kıyıya vuruyordu cesetlerim

-Senin dıbına koyayım Todon , hep senin yüzünden
-…..
-Ben ne güzel gidecektim teravihe, ölecez burada ya
-……
-Puşt herif, dedeme söylemezsem fiksinler; dedi ve ağlaya ağlaya çıktı gitti

Ben ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde kalakaldım; ayda yılda bir ev boş kalmış, daha yeni yeni keşfetmeye başladığım erkekliğime ve elime ayırdığım böyle bir gecede olmamalıydı bu deprem.
Gerçekten bir işaret miydi acaba?
Telefon çaldı, annemlerdi arayan, meraklanacak bir şey olmadığını söyledim ve kapının kirişi altında, 15 saniyelik görüntüyü tekrar tekrar izleyerek çektim 31’imi.

(bkz: http://fizy.com/#s/3wf0jm)

seriye bağladım resmen ve hiç takdir görmüyorum...

Koştura koştura çıktı basamakları zütveren oyunu duyunca. Açtık Sensible’ı o klavyenin sağında ben solunda kapışmaya başladık; fena gibiyordum puştu ve yenilmeyi asla hazmedemiyor genelde oyunları yarım bırakıyordu.

-Bak ne göstericem sana
-Dergi mi göstercen lan?
-Yok oğlum, amcaoğlu disket yolladı birkaç tane.. gibiş var gibiş
-Vaaaaayy , aç lan aç

ilk diskette 15 saniyelik bir görüntü vardı, küt saçlı bir karı yatağa uzanmış sarı yeleli bir herif misyonerde 15 saniye tıklıyordu.
Aynı ‘swf’ formatındaki görüntüler gibi tekrardan başa sarıyordu ve biz belki 20 defa aynı görüntüyü tekrar tekrar izliyorduk.
Tarık eli gibinde, burnunda sümük, ağzı açık izliyordu; bir yandan da ‘vaay be’ deyip duruyordu.
Toplamda 1 dakikalık ferre filmimiz vardı ve biz bu kıtlığı bolluk sanıyorduk.
Tam üçüncü 15 saniyelik filmimizi izlerken ‘çatırt’ diye deprem oldu.
Acayip sallandık, tepemizdeki avize kafamıza düşecek gibi oldu ve Tarık’ın çenesi buruşmaya, gözleri dolmaya başladı.
Ben de fena tırsmıştım, 14 yaşında 2 velet eli gibinde yakalanmıştık Tanrı’ya.Deprem bittikten sonra Tarık aldı sazı eline;

-Hiç mi merak etmedin ? aramadın, ne yapıyor bu kız istanbul’da? Nerdesin?
-Asıl sen nerdesin?
-Lale kendini kötü hissediyormuş, onun yanına geldim, şimdi çıkacaz
-Nereye çıkacaksınız?
-Bir bar açılmış yeni, Lale’nin arkadaşlarıyla oraya gideceğiz
-Tamam, iyi eğlenceler
-Ya sen?
-Şu an meşgulüm…- ve bu telefon görüşmesinden sonra ben hep meşgul olacaktım –

(bkz: http://fizy.com/#s/16yfj4)

‘maç saati oynayıp oynamayacağı belli olacak futbolcu’ olm süper benzetme çok güldüm lan

-Todon! gelsene aşağı
-Niye geleyim lan?
-Oğlum teravihe gidelim hadi

Dedesine özeniyordu Tarık, her teravihe gittiğinde sağlam harçlıklar kapıyor ve oradan gelen parayla gidip ‘Hustler, Penthouse’ falan alıyordu.
Apartmanın altı yığınla dergi doluydu ve bunları çok sağlam bir şekilde zulalamıştı.

-Oğlum manyak mısın ne teravihi lan?
-Hadi lan gel tek başıma sıkılırım..
-Oğlum bilgisayar oynuyorum evde, sen gel, bizimkiler yok
-Geleyim mi?
-Gel oğlum gel, basıyorum zile
-Tamam..

Tek bir şey sormamıştı telefon görüşmemle ilgili ama Fulya’yı alt etmeliydi.
Yatağa kendisi attı beni, çok değil 2 hafta önce Fulya ile saatlerce seviştiğimiz yataktı bu ve ihanetin ıslaklığı vardı Serpil’in dudaklarında.
Sımsıkı göğüsleri vardı, dudaklarımdan, boynuma ordan vücuduma ve en sonunda milli benliğime ulaşmıştı.
Biraz dişlerini değidirse de hazzın doruklarındaydım, uzun sarı saçlarını kavrayıp, yüzünü görmek için kaldırıyordum.
Çok büyük bir iştahla yalıyordu, arabada sömürdüğü Magnum’un sadece bir simülasyon olduğunu iddia ediyordu sanki.

ben burdayım todon

-Olaya bakar mısın?
-Manyak bunlar, kafayı yemişler, devam edelim mi?

Dedi ve ben ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım; midem iyice ayağa kalktı ve işte o an arındım acıma duygusundan, uzun süreli birlikteliklerden, karşılıklı güvenden, aşktan , kadınlara ait manevi her şeyden..

