1. 26.
    +3
    -Neden böyle yapıyoruz Todon?, seninle de olmuyor, sensiz de..
    -Ben de çözemiyorum, tek bildiğim sen yanımda yokken uçurumun dibindeymiş gibi hissediyorum kendimi, seninleyken de uçurumdan düşüyormuş gibi..
    -Bu işin olmayacağını ikimiz de biliyoruz, saklayalım bu ilişkiyi, birbirimize susadığımızda buluşalım herkesden habersiz.
    -Nasıl dururuz dokunmadan?
    -Mecburuz buna..
    ···
  2. 27.
    +3
    Part 24

    Toplantı dönemi gelip çatmıştı ve Tarık’ı Amerika’ya geri göndermiştik.
    istanbul’da ‘Liderlik ve Etkin insan Yönetimi’ eğitimlerine başlamıştım ve sadece performans üretip kendini göstermek yetmiyordu atamalar için.
    Üst kademedeki yöneticilerle de aranızın iyi olması gerekiyordu.
    Sonuçta sizi tanıyor ve bu işi yapabileceğinize inanıyor olmaları gerekiyordu.
    Toplantılar bir diplomasi şöleniydi adeta.
    Pazarlama Müdürleriyle akşam yemeğine çıkıyor, hiçbir toplu organizasyonu kaçırmıyordum.
    Medikal sınavlarda hep ekibimdeki en yüksek notu alıyordum. Sürekli örnek gösterildiğim için ekip içinde sevilen biri olduğumu söyleyemem.
    insanlar doğasının dışında davranıyordu orada, daha önce bahsettiğim ‘daimi, sabit gülücükler’ vardı herkesin suratında
    Mutlu görünen bir penguen sürüsü gibiydik ama içinde olduğumuz Pazar tamamen rüşvet ve yalan üzerine kuruluydu.
    Bir akşam yemeğinden sonra otelin lobisinde bir şeyler içmek için toplandık.
    içlerinden biri Ayten’in çalıştığı ürünün promosyon kalemini çıkardı ve ajandasına bir şeyler yazdı.
    Kalem sadece benim dikkatimi çekmemişti. Ercan isimli ekip arkadaşımın da dikkatini çekmişti;

    -Sen bu ilacı çalışanı tanıyor musun? Dedi kalemi çıkaran arkadaşa
    -Evet tanıyorum
    -Ne kadar tanıyorsun?
    -Orasını söyleyemem, dedi bıyık altından gülerek
    -Senin bölgene Salı günleri geliyordu de mi?
    -Evet
    -Perşembeleri de benim bricklerde oluyor kendisi
    -Otel? Ev?
    -Genelde otel, gözleri nasıl ama?
    -Bir ara konuşalım bu meseleyi, şaşkınlık içindeyim şu an; dedi kalemi çıkaran

