/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 111.
    0
    REZ GÜZZEL
    ···
  2. 110.
    0
    Rezervasyon
    ···
  3. 109.
    0
    Rezidans
    ···
  4. 108.
    0
    Vay huur cocugu ulan ne hikayeydi be
    ···
  5. 107.
    +4
    ÜSTEDiT: ÜNiDEN BiR PART

    Derya, Beyaz ve Kübra hemen geri çekildiler. Arena'nın en arkasına. Üçü de hemen meditasyon tarzı bir pozisyon ve gözlerini kapatıp odaklanmaya başladılar. Hadi Derya ve Beyaz tamam da Kübra? O ne işe yarayacak ki? Normal insanın öğrenmesi 10 yıl alırdı hani? Birden etrafa karanlık çöktü. Göz gözü görmüyordu. Hasgibtir. Bu kesin Fatih'ti. Ama benim de bir kozum vardı. Eğer 5 duyumu da kapatırsam bir ihtimal Fatih'in alanından kurtulurum diye düşündüm. Oraya tekrar tekrar girmek hoşuma gitmiyordu ama yapmam lazımdı.

    Bir Bine(E)-"Raish nu ıng" dedim ve kendimi bir dairenin içinde buldum. Etrafımda ise ejderhalar oturuyordu. O kadar küçüktüm ki onların yanında. Ejderhalardan birisi bana doğru baktı.

    E1-"Hoşgeldin Re-kub Ta-ar"

    Bir Bine(E)-"Siz de kimsiniz?"

    E1-"Biz fanusun gücü tarafından öldürülen ejderhalarız. Ruhlarımız bu fanusta kilitli."

    E2-"Ama sen onlar gibi değilsin. Ti-an bize ihanet etti. insanlar ile ejderhalar arasında bir savaş çıkardı. Kazancı ise yalnızlık oldu."

    E1-"Bu yalnızlığı kullandı. Kendine yeni kelimeler üretmeye çalıştı. En sonunda üretemeyeceğini anlayınca bu fanusları oluşturdu. Bu fanuslar sayesinde her öldürdüğü ejderha ile onun bildiği kelimeleri kullanmayı öğreniyordu."

    E3-"Öğrenmekle kalmıyor insanlar üzerinde deniyordu da."

    Bir Bine(E)-"Peki nasıl insanlara kaybedebilirsiniz ki? Siz ki isterseniz binlerce insanı direk öldürebilecek güce sahipsiniz."

    E1-"Mustafa ile olan dövüşünü gördük. Mustafa senin kadar güçlü değildi ama seni yendi. Sen güce inanan birisin. La-Ateh de öyle. Eğer güce inanmaya devam edersen La-Ateh gibi olursun. Ve La-Ateh senden güçlü olduğu için seni yener."

    E2-"Biz insanlarla savaşmayı başından beri istemedik. Ti-an'nın ölümüne sinirlenen birkaç Ta-ar savaşı başlattı. Biz durdurmak için konuşmaya gittik fakat bizim de sonumuz aynı oldu."

    E3-"Bizi duyabilmen için sözcüklerin gücünü bilen bir insan lazımdı. Ama bu neredeyse imkansızdı. Hiçbir insan ejderha ile duygusal bağ kuramazdı. Taa ki bugüne kadar. Meditasyonlarına girdik ama biz seni görsek de sen bizi göremedin. Ruhun daha buna hazır değildi. Şimdi ise arafta olduğun için ruhun hazır oldu ve bizi görebildin."

    E1-"Sen ve Derya bir tek insan ruhu taşımıyorsunuz artık. Ejder atalarınızın da ruhunu taşıyorsunuz. Duygusal bağ kurduğunuz ilk günden beri böyleydi."

    E2-"Fanusu kullandığın zaman da bir tek atalarının fiziksel gücünü değil ejderhalardan gelen zihinsel gücü de alıyor olacaksın. Onun için fanustan korkma. Düşmanların korksun."

