kıyıya vuruyordu cesetlerim

bir gece uplaması yapalım, yarın yazacaz

gece uplaması 2

devam panpa

@170 bugün devam edemem panpa, yarın sabah yazıcam

ok panpa kendini ne zaman hazır hissedersen

selam beyler, 11 gibi başlayacam

arada okuyorum kardeşim

gecikme için özür, birazdan başlıyorum
@174 eyvalla panpa

Part 13

işe girer girmez Fulya ile nasıl olduysa barışmıştık ama ilişkimiz eski tas eski hamamdı.
Bir akşam mesaj geldi, ‘istanbul’a Lale’lere gidiyorum’ diye. Aradım telefon kapalıydı.
O Cuma gecesi bitmek bilmedi ki haftasonuna da beraber yazlık planımız vardı.
Ertesi sabah telefon çaldı, arayan Barış'tı
eşine toplantısı olduğunu söylemiş, sekreteri Nilay ve onun kuzeniyle haftasonu planı kurmaya çalışıyorlarmış.
Nilay’ı da kuzenini de görmemiştim hiç, tek bildiğim adamın asansörde bile hatuna çaktığıydı.
Yazlığa gidebiliriz dedim, hatunun güzel olup olmadığını sordum.’Güzeldir güzel!’ diye bir hatun sesi geldi telefondan.
Nilay olmalıydı bu ve kuzeni Serpil de o sırada yanındaydı muhtemelen.

Bunları Karşıyaka Devlet Hastanesi önünden aldım, hatunların ikisi de at gibiydi.
Nilay kumral siyah saçlı dolgun vücutlu, Serpil ise onun sarışın ve genç versiyonuydu.
Üniversite okuduğunu öğrendim yazlığa giderken, muhabbet koyuydu.Artık ben de aldatmayı öğrenmeliydim, sadece işimin huursu değil, hayatın da huursu olmalıydım.
Fulya’yı kafamdan silmek için çok güzel bir fırsattı bu.Nilay ve Barış arabanın arkasında resmen yiyişiyor , Serpil ile ben ise ön tarafta birbirimizi tartıyorduk.
Gevşek bir hatundu, belki de kendisinden büyük olan kuzenine özeniyordu.
Bir alışveriş merkezine girip, mangal için et, sofra için rakı ve diğer gerekli malzemeleri aldık.
Ne Nilay ne de Serpil ‘biz de para verelim’ gibi bir teklifte bulundu.Nefret ediyordum böyle karılardan.
Serpil ona Magnum almamı istedi.Yazlığa varana kadar gözlerime baka baka tahta çubuğuna kadar sömürdü dondurmayı; arka koltuktaki tablo da gitgide ferregrafiye kaymaktaydı.
130 km hızla giden bir sex filmi aracıydı sanki araba ve aklımın ucundan bile geçmiyordu Fulya.Yol ayrımına gelmiştim herhalde ve seçeceğim yol belliydi.

(bkz: http://fizy.com/#s/12cd1i)

yazmaya devam...

burada olanlar bi ses versin

rezerve

Yazlığa sağ salim boşalmadan ulaşmıştık, en azından kendi adıma bundan eminim.
Mangalı kurmadan önce eşyaları ve getirdiğimiz malzemeleri yerleştirdik.
Kafamda bu işi gruba çevirebilir miyiz keçisi dolaşıyor ama bunu bir türlü Barış’a söyleyemiyordum.
Barış bir üçlü sardı ve Nilay’la beraber içmeye başladılar, aç karnına birayla beraber zütürüyorlardı.
Serpil’e sahilde dolaşmayı teklif ettim, kabul etti.

-Tüm erkekler aynıdır biliyor musun?
-Ne gibi?
-Küçük iskender demiş ya, gibimi kaldırmayan tabutumu hiç kaldırmasın diye
-O herif erkekten sayılmaz ama
-Aaa niye?
-Boşver, gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Ben de öyle biri miyim sence?
-Seni tanıyorum Todon , sen de öylesin bence…
-Ne olursa olsun değmez mi sence..bu riski almaz mısın?
-Bilmiyorum, tek bildiğim yalnız olduğum.

