bu ciksin son olma ihtimali düşüncesine engel olamıyordum. sana olabildiğince çok dokunmaya çalıştım. göğüslerine, kalçana, bacaklarına. özlem yanında bu da vardı.

üzerimdeyken gidip gelmelerimiz o kadar hızlandı ki artık benim dayanacak gücüm kalmamıştı. senin bacakların titrerken öyle bir boşalmıştım ki kondom içine, itiraf ediyorum yıllardır en iyisiydi. iki dakika daha bu şekilde devam ettik. sonra ölmüş kadar yorgun bir şekilde yanıma düştün sen de.

öylece yattık bi süre, sonra yanıma sokuldun yorganı üzerimize çekerken. göğsüme yattın. sol kolumla sarmıştım seni. kim bilir ne düşünüyordun o anda. ben ne düşündüğümü söyleyim: yıllar önce merve ile uzatmadan ilişkimi bitirip seninle başlamış olsak yıllar bizi yener miydi? yani şu anda evli mi olur yoksa ayrılır mıydık? bunun cevabını kimse bilemez elbette.

sonra konuşmaya başladık. seni çok özlemişim dedin. itiraf ediyorum ben de çok özlemişim seni.

saat o kadar hızlı geçmişti ki akşam 7'ye geliyordu. odada birlikte bir şeyler yemiştik. bir sürü şeyden konuştuk yine. ara ara öpüştük. artık gitme vakti yaklaşmıştı. kal dediğimde sana gerçekten çok ciddiydim. o gece seninle orada uyumak istiyordum.

gitmeden önce yorganın altına doğru gittin, aletime dokunduğunda dilinle yine sertleşmesi 0.5 saniye sürmüştü. beni yine kendine köle yapmıştın. kıvırmlarında dilini gezdirirken yorgandan çıkardın kafanı. sadece gözlerime bakıyordun. eskiden olduğu gibi. o kadar tahrik oluyordum ki gözlerime bakarken bunu yapmandan, adeta kilitleniyordum.

sol elinle tutarken dilinle ucunun hemen ardına dokunarak boşaltmıştın beni, bir kısmı yüzüne ve saçlarına bir kısmı eline ve yatağa döküldü. zevkten bayılacak gibi oldum, gözüm kararmıştı. o anki mutluluğumu anlatmaya kelimeler yetmezdi. sonra saat iyiden iyiye ilerlediği için hemen duşa gittin. telefonumla sosyal medyada gezerken senin telefonunun titrediğini hissettim.

ekrana baktığımda mert arıyordu. dejavu olmuştum. saat 8'e gelmişti. umarım evde problem yaşamazdın. araması bitince iki de mesaj attığını gördüm. "neredesin?" ikincisi "neredesin sen!!!"

hızlıca hazırlandın, makyajını yaptın ve usulca çıkıp gittin. tavanı izlerken saat ilerlemişti. o eve gidiyor olman ağırıma gitmişti. elimden gelense bir hiçti.

O gün orada uyudum, eve gitmedim. Sabah işe oradan gittim. Yatağımda saç tellerin yastığımda kokun vardı yine. Gece bi ara sıçrayarak uyandım. Bir an nerede olduğumu kestiremedim, sonradan hatırladım. Yaşadığımın rüya olmasından korktum. Ama değildi. Herhangi bir mesajın yoktu telefonumda. Uyumaya devam ettim, uyurken düşündüm.

Eve gittiğinde saçların şampuan kokacaktı, acaba bunu anlamıyor muydu mert? Belki de kuaförden geldiğini söyledin kim bilir? Yine sessizliğe gömülmüştün. Ben ise her gün birlikte olmak istiyordum.

Kaçamaklarımız için her defasında farklı bir otel seçiyorduk. Hepsi çok güzeldi. Ama bana bu da yetmiyordu artık. El ele seninle gezmek istiyordum. Daha önce yapamamıştık, şimdi de olmaması çok canımı sıkıyordu.

Uyku tutmadı yine, ben de biraz yazıp gideceğim.

Bir arkadaşımın doğum günü vardı, her yere yalnız gitmekten sıkılmıştım. Sana sormuştum gelmen için, el ele, sevgilim olarak gelmeni istedim oraya. Önce çekinsen de kabul ettin. Hatırlıyorsundur.

