lan evet diyenler bakın bi

@82 mekanizma şudur: Soros dolar getirir, Türkiye’deki bankada TL’ye çevirir, bono alır, ertesi sene parası %25 artmıştır [2002-2009 arasında TC tarihinin en yüksek reel faizi ödendi. 2002 öncesinde faizler genellikle %60 iken, hükümetler TL’ye %50 değer yitirtiyordu ve reel faiz 160/150=%7 civarında oluyordu. 2002-2009 arasında ise reel faiz ortalaması, faizlerin %19; TL’nin değer kazanımının %8 olması sonucunda, ortalama %27 civarında oldu (119/92)], parasını yine Türk bonosunda değerlendirmek isterse mesele yok (aslında var da, yani o an için yok), bizimkiler gene %27 faiz vaadiyle alırlar, ama diyelim paranın bir kısmını çekmek istiyor, o zaman da onun yerine aman ne olursun şu arsayı, şu fabrikayı, şu şirketi, şu köprüyü, şu limanı al derler, adam uça uça alır. Bu arada TL’ye çevirmek için getirdiği dövizler sayesinde, ortalık döviz kaynamaktadır ve bu yüzden TL değerli, döviz ucuzdur. Bunun sonucu bol ithalat, gıcır arabalar, her sene yenilenen cep telefonları, vs..

“Ekonomi büyüyor”muş... Borç verilen parayla her yıl cep telefonunuzu yenilerseniz, o yıl önceki seneden daha fazla para döner piyasada. “Ekonomi büyüyor” denen bu. “Ekonomi büyüyor” ama yatırım yapılmıyor, üretim artmıyor, açılan fabrika yok, kapanan fabrika çok, işsizlik artıyor (iş azalıyor), en övünülen otomotiv sektöründe bile yerli katkı %20’nin altına düştü.

Bu döngünün bir başka sonucu da, bu ucuz ithal mal bolluğunda Türkiye’deki fabrikaların kapanmak ve insanların işsiz kalmak zorunda kalması. Tamam rekabetçi olmayanlar bence de zorlansın hatta gibtirolsun ama Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerin korumacılığa da ihtiyaçları var. Ayrıca bazı alanların stratejik nedenlerle de korumaya da ihtiyacı var. Hele ki asıl korumacılığı büyük ekonomilerin yaptığı bir dünyada..

Neyse sonuçta bakıldığında piyasada mal bol ve kalitelidir, insanların ellerindeki para değerlidir, fakat Türklerin elindeki topraklar, madenler, imtiyazlar, pazarlar, tekeller, piyasalar günden güne azalmakta, Türklerin sahip olduğu ya da çalıştığı fabrikalar kapanmaktadır. işsiz kalanlar dededen kalan tarlalarını, babadan kalan evlerini satışa çıkarmakta; bunlar birkaç al-sat sonunda bankaların eline geçmektedir ki, bankaların yeni sahiplerini de biliyorsunuz.

Bu saadet zincirinin görülmesi o kadar da zor değil. Mekanizmayı bilmeseniz bile sadece gözünüz varsa, çevrenizdeki insanların kötüye doğru değişen durumlarını, varlıkların el değiştirişini görmemek imkansız. Bunu görmemek imkansızken, "istikrar," "büyüme" gibi birkaç basit laf seçip, gündelik küçük çıkarların devamı uğruna (iphone, ipad) aqp’ye oy vermeye devam etmek bence hainliktir. Çünkü alternatifi aptallık, ve kimsenin bu kadar bariz olan gelişmeleri görmeyecek kadar aptal olduğunu sanmıyorum.