    Bir Bine(E)-"Sizi buradan özgür bırakamaz mıyım? Bu savaştan sonra artık burada hapis kalmanıza gerek kalmayacak. Sizi buradan çıkarmak ve ruhunuzu huzura kavuşturmak için elimden geleni yapacağım."

    ika-Nea-"Sana güveniyoruz."

    Bir Bine(E)-"Senin burada ne işin var? Bu ejderhalar senin yüzünden öldü çoğu."

    E1-"Biz onu affettik. O da bizi."

    Eb-"Ne demek bu?"

    ika-Nea-"Biz düşman değildik başından beri. Sadece yanlış yoldan gittik. Şimdi ise burada konuşacak çok zamanımız oldu. Her bir Ejderha ile. Biz öldüğümüzde de ruhumuz fanusa hapsoluyordu. Ataların olarak senden özür diliyoruz. Bir tek babanın ruhu fanusa hapsolmadı. Çünkü baban fanusu hiç kullanmadı. Doğru olanı yaptı da. Kullanırsan öldüğünde ruhun fanusa hapsolur. Seçim senin. Ama verdiğin her karara saygı göstereceğiz."

    E1-"Gitme zamanın geldi. Gitmeden önce yapmamız gereken birkaç şey var. Kaus de anu" dedi ve üfledi.

    E2-"Trıon na kı"

    E3-"Ko laussan jeua" Her ejderha ayrı ayrı sözcükler kullandı ve üzerime üfledi. Kendimi bayağı bir iyi hissediyordum. Etrafımdam siyah renkli bir aura bile çıkıyordu.

    Beyaz-"Mesh" Bu beyazın sesiydi. Arkamı döndüm. Ti-an , Beyaz ve Derya başından beri orada izliyorlarmış.

    Ti-an-"Ben de sana sözcük söylemek isterdim ama bildiğim sözcük yok."

    Bir Bine(E)-"Zaten senin sözcük söylemen gerek yok. Senin yanımda olduğun her zaman ben güç kazanıyorum." dedim ve Ti-an tebessüm etti. Ejderhalar gülümsüyordu. ika Nea ve diğer atalarım da. Onlar benden sanki ışık hızıyla uzaklaştılar. Daha sonra arenaya geri döndüm.

    Edit: Beyler ünide 1 part daha girdim ısrarlardan dolayı ama Finale çalışmam lazım saat 16.30 da sınavım var. Sınavdan çıkınca eve geçer devam ederim.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 106.
    0
    Reserved
    ···
  7. 105.
    0
    giberim uni ni yaz amk
    ···
  8. 104.
    0
    Rezervasyon
    ···
  9. 103.
    0
    Ananın amina geç oc anlat bitir işte zaten kafamız Çin kerhanesi gibi oldu
    ···
  10. 102.
    0
    Rez pnp
    ···
  11. 101.
    +3
    Bir Bine(E)-"Büyük Ti-an neden karşı tarafta?" Ejderha oradan cevap verdi.

    Ejderha-"Başından beri hikaye yanlış anlatılmış. Ejder Ateşi Birliği'nin gerçek yöneticisi o. Karşında duruyor." Kendi çocuğuma bile adını verdiğim ejderha meğerse en nefret ettiğim birliğin başındaymış. Sinirimi tutamadım ve bağırdım:

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Ta-ar'ıma bile senin adını verdim ben. Nasıl olur da o birliğin başındaki kişi sen olursun?" Büyük Ti-an keskin gözlerini önce bana sonra da benim ejderham Ti-an'a dikti.

    Ti-an(B)-"Melez bir ejderha demek. NASIL ONA BENiM ADIMI VERiR DE iSMiMi KiRLETiRSiN PiS HAŞERAT." Artık sinirlenme noktama gelmiştim.

    Bir Bine(E)-"Ne zaman başlayacağız? Şu Ti-an'nın canına okumak istiyorum."

    Ti-an-"Baba. Sakin ol. Onun gibi olmayacağım. ismim onunla aynı olsa da yetiştireni farklıydı. Beni bir insan yetiştirdi. Onu ise bir ejderha. Bu savaşı beraber kazanacağız."

    Beyaz-"Atalarımdan birinin yaşadığını ve kötü biri olacağını hiç düşünmemiştim."

