, işin yapılabilirliği için gerekli fizibilite raporları , adamların gözünü boyamaya yönelik biriki finansal tablo , kendimizi övmeye yarayan üç beş jilet yarası tarzındaki mali tablolarımız falan. üstüne eğildim tamamen işin. benim masanın halini bi gör. her yerinde ayrı bi kağıt. hepsinin üstünde ayrı karalamalar. ayrı düzenlemeler. kimseyi içeriye sokmuyorum temizliğe falan. çayı kahveyi bile minimuma indirmişim. gece gündüz bu ihale için uğraşıyorum. iki üç gün içerisinde büyük bi teklif günü oolacak. muhtemelen o günde adamın söylediği gibi bissürü seçkin adam değil sadece o kız ve ben olacağız. ama genede şişiriyo gavat kendini. sadece bizim seçtiklerimiz olacak falan diye. sanki bana devlet tahvili satıyo yarak. biliyosunuz çok fazla hileyle hurdayla binlikle işim olmaz. sadece gerektiği zaman yaparım. işlerin üzerinde ben böylesine yoğunlaşmışken. bi ara uyuyakalmışım kağıtların başında. şef geldi uyandırdı. ibo bey falan diye. ha ney. nooldu falan dedim. uyumuşsunuz dedi. ha tamam saolasın ya iyiki kaldırdın. şunları bitirmem lazım diye sarılıyodum. dedi ibo bey bu kadar harap etmeyin kendinizi. zaten alacağınız çok garanti bu ihaleyi. kendinizi bu kadar yormaya değmez. gidin bi çay çorba sigara için hadi kendinize gelin. kafanız açılsınf alan diye kanıma girdi. havada güzel şirketin terasa çıkıyım bi kahve yudumlayım şöyle sigara eşliğinde dedim. iyi dedin lan şef dedim. şefi hatırlarsınız beni odadan çıkarken gıcık etmişti amıcık. gittim kendime şöyle okkalı bi kahve yaptım. kafamda hala kağıtlar , rakamlar sözler falan var. aklımda takılı bi vurgun var. bizi hepsinden ayıracak , tüm şeylerin önüne geçirebilecek , hiç bi şekilde ters köşeye yatırılamayacak bi teklif zütürmem lazım diye düşünüyorum. yani adamlara öyle bi teklif yapmalıyım ki diğerlerinin karşımda hiçbir şansı olmamalı. itibarı sürebilirim. köklü geçmişi , yada dinamik altyapımızı. tecrübeli kadromuzu falan. bunların hepsi klişeleşmiş ve çökertilebilecek şeyler. daha farklı sadece biz de bende olan bişeyi gösttermem gerekli diye düşünürken aklıma dahiyane bi fikir geldi. icat yapmış gibi bi anda kahvem elimde eureka diye haykırıp odama doğru koşmaya başladım. bi baktım kapı şöylesine bi örtülmüş ama kapanmamış. yavaşça yanaştım noluyo lan içerde diye. işkillendim. bi baktım şef. masanın üstüne sermiş kağıtları. acele acele fotoğraflarını çekiyo. vay muallak var dedim. bütün kağıtların tek tek fotoğraflarını çekti. daha sonra hepsini birer birer o kıza gönderecekti. amk zaten geldiğinde de ona yaltaklanmıştı. bi pisliği vardı o zamandan. dıbına kodumun çocuğu. kızla birlik olup bana oyun oynuyolardı. geç olmadan farketmeseydim eğer teklif gününde büyük rezil olacaktık. sadece o ihaleyi değil piyasadaki itibarımızı ve prestijimizi bile düşürebilirdi bu. düşünsene bizden ayrılmış ve patronun kızı yani rekabet ettiğimiz. elimizden ihaleyi alıyo. daha yeni yetme kızla başa çıkamamış köklü bi şirket olacaktık milletin gözünde. giberler lan öyle kökü.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +4
    koca ekibiyle beraber mort olmuştu karşımda. tam bir cüneyt arkın havası vardı. kancık kellesini ödlek bedeninden ayırmıştım. saçının kılını bile vurmuştum gözlerim kapalı. ihale merciini kalbinden vurup eros vari tavırlarla şirkete gitmek üzere yola koyulmak üzereydim. tanıştığımıza memnun falan olduk orda. sonra adam evraklarını toplayıp çıktı. ekibide çıktı. kızın ekibide hazırlandı. siz dışarda bekleyin geliyorum birazdan dedi kız. bende oturmuş bin bin cebime doldurduğum kuru pastaları yiyodum. herkes odadan çıktı. bi tek o kızla ben kaldım. aferin dedi. beni şaşırtmayı başardın tebrik ederim dedi. açıkçası sende beni şaşırttın bu kadar ucuz numaralara başvuracağını tahmin etmemiştim dedim. küsmüş bi kız gibi trip atıyodu. ya ufff falan diycekti yani o derece sinir olmuştu. birazdan yanıma gelip omzuma yumruk falan atar diye bekliyodum. ne olacağını sanıyosun dedi. bu işin nasıl biteceğini sanıyosun. bi tane ihaleyi elimden aldın diye herşeyin burda biteceğini benim ağlayarak size geri döneceğimi ve altında çalışacağımı falan mı düşünüyosun dedim. valla pozisyon konusunda çok zenginiz istediğin herhangi