-
501.
0@711 öyle bir hatundan uzak durulmaz... hele hakkında öğrendiğim şeylerden sonra..
-
502.
0-Ne yaptın dikildin mi karşısına?
-Hayır, henüz yapmadım bunu.. hoşgeldin bu arada, nasılsın görüşmeyeli?
-Her zamanki gibiyim, seni de aynı gördüm..
-O geceki sohbet için teşekkür ederim, buna fırsatım olmadı, numaran da yok..
-Numaramı verdiğim insanların canı yanar genelde
-Senin kadar canı yanıyor mu onların da?
-Birşeyler biliyor gibi konuşuyorsun; söylenenlere inanma hemen..
-inançları zayıf biriyim ben zaten.. senin gibi..
-Öldü o! Karşıma getirdikleri başka biri, yalan söylüyorlar, beni rahatlatmak için yapıyorlar bunu..
-Kimbilir; belki de haklısındır..şu anda bir sevgilin olmasını istemiyorum zaten ama sen bana nasıl yardımcı olmaya çalışıyorsan ben de belki bunu yapabilirim..
-Senin yardıma ihtiyacın yok ki; cesarete ihtiyacın var sadece..
-Siyah saç yakışmış bu arada; kızıl halin korkutucu
-Sürekli değiştiriyorum zaten -
503.
0-Klagib kadın pgibolojisi..
-Şaşırmış görünmüyorsun seni burada bulmuş olmama?
-Şaşırmayacak kadar kirliyiz be Özge, sen de farklı değilsin.. Seni gördüğüme sevindim ayrıca..
-Güzel laftı bu bak, bazen klişeleri aşabiliyormuşsun
-Teşekkür ederim, realite bu ama..Her nasıl bulduysan beni iyi yapmışsın; kafam allak bullak yine, gerçi senin kadar olamaz ama
-Senin hala bir şansın var
-Mezarına gidiyor musun eski sevgilinin?
-Gidiyorum..
-Ben de gelmek isterim bir gün seninle eğer senin için sakıncası yoksa..
-Bu mümkün değil... Hiç burun buruna geldin mi ölümle?
-Askerdeyken oldu bu dediğin
-Şunu bil, ben nefes alıp veriyorum ama Volkan’dan daha ölüyüm şu anda ve ölümsüz bir tanrı gibi hissediyorum kendimi..Ölmek istiyorum ama bana ihtiyacı olanlar var..
-Kimlerin ihtiyacı var sana?
-Kendini hiç ölmeyecek sananların.. hiç aldatılmayacağını , acı çekmeyeceklerini düşünenlerin..
-Bu kutsal bir görev olsa gerek.. -
504.
0-Sen de aslında tipik bir huur çocuğusun..
-Bazen kırıcı olabiliyorsun Özge, kızıl saçlıyken daha naziktin
-Yoo samimiyim söylediklerimde, karşısına dikilip ‘ben geldim’ demedikçe de öyle kalacaksın
-benim canım annemle ne ilgisi var bunun?
-Yapmayacaksın de mi bunu?
-Şu ara çok yoğunum, bir de öyle bir gerginliğe hazır değilim..
-Üstünüze yoktur ertelemekte ve yok olmakta.. Erteledikçe yok oluyorsun zaten
-Oturdum bir gün boyunca düşündüm dediklerini aslında ama..
-Ama bir sürü olumsuz şey geldi aklına.. Yapacağın sadece bir kelime söylemek, ‘merhaba’..bunu diyeceksin sadece ve belki de kollarına atlayacak o anda
-Kaç yıl geçti üstünden biliyor musun sen?
-Bunun önemi yok, her zaman bir kişi vardır insanın hayatında 80 ine geldiğinde de onu anımsar hep hayat ikisini farklı yerlere atsa bile.. ve iki taraftan biri hamle yapmadıkça, bu iki birbirine ait ruh kahrolarak ve ‘keşke’ diyerek yaşar.. yaşar ama her gün ölür aslında farkında olmadan.. -
505.
