uzandım ve yine onu üzerime aldım. koca zütünü avuçlayarak onu inlete inlete beceriyodum yine. ev arkadaşımın olduğu uyarıları pek işe yaramadı ki yine iniltilerini serbest bıraktı. ben de işin takunu çıkararak iyice hızlanarak gidip geliyordum. telefonumun titreşim sesini duyuyor umursamıyordum... güzel göğüsler önümde zıplarken nasıl umursarım ki.

sonra finallerin en güzeli... doggy! domalttım önüme belinden tutarak kendime hunharca çekip itiyo içinde gidip geliyordum. yine bacaklarındaki o tatlı titreme belirmişti... öyle ıslanmıştı ki içine girip çıkmam o kadar kolaylaşmıştı ki. kondomsuz olduğum için kendimi kontrol etmeye çalışıyorum bi yandan...

sesiniz kesildi beyler okuyan varsa devam ediyim az sonra yatıcam

artık boşalmak için sabırsızlanmaya başlamıştım. geri çekmeden başım yanar gibi olmuştu ama onun tadını özlemiştim, yapacaktım. gidip gelmeye başladım iyice boşalmama ramak kala çıkardım aleti koca zütünü imzalamaya başladım... hunharca boşaldım. kıçının arasını spermle doldurdum sonra cansız kalmış gibi yanına yığıldım öylece yorgunlukla... bitkinlikle ve de utançla.

5 dakika falan hiç konuşmadan yan yana yattık öyle. çok garipsedim bu durumu... kimdi bu yanımda yatan dedim bi an. kim? bu garip ilişkiye başladığımızdan beri toplasan kaç kere konuşmuştuk. adı soyadı dışında ne biliyordum. kim bu kız kim dedim. ona baktığımı farketti bana döndü gülümsedi. genelde kızlar ciks sonrası örtünme ihtiyacı duyarlar... rahatsız olmuyordu ki öyle bi ihtiyaç duymadı. acı bi gülümsemeyle bana yaklaştı ve koluma yattı göğsüme doğru. boş bulunup bi an kafasından öpecektim. "napıyosun lan sen yannan" dedim kendi kendime "napıyosun?!". ne bu sevgili ayakları dedim. kalkmasını bekledim, ayıp olur diye sessizce bekledim. o da tutup "biz şimdi neyiz ne olduk" muhabbetlerine girişmedi elbette...

sonra telefonuna baktı. merve mesaj atmış. bana arkasını döndü arkasından sarılacak kadar yakındım ancak sarılmıyordum. elim belinde duruyordu sadece. "nerdesin kanka, gelirken meyve suyu alsana" yazmış. içim acıdı, çok acıdı. kankan burda merve, erkek arkadaşınla gibişmekle meşgul. ben alıyım sana meyve suyunu, ayaklarına kapanıp af dileyim, affet diye değil utandığım için. af dilenecek bi şeyi yok çünkü bu rezilliğin... pelin cevap yazmadı. çantasına attı telefonunu. ben gidiyim dedi sessizce. dur gitme de diyemedim tamam git de... dilimi yutmuş gibiydim. ne olduk biz, bu nedir böyle nereye kadar sürecek... ne yapacağız.

boğazıma kadar taka batmış gibi hissettim kendimi o an. bekle markete gideceğim dedim beraber çıkalım...

saatlerdir yazıyorum lan yavaşsın diyosunuz bi de. size düzgün metin yazmak için uğraşıyorum burda...

tam evden çıkarken arkadaş odasından çıktı. beni ve pelini gördü.

odada saatlerdir başbaşaydık ve o sesleri duymaması imkansızdı. artık bu sır iki kişinin arasından çıkmıştı. bi tanık daha vardı. gözüyle görmese de "eşşek olsa anlar" denilecek bi durum vardı ortada... panpa nereye gidiyorsun dedi. markete dedim bana da şunları alsana dedi bi kaç sipariş verdi. ben artık boğazım değil kafama kadar taka gömülmüştüm ve tabiki benimle birlikte pelin de... pelin iyi akşamlar bile diyemedi sadece yürüdü gitti. birlikte çıktık arka yoldan yürüyorduk tedbir amaçlı. yarın napacaksın dedi. nasıl yani sanane demek istedim. bu ilişkinin içine "aşk" giremezdi. hem yeterince çirkindi hem de olmazdı işte. olamazdı. bilmem okula gideceğim sadece dedim. ben mertten ayrılacağım dedi. "eyvah" dedim. korkularım bir bir gelecek başıma... eyvah!

