/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 76.
    +2
    çay içiyodu. içermisin sende dedi. olur dedim. gitti getirdi bi bardakta bana. arada bir kalkıp müşterilere bakıyodu. boş kaldıkça oturuyodu. bu şekilde mi gidiyo işler daha çok dedim. evet dedi. oturursun burda dedi. bizim masamız burası. eğer yoğunluk olursa müşteri buraya da oturmak isterse kalkar ayakta beklerin. onun dışında müşteriler ne istiyosa verirsin. sonra gelir buraya oturursun ayakta durmana gerek yok dedi. birisi bişey istediği zaman kalkar verir tekrar oturursun dedi. işi anlattı. tezgahtaki herşeyi yiyebilirsin. istediğin zaman yemek alabilirsin. fakat fastfood çeşitlerinden hiçbirisini yiyemezsin onlar yasak. çay serbest. sigara içebilirsin. kola ve meyvesuyu gibi kutudaki şeyler yasak. sadece ayran ve su içebilirsin. dolaptan falan diye anlattı pek giblemedim orasını. genel olarak işleyişi anlamıştım çünkü. sipariş nasıl alınır gösterirmisin dedim. şöyle dedi. adisyon mantığını gösterdi. aşağıya sipariş söylemeyi falan söyledi. pideleri söylerken şu şekilde söyleyeceksin. bi elinde dört beş bazen dokuz on tane tabak falan tutman gerekebilir dedi. falan filan herşeyi boş kaldıkça gelip gittikçe anlattı. kız on üzerinden üçlük bi kızdı. benim takılacağım kızlar zümresine zerre kadar girmiyodu. o nedenle ben gayet samimi bir şekilde hiçbir ciks bakış açım olmadan konuşuyodum. kızda bunu farketmiş olsa gerekki hiç kendini geri çekmeden gayet samimi bir şekilde konuştu benle. günün sonunda nerdeyse kanka olmuştuk. biriki tane sipariş aldı. beni aşağıya gönderdi alışıyım diye. iyi bir kızdı. aldım geldim problem olmadı. iki gün içerisinde işleri neredeyse tam manada çözmüştüm. zaten yapamayacağım bi iş değildi. benim için çocuk oyuncağı sayılırdı. tek elde tabak ve çay olayı biraz sorundu sadece. onuda zamanla öğrenirdim. ki öğrenmemede gerek yoktu zaten. sonuçta ben garson değildim amk. ne işim var garsonlukta. kız tavlamaktı benim amacım.
    ···
  2. 77.
    +2
    garsonluk ilgimi çektiği için uzun zamandır garsonluk işindeyim. ilk olarak şirketin başı boş kalmamalıydı. ordaki tertipi düzeni ayarlamam gerekiyodu. playboyluk işleri için şirketi tamamen bırakamazdım. sonuçta bende bi ekmek kazanmak zorundayım amk. ne kadar vazgeçilmez olursanız olun herkesin bir tahammül sınırı vardır. işlerin boşlanmaması gerekiyodu. şirketteki işlerin zaman veya mekan sınırlaması olmadığından hergün şirkete gitmem gerekmiyodu. zaten garsonlukta tamamen bir memur hayatı gibi olmadığından hergün garsonluk yapmam gerekmiyodu. ek olarak insanların içinde olan bir meslek olduğu için iletişim konusunda en parlak meslek olarak görüyodum. gerçekten başlangıç için harika bir yerdi benim için. şirkette işlerimi yürütmesi için bir asistan tayin ettim. ve her günün sonunda gün sonu raporları ile bildirileri , evrakları ve işleri bana bildirmesini , bir ajanda içinde bütün toplantıları şunları bunları bana önceden haber vermesini tembihledim. zaten daha öncedende bu tarz işlere giriştiğim için alışık olduğum iş tempolarıydı. çok fazla kendimi kasmama gerek yoktu. takımları falan bir kenara bırakıp normal üstümü başımı giyinip çıktım sokağa. amk üzerimde büyük bir rahatlık vardı. gerçekten yaşadığım hayatın ne derece yoğun ve ne derece normal insanlardan ayrı olduğunu o zaman farkettim. harbiden insan içindeyken anlayamıyo maratonunu. gidip kafelere falan başvuru yaptım. adamlarla konuştum. karşılıklı oturup konuşurken eski alışkanlıkları bi kenara bırakmam gerektiğini farkettim. amk adam diyoki haftada kaç gün geleceksin. 3-4 gün gelirim duruma göre değişir diyorum. belirli bi gün söyle amk diyo. herif bildiğin amk mamk diye konuşuyo amk. hayret ettim. biriki yer tecrübem yok diyince giblemedi beni. daha sonra aklıma pideci geldi. sonuçta katil çalışıyodu biliyosunuz. amk katil çalıştı becerdiyse bende pek ala çalışıp becerebilirdim. dosdoğru oraya gittim. 3 katlı bir binaydı o anki iş yerleri. ikinci katında görüştük şefle. tecrüben varmı daha önce çalıştın mı bi yerlerde dedi. salladım yalanı. tabiki abicim dedim. çalışmaz olurmuyum daha önce bir tesiste çalıştım. ondan sonra şurada yeni açılan bi kafenin açılışında çalıştım ama. çok az maaş veriyolardı o yüzden ayrıldım falan diye salladım durdum. adam konuşkanlığımı falan görünce tamam dedi becerebilirsin sen bu işi kıvırırsın dedi. geç başla dedi. nasıl yani şimdi mi dedim. evet dedi çık yukarıya esinin yanına dedi. ikiniz orda çalışırsınız bugün dedi. biraz onun yanında takılır öğrenirsin daha sonra bakarız sanada dedi. iyi peki tamam dedim. amk hiçbişey bilmiyodum birden bire böyle bişey olacağını düşünmemiştim. ben evde sağda solda biraz bakarım ederim öğrenirim diyodum. binanın işleyişini çözmüştüm ama. orta katta üç tane bölme var. birisi sigara içilen balkon bölümü. diğeri salon bölümü. klimalı taraf. sigara içilmeyen ve ailelerin oturduğu büyük masalardan oluşan bölüm. son bölümde fastfood tarafında doğru olan küçük masalardan oluşan pencereli bölüm. ve gene sigara içilmeyen bölüm. üst kat ise daha çok gençlere yönelik , kafe tarzı kurulmuş bi bölüm. alt giriş katı zaten uğrakçılar için hemen biriki bişeyler atıştırıp kaçayım tarzı gelenler için biriki küçük masa ve tezgahın olduğu kat. ben üst kata çıktım ve esinin yanına oturdum. ilk baştabeni müşteri sanıp buyrun hoşgeldiniz dedi. hoşbulduk esin sen misin dedim. evet dedi. yeni başladım ben senin yanında durcakmışım dedim. aa. tamam peki gel şöyle dedi. oturdum garson masasına.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 78.
