kızın memelerini avuçlarken götümü siktiler

lise 3 teydim. son sınıf olduğu için rahattık. kızlı erkekli her gün dışarıdaydık. beraber biraz alkol de alıyorduk. benden hoşlanan bir kız vardı yaren. ben ona hep centilmen davranmışımdır. kitap taşıma olsun kelimelerimle egosunu tatmin etme olsun...

diğerleri sağlam bir mekan bulmuşlar yaşı sorun etmeyen bir yer oraya gidelim dediler ancak bugün benden bu kadar dedim. yaren de dedi bende gelemem dedi. yarenle birlikte eve gittik. annelerimiz, babalarımız tanıyor ben onlara gidip otururum kek, börek yerim o gelir gider filan çok sıkı fıkıyız.

o gün yaren nisan aylarındayız daracık kot pantolon ve göğüs uçlarını belli eden askılı tişört giymişti.

sıradan bir konuyu çok heyecanlı anlatıp sürekli hopluyordu avucu dolduran portakal gibi memeleri hopluyor uçları daha da belli oluyordu o süt gibi memeleri avucu tüm sıcaklığıyla doldururdu.

eve girmiştik. kızın yanında çok rahattım. beyaz bilek çoraplar vardı ayağımda annem pazardan alıyordu. ucu yırtıktı amk onu hemen alta sakladım yarenin yanına oturdum. sonra ayağa kalktı ve benim sürekli bu kız kitaplığımı karıştırırdı yine boş boş kitaplığı kurcalıyordu. arkası dönüktü bana.

o sırada onun kıvrımlı vücudunu daha yakından izleme fırsatı bulmuştum. yus yuvarlak kalçaları kottan taşacak gibiydi. ayakları çıplaktı. siyah ojeli incecik ayak parmakları halının üstündeydi. yukarlara tekrardan baktığım da şekilli sütun gibi bacakları kusursuzdu. aklıma onun lise kıyafetliriyle olan görüntüsü gelmişti.

kısacık siyah mini etek giyerdi ve hoplaya hoplaya giderdi her yana o etek daha da kıvrılırdı ve züt yanakları bile gözükürdü ara sıra. bacakları süt gibi parlaktı. tişörtü dar olup memeleri taşacak gibi dururdu. ve onu kızdırdığımızda horoz gibi diklenirdi ve göğüslerini ağzımıza sokacaktı nerdeyse...

düz siyah saçları, süt kahverengi gözleri, beyaz teni, incecik teni ve alınmış biçimli kaşları ve fındık burnu bilhassa portakal gibi memeleri kottan taşacak yuvarlak kalçaları vardı. nefisti ama annesi de oldukça alımlı güzel bir bayandı babasıda yakışıklıydı çocukları da elbette güzel bir şey oluyordu.

manken fiziği yoktu kusursuz vücudu yoktu yani kalçaları büyüktü yüzü de minyondu yani tezgaha dayayıp gibmelik bir tip.

annem ve babam kısa olmasına rağmen 1.82 boyum, siyah saçlarım ve beyaz tenimle sıradan bir tiptim. ama dişlerim oldukça beyazdır bunu birçok kişi söyledi. birde ellerim çok zariftir birçok kız böyle demişti.

stephen king romanlarından bir tane alıp yanıma tekrar oturdu. kitabın kapağını inceliyordu korkunç bir kapağı vardı çünkü.

bacakları dizime değiyordu bende kapağa bakmaya çalışıyormuşcasına parmak uçlarımla bacaklarının üst kısmını okşuyordum. elimin dışını da kullanmaya başladım.

yaren hala incelemeye devam ediyordu. kapakla ilgili yorum yaparken çaktırmadan parmak uçlarımı geniş tazecik kalçalarında gezdiriyordum. o kadar hafif okşuyordum ki fark etmesi olanaksızdı. birde konuşarak dikkatini dağıtıyordum.

kitabı incelemeyi bırakmıştı. coğrafya öğretmeni gibi basit bir konuyu konuşurken bile kız yerinde duramıyor üflüyor koltukta hopluyor filan. az kalsın nescafe içtiğimiz kupayı düşürecekti. velhasıl kelam çok heyecanlı kıpır kıpır bir kızdı.

göğüsleri çok büyük değildi ama rahatlıkla yoğurabilir avuca alınıp kerpeten gibi sıkıştabilirsin. göğüslerine baktığımı ufaktan fark etmiş gibiydi kahvesinden koca bir yudum alıp beni süzüyordu.

uzun siyah kirpikleri ve kahve gözleri nemlenip benle sürekli sohbet etmek istiyordu. konuşurken kekeledim ve yaren karşımda öyle bir gülmüştü ki dalga amaçlı değil "çok tatlı oldun böyle tekrar bir kekeler misin?" gibi bir kahkahaydı.