    Biz Ayten’le Pazartesi ve Çarşamba günleri görüşüyorduk.
    Diğer günlerde de dolu olduğunu o toplantıda anladım.
    10 kişilik örnekleme grubundan 3 ü ile yattığına göre, bölgede 1000 mümessil olduğunu düşünürsek 300 ü ile yatmış olabilirdi düz mantıkla baktığımda.
    Bir de işin içine hekimleri eczacıları falan sokarsak iş içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.
    ···
  3. 28.
    +3
    -e nasıl gidiyor yeni bölgede işler? Müdür oldun mu?
    -yok henüz olamadım, alışamadım ayrıca yeni bölgeye
    -Eee oğlum , ben olmayınca sinerji olmuyor tabi.. Nasıl bağlıyorduk doktorları be Todon
    -Öyle, bu konuda becerikli sayılırdık
    -Konaklamalı günlerde her akşam doktor yemeğe çıkar, orada ikna et sabahına kalk tekrar başla, zor oluyordu ama..
    -artık yok konaklama , evime yakın tüm bölgelerim..
    -Eskiden kalıyor muydun? Diye sordu Yasemin
    -Bıraksan 5 gün kalırdı Yasemin, öyle aşıktı işine.. öncelikleri değişti herhalde?– bana keskin bir bakış attı –
    -Artık önceliği benim demek ki ; dedi Yasemin o sevecen gülüşüyle
    -Öyle olmalı; gördüğüm en dürüst adamlardan biridir Todon, yakışmışsınız birbirinize
    -Teşekkür ederim Ayten’cim ama kızarmaya başlayacağım birazdan
    -Yoo gerçekten, umarım bizim gibi mutlu olursunuz, çocuğunuzu kucağınıza alıp.. , dedi ve eşinin elini tuttu..
    ···
  4. 29.
    +3
    işte bu gecede tanışmışlardı ama bir aralık danstan öteye gidememişti Hasan, ‘ben bu karıyı giberim’ diye kendini ikna etmiş, bu yola da başkoymuştu.
    Ceren ise herifi hatırlamıyordu bile, bir akşam yemeğinde Aslı’yla çok uğraştık adamı hatırlaması için. Geceyi anlattık ama nafile.
    Şimdi Ceren ismini duyunca bütün libido gözlerinden fırlamıştı.
    Rakı-balık sonra Hanedan da konaklama, tabi hepsi bizdendi , yani şirketten. Elini cebine attığını hiç görmedim ipnenin, ama mecburduk nefes kokusunu çekmeye, potansiyeli çok yüksekti ve yatırım karşılığı ilaç yazıyordu. Yurtdışı talebini firmaya iletmemiştim bile, zaaflarını kullanmak en iyisiydi, bekar, dalgıç, goygoycu , pinti ve kaypak bir doktora en güzel hediye kokainman olduğunu bilmediği , verme ihtimali ona göre yüksek bir hatundu.
    Ceren’in ta kendisi yani…Foça’ya gitmeden önce biraz sektörün gerçeklerine gidelim…
    ···
  5. 30.
    +3
    Bir eğitim anısı:

    Gün içinde ders aralarında coffee breakler veriliyordu ve bu araları üst düzey yöneticiler de bizleri daha yakından tanımak ve denetlemek için kullanıyorlardı.
    8-10 kişilik bir gruptuk ve Tanıtım Müdürü hafif meşrep, insanı rahatsız etmeyecek terbiyesizlikte bir fıkra anlattı ve tabi gülmek zorundaydık.
    Grup içinden bir arkadaş ‘Ben de anlatayım X bey’ dedi:
    Bir gün ormanda yangın çıkmış, acaip bir hengame , tüm hayvanlar kaçmak için birbirini eziyor.
    Ormanlar kralı Aslan olaya el atmak zorunda kalmış : ‘Herkes alfabetik sıraya göre kaçacak, birbirimizi eziyoruz!’
    Tam o sırada bitin biri yampir yampir bacak arasından kaçmaya çalışıyormuş.
    Aslan ‘Hop! Nereye bilader!’ demiş
    ‘Abi ben ‘am bitiyim’ demiş o da.

    Derin bir sessizlik, birtek kendi gülüyordu , Tanıtım Müdürünün yüzünde ‘ananı gibecem’ sırıtışı ve gece ilk otobüsle arkadaşın gönderilişi…
    ···
  6. 31.
    +3
    Part 3

