/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 101.
    +2
    Bir Bine(E)-"Bu takım olayı pek iyiye gitmiyor gibi."

    Bir Bine(R)-"Farkındayım ama elimden de bir şey gelmiyor. Reyna neden böyle davranıyor bilmiyorum. Onu tam tanımıyorum ama hep mi böyleydi yoksa sonradan mı oldu onu Kübra bilir." dedim ve biz de dışarı çıktık. Herkes ayrı ayrı duruyordu birbirinden.

    Bir Bine(E)-"Vakit kaybetmememiz lazım. Mustafa abi. Takip edebilirsen nereden gideceğiz söyleyebilir misin? Biz Derya ile havadan devam edeceğiz. Onları bulur bulmaz size döner haber veririz."

    Mustafa-"Tamam. Şu yönden dümdüz devam edin. Ama sakın bizsiz onlara gözükmeyin."

    Bir Bine(E)-"Tamam." dedik ve ormana doğru yola çıktık.

    Reyna-"Bekle Derya. Ben de sizle geliyorum. Sana söylemem gereken önemli bir şey de var zaten." Gerçekten mi? Önemli şey ne merak ettim.

    Derya-"Önemli şey neyse burada söyle. Yukarı yükseldikçe hava sıcaklığı düşüyor. Orada hemen üşürsün."

    Reyna-"Tamam o zaman yaklaş." dedi ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Gözleri faltaşı gibi açıldı Derya'nın.

    Derya-"Güzel bir fikir. Eğer zor durumda kalırsam kullanırım. Teşekkürler." dedi.

    Reyna-"Tamam gidebiliriz. Mustafa yolu göster." dedi. Biraz ciddileşmişti. Mustafa mavi gözlerini açtı ve 4 ayak üzerinden durdu. Dişleri sivrileşmiş, tırnakları büyümüştü.

    Mustafa-"Buradan" dedi ve hızlı adımlarla 4 ayak üzerinde gitmeye başladı.

    Reyna-"Hah. Şimdi de koşacağız desene." Arkasından takip etmek gerçekten zordu.
    ···
  2. 102.
    0
    Rezervasyonus
    ···
  3. 103.
    +3
    FATiH

    Gördüğüm rüyanın etkisinde kalmıştım. Rüyamda gördüğüm şey ise abim önden yürüyordu. Ben ise arkasından koşuyordum. Sanki ona yetişmeye çalışıyordum. Bana doğru arkasını döndü ve baktı. Gülüyordu. Acınası halime gülüyordu. Daha sonra tekrar önüne döndü ve yürümeye başladı. Ben ise onu doğru koşuyor ve

    Fatih-"Abi, beni de bekle" diye ağlıyordum. Ve daha sonra gözden kayboldu. Yalnızlık hissettim. Kimse yoktu. Daha sonra bana tıpatıp benzeyen yeteneğimi kullanmamı sağlayan canavar geldi.

    Fatih-"Burada ne arıyorsun? Yoksa rüyada mıydım?" (Diğer kişiliğe Canavar diyeceğim.)

    Canavar-"Ortak. Zamanın kalmadı. Yakında ölecek misin yoksa yaşayacak mısın o belli olacak. Sence bu kadar aksiyon için hazır mısın?"

    Fatih-"Bilmiyorum. Ne yapacağımı artık bilmiyorum. Seni neredeyse elimden geldiğince az kullandım. Abim sayesinde. Şimdi halime bak. Cebimde beş kuruş para yok ve kral olacağım diye ölümsüz bir adama güveniyorum. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok."

    Canavar-"Sana bir şey anlatacağım. Yeteneklerin nereden belli olur? Kalbinin en içindeki arzudan belli olur. Orası insanın gerçek kısmıdır. Abininki seni geleceğe taşımak istiyordu. Kazasız belasız yollarla. Onun yeteneği o yüzden gelecekte olabilecek birkaç hamleyi görebiliyor. Emre'nin ise hedeflerine ulaşabilme gibi bir hırsı vardı. O yüzden o hep tam isabet ettiriyordu. Mustafa ise hayvanlarla arası iyiydi. Onları anlamayı çok istiyordu. Hatta onlar gibi olmayı. O yüzden ona o yetenek verildi. Leyla ise insanların içini görmek istiyordu ama bunu kendisi bile bilmiyordu. içini gördüğü kişinin iyiliği için kullanacaktı. Zaten kullandı da. Abini kurtardı. Ve amacını yerine getirerek öldü. Melike'ninki neden bilmiyorum."

    Fatih-"Peki ya ben?"

    Canavar-"Senin yeteneğin ise ikiyüzlülükten dolayı. Hep yükseğe ulaşmayı istedin ama kime ne olduğu umrunda bile değildi. O yüzden yeteneğin gerçeği değiştirme yani ikiyüzlülük. ikiyüzlülük yolunda iyi gidiyorsun." dedi ve yatağımdan terler içinde uyandım. Zaten daha sonra yola çıktık ve 15 saat kadar oldu.

    La-Ateh-"Takip ediliyoruz. Bakışlar hissediyorum." dedi ve arkasını döndü. Sadece yukarda kuş vardı. Simsiyahtı. Gözlerimi açıp oraya baktım kimsenin farketmediğinden emin olduktan sonra.

    La-Ateh-"Ben öyle sanmış da olabilirim." dedi ve yürümeye devam ettik.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 104.
    +2
    Bir Bine (Ejderha'nın Mağarası)

    Az daha yakalanıyorduk. Fazla yukarıda uçmam iyi olmuştu. Kuş sanmışlardı. Zaten Derya bizim 1-2 km arkamızdan seyrediyordu. Onları tehlikeye atamazdım fazla yakın olmalarını. Daha sonra önümde önümde Fatih belirdi. Hasgibtir. Yakalandık.