-Olur; dedim sırıtarak..

5 dakika önce öz kuzeninin kafasına bir silah dayalıydı ve odada bulunan bu 4 kişinin hayatı sözkonusuydu.
Barış dediğimiz adamın asla şakası yoktu.Nasıl bir ruh hali bu? Nasıl benimle sevişmeye devam etmek ister…
Bunun sebebi ahlaksızlığı ve Fulya’yı alt etmek istemesiydi..
Hayatımdaki en hardcore gibişi yaptım o gece, canının yanmasına aldırmadan anala zorladım ve yüzüne boşaldım.
Bir daha görüşmedim Barış’la; telefonlarını açıyor ama buluşma taleplerinde hep işim olduğunu söylüyordum.
Serpil ile 3-4 kez daha beraber olduk.Her defasında daha çok acı vermeye çalıştım, duvara yapıştırıp , dışarıdan bakıldığında tecavüz edercesine girdim içine.
Daha sonra kendisini artık istemediğimi, her şeyin baştan yanlış olduğunu ve hayatımda başka birine yer açtığımı söyleyerek telefonda vedalaştım.
6-7 ay sonra kısa süreli bir Abazalık sürecimde aradım; üniversitede bir sevgili yaptığını ama haftasonu planı olmadığını,
Sesimin kötü geldiğini ve sadece dinlemek için cumartesi gününü ayırabileceğini söyledi.Benim ise tek derdim onu zütünden gibmekti ve de öyle oldu…

(bkz: http://fizy.com/#s/3w9wi9)

pazartesi görüşürüz beyler, iyi haftasonları

-Ne yaptın? Dikildin mi karşısına? Sözünü tuttun mu?
-Sen tuttun mu?
-Ne söz verdim ki ben?
-Sarışın değilsin.. Kaç ay geçti üstünden..
-Evet hala saçlarım siyah, ama konumuz bu değil, neden yapmadın bunu?
-Bir küçük kız var, üç dört yaşlarında, geceleri çıkıyor karşıma, o yapmamı istemedi
-Bak sen ufak huurya
-Ağzını topla, kimbilir neyi temsil ediyor o..
-Canından çok sevdiğin güzel anneni belki de..
-Belki de..
-Bak Özge; ben artık mutlu biriyim, gayet anlamlı bir birlikteliğim var.. Kızın adı Yasemin ve çok güzel bakıyor, tüm defterleri kapattım artık.. Herşeyimin sahibi..
-Geçmişinin de mi?
-O defterleri kapattım artık..
-Ya biri açarsa?
-Bunu yapmayacaksın
-Neden?
-Çünkü, hiçbirşeyi bilmiyordun ve her şeyi ben anlattım sana.. Senden çekiniyor olsam anlatmazdım ve sen bunları ispiyonlayacak olsan, bu ilişkiyi kendin öğrenip yapardın bunu..bu şekilde sihri kaçar bu işin..
-mantıklı söylediklerin, o kızın da canını yakacaksın
-bu sefer yanılıyorsun işte..
-Öyle hissediyorum, o zaman Yasemin’e içelim
-Bak bu olur..

-Senden öte bir şey varsa, ve ben onula yatarsam, o gün ölürüm herhalde
-Devam edelim mi?

Arkasını döndü ve dizlerinin üstüne çökerek tekrar ağzına almaya başladı. Yukarıda bir tanrı varsa, ve o tabloyu gördüyse ahiret haneme bu hareketler sevap olarak yansıyabilirdi;
Aslı Tanrıyı bile baştan çıkarabilirdi. Beş dakika önce Etna Yanardağını patlatmıştım ve o lavlar tekrar bana geri dönüyordu, duşun altında terliyordum. Beni emerken sanki fayanslara kadar tüm banyoyu emiyordu ve ben gene dimdiktim.
Arkasına geçtim ve onu emerek ortadan kaldırdığı fayanslara yapıştırdım, bacakları uzun olduğu için bu pozisyonda içine girmek kolaydı, Tanrı eminim o anda 31 çekmeye başlamıştı ve tüm evren devasa bir atmık tehditiyle karşı karşıyaydı.
Sırılsıklam bir şekilde odaya geçtik, yavaşca kucağımdan yatağa bıraktım Aslı’yı.O gece sona ersin istemiyordum.Ben üstünde gidip gelirken, ‘herşeyi yapabilirsin’ diye fısıldıyordu kulağıma.
O sözleri mi daha çok zevk veriyordu, vajinasının içinde gidip gelmem mi hiçbir fikrim yoktu. içinden çıktım ve o yatar pozisyondayken, ağzının içinde gidip gelmeye başladım, Tanrım yok oluyordum, böylesine bir zevk önümdeyse arkamda Azrail’in olması işten bile değildi