    Derya-"Ben ejderhalara bile zar zor alıştım. Bir de ölmemiş yaşayan başka bir ejderha olması... gerçekten artık kendimi iyi hissetmiyorum." izleyici yerini aldı.

    izleyici-"Herkes hazırsa savaş başlasın."

    EDiT: ÜNiYE GEÇiYORUM. KEDiNiZE iYi BAKIN.
    ···
  12. 100.
    0
    Hızlı hızlı la
    ···
  13. 99.
    +2
    Bir Bine (Ejderha'nın Mağarası)

    izleyici mi? Önemli bir şey olsa gerek ki oradaki 3 amele şaşırdı. Ortada 50'li yaşlarda bir adam vardı. Muhtemelen La-Ateh oydu.

    Kübra-"izleyici mi? Reyna?"

    Reyna-"Ben Reyna değilim. Sadece sizi izlemekle görevlendirildim. Büyük Bir Bine ve Mustafa. Başından beri Melike bendim. Bu özellikleri kazanmak kaderinizde vardı ama bir şekilde değişiyordu. Ben de arkadaşınızmış gibi yanınıza gelip sizi tanrının kanına yönlendirdim. Kübra. Başından beri Reyna diye biri yoktu. Selim her zaman tek başına yaşayıp büyüyen biriydi. Ama bir süre kardeşim olması güzel bir şeydi. Derya ve küçük Bir Bine. Melisa da başından beri bendim. Bir Bine'yi mağaraya yönlendirmek için gereken tek şey o mağaranın dünyayı yok etmesine inanmasıydı. Ondan sonra senden ayrılmış gibi yapıp kalbini kırdım. Özür dilerim. Bu savaşta kazanana ben karar vereceğim." dedi ve derisi dökülmeye başladı. içinden küçücük bir kız çıktı.

    Bir Bine(E)-"Ben bu küçük kızdan mı boynuzu yedim yani?"

    Mustafa-"Yol boyunca da benimle dalga geçti. Ama içinden çıkan küçücük kız." izleyici gülmeye başladı.

    izleyici-"Bu kadar gerçeği öğrendikten sonra bile hala dalga geçebiliyorsunuz."

    La-Ateh-"Bu kadar boş sohbet yeter. Size bir teklifim var. Bana katılırsanız dünyayı beraber yönetiriz. Kabul etmezseniz ölürsünüz. Kararınız nedir?"

    Bir Bine(E)-"Kabul ediyorum." Herkes bana bakmaya başladı. (inci sözlük için özel) "Anan zaa gandırdım zaa XD" (inci sözlük özel bitti)

    Mustafa-"Valla bu sizden olsun. Çok güçsüz oluyoruz bu varken."

    La-Ateh-"YETER. ÖLMEYE KARAR VERDiNiZ." La-Ateh tam atılacakken izleyici önüne geçti ve tek parmağıyla koskoca La-Ateh'i durdurdu.

    izleyici-"Dünya ağacının yanında dövüşmenize izin veremem." Elini şaplatmasıyla kendimizi bir arenada bulduk. Çok eski bir arenaydı. Hatta arenada izleme bölümü bile vardı. Orada babamı, annemi ve arenanın arkasında yukarıdan izleyen ejderha'yı gördüm. Gözlerim yaşardı. Tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Oradan biri "Bir tane Bir Bine öldürürsün karşına 2 tane çıkar La-Ateh hahahaha" dedi ve güldü.

    Bir Bine(E)-"Biz neredeyiz?"

    izleyici-"Araftayız. Hem ruhların hem de bedenlerin girebildiği tek yerde. Buradan dünya zarar görmeyecek."