    Fatih-"Bu kuş türleri burada yaşamaz. Hiç biyoloji bilgin yok mu senin? Neyse fazla vaktim yok. Dünya ağacına gidiyoruz. Onlara da haber ver. Son savaşımız orada olacak. Salih de orada olacak. Ve bir ejderha da bizimle birlikte. O kaya benzeri parçaların ejderha yumurtası olduğunu biliyordum. En azından anlamıştım. Şimdi bunu git ve grubuna yetiştir." dedi ve yok oldu. Ne oldu daha yeni? Fatih bize yardım mı etmişti? Hemen tüm hızımla geri döndüm ve Derya'ya da geri dönmesi için işaret yaptım. O da benimle beraber geri döndü. Yolda grupla karşılaştık ve hemen yanlarına indik. Mustafa çok garip gözüküyordu ve gözleri mavi mavi yanıyordu. Aşağı iner inmez

    Bir Bine(R)-"Bulabildiniz mi?"

    Bir Bine(E)-"Bulduk. Hatta fazlasını da bulduk. Kardeşin benimle konuştu. Onların tarafında bir ejderha varmış ve Dünya ağacı denen bir yere gidiyorlarmış."

    Bir Bine(R)-"Onların tarafında ejderha mı varmış? Hani son ejderha sizinkilerdi?"

    Bir Bine(E)-"Bilmiyorum. Belki Ejderha Ateşi Birliği'nden bahsediyordur. Eğer gerçekten bir ejderha varsa taraflarında büyük bir sorun. Hemen yola çıkmalıyız."

    Reyna-"Evet hemen yola çıkmalıyız geç kalmadan."

    Kübra-"Biliyoruz Reyna sakin ol."

    Reyna-"Anlamıyorsunuz. Dünya ağacı çok önemli bir ağaç. Eğer o ağaç zarar görürse bütün dünya bedelini öder."

    Mustafa-"Sen Dünya Ağacı'nın bu kadar önemli olduğunu nereden biliyorsun?"

    Reyna-"Mitolojiden. Ejderhalarla tanıştığımdan beri aklımdan bütün mitolojiyi geçiriyordum. Orada dünya ağacı dünyayı bir arada tutan ağaç diye geçiyor. Eğer doğruysa ağaç zarar gördüğünde dünya parçalara ayrılabilir."

    Kübra-"Ben de polisliği zor meslek sanardım."

    Bir Bine(R)-"Aynen. Ne kadar çok mitoloji var şu şeyde. Güçlerim olmadan önce daha rahat bir hayatım vardı."

    Kübra-"Benim güçlerim yok ama sizinle aynı durumdayım. Haline şükret." dedi.

    Bir Bine(E)-" Hadi gidelim artık." demesiyle beraber sohbeti bıçak gibi böldüm. Artık nerede olduklarını biliyorduk dünya ağacı nerede bilmiyorduk.

    Reyna-"Tamam gidelim. Mustafa zaten takip ediyordu onları. Mustafa sayesinde Dünya Ağacı'nı bulabiliriz. O şekilde devam edeceğiz. Onlar bizi dünya ağacına zütürecek." Mustafa gülümsemeye başladı.

    Reyna-"Hem sana teşekkür falan etmiyorum. Yani işimize yarıyorsun diye... "

    Mustafa-"Tamam tamam. Anladım." dedi ve koklamaya devam etti. Biz de onu izlemeye devam ettik.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 105.
    +4
    Mustafa durdu ve

    Mustafa-"Sanırım durdular. Hedeflerine varmış olabilirler."

    Kübra-"Sanmıyorum. Yani adı Dünya Ağacı. Fazla büyük olması lazım değil mi?"

    Reyna-"Hayır değil. Fazla büyük bir ağaç olsa herkes o ağacı kesip mobilya falan yapardı. En merkezde ağaçlardan biri olması lazım. Ama görünüşü farklıdır muhtemelen."

    Mustafa-"Ağaç buraya yakın mıdır ki?"

    Kübra-"Muhtemelen yakındır. Babam eğer bunu çok önce planladıysa ağaca yakın yerde en az 2-3 günlük yürüme mesafesinde olan bir kasabayı tercih etmiştir."

    Mustafa-"Burada dinlenelim. Onlardan sadece 3 saat mesafede uzaktayız. Eğer vardılarsa sabah dinlenmiş bir biçimde savaşırız."

    Bir Bine(R)-"Mantıklı. Dinlenelim. Hatta erken kalkıp süpriz bir saldırı yaparak şekilde etkisiz hale getirebiliriz bile."

    Kübra-"Babandan bahsediyorsak etkisiz hale getirmek çok iyimser bir kelime."

    Reyna-"Herneyse. Hadi uyuyalım. Yarın çok işimiz var."

    Mustafa-"Ben nöbet tutarım. Zaten gerektiğinde günlerce uyumamaya alışığım."

    Reyna-"Tamamdır. Mustafa nöbet tutuyor diğer herkes uykuya."

    Derya-"Bende uyuyamam. Savaştan önce yapmam gereken bir şey var."

    Bir Bine(E)-"Neden herkes savaşmaya bu kadar hevesli? Konuşarak çözsek ve kimsenin başı belaya girmese?"

    Kübra-"Konuşarak çözülecek bir olay olsa Sri Lanka hala var olan bir ülke olurdu."

    Bir Bine(E)-"Peki Sri Lanka'yı yokedecek kadar güçlü birini nasıl yenmeyi planlıyorsunuz? Cidden hayalgücüm o kadar iyi değil benim."

    Reyna-"Cebinde parlayan şey ne senin?" Elimi cebime attım. Fanustu bu.

    Reyna-"ilk gördüğümde kıyafetin deseni falan zannettim."

    Bir Bine(E)-"Bu fanus dedelerimden itibaren bana kalan güçmüş. Onu kullanmak istemiyorum. Çünkü zamanında ejderhaların neslini tüketen bir yetenek bu." Reyna ilk kez ciddi bir şekilde konuşuyordu.

    Reyna-"Ataların her ne hata yaptıysa senin de düzeltebilme gibi bir şansın var. Bu yeteneğini bence kullanmalısın. Atalarından sana kalan, hatta babandan sana kalan son miras bu. Baban bunu kullanmanı isterdi." Dedikleri gerçekten çok etkileyiciydi. Reyna tanıdığın Reyna değildi sanki.

