+9
-1
5 yıl oldu. benim biricik kız kardeşimin o ışıl ışıl gözlerinin sönmesinin ikinci senesi. bana hep "benim dev" abim derdi. küçücük bi vücudu vardı. hem küçüktü hem sevimliydi. abim diye bi sarılırdı ki bana. mutluluğun resmi oydu işte benim için. çok seviyordum. ama çok. çoktan da çok. herşeyden çok. pembe tokasını çok severdi. abi taksana derdi hep. beceremeyeceğimi bildiği için yapardı bunu. sonra dalga geçip yerlere yatarak gülerdi. o kadar sevimliydi ki.
herşey okulundan evine dönerken olmuştu. kreşe gidiyordu. ben de üniversiteden dönüyordum o gün. dersim yoktu öğleden sonra. 2de çıktım. çok mutluydum. hem arkadaşlarla eğlenmiştik hem de okulun şenliklerinin olduğu dönem yaklaşıyordu. içimde ister istemez bi sevinç vardı. işte o gün eve döndüm, kapıyı açtım. ama ne yemek kokusu vardı evde, ne de annemin ve kardeşimin sesi. yoktu. ikisi de. parktalardır diye düşündüm. ama içim bi garip olmuştu.
annemi aradım. teyzem açtı telefonu. konuşamıyordu. teyze ne oldu diye bağırdım ! neden sen açtın telefonu ! annem nerde ! elif nerde ! nerdesiniz ! noluyo !
teyzem kekeleyerek konuşuyordu. murat, oğlum. elif. dedi ve o an gözlerim karardı. güneş battı. çiçekler soldu. kepenkler kapandı. ışıklar söndü.
öldü dedi teyzem. kreş otobüsüne kamyon çarpmış. ve kardeşim o sırada şöföre şöför amca diyerek beslenme çantasından çıkardığı keki uzatıyormuş.
kapıyı bile kapatmadan koşmaya başladım hastaneye doğru. ayakkabım bile yoktu ayağımda. gölgemden hızlıydım. hastane 10 dakikalık mesafedeydi. ben daha o dakika vardım hastaneye. gözlerimin dolacak vakti bile yoktu. sonra onu gördüm. sedyede, başı örtülmüş halde. ufaktı demiştim hatırlıyosanız =) çok çarşafa gerek kalmamıştı örtmek için. sedyenin bile yarısını kullanmıştı. o küçük beden. o sarı saçlı güneşim, elifim. ölmüştü ve yatıyordu.
prenses ! dedim. öptüm. ama uyanmadı prensesim.
iki yıl oldu.