+2
@1
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; akıl çağıydı, budalalık çağıydı; inanç çağıydı, inançsızlık çağıydı; ışık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, umut baharıydı, üzüntü kışıydı; önümüzde herşey vardı, önümüzde hiçbirşey yoktu; hepimiz dosdoğru cennete gidecektik, hepimiz dosdoğru öbür tarafa gidecektik... Kısacası, devir şimdikine öylesine benziyordu ki, en gürültücü yetkililerden kimisi onun iyi, ya da kötü olma derecesinin ancak "en iyi" ya da "en kötü" olarak kabul edilebileceğinde ayak dirediler. Şimdi de öyle. insan hep sevdiklerini öldürür derler ya, aslınabakarsanız insanı öldüren de hep sevdiğidir, gerçekten. Transkriptimiz değiliz. işimiz değiliz. Kazandığımız para değiliz. izlediğimiz maç değiliz. içtiğimiz bira değiliz. içinde bulunduğumuz ortam değiliz. Kültürel birikimimiz değiliz. Tarihimiz değiliz. Ailemiz değiliz. ismimiz değiliz. Sorunlarımız değiliz. Dünyanın merkezi değiliz, bir parçacı da değiliz. Hayattaki herşeyin dışlandığı bir hiçlik düşünün. Tüm geçmişinizin, edinilmişliğinizin dışlandığı bir hiçlik. Alıntıladığınız tüm cümleleri unuttuğunuz, geliştirdiğiniz tüm kopyanın kopyasının kopyası doktrinlerin kaybolup gittiği, etrafı tanımadığınız bir hiçlik. Bir gün, hayatta sevdiğin herşey sana sırt çevirecek ya da ölecek. Hayatta yarattığın her şey bir kenara atılacak. Hayatta seni gururlandırmış ne varsa hepsi çöpe gidecek. ... " Alıntılar, yeniden düzenlenilmiş paragraflar ve binlerce sözcük. Şu andan itibaren sözcüklerin elinden gelen hiçbirşey yok. Ben kendi yarattığım bir hayal kırıklıkları silsilesiyim. Ve her hayal kırıklığında, "öldürmeyen güçlendirir" klişesiyle, sözüm ona zaferleri kutlayarak bir sonraki sayfaya gidiyorum. Kendi kendimin Bonapartesiyim, kendi kendimin çizgi roman kahramanıyım. Yaratımlarımdan tiksiniyorum. Dünyadan hoşlanmıyorum. Amaçsızlık içinde kaybolurken, kendi kendimize yaratmaya çalıştığımız amacımsılardan hazzetmiyorum. insan oğlunu sevmiyorum, hayvanlardan hoşlanmıyorum. Bitkilere karşı nötrüm. Cansızlara tapmıyorum. Soyutlara inanmıyorum. Sıfatlardan nefret ediyorum. Düşünüyorum, oturtuyorum, sonunda gelip sorulara takılıyorum. Soruları sevmiyorum. Anılarım, sevmiyorum. Anılarım sadece büyük felaketlerde patlayıp ortalığı daha da karıştıran birer tanker gibi, depo gibi. Anılarım sadece patlayıcılarla dolu. Geçmişte yaşadığım her an, bir nükleer çekirdeğin bölünmesi. Ama hayır, hissettiklerim nefret, karamsarlık, anarşistlik falan değil. Sergilediğim bir duruş sadece. Sergilemekten keyif almıyorum. Beynim binlerce kuramla hastalanmış, kendi çözümleme çabalarımla sarmaşıklanarak kendi kendini hareket edemez hale getirmiş bir organizma gibi. Ben bir hayalim. Ben bir projeyim. Ben başlı başına bir yapay zekayım. Pimi çekilmemiş bir bombayım. O pimi asla çekmeyecek kadar gelişkin bir yapay zeka. Ben insanlara aynayım. Umursamazlığım en çok. Hayal kırıklığıyım. Yarayım. Önemsizim. Umudum. Aşkım. Sevgiyim. Kahramanım. Aracım. Yöntemim. Kendini beğenmişim. Evlenilecek adamım. Eğlenilecekadamım. En iyi arkadaşım. Halden anlayanım. iç sıkıntısıyım. Hatırlanmak istemeyenim. Tanımlama ve sıfatlarınızın hepsini tek bünyede toplayıp havaya uçurmak için yapılandırılmış bir gizli örgütüm ben. Yüzleşmek isteyenlerin tam olarak hayatlarıyla yüzleşip kendilerini imha ettikleri bir ötenazi merkeziyim. Bu ötenazi merkezinden kaçtıkça, zehir damarlarınıza daha hızlı yayılıyor. Burada kaldıkça, ölüm anınız yaklaşıyor. Empati yapmak yorucu. Ben bana yüklediğiniz anlamların toplandığı bir mülteci kampıyım. Buraya gelirseniz sabun olacaksınız, buraya gelmezseniz serseri kurşunlara yatak olacaksınız. Empati