    Mustafa-"Bu bizim Reyna mı?"

    Reyna-"SEN KAPAT ÇENENi HAYVAN TAKLiDi YAPAN ÇOCUK." yüzü kızararak bir ağacın altına oturdu. Haklıydı. Yarın eğer savaş çıkacaksa her güce ihtiyacım vardı. Ti-an'nın gözlerine baktım. O da tamam der gibi başını salladı. Daha sonra Beyaz'a baktım. O da tamam deyince beni öldürmeye çalışan adamın yaptığı gibi yaptım ve fanusun gücünü içime çektim.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 106.
    0
    Rezervasyon devam panpa hızlı yaz
    ···
  7. 107.
    +4
    Gözlerimin önünde bu zamana kadar gelen atalarımın yaptığı şeyler geçiyordu. Ejderhaları kandırdırıp tuzağa düşürdüklerini gördüm, krallara suikast düzenlediklerini, ika Nea ve Kraliçe Fell'i gördüm. Fanusu Kraliçe Fell ona veriyordu. ika Nea fanusun içine kanını döktü ve birkaç sözcük mırıldadı. Daha sonra kan havalandı ve bu fanusun içinde parlayan halini aldı. Daha sonra olaylar döngüsü geldi geçti. Bütün atalarımın yaşadıkları savaşları, seviştikleri kadınları vs. hepsini görebiliyordum. Sıra babama geldi. Babamın yaşadıklarını gördüm. Annemi gördüm ve gözlerimin yaşardığını hissettim. Sanki bana bakıyordu ama babamın gözlerinden görebiliyordum. Babamın ölünce nasıl hissettiğini de gördüm. Benimle konuşmak istemesini ama konuşamamasını da gördüm. Daha sonra görmemem gereken bir şey gördüm. Babam beni izliyordu. Mağaraya girdiğimi gördü. Derya'dan kaçarken ki zamandı. Ağlayarak mağaraya girmiştim. Benim nerede olduğumu Derya'ya babam söylemişti. Ama kendini gizleyerek. Derya babam sayesinde mağarayı bulmuştu. ilerleyen zamanlarda Ejderha'nın ölmesinden 1 gün önce babam mağaraya girdi.

    Ejderha-"Sende kimsin? Kokun Bir bine ile neredeyse aynı. Ve Ejder Ateşi birliği ile."

    (E)B-"Oğlumun yanına çok sık gelmeye başladığını gördüm. Ve neden hala onlara zarar vermedin anlayamadım. Siz ejderhaları sadece kan isteyen yaratıklar diye bilirdim." dedi ve mağaranın içine girdi. Toprak zemine oturdu.

    Ejderha-"Hala yaşadığına göre öyle biri olmadığımızı biliyorsundur artık."

    (E)B-"Daha fazla şey biliyorum. Gözlerine bakarak 2 asırlık ömrün kaldığını biliyorum. Bir ejderha için fazla bir ömür değil."

    Ejderha-"Benden ne istiyorsun."

    (E)B-"Onlarla duygusal bağ kurduğunu biliyorum. Geldiğimden beridir kımıldamıyorsun. Yumurtaları arkanda sakladığı... " derken ejderha ağzında ateş biriktirmeye başladı. O kadar parlaktı ki babamın gözlerini kapattığını gördüm.

    (E)B-"Yumurtalarına dokunmayacağım. Oraya bunun için gelmedim. Zaten yumurtaların duygusal bağının birinin Derya'ya diğerinin Bir Bine'ye ait olduğunu biliyorum." Ejderha ateşi söndürdü.

    Ejderha-"Bu kadar şeyi biliyorsun. O zaman neden buradasın?"

    (E)B-"La-Ateh denen biri kendini tanrı ilan etti. Dünya için büyük bir tehdit olacak. Yumurtalarını erken vermen gerekebilir çocuklara."

    Ejderha-"Ben onları korurum."

    (E)B-"Koruyamazsın. Yakında senin yanına da geleceklerdir. Son ejderhanın planlarını bozmalarına izin vermez. Yakın zamanda Salih denen bir çocuk da Ejder Ateşi birliğinden ayrıldı. Seni bulacaklardır. Seni bulamadan önce ölmen lazım." dedi ve elini ejderhanın tenine değdirdi. Bir iğne batırdı. Küçücük bir iğneydi ama ejderhanın gözleri daha da siyahlaşmıştı ve acı çektiği her halinden belli oluyordu.

    (E)B-"Seninle farklı şartlarda tanışmak isterdim. Yumurtalarını korumak için taşlarla aynı renge boya. Yarın öleceksin. Vedalaşman için sana süre de verdim. Bir dahaki karşılaşmamız ölüler aleminde olacak." Ejderha ağlıyordu. Babam ise hiçbir şey hissetmeden geri döndü ve mağaradan çıktı. Daha sonra olanları falan gördüm ve gözlerimi açtım. Güç tekrar fanusa dönmüştü. Ağlıyordum.

    Derya-"Ne oldu?"

    Bir Bine(E)-"E E Ejderha'yı öldüren benim babammış."
    Tümünü Göster
    ···
  8. 108.
    0
    Rezerve
    ···
  9. 109.
    +3
    Derya yanıma geldi.

    Derya-"O değildir. Yanlışın va... "

    Bir Bine(E)-"GÖRDÜM. BABAMIN GÖZLERiNDEN GÖRDÜM. ELiNDEKi iĞNEYi EJDERHAYA BATIRDIĞINI GÖRDÜM." birden yerini ağlamaklı sesim aldı. "Bizi korumak için öldürmüş onu. Kendini öyle kandırmış. inanamıyorum. Babam öldürmüş."

    Bir Bine(R)-"Ejderha kim?"

    Derya-"Bize yumurtaları veren mağarada tanıştığımız bir ejderha. Babamız gibi severdik. Zaten öldüğünden sonraki gün Fatih ve Salih ile karşılaştık."

    Bir Bine(E)-"Ve babam öldürmüş onu da. Salih ve Fatih'in geleceğini biliyordu. Ejderha onları durdurabilirdi. Ama babam izin vermedi. Öldürdü onu."