    Bir Bine(E)-"Baba. Şunu bilmeni istiyorum. Seni affediyorum. Ve anne. Sana veda edememiştim. Seni seviyorum. Ve bak. Kendime iyi baktım. Derslerle aram pek yok ama... "

    izleyici-"Kazanınca konuşursunuz." Bir Bine gözleri sarı yanan kıza gülümsüyordu. Kızın yanında da gözleri yeşil yanan bir adam oturuyordu. La-Ateh'e laf atan adaşımın yanında da kılıcı kınında bir çocuk oturuyordu. Bir de VIP köşesi gibi bir yer vardı. Orada 2 tane sanki aurası parlayan adamlar, bir tane de altın kürklü bir aslan oturuyordu. Boyu bayağı büyüktü. Neredeyse Ti-an'nın boyundaydı.

    La-Ateh-"izleyici. Buraya Ti-an'ı çağırmanı istiyorum." Ti-an? Düşündüğüm Ti-An mı bu?

    izleyici-"Onu çağıracağım ama minyatür halinde. Sahaya sığmaz yoksa. Ama özellikleri aynı olacak. Ağırlığı falan da değişmeyecek. Normal insan boyunun 10 katı boyu olacak. Kabul ediyor musun?"

    La-Ateh-"Tamam. Kabul ediyorum."

    Bir Bine(E)-"Ti-an derken? Yoksa... " Ejderha'ya döndüm. Bana baktı ve gülümsedi. Halledersin der gibiydi. Oradaki kürkü altın sarısı olan kurt kalktı ve

    Haylaus-"Mustafa. Bana verdiğin söz bu maçtan sonra belli olacak."

    Bir Bine(E)-"Haylaus sen misin yani?"

    Haylaus-"Benimle konuşmana dikkat et insanoğlu. Benimle herhangi bir iletişim kurma." Mustafa abi kulağıma doğru eğildi ve

    Mustafa-"Haylaus insanlardan nefret eder. Kolumu alan kişi de Haylaus'tur. Kurtlar her ay 1 kere dağa çıkıp ulur. Ama beni yanına almazlardı. Bir sefer ısrar ettiler gelmem için. Haylaus'un beni seveceğini düşünüyorlardı. Ama yanıldılar. Haylaus karşıma çıktı ve sürüyü kirlettiğimi söyledi. Sürümü yokedecekti. Ben ise sürümün önüne siper oldum ve kolumu kaybettim. Onunla bir anlaşma yaptım. Eğer izleyiciyi bulursam ve dediği şeyi yaparsam artık ben de sürünün gerçekten bir parçası olabilecektim." Demek kolu bu yüzden yoktu.

    izleyici-"Ti-an da geldi."

    Ti-an(B)-"2 tane ejder yavrusu mu? Nasıl ejderhalar hala yaşar?"
    Tümünü Göster
    ···
  14. 98.
    +2
    La-Ateh

    Takip ediliyorduk. Biliyordum. Hem de başından beri. Aramızdaki mesafeyi gitgide kapatıyorlardı. Artık önemli değil. Sonunda ulaşmıştım. Karşımda duruyordu. Dünya Ağacı. Hiçbir ağaca benzemiyordu. Ve her ağaca benziyordu. Sadece bakmasını bilen kişi onun bir Dünya Ağacı olduğunu anlayabilirdi.

    Fatih-"Ağaç bu mu?"

    Salih-"Hangisi? Hepsi aynı gözüküyor." Fatih'i seçmekte doğru kararı vermiştim. O da görüyordu. Tek yapmam gereken dünya ağacına dokunmak. Daha sonra bana yapmam gerekeni söyleyecekti. Tam dokunacakken ağaç konuşmaya başladı.

    Dünya-"La-Ateh, Fatih, Salih. Buraya neden geldiğinizi biliyoruz. Hepinizin içinden geçenleri okuduk. Hepinizin yaşadıklarını gördük ve yaşamanıza izin verdik. Ama yaşayacaklarınız daha bitmedi. izleyici geliyor. Çok yakın. Onunla savaşamazsanız. O da sizinle savaşamaz. Fatih gibi tanrının kanından içen 2 kişi daha geliyor. La-Ateh'in kanını taşıyan bir kız ve 2 tane de ejderha ile duygusal bağ kurmuş çocuk. Ve onların ejderhaları. izleyici sizi izleyecek ve savaşın sonucuna karar verecek." Hışımla Salih'e döndüm.

