daha demin bir başlıkta dolanırken bir gerizekalının entrysini gördüm. elim ayağım boşaldı demiş ki "lale istanbulun ve bizim nereden simgemiz hollandanın simgesidir. millet olarak çok özentiyiz"
bu dıbına kodumun evladı herhalde 6. sınıf dıbına koyim 7. sınıfa giden kardeşim biliyor bunu. ulan tarih bölümü öğrencisi olmasam bu kadar sinirlenmezdim heralde ama elim ayağım boşaldı herneyse buyrun beyler lale kimin simgesiymiş
Şuan en büyük lale üreticisi olanlar laleyle nasıl tanıştı? Son yıllarda Belediye
nin gayretleriyle istanbul lalesine tekrar kavuştu bugün dünyanın en büyük lale üreticisi olan hollandaya lale istanbul
dan gitmişti 16 yüzyılda lale soğanları bu
Şuan en büyük lale üreticisi olanlar laleyle nasıl tanıştı? Son yıllarda Belediye
nin gayretleriyle istanbul lalesine tekrar kavuştu bugün dünyanın en büyük lale üreticisi olan hollandaya lale istanbul
dan gitmişti 16 yüzyılda lale soğanları bu ülkeye ilk kez gittiğinde Hollandalılar, kızartıp, zeytinyağı ve sirkeyle afiyetle yemişlerdi.
Lale ilk olarak Asya
da ortaya çıktı kervanlarla ticaret yolları boyunca batıya doğru yayıldı. Selçuklu Türkleri
yle birlikte anadoluya geldi. Selçuklu bahçelerini ve saray duvarlarını süsledi. Türkiye Selçukluları
nın yıkılıp osmanlı devletinin kurulmasından sonra lale hayatın her safhasını süslemeye devam etti. Padişahların kaftanlarında, gömleklerinde, askerlerin miğferlerinde, at başlıklarında lale motifleri kullanıldı.
1453
te fetihten sonra lalenin yeni gözde mekânı istanbuldu. istanbul
un her tarafında padişahlar için düzenlenmiş hasbahçeler vardı avrupada bahçe nedir bilinmezken padişahlar göz alıcı hasbahçelerde devlet işlerinin yorgunluğunu üzerlerinden atarlardı. Kırım, Suriye gibi değişik yerlerden getirilen
lalelerden yeni türler elde edilirdi. Lale yalnız bahçeleri değil Osmanlı sanatının her türünü süsledi. Çinileriyle ünlü Rüstem Paşa Cami
inde 40tan fazla lale motifi kullanılmıştı.
KABAKLARIN YANINA EKTiLER
1562
de lale avrupa topraklarına çok ilginç bir şekilde ayakbastı istanbuldan kumaş getiren bir gemi Anvers limanına yanaştığında şehrin tüccarlarından birine gelen kumaş balyaları arasında lale soğanları da vardı. Anversli tüccar, kumaşların yanındaki lale soğanlarını Osmanlı soğanı zannetti. Soğanların çoğunu kızartıp, zeytinyağı ve sirke dökerek yedi.
Kalanlarını da bahçesindeki lahana ve kabakların yanına ekti. 1563
te bahar geldiğinde bahçedeki sebzelerin arasında göz alıcı laleler fışkırmıştı lalenin ilginç hikâyesi Mike Dash
ın lale Çılgınlığı isimli kitabı ve kültür a Şnin hazırlattığı "Lale, Doğu
nun işığıquot isimli dvdden teferruatlı olarak öğrenilebilir. Flaman kökenli Ogier Ghiselin de Busbecq, 1554-1555, 1555-1562 tarihlerinde Avusturya elçisi olarak Osmanlı ülkesinde bulundu. Viyana
ya dönerken yanında zütürdüğü birçok bitkinin arasında lale soğanları da vardı busbecq bu soğanları imparatorluk bahçeleri sorumlusu arkadaşı carolus clusiuse verip, Türkler
in yetiştirdiği laleleri ona anlattı clusius busbecqin getirdiği soğanlarla Avusturya`da lale üretmeye başladı.
BATIDA LALE ÇILGINLIĞI
Clusius, Protestan
dı katolik baskısının artması üzerine 1593te lale soğanlarını da yanına alarak Leiden
e gitti Üniversitenin bahçesinde lale yetiştirdi bu dönemde hollanda siyasi ve ekonomik olarak büyümekteydi doğu ticaretinden zenginleşen hollandalılar lüks evlerini bahçelerle süslediler 17 yüzyılın ilk çeyreğinde hollandayı lale çılgınlığı sardı. Nadir bulunan laleler inanılmaz fiyatlara satılıyordu. 1629
da bir lale amsterdamda bir malikânenin fiyatına 12 bin guldene satılınca herkesin gözü bu çiçeğe çevrildi. Fakir insanlar bile lale yetiştirmeye başladı. Yetiştirilen laleler satılınca, daha pahalı lale soğanlar alınıyor ve ticaret hayatın her tarafını sarıyordu. 1636 sonbaharında çılgınlık iyice hat safhaya vardı ve lale ticareti kumara dönüştü. Laleler, bar ve batakhanelerde kendisinin yerine kime ait olduğunu belirten kâğıtlarla alınıp satılıyor, bir lale bir günde 10 kez el değiştiriyordu. Bu yüzden sıradan laleler bile inanılmaz fiyatlara ulaştı. Laleler açtığında fiyatların inanılmaz yüksekliği yüzünden tüccarlarda laleyi alacak para yoktu. Hollandalılar, artık lale almak yerine satmaya başladılar. Fiyatlar bir haftada yüzde 95 düştü.