    Derya-"Bir Bine. Sakin düşünmeye çalış. Belki de... "

    Bir Bine(E)-"Yalnız kalmak istiyorum." dedim ve bir ağacın altında oturup düşünmeye başladım. Fanusa baktım. Bana beladan başka bir şey getirmemişti. Atmak istiyordum ama içgüdüsel olarak atamıyordum. Sanki atarsam ölecekmişim gibi. Bunlar olmamalıydı. Böyle olmamalıydı. Elimdeki fanusa baktım. O sırada Reyna yanıma geldi.

    Bir Bine(E)-"Beni yalnız bırak demiştim."

    Reyna-"Bırakmak isterdim ama bırakamam. Sen fanusu kullandığın zaman hiç güçlenmedin. Fanusa geri döndü güç. Onu kabullenmezsen kullanamazsın."

    Bir Bine(E)-"Kullanmak isteyen kim söyler misin? Böyle lanetli bir gücü neden kullanayım?"

    Reyna-"Peki baban neden ejderhayı öldürdü?"

    Bir Bine(E)-"Nedeni onun da diğerleri gibi bir ejder avcı olması. Onların ölmesi gerektiğine inandı ve öldürdü."

    Reyna-"Bunun doğru olmadığını sen de biliyorsun. Seni korumak istediği için öldürdü. Eğer zevk için öldüren biri olsaydı sizinle vedalaşmasına izin vermezdi."

    Bir Bine(E)-"Söylediklerin doğru olabilir ama bu onun haklı olduğunu göstermez. Haklı olduğunu biliyorum ama o ölmemeliydi. O kadar bağlanmışken ona... "

    Reyna-"Baban senin için öldü. Senin için öldürdü. isterse Ejderha onu durdurabilirdi. Ama o da farkındaydı. Ölmesi gerektiğini biliyordu."

    Bir Bine(E)-"Ama giderken ağlıyordu ejderha."

    Reyna-"Veda etmek zordur çünkü. Ama edememek daha zor. Ben kardeşime veda bile edemedim. Ama Ejderha size veda edebildi. Bunun değerini bilmelisin. Eğer o sizi ölürken görseydi çok acı çekerdi."

    Bir Bine(E)-"Belki de haklısın. Ama ölmesi gerekmiyordu. Savaşabilirdik. Artık ne yapacağımı bilmiyorum."

    Reyna-"Bu gece düşün. Fanusun gücünü ve geçmişini kabullenirsen kullanabilirsin." dedi ve gitti. Ben de düşüncelere daldım.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 110.
    +2
    Derya

    Gerçekten bu olmuş olamazdı. Babası mı öldürmüştü Ejderha'yı. Gerçekten çökmüştüm artık. Duygularımın ne olduğunu bile bilmiyordum artık. Kızgın mıyım, üzgün müyüm bilmiyorum. Sadece boşluk.

    Ti-an-"Sence iyi olacak mı babam?"

    Derya-"Artık bilmiyorum Ti-an."

    Beyaz-"Anne. Duyguların karmaşık şimdi. Dinlenmelisin."

    Bir Bine(R)-"Bencede. Sakin olmanız lazım. Yarın daha büyük kayıplar verebiliriz sakin olmazsanız."

    Derya-"Sadece uyumak istiyorum." dedim ve ben de köşeme çekildim Yarından sonra yasımı tutacaktım. Şimdi yapmam gereken şey biraz daha çalışmam lazımdı yarın için.

    Derya-"Beyaz. Bana yardımcı olur musun? Benim birkaç tane daha şey öğrenmem lazım. Yarına işime yarayacak şeyler lazım."

    Beyaz-"Sana öğreteceğim tek şey uyuman anne. Uyuyup kendini toparlamalısın. Zaten yarın ikimiz erken kalkmamız lazım herkesden. Senin de yardımına ihtiyacım olacak."

    Derya-"Ne yardımı?"

    Beyaz-"Yarın öğreneceksin. Dla Shin" dedi ve bana doğru üfledi. Gözlerimi zar zor açık tutabiliyordum. Uyuyakaldım.
    ···
  11. 111.
    +2
    Bir Bine (Ejderha'nın Mağarası)

    Kararımı verdim. Bunca şeyin beni engellemesine izin vermeyecektim. Kendimi test etmem lazımdı. Ve fanusu da tabiki. Bana en iyi rakip Mustafa abi gibi duruyordu. Zaten biri tekerlekli sandalyede diğerleri ise güç bakımından fazla iyi değildi. Mustafa abinin yanına gittim.

    Bir Bine(E)-"Mustafa abi. Benimle dövüşür müsün?"

    Mustafa-"Neden böyle bir şey yapayım?"

    Bir Bine(E)-"Çünkü burada tek güçlü kişi sensin. Yeteneklerimi test etmem lazım."

    Mustafa-"Test etmek istiyorsan benimle dövüşmeni tavsiye etmem. Seninle tek bir şartla dövüşürüm. Gerçekten öldürmek istercesine dövüşürsen. Çünkü ben öyle yapacağım. Ve ejderhanı da kullan. Bir Bine." diye bağırdı arkadaşına.

    Bir Bine(R)-"Ne oldu?"

    Mustafa-"Benim yapacağım hamlelere bak ve onun zihnine aktar."

    Bir Bine(R)-"iki yeteneği beraber en fazla 3 saat kullanabilirim. O kadar sürer mi?"

    Mustafa-"Fazla sürmez." Ne yani beni o kadar kolay yenebileceğini mi düşünüyordu?

    Bir Bine(E)-"Bir Bine abi yardım etmene gerek yok." dedim. "Ne yani sana dokunamayacağımı falan mı düşünüyorsun?"

    Mustafa-"Hayır. Sadece aramızdaki farkları görebiliyorum. Ve fanusunu da kullan. Beyaz. Eğer ölüme yakın olursa onu iyileştirebilir misin?"

    Beyaz-"Evet ama ölme ihtimali de var."