    +2
    orda ağzımın içine inleye inleye benimle öpüşürken tamamen kendinden geçmiş bi vaziyetteydi. onu eve atmak için bir plan yapmam gerekiyodu. düşünün. kızla aramda 1mm bile yok. öpüşüyoruz. ağzımın içine içine ımh ımh diye inliyo öpüşürken. benim kafadan geçen planlara bak amk. eğer öpüşmeyi bitirirsem eve gelmesi için bir bahane bulmam gerekecek. ve muhtemelen hava karanlık olduğundan evime gelmek istemeyecek. çünkü ilk günden kötü bi imaj çizmek istemeyecektir. az çok bunu hesap edebilecek bi kız. eğer sağlam bi bahane bulamazsamda beni sırf onu eve atıp gibmek için eve davet ettiğimi sanacaktı. benim için büyük bi sorumluluktu bu. o yüzden öpüşmeyi bitirmeden bu işi halletmem gerekiyodu. ordan eve kadar da öpüşerek gidemezdik. o nedenle aklıma gelen ilk şeyi yaptım. belinden tutup okşarken yan tarafından gıdıkladım. ağzıma yüzüme doğru püskürerek güldü. bende güldüm. kahkahalar atarak ve bana vurarak "ya köpekk " falan diyerek kovalamaya başladı beni. işe yaramıştı. kızı eve zütürmek için belli bi nedenim vardı artık. çünkü öpüşme bitmişti. eğer hemen öpüşmenin ardından deseydim "ön sevişmeyi yaptık hadi gibişe geçelim" gibi olacaktı. böyle olunca "galeyana geldik öpüştük. hadi gezelim. aa evin ordayız gel bize çıkalım" tarzında bişey yapacaktım. çaktınız mı gavatlar ? umarım anlıyosunuzdur amk o kadar pgiboanaliz yapıyorum işin beyin kısmı hakkında. sonra vay efendim ben niye ayarlıyamıyom ben niye yapamıyom falan demeyin amk.
    ···
  4. 79.
    +2
    sabah uyandıktan sonra klagib gün başlangıcı için kahve suyu koyup tuvalete gittim. tuvalette biraz uzun mu kaldım ne yaptım bilemiyorum ama çıktığımda kahveleri hazırlamış bardağı karıştırıyordu. klagib sahnedir sevgilisinin gömleğini giymiş kız ciksapeli vardır hani. gömlek züte kadar iner. altta bişey yoktu. böyle kolları falan uzundur. benim gömleği giymiş aynı şekilde ama. zütünün yarısına kadar ancak gelmiş. bu ne ya nebiçim gömlek giyiyosun sen dedi. ne sandın yavrum italyan kesim dar spor gömlektir o. benim stilimdesin taklitçi olma dedim kahvemi alırken elinden. koltuğa doğru yayılıp bi sigara yaktım. kendiside karşıma geçti. bacaklarını birleştirip kahvesini içmeye başladı elleri dizlerinin üzerinde. ne zamandır bunu yapıyosun dedi. kendimi bildim bileli dedim. kaç tane sevgilin oldu anlat bakalım dedi. saymadım dedim. hmm diyerek döndü önüne. kız da benim kız versiyonum gibi bişeydi beyler anlayacağınız. oda tıpkı benim gibi ufak tefek numaralarla yeni yeni erkek tavlamaya başlamış. istediği kişileri tava getirip birer gece birlikte oluyor, kafasına eserse zengin olanlarla takılıp paralarını yiyor , istediğini aldırıp istediğini sattırıp keyfine bakarak geçinip gidiyo. sonrasında tekmeyi basıp başka birisine başlıyormuş. ilgi çekici bir hikayesi vardı fakat uğraşamayacağım türden bi kadındı. ikinci bir kere görmek istemedim açıkçası. zaten yatakta falan da çok bişey bildiği söylenemez. çok aşırı derecede amatör davranışlarını farketmem uzun sürmedi. zaten ondan sonra bende büyük bir rahatlık oluştu. bu rahatlığı yakaladığınız zaman eğer kendinizi çok fazla koyvermezseniz görünmeyen bir baskı oluşturursunuz kızın üzerinde. ve bu baskıya onlar karizma der. siz gibimde değil dersiniz. eğer salarsanız karizmanın adı burnu havada , kendini beğenmiş ukala olarak değişir. ve bi işinize yaramaz bunların hiçbirisi. bu sefer ben sordum kıza. senin ne kadar oldu dedim. gerçi çok fazla olmamıştır diye de ekledim. doğru pek olmadı yeniyim ben henüz dedi. hevesini kırmak gibi olmasın ama belli ediyosun dedim. farkındayım merak etme ama çok havalısın dedi. hayır bunu hava olarak görme bence dedim. bu kadar şeyin üzerine bence birazcık kendimi beğenmeyi yada rahat olmayı hakediyorum diye düşünüyorum dedim. kız geriye doğru yaslandı. kolay olanı başarmanın hiçbir onuru yok dedi. eğer gerçekten rahatlığı yada hava yapmayı haketmek istiyosan zor olanı dene dedi. neymiş kolay olan dedim. damarıma bastı amk huursu. kırk yıllık emeği tecrübeyi oyunları kolay olan diye bi çırpıda sildi attı. dedi ki şimdi paran var. belli bi statü içindesin. toplum içinde saygın sayılabilecek bi mesleğe de sahipsin. giyiminden kuşamından yada konuşmandan belli zaten. kültür falan konusunda da ekgibliğin fazla yok. buda belli oluyo. fakat şuana kadar tavladığın bütün kızların tav olduğu en büyük nokta bu para güç ve iktidarın. bunlar olmadan inan bana kendinden gelen çokta bi özelliğin yok senin dedi. yanılıyosun dedim. dün gece sana buraya gelmen için para vermedim. yada seni kıyafetlerimle tavlamadım. yada konuşurken sana kültür zırvaları atmadım. hiçbişey yapmadım. seni etkilemek için yaptığım şeylerin hepsi kendi donanımımdı ve tamamen kendime has özelliklerime kanıp geldin dedim. o kadar emin olma dedi. deneyebilirsin istersen. bağlı olduğun işten ayrıl. bi kaç haftada o şekilde takıl bakalım eskisi kadar aktif olabiliyomusun görelim dedi. sinirlendim. kahvesini aldım elinden. toparlan hadi. duş almam gerek dedim. bozuldu bu hareketime. odaya gitti kapıyı falan vurdu aldırış etmedim. üstünü başını giyinip apar topar çıktı gitti evden. ama söyledikleride sinirlerimi bozmuştu. amk size kolay bişey gibi gelebilir. ibo ne kafaya takcan amk çak gitsin falan diyebilirsiniz ama öyle değil işte. yıllarca bişeyin olması için uğraşıyosanız işi başardığınız zaman takdir görmeyi hakedersiniz. bunu beklemek sizin en doğal hakkınız. takdir edilmek şöyle dursun hadi takdir edilmiyo diyelim. bari yermesinler amk. kötülemesinler. yok basit bu kolay bu falan ne demek amk. buralara gelene kadar neler çektim herşeyi anlattım siz biliyosunuz amk. tabiki kafamda bir barney stinson ampulu yandı. ve yerimden kalkıp challage excepted! diye haykırdım. işte benim için yeni bir başlangıç olacak şey buydu. şuanki işimi bir kenara bırakıp tamamen başka bir kimliğe bürünecektim. ne bileyim bir servis şöforü olarak kız tavlayacaktım. bir barmen olarak , bir gitarist olarak bir seyyar satıcı bir garson bir ayakkabıcı bir bilmem ne. bunları düşündükçe heycanlanıyodum. içimde inanılmaz derecede büyük bir ufuk açılmıştı. sizin ve benim içinde harika bir hikayeydi bu beyler. insanlar belli şeyleri yapmak için hayata gelirler. herkesin kişisel anlamda kendini adadığı bir amaç , bir gaye , bir yaşam tarzı ve bir hikayesi vardır. benim hikayemde böyle olmalı diye düşündüm. ve başladım çalışmalara.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 80.