bunlar ayaküstü konuşulacak şeyler değil dedim birden. mal gibi bi cevaptı. sanki gel bi yerde oturup sevgili olalım der gibiydi. kafamı gibeyim dedim içimden. yurtlarına yaklaşıyorduk ben dönüyüm bi gören olmadan dedim ana caddeye girmek üzereydik. tamam dedi. bi sevgili gibi uzanıp sol yanağıma tek küçük bi öpücük kondurdu. görüşürüz dedi ve yolda kayboldu. ben o an kendimi karadenize atıp gebermek istiyordum. ben nasıl böyle bi ilişki içine batabilirdim. kendimi o dönem popüler olan dizideki behlül gibi hissediyordum. "yenge giben şerefsiz" denilen dizi karakterinden farkım yoktu. göğsüm daraldı. çünkü bütün bunlar gerçek hayattaydı. gerçek olmamasını diledim. sonra kendi kendime az önce odada öyle düşünmüyordun deyip küfürler savurdum. giderken iki bira aldım... geceleri uykusuz kalıyordum artık. şimdi bi de evde benden cevap bekleyen bir çift kulak bekliyordu beni... ne anlatacaktım?

geldim beyler devam ediyorum. eve geldiğimde arkadaş odasındaydı. girdim odasına dedim ki al kardeşim bunları istemiştin sonra odama gittim ışığı kapattım uyuduğumu sansın diye çünkü canım çok sıkkındı. taku yediğimiz ayan beyan ortada bi de duşa girmeye utandım amk. düşüncelerle kaç saat geçirdim bilmiyorum. keşke daha çok bira alsaydım diye düşündüm. sonra merve geldi aklıma. gidip her şeyi itiraf etsem neler olur diye düşündüm. keşke o an o düşündüğümü yapabilseydim... yarın hemen pelin arar sanıyordum. o günden sonra tam iki hafta yüzünü bile görmedim. bu işten vazgeçti diye seviniyor kendime güvenim artıyor. merveyle geziyoruz bazen yurttan ev izni alıp bende kalıyor film izliyoruz. sabah kahvaltılara gidiyoruz... mutluyuz...

merveyle olan ciks hayatımla ilgili herhangi bi şey paylaşmayacağım beyler bu arada

sonra bir akşam ansızın kapı çaldı. akşam haberleri izleyerek mütevazi öğrenci soframızda ev arkadaşımla yemeğimizi yiyorduk. aklımın ucundan pelinin geleceği geçmiyordu. bakmadan kapıyı açmam genelde ama o an açtım çok hazırlıksız yakalandım bi anda. pelin dedim sessizce. kapıyı tam açmamıştım. kapıyı iterek içeri girdi. arkadaş gördü tabiki o günden sonra hiç bir şey sormamıştı çocuk... odama yürüdü ben de ardından. ayaktaydık yine. bu sefer kendimi durduracağım diye kendime söz veriyordum odaya yürürken. gözlerime baktı. gözlerinde yine o alev vardı. yine o tanıdık koku. yine o saçlar. yine pelin. giderek gözüme güzel görünüyordu. giderek büyülüyordu. çarpışmayı önlemeye çalışan bi makinist gibi hissettim kendimi. son gücümle freni tutan... yaklaştı dudağımı yavaşça öptü. sonra uzaklaşıp bana baktı. ve tekrar yaklaşıp öpüşecektik ki başımı çevirdim. gözlerindeki alev nefrete dönüştü. beni sen zehirledin dedi! beni sen mahvettin! kanıma bi zehir gibi girdin. seni seviyorum allahın cezası ve sen de beni sevmek zorundasın dedi...