0-Neden ısrar ediyorsun ki? Kimlerin hayatını zehir ediyorsun kimbilir, onların üstünde denesene tüm bunları
-Sen bana benziyorsun
-Hayır senin yerinde olsaydım yatardım mesela bana benzeyen bir adamla
-Bunu yapabiliriz zaten
-Belki bir gün olur bu..
-Gitmem lazım, işim var
-Gene beklerim, ben buralardayım genelde..
-Biliyorum nerelerde olduğunu meraklanma; umarım bir sonraki görüşmemizde bir şeyler değişmiş olur hayatında..
-Umarım, bir dahaki sefere sarışın olarak çıkar mısın karşıma?
-Olur..
-Teşekkür ederim..
-Hoşça kal..
Kalktı ve gitti karanlığı yırtarak ve gerçekten bir tanrıça gibi yürüyordu, Yaradanın kokusuyla içmeye devam ettim bir süre ve evin yolunu tuttum.. -
506.
0bugünlük bu kadar, pazartesi görüşürüz...
-
507.
0
-
508.
0günaydın iyi haftalar, 10:30 gibi başlarım rezervelerinizi alın
-
509.
0Özge Fulya’yı tekrar aklıma sokmayı başarmıştı; benim de yıllardır cevabını aradığım bir sürü soru vardı; bir şekilde karşılaşmamız ve konuşmamız gerekiyordu gerçekten.
Peki Özge neden bu olay için yanıp tutuşuyordu?
Daha aramızda neler geçtiğini, nasıl ayrıldığımızı, nasıl başladığımızı..
Kısacası hakkımızda hiçbir bilgisi olmadığını düşünüyordum; ancak doğru tespitleri de vardı.
Örneğin, insanın hayatında iz bırakan sadece bir kadın veya bir adam olduğuna ben de inanıyordum..
Fulya’nın hayatındaki ‘iz bırakan’ da ben miydim acaba?
Geçen yıllar içinde beni ortadan kaldırabilecek bir adam çıkmış mıydı karşısına?
O gece arabayla onu eve bırakan adam mıydı bu?
Özge karşıma çıkmış ve bütün sinir sistematiğimi gibip atmıştı.
işin yarattığı stres ve kafamda kurduğum bir dünya soru gece uykularımı kaçırmaya başladı.
Her gece içmeye başladığım bir dönemdi bu ve genelde dağevinde kalmayı –yalnızlığı-tercih ediyordum.
Hande ile ilişkimiz devam etse de benim hal ve hareketlerimden yolunda gitmeyen bir şey olduğunu hissediyor olmalıydı. -
510.
0Fulya gecenin kendisiydi o gün..
Aklımda kesit kesit hatıralar..
Kordon’da deniz kıyısına oturmuştuk bir akşam, Gündoğdu’da Yunan Müzikleri çalıyordu..
Yunan gecesi gibi birşeyidi herhalde, usul usul yağıyordu yağmur ve orkestra ıslandıkça daha bir aşka geliyordu.
Sarmaş dolaştık o akşam, gözlerimiz birbirine kilitlenmiş ve ölüme mühürlenmiştik resmen.
Dansa kaldırdım onu, yağmur değil de bakışları sırılsıklam yapmıştı beni..
Belki yarım saat dans ettik, gözlerimizi birbirimizden ayırmadan..
ve bitirdiğimizde dansı, etrafımızdaki herkes alkışlamıştı bizi, yanaklarımız biliyordu o zamanlar al al olmayı; utanmıştık açıkçası ama üstümüzden attığımızda bu duyguyu tekrar sarılmıştık birbirimize kahkahalar atarak..
Oralarda olmalıydı işte cesetlerimden biri..
Dağevinin yakınlarında hiçbir ev yoktu, bu yüzden rahat rahat son ses açardım şarkıları..
O gece votkayı fazla kaçırmıştım, aynı Kordon’daki geceye benzer bir yağmur yağıyordu dışarıda..
Hırkamı giyip verandaya çıktım gece 2 gibi, ertesi gün iş yoktu ve kendimi hiç de iyi hissetmiyordum. -
511.