    +2
    biz konuşurken hatunda uzaklardan çıktı geldi. tam ben ayrılırken o onun omzuna dayanıp gizli gizli bana iş atıyodu. amk kızın güzelliği falan efsane bişey. herifte tam bir hödük. yani parasını yiyo karı bunun. sırf parası için yaşlı adamla takılan genç çıtır hikayesi vardır ya. bildiğin canlı canlı yaşıyodum bunu. daha öncede örneklerini bizatihi gördüm şahit oldum. ama kız afeti devran yani hiç gördüğüm kızlar gibi değil. efsane bi güzelliği var. ulan tepsi falan bi anda hikaye oldu. kızı görünce nevrim döndü. kafayı kaldırıp kurt gibi ulumadığım kaldı. biraz aralandım şöyle yanlarından. açıyı bulup kızı kesmeye başladım. bi puntuna getirip konuşmak istiyodum. adam zaten çok meşguldü. onada demin bahsettiğim yavşak müdürler , bin işçiler falan dadanmış biri geliyo biri gidiyo. herkes yaltaklanıyo. herifte bi yandan avradı mıncıklıyo bi yandan da bunlarla ilgilenmeye çalışıyodu. karı sıkıldı herifin yanında. içeçeklerin olduğu bar tarafına yöneldi. bende baktım hareketlenme var. mevzu var ibo yürü dedim. koştum bara doğru. kız içeçeğini aldıktan sonra bende geldim. hemen yanında durup bişeyler söyledim. bi kafa hareketiyle selam verdim. ve içeceğin gelmesini bekledim. normalde bu kadar beklemem bi kız için. çoktan bi plan yapıp uygulamaya koşmuştum. ama ortam çok kalabalık. ve adamın nefesi buz gibi ensemde duruyo. resmen adamın kolundan sevgilisini çalma operasyonu. yani beyler tamam herif karıyla sırf güzelliği için , karıda adamla sırf parası için çıkıyo ama. kız bi anda bi patlak verip ay resmen yavşadı moduna girse , küçük bi tokatla yırtamam. normalde olsa ya içki serper suratına yada tokat patlatır. burda bunları yapmasını geç adam duyar. iş prestij meselesine girer. güç gösterisi yapması şart olur. ve orası devler ligi amk. birisi bi güç gösterisi yapmaya kalkarsa sonuçları senin benim gibi adamlar için inanılmaz derecede ağır olur.
    ···
  6. 81.
    +2
    hanfendi dedim. kendimi bişey sandığım yok. ama sizde kendinizi arşıdük kızı falan sanmayın yani dedim. beni o arkanızda gezip laf atarak salyaları akarak taciz eden sapıklarla karıştırmayın. birlikte oturup bir kahve bir sigara içmek için yıllarca mazimizin olması yada tanışmış olmamız yada bir yerlerde birlikte çalışıyor olmamız gerekmez. yani beş dakika beraber sohbet ederek bir sigara ve bir kahve içeceğiz alt tarafı dedim. bunun keyfini çıkaracaksınız. ve daha sonra arkanızı dönüp gideceksiniz. ve ne beni nede bu anı bir daha asla hatırlamayacaksınız. bunun için bu kadar konuşmaya değer mi sadece keyfini çıkarmaya baksanız ? ne kaybedersiniz ki. dedim. ben öyle diyince kız eli ağzında ağzı açık bi şekilde dinledi dinledi. kafasını salladı. saçlarını tutarak başını masaya doğru eğdi. garsonu çağırdım. bize iki tane kahve getirir misin dedim. gitti. bi sigara çıkardım. kız kafasından kendi kendine bunu yaptığıma inanamıyorum diye kızıyodu. şaşırıyodu. bi yandan da sonraki olacakları merak ettiği için kalkıp gidemiyodu. heycanını okuyabiliyodum. ikimizinde aynı şekilde kalpleri atıyodu. kesinlikle ters bişey söylenip ters bi hareket yapılmadığı için ikimizde kızıp sinirlenip bırakmıyoduk muhabbeti. masada kahveler gelene kadar bi sessizlik oldu. sigara uzattım. bi tane aldı başını kaldırmadan. yüzünü görmemem için saklar gibi önüne eğmiş gözlerine girmemesi için iki eliyle saçlarını tutuyodu. bense gayet rahat ve soğuk tavırlarla sigaramı yakmaya hazırlanıyodum. kahveler geldikten sonra sigaramı yaktım. çakmağı yoktu. aslında kalkana kadar bana bişey söylemeyi düşünmüyodu. sadece kahvesiyle sigarasını içip gitmekti planı. çakmağı aranırken olmadığını gördü. o zaman çakmaksızlıktan dolayı duyduğu o endişeden anlayabilirdiniz sizde bunu. benden çakmak istemeyi yediremedi kendine. gülümsedim. benim güldüğümü görünce iyice öfkelendi kendine. kızdı. çok tatlı bi hal aldı suratı mimikleri falan. bozmak istemedim. gurur yapıyodu kendi kendine. çakmağı konuşmadan uzattım. aldı. aslında o kadar da kötü bi insan olmadığımı anlamıştı yavaş yavaş. ilk andaki soğukluğu yoktu yüzünün. sigarayı yaktıktan sonra bu sefer tek eliyle tutmaya başladı başını. diğer eliyle sigarasını çekiyodu. bir yandanda kahve içiyodu. parmaklarının en uç noktasında tutuyodu sigarayı. hareketlerinde belli düzeyde bir asalet vardı. yani kız karizması diyim. taktan bi kenar mahalle varoşu gibi değildi yani. kendine göre bir tarzı stili olduğu açıktı. sessizlik uzamakla bitmek arasında bir yere gelmişti. böyle durumlarda hep aynı şey olur beyler. eğer iki tarafta gerginse masada böyle bir sessizlik hakim olur bir müddet. bu sessizlik belli bi süre iki taraf içinde normal karşılanır. kimse masada bi sessizlik olduğunu dahi farketmez. daha sonra iki tarafta lan biz iki saattir hiçbişey konuşmuyoruz der içinden. ve sessizlik ortaya çıkar. işte o an ya bişeyler söylenip sessizlik bozulmalıdır. yada o sessizlik uzar. uzadıkça bişey söylemek imkansızlaşır. bu sefer istesenizde bişey söyleyemezsiniz. bunu defalarca kez yaşamışsınızdır. sonra bundan sıkılıp sırf nefes almak için boğulmamak için birşeyler söylersiniz. o zaman söylediklerinizde sessizliğin içinde boğulur gider. o sessizliği artık bozamazsınız. ben bu sessizliği yönetmeyi uzun zaman önce öğrenmiştim. sanıldığı gibi kendiliğinden olan bir sessizlik değildi bu. biraz önce benim onu incelediğim gibi o da beni incelemeliydi. ve sınırlarını çizmeliydi. kafasında belli bi imaj kurup benden onları tamamlamamı beklemeliydi. onun içinde bu sessizliğe ihtiyacı vardı. yeterince bekledikten sonra aslında o kadar da kötü değilmiş demi. dedim. dalmışta yeni farkediyomuş gibi kafasını kaldırdı pardon ne dedin dedi. aslında çokta kötü değilmiş değil mi dedim. gülümsedi. kafasını sallayarak gerçekten bunu nasıl yaptığımı bilemiyorum dedi. bende gülümsedim. bunu neden bu kadar büyüttüğünü anlayamadım dedim. hayır ya öyle değil dedi. normalde şu hareketi başka birisi yapmış olsa yani normalde benim burdan kalkıp gitmem yada sana tokatı patlatıp bi daha suratına bakmamam gerekir ama oturmuş burda senle kahve içiyorum şaşırıyorum kendime dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    +2
    ses istiyorum beyler. ses verin buralara başlıyorum ben.