bi yerde çalışabilirsin. önemli olan benim düşüncelerim değil seninkiler dedim. sen ne düşünüyosun. elindeki büyük bi fırsatı kaçırdın. piyasaya tutunma hayallerin şuan için bir kat daha zorlaştı. ilk girdiğin savaşta kaybettin. tamam sen benim kalemi aldın ama. güçlü bi filini kaybettin. bir sonraki hamlen ne olacak ? hayır girdiğin her işi elinden aldığımda ne yapacaksın ? tamamen kaybettiğinde ve elinde hiçbişeyin kalmadığında geri dönmek çok daha zor olmayacak mı ? bu mağlubiyeti nasıl kaldıracaksın dedim. merak etme kaldırırım ben dedi. ben neleri kaldırdım bu onların yanında fasa fiso kalır dedi. ahaha güldürme beni dedim. daha küçücük bi ihaleyi bile alıp zütüremiyosun. koskoca bi yenilgiden bahsediyoruz o kadar güçlü değilsin dedim. bak çok ileri gidiyosun dedi. sinirlendim. yerimden kalkıp yüzümü yüzüne kadar yaklaştırdım. ileri falan gittiğim yok dedim. sen benim patronum falan değilsin. sevgilim değilsin kız arkadaşım değilsin. yada herhangi bişeyim değilsin. sen sadece burnu çok havalara kalkmış ve kibrinin içinde boğulan şımarık bi kızsın. ve ben bugüne kadar şımarık zengin kızları hiç sevmedim. ve hiç sevmiycem. bana ne yapacağımı söyleme sakın dedim. korktu kız. kafa falan atıcam sandı heralde. ki aklımdan geçmedi de değil. bunun burda bittiğini düşünme sakın. umarım işlerinde ardı arkası kesilmeyen sorunlar çıkıp imkansızlıklar silsilesi olduğunda o krizlerin yönetimini dediğin gibi çok iyi yaparsın. bekle bakalım ibo efendi. bekle diyerek çıktı odadan. amk anlaşılan oydu ki kız bu ihaleyi kaptırdı bize ama. yapana kadar da başından ayrılmayacak her türlü hile ve hurdaya başvuracaktı. kapıdan çıkarken seslendim. paraya ihtiyacınız vardır isterseniz duvarları falan size yaptıralım. bak tanıdık taşeron olarak görevlendirebiliriim falan diye bağırdım ardından. sinir oldu kağıtları falan fırlatıp gitti. ama nasıl keyifleniyorum ben anlatamam.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +4
    sunumu bitirdikten sonra patron ayağa kalkıp şöyle bi alkışladı. gerçekten çok , çokkk etkilendim anlattıklarınızdan dedi. eğer bunu başarabilirsek gerçekten inşaat sektöründe büyük bi anlayışa imza atmış olacağız dedi. ulan vay amk dedim. ben ne yapmışım öyle. neler neler tasarlamışım amk. biraz övdükten sonra fikri ekibine döndü adam. sizler neler diyosunuz beyler falan diye onlardan da yorum istedi. sorularınız varmı bayana sormak istediğiniz falan dedi. kimse gıkını çıkarmadı. benim fikirlerim ve benim cümlelerimle kız bütün salonu büyülemişti sanki. kendi fikrim diye demiyorum çok sağlam projeydi amk. tabi ben kurduğum gibi gibmesinide bilirim o projeyi. kimse bişey sormayınca , adamda tek kişi geldiğim için pek giblemedi zaten. benide öyle laf olsun diye dinleyip kıza verecekti projeyi. riskin dıbına koymak üzereydim yani. resmen çukurun önünde this is spartaaaa diyerek göğsüme tekmik atılmasını bekliyo gibiydim. baktım ses yok salonda. pardon dedim. sakıncası yoksa ve eğer yanlış anlamazsanız bişeyler söylemek istiyorum teklif hakkında dedim. aslında böyle karşılıklı atışma şeklinde şeyler olmaz beyler. herkes teklifini sunar. ve teklif sahipleri birbirinin teklifi hakkında yorum yapmazlar. yakışık kalmaz diyerek. ama tabi ben böyle kuralları pek gibleyen birisi olmadığım için rahat davranırım genelde. adam biraz gerildi. tak atacağımı falan sandı ama. kimsede bişey söylemeyince körü körüne atlamak istemiyodu haliyle kızın projesine. tabi buyrun dedi. karşı taraftanda müsaade almak isterim. gerekten ilginç fikirler daha önce duymadığımız şeyler söylediler. merak ettiğim için bikaç faktörü nasıl halledebileceklerini dinlemek isterim dedim. kız kaşını kaldırıp dudağını ısısrarak eliyle buyrun dedi. başladım şahlanmaya.
    ···
  7. 7.
    +4
    beyler bildiğiniz gibi en son wie olan hesabımı kapatmış şirketimden patronların yarak kürek hareketleri yüzünden atarımı yapıp ayrılmıştım. bundan sonraki kısımı anlatmayı planlamıyodum. ama anlatılacak çok şey birikti. bazı dostlarında özelden yaz yaz diye ısrar etmesi üzerine tekrardan yazıyorum arzu eden dinleyebilir. başlıyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      reeserveddd sayfa 1
      ···
  8. 8.