    Mustafa-"Tamam o zaman. Ölürsen sorumluluk bana ait değil." Daha sonra ulumaya başladı.

    Mustafa-"Ben hazırım. Başlayalım." dedi ve gözleri mavi mavi yanmaya başladı.
    ···
    1. 1.
      0
      Çıldırıyorum süper Warcraft kadar sardı AMK kitabını falan çıkar bunun
      ···
  12. 112.
    +1
    Hemen ona doğru koştum ve yumruk salladım. Yumruğumdan hemen sıyrıldı. Birden boğazımı keseceğini gördüm ve geri çekildim. Bir Bine abi bana bakıyordu. Bir gözü sarı, bir gözü de kırmızı yanıyordu.

    Bir Bine(E)-"Yardım etmemeni istemiştim."

    Mustafa-"Başka yere odaklanma." dedi ve karnımdan vurdu. Çok fazla acımıştı.

    Mustafa-"La-Ateh seni beklemeyecek. Belki de direk öldürecek. Hem beni daha yenemezken Bir Bine'yi yenmen mümkün değil. La-Ateh'i nasıl yeneceksin peki?"

    Bir Bine(E)-"Bir Bine abi senden güçlü mü?" dediğim anda tekrar karnıma vuracağını gördüm ve Ti-an'nın üzerine sıçardım. Ti-an da ani tepki ile güvenli bir mesafeye uçtu.

    Mustafa-"Senin vurduğun yumruğun gücü önemli değil. Önemli olan nasıl vurduğun. Bir Bine beni çoktan yendi bile. Ama sen hala anlamadın."

    Bir Bine(E)-"Nasıl yan... " derken etrafımı yarasalar sardı. Toplu bir yarasa grubu aynı anda bana vurdu ve Ti-an'nın üzerinden düştüm. Tam yere düşecekken Mustafa abi beni boğazımdan tuttu. Boynum bir an kırıldı sandım. O şiddetle düşerken beni tutması fazla tehlikeliydi ve yaptı da. Nefes almam zorlaştı. Ama beni bırakmıyordu.

    Kübra-"Mustafa ne yapıyorsun?"

    Bir Bine(R)-"O işini bilir. Sen karışmamaya çalış." diye uyardı. Kübra da sessizce izlemeye devam etti. O anki can havliyle tekme attım ve tekmem işe yaramış olacak ki bayağı uzağa uçtu. Birkaç ağaç bile yıkıldı. Sonunda tam rahatlamışken kurtların üzerime atlayacağını ve şahdamarımı hedef aldıklarını gördüm. Ani anda eğildim ve saldırılarından kaçtım.

    Bir Bine(E)-"Bu biraz fazla değil mi?" diye bağırdım.

    Mustafa-"Seni uyardım. Öldüresiye dövüşeceğiz diye." dedi ağzından kan süzülürken. Tek kolu yok ama benim 2 katım dövüşüyordu. Bir anda üzerime doğru koştu ve Ti-an son anda onu kolundan yakaladı. Havaya doğru fırlarttı ve yanına uçtu. Havadayken kafasıyla Mustafa abiye vurdu. Yere sertçe çakıldı.

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Ne yap... "

    Mustafa-"En azından Ti-an olay... ah. Anladı. Ama sen hala anlayamadın. Tek vuruşta ölmek istemiyorsan benimle tüm gücünle savaş. La-Ateh sana acımayacak. Salih de."

    Bir Bine(R)-"Ve Fatih de." diye ekledi. Mustafa abi biraz hüzünlendi. Tam o anda Ti-an kuyruğu ile Mustafa abinin boynuna doladı ve yerden yere vurmaya başladı. Ben Ti-an'a durması gerektiğini söyleyecekken bir kurt boğazımı ısırdı. Odaklanmadığım için görememiştim geleceğini bu sefer. Elimi boynuma attığımda boynum kanıyordu. Ve sonra ani anda Beyaz yanıma uçtu ve Ti-an Mustafa abiyi bırakıp yanıma koştu. Ve sonrası karanlık.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 113.
    0
    Allah Allah işe bak yav
    ···
  14. 114.
    +3
    Gözlerimi açtığımda sanki dayak yemiş gibiydim. Canım yanıyordu. Boğazım ağrıyordu. Hatırladım. Kurt boğazıma atlamıştı. Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum. Kafamı çevirmek istedim ama boynum izin vermiyordu. Derya ve Beyaz yanımda yürüyorlardı. Ben de Ti-an'nın sırtındaydım. Derya beni görünce hemen heyecanlandı.

    Derya-"iyi misin? Haberim olsa bu kavgaya izin vermezdim." Ben iyiyim demek istedim ama boğazım konuşurken fena bir biçimde ağrımaya başladı.

    Mustafa-"Beyaz seni hemen tedavi etmeseydi ölebilirdin." Küfür etmek istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Neden bu kadar ciddiye aldı ki?

    Reyna-"Savaşta neden fanusu kullanmadın?" Fanus. Tabi ya. Aklımdan çıkmış. Savaşa o kadar odaklandım ki fanusu kullanmak aklıma gelmedi. Üstelik Bir Bine abinin yardım etmesine rağmen yenememiştim. Resmen süpriz saldırıya düşmüştüm. Daha sonra aklıma bir fikir geldi. Bu fanus fiziksel gelişimleri aktarıyordu bana. Belki tedavi de edebilirdi. Fanusu tuttum ve gücü içime çekmeyi denedim. Çektiğim zaman bu sefer kabullendim ama yine de işe yaramadı. Sanki vücuduma girmek istemiyormuş gibiydi. Hah. Güzel. Bir de trip yiyorduk. Tahminimce. Hay ben böyle işin içine...

    Bir Bine(R)-"Kaç saatlik yolumuz var?"

    Mustafa-"Çok yaklaştık. Ama savaşamayız. Bir kişi ekgibken olmaz." Ben iyiyim demek istedim ama boğazım izin vermedi. Sonra aklıma başka bir fikir geldi. Bir sözcük vardı. Onu kullandıktan sonra iyileşmiştim siyah bir ateş ile. Tekrar deneyebilirdim.