    ···
  8. 83.
    +2
    onlar yemeklerini yiyene kadar ben arapça bi kaç kelime araştırdım internetten. inceden bi jest yapıp kızın aklında kalmam gerekiyodu ki tekrar buraya gelsin. ve geldiğinde beni bulsun. gerçi geldiği zaman ingilizce bilen tek kişi ben olduğumdan benden başkasıyla konuşması mümkün değildi. o nedenle sadece tekrar burayı tercih etmesi için bir sebep daha bulmam gerekiyodu. böyle bir jest düşündüm. iyi akşamlar'ın arapçasına baktım. afiyet olsun falan ne demek onları buldum. tam kapıdan çıkarlarken onları yolcu edip arapça iyi akşamlar efendim afiyet olsun falan yaptım. ben öyle diyince şükrann şükrannn diye teşekkür ettiler. şaşırdılar arapça onlara böyle bi jest yapmama. ama hoşlarına gitti. erkekleride beğendi bu hareketimi. daha önce bunlara nasıl davrandılar nasıl karşıladılar bilmiyorum ama. demek ki adam insan yerine koyan hiç olmamış bunları. biraz ezik kalmışlar. birisinin kendi dillerinde kendilerine böyle bişey yapması hemde karşılık beklemeden böyle bi nezaket göstermesi gerçekten etkilemişti onları. belli ettiler. kıza iğneyi vurup gönderdim. artık beklemekten başka çarem yoktu. on üzerinden 8 lik arap kızımız tekrar dükkana gelecek miydi , ben o kızı ayarlayıp çakabilecekmiydim , garsonluk macerasında kaç kızı zütürebilecek başıma ne işler açacaktım hep birlikte göreceğiz. şimdilik kısa bir ara verelim. hepinizi öpüyorum. heycanla bekleyin görüşürüz canlarım.
    ···
  9. 84.
    +2
    direk onun ağzından yazıyorum. " ben ilkokulda çok zeki bir çocuktum. daha o zamanlardan belli bi gelecek vaat ettiğim belliydi. babam polis emeklisiydi. ama onun için polis ve devlet işleri hala bitmiş değildi. sıradan bi polis olmadığını o zamanlar bilmesem de babamı ve polisliği çok seviyodum. ilkokulda bazı başarılar almaya başladığım zaman babamın arkadaşları tarafından fark edilmeye başladım. o zamanlar aklım yetmiyodu ama evimize tanımadığım adamlar gelmeye başladı. babam onlar geldiği zaman beni odadan çıkarıyodu. zaten bende ezik bi çocuktum o zamanlar. kimseyle işim olmazdı. bıraksalar ölünceye kadar kendi odamda kimse bişey söylemese öylece yaşar giderdim. tabi son sınıfta bi kızı görünceye kadardı herşey. onu tanıdğımda birden bire hayatıma renk geldi. herşeyim oldu. bütün suskunluğumu bozdu. bana aşkı yaşamayı gülmeyi kadınları öğretti. bana herşeyi o öğretti. (tıpkı benim gibiydi amk aşkı) bayılıyodum ona. hergün koşarak gidiyodum okula. ayaklarım yere basmıyodu. uzaktan uzaktan seviyodum onu. rüyalarımda gördüğümde kendimden geçerek uyanıyodum. gördüğüm zaman bayılacak gibi oluyodum. yüzüne baktığım zaman seyretmeye doyamıyodum. tabi her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bununda bir sonu geldi. babamın arkadaşları nihayet benimle görüşmeye başladılar. tanımadığım takım elbiseli adamlardı. babama sürekli benimle ilgili bişeyler soruyolardı. babam hiçbir zaman onlarla görüşmemi istemiyodu. yaş ilerledikçe gençliğin heyecanıyla bende ortalığa atlamaya ateş gibi parlamaya başlamıştım. babama artık soruyodum onların kim olduğunu .sorguluyodum. bir gün geldiklerinde onlarla birlikte oturup konuştuk. bana bazı şeyler sordular. bütün sorularına cevap verdim. daha sonra beni yanlarına alıp gitmek istediklerini söylediler. o zamanlar çok cevval bi genç olduğum için aileden ayrılmak falan hiç koymazdı bana. babamın yüzüne baktım. kararı bana bıraktığını gösteren bi işaretle kafa salladı sadece. adamların iç güvenlikten olduğunu o zaman öğrenmiştim. devlet için bazı projelerde yer almak üzere zütüreceklerdi beni. kabul ettim. "
    ···
  10. 85.
    +2
    uzun zamandır kimsede böyle şeylere rastlamadığımdan adamı takibe almaya başladım. o adam geldiği zaman yanına sürekli bizim kızlar üşüşürdü. sevgili olmaya falan çalışırlardı ama bi türlü adam yüz vermezdi. hiçbirsini giblemezdi. lan derdim olum hiçkimseyimi lan . tamam bu kızları bende olsa yüz vermem ama. taş gibi karılarda geliyo adamın yanına. üstüne üstlük benim gönderdiğim çok sağlam hatunlar bile oldu. ama adam hiçbirisine yüz vermedi. gay gönderdim. onada pas atmadı. neyse en sonunda bi geldiğinde adamın masasına oturdum. selam verdim çöktüm karşısına. bütün mevzuyu anlattım. dedim kardeş böyle böyle. seni ne zamandır takip ediyorum. belli bi geçmişin var. saygı duyduğum bi tarza sahipsin. tarzlarımız birbirine yakın. stil sahibi insanları severim. bunun yanında kadınların hiçbirisine pas vermedin. bakıyorum evli veya nişanlı değilsin. bi sevgilin olduğunu yada sevgiline bu denli bağlı olduğunu da düşünmüyorum. o tarz bi stil değil bu. gay de değilsin. dini sebeplerden ötürü yanaşmadığınıda sanmıyorum. nedir bu iş anlat şunu valla çıldırıcam yoksa dedim. güldü. şaşırdı. samimiyetime güvendi. tamam dedi ne zaman çıkıyosun diye sordu. dedim 11 gibi çıkarım. tamam o zaman 11 de seni alırım burdan. gideriz bi yerlere takılırız anlatırım dedi. iyi tamam o zaman dedim. saat 11 oldu. iş yerini kapatıp çıktık. çıkışa geldi. biz iki sap gittik içmeye. oturduk bi bara. sağdan soldan sohbet muhabbet derken biriki duble sonra anlatmaya başladı.
    ···
  11. 86.