    +4
    bütün bir gazı alarak doğruca karşı şirkete gittim. elimde onlarda olmayan bişey vardı. onlar daha önce benim mazimi yada söyleyeceklerimi bilmiyodu. tabi sizde öyle. ama tabi ben onların söyleyeceklerini biliyodum. sonuçta onun konuşmaları benim raporlarımı çürütmek üzere kuruluydu. şirketten içeri girdim. kimlikler falanlar filanlar derken toplantı odasına çıkarıldım. girdim odaya. bildiğiniz büyük bikaç katlı bi binada takımlı adamlar etekli ablalar falan. içerde kuru pastalar falan dizilmiş masaya. amk görünce gene dibim düştü. olum dayanamıyorum lan. masada bişey gördüm mü o öyle tatlı görünüyoki gözüme. bu toplantılarda falan böyle ufak tefek kuru pastalar atıyolar masaya. yada üç beş kuruyemiş falan. kuruyemişe o kadar düşmüyom gerçi. fıstıkları falan atııp bırakıyom ama. kurupasta yada o tarz nevaleleri görünce yok abi çocukluktan mıdır nedir. duramıyo elim ayaam. neyseki arada çay molasında yerim diye bi kaç tanesini kimse görmeden ceketin cebine aşırdım. odada tahmin ettiğim gibi onun ekibi ve ben vardım. uzunca bi masa. masanın başına ihalenin sahibi oturacak. karşıya onun ekibi. benim tarafada benim ekip. sadece ben gelince kızın karşısına bi şaşırdı. hayırdır şirkettekilerin hiçbirisi cesaret edemedi mi karşıma çıkmaya diye bi efelendi şöyle. güldüm. hayır dedim. şirkette daha mühim işler var yapılacak. bu kadar basit bi iş için bu kadar adamı getirmeye gerek görmedim dedim. hııı salak kesin öyledir der gibi salladı başını gözlerini kısarak. o harekete de uyuz olurum amk. bütün kızlar yapıyo nedense. o hareket yüklü doğuyolar heralde. özel bi emoji gibi. herkeste var. neyse abi. adam haldıır huldur girdi içeriye. merhabalar hoşgeldiniz diyerek. tokalaşmaya başladı karşı ekiple. onlar bitince döndü bana. bi baktı bi tek ben. aa ibo bey. ekinizin geri kalanı neredeler dedi. gecikeceklerse yarım saat falan daha erteleyebiliriz toplantıyı dedi. elini sıktım gülerek. hayır hayır başlayabiliriz. bütün ekip burada merak etmeyin dedim. şöyle bi şaşırdı napıyo bu amk salağı der gibi. iyi siz bilirsiniz diyerek oturdu yerine. eliyle oturun buyrun dedi. oturduk sandalyelere. ihaleyi anlattı. iş bi inşaat işiydi beyler. bizim sektörlerde bi kaç faaliyet alanında bulunmak zaten moda oldu. biliyosunuz. fındıkçı şirketin inşaat alanına girmesiyle başlayan serüvenler herzaman hüsran oldu. ilk baştaki o paralı zamanları hep öyle devam edecek sanıyo heralde patronlar. neden sebep şu para sevdasından bi türlü kurtulamadıkları için eninde sonunda bizim işimiz kesinlikle kesişiyo o amk inşaat sektörüyle. anlatmaya başladı. düzcenin içerisinde yeni bir yaşam alanı inşa etmeye çalışıyoruz. bilen bilir diycemde şimdi markalarınıda vermek istemiyorum. bi kaç tane şirketin sitesi var burda. a sitesi falan diyim. a sitesini bilirsiniz. daha çok düzcenin elit kısmının oturduğu sitelerden birisidir. düzcedeki ne kadar avukat hakim savcı yada müşavir diğer bir deyişle ekabir takımının tutabildiği evlerden söz ediyoruz. diğer tarafta ise toplu konut gibi sitelerde bir ömür boyunca kira gibi taksit ödemeye mahkum orta sınıf var. bizim amacımız şirketinde gelirlerini bir düzeyde yükseltecek bir proje yapmak. bunu yaparken masrafları minumum düzeyde tutmak ama biliyosunuz ki inşaat sektöründe asla kaliteden ödün veremezsiniz. sağlam bina yapmak istiyosanız tabiki. onedenle en iyi ve en kaliteli mallar ve taşeronlar ile çalışmamız gerekiyor. aynı zamanda en düşük maliyetle bu işin içinden çıkıp şirkette kar oranını maksimumda tutmamız isteniyor. amaç hem şirketin gelirlerini yükseltip karlı bi iş yapabilmek. hemde düşük fiyatlar ile kaliteli evler yaparak düzcedeki orta sınıf halkın ev sahibi olabilmesini sağlayabilmek. eğer ki başarılı olabilirsek , hem yüksek bir kar elde etmiş olacağız. hemde düzcede sosyal sorumluluk tarzında bir imaj yaratarak orta sınıftaki insanların gözdesi haline geleceğiz. bu nedenle teklifleriniz son derece önemli. hanginiz başlamak ister sizleri dinlemek için can atıyorum dedi. benim sunumum biraz uzun sürer malum baya kalabalığız. o nedenle hanfendi başlasın buyrun bayanlar önden dedim. gülüştük biraz. ayağa kalkıp prjeksiyonun başına geçti. makara başlamak üzereydi.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +4
    cd yi alıp çıktım ofisten apar topar. moda girmiştim. koşa koşa leylanın ofisine gittim. kapıyı çaldım açtılar. nerde o ? nerde o diyerek daldım içeriye. bi kaç tanesi tuttu beni. savurdum ileriye. çekilin lan başımdan. onunla görülecek bi hesabım var dedim. gürültüleri duyunca açtı kapsını oda noluyo ya burda diyerek. görünce gözlerim döndü. gerçekten öfkelenmiştim. zaten biliyodum onun çaldığını. cd yalan yanlış olsada görünce öfkem öyle bi arttı ki. etrafımdakilerin alayını savurup bi hışımla soktum bunu odasına. napıyosun sen ya falan diye bağırmaya başladı. kapıyı kapatıp kitledim arkadan. şaşırdı. inceden korktu. kolundan tuttum. bilgisayarın başına oturdum. ibo , ibo yapma napıyosun. ne yaptığını sanıyosun iboo falan diyo bana. sus lan dedim. sus kes sesini izleyeceksin bunu dedim. taktım cd yi bilgisayara. ya neyi izliycem ne diyosun sen hiçbişey anlamıyorum falan dedi. lan kes dedim. açtım videoyu. bizim inşaatı görünce bi an şaşırdı. kaldı böyle. gece çekimi falan. bende tam ayrıntıları farketmesin diye sürekli araya giriyorum. bak lan. bak işte adamın bak senin adamın şef. bak işte burdan gelmiş. böyle çalmış inşaattaki demirleri. bak bak, baksana lan nası alıyo. bak zütürüyo şimdide falan dedim. yutkunuyo falan ama hiçbişey diyemiyo böyle. nasıl titriyo. böyle durdu. kegib kegib bi ya ne malum ki benim çaldırdığım falan dedi. masaya vurdum. lan gerizekalı. alıp kaydı direk buraya mı geldim sanıyosun dedim. o şef salağınıda öttürdüm merak etme. herşeyi bülbül gibi şakıdı. ne sanıyodun işler dara girince aman leylam canım leylam diye seni mi savunacaktı. sır mısaklayacaktı o yavşak. zütü sıkışınca bülbül