    Daha önce Aslı’yla beraber bir ortak doktorumuzun doğumgünü için Alsancak’taki Kemancı adlı barın özel bölümünü kapatmıştık.
    O gün Dr. Hasan da bizimle gelmiş Aslı’nın arkadaşı Ceren’le orada tanışmışlardı.Ceren uyuşturucu bağımlısı ve gece yaptıklarını ertesi sabah hatırlamayan bir tipti.
    Sektörle alakası yoktu, daha doğrusu yaptığı bir iş de yoktu.Ailesinin parasını ‘baraton’ yaparak yiyiyordu, genelde ensesi kalınlarla takılıp onların da parasını yiyiyordu.
    Esmer,şuh,kısa boylu,süslü bir hatundu.O gece doğumgününü kutlamak için gittiğimiz Dr.Ece gözleriyle beni yemekteydi ve Aslıyla ben bu durumdan hoşlanmaktaydık.
    Tüm bar bizim masaya gözünü dikmişti, özellikle Aslı ve Ceren’e.Hiç giyinmeseler daha az insan bakardı herhalde.Barın ortaklarından birini ve güvenlik tayfasını tanıyordum, masaya ilgi alaka maximum seviyedeydi.
    Zaten Ece benden önce bu ilgi alakadan etkilenmişti, biz de etkilenmesini istiyorduk zaten.ilaçlarımın hepsini delicesine yazıyordu , normalde bayan represantlara ilaç yazmamasına rağmen, -hele hele Aslı gibi bir tipe- benim ricamla onu da uçuşa geçirmişti.
    Pastamız geldi, kesildi , happy birthday klişesini orkestra yerine getirdi, Ece mutlu oldu, Dr.Hasan Ceren’e sürekli yazıldı ve şarkım çalmaya başladı.

    (bkz: http://fizy.com/#s/1284cb)
    ···
  7. 32.
    +2
    oha memur modeli yazıyo haftasonu kafa izni yarattı adam
    pazartesi devam edelim madem
    ···
  8. 33.
    +2
    -ramço ya, canım çok ruffles çekti , alırsın de mi
    -saat kaç oldu Seda ya, yemesen olmuyor mu?
    -Lütfen Ramço ya, sen kırmazsın beni..
    -tamam tamam

    Ramço’yu tekrar paket yapmıştık ve bunu yapan aslında Seda olmuştu. Tamı tdıbına 15 dk ya yakın bir vaktimiz vardı ve adamı gönderdiğine göre bu zamanı verimli kullanmaya niyetliydi kendisi.

    -ee nerede kalmıştık?
    -Bizde…

    Yanıma oturdu tekrar, yüzüme dokundu ve öpüşmeye başladık.
    Ramço’nun dediğine göre hanım hanımcık bir bakireydi Seda, bu istihbarat büyük oranda yanlıştı bence ama yine de ihtiyatlı davranmakta ve ürkütmemekte fayda vardı.
    Öpüşme şiddetimiz gitgide artsa da ellerime hakim olmaya çalışıyordum.
    Top noktalardan birinde kendini geri çekti; ‘acaba o sen misin?’ der gibi baktı ve ben o an için sadece aradığı kişi değil , zagor bile olabilirdim

    -Beraber uyumalıyız bu gece; dedim
    -Önce teklif etmen gereken bir şey yok mu? –kendince olayı resmiyete dökme çabası-
    -Bir sevgilim mi var artık?
    -Bunu teklif sayabilirim…
    ···
  9. 34.
    +2
    Fulya aklıma geldi birden, sohbetten koptum.
    Aylardır görüşmüyorduk; yoğun iş temposu ve bu tip organizasyonlarla aklıma nadiren gelse de, uğradığında fena yıpratıyordu.
    Dalıp gittim Foça’ya, izmir’e, Ege’ye…Ceren anlatıyor, Dr.Hasan da dinleyici rolünü üstlenip, gözüne girmeye çalışıyordu.Aslı ile beraber onlardan 1-2 metre ayrılıp, kıyıya yaklaşmıştık.
    O da derinlere dalmıştı, şarap kaliteliydi, beyaz olmasına rağmen güzel gidiyordu.Sahile vuran her dalga Fulya’nın kendi elleriyle boğduğu cesetlerimi getiriyordu sanki.

    - Moda girdin bu gece?
    - Arada oluyor böyle…
    - Hadi sağlığımıza ve açılmayan şemsiyelere içelim
    - içelim…

    http://fizy.com/#s/1d7dam
    ···
  10. 35.
    +2
    -Süperdi; dedi nefes nefese
    -Bıraksaydın daha süper olabilirdi
    -Meraklanma daha çok fırsatımız olacak, yeni başladık..