MUHTEŞEM LALE DEVRi
Büyük paralar kazananların yanı sıra battıkları için Amsterdam kanallarına atlayarak intihar edenler bile oldu. 1637
de devlet bu duruma el koyarak yeni bir düzenleme yapıp lale ticaretini daha küçük ölçekli ve kontrol edilebilir bir duruma getirdi hollandadaki lale çılgınlığı yaklaşık bir asır sonra istanbul
da canlanıp bir döneme adını verdi 1703te Osmanlı tahtına çıkan Üçüncü Ahmed tam bir lale tutkunuydu. Hükümdarlığı döneminde lale ön plana çıktı. Sadrazam Nevşehirli ibrahim Paşa, 1718
deki pasarofça antlaşmasıyla 1683 viyana bozgunundan sonra 35 yıldır süren savaş dönemine son verdi. Ancak tam savaştan kurtulduk derken başka felaketlerle karşılaşıldı.
25 Mayıs 1719
da yaşanan deprem istanbulda birçok binanın yıkılmasına yol açtı. Depremin arkasından gelen yangınla da Gedikpaşa
dan kumkapıya uzanan sahil kül oldu. Bürokrat kökenli olan Sadrazam Nevşehirli Damad ibrahim Paşa`nın teşvikiyle Üçüncü Ahmed ve devlet adamları sakin ve huzur içinde olabilmenin yolunu zevke, sefaya dalmakta buldular. 1730 yılına kadar sürecek olan Lale Devri başladı.
Lale Devri
nde süslü bahçeler ön plana çıktı bu devirde bahçecilikle ilgili bilgiler bir sır gibi saklanırdı lale iyice ön plana çıktı lale soğanı yetiştirme devlet kadrolarında yükselme de ve para kazanma da en geçer akçe idi bu dönemde lale hakkında birçok kitap yazıldı bu eserlerde lale cinsleri tohumların kimler tarafından elde edildiği lalelerin özellikleri belirtilirdi Şairler yeni ortaya çıkan laleleri methettiler lale yetiştirme bir hastalık haline gelmişti yapılan toplantılarda yeni yetiştirilen laleler isimlendiriliyor özellikleri tespit ediliyordu laleye talebin aşırı artması fiyatları da yükseltti bunun üzerine devlet lalelerin türlerine göre fiyatlarını belirledi gerek ahmed cevdet paşa olsun gerekse ahmed refik altınay bu dönemde lale soğanlarının 500 ile 1000 altına bile satıldığını söylerler ancak bu konuda önemli araştırmalar yapmış olan prof dr münir aktepe bu bilgileri abartılı bulur ve yazarların iddialarının resmi kayıtlarla uyuşmadığını belirtir aktepenin dönemin arşivlerinden bulduğu bilgilere göre 239 lale çeşidi arasında en pahalısı 50 altına satılan ve 1717
de vefalı mehmed beyin yetiştirdiği "Nize-i Rummanî" adlı laledir. Türk batılılaşmasının başlangıcı olan tarihe eğlenceleri ve laleleriyle geçen Lale Devri, 1730
da patrona isyanıyla kapandı lale devrinin simgesi olan köşkler ve bahçeler de isyanla birlikte ortadan kaktı.
LALE DEVRi EĞLENCELERi
Lale devri denilince akla bu dönemin eğlenceleri gelir. Bu eğlence hayatında Sadrazam ibrahim Paşa
nın önemli bir rolü vardır sadrazam kâğıthânede padişahın eğlenmesi için "Sadâbâd" adı verilen yeni bir saray inşa ettirdi. Sarayın etrafına da bahçeler, havuzlar, çeşmeler ve heykeller yaptırıldı. Bu sarayda örnek Fransa kralının sarayı ve yaşantısıydı. Devlet ileri gelenleri de bu konuda padişahı taklit ettiler. Boğaziçi ve Haliç`in etrafındaki topraklar devlet ricali tarafından paylaşıldı. Devlet ileri gelenleri birbirleriyle lüks yaşam yarışına girmişlerdi. Şairlerin, müzisyenlerin katıldığı büyük eğlenceler tertip ediliyordu.
Lale bahçeleri içerisinde geceleri sırtlarına mum konulmuş kaplumbağalar dolaşıyor, çeşit çeşit çiçeklerle, özellikle laleler ile süslü bahçelerde cins cins kuşlar bulunuyordu. Tarif edilemez bir eğlence hayatı vardı. Devlet ileri gelenlerinin bu durumu halka da yansıdı. Kahvehane ve meyhaneler çoğaldı. Eğlence hayatı ile birlikte şiir de iyice ön plana çıktı. Divan edebiyatının en büyük isimlerinden birisi olan Nedim bu dönemde ortaya çıktı. Şairler şiirlerinde daha çok Türkçe kelime kullanırken, tabiat, aşkı övdüler.
özet: çok uzun oldu biliyorum ama tarihimizi öğrenelim panpalar. lale istanbulun ve türkiyenin en büyük simgelerinden biridir. hollandaya lale bizden gitmiştir.
edit : eksiliyenler var abi ya eksiliyenler var yanlış birşey mi diyorum ben. sadece lale hollandanın değil bizim simgemizdir açıklamasını yapmışım. ayıp günah ya