    Salih-"Salih. BU NE DEMEK OLUYOR? 2 TANE EJDERHA VAR. HANi SON EJDERHA ÖLMÜŞTÜ?"

    Salih-"Yemin ederim ölmüştü. Cesedini kendim yaktım."

    La-Ateh-"Yumurtalarını kontrol etmedin mi?"

    Salih-"Başka bir ejderha ile duygusal bağ kurmadan yumurtlayamazlar. insanla nasıl duygusal bağ kurdular ki?"

    La-Ateh-"Eğer ki geri çekilmek zorunda kalırsak ejderhalar yüzünden o zaman kendini savaş alanında ağacı besleyen kandan biri olmak için dua et. Yoksa ellerimde eziyet çeke çeke öldürürüm seni." Salih bembeyaz olmuştu.

    La-Ateh-"Fatih. Tanrının suyuna sahip olan 2 kişiyi sen alacaksın. Özelliklerini biliyor musun?"

    Fatih-"Biri hayvanların özelliklerini kullanabiliyor diğeri ise zihin okuyabiliyor ve gelecekte yapabileceğin hamleleri tahmin edebiliyor." Zihin okuma ve hamleleri tahmin eden kişi sıkıntı olacak bize.

    La-Ateh-"Sadece hamle tahmin edeni durdursan bile yeter. Bana bakmasına izin verme."

    Fatih-"Nasıl isterseniz." Ağaca dokunamıyordum. Tam yanımda fakat ağaca dokunamıyorum. Onları beklemekten başka çarem yok. Ve izleyiciyi de. Eğer onların kazandığını söylerse direk öldürürüm izleyiciyi olur biter. Belli bir süre sonra karşımda bir grup belirdi. En önde tek kollu, tırnakları uzun tam bir hayvan gibi bir adam vardı. Gözleri mavi mavi yanıyordu. ilk tanrı kanı içen o olmalıydı. ikinci ise arkasından tekerlekli sandalye ile bir adam geldi. Onların da arkasında Beyaz bir ejderha ve ejderhanın üzerinde Kübra vardı. Yanında ise tanımadığım bir kız. Onun yanında ise siyah ejderha vardı. Gözleri gece kadar karanlıktı. Ve onun yanında da bir çocuk vardı. Ejderha sahiplerinin yaşı küçüktü. Bu bizim için avantajdı. En arkasında Reyna'yı gördüm.

    La-Ateh-"Yoksa sen... "

    Reyna-"Evet. izleyici benim."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Skshsjd
      ···
  15. 97.
    +2
    Bir Bine(E)-"Ti-an uçamıyorum. düşersem ölürüm." deyince durdu. Kuyruğunu kaldırdı kafasına doğru. Ağırlık yokmuş gibi hissediyordu herhalde kuyruğunda. Beni sırtına attı.

    Ti-an-"O zaman nasıl uçuyordun?"

    Bir Bine(E)-"Derya yardım etti. Rüzgar kontrolüyle."

    Ti-an-"Haa. O zaman şimdi aşağı iniyoruz... "

    Bir Bine(E)-"Hayır inmiyoruz. Nedenini bana anlatana kadar inmek yok."

    Ti-an-"Neden o dövüşü ciddiye almadın? Orada ölebilirdin. Ölseydin bizim üzülmemiz umrunda olmayacaktı. Biliyordum. Aynısını Serdar denen çocukta da yaptın. Onun kolunu kopardığımda bana kızdın. Oysaki seni korumaya çalışıyordum. Neden seni koruduğumda bana kızıyorsun ki?" Vücudumdaki bütün enerji bir anda gitmiş gibi Ti-an'nın sırtına yattım.

    Bir Bine(E)-"Bende kendimi bunu soruyorum. Neden Mustafa'yı öldürmek istemedim? Neden senin de onu öldürmeni istemedim? Bunun nedeni Mustafa'yı arkadaş gibi görmemdi. Onunla sadece antreman yapmak istemiştim. Öldürmek değil. O ise bana her şeyiyle saldırdı. Ben ise fanusu bile kullanmadım. Senden özür dilerim. Belki de haklıydın. Hala savaşa hazır değildim." Aşağıdan Mustafa abi bağırdı:

    Mustafa-"Hiçbirimiz hazır değiliz. Sadece yapmamız gerekeni yapıyorduk. Senin de yapman gereken karşında duran kişiye acımak değil avlamak olsun."

