yavaş yavaş kafasını ittim içine doğru. taş gibi büyük kalçalarının arasında daracık bir deliği vardı belli ki mert daha önce bu sularda yüzmemişti. canının yandığını farkettim ama bana bir şey demiyordu. çünkü istiyordu huur. zütünden de becerilmek istiyordu.

pelin defalarca bana ayrılmayalım dedi, defalarca aradı. eve geldi. tekrar denedik, yapamıyordum. belki de ona değil tutkusuna aşık olmuştum, sonuçta herkesin mutsuz olduğu bi hikaye çıktı ortaya...

akşamları mesajlaşıyorduk, yatamadığımız günler telefonda ciks yapıyorduk. odasından çıkıp beni arıyordu çıkmadığı zamanlarda mesaj atıyordu... mertin hiç bir şeyden haberi yoktu bir gün beni halı saha maçına davet etti... artık yüzüm kızarıyordu kendi yüzüme baktıkça aynada... insan içine çıkamayacak gibi hissediyordum ama bu rezilliğe bi dur diyemiyordum. tutkunun esiri olmuştum, kanımda pelin vardı... sadece pelin.

geldim beyler devam ediyorum. eve geldiğimde arkadaş odasındaydı. girdim odasına dedim ki al kardeşim bunları istemiştin sonra odama gittim ışığı kapattım uyuduğumu sansın diye çünkü canım çok sıkkındı. taku yediğimiz ayan beyan ortada bi de duşa girmeye utandım amk. düşüncelerle kaç saat geçirdim bilmiyorum. keşke daha çok bira alsaydım diye düşündüm. sonra merve geldi aklıma. gidip her şeyi itiraf etsem neler olur diye düşündüm. keşke o an o düşündüğümü yapabilseydim... yarın hemen pelin arar sanıyordum. o günden sonra tam iki hafta yüzünü bile görmedim. bu işten vazgeçti diye seviniyor kendime güvenim artıyor. merveyle geziyoruz bazen yurttan ev izni alıp bende kalıyor film izliyoruz. sabah kahvaltılara gidiyoruz... mutluyuz...

vücudunu saran siyah tişörtü üzerinde de ince bir hırka vardı. tişörtünün altında göğüslerini südyenin zor zaptettğini farkediyordum. hafif dekoltesi üzerinden çatalı çok tahrik etmeye başladı beni. dolgun göğüsleri deli gibi avuçlamak istiyordum...

sesiniz kesildi beyler okuyan varsa devam ediyim az sonra yatıcam

saat 5 gibi akşam buluştuk. kalkınmadan meydana gidilir bilenler bilir. oradan da boztepeye. sadece buluşunca merhaba dedim. önce mertle sonra pelinle tokalaştım. tüylerim diken diken oldu boğazım kurudu. boztepeye çıkana dek tek bir kelime etmedim. bir şey olacak da rezillik çıkacak diye düşünüyordum. merve ikide bir "neyin var ya" deyip duruyor bunu ima eden bakışlar atıyor. "sus amk yerinde" deyip gibtir olup gitmek istiyorum. fakat yapamıyorum. boztepede bi yere oturduk, biraz bi şeyler içtik. hayatımda bu kadar rahatsız bir gün yaşadığımı hatırlamıyorum. mert bi şeyler diyor kaçamak cevaplar vermemeye çalışıyorum yalandan gülücüklerle. pelin bi şey söyleyince bana boğazım kuruyor yutkunuyorum, tüylerim diken diken oluyor. gözüm yanlışlıkla vücudunda bi yere kayıyor an an şerit şeklinde o gün geliyor aklıma.

artık kendimi kontrol edemiyordum. her gece neredeyse rüyamda pelinin bana bakan alevli gözlerine bakıyordum. aşık mı olmuştum? ne olmuştu lan bana? göğüslerinin arasında uyumak ister olmuştum kokusuyla... kafam zonkluyordu artık düşüncelerden ama başka bi kadınla değil sadece pelinle yaşamak istiyordum bunları. bana sevişirken bi şeyler söylesin istiyordum. yine inlesin bana bakan o gözlerle... ya merve ne olacaktı? napacaktım onunla. bu durumun izahı yoktu. hiç bi şekilde yoktu hiç bi kitapta da yoktu... ama pelin "sen zehirledin beni" demişti... aynısını o da bana yaptı. kanımda pelinin zehri beni kontrol altına almıştı. artık dayanamıyordum. sanki bi uyuşturucu bağımlısı gibi. facebooktan fotoğraflarına bakıyordum... sonra kendime küfürler savurarak laptopı kapatıyordum...

o zamanlar whatsapp yoktu deli gibi mesajlaştığımız klavyeli telefonlar çıkmıştı. hatunun samsungu vardı bir tane... göz ucuyla baktım önümdeyken mesaj atıyordu birisine... mert'ti takıldığı muallaknin adı (gerçek adı budur amcığı hiç sevmezdim kendini beğenmiş bi zütverendi).
"yurttayım, konuşmak istemiyorum" yazıp hızlıca çantasına attı telefonu.

saate baktı, telefonundaki iki cevapsız aramayı ve bir mesajı gördüm... kim olduğunu merak da etmedim sormadım da. sonra kendi telefonuma uzandım ve onlarca cevapsız arama ve mesajı gördüm... merve ardı ardına merak ettiğini içeren mesajlar atmıştı. ve son mesajı "evdesindir umarım, geliyorum"du. mesajı atalı 3 dakika olmuştu... başımdan kaynar sular dökülmüştü. yurttan gelmesi hızlı yürüyünce en fazla 12-13 dakika sürerdi. anahtarı vardı ve şu an yoldaydı. peline hemen kalk merve geliyor dedim. odamda yatağım sırılsıklam terdi buram buram "sex" ve parfüm kokuyordu her yer. giyinip çıkmamız 5 dakikayı buldu. merveyle burun buruna gelebilirdik.

