kıyıya vuruyordu cesetlerim

-Güzel kız Aslı, sen nereden tanıyorsun onu?
-Aynı sektörde çalıştık bir ara, liseden de arkadaş sayılırız
-Hangi sektör bu?
-ilaç, ya sen nereden tanıyorsun?
-Ben de sektörden tanıyorum
-Hangi sektör?
-Feleğin çemberi..
-Yakın sektörler birbirine, -hafif gülümsedim feleğinçemberi dediğinde-
-Sen de canı çok yanmış birine benziyorsun, karşıdan izlediğim kadarıyla..
-Pek sayılmaz; insanoğlunun alışamayacağı bir durum yoktur bence
-Bu klişeleri çok kullanır mısın?
-Kişiye göre..
-Bilgin olsun ben o kişilerden değilim; dedi vahşi bir gülümsemeyle

Durum bu sefer vahim görünüyordu; ilgisini çekmeyi başaramamıştım veya o benim öyle hissetmem için kuruyordu bu cümleleri.
Ceren tekrar yanımıza geldi o sırada;

-Vaaaaaayyyy tencere ve kapak da buradalarmış, çıkıyor musunuz siz şimdi bakalım
-Yok, az önce ayrıldık; dedim ve bunu duyunca Özge gülümsedi
-Uzun ilişkileri sevmiyoruz biz Ceren; dedi Özge
-En iyisi arkadaş kalalım Özge, kötü bir ayrılık olmasın bu
-Tüm bu yaptıklarından sonra mı?
-Ya sen? Neler çektirdin bana; nereye kadar sürecekti ki? Ne bekliyordun?
-En azından bir özür dileyebilirdin veya ıslak ama derin bir öpücük..
-Ben de senden aynı şeyleri bekliyordum
-Arkadaşlar siz ciddi misiniz ya? Dedi Ceren
-Ceren çok yanlış zamanda geldin
-E ben gideyim o zaman..

yemek arasına müsade var mı?

sanırım var, öğleden sonra başlarım tekrar

rezerve

Ceren bizden uzaklaştı ve piste yöneldi. Tekrar Özge ile baş başa kalmıştık;

-Islak ama derin öpücük konusunda pratiğe ihtiyacım olabilir, yardımcı olur musun?, dedim
-Hiç mi yapmadın yani bunu? Hiç mi sevmedin birini?
-Yalan söylersem bunu anlarsın değil mi?
-Bu konuda da pratiğe ihtiyacın var bence..
-Basamak basamak gitsek?
-Aslı ile daha önce yattığınız belli mesela..
-Emin misin bundan?
-Evet, bak bu tarafı izliyor hala; el salladı ona
-Arkadaşı için endişeleniyordur belki de
-O da olabilir tabi..
-Ne iş yaparsın sen? Hakkında hiçbirşey bilmiyorum ama kırk yıldır tanıyorum sanki seni..
-Öğrenciyim Ege’de Yabancı Dil ..
-Kusura bakma ama o kadar genç görünmüyorsun..
-Eee hayat Todon…

Aslı hediyelerini açmaya başlamıştı; o tarafa doğru yöneldik Özge ile beraber.
Bir sürü paketi büyük bir neşeyle açıyordu; elindeki hediyeyi havaya kaldırıyor; ‘eveet bunu kim aldı?’ diye kalabalığa sesleniyordu ve o kişi kimse elini kaldırıyordu.
Benimkine sıra gelene kadar geceliğe veya iç çamaşırına benzer bir hediye sahne almamıştı.
’Pot mu kıracağız lan yoksa’ diye düşünürken Aslı benim paketi havaya kaldırdı, ben de elimi..
Kırmızı saten geceliği üstünde dener gibi bir poz takındı; kalabalıktan ‘ouuuuv’ diye bir tribün sesi yükseldi ve bütün bakışlar bana çevrildi.
Klagib gülüşümü takındım, oysa gerilmiştim paket açıldığında ve millet ‘ouuv’ diye bağırdığında.
Aslı, ‘çoook ciksiii’ dedi ve gelip yanaklarımdan öptü.
Daha önce bahsettiğim 3 tipin okeye dördüncü arar gibi bir halleri yoktu ve durumu pek de hoş karşılamamışlardı tabi..
Bütün hediyeler tek tek açılmıştı ve benimki kadar iddialı bir hediye çıkmadı.
Birden parti içindeki popüler karakterlerden biri haline gelmiştim ve böyle bir niyetim yoktu aslında.
Özge ile başlangıç bölgemize geri döndük;