gibi öttü. şimdi ikinizide bitiricem dedim. tıpış tıpış geri dönmek isteyeceksin geldiğin yurt dışına ama. yapamayacaksın dedim. bekle dedim. şimdi arıyorum polisi. buraya gelecek polis. onların karşısında itiraf edeceksin herşeyi. ve şirketinde çalışanlarının gözü önünde gibtir olup gideceksin burdan dedim ama nasıl bağırıyorum. nası telşalanıyo. telefonu çıkardım. ses kaydedicisini açtım. böyle sakin sakin duruyo. gözleri falan doldu baya bi şok oldu. başarmıştım amk. zokayı yuttu karı. böyle konuşacağım tam. ibo yapma nolursun yapma diye elime sarıldı. neyi yapma lan bırak. sen çalmadın mı demirleri , girip aldırmadın mı ordan ? saklamadın mı gizli soteye falan diye bağırdım. ya tamam yemin ederim tamam. evet ben çaldırdım. ama nolrsun yapma böyle. halledebiliriz. veririm size demirleri tekrar. yemin ederim çıkmam bi daha karşına nolursun arama polisi dedi. bende ses kaydını kapattım. gülmeye başladım. şaşırdı bi an. gözlerini falan sildi. geriye çekildi. ben katıla katıla gülüyorum karşısında. durdu. ne gülüyosun ya dedi. cd yi aldım bilgisayardan. telefonu masanın üstüne koyup kaydı açtım. dinledi. başından aşağı dökülen o suları göremesemde hissettim. öyle bi mal oldu öyle bi yerin dibine girdi ki anlatamam. yani tam manasıyla züt oldu. bende karşısında sigaramı yakıp thug life pozumu veriyodum. telefonu kapattım. sigaramı bitirdikten sonra , akşam üzeri demirleri inşaata zütürürsün. giderken de yanında içecek bişeyler zütür. soğuk olsun. işçilerle beraaber içersiniz. eğer ki yarın inşaatta o demirler olmazsa leyla , sabah buraya gelip , aynı şeyleri tekrar konuşmam söyleyim. bu zütünü ikinci indirişim. emin ol o popişini mahvederim senin üçüncüde. o yüzden benim gibi birisinden , o güzel popişi uzak tut tamam mı ? dedim. ve haydarinna rinna rinna rinanay müziği havasında çıktım odadan.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +3
    iyi dinleyin beyler. iş hayatında böyle konuşmaları duyarmısınız bilmem. ama mutlaka aklınızın bi kenarında kalsın. size prestijli taşak geçme nasıl olur onu göstereceğim.
    ···
  11. 11.
    +3
    beyler yoğun sıcağın etkisiyle eriyene kadar yazacam. amk bu ne biçim sıcak lan. gibtğimin yerinde saat başı yarım kilo veriyorum. neyse beyler. leylayı o biçim züt ettikten sonra şirkete döndüm. ve olup bitenlerden habersiz olan şefe yanaştım. dedim ki ne yaptığını biliyorum. o pekekentinde ayağını denk alması gerekiyodu artık. bu arada farkettiyseniz leyla ile birazcık yakınlaştık evet. ama işler baya değişmişti. yani leyla ummadığımız yollara başvurmaya başladı. yani onla aramızda olacak rekabet daha çok hani maç öncesinde aldım verdim yapar birimiz birimizin ayağına basınca kazanırdık da ilk seçim hakkı basanın olurdu ya. o tarz geçecek sanıyodum ben. bu bildiğin çirkefçe ve acımasızca oynuyodu. ve takdir etmek gerekirdi ki baya bir korkusuz. ulan inşaattan gece vakti demir çalmak nedir. nasıl bir belaya bulaştığını anlamıştı leyla evet. ama ben ? ben nasıl bi belayla uğraştığıma eminmiydim acaba. az çok emindim diyebilirim. ama yapabilecekleri tabiki bununla sınırlı kalmayacaktı. neyse. şefi kenara çektim. dedim ne yaptığını biliyorum. şirkette baya zütü kalkık dolanıyodu o sıralar ama ben öyle diyince biraz geriye çekildi. nası naapmışım ki ben ibo bey falan dedi. gözlerine baktım. ses vermedim. ha o şeyi diyosanız o kahve makinasını ben bozmadım. ben kahve alacakken zaten bozuktu alamamdım falan dedi. baktı tepki vermiyorum. evet onu demiyosunuz. gerçekten anlamıyorum ibo bey ne yapmışım ki ben dedi. ulan itiraf etse çaldım lan yarraaam dese bişey demiycem gerçekten bu kadar zoruma gitmiycek. ama gelip şöyle inkar ediyo salağa yatıyo ya kan beynime sıçrıyo. Gel lan buraya sen dedim. kolundan tutup çektim odaya. ibo bey bi saniye napıyosunuz siz falan dedi ama sertleşti biraz. güya korkucam gerizekalıdan. ulan sen kimsin at yarra. senin toynaklarını deve taşşağıyla giber ağzına veririm lan. zütü taklu yavşak bana kulak arkasına osbir çektirtecek güya. kapıyı kapattım. buraya gelmeden önce leylanın yanına gittim dedim. ama üstüne yürüyorum böyle. ibo bey sakin olun falan diye sakinleştirmeye çalışıyo. eline ayağına vuruyorum sürekli indir lan elini yavşak seni diyerek. yaptığını biliyorum. geceleyin kancık gibi inşaata girdiniz. teker tekr kamyona yükleyip kaçırdınız o demirleri. ikinizinde ne tak yediğini biliyorum. hiçbirinizin aklına gelmedi ordaki güvenlik kamerası. su yüzündeki ördek gibi kaldınız şimdi avcuma düştünüz ikinizde. merak etme . hayatını bu kadarcık bi şeyle karartmıycam senin. ama akıllı ol aslanım. bak bu inşaat bi şekilde biter. herhangi bi şekilde ben zorda olsa kolayda olsa bu işi yaparım. eninde sonunda ne ben nede leyla bişey kaybetmeyiz. ama arada sen huur olursun. ve adını bi kere huurya çıkarırsam eğer , düzcede zütünün rengini körler bile bilir. şimdi tarafını seç diye yanıma çekmiycem seni. şeytana bile senden daha çok güvenirim. leylanın yanında olma da demiycem. ama evli barklı adamsın. nası bi karaktersiz nası bi haysiyetsizsin bilemiyorum öğreniyorum yavaş yavaş. sonuçlarına katlanacağını bil istedim. attığın adımlara dikkat et. ensende beni hisset. hatta içinde hisset. attığınız her adımdan haberdarım. aldığınız her nefesi an ve an izliyorum diye kolpa yapıyorum ama nası yiyo ikiside üstlerine gidince. bi kere yakalandılar ya. zütleri tutuştu. sağlam blöf yapıyorum gavatlara. dedim bundan sonraki adımlarınıza ikinizde dikkat edin. bu oyunun kurallarını ben belirlemedim. ben insan gibi işimi yapmaya çalışıyorum. ama siz züt olmak istiyosunuz. ederim. eğer ki işler çirkinleşir ve kan akmasını isteyecek kadar ileri giderseniz istediğiniz olur. bi kan akar , ama o benim kanım olmaz. gibtir git şimdi dedim itekledim odadan.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +3
    burdakiler ses verin arada. eski günlerdeki gibi. yardıralım biraz. mesaj atın olum özledim lan.