    Bir Bine(E)-"Raish nu ıng" dediğim anda derya endişeli bir bakış attı ve gözlerimin önünden yokoldu. Yine bomboşdu. 5 duyum kapanmıştı. Bu sefer bir şeyler seçebiliyordum. Karşımda kocaman kocaman dağlar vardı. Ama simsiyahtı zar zor seçiyordum. "Bizi kurtar... " Daha sonra gözlerim açıldı. Ne oldu? Fanus erkenden o karanlığı emmeseydi iyi olabilirdi. Boğazımda sıcacık bir duygu hissettim. Sanki çorba içiyormuşum gibi. Ama yakmıyordu. Boğazımda dolaşıyordu. Sonunda o his gitti. Ti-an'nın sessiz olması gözlerimden kaçmamıştı. Uyanır uyanmaz eli ayağı birbirine dolaşırdı ama bu sefer sessiz kalmıştı. Hemen arkama döndüm ve

    Bir Bine(E)-"NEDEN BENi ÖLDÜRMEYE ÇALIŞTIN?" diye bağırdım. Kimse beklemiyordu böyle bir tepki vermemi. Mustafa gülmeye başladı.

    Mustafa-"Daha yeni iyileştin ve ilk sorun bu mu? Ejderhana sor. Nedenini o çoktan anladı."

    Bir Bine(E)-"Ti-an, Mustafa ne demek istiyor?" dedim ve beni sırtından attı. Bana kızgın bir bakış attıktan sonra yoluna devam etti. içim parçalanmıştı. Neden bana öyle bakmıştı ki? Derya'ya sorar gözlerle baktım. O da bilmiyorum işareti yaptı. ilk kez Ti-an bana böyle davranmıştı. Bakışı gerçekten içimi acıtmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 115.
    0
    Rezervasyon pnp
    ···
  16. 116.
    +2
    Ti-an'nın yanına gitmedim ilk baş. Sinirliyse biraz düşünsün toparlanır dedim. 2 saat sonra yanına gittim ve

    Bir Bine(E)-"Ta-ar neler oluyor?" dedim. Genellikle kızdığım zamanlar Ta-ar yani evladım derim. O ise bana döndü ve

    Ti-an-"Sen bencilsin." dedi. Yoluna devam etti. Çok sinirlendim ve bir ağaca yumruk attım. Elim ağacı deldi geçti. Normalde gelişmişim diye sevinip Ti-an'a söylerdim ama bu sefer öyle olmadı. Ne sevinebildim, ne de Ti-an'nın yanına gidebildim. Neden böyle olmak zorundaydı ki? Orada ölmek üzereyken bile bu kadar acı çekmedim. Bana soğuk davranması hoşuma gitmiyordu. 2 saat sonra dinlenmeye karar verdik. Hava da kararmıştı. Reyna Beyaz'ın yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Beyaz'ın gözleri faltaşı gibi açıldı. Hemen Kübra'nın yanına gitti ve ona meditasyon teknikleri gösterdi Nedeni benim için önemli değildi. Aklımda tek Ti-an vardı. Ti-an yanına gideceğimi düşündüğünden dolayı yukarı uçmuştu. Benimle konuşmak istemiyordu. Umurumda bile değildi. Bu gece aramızdaki mesele çözülecekti. Derya'nın yanına gittim.

    Bir Bine(E)-"Derya. Beni uçurabilir misin?"

    Derya-"Uçurabilir misin derken?"

    Bir Bine(E)-"Beyaz anlatmıştı. Sen havayı kontrol etme eğitiminde kendini uçuruyordun. Beni Ti-an'nın yanına uçurabilir misin?"

    Derya-"Tamam ama 2 dakika tutabiliyorum sadece. Yine hastanelik olmayasın? Eğer ki tutamayacağımı düşünürsem seni aşağıya indiririm."

    Bir Bine(E)-"Tamam." dedi ve odaklanmaya başladı. Hava akımını hissedebiliyordum. Ayağım yerden kesildi ve havalandım. Kendim kontrol edemiyordum uçacağım noktayı. Derya beni Ti-an'nın yanına uçurdu ve

    Bir Bine(E)-"Ti-an. Seninle konuşmam lazım." Ti-an korkarak arkasını döndü.

    Ti-an-"U u uçuyorsun." dedi. Şaşırmıştı.

    Bir Bine(E)-"Eğer bana o şekilde davranacaksan nedenini sormak için uçmasını bile öğrenirim. Bana böyle davranman canımı yakıyor." dedim. Fazla açık sözlü bir cümle olmuştu. Daha sonra Ti-an yine sinirli bir bakış attı ama bu sefer içinde biraz nazlı bir bakış da vardı.

    Ti-an-"Konuşmak istemiyorum." dedi ve uçup tam gidecekken kuyruğunu tuttum. Onunla beraber uçunca Derya'nın rüzgar kontrolü bozuldu ve Ti-an'nın kuyruğunda asılı kaldım.

    Ti-an-"Baba beni rahat bırak."

    Bir Bine(E)-"Hayır bırakmayacağım. Bana nedenini söyleyene kadar olmaz."

    Ti-an-"Söylemeyeceğim." dedi ve hızlıca sağa sola uçmaya başladı. Zar zor tutuyordum kuyruğunu. Bu sefer kesin öldüm. 20 bin ejderha gelip Ktum atsa da dirilmezdim artık. Eğer kuyruğunu bırakırsam duyacağım şey "Ti-an wins. Flawless Victory. Fatality."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      kitap ayracı*
      ···
  17. 117.
    +2
    Bir Bine(E)-"Ti-an uçamıyorum. düşersem ölürüm." deyince durdu. Kuyruğunu kaldırdı kafasına doğru. Ağırlık yokmuş gibi hissediyordu herhalde kuyruğunda. Beni sırtına attı.

    Ti-an-"O zaman nasıl uçuyordun?"

    Bir Bine(E)-"Derya yardım etti. Rüzgar kontrolüyle."