    O gece 2 kez daha beraber olduk.
    Yan odada Ramço kendi gerçekleriyle osura osura uyurken..
    Böyledir hayatın her alanı; bildiğiniz şeyler size gösterilen kadardır ve siz körü körüne inanırsınız söylenenlere..
    Gerçeği soyup ortaya çıkarmak, tüm irinlerini ve yaralarını cesaret ister ve asla tam olarak göremezsiniz kendisini; bilmediğiniz bir dünya sırla yaşamaya devam edersiniz.
    Ramço yıllarca aynı evde yaşadığı Seda’nın bakire ve hanım hanımcık bir kız olduğunu sanıyordu ama aynı Seda daha 3-4 gündür tanıdığı birine ‘dibine kadar sok’ diyebilecek kadar cüretkar biriydi aslında ve ben bu durumdan hiç şikayetçi değildim.
    Ramço’nun bana farkında olmadan yaptığı ikinci kıyağı olmuştu bu ve ikisini de çok sonradan öğrenmişti ne yazık ki…
    Ertesi gün güzel bir kahvaltı yapıp, normal yaşantımıza devam ettik.
    Seda 1 hafta daha kalıp Antalya’ya geri dönecekti; ama kendini öyle bir kaptırmıştı ki ilişkiye işyerinden 3 gün daha izin almayı başarmıştı.
    Benim hoşuma gitmedi bu durum, ‘sevgilim, aşkım’ diye hitap etmeye başlaması iyice canımı sıkıyordu.
    Kuzeniyle tanıştırdı beni, pek hoşlanmadı kuzen benden, niyetimi anlamış olmalıydı görür görmez.
    ···
  11. 36.
    +2
    -iyi oldu valla seni gördüğüm, bölgen değiştiğinden beri görüşmüyorduk Todon, ne yapacaksınız şimdi?
    -Sinema vakti gelene kadar, bir yere oturacağız
    -Biz de yorulduk çok, eşlik edebilir miyiz size?
    -Tabi olur , dedi Yasemin
    -Sen ne diyorsun sevgilim? , diye eşine sordu Ayten
    -Olur, dedi adam sıkıntısı her halinden belliydi..

    Forum’un IKEA’ya yakın tarafındaki Özsüt’e oturduk..
    Daha zor anlar yaşamıştım hayatım boyunca, daha fazla oynamam gereken dakikalar veya saatler ama o dönemlerde yalnızdım ben, hesap vermem gereken veya değer verdiğim kimse yoktu..
    Bu yüzden rahat olabiliyordum oynarken ama bu kez durum farklıydı..
    Bir yanımda evlenmeyi düşündüğüm Yasemin oturuyordu, diğer tarafımda da kucağında oğluyla yatak arkadaşım, üstünde binbir fantezi gerçekleştirdiğim Ayten vardı ve kocası pürdikkat bizim tavırlarımızı inceliyordu.
    Yasemin ise her şeyden habersiz Ayten’i tanımak ve oğlunu sevmekle meşguldü..
    ···
  12. 37.
    +2
    Part 5

    Sağsalim dönmüştük izmir’e ve bunu Ooze’da kutlamak gerekti;

    (bkz: http://fizy.com/#s/12q0uv)

    işe girdiğim sene Üniversite aşkım, bana hayatı, kazık atmayı, kazık yemeyi, aldatmayı, aldatılmayı öğreten Fulya hala yüreğimde, aklımda, tüm tutkularımdaydı.
    Kısmen kopmuştuk ama dönem dönem görüşüp ilişkiye bir yön vermeye zorluyorduk kendimizi.Tüm üniversite hayatımı etkilediği gibi karakterime ve ondan sonraki ilişkilerime de direkt veya dolaylı yoldan hep etkileri oldu.
    Çok şiir yazdım, çok şarkıda ağladım ve çok kavgalarım oldu.Her kadından sonra bir süreliğine döndüm ona, hep ‘bir süreliğine ama sürekliymişcesine’ yaşadık ve bol bol o günlere flashback var bu hikayede…
    ···
  13. 38.
    +2
    (bkz: engin3445)

    vay be daha lisedeydik todon başkan hikayeni okurduk, hikayeni bitirmek 2014 yılına nasipmiş be o zamanlar neler yazmıştın.