    Reyna-"Tam bir hayvanın söyleyeceği söz. insanlarda vicdan var. Sen anlamazsın." diye laf soktu oradan Reyna. Reyna birden bembeyaz oldu ve ağzından şu kelimeler döküldü.

    Reyna-"Vardılar. Acele etmeliyiz."

    Mustafa-"Durduklarını hissedebiliyorum. Eğer vardılarsa ağaca zarar verebilirler. Acele etmeliyiz." dedi ve hızlıca koşmaya başladı. Arkasından hemen var gücümüzle koşmaya (Tekerlekli sandalyeyeyle ilerlemeye) başladık.
    ···
  16. 96.
    +2
    Ti-an'nın yanına gitmedim ilk baş. Sinirliyse biraz düşünsün toparlanır dedim. 2 saat sonra yanına gittim ve

    Bir Bine(E)-"Ta-ar neler oluyor?" dedim. Genellikle kızdığım zamanlar Ta-ar yani evladım derim. O ise bana döndü ve

    Ti-an-"Sen bencilsin." dedi. Yoluna devam etti. Çok sinirlendim ve bir ağaca yumruk attım. Elim ağacı deldi geçti. Normalde gelişmişim diye sevinip Ti-an'a söylerdim ama bu sefer öyle olmadı. Ne sevinebildim, ne de Ti-an'nın yanına gidebildim. Neden böyle olmak zorundaydı ki? Orada ölmek üzereyken bile bu kadar acı çekmedim. Bana soğuk davranması hoşuma gitmiyordu. 2 saat sonra dinlenmeye karar verdik. Hava da kararmıştı. Reyna Beyaz'ın yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Beyaz'ın gözleri faltaşı gibi açıldı. Hemen Kübra'nın yanına gitti ve ona meditasyon teknikleri gösterdi Nedeni benim için önemli değildi. Aklımda tek Ti-an vardı. Ti-an yanına gideceğimi düşündüğünden dolayı yukarı uçmuştu. Benimle konuşmak istemiyordu. Umurumda bile değildi. Bu gece aramızdaki mesele çözülecekti. Derya'nın yanına gittim.

    Bir Bine(E)-"Derya. Beni uçurabilir misin?"

    Derya-"Uçurabilir misin derken?"

    Bir Bine(E)-"Beyaz anlatmıştı. Sen havayı kontrol etme eğitiminde kendini uçuruyordun. Beni Ti-an'nın yanına uçurabilir misin?"

    Derya-"Tamam ama 2 dakika tutabiliyorum sadece. Yine hastanelik olmayasın? Eğer ki tutamayacağımı düşünürsem seni aşağıya indiririm."

    Bir Bine(E)-"Tamam." dedi ve odaklanmaya başladı. Hava akımını hissedebiliyordum. Ayağım yerden kesildi ve havalandım. Kendim kontrol edemiyordum uçacağım noktayı. Derya beni Ti-an'nın yanına uçurdu ve

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Seninle konuşmam lazım." Ti-an korkarak arkasını döndü.

    Ti-an-"U u uçuyorsun." dedi. Şaşırmıştı.

    Bir Bine(E)-"Eğer bana o şekilde davranacaksan nedenini sormak için uçmasını bile öğrenirim. Bana böyle davranman canımı yakıyor." dedim. Fazla açık sözlü bir cümle olmuştu. Daha sonra Ti-an yine sinirli bir bakış attı ama bu sefer içinde biraz nazlı bir bakış da vardı.

    Ti-an-"Konuşmak istemiyorum." dedi ve uçup tam gidecekken kuyruğunu tuttum. Onunla beraber uçunca Derya'nın rüzgar kontrolü bozuldu ve Ti-an'nın kuyruğunda asılı kaldım.

    Ti-an-"Baba beni rahat bırak."

