+6
vapura bindim oturacak yer arıyodum. en köşedeki cam kenarı en sevdiğim yer oraya yöneldim kevaşenenin biri orayı kapmış ben de karşısına oturayım bari dedim. lan kız ayakarını bacak bacak üstüne, bacaklarını kırmadan atmış. yani bacakları dizlerden kırmadan yere parelel uzatmış bide üst üste atmış. bana ayakarımı oturacak yerden sarkıtacak pay bırakmamış resmen.. oturmadan ayakta buna tip tip baktım oda bana gözleri benden hiç ayırmadan aynen bakıyo bi yandan da ağzındaki sakızla geviş getiriyo. kollarıda göğsüne almış bir yandan. bir şey desem anında karşılık verecek beni alt etmeye çalışcak. egosunun kibirinin tavan olduğu her halinden belli. laflarımla gibsem bile altta kaldığını anlayınca beni murdar etmek için birden "imdaaat çantamı çalmaya çalışıyo" diye bağıracak kadar iftira atıp zavallaşıcak kadar da hakir.
ben mütavazi bi şekilde bacaklarına dokunmamaya dikkat edecek şekilde karşısına geçtim oturdum. bacaklarımı öyle toplamışım ki iki büklüm oturuyom ha. bu arada üstüne başına değinmeden edemeyeceğim;
dar bi kotu dizlerine kadar varan botun içine sokmuş. botun 10 cm topuğu var. üstünde deri mont deri montun altında puşi ve sıfatında dev gibi kalite bi gözlük...
neyse devam ediyorum. ben büyüklük bende kalsın alcak gönüllü mütavazi olim diye böyle ikibüklüm gibi oturunca bu huur beni ezik sandı bana acımsar acımsar bakıyo arada. zevk aldığı her halinden belli derken bunun telefonu çaldı. konuşmaları duysanız biraz önceki hali hiç dersiniz.
"ben kolay kolay kendime laf ettirtmem biliyorsun"
"bana kimse yüksek sesle konuşamaz"
"ben onu ayağıma tıpış tıpış getirtmesini bilirim" "akşam tiyatro var oraya gidecem"
carttı curttu derken lan ben artık bu egoist huur çocuğuna birşeyler yapmazsam akşam ayna karşısına nasıl geçerim dedim. telefonu ve kulaklığı cebimden çıkarttım kulağıma taktım ve bu telefonda kendini beğenmiş konuşmalarına devam ettiği sırada bunun yüzüne bakarak "lan sen kimsin manyak huur çocuğu" diye bağırdım. bunun birden şaftı kaydı telefonu eliyle kapattı ayağa kalkıp "ne dediğini sanıyorsun sen diye" bağırdı. ben hiç istifimi bozmadan "olum beni oraya getirttirtme bak" dedikten sonra kulaklığı kulağımdan çıkarıp pardon bağyan bişe mi var dedim. bana mı dedin biraz önce sen dedi "yuuoooo" dedim. var ya öyle afalladı ki yanlış çıkış yapınca kısa süreli özgüven kaybı yaşadı diyecek laf edecek cesaret bulamadı. oturdu telefonu kapatıp kaşlarını çatmış kolları göğsüne almış camdan dışarı bakmaya başladı ben de pis pis sırıtarak buna bakmaya başladım. huur kalktı açık alana çıktı.