    seni unutmayacağız todon başkan
    ···
  14. 39.
    +2
    @5 ve @9 sizin için yazıyorum amk, elbet daha sonra okuyan çıkar
    ···
  15. 40.
    +2
    -Adamım nasılsın?
    -Ölüyorum amk, midem acayip, sen nasılsın?
    -Küfür etmeyeceğine söz ver, birşey söyleyeceğim sana?
    -Söyle ipne söyle
    -Cumartesi günü un diye bulduğum şey beyaz çimetoymuş bilader
    -Ne!
    -Hakanı aradım senden önce, o da fenalardaymış ama durumun undan kaynaklandığını duyunca sevindi
    -Mehmet oğlum sen ciddi misin?
    -Valla bak, bugün annem aradı, arka dolaptaki beyaz çimentoyu ne yaptığımı sordu..
    -Mehmet dıbına koyayım senin Mehmet
    -Oğlum şimdiye kadar, bir şey olmadıysa yaşarız herhalde lan bundan sonra, ölmeyiz herhalde, doktorlara sorsana..
    -Yavuz ve Devrim’i aradın mı?
    -Onlar Pazar gecesi acile gidip serum yemişler, dilim varmadı gerçeği Devrim manyağına söylemeyi
    -zütün yemedi yani
    -Bir nevi..
    -Vay dıbına koyayım, beynimizi gibeyim

    (bkz: http://fizy.com/#s/1dlctq)
    ···
  16. 41.
    +2
    Büyük bir yıkım olmuştu bu; Mehmet sürekli arıyor ben telefonlarını açmıyordum.
    Haftasonunu dağevinde geçirdim.
    Pazartesi akşamı Mehmet’i arayıp durumu üstü kapalı anlattım, hazır değildi her şeyi öğrenmek için..
    Eylül ile nişanlılık döneminde ayrıldılar ve bundan sonra anlattım her şeyi..
    Mesajın üstünden 1 ay geçmişti ve Fulya artık evlenmiş olmalıydı..
    Düğününe gitmek gibi bir şey geçmedi kafamdan..Bir hafta içi Aslı aradı;

    -Todon olanları duydun mu?
    -Hayrola?
    -Özge Volkan’ı tanımış ve sonrasında Manisa’ya kaldırmışlar tekrar
    -Nasıl yani?
    -Ruh ve Sinirde yatıyormuş..Dağıtmış iyice..
    -Üzüldüm buna

    Arabaya atladım ve Manisa’nın yolunu tuttum..
    bir öğlen vaktiydi, Özge’yi buldum ..
    Bir çam ağacının altında perişan halde sigara içiyordu..
    Saçları sarıydı bu sefer..
    Sözünü tutmuştu yani..
    beni görünce karşısında donuk bakışlarının yerini heyecanlı bir beklenti aldı;

    -Ne yaptın dikildin mi karşısına?Tuttun mu sözünü?
    -Evet, tuttum..
    -Çok güzel… -ağlamaya başladı-
    -Sen de dikilmişsin karşısına galiba?
    -Evet , o çıktı karşıma..ölmemiş biliyor musun Todon..
    -Sen de sözünü tutmuşsun, sarı saç yakışmış
    -Teşekkür ederim…volkan ölmemiş todon..
    -Evet, ölmemiş Özge…