-Hediye güzeldi, yanlış hatırlıyor olmayasın şu Aslı ile yatma meselesini?
-Altı üstü transparan kırmızı saten kaliteli bir gecelik aldım , abartma
-Evet doğru söylüyorsun, işin ilginci tam vücut ölçülerine göre almışsın
-O vücutda nasıl duracağını hayal ettim hep

rez.

afferim o.ç iyi yazıyorsun kelebek geldi aklıma.

-Çıkalım mı artık buradan? , diye sordu Özge
-Olur, Aslı’ya selam verelim çıkalım

Kalabalığa yaklaştık tekrar, Aslı ile vedalaştık..
Kulağıma ‘hediye süper gerçekten’ dedi ve çıktık mekandan.
Nereye gideceğimiz ve ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve işin enteresan tarafı hiç de kafamda kurmuyordum bunları..
Sanki uzun yıllardır tanıyordum Özge’yi ve kızıl saçlı bomba bir hatun olmasına rağmen ‘nasıl olur da yatağa atarım bunu’ tilkisi dolaşmıyordu kafamda; her şeyi akışına bırakacaktım.
Arabama bindik,

-Mavişehire gidiyorum; biraz dinginlik ve su sesi iyi gelir
-Nereye gitmek istiyorsan gidebiliriz

Şu anda Deniz Restaurant olarak geçen mekanın önündeki kumsala oturduk; saat gece 1 gibi..
Yol üzerindeki bir marketten bir şişe şarap alıp açtırdım.
Uzunca bir süre sessizce Ege Denizini izledik ve Hande beni toplantıda sanıyordu.

-Masum göründüğüne bakma bu denizin, benim cesetlerimi taşıyor her dalgası..
-Benim için de aynı şey geçerli ama senin kurduğun cümleyle daha çok koydu be
-Hiçkimseye güvenmiyorum biliyor musun ve yıpratıyor bu beni
-Bir sebebi vardır mutlaka, daha doğrusu bir kadın vardır mutlaka; işte çok başarılısın de mi?
-Evet, bir süre öncesine kadar öyleydi, kendime güvenirim bu noktada.. Bunun anlamı ne ki?
-‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır’ sözü doğrudur aslında, arkasında kelimesi geçmişinde diye düşünülürse..

reserved amk 2 saat aradim

-Senin öykün ne peki? Bana benziyorsun çok ve hiç yabancılık çekmiyorum yanında; normalde senin gibi bir kadınla farklı bir yerde olmalıydım
-Yatak gibi mesela
-Evet iyidir yatakta olmak
-Böyle kaçılıyor zaten her şeyden; hiç karşısına dikilmeyi denemedin mi? Şaşıracak mı seni gördüğüne, nasıl bir tepki verecek? Hiç mi merak etmedin?
-Niye benim üzerimden gidiyor bu diyalog?
-Bir tarafın başlaması gerekiyor..
-ve erkek başlamalıdır hep?
-iğrenç yaratıklarsınız aslında, sadece başlangıç için yaratılmışsınız, sonra kaybolmakta üstünüze yoktur
-Yanlış bir tespit olduğunu söyleyemem
-Soruma cevap alamadım hala, niye dikilmedin karşısına? Nelerden çekindin?
-Daha konuyla ilgili hiçbirşey bilmiyorsun ki
-Tahmin edebiliyorum, sen sorularıma cevap ver, kim olduğunu, nasıl tanıştığını söylemene gerek yok..