0Hafif bir sis oturmuştu ormana, karşımdaki manzara karanlık ve ürkütücü görünse de, insanoğlundan daha korkunç bir şey olduğuna inanmazdım.
Bahçenin bitiş noktasında tam ışığın altında o kız çocuğunu tekrar gördüm o anda.
Benden 25-30 metre ilerideydi ve gözlerini dikmiş bana bakıyordu bembeyaz elbisesiyle.
Üç veya dört yaşlarındaydı, son gördüğüm geceden bu yana büyümemişti.
Elindeki oyuncak bebeğin saçlarını okşuyor ve ıslanıyordu yağmurun altında..
Fena şekilde korkmuştum, tek başımaydım dağevinde, saat gece 2’ydi ve bahçemde hiç tanımadığım ve gerçek olmadığını bildiğim halde gerçekmiş gibi görünen 3-4 yaşlarında bir kızçocuğu duruyordu bana bakarak.
içeri kaçsam ne değişecekti ki?
Arkasını döndü ve ormana doğru ilerledi..
Bir sigara yaktım arkasından, altıncı veya yedinci votkamı içiyordum ve başım fena halde dönüyordu..
Bahçeye indim; ayakkabılarımı çıkardım ve yürümeye başladım kızı gördüğüm tarafa doğru…
O sırada ev tarafında bir çatırtı duydum..
Dönüp baktığımda kız verandadaydı ve yine gözlerini bana dikmiş elindeki oyuncak bebekle oynuyordu…
(bkz: http://fizy.com/#s/15g69i)
Votka bardağı elimden düştü onu tekrar görünce…
Arkasını döndü tekrar ve açık olan kapıdan eve girdi.. -
512.
0daha sonra devam edicem, bugün kimse yok
-
513.
+1Gözlerimi açtığımda güneş karşılamıştı beni, çimlerin üstünde sırılsıklamdım ve inanılmaz bir şekilde başım ağrıyordu.
Kalktım ve eve baktım; kapı hala açıktı ama aydınlığın verdiği özgüvenle içeri girmeyi başardım.
Kimse yoktu evde, bıraktığım gibiydi her şey.
Bir süre daha uyumaya karar verdim, velet gitmiş olmalıydı, belki de hiç gelmemişti…
Öğleden sonra üşüyerek uyandım ve tuvalete gidip bir parti kustum.
Hasta olacağım her halimden belliydi..
Titreme krizlerim geçmek bilmiyordu ve en iyisi annemlerin yanına gitmekti, belki sıcak bir çorba deva olabilirdi bu duruma..
Saatlerce yattım o gün, tek yaptığım aktivite kalkıp arada bir çorba içmekti..
Annem iyi bakıyor ve kızıyordu bana, ‘Çok matah bir şey sanki içki, al işte haline bir bak’
Bilmiyordu tabi bahçede sızıp kaldığımı ve o küçük kız çocuğunu..
Adı neydi acaba?
Kimin ruhuydu?
Neydi benden istediği?
4 gün boyunca kustum ve baş ağrısı çektim, işten de izin aldım, iyileşmeye dair hiçbir emare yoktu vücudumda hatta daha da kötüye gidiyordum..
Pederler hastaneye gitmeye ikna ettiler beni ve Kent Hastanesinin yolunu tuttuk..
Kbb boğazımda iltihap görse de şiddetli başağrılarımdan ve ensemde oluşan sertlikten şüphelenip nörolojiye sevk etti..
MR’lar ve tomografiler sonrası ‘menenjit’ tanısıyla hastaneye yatışım uygun görüldü..
Durum vahim görünüyordu; bu yaşta yakalanacağım bir menenjit beni ölüme gayet rahat zütürebilirdi ve kimsenin o kızdan haberi olmadan gerçekleşecekti tüm bunlar..
Fulya’nın bile…
(bkz: http://fizy.com/#s/3hcdn9) -
514.
+1Tanının tam olarak konulması için BOS (beyin omurilik sıvısı) alınması gerekiyordu.
O güne dek bunun nasıl bir işlem olduğuyla ilgili bir fikrim yoktu.