Selamlar tekrar panpalar. Gecikmeden ötürü kusura bakmayın, bazı panpalarım yazmış bazıları şukulamış. Elimden geldiğince devam edeceğim.

ezhel kardeşim bu şarkıyı bize özel mi yazdın, dinledikçe bir garip oluyorum

https://www.youtube.com/watch?v=tiEt1qkaaGA

gitmiştik arkadaşımın doğum gününe birlikte. armada hayat sokağında bir yerdi. adını hatırlıyorsundur yazmayım şimdi. aynı bölümde çalıştığım bi erkek arkadaşımın doğum günüydü. yaklaşık 12-13 kişilik bi ekip olarak oradaydık.

seninle iş yerinin yakınında bir sokakta buluştuk öyle geldik. vardığımızda herkes oradaydı, seni tanıttım herkese. "kız arkadaşım pelin" dedim, gergindim sen de öyle. belki diyordun gerek var mıydı buna. evet vardı. yanımda mekan mekan seninle gezip, hayatımı yaşamak istiyordum. olamaz mıydı?

Dikdörtgen uzunca bir masa etrafındaydık. Senin solunda arkadaşım Hande, benim sağımda da Selen diye bir arkadaş kalmıştı. Hande iyi bir arkadaşımdı. Ama biraz fazla meraklı ve dikkatlidir.

Arabada bırak diye uyarmıştım seni ama unuttun sonra, alyansın parmağında kalmıştı. Pasta merasiminden sonra muhabbet ederken Hande’nin dikkatini çekmişti. Şaka yollu “siz evlendiniz mi ya bizden gizli, sende alyans yok ama” dedi. Yüzün bembeyaz oldu. Şaka yollu gülümserken, ellerini farkında olmadan kucağında birleştirdin saklamak ister gibi.

Biraz sessiz kekeler gibi “takmayı seviyorum bilmiyorum” dedin. Hande yanlış bir soru sorduğunu düşündü ki “potansiyel tehlikeleri mi engelliyor” dedi. Evet dedin ama gerginlik hala üstündeydi.

Telefon titriyordu, çantanın içinden. Israrla çaldığı için kalktın masadan. Arayan oydu. Hande hemen sezmişti bir şeyleri. Ben seni uzaktan izlerken hande ile göz göze geldim. Tek gözünü kapatarak, başını sallayarak “hayırdır” der gibi bi hareket yaptı. Ben de konuşmadan yine kafamı sallayarak bir şey yok dedim.

Kadınlar hep neden meraklı ve bu kadar dikkatli olur anlamıyorum. Çantanın içinden mesaj atarken göz ucuyla seni süzerken yakaladım onu. Anlamıştı. Sen tuvalete gittiğin zaman yanıma yaklaştı, kulağıma eğildi Ve dedi ki: “bu kız evli, nasıl böyle bir hata içindesin sen” sadece saçmalama neden bahsediyorsun diyebildim. iki kaşını kaldırdı başını sola yatırdı, bilemem der gibiydi. Sonra sen geldin.

Soru bombardımanına tutuyordu seni. Nerelisin, kaç yaşındasın, nerede çalışıyorsun, nerede okudun. Aynı okulda okuduğumuzu duyunca oradan yürüdü, sen aynı okuldan mezunuz ama ankarada tanıştık dedin. Zaten yeni taşınmıştın buraya öyle söyledin.

Sonra fotoğraf çekilelim dediler topluca, doğum günü hatırası. Sen müsaade istedin, içinde olmak istemedim fotoğrafın. Hande’nin şüphesi iyice perçinlendi. Fotoğraf çekilirken aklımdan buraya gelmemin iyi bi fikir olmadığı geçiyordu. Sonra oradan ayrıldık. Arabaya kadar hiç konuşmadın.

Arabaya binince ağlamaya başladın, ellerini yüzüne kapatıp hıçkırmaya başladın. O an ikimiz de anladık bu şekilde devam edemezdi. Kim bu lanet fahişe, beni nasıl köşeye sıkıştırdı dedin. Yıllar önce yaptığımız hatanın aynısını yapıyorduk. Hatalarla dolu bu aynı denizde yüzerken, suçu başkalarında aramaya başladık.

eve döndüğünde mert'e ne söyleceğini düşünmeye başladın sanıyorum ki sessizdin. düşünüyordun bi şeyler. eskiden beri senin sessizliğin beni çok korkutuyordu. yine bi sokak arkada indirdim seni. giderken elinden tutup kal dediğimde ciddiydim. ama gitmen gerekiyordu. gittin.

günler birbiri ardına geçiyordu. seni göremediğim günlerde zaman duruyor, yan yanayken çok hızlı akıyordu. zaten vakit çok kısıtlıydı. üzerimizde hep birileri tarafından görülme gerginliği vardı. bazen öğle aralarında dışarıda buluşup yemek yiyorduk. akşam geç gitmen her zaman büyük problemdi. mert'te bir şeyler sezdiğini söylüyordun. neydi acaba değişen?