-
26.
+5okuyan varsa devam edicem
-
27.
+11Vasopressin ve Oxytocin:
Aşık olan kişinin beyninde dopaminin yanı sıra vasopressin ve oxytocin hormonuda önemli rol oynamaktadır. Hayvanlarla yapılan araştırmada, Vasopressin hormonunun, erkek fareleri dişi farelere bağlamada etkili rol oynadığı bulunmuştur. -
28.
+7Oxytocin hormonu:
Oxytocin hormonu korkuyu ve stresi azaltarak diğer insanlarla ilişki kurmayı kolaylaştırır. Bu hormon, bebek emziren bayanlarda oldukca fazla salgılanarak çocukla anne arasında yakınlaşmayı sağlar. Orgazm sırasında, karşı cinsle tensel ve göz temasında oksitosin hormonu oldukca fazla sagılanır. Oxytocin hormonu na aynı zamanda Eşe bağlılık hormonu da denmektedir.
Sonuç
Dopamin, vasopressin ve oxytocin aşkın kimyasını belirleyen en önemli hormonlardır. Bu hormonların vücuttaki yapısı ve miktarı, aşkın şiddetini belirliyor. -
-
1.
0bu hormanları aleyhimize nasıl kullanırız?
-
1.
-
29.
+6(Üçlü Aşk Kuramı) ilişki türleri:
Robert sternbergin üç bileşenli bir aşk teorisi: duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık. bağlılığı aynı zamanda karar verme taahhüdü olarak da değerlendiriyor. yani bir kişiyle ilişkiye başlamaya karar verip vermeme sorunsalı. strenberg'e göre bu üç bileşen olmadığı zaman, sevgi de olmuyor. "mükemmel aşk" denen şey işte tam da bu üç bileşenin aynı anda olması. -
30.
+8duygusal yakınlıktan kastı, biriyle aramızdaki yakınlık duygusu. onunla sırlarımızı paylaşabilmemiz, aramızda duygusal bir bağ kurabilmemiz, dünyadaki diğer insanlardan farklı bir samimiyet ve yakınlık hissedebilmemiz duygusal yakınlık.
-
31.
+8ikincisi tutku. evet, bu bildiğimiz tutku, hani fiziksel olarak birine karşı hissettiklerimiz, cinsel çekim. sternberg, tutku olmadan aşkın olamayacağını savunuyor.
üçüncü unsur bağlılık ise, yaşanılan ilişkinin bir aşk ilişkisi olduğuna karar verme, ilişkiyi etiketlendirme isteği. devamlılık arz edeceğini belirtme arzusu. bizim "sevgili olmak" dediğimiz aslında. bu tür bir karar, taahhüt isteği, geleceğe dair süreklilik belirtisi yoksa aşk sayılmıyor yine o'na göre. -
32.
+12okuyan bir allah kulu var mı amk
-
33.
+11duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık için farklı permütasyonlar yaratmış. biri olmadığında ne oluyor, sadece biri olduğunda ikisi olmadığında ne oluyor gibi. hepsini farklı isimlendirmiş. her şeyden birine karşı duygusal yakınlık, tutku ve bağlılık hissetmiyorsak bu o'na göre aşk-dışı bir ilişki. yani muhtemelen sokakta selamlaştığımız komşular bu kategoriye giriyor. diğer insanlarla aşk-dışı bir ilişkimiz var.
-
34.
+11buradan sonrası daha da ilginçleşiyor, keyifli hale gelmeye başlıyor. sadece duygusal yakınlık hissedebildiğimiz, her şeyi konuşabildiğimiz, bağlandığımızı düşündüğümüz ancak cinsel olarak uyarılmadığımız ve geleceğe dair herhangi bir plan yapmadığımız kişiyle olan ilişkimiz "hoşlanma". bir diğer olasılık, tutku yok, duygusal yakınlık yok ama birbirimize bağlıyız, önümüzdeki günleri beraber geçirmek istiyoruz, ilişkiyi yürütme kararındayız kısacası, bu tür de "boş aşk" olarak tanımlanıyor kuramda. genelde kötü giden uzun süreli ilişkilerde görülen bir durumdur. ciks biter, paylaşım biter, ama alışılmıştır ve ısrarla devam edilir. tek tek değerlendirdiğimiz sonunca unsur, tutku. evet, karşımızdakiyle hiçbir şey paylaşmıyoruz; onunla bir ilişkiye başlama, sevgili olma gibi bir istek veya beklentimiz yok, fakat yoğun biçimde cinsel uyarılma hissediyoruz. bunun da adı "kara sevda.
-
35.
+5sıra diğer olasılıklara geliyor. peki ya elimizde yalnızca üçte ikilik bir duygu varsa? işler biraz daha güzelleşiyor artık. diyelim ki, birine karşı tutkuluyuz, onunla ciks yapma niyeti ve amacı içindeyiz ya da yapıyoruz, konuşabildiğimiz milyonlarca şey var, beraber vakit geçirmekten zevk alıyoruz ancak uzun süreli bir taahhüt verme eğilimi içinde değiliz. buna "romantik aşk" demiş sternberg. sonrasını düşünmeden sadece anı yaşayan çiftler örneğinde olduğu gibi.
-
36.
+3aramızda belirli bir mahremiyet varsa; her şeyi paylaşıyoruz, birbirimize çok bağlıyız ancak herhangi bir fiziksel çekim hissetmiyoruz durumu, "arkadaşça aşk". uzun süreli evliliklerin sırrı bu olsa gerek. devam ediyoruz, büyük bir hollywood yalanına geldik. insanlara yıldırım nikahı kıydıran tür. yoğun bir cinsel çekim yaşıyoruz, deli gibi tutkuluyuz, hayatımızın kalanını beraber geçirmek istiyoruz fakat hakkında hiçbir şey bilmek istemiyoruz. hiçbir şey konuşmadık, birbirimizi tanımıyoruz. bu da "budalaca aşk" olarak nitelendiriliyor
-
37.