@71 ojgeldin panpa

Doktoru aşağıda beklerken aramızda geçen diyalog bu şekildeydi; az sonra bayramlıklarıyla, pişmiş kelle gibi sırıtan adamımız araca binip, arkaya Ceren’in yanına oturdu.
Arabanın içini yoğun bir Fahrenheit kokusu kaplamıştı.Herhalde gibinin ucundaki deliğe kadar sıkmıştı adam.Ceren karşısındaki manzara ile intihara bir sebep daha bulmuş, doktor ise karşısındaki manzara ile 6 aylık mastürbasyon malzemesini cebine koymuştu.
’Nasılsın görüşmeyeli’ faslı bittikten sonra, Hasan malum geceyle ilgili konuşmaya başladı;

-Baya eğlendik be Ceren o gece, aslında başka bir mekana geçseydik keşke, gece uzundu.Bugün o hataya düşmeyiz ama.
-Hıhı
-Ee Todon? Gece nereye akacağız?
-Valla abi, balıktan sonra , sahilde müzik dinleyip şarap içmeyi düşünüyoruz, bir yerlere gitmeyeceğiz yani
-Oooo içiniz çürümüş oğlum sizin
-Ceren bugün kafa dinlemek, sohbet etmek istiyormuş Hasan Bey, diye araya girdi Aslı
-Hıhı
-Ben iyi bir dinleyiciyimdir Ceren, dedi doktor
-Hıhı

Çalan müziği değiştirmek, mevcut muhabbeti değiştirmeye de yardımcı olur.

(bkz: http://fizy.com/#s/1dlch7)

okuyan yok mu lan?

biraz ara.. okuyanlar da ses versin giberün..

Sahada her şey farklıydı, eğitimde gösterdikleri bilgiler nadiren işime yarıyor, gerçekleştirdiğim sunumlarda medikal içerikten çok, ikramın içeriği ilgi görüyordu.(Her sunum sonrasında hekimlere yemek verilir)
Deli gibi çalışıyordum, girmediğim sağlık ocağı, hastane yoktu. Beş dakika duruyor, broşürümü çalışıyor, çıkıyordum IMS te zerre oynama yoktu.
Daha çömez olduğum için firmadan uyarı gelmiyordu ama toplantılarda bölge yöneticisinin performansı düşük tecrübeli ekip arkadaşlarımı aşağılarcasına tavırları ve söylemleri beni pozitif tetikliyordu.
Bu lafları işitmemeli , başarılı olmalıydım. Hiç sorgulamıyordum neden böylesine hakaretvari konuştuğunu.

Başına buyruk biriydi Fulya, o anda kafasına eseni yapmak isterdi; ‘Carpe Diem’ ekolünün en önemli temsilcilerindendi.
Ben ise tam tersine, yavaş yaşamayı seven biriydim üniversitede.
Anlaşmazlıklar böyle başlamıştı zaten; bar bar dolaşmayı sevmiyordum, o ise bayılıyordu gece hayatına.
Gittiğimiz mekanlarda onun tanıdıkları denk geldikçe ben kafayı yiyecek gibi oluyordum ve en sonunda samimi gibi görünen bir tanesiyle yumruk yumruğa Cece denen barda birbirimize girdik alkolün de etkisiyle.
Hiç unutmam o geceyi; bizim kavgamızı izleyenler arasında Tanju Çolak da vardı.
Tabi bodyguardların müdahalesi çok gecikmedi.
Karşı tarafın dudağı patlamış benim de yediğim kafayla kaşım açılmıştı..
Biraz da korumalar hırpaladı; bunların hiçbiri koymadı da Fulya’nın ‘sen ne biçim adamsın’ demesi koydu asıl.
Gelmedi o gece benimle, eve tek başıma döndüm ve o geceye devam etti arkadaşlarıyla.

Her şeyi hatırlıyordum o sokaklarda dolaşırken; öpüşmelerimiz, eve bırakışlarım ve ayrılışlarımız.
Ailesi misafirliğe gittiğinde kaçak bir şekilde beni eve alışları.
Şiirlerimi sakladığı sandık, makyajını yaptığı ayna, yastığının kokusu ve tekrar öpüşmelerimiz…
Kaç yıl olmuştu onu görmeyeli?
Bir görsem uzaktan, her şey yolunda mı, hala dimdik mi yürüyor?
Dokunmasına gerek yok, sadece geçsin önümden birkaç saniyeliğine..
Yarım saat yürüdüm o civarlarda, bir sigarayı söndürüp diğerini yaktım.
Ayten ve ailesini unutmuştum bile; benim problemim çok daha büyüktü..
Arabaya geçtim tekrar ve gözlerim apartmanın girişinde bekledim gelişini.
Ben geldiysem buraya o karşıma çıkmalıydı ve bir araba yanaştı evinin önüne, Fulya indi içinden siyah saçlarıyla; adam da indi..
Adam öptü onu ve ben tekrar öldüm…

beyler günaydın.. bugün kötü bir haberle uyandık ve aynı siyasi demeçleri okuduk.. alayının anasını gibeyim, suçu günahı olmayan daha 20 sinde 26 çocuk helak oldu yine.. orostopan evlatları, neymiş efendim gerillaymış bu huur çocukları, sosyalistmiş bunlar..taa 82 yılından beri bu yılanın başını ezemeyen veya ezmeyen siyasi ve askeri üst kademenin de ben dıbına koyayım..
birazdan başlarım