    ···
  13. 13.
    +3
    Beyler üniversiteden tanıştığım çok yakın bi arkadaşım vardı. Bu gece onun anısına yazacağım. Hikayesini anlatıcam sizlere. Güzel onurlu bi hikayesi var arkadaşımın. Aliyle biz üniversitede tanıştık. Evimize gelip gitmişliği vardır. Kendisini sonraki zamanlarda yakinen tanıma fırsatı buldum. Katille falan takıldığımızda ben ortamdaki kızlarla ilgili çocuk , katil uçarı kaçarı aklı fikri binliğe çalışan çocuk , Alide genellikle akılcı ve duygu dolu çocuk olurdu. Duygusal bi yapısı vardı alinin. Severdik candan bi bebeydi. Tam bir dert adamıydı. Sevda adamıydı. Beni de fazlasıyla severdi. Aramızda değişik bi arkadaşlık vardı aliyle bizim. Beraber dertleştiğimiz nadir zamanlar vardı ama en babacan dertleşmelerimde aliyle olmuştur her zaman. Bir kaç kere oturup kafaları çekip dertleştik onla. O zamanların birisinde anlattı bana onu. Bi sevdiği vardı alinin. Ali yeni nesil mecnunlardandı. Yani öyle çöllere düşmedi belki ama büyüdüğünde çocuklarına anlatacağı bir aşk hikayesi olsun isterdi her zaman. Yiğit mert dosdoğru adamlardan vardır öyle tanıdığınız. Olduğu gibidir. Dimdikdir. Ilkokulda bir kız sevmiş ali. Orta okulda onla baya bişeyler yaşamışlar. Yakınlaşmışlar. Sevgili olmuşlar. Tıpkı benim wie gibi onda da böylece bi aşk başlamış. Lisede kendi kendine bir ant içmiş. Demiş ki biz o ilkokulda başlayıpta liseden sonra yitip giden sevdalardan olmayacağız. Ben çocuklarıma ilk ve tek aşkım oydu diye anlatacağım. Kızada bunu anlatmış. Ve olmayalım demiş. Biz yitip gitmeyelim. Biz çocuklarımıza kendi destansı aşk hikayemizi anlatalım. Ne olursa olsun bırakmayalım. Kaybetmeyelim şu ilkokulda bizi birbirimize bağlayan şey her ne ise. Kaç yaşına gelirsek gelelim bunu kaybetmeyelim demiş. Birbirlerine söz vermişler. O gün bu gündür yıllarca beraber olmuşlar. Liseleri ayrı yerlere düşsede uzaktan uzaktan sürdürmüşler ilişkilerini her türlü zorluğa rağmen. Alinin babası küçük yaşta ölmüş. Annesiyle beraber yaşıyomuş zaten. Üniversiteyi şehir dışında okumak zorunda olduğu için annesinden ayrılmış uzun zaman önce. Dersleri iyiydi zaten çabucak bitirirdi. Kendiside öyle dediğinden hiç sorun olacağını düşünmemiş. Üniversite zamanlarında da sevgilisiyle sık sık görüşmüş. Ama zaten anneside çok fazla duramamış tek başına. Bunların köylerinde ufak çaplı bi evleri vardı. Bahçesinde yonca biçerler , önündeki ahırda 3-5 inek tutar onların sütlerini falan satarlar. Bi tanede tarlaları var orta hallice. Köyden birileriyle ortak eker biçer hasattan kalan parayı bölüşüp annesinin geçimini temin ederlerdi. Annesi köyde yonca biçerken artık ne yapmış bilmiyorum ama kendisini yaralamış. Zaten yaşlı kadın. Yataklara düşmüş. Alide okuldayken bi dönem gitmişti yanına. Kız o sıra alinin devamlı yanındaydı. Zaten kız olmasaydı ali delirirdi muhtemelen. Kafayı beyni yerdi. Kız bazen alilerin oraya gelir gizli gizli görüşürlerdi. Ali çok anlatırdı ona sarılıp sarılıp ağladığını. Zaten çok sürmedi hastalandıktan sonra kadın. Bir ay içinde parça parça eridi. Sonrada hakkın rahmetine kavuştu. Annesi öldükten sonra ali resmen bunalıma girdi. Zaten duygusal bi çocuktu. Kendini annesinin evine kapatıp sabahtan akşama kadar orda onun yatağında falan yatıyodu. Masaya iki kişilik tabaklar koymalar , kendi kendine konuşmalar , annesinin kıyafetleriyle falan konuşmalar koklamalar , annesinin mezarının başında saatlerce durmalar falan. Bi keresinde hatta kız gitmiş alinin evine. Çalmış kapıyı açan yok. Arıyo zaten telefonlara falanda bakmıyo. Endişelenmiş. Gecenin bi yarısı ha. Ali yok ortalıkta. Kendine bişey yapmasından falan korkmuş. Aramış taramış kız kafayı yemiş. En son demişki mezarlığa bakıyım. Gitmiş. Mezardan içeri girdim ibo diyo. Bi yandan korkuyorum bi yandan ali için endişeleniyorum ama. Hiç aklıma gelmemişti böyle bişey olacağı diyo. Ali yavrum geceleyin gitmiş. Bi tane battaniye almış yanına. Annesinin mezarının üstüne örtmüş. Kendiside mezara başını koymuş. Annesiyle beraber sarılmış sanki uyuyodu ibo. Yemin ederim kaldırıp zütürmeye kıyamadım. Oturdum hüngür hüngür ağladım. Öyle huzurlu görünüyodu ki yüzü diyo. Ulan öyle duygulandım ki kız onları anlattığında bana. Yani yok böyle bi adam beyler. Gerçekten çok enteresan bi çocuktu ya.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +3