+5alternatif kombinasyonlardan sonra, insanları birbiri için çekici kılan şeyin ne olduğu sorusu şimdi. neden ona değil de diğerine aşık oluyoruz? yüzyıllardır aranan ama cevabı bir türlü netleştirilemeyen bu soruyu kendi çapında cevaplamış. diğer tüm şartlar eşit olduğunda*, öncelikli olan mekansal yakınlık. mekansal olarak daha yakınında olduğumuz insanlara daha çok aşık olmamız anldıbına geliyor;
-
38.
+2örneğin kapı komşumuza, yahut sıra arkadaşımıza aşık olma şansımız daha yüksek buna göre. ikincisi, benzerlik. bu dış görünüş de olabilir, saçımızın boyu da olabilir ya da dünya görüşümüz, tuttuğumuz takım da olabilir. bize benzeyen insanlara daha çok aşık oluyoruz. zıt kutupların birbirine çektiğine dair bir kanıt, bilimsel açıdan yok henüz. üçüncüsü, aşinalık. bir yabancıya nazaran, çevremizdeki halihazırda tanıdığımız insanlarda daha fazla aşık oma eğilimindeyiz.
-
39.
+2dördüncüsü, yetkinlik. cinsiyet fark etmeksizin, herhangi bir konuda yetkin, donanımlı olan kişilere aşık olma olasılığımız yüksek. beceriksiz insanlardan değil, başarılı, yetkin insanlardan hoşlanıyoruz. hatta bu konuda yapılmış harika bir deney var, kısaca, deneyin sonucunda yetkin ama ufak hatalar yapan insanları kendimize daha yakın hissettiğimiz, beceriksiz bulmadığımız sonucuna varılmış
-
40.
+5adına da pratfall etkisi diyorlar. neyse, beşincisi en güzel ve eğlenceli olan; fiziksel çekicilik. sürekli birilerine sorarız, devamlı bu konuda deneyler yaparlar. herkes hep aynı şeyi söyler, "fiziksel görünüş önemli değil." bu koca bir yalan! fiziksel çekiciliğe önem vermediğimizi söylesek de, aslında gayet veriyoruz. öyle ki, biriyle ikinci kez görüşüp görüşmemeye neredeyse sırf bu etkenden hareketle karar veriyoruz. güzel olanı seviyoruz, eğilimimiz bu yönde. ama nedense mütemadiyen inkar ediyoruz!
-
41.
+4altıncıya gelelim. altıncısı, kazanç. pgibologlara göre, insanlar değişikliğe durağanlıktan daha duyarlı. değişikliği seviyoruz, zira değişiklikler fırsatlar getirebiliyor, uyum sağlama ve genlerimizi aktarma imkanı sağlıyor. aşkta da işler böyle yürüyor. bize baştan negatif davranıp sonra yakınlık gösteren insanlar bizim için daha ilgi çekici oluyor. buna "kazanım etkisi" deniyor. sürekli çok iyi davranan birinden sıkılıyoruz
-
-
1.
0bir kaç entry üstte (belkide daha az) zıt kutupların bilimsel bir mantığı yoktur demişsin. farkında olmadan burda bilimsel olarak açıklamışsın .yalnız kaynağın çok sağlam şu ana kadar gördüğüm en iyi başlık.
-
1.
-
42.
+4başlığa yarın devam edicem sorunuz varsa alıyım
-
-
1.
0Feromonlar hakkında ne düşünüyorsu ve feromonlar cinsellik veya aşk hormonlarını etkileyebilir mi?
-
2.
+2feromon ter bezlerinde bulunur. terleyince oluşan feromon kokusu kadınları azdırır bilinç altı olarak o sebeple sık banyo yapmayı tavsiye etmem
-
-
1.
0reyiz feromon parfümlerde bulunurmu? parfümün etkisi büyük..
-
1.
-
3.
0ben her gün banyo yapıyorum ama panpa kızları azdıramaz mıyım o zaman : )
-
4.
0Başlık güzel takipteyim merak etme pgibolog başkan
diğerleri 2 -
1.
-
43.
+1devam ediyorum beyler
-
44.
+3ve yedincisi, sonuncusu, belki de en ilginç olanı, yanlış atfetmek. yanlış atfetmek şu anlama geliyor, karşımızdaki kişi dışındaki başka etmenlerden dolayı hissettiğimiz şeyleri, yanlışlıkla, karşımızdaki insana mal etmek, ona aşık olduğumuzu veya bir şeyler hissettiğimizi sanmak. konuyla ilgili yapılan bazı deneyler var, kafeinli kahve içip, kafeinsiz içtiğini zanneden, kafeinden dolayı kalbi hızla atan, elleri terleyen birinin bunun nedenini bilmediğinden dolayı karşısındakinden kaynaklandığını sanması gibi. "rickety bridge" deneyi tam bu konuyla ilişkili. merak edenler araştırabilir.
-
45.
+4Alfa Kavramı:
Alfa, sosyal hayvanlar içerisinde; alfa erkek ve alfa dişi, komünite içerisinde, diğer bireyler tarafından kararlarına uyulan ve lider konumundaki bireylerdir. Eğer bir erkek ve bir dişi birlikte bu rolü üstlenirlerse, onlara alfa çift adı verilir
başlık yok! burası bom boş!