Dedi ve başını omzuma yasladı. Sapsarı saçları dudaklarıma yapışıyordu, usulca sarıldım vücuduna, sol elimle çenesini kaldırıp gayet centilmence öptüm.
Bıraktı kendini, öpüşme hızımız ve agresifliğimiz arttı, neredeyse oracıkta düzüşecektik.

-Eve gidelim; dedi

Yazlığa girdiğimizde Barış kıyafetlerini değiştirmiş, boynu mosmor olmuştu.
Nilay’ın ise dudağının yanı başındaki beyaz sıvı parçası göze çarpmaktaydı.

-Hadi mangala geçelim, dedi Nilay
-Hayhay, ben de acıktım

bir yandan mangalı kurup, bir yandan biralarımız içtik.
Kızlar içeride salata ve diğer sofra detaylarını hallediyorlardı
Barış bir üçlü daha sardı, bu işte gerçekten ustaydı.Cigara arada bir patlıyor ve ortalığa çok yoğun bir duman salıyordu.
Adam büyük bir keyif içinde eşini aldatıyor ve hiçbir ahlaki sorgulama yapmıyordu.
Ben ise bunca zaman Fulya’ya sadık kalmanın peşinde binbir boynuzu takmıştım kafama.
Hala aramamıştı, bu defa ben de aramamıştım.Tam bu işi gruba çevirebilir miyiz diye soracakken Barış’a.
Nilay ve Serpil verandaya geldiler elerlinde biralarıyla.Nilay oturdu Barış’ın yanına , cigaradan bir fırt çekti, ciğerlerindeki tüm ahlaksızlığı üfledi gökyüzüne.
Müziğimizi ve Büyük Tekirdağımızı açıp yemeğe koyulduk.

(bkz: http://fizy.com/#s/1aj5t9)

biraz ara

-Ne günlerdi be Barış, şerefine badim!
-Sağlığımıza dostum, sağlığınıza kuzenler!
-Sakın askerlik maceralarına girmeyin, beynimizi şişirmeyin
-Kendi kanıyla tuvalete ‘ben nöbet tutmak istiyorum’ yazan Zeynel’i hatırlıyor musun bilader?
-Barış, lütfen hayatım..
-Hatırlıyorum badi, ya sen görüntü aldım diye vurduğun keçileri hatırlıyor musun?
-Hahahahaaha

Yemek faslı bitmişti, artık odalara geçme zamanıydı.
Nilay ve Barış’ın odasını önceden ayarlamıştık. Onlar alt kattaki yatak odasında kalacak ve duvarlara çarpa çarpa düzüşeceklerdi.
Ben ve Serpil’in durumu ise ‘maç saati oynayıp oynamayacağı belli olacak futbolcu’ gibiydi.
Üst kattaki yatak odasının denize bakan bir balkonu vardı, oraya çıkıp biraz daha sohbet etmeyi teklif ettim ona.
Benden hevesli bir şekilde kabul etti. Hayatını anlattı, sonradan anlayacaktım bunu, hepsinin ortak noktasıydı, yeni tanıştıkları potansiyel sevgiliye ilk fırsatta hayatlarını anlatmalıydılar.
ilk aşklarını ve erkeklere neden güvenmediklerini.O dönemde gerçekten oturup dinliyordum, sonra sonra bıraktım bunu, dinliyormuş gibi yapmak en doğrusuydu.
Telefon çaldı.. Arayan Fulya’ydı ve Serpil yanımdaydı.

-Hiç mi merak etmedin ? aramadın, ne yapıyor bu kız istanbul’da? Nerdesin?
-Asıl sen nerdesin?
-Lale kendini kötü hissediyormuş, onun yanına geldim, şimdi çıkacaz
-Nereye çıkacaksınız?
-Bir bar açılmış yeni, Lale’nin arkadaşlarıyla oraya gideceğiz
-Tamam, iyi eğlenceler
-Ya sen?
-Şu an meşgulüm…- ve bu telefon görüşmesinden sonra ben hep meşgul olacaktım –

(bkz: http://fizy.com/#s/16yfj4)