yoklama 1-2

bizde çalışıyoz panpa.ara ara gelip okuyoz yoklama çekme

-Yıllar geçti üstünden ve çok kirlendik, eskisi gibi olamaz hiçbirşey
-Belki kirlenen sensin?
-Bir ben beyazım yani
-Korkaklık işte, kendince bahaneler üretmişsin her erkek gibi, başlarsak ‘benim olmadığım dönemde neler yaşadı acaba’ sorusu kurcalayacak de mi kafanı?
-Evet kurcalayabilir ama asıl takıldığım nokta bu değil, o hatıralarımda daha güzel sanki, beraber oldukça çirkinleştik biz
-Bir kez olsun denemelisin bence karşısına dikilip gözlerine ‘merhaba’ demeyi
-Sana denmedi galiba bu ‘merhaba’, kaç yıldır görmüyorsun şu meşhur adamı?
-Öldü kendisi..
-Üzüldüm buna, geçmiş olsun.. ebedi bir ayrılık yaşadın yani.
-Evet beni aldattığı kadınla beraber trafik kazasında öldü ve dediğim fırsatı hiç yakalayamadık
-Bu cümleden affedebileceğini düşünmeye başladım
-inan bilmiyorum bunu, sadece o gözlerin bana merhaba demesini çok isterdim ama bu olmayacak hiç; sen bu şansı henüz kaçırmadın

-Ya sen nasıl üstesinden geliyorsun bu acının?
-Senden pek farkım yok; başka başka tenlerde, başka başka acılar tattırarak
-Benim acı vermek gibi bir isteğim yok kimseye, baş karakter ben olmasam bir başkası ile beraber olur kadınlar.. Niye başkasına bırakayım?
-Sürekli bırakıp gittiğin için.. Arkanda nasıl bir tablo kaldığını düşünmüyorsun değil mi hiç?
-Ne bıraktığımı biliyorum; bir süre sonra unutulup giden biriyim işte
-Senden sonraki adamda neler yaşıyorlar peki? Biliyor musun bunları?
-Sen peki ne bıraktığını biliyor musun?
-Evet; genelde kalkık bir penis bırakıyorum..Tek düşündüğünüz kutsal vajinam zaten
-Evet, gayet kutsal görünüyorsun aslında; peki ben neden uğraşmadım bunun için?
-Bak onu bilmiyorum işte; eve zütürürsün sanmıştım
-ilk gördüğümde niyetim oydu ama sonra her şeyi akışına bırakmak geldi içimden..
-Belki de istemiyorum ayağına yatıp , sağ cebi hazırlıyorsun
-Sen de benim kadar şüphecisin işte; buradan eve geçelim desem reddetmeyeceğini düşünüyorum mesela
-Evet reddetmem, hatta sevişebiliriz de..
-Ayrı cinsten olsak da , ruhsal anlamda homosexüel bir ilişki olur bu, görüşecek miyiz peki bundan sonra?
-Ben numaranı alırım, gerekirse ararım seni
-Peki, olur..
-Şu karşısına dikilip merhaba deme olayını düşün
-Düşünürüm

YOLLA PANPA

daha sonra 15-20 dakika hiç konuşmadan oturduk sahilde..
Aynı şişeden şarap içip, cesetlerimizi izledik köpüklerdeki..
Haklı olabilirdi söylediklerinde; yıllar geçmiş olsa da gözgöze gelip 'merhaba' dediğimde, nasıl bakacaktı bana?
nasıl bir anlam taşıyacaktı bakışları ve sesi..
Özlemiştim Fulya'yı; Özge de ölüp giden sevgilisinde kalmıştı hala ve dediği gibi ben ona göre şanslıydım.
en fazla ne kaybedebilirdim ki karşısına dikilsem? o hayatımdan çıkıp gittiğini sansa da ben sarmaş dolaş gezdiğimiz her sokağı arşınlıyordum zaman zaman..
Peki ben Fulya için neredeydim? Özge'nin sevgilisi gibi toprağın altında mıydım onun için?
Doğru söylüyordu Özge , birşeyleri öğrenmenin vakti gelmişti...

(bkz: http://fizy.com/#s/12952b)

iyi akşamlar, yarın görüşürüz

"Evet; genelde kalkık bir penis bırakıyorum..Tek düşündüğünüz kutsal vajinam zaten" bunu özge daylami nin hayatını karartan özge ile aynı özge deil di mi.öyleyse çüş çekicem.

12. sayfada kaldım naçizane gibişine rizörvıd