’altı üstü iğne sokup omuriliğinden biraz sıvı alacağız’ demişlerdi.
Yatağımda cenin pozisyonu alıp sırtımı onlara dönmemi istediler.
Nörolog bizzat kendisi sıvıyı alacaktı; dizlerimi kendime çekip dedikleri pozisyonu aldım.
Kalınca bir iğneyi omur aralarımda hissettim ve inanılmaz bir acı beraberinde geldi..
ilk denemesinde başarısız olmuştu doktor ve benim neredeyse gözümden yaş gelecekti.
ikinci denemede bayılacak gibi oldum, ayaklarım istemsizce tekme atar gibi hareketler yapıyorlardı.
Sinir uçlarına temas ediyor olmalıydı iğne ve çatır çutur ses geliyordu omurlarımdan.
ikincide de istedikleri sıvıya ulaşamadılar ve üçüncü denemede artık tamamen kendimnden geçecek gibi oldum, gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım..
Neyse ki üçüncü de gerekli numuneyi elde etmişti doktor.
Odadan herkesin çıkmasını istedim, ağlayacaktım çünkü , sinirlerim fena bozulmuştu.
Televizyonu açtım ve rahatlayana kadar ağladım.
Çok miktarda sıvı tüketmemi istemişlerdi bu ufak operasyondan sonra ve uzunca bir süre acımı yalnız yaşamak iyi gelmişti..
Baş ağrılarım uzunca bir müddet devam etti ve çıkan sonuçlara göre menenjit olmadığım söylendi..
Bir nebze rahatlamıştım bu sonuçtan sonra; ailem ve işyeri dışında da kimsenin haberi olmamıştı hastanede yattığımdan.. -
515.
0Part 28
Mehmet bir akşam yemeğe davet etti beni, hayatını eskisine göre daha düzenli yaşamaya başlamıştı ve ciddi bir ilişki içindeydi..
-Adamım bu akşam hatunun arkadaşlarıyla yemeğe çıkacağız, sen de gelsene , Eylül’le sana yapmak istediğimiz bir kız var; tanışmanı istiyoruz..
-Oğlum boşver be, sonra arada kalır yenge de..Tanıyorsun beni..
-Adamım altı üstü tanıştıracaz ya, restoranda düdüklemeye çalışmazsın herhalde kızı
-Belli olmaz
-Hande’yi ne yaptın?
-Hiçbirşey yapmadım, duruyor durduğu yerde..
-Bana bak , kız avukat ve çok güzel bir hatun , hem de harbiden kişilikli.. Eylül’e benziyor aynı.. Olursa bu iş, Hande’ye yol vermen gerekebilir..
-Nedenmiş o?
-Oğlum gibtirtme belanı…
-Tamam dıbına koyayım tamam..
-Akşam Gusto’dayız unutma..
-Tamam, görüşürüz.. -
516.
0bugün kötü başladı arkadaşlar, kafamı toplamama müsaade ederseniz sevinirim. belki akşama doğru tekrar başlarım..
-
517.
0işim geç bitti o akşam, eve gidip üstümü değiştirme fırsatım olmadı, direkt yemeğe geçtim Mehmet’lerin yanına..
Birkaç arkadaşıyla beraber olacaklarını söylemişti Mehmet, oysa 3 kişiydiler –Mehmet,Eylül ve bahsettiği kız-..
Sıcak bir merhabadan sonra, kısa bir tanışma merasimi ve arkasından hatıralarımız eşliğinde yemek..
Un niyetine yediğimiz beyaz çimento hikayesinde gülme krizine girdiler..
Yasemin’di kızın adı, kumral, mavi gözlü , anlamlı bakan bir hatundu..
Mesleğini çok seviyordu, avukatlık için yaratılmıştı sanki..
Eylül ile çocukluk arkadaşıydılar ve eski hikayelerini anlatırlarken Yasemin’in resmen gözlerinin içi gülüyordu..
Postür dediğimiz nitelik fazlasıyla mevcuttu Yasemin’de ve gerçekten etkilenmiştim kendisinden..