    +2
    dikkat ettiğim devamlı müşteriler var. sürekli gelip giden sürekli aynı siparişleri verenler falan. bi tanesi var gerçekten tarzını sevdiğim birisi. tıpkı benim gibi giyinen kendine ait bi tarzı olan halinden hareketlerinden de belli bi karizması ve geçmişi olduğu anlaşılan birisi. kadınlar üzerinde yeterli etki bıraktığınız zaman size bunun bi geri dönüşü olur. görünmeyen hissedilmeyen ve sadece diğer kadınlar tarafından hissedilen bi point gibi düşünün bunu. yani şöyle anlatayım. herkesin hayatında belli bi dönem bütün kızların kendisine ilgi duyduğu bi an olmuştur. yani yalnız takılırsın takılırsın takılırsın. sonra birden bi kız senden hoşlandığını falan söyler. sen şaşırırsın noluyo lan falan diye. sonra bi tanesi daha çıkar. sonra bi tanesi falan derken etrafın üç beş kız tarafından sarılır bi anda. az birazböyle devam ettikten sonra birden bire eksilmeye başlarlar. sonunda bi bakarsın ki yanında kimse kalmamış. ve sonra aylarca yalnızlığa devam edersin. işte o yüzden herkes der "gelince herşey birden geliyo gidince hepsi birden gidiyo" falan. onun sebebi şudur. bir kadın sizden hoşlandığı zaman haliniz hareketleriniz ve tabi etrafa yaydığınız titreşim mi diyim hava mı diyim ne derseniz artık ona işte o değişir. diğer kadınların ilgisini çekersiniz ister istemez. bunlar hoşlantı yükü diyebileceğimiz şeyler gibi üzerinizde birikir. kadınlar sizden hoşlandıkça siz üstünüzde kadın yükü biriktirirsiniz. kadın point gibi. ve diğer kadınlar sizi gördüklerinde bunu hissederler metafizik bi şekilde. o yüzden dönüp bakarlar ilgilerini çekersiniz. ve farkında olmadan onlarda üstünüze belli bir yük bırakırlar. diğer kadınların dikkatini çekecek. tabi bunları anlayabilirmisiniz bilmiyorum ama sözün özü adamda da aynen bunun gibi kendimde hissettiğim o yüklerden bir sürü vardı. zaten bu yükleri hissettiğiniz adamları hemen aklınıza getirebilirsiniz. hani bi ortama birisi girer. kadınlar derler " haaa senin sevgilin vardır zaten lan sen hiç boş gezermisin şerefsiz seni söyle bakalım kaç kızın canını yaktın hayın " falan diye. işte onların sebebi hep bu yüklerdir.
    ···
    1. 1.
      +1
      bir nevi pre selection gibi. kadınlar başka kadınlar tarafından seçilmiş erkeklere ilgi duyar otomatik olarak... ulan bunu karılar seçiyo demek ki bişi var .s.s.s.s.s
      ···
  12. 87.
    +2
    bi kez daha gülümsedim. film sahnesi gibiydi amk. böyle günlerden ne zaman uzak kalsam özlüyorum. neden kalkıp gitmedin yada neden yüzüme tokatı patlatmadın ? dedim. bilmiyorum dedi. geriye doğru yaslandım. kızın olgun ve anlayışlı bir yapısı vardı. yaşadığı ilişkilerde belli ki anlamı ön planda tutan bir kızdı. anlamlı şeyler yaşamak peşindeydi. bir ilişkide anlam çok önemli bir ayrıntıdır. eğer ilişkinizde anlam varsa bazı şeyleri doruk noktasında yaşarsınız. mesela günaydın mesajları çok önemlidir bu tür ilişkilerde. laf aralarında geçen şiirler , birbirinize söylediğiniz yada taktığınız ufak tefek şirin lakaplar , hediyeler , dokunuşlar , el ele tutuşmalar falan inanılmaz derecede önemlidir. bu tür ilişkileri diğer ilişkilerden ayıran şey elinden tuttuğunuz vakit bir kaç dakika ikinizinde nefesi kesilir. gerçekten kalbiniz boğazınızda atıyor gibi hissedersiniz. gördüğünüz zaman ilk anlarda bir kaç saniye boğazınıza bişeyler düğümlenir. yaşayanlar çoktan anlamıştır zaten ne demek istediğimi. kız bu tür ilişkilerin kızıydı. o nedenle anlamlı konuşmalarım yüzünden kalkıp gidememişti. şimdiki hamleler çok önemliydi ve onun için konuşmaya başladım. kadınları anlamak o kadarda güç değil aslında dedim. neden dedi. sanki onları hafife alıyormuşum gibi hissederek. dedim ki çok zayıfsınız bi kere dedim. dünyada yeriniz çok az. etrafınızda sürekli birileri var. gerçekten nefes almanız neredeyse olanaksız. birileriyle sırf sohbet etmek için sohbet edemiyosunuz. sırf hoşunuza gittiği için bişeyi giyemiyosunuz mesela dedim. eğer kısa bişey giyerseniz yollu oluyosunuz direk. uzun bişey giyerseniz rahibe oluyosunuz. erken giderseniz dünden razı , geç giderseniz zilli , samimi olursanız huur , olmazsanız zütü kalkık oluyosunuz. sırf muhabbet etmek için birisiyle konuşmanız birileriyle dertleşmeniz yada birileriyle oturup kahveyle sigara içmeniz hayatınızda nefes alabileceğiniz birilerinin olması gerçekten çok zor dedim. dertlerini bu kadar yakından tanıyıp bu kadar dert edinmem hoşuna gitmişti. aaaynen yaaa valla varya. dedi. bi kaç konuda hemde kendisini bu kadar yakından ilgilendiren bir sürü konuda bu kadar ortak düşüncelere sahip olmamız hoşuna gitmişti. biraz olsun rahatlamıştı. biraz geriye yaslandı ve kahvesini eline aldı. peki sen dedi ne yapıyosun. nasıl ne yapıyorum işimi mi soruyosun dedim. hayır dedi. sen ne yapıyosun yani. kafe kafe gezip nefes alamayan kızların nefesi falan mı oluyosun dedi. ufacık bi gülüş geçti orda. aslında normalde böyle gülmüyoduk tabikide ikimizde. ama birbirimize göstermelik bi gülüş atmamız gerekiyodu orda. esprisine espriyle karşılık vererek asla bilemezsin demi dedim. bak seeeeen der gibi yaptı kaşlarıyla ve güldü. felsefesi olan adamlarla daha önce pek karşılaşmadın sanırım dedim. nasıl yani dedi. şimdiki erkeklerin çoğunda felsefeyi bırak beyin bile yok. inan arkadaşlık etmekte ben bile zorlanıyorum dedim. hal böyle olunca benim gibi bir felsefesi olan belli bir hayat standardı olan erkekleri gördüğün zaman şaşırıyosun. sanırım görmedin daha önce bu tarzda birini dedim. zütü kalkıklık etmeden tabiki. hayır çok fazla rastlamadım açıkçası dedi. nedir senin felsefen dedi. genelde hayat felsefem anı yaşamaktır dedim. geçmişe takılı kalmayı sevmiyorum. ve beklemekten nefret ettiğim için gelecek kaygısıda çok fazla gütmüyorum dedim. genelde sorumluluklarımı bilir ve ona göre hareket ederim. ve anı yaşarım. çünkü bu anlar çok kıymetli dedim. eğer seninle bugün burada kahve içmek istediysem gelir söylerim. nedir ki yani. gereksiz gururların yada gereksiz havaların arkasına gizlenmem dedim. neden çekineyim yada neden bana tokat atasın. sonuçta ben bir sapık değil tecavüzcü değilim. sırf toplumdan bazıları bu olmaz dediği için olmayacak diye bişey yok. hiç tanışmayan iki kişi bir masada oturabilir , ortak düşüncelere sahip olabilir. ve gördüğün üzere pek tabii kahvelerini içebilir dedim. hatta bundan keyif bile alırlar demi dedim. düşündü. kahvesini kaldırdı bana doğru. bende kaldırdım. ve gülerek içtik. gerçekten çok farklı birisin dedi. öylemi dedim. evet diğerlerinden farklı olduğun bütün hareketlerinden anlaşılıyor dedi. pek fazla üstünde durmadım. benimle ilgili görüşlerini bana söylemesi pek hoş değil böyle zamanlarda. çünkü ister istemez zütüm kalkar. plandan şaşarım o zaman. zütü kalkık hareketler yaparak onu kendimden uzaklaştırmak istemediğimden övgülerin üstünde hiç durmadım. ve muhabbeti hemen başka yöne çektim. kahve bittikten sonra yavaş yavaş hazırlanmam gerekiyodu. sencede güzel olmadımı dedim. nasıl yani dedi. güzel olduğunu biliyodu tabiki ama söyleyeceğim şeyi merak ettiği için sordu.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    +1
    Evet Beyler sahura kadar burda olanlar varsa. Eski günleri yad ediyorum. özlemişim sözlüğün taşak kokusunu.