    Bir Bine(E)-"Hayır bırakmayacağım. Bana nedenini söyleyene kadar olmaz."

    Ti-an-"Söylemeyeceğim." dedi ve hızlıca sağa sola uçmaya başladı. Zar zor tutuyordum kuyruğunu. Bu sefer kesin öldüm. 20 bin ejderha gelip Ktum atsa da dirilmezdim artık. Eğer kuyruğunu bırakırsam duyacağım şey "Ti-an wins. Flawless Victory. Fatality."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      kitap ayracı*
      ···
  17. 95.
    0
    Rezervasyon pnp
    ···
  18. 94.
    +3
    Gözlerimi açtığımda sanki dayak yemiş gibiydim. Canım yanıyordu. Boğazım ağrıyordu. Hatırladım. Kurt boğazıma atlamıştı. Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum. Kafamı çevirmek istedim ama boynum izin vermiyordu. Derya ve Beyaz yanımda yürüyorlardı. Ben de Ti-an'nın sırtındaydım. Derya beni görünce hemen heyecanlandı.

    Derya-"iyi misin? Haberim olsa bu kavgaya izin vermezdim." Ben iyiyim demek istedim ama boğazım konuşurken fena bir biçimde ağrımaya başladı.

    Mustafa-"Beyaz seni hemen tedavi etmeseydi ölebilirdin." Küfür etmek istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Neden bu kadar ciddiye aldı ki?

    Reyna-"Savaşta neden fanusu kullanmadın?" Fanus. Tabi ya. Aklımdan çıkmış. Savaşa o kadar odaklandım ki fanusu kullanmak aklıma gelmedi. Üstelik Bir Bine abinin yardım etmesine rağmen yenememiştim. Resmen süpriz saldırıya düşmüştüm. Daha sonra aklıma bir fikir geldi. Bu fanus fiziksel gelişimleri aktarıyordu bana. Belki tedavi de edebilirdi. Fanusu tuttum ve gücü içime çekmeyi denedim. Çektiğim zaman bu sefer kabullendim ama yine de işe yaramadı. Sanki vücuduma girmek istemiyormuş gibiydi. Hah. Güzel. Bir de trip yiyorduk. Tahminimce. Hay ben böyle işin içine...

    Bir Bine(R)-"Kaç saatlik yolumuz var?"

    Mustafa-"Çok yaklaştık. Ama savaşamayız. Bir kişi ekgibken olmaz." Ben iyiyim demek istedim ama boğazım izin vermedi. Sonra aklıma başka bir fikir geldi. Bir sözcük vardı. Onu kullandıktan sonra iyileşmiştim siyah bir ateş ile. Tekrar deneyebilirdim.

    Bir Bine(E)-"Raish nu ıng" dediğim anda derya endişeli bir bakış attı ve gözlerimin önünden yokoldu. Yine bomboşdu. 5 duyum kapanmıştı. Bu sefer bir şeyler seçebiliyordum. Karşımda kocaman kocaman dağlar vardı. Ama simsiyahtı zar zor seçiyordum. "Bizi kurtar... " Daha sonra gözlerim açıldı. Ne oldu? Fanus erkenden o karanlığı emmeseydi iyi olabilirdi. Boğazımda sıcacık bir duygu hissettim. Sanki çorba içiyormuşum gibi. Ama yakmıyordu. Boğazımda dolaşıyordu. Sonunda o his gitti. Ti-an'nın sessiz olması gözlerimden kaçmamıştı. Uyanır uyanmaz eli ayağı birbirine dolaşırdı ama bu sefer sessiz kalmıştı. Hemen arkama döndüm ve

    Bir Bine(E)-"NEDEN BENi ÖLDÜRMEYE ÇALIŞTIN?" diye bağırdım. Kimse beklemiyordu böyle bir tepki vermemi. Mustafa gülmeye başladı.

    Mustafa-"Daha yeni iyileştin ve ilk sorun bu mu? Ejderhana sor. Nedenini o çoktan anladı."