Güzel bakıyordu, hiçbir şımarıklık unsuru yoktu hareketlerinde..
Ama , benim tek ciddi sayılabilecek ilişkim Fulya ile yaşadığımdı ki ona da tam olarak bu tanımı yapmak imkansızdı..
Bir tanımı yoktu aramızda geçenlerin, kimisine göre ‘aşk’, kimisine göre ‘serserilik’, bana göre ‘büyük bir tutku’..
Şimdiyse karşımda hanımefendi tarzıyla Yasemin vardı ve geleceğimi istiyordu benden geleceğini vermek koşuluyla..
öyle bakıyordu gözleri..
Benim başımdan geçenlerin hiçbirini bilmeden..
Bütün kadınların notu kırıktı bende, Yasemin ise kafadan tam puanla girmişti hayatıma..
Zordu karar vermek ve harekete geçmek , ciddi anlamda düşünmem ve Mehmet’le istişare etmem gereken bir meseleydi bu..
Akşam yemeği çok güzel geçti, bolca kakara kikiri ve harika bakışlar..
Masmaviydi gözleri ve ruhumu okşayan bir hali vardı Yasemin’in..
(bkz: http://fizy.com/#s/1ajgar) -
518.
0-Telefon numaranı alabilir miyim Yasemin, sürekli böyle yaşlılarla takılmayalım
-Hahahaha, belki görüşmek istemeyeceğim seninle bir daha..
-Bunu ciddi anlamda düşünmelisin zaten..
-Neden ki? O kadar kirli biri misin?
-Bilmem…
Telefon numarasını verdi, kızları bıraktıktan sonra Mehmet’le bir mekana oturduk.
içim yanıyordu resmen, Hande halen resmi sevgilim sayılırdı, kronik sevgilim Fulya’yı ise aklımdan çıkaramıyordum..
Buna ne zaman yaklaşsam Özge karşıma dikilir olmuştu, içine doğuyordu sanki ve ben düzene hiç alışık değildim..
Yasemin ile her ne yaşayacaksam tertemiz olmalıydı bu, başından sonuna kadar..
Yalana hiç yer olmayacaktı bu ilişkide ve ben bunu da hiç yaşamamıştım..
Çok acı bırakmıştım hayatımda ve farklı hayatlarda.
Bir süre sonra unutulup gitsem de Özge’nin dediği doğruydu; ‘benden sonraki adamlarda’ benden kalan izler çıkıyordu karşılarına..
Pişman mıydım?
Asla değil ama Yasemin farklıydı işte, onda pişman olacağımdan emindim ve pişmanlık yaşatacağımdan.. -
519.
0sizler ne yapardınız böyle bir durumda?
ilk defa böyle birşey soruyorum, dikkatinizi çekerim -
520.
0@747 hem okuyon hem fırçalıyon amk
@746 gracie,
bunu neden sordum? hayatımdaki büyük bir soru işaretiydi bu karar.. ve hala emin değilim aldığım kararın doğruluğundan veya yanlışlığından..
-
kayra 40 yaslarda ısıtme kaybı yasıcaksın
-
pipisi olsada fark etmez ki olm
-
bikerisinde yokluktan breaking bad
-
17 bin tl aliyorum
-
peşimde istihbarat servisleri olsa
-
kayra kac dkya yeni hesap acip gelir
-
acaba kayraya bi zenci tecavüz etse
-
niye lan kimse demiyor
-
beyler doğuda damada ve geline takılan altınların
-
islamda sünnet olmak mecbur mu
-
dün öğrenciler geldi
-
5 haziran 2026
-
çok ciddiyim soru sorcam
-
mesaj gönderirken dm falan rahat olun
-
3 trilyona araba önerisi
-
komiklikler şakalar ehehe
-
çakra patlatmak
-
endonezya bali ucuz diolar la
-
monkas ananın adı boxerıma başlık
-
bu kayranın vücudu muydu la
-
dennis buroyla bir ani
-
moderatorler kendine
-
endonezyalı sevgilime aldıgım hediye capsli
-
bu ehliyet kurs hocalari
- / 1