donakalmıştım. sadece ona bakarak yutkundum. hayatımda ilk defa bir kadından korktum. bu bakışları atan bu cesareti olan kadın cinayet bile işlerdi. bana sarıldı bi süre. göğsümde yattı. o an kendimden ölesiye nefret ettim. bi kadından hiç bi zaman duygusuz ciks beklenmeyeceğini o an çok ama çok iyi anladım... mertten ayrılacağım dedi tekrar. pelin aceleye gerek yok bunu düşün dedim. ben artık sadece senin olmak istiyorum dedi. bazı geceler onun yatağında yatıyo olmam sana hiç mi rahatsızlık vermiyor dedi. başımı çevirdim. eliyle başımı çevirdi ve öpmek için hamle yapmıştı ben kendimi kaçırıyordum ki kıyametin başlangıcıymış, bilemedim...

sen girdin benim hayatıma diye bağırmaya başladı. sen geldin benim dünyamı değiştirdin. şimdi hiç bi tak olmamış gibi yapmaya çalışıyorsun dedi. avazı çıktığı kadar bağırıyordu. nolursun dur demeye kalmadan odamdaki her şeyi darma dağın etti. odanın ve evin kapısın vurup çıktı gitti. hüngür hüngür ağlayarak gitti. ev arkadaşım geldi yanıma. hayırdır kardeşim dedi. ben de artık kendimi kaybettim ağlamaya başladım. sinirlerim günlerdir o kadar gergindi ki. paylaşmasam delirecektim.

merveyle gidip konuş her şeyi anlat cesur ol dedi. "bekara karı boşamak kolay aq" diyecektim ki sonra keşke dinleseymişim be dedim... keşke dinleseymişim ikinci fırsatı da kaçırmadan merveyle konuşsaymışım...

sonra bana her gün mesaj atmaya aramaya başladı. hem de mervenin yanında. hem de merveyle aynı odadayken mesaj atmaya. yan yana otururken atmaya. haftasonu "hep beraber" bi şeyler yapalım diye planlar yapmaya başladı. birlikte dışarı çıkmamak için türlü taklalar atar olmuştum.

sitede sıkıntı oldu galiba beyler not defterine yazıyorum açılınca kopyalarım...

artık bi rezillik bi şekilde çıkacaktı. nasıl nerede çıkacaktı bilmiyorum. merveyle konuşma yapmak için planlar yapıyordum. kendi kendime kafamda metinler dolduruyordum sonra hasgibtir lan ordan deyip susup oturuyordum... bi yandan da garip bi biçimde pelinle ciksi özler olmuştum. gece rüyalarıma giriyor. aklıma geldikçe fena oluyorum. aklıma hep konserde ayakta kucak dansı yapar gibi hareketleri geliyor... acaba nasıl olurdu. bi an merveden ayrılıp pelinle sevgili olmayı düşündüm. nasıl olacaktı? aynı sınıfta her gün yüz yüzeyken... ondan ayrılıp oda arkadaşıyla birlikte olmak? bu kadar kolay mıydı? her şey o kadar kötüydü ki. daha kötüsü olamaz dedim kendi kendime...

artık kendimi kontrol edemiyordum. her gece neredeyse rüyamda pelinin bana bakan alevli gözlerine bakıyordum. aşık mı olmuştum? ne olmuştu lan bana? göğüslerinin arasında uyumak ister olmuştum kokusuyla... kafam zonkluyordu artık düşüncelerden ama başka bi kadınla değil sadece pelinle yaşamak istiyordum bunları. bana sevişirken bi şeyler söylesin istiyordum. yine inlesin bana bakan o gözlerle... ya merve ne olacaktı? napacaktım onunla. bu durumun izahı yoktu. hiç bi şekilde yoktu hiç bi kitapta da yoktu... ama pelin "sen zehirledin beni" demişti... aynısını o da bana yaptı. kanımda pelinin zehri beni kontrol altına almıştı. artık dayanamıyordum. sanki bi uyuşturucu bağımlısı gibi. facebooktan fotoğraflarına bakıyordum... sonra kendime küfürler savurarak laptopı kapatıyordum...

beyler saat geç oldu okuyan yoksa yarın devam edebilirim ...

okuyan kalmamış herhanlde beyler, yarın söz veriyorum devam edeceğim. zaten elim ayağım titriyor. yeniden yaşıyor gibiyim. anlatmakla iyi mi yaptım, bilmiyorum