    ···
  14. 89.
    +1
    neyse abi. yürüdük evine kadar. kapıda gene durakladık bi müddet. bu iş sandığımdan çok daha zor olacak ama. hayatımın belkide en zevkli mücadelesi olacak dedi. öylemi dedim. oynanmış bi satranç oyunu gibi mi görüyosun bunu dedim. sence o kadar insanın eviyle oynamak , o kadar insanın ekmeğiyle o kadar insanın emeğiyle parasıyla oynamak falan oyun mu sence zevkli bişey mi dedim. yaptığın hareketlerin nereye vardığının farkında değilsin. ikimizin arasında bi çekişme var doğru. ama ucunun nerelere dokunduğunun farkındamısın dedim. o kadar pgibopattı ki umrunda değildi. kazanmak için herşey mübahtı onun için. tüm o yıkıntıların üzerine çıkıp ben kazandım diyebilmek için tüm dünyayı yerle bir etse gözü görmezdi. belki can bile alırdı bu uğurda. o derece bi pgibopattı karı. söylediklerim bi kulağından girip diğer kulağından çıktı. ceketimle oynuyodu o sıra. neden sürekli takım elbise giyiyosun dedi. şöyle bi baktım halime. sonra yzüne baktım. o kadar şeyden sonra söyleyeceğin tek şey bu mu yani dedim. önemsiz detaylar anlatmışım gibi yüzüme bakıp evet dedi sadece yüzüyle. konuşmadan mimikleriyle. daha etkileyici dedim ve arkamı döndüm gitmek için. kolumdan tuttu sert bi şekilde. öyle tutup sıkınca kolumu irkildim. noluyoruz amk oldum. döndüm gene buna. yüzüne baktım hayırdır der gibi. bi kızla nasıl konuşacağını bildiğini söylediler dedi. namın sadece iş sektöründe ilerlemiyo. bunun farkındasın. şirketteki kızlardan duyduğum kadarıyla epey yakışıklıymışsın. hatta playboyluk günlüklerin bile varmış dedi. şeyapıyım mı ya dedim şurdan termosla bi çay falan koyuyum hemen şurda apartmanın önünde oturup sohbetimize çay içerek falan devam edelim ne dersin dedim. ya cıvıtma be dedi. hayır nereye varmaya çalışıyosun anlamıyorum ki dedim. beni kadınlığınla falan mı etkilemeye çalışıyosun. evde benimle yatıp cebimi falan mı boşaltacaksın gizlice dedim. tokadı yapıştırdı suratıma. aptal herif diyerek döndü gitti. ya şaka yapıyorum allahallaaa falan dedim arkasndan ama. yıldız tilbe dansı yapar gibi zütü sağa sola ata ata gitti apartmana. çokta gibimdeydi. döndüm evime gittim.
    ···
  15. 90.
    +1
    http://www.incisozluk.com...%C3%BC%C5%9F%C3%BC-devam/

    Beyler hikayemizin yepisyeni linkini sizlerle paylaşmaktan gurur duyarım. burdan devam edeceğiz.
    ···
  16. 91.
    +1
    evet beyler. eğer kadınlarla bir oyun oynamaya kalkıyosanız, gerçekten neler olabileceğini çok iyi kestirmeniz gerekir. hem oyunun devam etmesi için doğru hamleler yapmalı, hemde kaybetmemek için vurucu şeyler bulabilmeniz lazım. çünkü kadınların kavgasına bakarsanız genelde vurdulu kırdılı kavgalar etmez kadınlar. kız kavgasının ilk 3 saniyesinde biriki yumruk görürsünüz. gerisi saçları birbirine kenetlenmiş , kış ortasında gibişirken birbirine geçen köpekler gibi dönüp duran kızlar olur. erkek kavgası o şekil değildir. bir erkekle şu takım diyaloglara girdiğinizde , olabilecekler sen ona laf atarsın o sana laf atar biriki züt etme hamlesi yaparsın en babası , sonrada çıkarır kozları sen mi ben mi lan diyip taşakları vuruşturmaya kavga etmeye girişirsin. kadınların olayı bundan çok daha komplike bişeydir. en düşman görünen kadınlar sana dost gibi yanaşıp seni buna inandırabilir , arkandan oynadığı oyunları ruhun bile duymazken seni bi anda şah mat edebilir. veya o kadar açık oynadığını yüzüne yüzüne bütün hamleleri vurduğunu sandığın kızlar bile bir anda önüne öyle karmaşık işler bırakır ki, onun daha bu çorabı başına nasıl ördüğünü anlayamadan paket olursun. üstüne pembe kurdeleyi takar gönderirler. o açıdan aşırı dikkatli ve bir sonraki adımı düşünerek değil bir sonraki 3 adımı birden düşünerek oynamalısın. ve her 3 adımda başına gelecek en az 3 ihtimale en az 3 tane çıkar yol düşünerek. harekat bu şekilde sürmeli. biraz abartı gibi gelebilir ama , savaş bu beyler. yapacak hiçbişey yok. ve sadece kazananı ve kaybedeni olan bi savaş. kadınlarla girdiğiniz hiçbir savaşta , asla barış olmaz. berabere bitmez. dostluk kazanmaz.
    ···
  17. 92.