    --- SON ---

    (bkz: http://fizy.com/#s/1aj6g8)
    ···
  17. 42.
    +2
    Bunları Karşıyaka Devlet Hastanesi önünden aldım, hatunların ikisi de at gibiydi.
    Nilay kumral siyah saçlı dolgun vücutlu, Serpil ise onun sarışın ve genç versiyonuydu.
    Üniversite okuduğunu öğrendim yazlığa giderken, muhabbet koyuydu.Artık ben de aldatmayı öğrenmeliydim, sadece işimin huursu değil, hayatın da huursu olmalıydım.
    Fulya’yı kafamdan silmek için çok güzel bir fırsattı bu.Nilay ve Barış arabanın arkasında resmen yiyişiyor , Serpil ile ben ise ön tarafta birbirimizi tartıyorduk.
    Gevşek bir hatundu, belki de kendisinden büyük olan kuzenine özeniyordu.
    Bir alışveriş merkezine girip, mangal için et, sofra için rakı ve diğer gerekli malzemeleri aldık.
    Ne Nilay ne de Serpil ‘biz de para verelim’ gibi bir teklifte bulundu.Nefret ediyordum böyle karılardan.
    Serpil ona Magnum almamı istedi.Yazlığa varana kadar gözlerime baka baka tahta çubuğuna kadar sömürdü dondurmayı; arka koltuktaki tablo da gitgide ferregrafiye kaymaktaydı.
    130 km hızla giden bir sex filmi aracıydı sanki araba ve aklımın ucundan bile geçmiyordu Fulya.Yol ayrımına gelmiştim herhalde ve seçeceğim yol belliydi.

    (bkz: http://fizy.com/#s/12cd1i)
    ···
  18. 43.
    +2
    todon benim canım yandı lan burda senin o zamanki halini düşünemiyorum. iyi kafayı yemedin

    yasemin çok belli etmemiştir kendi içinde yaşamıştır acıyı.
    ···
  19. 44.
    +1 -1
    Film ile ilgili hiçbirşey hatırlamıyorum, sanki beyaz dev perdede bambaşka bir film oynuyordu ve filmin konusu Ayten ile todon’du..
    Ruhum sıkılmaya başlamıştı ve felaketler her zaman silsile şeklinde ve sürü halinde gezerlerdi..
    Hazırlıklı olmalıydım…

    Yasemin bir iş gezisi sebebiyle 1 hafta izmir’den ayrılacaktı.
    Denizli’de birkaç müvekkili vardı ve onların davalarına girmesi gerekiyordu.
    O bir hafta işime verdim kendimi tamamen, akşam yemeklerine doktorları çıkarmaya başladım tekrar.
    Kafa dağıtmak için birebirdi bizim meslek, sosyal ilişkileri yönetmek kolay bir iş olmasa da becerdiğinizde sizi çok rahatlatan bir şeydi..
    Firmada aldığım eğitimler liderlik yönümü geliştirmeye yönelikti ve çok da faydalı oldu aslında bakılırsa..
    ilaç sektöründe ana amaç verilen hedefe koşmaktır, bunu nasıl yaptığınızla masa üstünde görece ilgilenilirdi, önemli olan sonuçtu..
    Bir yöneticinin asli görevi ‘çalışana yapmak istemediği bir işi yaptırmaktı’..
    bunu sağlamakta ki en önemli silah da stres yaratmaktı; böylece çalışanın algısı sürekli yukarılarda oluyordu, ama hayattan bezdirircesine yapılan bu uygulama çalışanları da demotive ediyordu aynı zamanda..
    Kötüydü yöneticiler, acımasız görünüyorlardı..
    Benim ise liderlik anlayışım daha farklıydı; hedefleri yönetmenin ana yolu bana göre duyguları yönetmekten geçiyordu ve bunun için de çok iyi bir dinleyici olmalıydınız..
    Manevi yönden tatmin ettiğiniz bir çalışanın maddi hedeflere koşmaması gibi bir şey olamazdı benim bakış açımda ve bunu dile getirdiğimde haksız buluyorlardı söylediklerimi..
    Hep aynı örneği verirdim onlara; Türkan Saylan…
    ···
  20. 45.
    +2
    ben neredeyse beş kişiye hayatımı anlattım bin.

    sen yazmak istedikten sonra insanlar okusa ne olur okumasa ne olur.

    yaz işte..
    ···