yapmaktan kendi gözlerimi kaybettim ben. Düpedüz kurumuş bir çift oyuğa dönüştüm. Artık kendi kafatasımın içinden göremiyorum. Hep siz varsınız insanlık, hep siz. her tarafımda sizin düşünceleriniz, sizin kırgınlıklarınız, sizin öncelikleriniz, sizin mutlu hayatınız... Bana bişey kalmadı ki.. Ben kendisine alınacak şeker her gün ertesi güne ertelenen çocuğun, isyan etmekten aciz sevecen aklıyım. Ben her gün kandırılanım. O kadar empati yaptım ki..Benlerden bir şato inşa ettim etrafıma. Bütün taşları, sütunları, kıvrımları, içindeki halıları, pencere camları, işlemeleri sizin düşüncelerinizdeki benlerden oluşuyor. Ben bencil itin tekiyim. Sadece kendimi düşünüyorum. Ama hep sizin gözlerinizden, hep sizin beyninizden. Bu yüzden ne yapacağımı hiç şaşırmadım. Her şey o kadar açık ve netti ki, izleri o kadar iyi anlıyordum ki.. Önüme harita gibi serdiniz beni. Ne olduğumu. Ne olacağımı. Nasıl konuşacağımı. Neylerden mutlu olacağımı. Neyden korkacağımı. Ve ben, tam bir görev adamı, tam bir askerim. Bütün bunların her birini, her birini gerçekleştirdim. Rolümü oynadım, korkularımı gerçek, gerçeklerimi umut yaptım. Ağzımdan çıkmasını istediğiniz sözleri çıkardım, gitmek istediğiniz yolları açtım. Kullanıldım?? Evet kendim tarafından kullanıldım. Sizleri de kullandım. Sizler bu sahnede, hala neler döndüğünü anlayamamış, hala kafasını kaldıramamış insanlarsınız.. hayvanlarsınız.. bitkilersiniz.. cansızlarsınız.. soyutlarsınız.. Tek amacım vardı, açık ve netti, gitmek istediğiniz yöne gitmeniz. bu yüzden beni tanrı yaptınız, bu yüzden beni düşman yaptınız. bu yüzden beni en iyi dost yaptınız, bu yüzden beni hayalinizin adamı yaptınız. bu yüzden oğlunuz oldum, bu yüzden öğrenciniz oldum. bu yüzden dert ortağınız oldum. beni siz yarattınız. ben size sadece, işleri yoluna koymanız için bir araç olarak sundum beni. ben sizin şizofren arkadaşınızım. ben sizin hayalinizim. ben ben ben.. evet bencilim.. hep ben, hep sizin gözlerinizden. ya sonra.. sonrası, hayatta sevdiğin herşey sana sırt çevirecek ya da ölecek. Hayatta yarattığın her şey bir kenara atılacak. Hayatta seni gururlandırmış ne varsa hepsi çöpe gidecek. ben bir umuttum size. ben bir umuttum kendime. bir şey sırt çevirmesin ya da ölmesin umudu. bir şey bir kenara atılmasın umudu. bir şey çöpe gitmesin umudu. Sırt çevirdiniz, intihar ettiniz, kendinizi kenara attınız, kendinizi çöpe yolladınız. Hala anlamadınız değil mi... Ben size anlayacağınızı vaad etmedim, istediklerinizi vaad ettim. O istediklerinizin ne olduğuna hiç karışmadım. O istedikleriniz ne? Gittiğiniz yer neresi? Göremiyorsunuz değil mi? Siz bana hiç bakmadınız çünkü, sizin gözleriniz yoktu değil mi.. Artık benim de yok. ve malesef ben hala görüyorum. Tüm zamanlarda bu böyle olmuştur. Tüm zamanlar boyunca da bu böyle olacak. Yaşadığınız hayatın her bir anı aptallıklar silsilesi oalcak, çok akıllıca hareketlerden oluşacak; üzüntü kışı olacak, umut baharı oalcak; ya "en iyi" olacak, ya "en kötü" olacak. Gözleriniz hiç olmayacak. Ben orda duracağım ama siz görmeyeceksiniz. Bense hep sizin gözünüzden göreceğim. Hep bencil olacağım.
ÖZET: benzer şeyleri yaşadıktan ve bizzat hissettikten sonra böyle bişeyler yazdım. duruşun ağlamak sızlamak değil. ama gerçekler var, gerçekleri göremeyenler var. sen yolunu açarsın, onlar balık hafızalarıyla unuturlar yolu kimin açtığını. bir zamanlar tanrıyken bit olursun. ama onlar açtığın yolda kendi anlamsızlıklarına cehennemlerine giderler.
sen bekleyensindir.
zaman bir sızıntıdır bekleyenin gövdesi içinde.
bekle, yapıcak başka bişeyin yok.
belki, sadece artık başkalarının gözüyle kendine bakmamayı becerebilirsin.
Tümünü Göster