+25
-45
ben 27 yaşında, işinde gücünde biriyim. mahallece sevilir, sayılırım. bugüne kadar kimseye bir zararım olmamıştır, kimse ağzımdan tek küfür duymamıştır. cuma namazlarını kaçırmadım hiç ve celal bayar tarih bölümü mezunuyum. şu an başka bir işle uğraşıyorum öğretmenlik için ise atama bekliyorum.
kız kardeşim ise 17 yaşında kendince güzel, ailesine saygılı, sevimli, ne bana ne anneme ne babama henüz tek kelime çıkışmamış, facebook, instagram gibi sosyal medya sitelerinde hesabı olmayan, işi gücü kitap okumak ve ders çalışmak olan bir kız. hukuk okumak ve hakim olmak istiyor ve bu yolda da ilerliyor kararlı, hırslı.
kendimizden kısaca bahsettikten sonra olaya geçiyorum.
bir pazar günü kardeşimi dershaneye almaya gidiyordum. kardeşim bir dershaneye gidiyor hafta sonları. etüt merkezi gibi. sınavlara hazırlanıyor işte. 12:30 gibi almaya gittim. benim de izin günüm zaten. kardeşimi aldım havalar da sıcak güzel bir dondurma yedik beraber. kardeşime yemek ısmarladım. güzelce karnımızı doyurduk gezdik ve eve geldik.
beyler kardeşimi arada böyle gezdirmem, yemeğe çıkarmam gerekiyor ki bizden soğumasın, gözü dışarıda olmasın. bizi sevsin, saysın değer versin. nitekim de öyle.
neyse mahallemize geldik. 21-22 yaşlarında iki kara kuru genç, birisinin ayağında yeşil bir nike ayakkabı diğerinde ise aynı ayakkabının mavisi var. dar paça kotlar birinin elinde sigara ve bu sıcakta siyah yeşil olan nike kapşonlu ceketleri boğazlarına kadar çekmişler. bize ne zaten bizi ilgilendirmez.
ben de küçükken bu arada kick taks ve güreşe çok ilgiliydim. bu sporlara çok meraklıydım ki hala meraklıyım. aynı zamanda da çok iyi futbol oynardım. 1.87 boyunda vücudu oturmuş biriyim. hayal edin işte. öyle aman aman kaslı biri değilim kas çalışmadım fazla.
her neyse biz bunların yanından geçtik yürürken içlerinden biri kürtçe " zütüne bak" tarzı bir şeyler söyledi. diğeri de "gibecem" tarzında bir şeyler söyledi pek kürtçe bilmiyorum dedim ya küçükken baya kürtlerle top oynadık. hepsi delikanlı çocuklardı.
biz de kürtçe öğrendik bir şeyler.
neyse benim nevrim döndü. gittim "bunlara ne diyonuz lan siz ?" dedim. "kime söylediniz o lafı?" dedim. "abe git belanı bizden bulma ha" dedi biri. diğeri de "size etmedik de size etsek ne olacak dayıı hayırdır biz bu mahallenin çocuğuyuz bak ha" dedi böyle kabadayı bir tavırla.
ben öyle diyince buna bir tokat koydum, diğerine aniden bir kafa asıldım. kafayı nasıl koyduysam direkt suratım kan oldu. çocuğun dudağı da burnu da patladı. o kendine gelene kadar ben de dierğini yerde tekmeledim.
bu arada kardeşim de telaş içerisinde "abi yapma abi gel gidelim" diyor. bunları iyice dövdükten sonra tükürdüm yerde bunlara yürümeye devam ettik eve. şans ki sokakta da kimse yok.
keşke görseler bu namussuzları da biz haksız duruma düşmesek.
5 dakika yürüdükten sonra önümüzde bir araba durdu opel astra.
içinden 5 kişi indi ikisi bu hıyar. abilerini çağırmışlar. içlerinden biri kim çıksa beğenirsiniz? benim o küçükken devamlı top oynadığım akranlarımdan davut. meğersem içlerinden biri davutun kardeşiymiş. kardeşim konuşalım dediler. konuştuk işte davut napıyon ne ediyon diye olayı anlattım. dedim "bizim namusumuz, senin de kız kardeşin var sen de aynısını yapardın" dedim. o da hak verdi. yanımda bi de bu ikisini davut dövdü. emin olun benim kadar sert vurdu davut da sağlamdır. sonra selam verdik ayrıldık.
buradan çıkarılacak ders de siz siz olun kimseye laf atmayın. hani kardeşim de efendi giyinmişti. altında bir pantolon ispanyol paça, üstünde de uzun bir penye ne dekolte var ne bir şey.
hani açık saçık giyinse yine dövecem binleri ama kardeşime de nasihat edecem böyle giyinme diye ama hiç suuçu yok kardeşimin.