    Bir Bine(E)-"Ti-an, Mustafa ne demek istiyor?" dedim ve beni sırtından attı. Bana kızgın bir bakış attıktan sonra yoluna devam etti. içim parçalanmıştı. Neden bana öyle bakmıştı ki? Derya'ya sorar gözlerle baktım. O da bilmiyorum işareti yaptı. ilk kez Ti-an bana böyle davranmıştı. Bakışı gerçekten içimi acıtmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 93.
    0
    Allah Allah işe bak yav
    ···
  20. 92.
    +1
    Hemen ona doğru koştum ve yumruk salladım. Yumruğumdan hemen sıyrıldı. Birden boğazımı keseceğini gördüm ve geri çekildim. Bir Bine abi bana bakıyordu. Bir gözü sarı, bir gözü de kırmızı yanıyordu.

    Bir Bine(E)-"Yardım etmemeni istemiştim."

    Mustafa-"Başka yere odaklanma." dedi ve karnımdan vurdu. Çok fazla acımıştı.

    Mustafa-"La-Ateh seni beklemeyecek. Belki de direk öldürecek. Hem beni daha yenemezken Bir Bine'yi yenmen mümkün değil. La-Ateh'i nasıl yeneceksin peki?"

    Bir Bine(E)-"Bir Bine abi senden güçlü mü?" dediğim anda tekrar karnıma vuracağını gördüm ve Ti-an'nın üzerine sıçardım. Ti-an da ani tepki ile güvenli bir mesafeye uçtu.

    Mustafa-"Senin vurduğun yumruğun gücü önemli değil. Önemli olan nasıl vurduğun. Bir Bine beni çoktan yendi bile. Ama sen hala anlamadın."

    Bir Bine(E)-"Nasıl yan... " derken etrafımı yarasalar sardı. Toplu bir yarasa grubu aynı anda bana vurdu ve Ti-an'nın üzerinden düştüm. Tam yere düşecekken Mustafa abi beni boğazımdan tuttu. Boynum bir an kırıldı sandım. O şiddetle düşerken beni tutması fazla tehlikeliydi ve yaptı da. Nefes almam zorlaştı. Ama beni bırakmıyordu.

    Kübra-"Mustafa ne yapıyorsun?"

    Bir Bine(R)-"O işini bilir. Sen karışmamaya çalış." diye uyardı. Kübra da sessizce izlemeye devam etti. O anki can havliyle tekme attım ve tekmem işe yaramış olacak ki bayağı uzağa uçtu. Birkaç ağaç bile yıkıldı. Sonunda tam rahatlamışken kurtların üzerime atlayacağını ve şahdamarımı hedef aldıklarını gördüm. Ani anda eğildim ve saldırılarından kaçtım.

    Bir Bine(E)-"Bu biraz fazla değil mi?" diye bağırdım.

    Mustafa-"Seni uyardım. Öldüresiye dövüşeceğiz diye." dedi ağzından kan süzülürken. Tek kolu yok ama benim 2 katım dövüşüyordu. Bir anda üzerime doğru koştu ve Ti-an son anda onu kolundan yakaladı. Havaya doğru fırlarttı ve yanına uçtu. Havadayken kafasıyla Mustafa abiye vurdu. Yere sertçe çakıldı.

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Ne yap... "

    Mustafa-"En azından Ti-an olay... ah. Anladı. Ama sen hala anlayamadın. Tek vuruşta ölmek istemiyorsan benimle tüm gücünle savaş. La-Ateh sana acımayacak. Salih de."

    Bir Bine(R)-"Ve Fatih de." diye ekledi. Mustafa abi biraz hüzünlendi. Tam o anda Ti-an kuyruğu ile Mustafa abinin boynuna doladı ve yerden yere vurmaya başladı. Ben Ti-an'a durması gerektiğini söyleyecekken bir kurt boğazımı ısırdı. Odaklanmadığım için görememiştim geleceğini bu sefer. Elimi boynuma attığımda boynum kanıyordu. Ve sonra ani anda Beyaz yanıma uçtu ve Ti-an Mustafa abiyi bırakıp yanıma koştu. Ve sonrası karanlık.
    Tümünü Göster
    ···