    +1
    neyse şef buyrun falan diye yürüdü odaya. ben amk iptal oldum ya. yüzüm falan düştü amk. ağzımı bıçak açmıyo. içimden kuduruyorum ama söyleyebileceğim tek bişey yok. yanlış bi hamle yapmak istemediğimden sustum. bi satranç oyunu gibiydi bu. kafamda tahtayı kurdum. ben biraz erken hamle yaparak bi piyonunu yedim onun. o daha kuvvetli bi hamleyle benim kalemi zütürdü. kalem olmadanda yapardım. bi tane daha vardı nasılsa. ama bi piyona bi kale değişmek , çok kötü bi değişim oldu benim için. dıbına kodumun kızı. gibti belamı. şef eşyalarıma saldırıyo gavat gibi bide anlatıyo yok leyla hanım şöyledir böyledir şöyle zekidir. siz yokken o vardı. dikkat edin hareketlerinize falan diye. durdum. ne konuşuyosun sen ya _? dedim. baktı kafasını kaldırıp. ibo bey yanlış anladınız ben sizin için falan diyodu. ya dedim. git olum tamam bırak ben hallederim dedim. ama ibo bey dedi. baktım buna gibtir git diye. tamam dedi bıraktı gitti. eşyalarımı toplayıp yeni odama geçtim. normal odamın yarısı kadar bişey. içerde bi at kokusu. yarak gibi odaya düştüm. aradan çok geçmedi. kapıdan sevmediğim kızlardan birisi kafayı uzatıp ibo bey patron sizi görmek istiyo dedi. tamam geliyorum dedim. yalnız şey dedi. kaldırdım kafamı. biraz acil olduğunu söyledi dedi. hobaaaa dedim. hadi ibo sıyır kolları hacı. başlıyoruz gene dıbına kodumun yerinde başlıyoruz. beyler genelde böyle şeyler ya en zirvede tam "artık bana hiç bi gib olmaz gibim taşağıma denk gezerim" dediğiniz bi yerde yada "ulan azıcık aşım kaygısız başım gibtir et herşey yoluna girdi artık" dediğiniz bi zamanda olur. başka bi zaman gibseler olmaz. ve nedense hep durduk yere olur.
    ···
  18. 93.
    +1
    benim kız tavlayacağım mekanlar orta kattaki o geniş bölümler ve üst kattaki kafe bölümüydü. fakat daha yeni olduğum için üçüncü günde sipariş almaya ancak başlamıştım. ve şef beni giriş katına vermişti. amk kız tavlamaya diye garsonluğa girdim. 10 tane herifle bi yandan pide getiriyorum tezgaha. bi yandan lahmacun çeviriyorum içerde. öbür taraftan sakallı göbekli dayılar falan gelip oturuyo masalara. hiçbi güzel kız gelip oturmuyoki ayarlayım. ayrıca kız ayarlamak için kızlarla konuşacağım vakit çok sınırlı. sadece siparişlerini söylerken ki vakitte boş kalan 1-2 dakikada tam nokta atışı bişeyler yapmam gerekiyo. ve onu yapıp tutturmam gerekiyo. tabi bunları alt katta inşaatçı dayılara yapmamam gerekiyodu. gibtiğimin yerinde alttılar beni girişe. terin suyun içinde pide çekmenin hiçbir karizması yokki kız tavlayım. o an anladım gerçekten bazı şeylerin zor olduğunu. ama imkansız değildi tabikide. sonuçta bilgim vardı. tecrübem vardı. bununda üstesinden gelebilecektim. kapının önüne çıkıp biriki müşteri çekmeye çalışıyodum dükkana. hemde gelip geçenlerden biriki tanesini belki düşürürdüm diyodum. niyetim öyleydi. pek fazla işe yaradımı yaramadımı onuda bilmiyorum ama alt kattayken ben bu işin olmayacağını anlamıştım. la giberim böyle işi deyip şefin yanına çıktım. şef aşağı kata başka birisini ver ben orta katta çalışmak istiyorum dedim. ne niye ? diye sordu. abi bırak çalışılmaz orda dedim. ben anlaşamıyorum tezgahtakilerle fırındakilerle falan dedim. kavga ederim ben bunlarla beni orta kata al ben burda çalışmak istiyorum hem burda daha iyi çalışırım ben aşağıda iş olmuyo pek sıkılıyorum falan dedim. şef daha yenisin orta katta çeviremezsin işleri falan dedi. ya şef bırak neyini çeviremiycem dedim. küçük çocuk değilim merak etme al sen beni buraya baktın yapamıyorum çıkarırsın işten yani nedir dedim. işten kovulma gibi bi korkum olmadığından gayet taşaklı bi şekilde konuşabiliyodum. tamam dedi bugünde alt katta takılda sen yarın bakarız dedi. bakarız deme abi dedim. yarın gelip balkona geçiyorum sabah. yanımada birini veriyosun çalışıyoz. yoksa giberim aşağıda çalışmam ben deyip indim aşağıya. amk biraz atar yapınca insan heycanlanıyo. bide şeyin rahatlığı var. kulağını karıştırırarak abime bi buçuk kıymalı diyen garson muhabbeti vardır ya. amk alt kat tam olarak öyle. sigaramı yakıyorum içerde. müşterilere üfleye üfleye dışarı çıkıyorum. çatal düşüyo yere. ayağımla vurup çöpün altına atıyorum. pideleri kestirip müşteriye verirken bi parçasını ağzıma atıyorum falan. döner tezgahının başına geçip döneri talan ediyorum. alttan biriki parça yiyorum. o tarz yani. gayet rahat. binlik full time alt katta.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 94.
    +1
    patronun odasına gittiğimde ikisi oturmuş konuşuyolardı. patron her zamanki gibi türk kahvesini yudumluyodu. kızın elinde de büyük bi bardakla büyük ihtimal benden sonraki 2. kahvesi vardı. girdim içeriye. beni çağırmışsınız dedim. oo ibo gel bakalım gel otur şöyle dedi. kızın karşısına oturttu. iki eliyle kupayı tutmuş bacak bacak üstüne atmış sol kaşını kaldırıp ayağını sallayarak biraz sonra duyacaklarımın beni mutlu etmeyeceğini beden diliyle gözüme gözüme sokuyodu amk kızı. kızımla tanışmışsınız sanırım dedi. valla bilmiyorum bence henüz ne ben onu nede o beni tanımış gibi değil ama tanışıcaz muhakkak dedim. zengin gülüşü attı ortaya. kız hala yaşayacağımız çekişmeli mücadelenin esiri olmuş olacakları dört gözle bekler gibi sallıyodu bacaklarını. iboyu bu yüzden seviyorum işte kızım dedi. onu diğerlerinden ayıran özelliklerden biriside bu. insanları çok iyi tanıyor dedi. bi yudum daha alıp bardağı masaya koyarak dizlerinin üzerine eğildi bana doğru. öyle görünüyo dedi. kızım bi kaç yıldır yurt dışındaydı dedi. anlatmaya başladı. kız burda babasının yanında şirkette önceden benim yaptığım işleri yapıyomuş. zaten aynı bölümden mezun olduğumuz için muhasebe temeli var kızın. babasının yanında işleyişi de öğrendiği için çok zorlanmamış. bi kaç başarısız hamleyle kendini geliştirme fırsatı bulmuş. yanlışlardan doğru yapmaya başladığında babası gerçekten kızının geleceğinin olduğunu görüp onu bu işte uzmanlaştırmak için yurtdışına yollamaya karar vermiş. bi kaç yıldır oradaymış. benide o arada şirketin işlerini idare edeyim diye almış ama. ben zaten tecrübeli bi yönetici olduğumdan baya bi yol katettiğimizi görmüş. baştaki amacı gelene kadar bakta gelince kalkarsın ibo demekmiş. zamanla getirdiğim karlı yatırımlardan sonra ikimizi birlikte çalıştırmaya karar verip kızına konuştukça beni anlatır olmuş. kız evin tek çocuğu olduğu için hemen bi kıskançlıklara girmiş. zaten o kıskançlık olmazsa olmaz. neden sebep anlamadığım bi şekilde bana bilenmiş. şimdide gelmiş görelim bakalım boyunun ölçüsünü havalarında beni kapışmaya davet ediyo. imza yetkilerimde pek bi değişiklik olmadı. çalışma stilimde de. sadece kalemi kaybettim ama ben hala bir vezirdim. ama o kızda vezirdi. ve çok can alıcı bi vezirdi. baş vezir gibiydi. iş hayatında otorite çok önemlidir. otorite sarsılmaya başladığı zaman kararlar tartışmaya açılmaya başlar. böyle olunca sorgulamalar başlar. böyle olunca doğru kararları verme mecburiyetin iki katına çıkar. ve yanlışa iki kat daha yer yoktur. işleyişi biraz anlattıktan sonra ikiniz beraber kardeş kardeş yönetin hadi şirketi. zaten zamanla birbirinizi tanıyıp başıma bi sürü bela açacaksınız. iyisimi gidin hadi de ilk biriki haftayı keyifle geçireyim ben dedi. yaşlı kurt. kızınıda benide çok iyi tanıdığı için. odadan çıktım. odama gidip düşünmeye , gelecekte yapacaklarımı planlamaya koyuldum.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 95.