    beyler şirketlerde en sıklıkla duyacağınız sözlerden birisi " çayda dem , iş yerinde kıdem" dir. bunu çok çok fazla duyarsınız ve çok fazla hissedersiniz. iş hayatı aç kurtların olmayan eti paylaştıkları bi kan havuzu gibidir. herkes bi köşesinden bi parça koparmak ister pastanın. kıdemli abiler ablalar aslan payının peşine düşerler. iş hayatında dikkat etmeniz gereken en önemli hususlardan bi tanesi şudur. asla ama asla herşeyi biliyorum havasıyla gezmeyin. ve gene asla ama asla hiçbir meziyetinizi saklamayın. yani ne her işe "ben yaparım amk bu ne ki ben daha neler yapabiliyorum bu benim için devede kulak" diyip atlamayın. ve gene aynı şekilde hiç bi zaman "aman iş bana kalmasın az bi salağa yatıyım nasılsa birileri üstlenir bende kolayca yırtarım banane amk gibtir et " diyip çekingenlik yapıp varsa meziyetlerinizi de saklamayın. böyle şirketlerde o aralar benim çok fazla bi tecrübem yok. bilmiyorum yani nedir ne değildir tam olarak. az çok bikaç şirkette yöneticilk yapmışlığım var ama sonuçta kurtlar sofrasında bi aç kurtta ben değilim. ben sadece başarılı bi vezir gibiyim sadece. bütün gücümü şahtan alıyorum. normalde vezir şaha en yakın taştır. ve en güçlü taşlardan birisidir. ama iş hayatında bazen küçücük bi piyon bile vezirden kıymetli olabilir. mesela patronun kızı leyla.
    ···
  15. 15.
    +3
    bankanın uygulamasına girdim. hasanın şifreleriyle. ekranları teker teker buldum. vergi numarası kısmına şirketin aldığı o potansiyel numarayı yazdım. tescil olduktan sonra zaten aktif olacaktı. bunlar normalde vergi dairesi sisteminden bu numara ile ünvan ve benzeri bilgileri otomatik olarak çekiyolar. ama numara potansiyel olduğu için çektiklerinde hiç bi bilgi gelmiyo. bu mallarda lan gelmiyo nası yapacaz diye bekliyolar. dedim elle yazın amk. elle yazın lan ne var amk. oraya girdim elle doldurdum bütün bilgileri. ünvanını yazdım. ortakları tek tek kaydettim. sermaye paylarını birer birer doldurdum hesapladım. hatta kendime öncelikli numara bile atadım lan :D kaç tane adam bakıyo öyle mal gibi ben kendime numarayı atıyorum hasanın şifreyle. gişedeki memur basar basmaz benim numara yanıyo. suriyelilere ingilizce söyledim parayı şuraya yatırın diye. yatırdılar. blokeyi arzuya yaptırdım. daha sonra yapacakları işlemleri anlattım. bloke yazısını getirin diye. bu yaptığınız doğrumu ibo bey diye arzu tip tip bakıyodu. karışma bende der gibi ronaldo hareketimi yaptım. ve rahat ol dedim. binleri gönderdim tavuk kokularıyla ticaret odasına. ticaret odasının müdürüyle de görüşüp izah ettim durumu. normali bu zaten diyince rahatladım. çok geçmeden bloke yazını alıp geldiler. arzunun masasına bıraktım. Beyefedilerin işlemini halletikten sonra bi orta kahve söylersiniz benim odama. hakettiğimi düşünüyorum dedim. baktı kaldı böyle evrak elinde. geçtim içeriye. nihayet kendi bilgilerimi ve becerilerimi kullanabileceğim bişeyde gelmişti. ve aşağı yukarı 26 günlük banka müdürcülüğü oyunumda arzuya artisliğimle ezeceğim bi hareket yapabilmiştim. öyle taşaklıydım ki taşakların gölgesinde oturuyodum ofiste yani o derece.
    ···
  16. 16.
    +3
    neyse abiler ablalar. bunlar işin piyasa kısmı. neden anlattığımı bile bilmiyorum amk :D neyse ben geçtim bizim hasanın yerine. Başladım müdürcülük oynamaya. Zaten şirkette benim bağım yok. Şirketle aramdaki rahatlık sabancıda yoktur amk. Öyle bi güzellik yok. Günler çok güzel geçiyodu orda. Havamdan geçilmiyodu. Belli saatlerde bi çaycı ablamız vardı. Getirir bize çay kahve dağıtırdı. O saatlerin haricinde ya ben kalkar ondan alır , yada telefonu kaldırır abla bi çay yolla diye akşama kadar çay içerdim. Anladım ki müdürlerde bi gib yapmıyo amk. Benim yerime bütün küçük işleri arzu zaten hallediyodu. Arzuda öyle bi afeti devran ki anlatamam. Kızı lüpletmeyide aklımdan geçirmedim değil. Ama aşırı soğuk bi bankacı ve cidden çoooooook sıkıcı amk. Hiç tribini çekemezsiniz. Benim için bile çok sıkıcı uğraşması. Bankacı ayarlamak çok zordur beyler. Aşırı sıkıcı bi meslekleri olduğu için karşınıza beton gibi mermer gibi bi duvarı koyarlar. Bunu kır sevişelim derler. Onu kırana kadarda zütünüz gibilir zaten. Neyseki tarz sahibiydim ve kızında gözünde belli bi imajım vardı. Müdür koltuğunda idareten oturmuyo olsaydım daha da üstün bi imajım olacaktı ve kızı gibmek için yürüyebilecektim. Ama şuan sen gelene kadar idare et diyip çıkan galericinin koltuğunda oturan bacanaktım ben amk. o açıdan çokta bi forsum yoktu yani kıza karşı. karizma lazımdı bana. öldürücü bi karizma. o yüzden güzel bi iş gelmeliydi. ve bireysel beceri ile bu işi halletmeliydim.