    Ti-an-"Haa. O zaman şimdi aşağı iniyoruz... "

    Bir Bine(E)-"Hayır inmiyoruz. Nedenini bana anlatana kadar inmek yok."

    Ti-an-"Neden o dövüşü ciddiye almadın? Orada ölebilirdin. Ölseydin bizim üzülmemiz umrunda olmayacaktı. Biliyordum. Aynısını Serdar denen çocukta da yaptın. Onun kolunu kopardığımda bana kızdın. Oysaki seni korumaya çalışıyordum. Neden seni koruduğumda bana kızıyorsun ki?" Vücudumdaki bütün enerji bir anda gitmiş gibi Ti-an'nın sırtına yattım.

    Bir Bine(E)-"Bende kendimi bunu soruyorum. Neden Mustafa'yı öldürmek istemedim? Neden senin de onu öldürmeni istemedim? Bunun nedeni Mustafa'yı arkadaş gibi görmemdi. Onunla sadece antreman yapmak istemiştim. Öldürmek değil. O ise bana her şeyiyle saldırdı. Ben ise fanusu bile kullanmadım. Senden özür dilerim. Belki de haklıydın. Hala savaşa hazır değildim." Aşağıdan Mustafa abi bağırdı:

    Mustafa-"Hiçbirimiz hazır değiliz. Sadece yapmamız gerekeni yapıyorduk. Senin de yapman gereken karşında duran kişiye acımak değil avlamak olsun."

    Reyna-"Tam bir hayvanın söyleyeceği söz. insanlarda vicdan var. Sen anlamazsın." diye laf soktu oradan Reyna. Reyna birden bembeyaz oldu ve ağzından şu kelimeler döküldü.

    Reyna-"Vardılar. Acele etmeliyiz."

    Mustafa-"Durduklarını hissedebiliyorum. Eğer vardılarsa ağaca zarar verebilirler. Acele etmeliyiz." dedi ve hızlıca koşmaya başladı. Arkasından hemen var gücümüzle koşmaya (Tekerlekli sandalyeyeyle ilerlemeye) başladık.
    ···
  18. 118.
    +2
    La-Ateh

    Takip ediliyorduk. Biliyordum. Hem de başından beri. Aramızdaki mesafeyi gitgide kapatıyorlardı. Artık önemli değil. Sonunda ulaşmıştım. Karşımda duruyordu. Dünya Ağacı. Hiçbir ağaca benzemiyordu. Ve her ağaca benziyordu. Sadece bakmasını bilen kişi onun bir Dünya Ağacı olduğunu anlayabilirdi.

    Fatih-"Ağaç bu mu?"

    Salih-"Hangisi? Hepsi aynı gözüküyor." Fatih'i seçmekte doğru kararı vermiştim. O da görüyordu. Tek yapmam gereken dünya ağacına dokunmak. Daha sonra bana yapmam gerekeni söyleyecekti. Tam dokunacakken ağaç konuşmaya başladı.

    Dünya-"La-Ateh, Fatih, Salih. Buraya neden geldiğinizi biliyoruz. Hepinizin içinden geçenleri okuduk. Hepinizin yaşadıklarını gördük ve yaşamanıza izin verdik. Ama yaşayacaklarınız daha bitmedi. izleyici geliyor. Çok yakın. Onunla savaşamazsanız. O da sizinle savaşamaz. Fatih gibi tanrının kanından içen 2 kişi daha geliyor. La-Ateh'in kanını taşıyan bir kız ve 2 tane de ejderha ile duygusal bağ kurmuş çocuk. Ve onların ejderhaları. izleyici sizi izleyecek ve savaşın sonucuna karar verecek." Hışımla Salih'e döndüm.

    Salih-"Salih. BU NE DEMEK OLUYOR? 2 TANE EJDERHA VAR. HANi SON EJDERHA ÖLMÜŞTÜ?"

    Salih-"Yemin ederim ölmüştü. Cesedini kendim yaktım."

    La-Ateh-"Yumurtalarını kontrol etmedin mi?"

    Salih-"Başka bir ejderha ile duygusal bağ kurmadan yumurtlayamazlar. insanla nasıl duygusal bağ kurdular ki?"

    La-Ateh-"Eğer ki geri çekilmek zorunda kalırsak ejderhalar yüzünden o zaman kendini savaş alanında ağacı besleyen kandan biri olmak için dua et. Yoksa ellerimde eziyet çeke çeke öldürürüm seni." Salih bembeyaz olmuştu.

    La-Ateh-"Fatih. Tanrının suyuna sahip olan 2 kişiyi sen alacaksın. Özelliklerini biliyor musun?"

    Fatih-"Biri hayvanların özelliklerini kullanabiliyor diğeri ise zihin okuyabiliyor ve gelecekte yapabileceğin hamleleri tahmin edebiliyor." Zihin okuma ve hamleleri tahmin eden kişi sıkıntı olacak bize.

    La-Ateh-"Sadece hamle tahmin edeni durdursan bile yeter. Bana bakmasına izin verme."

    Fatih-"Nasıl isterseniz." Ağaca dokunamıyordum. Tam yanımda fakat ağaca dokunamıyorum. Onları beklemekten başka çarem yok. Ve izleyiciyi de. Eğer onların kazandığını söylerse direk öldürürüm izleyiciyi olur biter. Belli bir süre sonra karşımda bir grup belirdi. En önde tek kollu, tırnakları uzun tam bir hayvan gibi bir adam vardı. Gözleri mavi mavi yanıyordu. ilk tanrı kanı içen o olmalıydı. ikinci ise arkasından tekerlekli sandalye ile bir adam geldi. Onların da arkasında Beyaz bir ejderha ve ejderhanın üzerinde Kübra vardı. Yanında ise tanımadığım bir kız. Onun yanında ise siyah ejderha vardı. Gözleri gece kadar karanlıktı. Ve onun yanında da bir çocuk vardı. Ejderha sahiplerinin yaşı küçüktü. Bu bizim için avantajdı. En arkasında Reyna'yı gördüm.

