bakışlarımı gibimin aşağısına verdiğimde giydiğim beyaz pantolonumun iç kısımlarının hep tak olduğunu fark ettim. hemen pantolonun sağına soluna baktım. arkamdan bi ip demeti sallanıyo. pantolonun bel tarafından çıkmış aşağı doğru uzanıyo. ip demetinden de boza kıvamında tak damlıyo. ip demetinin kalın olmasından dolayı öyle bir tak olmuş ki ip demeti klozete sıçtığımın yarısı ip demetindeydi. sonra arkama bakarken fark ettim ki odadan tuvalete kadar olan bütün koridor damla damla tak. sanki hansel le gratel ekmek kırıntısı dökmek yerine sıçmışlar. benim karının bağırmasıyla ceren ve tokmakçısı bin arkadaşta bana dönmüşler ve tiksinen gözlerle bakıyolardı. benim aklım hala direğinden döndüğüm amdaydı. son hamlelerimi yapacaktım. hem yaşadığım şokun hem de daşşaklarımı dolduran testesteronun etkisiyle elim ayağım titriyordu. tuttum ip demetini en üstünden kopartıp atacaktım. elim hep tak olmuştu. benim karı, ceren ve bin hem tiksiniyorlar hem de gülüyorlardı. sanki ipi kopartsam ortam eski haline dönecekti. abazalık insanın beynini devre dışı bırakıyordu. ipi tüm gücümle çekiyodum kopmuyodu. elim de tak olduğu için aynı zamanda kayıyodu. ip elimden birden bir kaydı artık kahkaka atmaya başlamış grup ciks partisi üyelerinden benim karının ağzının ortasına şlap diye oturdu. 250 ml tak karının ağzında ikamet ediyordu artık. ipi toparlamaya çalışırken bütün gücümü kullandığım için kontrolü sağlayamıyordum. o şokla ipi sırasıyla cerenin, bin oğlanın ve benim karının suratına suratına vurmaya başladım. bir onun suratına bir onun suratına. her vuruşumda şlap şlap sesleri yükseliyodu. hepsini taklu ip demetiyle kırbaçlıyodum. aynı zamanda durumun verdiği gerginlikle ağlamaya başlamıştım. hem salya sümük hüngür hüngür ağlıyodum hem de partinin bütün değerli üyelerinin ağzına yüzüne tak sıvıyordum. artık ipteki bütün tak rezervini bitirmiştim. kimsenin suratı seçilmiyodu. hepsinin kulak deliklerine kadar tak doluydu. artık hafifleyen ipin kontrolünü sağlayabilmiştim. yavaşa yavaş beynim devreye giriyordu ki benim karı ayaklarım da dahil bütün yere kusmuştu. yer tak ve kusmuk karışımıyla adeta bir sanat eserini andırıyordu. benim karının kusması diğer parti üyelerini de teşvik etmişti. diğer ikisi de aynı anda kusmaya başladılar. hepsi birbirinin üstüne kusuyordu. sanki two girl one cup izliyodum. önümdeki kusmuk partisine ben de iştirak etmiştim. bütün parti üyelerinin kafalarına kusmaya başladım. kusarken de bahçe sulayan bahçıvan gibi hepsine eşit bir şekilde kusmuk paylaştırıyordum. vücudumdan çıkmasını istediğim tek sıvı hariç bütün sıvıları çıkarttıktan sonra bana yol görünmüştü. artık beyaz rengi görünmeyen pantolonumun fermuarını kapatıp ağlaya ağlaya üstüm başım tak ve kusmuk bir şekilde kapıya doğru koşmaya başlamıştım. sayın parti üyelerini tak ve kusmuk havuzunda ölüme terk etmiştim. bu da böyle bir anımdır.