    ···
  17. 17.
    +3
    geçtim mikrofonun önüne. biliyosunuz bende aşırı heycan yaptığım zamanlarda bi ölüm soğuk kanlılığı olur. amk suratımda zerre ifade yok. elim ayağım falanda titremiyo. günlük bi olaymış gibi duruyorum dışardan bakılınca ama. içerde varya aklım beynime ruhum zihnime tecavüz ediyo yani o derece. herşey allak bullak. derin bi nefes aldım. dedim olum ibo , kız tavlamak gibi düşün. bu adamların hepsini tavlaman lazım. salonu şöyle bi gözden geçirdim. hepsini tavlayabiliriz dedim. genelde kendimle konuşurken bu şekilde 2li bi ekipmiş gibi konuşurum. başladım konuşmaya. dedim ki beyler , hepimiz aynı şeyin peşindeyiz. herkesin ısrarla peşinden koşup yakalama çalıştığı şey para. herkes paranın peşinde. tarihçesinden günümüze kadar baktığımız zaman para bizlere öyle etkiler yaşatmış , kendi bünyesinde öyle değişimler geçirmiş ki , şimdi anlatıcam ve belkide hepiniz hak vereceksiniz. nedir para dediğimiz zaman hepimiz lidyalılardan başlarız. bu zamana kadar kullanılmış gelmiş geçmiş en yaygın ve en kullanışlı değişim aracı diyerek palavralar uydururuz. sıkıcı konuşmalar yaparak birbirimizi bunaltırız. günümüzde paraya baktığımız zaman aslında çıkış amacının çok daha dışında bir anlam ifade ettiğini görürüz. para günümüzde bir değişim aracından çok bir statü belirleme aracı olarak kullanılmakta. toplum içerisinde ne kadar söz sahibi olduğunuz , ne kadar kalender yada ne kadar karizmatik olduğunuz , sosyal statünüzün hangi aşamada olduğu konularında bir kıyas yapılacağı zaman insani faktörler tamamen dışarda bırakılarak para faktörü göz önünde bulunduruluyor. ve insanlar birbirlerinin sosyal statülerini belirleyecekleri zaman para kriterine göre belirliyor. hepimizin izleyipte izlediğini inkar ettiği evlilik programları da bunların kanıtlarından falan gibisinden bi kaç espri yaptım orda. salonda aksırmalar tıksırmalar oldu. hoşlarına gitti. bende o noktadan sonra aldım yürüdüm zaten. dedim içinde bulunduğumuz sistem az çok bu şekilde özetlenebilir. şimdi size hadi hepimiz şu lanet parayı bırakalım. sevgiyle kardeşlikle alışveriş yapalım falan diyemem tabikide dedim. madem sistemi değiştiremiyosunuz. ve madem sistemden çıkmak gibi bi lüksünüz yok. o zaman sistemin en üstünde olmalısınız. sistemi siz yönetmelisiniz. işte bizim şirketimiz bu vizyon ve misyon doğrultusunda yola çıkmış , hepinizin peşinde olduğu bu para dahil o paranın içinde döndüğü çarka kadar en zirveyi tutarak sistemi yönetmeyi kendine gaye edinmiş , bir ekipten oluşuyor. ve siz şu anda o şirketin ve ekibin liderini dinliyorsunuz. dedim. salonda bi ciddiyet oluştu. acayip iddialardı bunlar amk. inanılmaz şeyler söylüyodum. yani düşünsene alayınızı giberim lan demekle bunları söylemek aynı şeyler amk. bizim işlerde böyledir. ama takdir edildi. konuşmayı bitirip dinlediğiniz için teşekkürler diyerek sahneden indiğimde herkesten çok alkış aldım. sonrasında bu konuşmayı gerçekten nasıl yaptığımı bende bilmiyorum. yani düşünsem yazamam bunu.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +3
    Evet benim canım güzel kankalarım. Sizlere şöyle bi anekdot paylaşmak istedim. Şimdi , şirket olarak sürekli bankalarla iletişimde olduğumuz için tepeden tırnağa bütün bi banka hiyerarşisi ile işimiz oluyo. Gişe memurundan , kapıdaki güvenliğe , müşteri temsilcisinden , en üst kattaki sevda hanımlara kadar , hepsiyle mutlaka işimiz ve samimiyetimiz var belli bi oranda. Banka çalışanları dediğimiz zamanda aklınıza öyle kelli felli gavat bankacılar gelmesin. Onlarda sizin bizim gibi akşam eve gelince nohut yiyen adamlar beyler. Banka müdürü ayda beşbin dolar falan almıyo yani. o yalanlara çok inandım bende. o şekilde değil. Ayrıca senin benim gibi çalışan onlarda. Banka özel bi kurum. Hiçbirisi banka için bi prosedürü yada banka çıkarları için bi adamı falan harcamazlar. Ona tutturmazlar yani. Senin kasapta çalışmanla aynı şeydir onun bankada çalışması. Hepsinin üstünde bi el vardır onları kontrol eden. Ve herkesin eline karşı sorumlulukları vardır. Alt üst ilişkisi yani klagib. Neyse bu çalışanlardan çoğuyla haddinden fazla samimiyetim var benim. Ki bi tane banka var ki oranın müdürüyle çok sağlam bi bağlantı içerisindeyim. Anlatamam size. Adını vermiyorum kesinlikle. Yaptığımız işler acayip çünkü.
    ···
  19. 19.