    La-Ateh-"Yoksa sen... "

    Reyna-"Evet. izleyici benim."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Skshsjd
      ···
  19. 119.
    +2
    Bir Bine (Ejderha'nın Mağarası)

    izleyici mi? Önemli bir şey olsa gerek ki oradaki 3 amele şaşırdı. Ortada 50'li yaşlarda bir adam vardı. Muhtemelen La-Ateh oydu.

    Kübra-"izleyici mi? Reyna?"

    Reyna-"Ben Reyna değilim. Sadece sizi izlemekle görevlendirildim. Büyük Bir Bine ve Mustafa. Başından beri Melike bendim. Bu özellikleri kazanmak kaderinizde vardı ama bir şekilde değişiyordu. Ben de arkadaşınızmış gibi yanınıza gelip sizi tanrının kanına yönlendirdim. Kübra. Başından beri Reyna diye biri yoktu. Selim her zaman tek başına yaşayıp büyüyen biriydi. Ama bir süre kardeşim olması güzel bir şeydi. Derya ve küçük Bir Bine. Melisa da başından beri bendim. Bir Bine'yi mağaraya yönlendirmek için gereken tek şey o mağaranın dünyayı yok etmesine inanmasıydı. Ondan sonra senden ayrılmış gibi yapıp kalbini kırdım. Özür dilerim. Bu savaşta kazanana ben karar vereceğim." dedi ve derisi dökülmeye başladı. içinden küçücük bir kız çıktı.

    Bir Bine(E)-"Ben bu küçük kızdan mı boynuzu yedim yani?"

    Mustafa-"Yol boyunca da benimle dalga geçti. Ama içinden çıkan küçücük kız." izleyici gülmeye başladı.

    izleyici-"Bu kadar gerçeği öğrendikten sonra bile hala dalga geçebiliyorsunuz."

    La-Ateh-"Bu kadar boş sohbet yeter. Size bir teklifim var. Bana katılırsanız dünyayı beraber yönetiriz. Kabul etmezseniz ölürsünüz. Kararınız nedir?"

    Bir Bine(E)-"Kabul ediyorum." Herkes bana bakmaya başladı. (inci sözlük için özel) "Anan zaa gandırdım zaa XD" (inci sözlük özel bitti)

    Mustafa-"Valla bu sizden olsun. Çok güçsüz oluyoruz bu varken."

    La-Ateh-"YETER. ÖLMEYE KARAR VERDiNiZ." La-Ateh tam atılacakken izleyici önüne geçti ve tek parmağıyla koskoca La-Ateh'i durdurdu.

    izleyici-"Dünya ağacının yanında dövüşmenize izin veremem." Elini şaplatmasıyla kendimizi bir arenada bulduk. Çok eski bir arenaydı. Hatta arenada izleme bölümü bile vardı. Orada babamı, annemi ve arenanın arkasında yukarıdan izleyen ejderha'yı gördüm. Gözlerim yaşardı. Tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Oradan biri "Bir tane Bir Bine öldürürsün karşına 2 tane çıkar La-Ateh hahahaha" dedi ve güldü.

    Bir Bine(E)-"Biz neredeyiz?"

    izleyici-"Araftayız. Hem ruhların hem de bedenlerin girebildiği tek yerde. Buradan dünya zarar görmeyecek."

    Bir Bine(E)-"Baba. Şunu bilmeni istiyorum. Seni affediyorum. Ve anne. Sana veda edememiştim. Seni seviyorum. Ve bak. Kendime iyi baktım. Derslerle aram pek yok ama... "

    izleyici-"Kazanınca konuşursunuz." Bir Bine gözleri sarı yanan kıza gülümsüyordu. Kızın yanında da gözleri yeşil yanan bir adam oturuyordu. La-Ateh'e laf atan adaşımın yanında da kılıcı kınında bir çocuk oturuyordu. Bir de VIP köşesi gibi bir yer vardı. Orada 2 tane sanki aurası parlayan adamlar, bir tane de altın kürklü bir aslan oturuyordu. Boyu bayağı büyüktü. Neredeyse Ti-an'nın boyundaydı.

    La-Ateh-"izleyici. Buraya Ti-an'ı çağırmanı istiyorum." Ti-an? Düşündüğüm Ti-An mı bu?

    izleyici-"Onu çağıracağım ama minyatür halinde. Sahaya sığmaz yoksa. Ama özellikleri aynı olacak. Ağırlığı falan da değişmeyecek. Normal insan boyunun 10 katı boyu olacak. Kabul ediyor musun?"

    La-Ateh-"Tamam. Kabul ediyorum."

    Bir Bine(E)-"Ti-an derken? Yoksa... " Ejderha'ya döndüm. Bana baktı ve gülümsedi. Halledersin der gibiydi. Oradaki kürkü altın sarısı olan kurt kalktı ve

    Haylaus-"Mustafa. Bana verdiğin söz bu maçtan sonra belli olacak."

    Bir Bine(E)-"Haylaus sen misin yani?"

    Haylaus-"Benimle konuşmana dikkat et insanoğlu. Benimle herhangi bir iletişim kurma." Mustafa abi kulağıma doğru eğildi ve

    Mustafa-"Haylaus insanlardan nefret eder. Kolumu alan kişi de Haylaus'tur. Kurtlar her ay 1 kere dağa çıkıp ulur. Ama beni yanına almazlardı. Bir sefer ısrar ettiler gelmem için. Haylaus'un beni seveceğini düşünüyorlardı. Ama yanıldılar. Haylaus karşıma çıktı ve sürüyü kirlettiğimi söyledi. Sürümü yokedecekti. Ben ise sürümün önüne siper oldum ve kolumu kaybettim. Onunla bir anlaşma yaptım. Eğer izleyiciyi bulursam ve dediği şeyi yaparsam artık ben de sürünün gerçekten bir parçası olabilecektim." Demek kolu bu yüzden yoktu.

    izleyici-"Ti-an da geldi."

    Ti-an(B)-"2 tane ejder yavrusu mu? Nasıl ejderhalar hala yaşar?"
    Tümünü Göster
    ···
  20. 120.
    0
    Hızlı hızlı la
    ···