    +1
    başlarda kızla aramızdaki muhabbet çok seviyeli bi şekilde ilerliyodu. şirketin içerisinde belli bi kadrolaşma meydana gelmişti. resmi olmayan bi kadrolaşma. onun kendi elemanları , benimde bana sadık olan ve yanımda yürümeyi benimsemiş kendi elemanlarım vardı. o işlerini onlara , bende işlerimi benimkilere yaptırıyodum. ama benimkilerin yeri , tıpkı benim gibi sağlam değildi. çünkü karşıda bi patron kızı , onların başında ise sıradan bi yönetici ibo vardı artık. benim arkamda tecrübe ve başarılı bi özgeçmiş , onun arkasında ise sarsılmaz bağlarla bağlanmış bi aile bağı vardı. güçlü bi vurgun vurmalıydım. biliyodum ki bu sessiz bekleyiş bu şekilde sürmeyecekti. ilk fırsatta kızın ezici üstünlüğü altında ezilmeye başlayacaktım. ama buna izin vermeyecektim tabikide. ben o taşakları şeker torbasında taşımaya büyütmedim amk. amerikada yediği zenci taşaklarına benzemez bizim taşaklar. önümüzde güzel bi ihale vardı. çok fazla umut bağladığım bi ihale. karşı taraftaki adamlarla çok az bi samimiyetim vardı. ihale merciindeki adamlarla eğer bir bağlantınız varsa, işin sizde kalma olasılığı bi kat daha artar. bu ihale işleri paraya baktığı gibi saygınlığa da bakar. aynı zamanda transfer gibi düşünün beyler. her iş bonservisi o şirkette olan bir yabancı futbolcu gibidir. o yüzden karşı tarafı ikna edip kendi tarafınıza çekerek bi iş daha eklemeniz gerekir kendi şirketinize. o yüzden karşı tarafta ne kadar tanıdığınız ne kadar söz geçirebildiğiniz adam varsa o kadar yükselir şansınız. benimde önceki işlerden güzel intiba bıraktığım bi kaç tane yüksek kademe vardı karşıda. bu esnada ben planlarımı işi benim sayemde almalıyız tarzında kurarken kızın kafasında çok daha farklı şeyler dönüyomuş meğerse. dediğim gibi vurgunları beklemediğiniz yerlerden vuruyolar. biliyosunuz artık az çok beni. hiçbi zaman öyle makam mevki otorite meraklısı otorite delisi binlerden olmadım. koltuk sevdasına düşmedim. ama kız otoritesini paylaşabilecek bi kız değildi. babasıyla ben çıktıktan sonra defalarca kez tartıştılar bu konuda. bendeki yetkileri kıskanıyodu kız. kendisi kadar yetkili olmamı çekemiyodu. patronda bendeki yetkileri alıp şirketi tamamen kızın idaresine bırakmayı göze alamıyodu. sonuçta dışardan yeni gelmiş bi kızdı. işi biliyodu ama değişen çok şey vardı. piyasa içinde yer edinmesi gerektiği için biraz zaman alacaktı. bu zamanıda en iyi benim gibi tecrübeli bi elemanla yapabilirdi. patronun aklındaki ben kızdan , kızda benden bişeyler öğrenir tarzındaydı. ama kızın kafası esti. bir gün patronla inanılmaz büyük bi kavga ettiler benim yüzümden. patronun kafasında beni korumak gibi bana düşkün olup kızından bile kıymetli olmam durumu kesinlikle olamazdı. ama kendisininde bi otoritesi vardı. ve sırf kızı istedi diye benden yetkileri alırsa bu sefer kızının sözü patronun otoritesinin önüne geçmiş olacaktı. bi nevi kız patronu parmağında oynatıyo diyeceklerdi. bu nedenle ne pahasına olursa olsun bendeki yetkileri almak istemiyodu. hal böyle oolucna kızla kavgaların haddi hesabı kesilmedi. bi gün hep beraebr patronun odasında bu konuları tartışırken ben artık isyan ettim. yeter artık dedim. patron bu kadar sorun oalcaksa benim için sıkıntı değil alın yetkilerimi kızınızda şımarıklığıyla istediği gibi at koştursun şirkette koltuk meraklısı değilim sonuçta dedim. patronda sen karışma ibo. bu senlik bi durum değil. burada patron benim. ve benim kurduğum düzene hepiniz itaat etmek zorundasınız. bu benim şirketim. sizin değil. bunu hepiniz bileceksiniz. buna uyacaksınız. işinize geliyosa. kzım bile olsanız bu böyle dedi. böyle ağır konuşunca kızda kalktı. tamam o zaman dedi. seni çok iyi anladım ben dedi. sen yıllarca beni okuttun gönderdin. sonrada yerime şu serseri bozmasını getirip şimdi benle aynı seviyede olduğunu ve buna itaat etmem gerektiğini söylüyosun. otorite falan hikaye baba dedi. ama nası bağırıyo amk kızı. sanki içine ciguli kaçmış. iyice çingenleşti. söylesene baba dedi. sana güvenemiyorum desene. şirketi batıacağından korkuyorum desene. bana inanmadığını itiraf et hadi dedi. kız böyle üsteleyip durdukça patronda dayanamadı. ve eee yeter lan. korkuyorum evet dedi. şirket sen gittikten sonra çok büyük yol katetti. değişen piyasaya ayak uydurman gelir gelmez çok zor. o açıdan kendini alıştırana kadar biraz iboyla takılacaksın. onla tecrübe edinecek piyasayı tekrar eline alacaksın. bu kadar gurur ypamayacaksın falan diye anlatıyodu ki kız baba yeter dedi. anladım ben seni dedi. göreceksin sana avrupada öğrendiklerimi göstericem. tamam şirket ben giderkenki gibi değil. farkındayım. ama unuttuğun ve kabullenemediğin bişey var. bende giderkenki gibi değğilim. bende çok yol katettim. bunu hepinize göstericem dedi. kapıyı vurdu çıktı.
    Tümünü Göster
    ···