    +3
    işe koyulmam gerekiyodu. Gün ortasında eve gidip üstümü başımo değiştirdim. Genelde ilk defa tanışacağım kızlar için yaptığım kombinler vardır. Lacivert ve siyah kombinine bayılırım bilenler bilir. Etkili bi imaj bırakmak içindir. Üstümü değiştirip kendimi hazırladım. Eski günlerin anısına kızın kanına girme vakti gelmişti. Evden çıkıp kızın şirketine doğru yola koyuldum. Şirket denilincede aklınıza illa rezidanslar gelmesin. Küçük bi apartman dairesi bile şirket olabilir. Kızınki de o tarz bişeydi. Koca koca binalar için epey uğraşmanız gerekiyo çünkü. Başlangıç için ideal. içeriye girip kızla görüşmek istediğimi söyledim. Odasını sordum. Burası dediler. Çat diye girdim kapıdan içeri. Biliyosunuz oda benim odama o şekilde girmişti. Terbiyesizliğinin karşılığını almadan bırakırmıydım amk. Yakışor mı lan bana. Girdim içeriye. Beni. Gibi afalladı. Ne yaptığını sanıyosun sen falan dedi. Odama bu şekilde nasıl girersin falan dedi. Kafasını avuçlarına almış kara kara düşünüyodu girdiğimde. Dedim bu konuşmalar tanıdık geliyo. Kahvelerimiz de olsaydı tam olcaktı. Ya çocukmumusun allasen ya falan diyerek sitem etti. Ya tamam dedim. Rakip olabiliriz ama düşman olacak halimiz yok. insan gibi birbirimizi tanıyalım istiyorum sadece. ilk andan itibaren genelde işler ikimiz içinde ters gitti. Oturup konuşabiliriz. Doğru düzgün tanışabiliriz. Sanıyorum ki öyle bi patrondan. Böylr kötü bi kız çıkmaz yani. illaki iyisindir sende. Korkma bende sandığın kadar kötü çekilmez bi adam falan değilim. Gel allaaaşkına napıyosun burda dedim. Ya bırak neyini tanıycam senin falan dedi. Ya allahallaa dedim güldüm. Burda kukuman kuşu gibi oturup saçlarını mı yolcaksın. Küçük kızlar gibi ağlıycakmısın. Gel kalk şurdan hadi. Seni zütürmeye geldim dedim. Nereye ya kimi nereye zütürüyosun dedi. Durdu. Babam mı yolladı yoksa seni dedi. Üffff. Ne ksdar soru sordun. Kalk hadi dedim. Bak bu işin içinden bi pislik çıkarsa mahfederim seni dedi. Korkmaaaaa bana güven gel haydi dedim. Ya işim var bırak falan diyodu. Geçtim masasının arkasına. Kağıtları falan attım hep. Hadiiiii kalkıyosun hemen ve yanıma geliyosun. Gidiyoruz burdan. Yürü deyip apar topar çıkardım şirketten. Söylene söylene geldi kapıya kadar. Çıktık.
    ···
  20. 20.
    +3
    o işimden ayrıldıktan sonra boşta kaldığım süre 2 en fazla 3 gündür. o 3 gün içerisinde klagib bekleme evresine geçtim. uzun süre bi işte çalışıp belli bi kariyer yaptıktan sonra isminiz biliniyosa ve belli bi kitleniz varsa herhangi bi işten ayrılmanız sizin için herşeyin bittiği anldıbına gelmez. yeni bişeyler başlayacağını tahmin edebilirsiniz. bende aynen o şekilde yeni bişeylerin geleceğini biliyodum. o yüzden ne olacak şimdi falan diye boşluğa düşmek falan şöyle dursun. yeni şirketlere yeni işlere yeni iş alanlarına bile bakmadım. iyi lan 2-3 gün boşum işte diye işteyken yapamadığım ne varsa onları yapmaya koyuldum. ki fazla sürmedi zaten. ben kafadan bi bi hafta falan takılırım diyodum. 2-3 gün içerisinde telefonlar gelmeye başladı. iş sahasından ayrı kalmak istemiyodum. çünkü aklımdaki planları hayata geçirebilmek için güçlü bi finansmana, ondan da önce iyi bir görüntüye sahip olmam gerekiyodu. görüntüden kastımda karttı tabikide. gelen iş tekliflerinden bir kaçını değerlendirdim. genelde çoğu tanıdığım bildiğim firmalardı. bunların içerisinde belki hiçbirinizin adını duymadığı ama hayvan gibi cirolarıyla hepinizin evlerinde ürünleri bulunan firmalarda vardı. onlardan birisinin iş görüşmesi için randevu ayarlandı. gittik görüştük adamlarla konuştuk. zaten cv yi ellerine aldıktan sonrası genelde hadi bizi biraz daha ikna et aşaması oluyo. bende aynen o şekilde onları daha da ikna ederek kendimi işe aldırdım. bu kısımlar biraz sıkıcı olduğu için üstü kapalı geçiyorum. yeni işime başladığımda yetkilerim ve konumumda pek fazla bi değişiklik olmadı. zaten önceki dönemlerden beni takip eden firmalar oldukları için az çok yakın sektörlerde faaliyet gösteriyoruz. o yüzden çalışanlar hep birbirlerini bilirler. eğer şirketlerde öne çıkan ve işleri yöneten bi konumunuz varsa siz farketmeseniz bile diğer şirketlerde sizi tanıyan ve iyiden iyiye takip eden insan çok olur. hatta okullarınızda bile. dikkat edin kendinize. iyi şirket sahipleri okullarda yetişmekte olan alan mensuplarını daha iş hayatına atılmadan alırlar yanlarına. ışık gördüğü gençleri hiç ummadıkları bi anda çağırırlar. ve derslerini bu şekilde sürdürmeleri için ne gerekiyosa verirler. buda bir öğrenci için rüya gibi bir öğrenci hayatı demektir. bunları şimdi anlatıyorum ki üniversiteye yeni başlayan panpalarımız ilk günlerden rehavete kapılıp salmasınlar derslerine asılsınlar diye. kimbilir belki bir gün yanınıza gelip bizim şirket için çalışmaya ne dersin delikanlı diyebilirim. belki bütün eğitim masraflarını şirket bünyesinde karşılarız. ve üstüne birde burs bağlayıp onu damızlık koyun gibi yetiştirerek sütünü alacağımız günü bekleriz. ciddiyim bak. zütü başı dağıtmayın amk. çok gördüm ben şu bahsettiğim olayı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Anılarrr
      ···
      1. 1.
        0
        buralar hala okunuyor amk inci ölmemiş be
        ···