takunu çıkarıp, şirazesini kaydırmıştık işin. bazen dışarda buluşuyorduk, herhangi bi mekanda oturmaktan korktuğumuz için parkta falan oturup konuşuyorduk. merkez daha büyük olduğu için merkezdeki cafelere gidiyorduk, sanki sevgili gibi... iğrençlik dolu bi sevgilik... yanımdan ayrılıp mertle buluşması kadar iğrenç aynı şekilde benim de merveye gidişim gibi. ama mervede bi şey vardı. acaba ayrılalım deyip kestirip atsam mı diye düşünüyordum

okul olmayınca konuşup kararlaştırıyorduk okul olduğu günle her akşam 7-8 gibi gelip bana sex yapıyorduk. çığırından çıkan bi çılgınlıktı. cesaret cüret sınırları aşılmıştı... ev arkadaşım da bana tavır almıştı, zorunlu kalmadan konuşmuyordu. bazen biz gelince evden çıkıyordu. rahatsız oluyordu bu pislikten ki çok doğaldı...

merve... ettiği bedduayla bu dünyayı da yaktı, öbür dünyayı da yakacak... asla görmedim onu bir daha. mezuniyette uzaktan bi bakmıştım. o son anıyla aklımda yüzü kaldı, facebook, twitter vs hiç bir yerde izine rastlamadım. öldüğünü kaldığını bile bilmiyorum çünkü soracağım birisi bile yok.

saat 7.30-8 civarı tekrar kapı çaldı. kalbim yerinden sökülecek gibi oldu sanki olacakları hissetmişcesine. koştum kapıya bi açtım pelin karşımda düz bi ifadeyle gözlerime bakıyor. hoşgeldin bile diyemedim kenara çekidim kapıyı açarak içeri girmesi için. yine sessizce bi şey demeden odama gittik. kapıyı kilitledim ev arkadaşım odasında daha doğrusu mağara olarak kullandığı doğal ortamındaydı sadece yemek ve sıçmak için çıkardı. kim geldi diye çıkma huyu da olmadığından pek umursamadım bu durumu. odaya gittik. sadece ayakta birbirimize bakıyoduk, hala tek kelime etmemiştik.

Mahalle baskısı giber

bir gün buluşmuştuk, ev arkadaşım yoktu evde. pelinle odamıza gittik hemen. her zamanki gibi aynı noktada durduk ve sevişmeye başladık... 15 dakika falan olmuştur. çılgınlar gibi sevişiyorduk. önümdeydi yine iniltileriyle birlikte gidip geliyordum... kapının açıldığını duymadım, odamın kapısı kilitliydi. kapı elle yoklanınca başımızı çevirdik. ev arkadaşım gelmiştir sandım. sonra kapıyı tıkladı. efendim dedim. tıklama yumruklamaya dönüştü. soğuk terlemeye başladım boxerımı jet hızıyla üzerime giydim o sırada yorganın altına girdi pelin de... yumruklama arttı tekmelemeye dönüştü. çaresiz açtım kapıyı...

düz mavi bi kot pantolonu vardı üzerinde. çıkarıp attım odanın içine. sonra da yine mavi olan üçgen külodunu sıyırıp çıkardım. çırıl çıplak yatağımda tekrar pelini görmek mutlu etti mi beni diye düşündüm bi an. mutluluk değildi bu garip ilişkide önemli olan... zevkti. ciksti... ihtirastı. üzerine geldim, içine hemen girmeden onunla doyasıya seviştim. konser günü hiç vaktimiz yokken yapamadığımız şeyi yaptık dakikalarca seviştik. artık içine beni almak için sabırsızlığını görebiliyordum. kıvranışı hoşuma gidiyordu. ama bi sorun vardı bu sefer evde yalnız değildik. evde yalıtım az olduğu için sesler rahatlıkla duvardan geçiyordu ve bizim odalarımız arkadaşımla bitişikti...

sen girdin benim hayatıma diye bağırmaya başladı. sen geldin benim dünyamı değiştirdin. şimdi hiç bi tak olmamış gibi yapmaya çalışıyorsun dedi. avazı çıktığı kadar bağırıyordu. nolursun dur demeye kalmadan odamdaki her şeyi darma dağın etti. odanın ve evin kapısın vurup çıktı gitti. hüngür hüngür ağlayarak gitti. ev arkadaşım geldi yanıma. hayırdır kardeşim dedi. ben de artık kendimi kaybettim ağlamaya başladım. sinirlerim günlerdir o kadar gergindi ki. paylaşmasam delirecektim.

biz alacağımızı aldık yazmasan da olur moruk.

eve geldiğimde deli gibi pelini düşünüyordum. farklı bi çekimi oluşmuştu üstümde. aramak istiyordum, gel yanıma demek istiyordum. elime telefonu alıp kaç kere bıraktım bilmiyorum... pazartesi günü okuldan çıkmıştık. bölümü söylemek istemiyorum beyler ama proje dersimiz vardı. saat 6.30 gibi evdeydim. üzerimi değiştirdim duş aldım uzandım tv izliyordum, bi yandan internet falan... derken kapı çaldı heyecanla kapıya koştum. gelen benim mal ev arkadaşımdı. anahtarla açsana amk çocuğu geriyosun ortamı demedim tabi, hoşgeldin kardeşim deyip tekrar yerime döndüm. sonra...